23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 19 ARALIK 2010/SAY11291 PAZAR YAZILARI • ISMBp • • •. • • • r .•*••••./ J ''^^fc ADNAN BİNYAZAR Örnek bir girişim... ıs ers kitaplarında yer alan metinlerin LJ dışında öğrenciye yazı öneren nice öğretmen MEB'ce kovuşturmaya uğratıhp görevden alınmış, kimileri yıllarca mahkemelerde süründürülmüştür. Oysa yazara, sanatçıya, bilim adamına yasak koymak, faşist yönetimlere özgü yüz karası bir uygulamadır. Benim de yazarları arasında bulunduğum Almanya'da hazırlanan Türkçe 0/7 ve Okuma Kitabı'na Nâzım Hikmet'ten hem de "Memleketimi Seviyorum" şiirinin alınması iki devlet arasında sorunlar yaratmış, Evren MEB'since kitabın Almanya'da yasaklanması istenmiştir. Genellikle özel okullarca hazırlanan kimi kitaplarda "yazar" olan yazarların metinlerine, gerçek şairlerin şiirlerine rastlanmıyor değil. Devlet desteğiyle hazırlanan anadili kitapları ise, şiir diye hâlâ uydurma manzumelerle, çala kalem yazılmış düzyazılarla dolu. Metin bilgisi kıt kişilerin yazdığı bu metinlerin çoğu düzeysiz, öğrencide beğeni yaratacak nitelikten yoksun. Ders kitaplarındaki bu durumun nasıl birsonuç doğurduğu, okuma düzeyimizden bellidir: Japonya'da 1 kişiye 26 kitap, Türkiye'de 6 k şiye bir kitap düşüyor! Oran bir yana; liste başı yapılan kitapların çoğu, okuru okuma dışına iten sansasyonel olaylara dayanıyor. Okumanın denek taş klasiklerdir. Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle klasikler suçlanmış, 12 Mart'ta kitap katliamı başlamış, 12 Eylül düşünce düşmanlığı yaratınca meydan sıradan kitaplara kalmıştır. Değerli kitaplar ancak kimi özel yayınevlerinin akılcı çabalarıyla öne çıkarılmıştır. Bu kötümser tablonun ardından sözü içimizi ferahlatacak bir girişime getirmek istiyorum... "ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Lisesi'nde edebiyat öğretmeniyim. 16 yıldır gençlerle birlikteyim. Her geçen gün, yaşadığımız değişimler gençlerden bir şeyler alıp götürüyor. Bu değişime 'dur' demek mümkün değil, biliyorum. Ancak gençlerin biraz soluklanmâlarını, durup düşünmelerini sağlamak da zor olmasa gerek. Belki de onlara uzatabileceğimiz minicik bir el, onların yaşamlarına yeni anlamlar katıp dünyayı başka gözle görmelerine yardımcı olabilir. işte bu yüzden iki öğrencimle dedik ki; bize yazdıklarıyla ışık tutan, başka dünyalar açan yazarlara, şairlere ulaşalım. Onlar bize 'Edebiyatın, sanatın hayata neler katabileceğini anlatsın.' Bu yazilari bir araya getirelim ve sırası, yeri geldikçe. hatta sırası gelmezse sırasına getirerek bu derleme gençlerin başucu kaynağı olsun. (...) Bedel ödeme süreci çoktan başladı, ama deniz kıyısına vurmuş denizyıldızları örneğinde olduğu gibi, kimi kurtarabilirsek, kimi uyandırabilirsek kârdır diye düşündük. Eğer sizin için çok zor olmazsa, bu çalışmamıza katkıda bulunmanız bizi sonsuz mutlu eder. 'Edebiyat Hayata Ne Katar?' başlıklı bir yazı yazıp bize gönderebilir misiniz? Şimdiden ilginize teşekkür ediyoruz. Saygılarımızla... Öğretmen Deniz Zekâ, öğrencileri Cem Terzi, Deniz Alp Atun". Her alandaki düzeysizlikten, kültürel örgütlerin yanında tek tek bireyler de kendilerini sorumlu tutmalıdır. Öğretmenin, öğrencilerini de yanına alarak giriştiği bu etkinlik bunun küçük bir örneğidir. Öğretmenin bu girişiminin okuma eğitimine açılımlar sağlayacağını düşünüyorum. Yazarların buna katkıda bulunmalarının iki yönlü yararı var: Hem girişimi başlatanlar, hem de başka ve geniş okur kesimi bu yazılardan yararlanacak, böylece edebiyatın hayata kattıkları da irdelenmiş olacaktır. • binyazar@gmail.com Üstün çocuk aktif anababa ister! Ülkemizde, 024 yaş grubu nüfusun 627 bin 481 'i üstün yetenekli. Bu çocuk ve gençler için neler yapılıyor? Doğru bir eğitim sistemi uygulanıyor mu? Annebabalar, öğretmenler üstün çocukların ne kadar farkında? Bu sorulara olumlu cevap vermek ne yazık ki pek mümkün değil. ABD'de 30 yılı aşkın süredir üstün yetenekli çocukları ve öğretmenlerini eğiten Prof. Dr. James Delisle, Irmak Okulları'nın davetlisi olarak Türkiye'deydi. Irmak Okulları'nda, veli, akademisyen ve eğitimcilere konferans veren Prof. Delisle, bir de basın toplantısı düzenledi ve "üstün yetenekli çocukları anlamak", "çocuğun karakter oluşumunda yapıcı rol oynamak", "çocukların hedef ve hayallerinin FIGEN gerçekleşmesinde yardımcı olmak" ATALAY konularındaki bilimsel tespitlerini açıkladı.. Prof. Delisle'ye göre, üstün yeteneklilik, üst düzey hassasiyet ve üst düzey farkındalık olarak tanımlanabilir. Üstün yetenekli çocuklarla normal zekâlı çocukların bir arada eğitim görmelerinin çok nadiren olumlu sonuçlar verdiğine dikkat çeken Prof. Delisle, bu uygulamanın ancak, çok iyi bir öğretmen, çok iyi bir program ve çok iyi bir sınıf yönetimiyle yararlı olabilecegini söyledi. Üstün çocukların ya mükemmel olmak için çaba harcadıklarını ya da hiçbirşey yapmadıklarını belirten Prof. Delisle, ikisinin de doğru olmadığına dikkat çekti. Üstün yetenekli çocuk ve gençlerin bir hata yaptıklarında içten içe eridiklerini, çok üzüldüklerini anlatan Prof. James Delisle, onlara "başarısızlığın insan değil olay olduğunu" anlatmak gerektiğini vurguladı. Prof. Delisle'nin "Üstün Yetenekli Çocuklara Ebeveynlik" adlı kitabından... Üstün yetenekli çocuğunuza asla söylememeniz gereken dört cümle: • Akıllı bir çocuksun ama bütün potansiyelini ortaya koymuyorsun. • Harika bir iş çikardın ama... • Senin gibi akıllı bir çocuk için bu kolay olacaktır. • Sen elinden gelenin en iyisini yaptığın sürece aldığın notlar umurumda değil. Prof. Delisle'ye göre, üstün olsun olmasın pek çok çocuğun zamanları çok yoğun biçimde dolduruluyor, hayatlarının her dakikası organize ediliyor. Prof. Delisle, annebabalara, çocukların zamanlarını biraz boş bırakmaları, zamanlarını kendilerinin organize etmeleri için onlara fırsat tanımalarını önerdi. Annebabalığın "pasif bir süreç" olmadığının asla unutulmaması gerektiğini de vurgulayan Prof. Delisle, anababaların üstün çocuklarının eğitimi konusunda sorumluluk üstlenmeleri ve kendilerine sık sık "bu yeterli mi?" sorusunu sormalan gerektiğini söyledi. • 1 Bir şeye "aşık olmaktan" • korkmayın ve yoğun bir şekilde takip edin. (En çok yapmak istediğiniz şeyi en iyi şekilde yapacaksınız) 2En büyük güçlerlnizi bilin, anlayın, onlaria gurur duyun, çaJışın, onlan kullanın, onlardan yararlanın ve keyfini çıkann. 3 Başkalarının beklentilerinden kurtulmayı ve size empoze etmeye çalıştıkları oyunlardan uzak durmayı öğrenin. 4 "Kendi oyununuzu oynamak" ! İçin kendinlzl serbest bırakarak yeteneklerinlzl en iyi yönde kullanabileceğiniz biryol bulun. 5 Size yardımcı olacak harika bir öğretmen ya da danışman bulun. 6 Çok yönlü olmak adına pahalı ve verimslz enerji harcamayın. (Her şeyi yapmaya çalışmayın) 7 Karşılıklı dayanışma becerilerini öğrenin. (Birbirinize güvenmeyi, en büyük güçlerinizi ve en yoğun sevginizi serbestçe vermeyi öğrenin) Veli ve öğretmenlere seminerler Şark Gülü Kırtasiye'nin 350 okulda düzenleyeceği seminerierde, uzman psikolog özkan Şenol, aileleri ve öğretmenleri çocuk eğitimi hakkında bilgilendirecek. Aralık ayı boyunca Bolu, Düzce, Trabzon, Giresun, Adapazarı, Kocaeli, Balıkesir, Bursa, Denizli ve Aydın'da verilecek seminerierde, "Velilerin anaokulundan beklentileri", "Sınıf içi disiplinin sağlanması", "Oyunun, çocuğun hayatındaki rolü ve önemi", "Okul öncesi dönemde hikaye ve masal anlatma teknikleri" gibi konular ele alınacak. • Merve Morkoç sizleri Netame Hanım ve Kumpanyası'y'a tanışmaya davet ediyor. Morkoç'un tekinsiz kumpanyası DENİZ ÜLKÜTEKİN endini sokakta yaptığı işlerle gösteren bir sanatçı Merve Morkoç. Bölu'da Iktisat okurken birden hayatının yönünü 180 derece değiştirip, İstanbul'a gelmiş ve Mimar Sinan Üniversitesi'nde Grafik Tasarım Bölümü'nde okumaya başlamış. Ardından bir süre reklam ajansında çalışmayı denemiş ve yine bir CAN YUCEL'İN BÜTÜri ESERLEİÜ Iş BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI'NDA K u dönüşüyle işini bırakmış resim yapmak için. ilk sokakta tanındı dedik ama o kendini bir sokak sanatçısı olarak ğörmüyor. Daha doğmsu bu tip bir kalıba sokmak istemiyor. Henüz 24 yaşında ama birbiri ardına sergiler açıyor. "1335"in hemen ardından şimdi Milk Galeri'de "Netame Hanım Ve Kumpanyasfyla karşınızda. 31 Arahk'a kadar görebileceğiniz sergide Morkoç, bir dönemin pek de başanlı olamayan kumpanyalarına götürüyor. Netame Hanım'ın Kupmanyası'ndan bahseder misin? Hikâyesi nedir? Eski kumpanyaiara yönelik bir ilginden mi kaynaklanıyor? Bu kumpanya, Netame Hanım önderliğinde yürütülen, pek çalışkan olmayan, çoğu üyesinin de ölümüne neden olan bir kumpanya. Sergideki işlerin büyük bir bölümünü de ölen üyelerin portreleri oluşturuyor. Bildiğimiz kumpanyalardan farkı da sizi eğlendirmek için var olmamaları. Biraz tekinsiz birtopluluk kısacası. Kumpanya fikri daha önce yaptığım bir sokak işinden aklıma geldi. Var olmayan sirk afişleri hazırlayıp, sokaklara asmıştım. Milk Galeri'den de bir kişisel sergi teklifi gelince bunu bir sergiye dönüştürmeye karar verdim. Serginin oluşum sürecinde fikir biraz degişime uğradı ve şu anki halini aldı. Bu sergideki işlerinl hangi malzemeleri kullanarak yaptın? Senin için dljttal çalışmalar mı daha önde geliyor yoksa sprey gibi malzemeler ml? Benim önceliğim her zaman boya. Sergilerimde de bundan şaşmıyorum. Bu sergide de öncekilerde olduğu gibi malzemenin büyük bir çoğunluğunu sprey ve akrilik oluşturuyor Kendini bir sokak sanatçısı olarak tanımlar mısın? Kendimi herhangi bir unvanla tanımlamıyorum aslında. Ben sadece sokak boyuyorum. Bunu yaptığım her işten daha heyecan verici ve doyurucu buluyorum. Galerilere yaptığım çalışmalar, evde yaptıklanmın izliyiciyle buluşmasından ibaret ama sokağa yaptığım işlerde işimi sadece seyre sunmuyorum ortak paylaşıma ve hür müdahaleye bırakıyorum. Peki işlerinl galeriye veya herhangi bir kapalı mekâna taşırken tereddütlerin oluyor mu? Hazırlanmış, davetlilerin, simsarların doldurduğu bir galeride odak noktasındaki işleri, sokağın bir parçası olarak görmek benim için bambaşka bir anlama sahip. İşlerim sokaktayken, olması gereken yerdeymiş gibi geliyor. Çıplaklık ve erotizmi işlerine konu edinmeye nasıl başladın? Erotizmi işlerime konu edinmiyorum aslında. Çok az sayıda oturup hazırladığım erotik işler var. işlerimde genel bir çıplaklık var ve bu durum erotizm olarak yorumlanıyor. Ben kimseyi soymuyorum; sadece giydirmiyorum o kadar. Arada büyük bir fark var. • CANHEDA lMHyh,dllll:Îİn. KnttnlupafcBTL j KOItUrVhymları Kltabevlerimlı: IsUnbul Kaclıkiiv. Icl: (0216) 348 »7 84 EmlnSnü Müzc. îi'l: (02)2) Sll 13 37 Ctıddcbostun. Tel: (0216) 3S6 65 62 • Ankııra Yımljohlr, Tek (0312) 430 33 66 Um!rKaı>ıyHka,Tnl:(0232)364 71 42 • Dlyarbokırüns.Tri;(0412)22H42 1(1 • TrabnmMeriuu,T«l:(0462)3Z69639 V * ™
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle