25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ARALIK 2010 / SAYI 1291 PAZAR Türkiye, Avrupa ve dünyaya mal olmuş Türk kadınlarının hikâyelerinin, giyimlerinin, başarılarının yer alacagı bu müzeyle topluma bir örnek model sunmak öncelikli hedefi. Gerekli çalışmalara ve görüşmelere başlamış bile. Şimdilerde geıçekleştiıdiği bu proje, müzenin sinyalleri gibi. Öncelikle görünür yüzlerle başlayarak topluma bir giyim mesajı vermek istiyor. "Sera Tokdemir, Zeliha Sunal, Canan Mutluer, Merve ildeniz, Funda Barım, Eylem Şenkal ve Aslıhan Öncü gibi isimleri giydirecegim. Onlara bu konuyu götürdüğümde de Cumhuriyet kadınını diriltelim demiştim, kabul ettiler. Bunun etkili olup, topluma yayılacagına inanıyorum." Biz de sorularımızı Tokdemir'e yönelttik. işte anlattıkları. Cumhuriyet Kadını projesi slze nasıl geldi? Sizce Hüseyin Küçük şizi nlye terclh etti? 29 yaşındayım ve beş yaşında bir oglum var. Hüseyin Bey, benim hem kadın, hem anne, hem de çocuk tarafımı gördüğü için bu projede beraber çahşmak istedigini söyledi. Büyümemiş çocuk yanım ve kadın tarafım onu etkilemiş. 8 Mart'ta gerçekleştireceği defilede de baş manken olarak gelinlikle podyuma çıkacağım. Benim için proje çok özel. Çünkü Cumhuriyet kadınını temsil etmek gurur verici. Peki siz kendi adınıza nasıl bir gözleme sahlpsinlz? Sizce de kadınlann, özellikle de görünür yüzlerin nasıl bir bakış açısına sahip olması gerek? Türk kültürüyle büyüdüm, ailemde de bunu gördüm. Ama yalnızca görünür yüz olduğumuz için bir "olması gereken" yapıya sahip olmalı mıyız, bilmiyorum. Bu biraz da kişisel bir tercih. Tabii ki her zaman bakımlı ve şık olmak gerek ama bu nereye gittiğinizle de alakalı. Nerede nasıl giyineceğini bilmeli insan. Artık bir şıklık arayışı yok gibi. Herkes, her şeyi, her yerde giyebileceğini düşünüyor. Siz neyi görmek isterslniz? Her dönemin ayrı bir güzelliği var. İnsan da dünya da her gün değişiyor. Dur demek imkânsız. Buna uyum sağlamalıyız. Ama uyum saglarken bagımlı da olmamak gerek. Değişen çaga, gelişmelere, teknolojiye, yaşam biçimlerine ayak uydururken neye dikkat etmell insan? Ben, modaya baglı kalarak ilerlemekten hoşlanmıyorum. Belki klişedir ama "kişiye yakışan modadır" bence. Bir şeyi beğeniyor ve seviyorsam giymeliyim. Diger türlü herkes aynı şeyi giyerek tek tip insana dönüşüyor. insanın kendine özgü tarzı olmalı. Başkasına kötü ya da çirkin gelsin gelmesin giyimde kendi adıma mutluluğu ararım. Cumhuriyet kadını misyonunu nerelerde taşıyacaksınız? Madem ki böyle bir projeye tercih edildim, Cumhuriyet kadını profiline yakışmak isterim. Bana göre bu da nerede ne giyecegini bilen, şık, zarif ve asil görününılü olmaklır. Katıldığım davetleıde Hüseyin Küçük'ün tasarladığı kostümleri giyeceğim diğer arkadaşlarım • gibi. Bundan sonra da aynı çizgide devam edeceğim. insanların da duyarlı olacagını düşünüyorum. • SERATOKDEMIR Bu bir asil şıklık arayışı ZUHAL AYTOLUN era Tokdemir, oyuncu kimliğiyle tanınıyor. Kanıt dizisinde canlandırdığı karakterle daha çok kişiye ulaşan Tokdemir, yalnızca bu dizide değil, önceki projeleriyle de dikkat çekiyor. Sonuçta yaklaşık iki.yıllık bir oyunculuk geçmişine sahip. Ama buna dizilerle beraber sinema filmlerini de sığdırmış. Aşk Geliyorum Demez, Kapalıçarşı, İstanbul Çocukları, Hırçın Kız Kadife... Şimdilerde de Kanıt'ın yanı sıra Kirli Beyaz dizisinde rol alıyor. 17 Aralık'ta vizyona girecek Çakallarla Dans'ın kadrosunda. Ayrıca 26 Aralık'ta da Tiyatro Komedya'nın vodviliyle sahnede olacak. Tokdemir'e göre, tüm setler onun için birer okul, hertanıştığı kişi de birer öğretici. Çünkü rotasını kendini en iyi şekilde geliştirmeye yöneltmiş. "Emekleyerek ve emek vererek ilerlemeye çalışıyorum" diyor. Farklı taraflan da var ve her br tarafını beslemeye odaklanıyor. Bu röportajımızın sebebi de oyunculuk değl Farklı bir yanı, yeni projesi: Cumhuriyet Kadınları. Modacı Hüseyin Küçük'ün projesi olan Cumhuriyet Kadınları ile moda ve giyim kavramına farklı bir bakış getirmeyi planlıyor. Önce Küçük'ün anlattıklarına kulak verelim. Yaklaşık 20 ilkeye tasarım yapan Küçük, giyim kuşam anlayışının sınınnı aştığını, çevre <irliliği yaparak ruh sağlığımızı bozduğunu gözlemlediğini söylüyor. "Cunhuriyet Moda ve Kadın çalışması ba$latarak kadınların . imajını korumayı hedefliyorum. Böylece bu imajın saygınlığını kazanmasını istiyorum. Kadınları artık plaj, yatak odası, sahne, ibadet, podyum giysileri ile günlük yaşarrda toplu taşıma araçlarında dahi görüyorum. Böylece giyimin daha da yozlaştığı bir gerçek. Cumhuriyet kadınının tekrar güncellenmesi gerektiğini dtşündüğüm için kolları sıvadım" diyor. Zaten önümüzdeki süreçte de Kadınlar Müzesi kurmayı amaçlıyor Küçük. S DÜNYALI YAZILAR ZÜLAL KALKANDELEN Bütün iktidar hayal gücüne! U niveısite öğrencileri ayakta. Fransa ve Yunanistan'ın ardından, Ingiltere ve İtalya öğrenci eylemleriyle sarsılıyor. Avrupa başkentlerinden her gün protesto eylemlerine ilişkin haberler geliyor. Son haftalarda Türkiye'de de yaşanan öğrenci olaylarını nasıl değerlendirmeli? Acaba bu olayları Başbakan'ın dediği gibi "lllegal örgütler Içinde yer alan tlpler" mi organize ediyor? Ybksa TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu'nun dediği gibi olayların arkasında Ergenekon denilen örgüt mü var? Ya da bu olayların asil sorumlusu, bütün dünyada olduğu gibi şirazesinden çıkan iktidarlar mı? Nasıl çıkar bir iktidar şirazesinden? Örneginlngiltere'de olduğu gibi eğitim bütçesini Keserken varlıklı kesimin vergisinde indirim ya(iar... İtalya'da olduğu gibi üniversitelerde bütçe kısıtlamalarının yanı sıra, özelleştirnjıeye de kapı aralayan yasa tasarıları getirir... Ya da Türkiye'deki gibi, rektörlerle buluşan Başbakan'ı protesto etmek isteyen gençlere coplarla, biber gazıyla saldırı emri verir... Avrupâ'daki olaylar, daha çok ekonomik nedenlere dayanırken; Türkiye'de buna bir de üniversiieler üzerinde YÖK aracılığıyla kurulan iktidar baskısı ekleniyor. İşin ekonomik temeline inecek olursak, asil sorunun, piyasa ekonomisinin önceliklerini halkın gereksinimlerinin önüne koyan zihniyet olduğu ortaya çıkıyor. Ingiltere Başbakan Yardımcısı Nick Clegg, hükümetin öğrenci harçlarını yükselten planını desteklemekten utanç duymadığını; çünkü küresel duruma uyüm gösterdiğini söylemiş. Aslında bir itirafta bulunuyor Clegg; diyor ki, dünyaya egemen olan koşulların, yani küresel kapitalizmin gereği budur. Kapitajizm nasıl ayakta kalacak? Yoksulun, emekçinin, dar gelirli halk kesimlerinln ihtiyaçlarından kesip zengine vererek... Yani sosyal devleti öldürerek... Bu konuda önemli bir bilgiye, Mustafa Sönmez'in 8 Aralık'ta CumhuriyetieM köşesinde rastladım. Şöyle diyor Sönmez: "Bu yılın OcakEkim döneminde bütçe harcamalan 230 milyar TL'yi bulmuş. Peki nereye, ne için harcanmış bütçe? Bir kere yüzde 22'si, işçl primlerinln üstüne yatarak SGK'ye devasa açıklar verdlrenleri ödüllendirircesine, sosyal güvenlik açıklannı kapatmak için harcanmış. Ikincl sırada ne var? Çoğu rantlyelere, dış kredltörlere ödenen falzlere harcanmış. Ne kadar? Bütçenln yüzde 18'!. Üçüncü sırada 16 mllyon öğrenci İçin lütfedillp aynlan eğitim bütçesi var ki toplamı 32 milyar TL, oranı da yüzde 14. Devletin yönetlmine aynlan yüzde 14'e yakın payı da geçtikten sonra ne geliyor? Pollsmahkeme, cezaevi harcamalan... öyle böyle değil bütçeden yaklaşık 15 milyar TL harcanmış bu baskı mekanlzması için. Yani bütçenin yüzde 6.5'l... Devletin baskı mekanizmasına 15 milyar TL harcanırken halkın sağlığı İçin harcanan para, bundan 3 milyar TL ekslk. Yani, sağlığın, pollshapis harcamalannın gerislnden geldlgl bir ülke burası..." •** Bugün sosyal devleti yok eden baskıcı kafalar, çıkan isyanları şiddet kullanarak bastırmaya çalışıyor. Sonra da ögrencilere destek verenlere, "Bu yolla İMKB'de prim yapamazsınız" diyorlar... DUNYA BASIN FOTOGRAFIARISERGISI10 WORLDPRESSPHOT010 Forum İstanbul Alışveriş ve Yaşam Merkezi Atölye Çalışması / 16, 17, 18 Aralık 2010 PietertenHoopen ile Fotojurnalizm Üzerine Digital Fotoğrafçılıic Kursiarı / Ocak, Şubat, Mart 2011 Canon Görsel Akademi Ödöllü Yanşma I 8,9 Ocak 2011 FotoMaraton (Herkese açık fotoğraf yarışması) Look ond Click Programı / 17 Aralık 2010 9 Ocak 2011 Randevulu Lise Fotoğraf Kulübü gezileri Ayrıntilı bilgi: www.forumistanbul.com.tr/WPP 17 Aralık 2010 9 Ocak 2011 Fakat öğrenciyi, emekçiyi karşısına alırken borsada prim yapmayı tercih eden iktidarların gidebileceği yerin bir sınırı vardır. Hiç güvenilir mi borsaya?.. Gün gelir bir anda çöker, olacaklar hayal gücünüzü zorlar... Ne ilginç ki, Nlck Clegg de, hükümetin öğrenci harçlarını arttırma planına karşı çıkanları, "hayalcller" diye nitelemiş. Öyleyse, ben de bu piyasacı, borsacı politikacılara 1968 Mayısı'nın en güzel sloganlarından birisini hatırlatarak diyorum ki; "Bütün iktidar hayal gücüne!" • www.zulalkalkandelen.com kzulal@yahoo.com Konınknjk der Nederlanden Canon
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle