19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 ARALIK 2010 PAZAR CUMHUR YET SAYFA DİZİ Köşk’teki yeni yıl resepsiyonuna ANAP dışındaki partilerin katılmama kararı almasını da dert etmedi 11 IŞIL ÖZGENTÜRK Özal’a ilk muhalefet eylemi öşk’e muhalefet yeni yıl nedeniyle Özal’ın düzenlediği resepsiyonlara ANAP dışındaki partilerin katılmama kararıyla başladı. Özal, muhalefetin bu vesile Çankaya’yı tanımadığını öne süren açıklamalarını duymazlıktan geldi. Özal, “Ben şimdiki hükümete çok az müdahale ediyorum” diyordu: “Neden müdahale edeyim? Onlar da benim gibi düşünüyorlar. Sayın Evren’in bana yaptığı müdahaleler çok daha fazlaydı… Muhalefetin resepsiyonlara katılmaması bir şey ifade etmez.” 16 Ocak 1990’da sağlık kontrolü için ABD’ye gideceği açıklandı. Özel bir gezi. Ama ABD Başkanı “baba” Bush kabul edecekti Özal’ı. Yarım saat görüşecekler ve sonra birlikte öğle yemeği yiyeceklerdi. Bu arada Özal’ın mal varlığı ile ilgili tartışmalar alevlendi. Meclis Başkanı Kaya Erdem’e göre yürürlükteki yasada cumhurbaşkanının mal beyanında bulunacağını emreden bir kural yoktu! 18 Ocak’ta Özal ABD’deydi.Washington’daki International Clup’ta konuştu ve eski Başkan Carter’ın güvenlik danışmanlarından ZBigniev Brzezinskinzski Özal’ı şöyle takdim etti: “Cumhurbaşkanı Özal, akademik ve siyasal bir lider olarak Türkiye’yi demokratik bir şekilde modernleştirmekte çok belirgin bir rol oynamıştır… Demokrasinin köklerine yerleşmiş bir liderdir. Serbest seçimlerle özgür bir şekilde cumhurbaşkanı seçilmiştir.” İçeriyi kızdıran ama ABD’nin Türkiye’ye Özal gözüyle baktığını kanıtlayan ifadeler… Silah Varsa Patlar… Durumun sakıncaları görülerek tasarıda hekim raporu değiştirilmiş yani mevcut yönetmenliğe göre gene “sağlık kurulu raporu” gerekiyor. Ancak yönetmenlik kolayca değiştirilen bir şeydir, bu nedenle ruhsat alımında “sağlık kurulu raporu” şartı kanuna konulmalıdır. Bu son derece önemli bir teknik mesele ama asıl mesele yaş meselesi. Örneğin, av silahları için 18 yaşını bitirmiş olmak yeterli sayılıyor. Av silahları yani av tüfeği hiç de öyle masum bir şey değildir. Rastlanmadık olaylar değil, 18 yaşındaki bir çocuğun bir av tüfeği var. Çocuk 18’de bir delikanlı, o tüfek öyle masum masum durmaz, domuz avlamak yetmez, arkadaşlara hava atacaksın. Bu hava atmanın sonu nereye varır bilmem, hele bir de arka arkaya biralar içilmişse, o av tüfeği mutlaka patlar. Trafikteyiz, adam sağdan hiçbir kurala uymadan gelip geçiyor, arabayı kullanan arkadaş öfkeli, kıl payı kazadan kurtuluyoruz, arkadaşımız farlarını yakıp adama sinyal vermeye çalışıyor. Biz arabanın içindekiler onu yatıştırmaya çalışıyoruz. “Yapma Allah aşkına, adamın ne olduğu belli değil, torpido gözünden bir silah çıkarıp hepimizin üstüne sıkabilir.” Bu anlattığım pek çoğunuzun başına gelmiştir, trafiğe çıkan kaç kişinin torpido gözünde kaç tane silahı olduğunu bilen var mı? Şimdi diyorlar ki, ruhsatlı silahları takip etmek daha kolaylaşacak ve kaçakçılığın önü kesilecekmiş. Ben buna asla inanmıyorum, kaçak sigaranın bile önü kesilmedi. Kaçak silah daha ucuz olacak hiç kuşkusuz ve insanlar ucuz olana rağbet ederler. Nasıl olsa çok ciddi bir kontrol asla sağlanamayacağı için. 21 yaşındaki bir yurttaş isterse ruhsatlı beş silah alabilirmiş. Sanki ordu kuruluyor. Ancak silah sevgisiyle ölüp biten biri beş silah alabilir, beş silah öyle kullanılmadan durup durur mu? Gün gelir en azından bir ikisini kullanmak ihtiyacı doğar. Çünkü silah var olduğu sürece insanı çeker. İnsanın öldürme içgüdüsünü tetikler. Üçüncü sayfa haberleri ihanet eden karısını, sevgilisini silahla öldüren insanların haberleriyle dolu. Elbette görev gereği silah taşımak zorunda olan kişiler var. Yeni yasada silahla girilmeyecek yerler genişletiliyor. Sigarayı bile kontrol edemeyen bir mekanizmanın silahı nasıl kontrol edeceği ise benim için bir soru? Elbette kaçak silahın piyasadan kalkması için yapıldığı söylenilen ve torba yasaya konan bu yasanın doğruları vardır, en azından cinayeti işleyen silahın bulunması daha kolaylaşır. Ancak bu yasanın toplumda uyandırdığı endişenin bir an önce giderilmesi, düğünlerde, maç sonralarında, asker kutlamalarında kullanılan silahların onlarca masum insanı öldürdüğünün unutulmaması gerekiyor. En azından silah kullanıcılarına şunu söylemek gerekiyor. Silah varsa bir gün patlar ve unutmayın kurşun seker. Baştarafı Arka Sayfa’da K BR CUMHURBAŞKANININ NEW YORK’TAK YAŞAMI Özal’a şu soru da soruldu: “Cumhurbaşkanı olarak kendinizi başba kandan daha mı çok, yoksa daha mı az güçlü görüyorsunuz?” Özal, yanıta geçmeden önce, “Bu soru mutlaka Türk basınından gelmiştir” dedi: Cumhurbaşkanı oluncaya kadar kısa siyasal serüvenini anlattı ve “Daha mı güçlüyüm, daha az mı, bilmiyorum. Buna halk karar verecek” dedi. Gece, otelde Türk gazetecileri ile görüştü. Birçok soru ve yanıt... 18 Ocak 1990’da New York’ta Cumhuriyet temsilciliği yapan Özgen Acar’dan uzunca bir not aldım. Özal’ların New York gezisinin özelliklerini yansıtıyordu not. Doğrusu not çok güzeldi ve bir yazımda da kullandım. Özgen, Özal’ların New York’taki görkemli yaşamlarını, kaldıkları Plaza Oteli’ni anlatarak başlıyordu: “Plaza Otel New York’un en ünlü otellerinden biridir. Şimdiye kadar içinde 15’ten fazla film çevrilmiştir. Central Park ile ünlü butiklerin bulunduğu 5. Avenue’ye bakar. 43 yaşlarında sıfırdan dolar milyarderi Donald Trump tarafından satın alındığı için şimdi Trump Plaza olmuştur. Bu devirden sonra otelin içinde yapılan yenileme çalışmaları arasında ‘başkanlık dairesi’ oluşturulmuş; içinde jakuzi dahil her şey var, geceliği 4.000 dolar. Bu dairede Bay ve Bayan Özal’dan başka özel doktoru ve eşi ile özel kalem müdürü Hüseyin Öztürk kalıyor. Öteki görevliler için otelde ayrıca odalar ayrılmış. Daha önce Kenan Evren Cumhurbaşkanı olarak ‘devlet ziyareti’ için geldiğinde Amerikalıların konuğu olduğundan kendisine Intercontinental’in en lüks dairesi ayrılmıştı. Geceliği 350 dolar. Cumartesipazar günleri New York’ta resmi yapılacak bir şey olmadığı için Manhattan Adası çevresinde bir yarım tekne turu istenildiği haberleri doğru. Programa nelerin girdiğini çoğu kez Washington ve New York’taki Türk diplomatlarına Ankara’dan bilgi veriliyormuş. Nedeni de iki hafta önceden Amerika’ya babasının gezisini hazırlamaya giden oğlu Ahmet Özal, bir yandan aileye uygun bir kiralık yat ararken Türkiye’de Kanuni Sultan Süleyman balonu ile uçan, Başba kanlığa motosiklet ile gelen, Fas’ta son doğum günü partisini ‘1001 Gece Masalları’ gibi kutlayan ve Elizabeth Taylor’ın 70’lik sevgilisi ünlü Malcolm Forbes’a haber salınarak lüks kotrası ödünç istenmiş. Sonuç henüz belli değil. Evren geldiğinde Amerikalılar programına tekneyle ada turunu koymuşlardı. Amaç, Manhattan adasındaki gökdelenlerin siluetini daha iyi görebilmekti. Ancak, Evren’e tekne diye New York liman idaresinin elindeki köhne bir buzkıran botu tahsis edilince zamanın büyükelçisi Şükrü Elekdağ ‘İstemem, eksik olsun’ diyerek Evren’e dahi danışmadan bu geziyi programdan çıkarttırmıştı. Şimdi Özal’ın gezisi resmi değil, özel olduğu için Amerikan hükümeti buzkıran botunu da tahsis etmediğinden bu tur için tekne aranıyor.” İnönü, geziyi eleştiriyor: “Sağlık kontrolü için gidiyor, oranın devlet başkanından randevu istiyor. Onlar da ‘dostumuzdur’ diye veriyorlar. Ondan sonra Sayın Özal ‘Ben Türkiye’nin çıkarlarını herkesten daha iyi koruyorum’ diye gösterisini yapmak için kullanıyor. Benim gördüğüm kadarıyla Bush’la yaptığı görüşmeden hiçbir şey çıkmış değil.” Bir başka eleştirisi de şöyleydi: “Oraya gidiyor. İşte ‘Ben sizin özellikle dostunuzum. Özellikle sizin politikalarınızın doğruluğuna inanırım. Bunları uygulamaya çalışırım. Türkiye benden sorulur. Siz de beni destekleyin’ diye bir yaklaşım içinde olunca ABD yöneticilerinin de bundan yararlanması doğal.” Erdal İnönü’nün bu saptaması bir süre sonra gerçekleşecek; Körfez savaşında Özal, ABD’ye koşut bir politika izleyecekti. Ocak 1990’ın siyasal olayı: ANAP çoğunluğu Meclis ilgili komisyonunda DYP’nin Kasım 1990 günü seçim yapılmasını içeren önergesini reddetti. Özal’ı Çankaya’dan indirme çabaları Bu yıl muhalefetin körüklediği ve sürekli iş cilerin bildirisini okuduğunu, elbette başka üllediği bir diğer konu, Turgut Özal’ı Çanka kelerde de böyle karanlık cinayetler işlendiğini, ya’dan indirmeyi öngörüyordu. bu ülkelerle bizim aramızdaki farkın “terör Hürriyet’in Genel Yayın Müdürü rahmetli olayları diye bilinen olayların genellikle Çetin Emeç; (15 Şubat 1990) Özal’la bir söy bilinen örgütlere mal edildiğini” söyledikten leşi yaptı. sonra şöyle konuşuyor: “Bizdeki görünüm on“Soruyu sorduğum zaman” diyordu. lardan farklı. Bir defa, ‘Örgüt var herhalde’ “Özal’ın hafifçe kızarık olan yüzü adama diyoruz ama bir karanlık var. Doğu ve Gükıllı kızardı.” neydoğu’da PKK’nin ve başka örgütlerin Önce soruya öfkelendiğini sanmış. “Oysa içinde bulunduğu, ülkenin bütünlüğüne bana sordu: Nasıl indireceklermiş?” yönelik hareket var, o da bunun bir parçaSonra Özal, bir cumhurbaşkanının anayasaya sı, ama onun ötesinde bir karanlık var ve tagöre görev ve sorumluluklarını uzun uzadıya bii bu karanlığı daha da korkutucu hale geanlattığını yazıyor ve sonuçta bir cumhurbaş tiren, geçmişte yaşadığımız ve sonunda dekanının ancak vatana ihanetten suçlanabile mokrasiye ara vermekle yaşanan bir terör ceğini, o da kanıtlanınca elbetdönemi… Hükümet terörü orÇankaya’daki görevinin sona Emeç’in Özal’dan tadan kaldıracağım diye deerdirilebileceğini söylüyordu. mokrasiye engel getirecek yolları naklettiği bir Gerçekte bu idi. Özal vatana çare diye getirmeyecektir…” cümle “terörün ihanet etti diye nasıl suçlanacak Uzun açıklamaların sonunda ve Çankaya’dan indirilecekti? artık devletin tepe ANAP grup başkanı ve başbakaAnayasal engele karşın Denın terörü caydırmak için neler dünoktalarında mirel; “İktidara gelelim tıpış güncel konuların şündüğünü öğrenmek istediğini tıpış gider” derken Erdal İnösöylüyor. başında yer nü Kırşehir’de Özal’ı indireDemirel konuşuyor: “Dışarıaldığını” ceklerini yineliyor ve “Davulda ‘Toplandılar da ne oldu yani? cu (Özal’ın damadı) dahil gösteriyordu. Ve o Beyhude bir toplantı, boş bir topherkesten hesap soracağız” sırada fazla dikkat lantı, hani çare? Adamları buldudiyordu. lar mı?’ gibi söylentiler vardır çekmedi. Emeç’in Özal’dan naklettiği ama hemen şunu söyleyeyim. Bu bir cümle “terörün artık dev Bu cümle, o güne fevkalade yararlı toplantıdır” diletin tepe noktalarında güncel ye söze başlıyor. kadar fazla konuların başında yer aldığıSonra “Ben şahsen güvenlik üzerine nı” gösteriyordu. Ve o sırada kuvvetlerinin, yani devletin kagidilmeyen fazla dikkat çekmedi. nun, nizam hâkimiyetini tesis “terörle devlet”e eden, can güvenliğini sağlayan Bu cümle, o güne kadar fazla üzerine gidilmeyen “terörle yeni bir bakış güvenlik kuvvetlerinin fonksidevlet”e yeni bir bakış getireyonunu kısa vade içinde en getireceğinin ceğinin işareti idi. önemli tedbir sayıyorum…” diişareti idi. 7 Mart 1990: Gazeteci Çetin yor, yapılacak işlerin başında isEmeç öldürüldü. tihbaratta verilmesi gereken öneMuammer Aksoy’dan sonra Emeç; Türki mi söylüyor. ye ayakta. Başbakan Akbulut da devlette terör örgütTerör Güneydoğu’dan yola çıkmış, kanlı eli leriyle ilgili mevcut bilgileri anlatıyor, topbüyük kentlere ulaşmıştı. lantının önemine değiniyor... O günler yorumlar böyle idi. TBMM başkanının düzenlediği zirve geldi Basın teröre karşı “bir muhatap” arıyordu. geçti. Türkiye’de ve terör konusunda değişen Gazeteciler Ankara’da bir yürüyüş düzenlediler. bir şey yok! Kalabalık bir grup halinde TBMM’ye yürüdük. Muhalefet Çankaya’ya çatıyor. Özal iktidar Özal’ın terörün basın tarafından abartılı bi boşluğu iddialarını reddeden demeçler veriyor. çimde yansıtıldığını söylediği yaygındı. The Economist Intelligence Unit, “Hükümet Gazeteciler aralarında seçtikleri 10 kişilik bir üzerine bütün ağırlığını kullanmaya devam heyeti Özal’ın kabul etmemesine öfkeli. eden Özal için Akbulut sadece bir araç” diHeyet TBMM Başkanı Kaya Erdem’e gi ye yazıyor. diyor ve gelişmeler Meclis Başkanı’nın 12 Mart Ankara’da bir toplantıya gelen Özal içeri gi1990 günü parlamentoda grubu olan partilerin rince arka sıralarda ayağa kalkmayanları pogenel başkanlarıyla bir toplantı düzenlendiği lis ayağa kalkmaya zorluyor. ni açıklamasıyla durgunluk aşamasına giriyor. Akbulut, cumhurbaşkanına saygıyı savunu(Toplantı tutanaklarından özet) yor. Kaya Erdem’in başkanlığındaki liderler zirYARIN: vesinde ilk sözü Erdal İnönü alıyor. GazeteÇANKAYA’DAK ÖNEML Z RVE Facianın eşiğinden dönüldü ERZURUM (Cumhuriyet) ErzincanErzurum karayolunun 35’inci kilometresinde yol yapımında çalışan işçiler köprünün ayaklarında bir bomba düzeneği fark etti. Bomba imha uzmanları 12 kilogramlık tüp içerisine yerleştirilen yaklaşık 30 kiloluk C4 ve başka patlayıcılarla yapılan el yapımı bombanın düzeneğinin aktif olmadığını belirledi. Düzenek incelenmek üzere İl Jandarma Komutanlığı’na götürüldü. Çelik: Kürtsen Kürt ol BURSA(Cumhuriyet) Devlet Bakanı Faruk Çelik, demokratik açılım sürecinde BDP’nin izlediği tutumunu eleştirdi. Çelik, “En büyük hizmetler o bölgeye gidiyor. Daha ne isteniyor? ‘Kürt’üm’ diyorsun. Kürtsen, Kürt ol. Devlete, bayrağa karşıysan, Çanakkale’de ölen Kürtlerden rahatsızsan açıkça söyle” dedi. Van’da Karadağ gerginliği VAN (Cumhuriyet) Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde, 10 Aralık’ta, jandarma ekiplerince durdurulan araçta üst araması yapıldığı sırada Sedat Karadağ’ın kendisini vurmasını protesto eden grup gösteri yaptı. Grup, Karadağ’ın tedavi gördüğü hastaneye kadar yürüdü. Yürüyüş sırasında kalabalık arasından yüzleri maskeli bazı kişiler polislere taşla saldırdı. Hastane önünde yapılan açıklamanın ardından BDP’li yöneticiler aileyi ziyaret etti. Bahçeli de 2 dil için kaygılı Haber Merkezi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BDP’nin “Bölgede iki dilli hayata geçiyoruz” açıklamasına sosyal paylaşım sitesi Twitter’dan sert yanıt verdi. Bahçeli, mesajında, “Son günlerde siyaset ve medya kurumlarında yoğunlaşan iki dilli hayat tartışmalarını kaygıyla izliyorum. İki dilli hayat konusundaki talepler milletimizin parçalanmasına ve kardeşliğimizin bozulmasına giden yolu ardına kadar açar. Zira rüzgâr ekenin fırtına biçeceği asla unutulmamalıdır” ifadelerini kullandı. Türköne’yi konuşturmadılar TERÖRE LG B RDEN BÜYÜYOR Bu siyasal kargaşa içinde Meclis Başkanı Erdem, parti liderlerini Özal’ın başkanlığında bir toplantıda buluşturmak için nabız yoklamaları yapıyor. Hayda! Yeni bir tartışma. Özal’ın davetlerine katılmayacaklarını ilan eden muhalefet partileri cumhurbaşkanının zirve çağrısını kabul ederler mi? Demirel, “Bu iş başka. Devlet sorunu, terör konuşulacak. Elbette katılırım” diyor. İnönü de olumlu. İki üç gün önce terörün abartıldığını söyleyen Özal, “Durumun vahim” olduğunun altını çiziyor ve “Ülkemizi bölmek istiyorlar” diyor. Milli Güvenlik Kurulu toplanıyor ve arkasından Cumhurbaşkanı, “Güneydoğu’daki teröre karşı liderleri bir zirve toplantısına çağırıyor.” Zirve, tarihsel bir zirve: 2 Nisan 1990 Perşembe günü.” ŞANLIURFA (Cumhuriyet) Şanlıurfa Barosu’nca düzenlenen “Değişim Sürecinde Türkiye’de İnsan Hakları” konulu panelde gerginlik yaşandı. Panele katılan Zaman gazetesi yazarı ve öğretim görevlisi Mümtaz’er Türköne’nin konuşması sırasında bir grup öğrenci ayağa kalkarak ıslık ve alkışlarla konuşmayı engelledi. Baronun girişimlerine rağmen grup yatışmayınca panel sona erdirildi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (ALES), bugün 63 il merkezi ile Lefkoşa ve Bişkek’te düzenlenecek. Sınav sonuçları ÖSYM’nin internet sitesinde duyurulacak. C MY B C MY B ALES bugün yapılıyor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle