23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B 17 EK M 2010 PAZAR CUMHUR YET SAYFA HABERLER 5 Bazen bir şarkı gelir aklıma, bazen bir şiir, bir öykü... Hayatın sayfaları, hapislik günleri, genç ölüler... Yarın Sosyal Araştırmalar Vakfı’nın yapımcılığını üstlendiği (18 Ekim Pazartesi Saat 21.00, Beyoğlu Sineması), Tevfik Taş’ın hazırladığı, yönetmenliğini Tunç Erenkuş’un, müziklerini Ayşe Tütüncü’nün yaptığı “Oğlunuz Erdal” belgeselinin gösterimi var. Erdal Eren, 12 Eylül faşizminin yaşını büyütüp darağacında sallandırdığı genç ölülerden birisidir. Bizim düşlerimizi çalanlar, zorunlu din derslerini Atatürk adına getirenler o günleri çoktan unuttular. Darbecilerle kadeh tokuşturanlar bugün demokrasi ve özgürlük savaşımının neredeyse simgesi. Televizyon kanallarında, gazetelerin köşelerinde boy gösteriyorlar utanmadan sıkılmadan. Darbecilerle pazarlık eden “din baronları” ve onların müritleriyle el ele kol kola yürüyorlar. Yağmurlu bir günde yine hüzünlüyüm... Deniz Som’u dün öğle saatlerinde, o gri bulutların arkasına saklanan güneşe uğurladık... Bugün 1980’de lise öğrencisi olan Erdal’ı yazacağım, Onat Kutlar’ı anacağım... Onat’ın o güzelim “Eylül” şiirini yüksek sesle okuyorum odamda: “şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşüncenin unutmamak için çünkü unutuşun kolay ülkesindeyiz ölü balıklar geçiyor kırışık bir denizin sofrasında ve ellerinde fenerleriyle benim arkadaşlarım durmadan düşünüyorum ne kadar çok öldük yaşamak için.” Erdal’ın öyküsü doğum yeri olan Şebinkarahisar’da başlıyor. Tüm yaşamlar, dönemin gençlik eylemleri ve insan yaşamının değeri... Hiçbir cinayet insanın tek başına öldürülmesi demek değildir... Benim kuşağım ve 78’liler bunu çok iyi bilir. Sinan Suner, Erdal Eren ve Ercan Koca, korku ve terörün buyruğundaki ölümün birer kurbanı mıydı; yoksa devrimci bir geleceği isteyenlerin genç, boyun eğmez sözcüleri mi? Bana gönderilen bilgi notunda yazılı bunlar... Yazılanları okurken düşünüyorum. Faşist darbecilerin Atatürkçülük adına kurduğu “darağaçları”nda sallandırılan genç fidanların sayısı kaçtır; başta Diyarbakır, Aydın, Metris cezaevlerinde işkenceyle öldürülen tutukluların adlarını bugün kaç kişi biliyor? Devlet tarafından planlanmış her cinayet, başka ölümlerin de çağrıcısıdır, düzenleyicisidir. 12 Eylül öncesi ve 1990 sonrası... Balgat, Bahçelievler, Kahramanmaraş; Sivas Madımak ve Gazi Mahallesi katliamları... Doğan Öz’den Uğur Mumcu’ya; Orhan Yavuz’dan Ahmet Taner Kışlalı’ya dek yüzlerce faili meçhul cinayet. Kan gölünden beslenen cinayet şebekeleri kimin koruması altındaydı? Kimlerdi “bu devlet bizim” diyen faşistler, devlet içindeki örgütlü çeteler? Aydınlatıldı mı, tetikçilerin arkasındaki “büyük patron” bulunabildi mi? Onat’ın dediği gibi, eylül mezarlıkları şimdi her gece... Ellerinde fenerle geçenler bizim arkadaşlarımız, kardeşlerimiz. Ben de oturdum ve düşündüm: “Unutulan bir ülke eylül” Gecenin sesi soluğu kesilmiş... Bir kör ampul tavanda... Hücreler, işkenceler, ölümler. Gizli tarihin yarıkları içinde geziniyorum Onat gibi... Dalıp dalıp gidiyorum dizelerin içinde. “Islanınca esmer defterleri yüzümüzün bu çamurla kanla alınteriyle gizli bir yazgı çakıyor bir an karanlık feneri ülkemizin. Nasıl bir yalnızlık, unutulmuş bir ışık diliyle çırpınırken biz üstümüze geliyor büyük gemisi geleceğin bir tenis topu, koşan bir çocuk, bir gözyaşı bile değiliz. Yalnızca bir ağaç ailesi ve bir köşede yıllardır bizi gözleyen hep aynı balta: Dalgınlık.” Erdal Eren 17 yaşında bir lise öğrencisiydi... Cumhuriyet’ten genç arkadaşımız Esra Açıkgöz’ün “Tank, Tüfek ve Cezaevleri 12 Eylül ve Çocukluğum” (Agorakitaplığı) kitabını okurken, Erdal’ın kız kardeşi Sevil Eren’in “12 Eylül, abim Erdal’ın çalınan hayatıdır” anlatısı gerçekten içimi acıttı. Bu kitabı mutlaka okuyunuz... Genç ölümler, acılar, hüzünler... Kirli akan bir ırmak gibi yaşam. Kara kil pelerinli caniler, cellatlar ellerinde çiçekler açan arkadaşlarımızı, kardeşlerimizi öldürdüler. Gözlerim büyüyor ıslak çimenlere bakarken... Gözlerim bir şeyler arıyor elimde olmadan. İçimdeki sonsuz uzaklıklar, Vasko Popa’nın “Senin Gözlerin Olmasa” şiirinin dizeleri... Nerede avuçlarımızda güneş suyu içen kuşlar, nerede düşlerimizde gecelemeyen eller. Yaşam nerede, ölüm nerede? Ölü Deniz’in bıraktığı bir yerde mi, yoksa bozkırda mı dağların yamaçlarında? Bir ürperti, bir iç çekiş... Bak hava iyice karardı, bir hüzün bulutu indi kıyıya, farkında mısın?.. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA ‘Ne Kadar Çok Öldük Yaşamak İçin’ hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 ERDEM GÜL KIZILCAHAMAM Baş bakan Recep Tayyip Erdoğan, laikliğin, inancı nedeniyle başı nı örtenler için güvence olduğu nu belirterek “1982 Anayasa sı’nın gerekçesinden bunu an lıyorum, budur” dedi. Erdo ğan, “Cumhura ait olan hiçbir yer cumhura yasaklanamaz. Bu böyle bilinmeli” sözleriyle türbanlıların kamusal alan dahil her yere gireceğini söyledi. AKP’nin geleneksel Kızılca hamam Kampı Asya Termal Otel’de milletvekilleri, bakan lar, parti yöneticileri, eş ve ço cuklarının katılımıyla başladı. Erdoğan, kampın açılış konuş masında özetle şunları söyledi: Cumhura yasak kona maz: Bizim Cumhuriyetimiz kardeşlik, dayanışma üzerine bina edilmiştir. Halkı tüm renk leriyle kucaklayan anlayış üze rine bina edildi. Cumhura ait olan hiçbir yer cumhura ya saklanamaz. Bu böyle bilinme li. Birilerinin “biz cumhuru is tediğimiz yere sokarız, iste mediğimiz yere sokmayız” gi bi bir tavrı olamaz. Etnik grup ları, inanç gruplarını öteleme, haktan mahrum etme hakkını kendinde göremez. Askere mesaj: Kendisini Cumhuriyetin tek sahibi gö renler, durumdan vazife çıka ranlar, cumhuru aşağılayanlar, ona güvenmeyenler bu millete olduğu kadar Cumhuriyete de en büyüt zararı vermişlerdir: Cumhuriyeti korumak ve kol lamak onu dışa kapatarak, sanal düşmanlar üreterek, cumhuru cumhuriyete düşman gibi gös tererek olmuyor. Sezer eleştirisi: Biz imza atıyoruz, Çankaya’ya gönderi yoruz. Bakıyoruz ki evlerine gelenler gidenler… İnceleniyor ve olumsuz kararla reddediliyor. Kimse “eşi başörtülüdür diye reddediyorum” demiyor ki ge rekçe de göstermiyor zaten. Bu nu bu dönemde de yaşadık. Şim di bu devran değişiyor. Türkiye o prangalarından kurtuluyor. Laiklik başörtüsünün güvencesi: 1982 Anayasa sı’nın gerekçesinde laiklik şöy le tanımlanıyor: “Her ferdin is tediği inanca sahip olabilme si, ibadetini yapabilmesi ve inancından dolayı diğer va tandaşlardan farklı muame leye tabi olmaması anlamına geliyor. İbadet hürriyetinin ol madığı ortamda laiklik yaşa yamaz.” İnançlarına göre fark lı muamele görüyorlarsa orada laiklikten de demokrasiden ve hukuktan da bahsedilemez. La iklik tehlike altında diyenler, la iklik adına özgürlükleri kısıtla ma hakkını kendinde görenler hem laikliğe hem de demokra siye karşı olduklarını artık gör meliler. Bir kısım yorumcular “ben başımı inancımdan do layı örtüyorum” diyor. Ben sa dece inancından dolayı örten için söylüyorum. Laiklik, inan cından dolayı başını örten için bir güvencedir. 1982 Anayasa sı’nın gerekçesinden bunu an lıyorum, budur. Kimsenin tavuğuna kışt demedik: İstanbul’a belediye başkanı oldum “otobüsleri iki ye bölecek” dediler. Yüzde 58’den sonra Tophane olayı yaşandı. 58’in şımarıklığı de diler. Kafa aynı bu kafa, 4050 yıllık değil, İttihat Terakki’ye gi din aynı. Gazete manşetleri bi le aynı. 8 yıldır ülkeyi idare edi yoruz. Kimin tavuğuna kışt de dik. Eğlenmekse istediğin gibi eğleniyorsun, nerede kime mü dahale ettik. Hangi yaşam ko şuluna müdahale ettik. Kürsüden talimat: CHP lideri halkoylaması sürecinde vaatler verdi. Tekrar hatırlatı yorum. Ana muhalefet eğer sa mimiyseniz, dürüstseniz hemen talimatınızı verin, ben de tali matımı vereyim. MHP ve BDP de bu işe katılacağını söylüyor. Ben talimatı grup başkanvekil lerime buradan veriyorum. He men CHP grup başkanvekille riyle görüşün, onların da talimat alıp almadığını öğrenin ve bunu hemen kamuoyuyla paylaşalım. Köşk’e başörtülü girili yordu: CHP’de bir tanesi ka tılmayacaklarını açıkladı. Sa yın Genel Başkan da 29 Ekim’e daha çok var, aramızda görüşü rüz ederiz, buna benzer laflar söyledi. Hani siz özgürlüklerden, demokrasiden yanaydınız. Ha ni mağduriyetleri ortadan kal dıracaktınız. Başbakanlığımın ilk yılına kadar Çankaya’ya eş li ve başörtülü olarak herkes çı kabiliyordu. Başbakanlığımın birinci yılında yine 29 Ekim’de oraya öyle çıkılmıştı. Fakat son radan ne oldu ne bitti, hoop de ğişti. Herhalde meteorolojik bir değişimdi. Orası kamusal alan dediler. Daha önce değil miydi? AKP’nin Kızılcahamam kampında İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Başbakan Yadımcısı Ce mil Çiçek ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin te rör ve Kürt sorunu konusunda milletvekilleri ni bilgilendirdi ve soruları yanıtladı. Bu sıra da birçok milletvekilinin cep telefonlarındaki oyunlarla vakit geçirdikleri ve Twitter’de me saj yazıp, başka mesajları takip etmeyi tercih et tiği öğrenildi. Başbakan Erdoğan, Kızılcaha mam Belediyesi Kültür Merkezi Fatih Sultan Mehmet Salonu’nda partililere hitap etti. Kül tür Merkezi’nde, Fatih Sultan Mehmet’in İs tanbul’u fethini resmeden tabloda Fatih Sul tan Mehmet ve yanındakilerinin kafalarını photoshop tekniğiyle değiştirerek 2 dönem ön ceki eski MHP’li ilçe belediye başkanı Yaşar Yıl dırım ve ilçenin ileri gelenlerinin fotoğrafları nın yerleştirildiği resim dikkat çekti. HSYK ÜYELİĞİ SEÇİMİ YAPILIYOR Savcı ve yargıçlar bugünsandığagidiyor ANKARA (Cumhuri yet Bürosu) Hâkim ve savcılar, adli ve idari yar gı hâkim ve savcıları ara sından Hâkimler ve Sav cılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyeliği için ya pılacak seçim nedeniyle bugün sandık başı na gidiyor. Her ilde, il seçim kurulunun yönetim ve deneti mi altında yapıla cak seçimde, o ilde ve ilçelerinde gö rev yapan hâkim ve savcılar oy kullana cak. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), adli ve idari yargı seçim çevreleri esas alınarak oluşturduğu kesin seçmen listelerinde yer alan 10 bin 471 adli ve bin 268 idari hâkim ve savcı nın oy kullanacağı seçim de, en çok oy alan adaylar sırasıyla asıl ve yedek üye seçilmiş olacak. Oylarda eşitlik halinde Yüksek Seçim Kurulu (YSK), aralarında ad çek mek suretiyle sıralamayı tespit edecek. HSYK üyeliği için 7 asıl ve 4 yedek üye adli yargı, 3 asıl ve 2 yedek üye de idari yargıdan se çilecek. Adli yargı hâkim ve savcıları arasında ya pılacak seçimde her il bir seçim çevresi olarak be lirlendi ve adli yargı hâkim ve savcıları, görev yap tıkları yerin bağlı olduğu il seçim kurulunca belir lenen sandıkta oylarını kullanacaklar. Her seçim çevresinde bir sandık ku rulacak. Her sandıkta 100 seçmen oy kullanabile cek, seçmen sayısının 100’ü aşması durumun da yeni bir sandık kurula bilecek. ‘Müdahale ediliyor’ ANKA’ya konuşan YARSAV Kurucu Baş kanı Ömer Faruk Emi nağoğlu, HSYK seçim leri konusunda YAR SAV’da bölünme oldu ğu haberlerini yalanla yarak, “YARSAV’da siyasi düşünce temeli ne dayanmayan ço ğulcu yapı var. Soyut, tek yanlı, gerçekdışı, hukuk dışı ve tek mer kez çıkışlı bu yayınlar gerçekte güçsüzlüğü güce çevirebilmek için yargı üzerinde çok amaçlı olarak yazılan bir senaryonun oynan makta olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Yargı, yargıya bırakıl malıdır. Yargıç ve sav cılar, yargıç ve savcılara bırakılmalı, iradelerine müdahale edilmemeli dir” açıklamasını yaptı. Başbakan Erdoğan, laikliğin başını örtenlerin güvencesi olduğunu iddia etti ‘Türbanlı her yere girer’Erdoğan, “Ben sadece inancından dolayı örten için söylüyorum. Laiklik, inancından dolayı başını örten için bir güvencedir” dedi. YARSAV Kurucu Başkanı Eminağoğlu, HSYK seçimleri konusunda YARSAV’da bölünme olduğu haberlerini yalanlayarak, “Yargıç ve savcılar, yargıç ve savcılara bırakılmalıdır” açıklamasını yaptı. AKP’N N KIZILCAHAMAM KAMPINDAN NOTLAR Başbakan Erdoğan, MHP’li Kızılca hamam Belediyesi’ni ziyaret etti. Er doğan belediye binasında yer alan sa londaki düğüne katılarak yurttaşlarla bir araya geldi. (AA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle