17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
M Y BC MYBC 17 EK M 2010 / SAYI 1282 Misafir şair Kaplumbağa Üç aydır küs hanımına Kiralık ev aramada Bir Gün Bir gün deseler ki Buraya kadar Sorsak size giderayak Ne anladınız efendim? Ben mi? Ben mi? Kar Taneleri Ne kadar da uzaklardan geliyorlar Değer miydi onca yol Bu kadar hızlı kirlenmek için? Güngör Tekçe (Dokunuşlar) H alkoylamasında ne olmuştu? Trakya’da, Ege ve Akdeniz bölgelerinde (bir de Tunceli’de) “Hayır”, diğer yerlerde ise “Evet” diyenler çoğunluktaydı. Oylamadan önce anketler, olası sonuçları yansıttığında Başbakan, bunlara bakıp, CHP’nin bir “kumsal partisi” olduğunu söylemişti. Bu bölgeler neden “hayır” dediler? CHP kumsal partisi midir? Tarihe bakıp anlamaya çalışalım: 19. yy. sonundaki ve 20. yy. başlarındaki Selanik’e gidelim. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, devrimlerini gerçekleştiren Mustafa Kemal bu kentte doğdu; bu önemli değildir. Önemli olan, gençliğinin burada geçmiş olması, kişiliğinin bu ortamda şekillenmiş olmasıdır. M. Kemal, genç bir subayken çeşitli yerlerde görevlendirildikten sonra merkezi Selanik’te olan 3. Ordu’ya atandığında bu ordu, devrimci örgütlenmelerin en önemli odağıydı. ttihat ve Terakki Cemiyeti de bu kentte gelişti: Meşrutiyetin yeniden ilanıyla sonuçlanan 24 Temmuz 1908 Devrimi’ni Selanik’teki ttihat ve Terakki Merkez Komitesi örgütlemişti. Bir yıl sonra Meşrutiyet düşmanları, ngilizlerin desteğiyle bir araya geldiler. ngilizler, Derviş Vahdeti’nin gerici Volkan gazetesini de beslediler. Bunların kışkırtmasıyla 1909’da Taksim Kışlası’ndaki bazı askerler, subaylarına karşı ayaklandılar. Bunlar ülkenin şeriata göre yönetilmesini istediler. Hükümet istifa etti, isyancılar yeni hükümeti kurdular. 31 Mart Olayı olarak anılan bu ayaklanma, Selanik’ten gelen Hareket Ordusu tarafından bastırıldı, Abdülhamit sürgüne gönderildi. Selanik de kıyıda, yani kumsaldadır. Ancak o tarihlerde bu yerde güçlenen ttihat ve Terakki’ye “kumsal partisi” demek ne Abdülhamid’in ne de Derviş Vahdeti’nin aklına gelmemiştir! Rasih Nuri leri o günlerin Selanik’ini şöyle yorumlar: “ mparatorluğun son dönemlerinde bütün ilerici hareketler başkent stanbul’dan değil Selanik’ten gelmiştir. Çünkü Selanik, Osmanlı mparatorluğu’nda Batı’ya açılan bir pencereydi...” Bugün Trakya’da, kıyı bölgelerimizde “Hayır”ların ağır basması da aynı nedenden kaynaklanmaktadır: Bu bölgeler, çağdaş Türkiye’nin, uygar dünyaya açılan pencereleridir. Bu bölgelerde yaşayan halkın çoğu, yurdaşlarını insan yerine koyan ülkelerin nasıl yönetildiklerini bilirler. Yurdumuzda gerçek demokrasi de işte bu nedenle buralarda doğacak ve vatanın her köşesine buralardan yayılacaktır; tıpkı dün Selanik’ten doğup yayıldığı gibi... G [email protected] CHP, Kumsal Partisi mi? SELÇUK EREZ Espirisentır Petşop G Türkiye seninle GURULTU duyuyor. G Bize asgari ücreti reva görenler, size halkı’mızı helal etmiyoruz. İbrahim Ormancı Misafir çizer: Erdoğan Başol Şey..Ben.. Müsaadelerinizle “bi kısım izin” yapcam (bilir miyim?) Cahil birine aşırı içtenlik aptallıktır. Çin’den “hiçbir şey” getirmezsem adiyim. Sahibinin sesi Yaparsın aabi Fırsat..Fırsat Meşhur yerbilimciden her keseye uygun zelzele tahmini yapılır. Müracaatlar kesinlikle gizli tutulacaktır. Serabral Palsi, diğer bir deyişle beyin felci… Bu hastalık, beynin hareket merkezlerini kontrol eden hücrelerin zarar görmesi sonucunda, kas ve sinir sisteminde hasarlar oluşturarak hareket bozukluklarına neden oluyor. Beyin felci, bacak kaslarını da etkiliyor ve yürümeye engel oluyor. Patika, Engelsiz Yaşam Gönüllüleri Derneği, beyin felçli olan çocukların yüzde elli oranında yürümelerini sağlayacak ve Alanya Devlet Hastanesi’ne bağışlanacak olan Pediatrik lomokat cihazının alınması için bir kampanya başlattı. Sanatçı Burak Kut’un da destek verdiği kampanyada şu ana dek 60 bin Avro toplandı. Cihazın alınması için 270 bin Avro’ya ihtiyaç olduğunu söyleyen Dernek Başkanı Levent Benal, yüz binlerce çocuğun faydalanacağı cihazın alımı için herkesi kampanyaya destek vermeye çağırıyor. Kampanyaya destek vermek isteyenler için Denizbank’ın Alanya şubesinde, Halkbank’ın ise Alanya Sanayi Şubesi’nde “Alanya Engelsiz Yaşam Gönüllüleri” adına hesap açıldı. G Milli Reasürans Sanat Galerisi, Rengin Saltık’ın son dönem yapıtlarına ev sahipliği yapıyor. 30 Ekim’e kadar sürecek serginin adı, işleri ele veriyor: “Renkleri Boyamak”. Harfleri, sözcükleri boyuyor Saltık. Yazı ile görsellik arasında samimi, güçlü bir bağ kuruyor. Sergiyi, sanatçının yıllarca biriktirdiği alıntılardan oluşan bir kişisel kütüphane olarak da tanımlamak mümkün. Mistik düstur, siyasi nutuk, lirik şiir, erken modern ütopya ile çağdaş distopya gibi farklı kaynaklardan gelen ama her okurun hatırlayacağı pasajları yağlıboyayla tuvale yansıtıyor. Saltık, resim çalışmalarına yoğun olarak 1991’de Kayıhan Keskinok Atölyesi’nde öğrenci olarak başladı. Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde, Halil Akdeniz Yüksek Lisans Atölyesi’nde ders aldı. Hala çalışmasını Ankara’da sürdürüyor. Birçok eseri özel koleksiyonlarda yer alıyor. Bugüne kadar Ankara, zmir ve stanbul’da çeşitli galerilerde 16 kişisel sergi açtı, sekiz karma sergiye katıldı. Türk Resim Sanatı’nda soyut çalışmalar yapan önemli isimlerden biri Lütfü Cülcül. 17 Ekim 2002’de yaşamını yitirdi, ancak hiç unutulmadı. Bugün, ölümünün sekizinci yılında anılan Cülcül, geride bıraktığı yapıtlarıyla kendine has, farklı dünyasını yansıtmaya devam ediyor. Prof. Dr. smail Tunalı, “Saklı kentler gibi saklı kişilikler de vardır. Lütfü Cülcül sanatıyla kendi iç dünyasında yıllarca tevazu sisleri içinde kapalı kalmış bir ‘saklı kent’tir” diyor ressam için. Resimlerinde barındırdığı bu kendine has dünyayı Prof. Dr. Tunalı mavi bir atmosfer olarak tanımlıyor. Bu sınırsız mavi boşluk içinde varoluşçu bir arayışla varlık güvencesini aradığını söylediği Cülcül için, “Dünyayı sorguladığı yapıtlarında bir sınırsız mekân ve bu mekân içinde yalnız imajinatif ışık ve renk gibi resimsel elementleri kullanıyor” diyor. Prof. Kaya Özsezgin de Cülcül’ün bir yandan soyut resim imajına dayanırken, bir yandan da somut doğa ve nesneler dünyasına çağrışım göndermekten hoşlandığını anlatıyor onu tanımlarken. “Daha doğrusu” diyor Özsezgin, “resmini izleyen kişiyi bu yönde düşündürmekten yana bir tavır sergiliyor”. Türkiye’de ilk kez 199596 yıllarında internet aracılığıyla resimlerine dünya piyasalarında alıcı bulan Cülcül, bugüne kadar çok sayıda kişisel sergi açtı, karma sergilere katıldı. En son sergisini de Ankara Sanat Fuarı ile stanbul Antik Sanat Galerisi’nde açmıştı. Birçok yapıtı yerli ve yabancı özeltüzel koleksiyonlarda bulunan sanatçı, yaşamını yitirmiş olsa da, eserleri ve eserlerinin anlattıklarıyla kendini gelecek kuşaklara taşımayı başarıyor. G Çocuklar yürüsün diye... Kampanya Sözcükleri boyamak “Harf olmayan ya da harf olamayacak hiçbir şey tinsel olarak da var olamaz.” Harfçilik akımının kurucu, Fransız şair, görsel sanatçı sidore sou’nun bu lafıyla başlıyor sergi için hazırlanan kataloga Ömer Aygün. “ zleyiciyle dürüst bir paylaşım ilişkisi, eşit bir diyalog kuruyor” diye devam ediyor yazısına, “Bu ilişkide yazar, yorumcu, çevirmen, eğitmen ya da hatta ressam olmadan önce, Rengin Saltık bir okur. zleyici de bir okur elbette. Her tablo bu iki okur arasında kısa bir yazışma”. Bir “saklı kent” Lütfü Cülcül Kimi zaman Atatürk’ün Nutuk’u çıkıyor raftan okurun şansına, kimi zaman Samuel Huntington’un “Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Yapılanması”, kimi zaman Aldous Huxley'in “Cesur Yeni Dünya”sı, Orhan Pamuk’un “Benim Adım Kırmızı”sı, Nâzım Hikmet’in “Kuvayı Milliye Destanı”, Nietzsche’nin “Böyle Buyurdu Zerdüşt”ü... Daha fazlası için sergiyi gezmeniz gerekiyor. G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle