Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
‘Emre Kongar Kitabı’ Üstüne...
Yazdığı kitaplarla, bir yerde çağdaş değer olup
çıkan insanları dünyada ve Türkiye’de tanıyoruz.
Emre Kongar, ülkemizdeki örneklerden biri.
Cumhuriyet’teki okurlar, onunla haftada iki
kez “Aydınlanma” adlı sütunda karşılaşır ve zevk-
le okurlar. Bir de, televizyonda “Yorum Farkı” ad-
lı yayında, Kongar’ı, Mehmet Barlas’la tartışırken
izleriz: Onun dünya ve Türkiye üstüne bilgisinin
derinliğini, ayrıca “kül yutmaz” kimliğini tanırız.
Emre Kongar, seçkin bir toplum bilimcidir; o ko-
nuda temel eserler yazmıştır. Onun yanı sıra, özel-
likle son yıllarda, Kızlarıma Mektuplar, Küresel Te-
rör ve Türkiye, Tarihimizle Yüzleşmek, Demokra-
simizle Yüzleşmek adıyla yankı yapan kitaplarını
unutmuyoruz.
Özetle Kongar, fikir dünyamızda “yönlendiren”
bir kimliktedir.
Onlara son haftalarda ilginç bir kitap eklendi.
Bu kitap, Feridun Andaç’ın bir söyleşisi: “Her-
kesten Bir Şey Öğrendim” adlı eserde, Kongar’ın,
yaşamı ve düşün dünyası bir bütün olarak ve bir
süreç içinde alınıyor; yalnız Kongar değil, Türki-
ye’nin 1940 sonrasının tarihsel / toplumsal / kül-
türel gelişim seyri de anlatılan. Ayrıca, “Türkiye’nin
gündeminin sıcak / yoğun olduğu günlerde” ya-
pılmış söyleşide Andaç’ın bütün hüneri ortada.
“Emre Kongar Kitabı”, çok şey veriyor; vazge-
çilmez bir eser.
Türkiye İş Bankası Yayınları’nı da kutlamalıyız.
Eski Yunan’ın ünlü bir bilgesi şöyle diyordu:
“Kendini tanı!”
Her şey, bu tanımayla başlar hayatta...
Kitabın kapağına da alınmış bir özetleme, işte
bu gerçeğin devamı: “Sorumluluk; ilkelerine bağ-
lılık; aile sevgisi; kafasının dikine giderken aynı za-
manda kendini herkesten çok eleştirme cesare-
ti. Bilgiye ulaşma, edindiği bilgiyi sindirip zihnini
ve hayatını zenginleştirerek daha üst aşamaya çı-
karma becerisi. Bürokrasinin tepe kademeleri
dahil, hayatında edindiği bilgi ve tecrübeleri ya-
zarak paylaşma isteği.”
Emre Kongar’ı Emre Kongar yapan işte bu duy-
gular, bu düşünceler!
Kitaptaki yaşamöyküsü ve eser listesi, onların
ürünü.
Gazetede yazdığı sütunun adı “Aydınlanma”. Bu
bir heves değil: Kongar’ın, hemen tüm fikirleri gi-
bi, “Aydınlanma”ya varıp onunla bütünleşme de,
hayatın içinde olgunlaşıyor ve felsefe anlayışının
temeline oturuyor.
Atatürk’ün zaferlerinin bir yerde “Aydınlanma”
ile buluşması ve 1923 Devrimi’yle Aydınlanmanın
bütünleşmesi de bir rastlantı olmadığı gibi, ya-
kıştırma da değildir.
Marksizmin önerdiği nedir; Lenin’in modeli
niçin onun tam tersidir?
Daha önemli olanı: Türk Devrimi’nin sürdürü-
lebilirliği ile Sovyet Devrimi’nin kesintiye uğramasını
nasıl yorumlayacaksınız?
Bütün bu soruların tartışılmasının örnekleri,
Kongar’a yakışır bir ağırbaşlılık içinde (s- 86-92).
Bunun gibi, II. Cumhuriyetçilere yaptığı reddiye de
pek önemli (s. 99-106).
Zaten bütün kitap, hayatın içinde, Türkiye’nin
yaşadığı fikir hareketlerini, özellikle edebiyat ile si-
yaseti değerlendiriyor ve okurlara bir ufuk çiziyor.
Özetle, “Emre Kongar Kitabı”nı okumak şart.
Kongar’ın eseri bitirirken şu söylediklerine ba-
karak gıpta içindedir insan (s. 375-376): “Birey-
sel açıdan aklımın erdiği, bilgimin eriştiği tüm ya-
şam zevklerini tatmış, bütün tatminlere erişmiş bir
noktadayım.
Öğrencilerimden, okurlarımdan, izleyicilerimden,
çocuklarımdan, torunlarımdan öğrenmeye devam
ediyorum...
Çalışıyorum, okuyorum, yazıyorum, ders veri-
yorum...
Seviyorum, seviliyorum...
Bunlardan büyük mutluluk olabilir mi?”
Kongar mutlu ve insanları da mutlu ediyor: Ese-
rinin sonuna -kendisi için- eklediği bir “anahtar söz-
cükler”de, okurlara da apayrı bir dünyanın anah-
tarlarını veriyor.
Bunu yaparken demokrattır, hümanisttir ve fi-
lozoftur...
Ülkemizi ve insanlarımızı çağımızdan uzaklaş-
tıranların işgalindeyiz: “Daha insanca bir dünya ve
toplum”u inşa edecek olanları yeniden düşünmeye
çağırıyor...
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Hakan.. Mesut.. Mehmet!.. Kaza!.. PKK ve ‘Ajan’lık!.. ‘İhya’, ‘Delil’, İtiraf!..
MAHMUT LICALI
ANKARA - Hükümetin “Alevi Ça-
lıştayı” adõ altõnda gerçekleştirdiği üçün-
cü oturuma Diyanet ve ilahiyat köken-
li kişilerin katõlmasõ Alevi örgütlerinin
tepkisini çekti. İlk çalõştayõn ardõndan 3
ay geçmesine karşõn Alevilerin taleple-
rini ilişkin bir adõm atõlmamasõ nedeniyle
Alevi örgütleri 9 Kasõm 2008’de An-
kara’da yapõlan mitingin bir benzerini İs-
tanbul’da yapmaya hazõrlanõyor.
AKP hükümetinin Alevi yurttaşlarõn
sorunlarõna yönelik Alevi Çalõştayõ adõy-
la yürüttüğü sürecin 3 ayõ bulmasõna kar-
şõn Alevilerin sorunlarõna ilişkin bugü-
ne kadar yapõcõ bir adõm atõlmamasõ, Al-
evi örgütlerinin tepkisini çekiyor. İlki 3
Haziran 2009’da yapõlan Alevi Çalõşta-
yõ’nda Alevi örgütleri hükümete 5 fark-
lõ konudaki taleplerini iletmesine rağmen,
hükümet söz konusu taleplerle ilgili de
herhangi bir çalõşma yapmadõ. Alevi ör-
gütleri; “Cemevlerine yasal statü ve-
rilmesi”, “zorunlu din derslerinin
kaldırılması”, “Ale-vi köylerine zor-
la cami yapılmasının engellenmesi”,
“Madımak’ın müze olması” ve “Ha-
cı Bektaş Dergâhı’nın Alevilere ve-
rilmesini” talep ediyor.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği
(PSAKD) Genel Merkezi Genel Baş-
kanõ Fevzi Gümüş, 3 aydõr yapõlan ve
Alevi örgütlerinin de katõldõğõ çalõştayda
örgütlerin beş temel sorun hakkõnda gö-
rüşlerini Devlet Bakanõ Faruk Çe-
lik’e ilettiklerini anõmsattõ. Çalõşmala-
rõn 3 aydõr yürütülmesine karşõn Alevi
örgütlerinin taleplerinden “Madı-
mak’ın müze olması” ve “Cemevle-
rinin yasal statüye kavuşturulma-
sı”yla ilgili olarak açõlõma ihtiyaç du-
yulmadan AKP tarafõndan samimi bir
adõm ile çözülebileceği ifade edildiği-
ni anlatan Gümüş, “Aradan 3 aya
yakın bir zaman geçti. Ucu açık, ne-
reye varacağı belli olmayan, katı-
lımcıların ne amaçla ve hangi kay-
gılarla çağrıldığı anlaşılmayan ça-
lıştaylar yapılıyor” diye konuştu.
EMİNE KAPLAN
ANKARA - TBMM, Yükseköğretim Kuru-
lu’nun (YÖK) meslek liseleriyle genel liseler ara-
sõnda aynõ katsayõ uygulanmasõ yönündeki ka-
rarõnõ destekleyen bir rapor hazõrladõ. TBMM
Araştõrma Merkezi’nin raporunda, katsayõ uy-
gulamasõ nedeniyle meslek liselerinde öğrenci ve
eğitim kalitesinin düştüğü, meslek liselerinin
umutsuzluğa ve saldõrganlõğa eğilimli öğrenci-
ler tarafõndan tercih edildiği, katsayõ ayrõmõnõn
meslek lisesi öğrencilerinde “adaletsizlik ve eği-
tim sistemine güvensizlik” duygusu verdiği ile-
ri sürüldü. Raporda, eski YÖK üyesi Erdoğan
Öznal’õn katsayõ uygulamasõnõn meslek lisele-
rini etkilemediği yönündeki çalõşmasõ da çürü-
tülmeye çalõşõldõ.
TBMM Araştõrma Servisi’nin “Mesleki Eği-
timde Katsayı Uygulamasının Dünü, Bugünü
ve Yeni Gelen Uygulama” başlõklõ raporunda,
şu değerlendirmeler yer aldõ:
Eski YÖK üyesi Erdoğan Öznal, yaptõğõ in-
celemede ÖSS’de uygulanan düşük katsayõ ne-
deniyle meslek liselerine gelen öğrenci sayõlarõnda
azalma olmadõğõ, hatta makul sayõlabilecek ar-
tõşlar olduğunu ileri sürmektedir. Oysa ki 1969-
1970 öğretim yõlõndan 1989-1990 öğretim yõlõ-
na kadar oranlarõn birbirine yakõn olarak geldi-
ği, 1997-1998 öğretim yõlõnda ortaöğretimde mes-
lek lisesi öğrencilerinin oranõnõn yüzde 45 olduğu,
daha sonraki 1998-1999 öğretim yõlõndan itiba-
ren bu oranõn azalarak 2002-2003 öğretim yõlõnda
12 puanlõk düşüş göstererek yüzde 33 olduğu gö-
rülmektedir.
Meslek liselerinden mezun olan öğrencile-
re üniversiteye giriş sõnavlarõnda diğer lise me-
zunlarõna göre farklõ oranda katsayõ uygulanmasõ
ve bu uygulama ile kendi alanlarõ dõşõnda bir bö-
lüme girmelerinin neredeyse imkânsõz hale gel-
mesi, alanlarõndaki aşõrõ yõğõlma nedeniyle üni-
versitelerde ilgili bölümlerin puanlarõnõn çok yük-
selmesi gibi nedenlerle, meslek liseleri eski ca-
zibesini yitirmiş ve bu okullarõ tercih eden öğrenci
profili de oldukça değişmiştir.
Birçok Avrupa ülkesinde mesleki ve teknik
eğitim özendirilip teşvik edilirken, ülkemizde
meslek lisesi mezunlarõnõn üniversitede kendi
alanlarõ ile ilgili bölümleri bile kazanmalarõnõn
çok zor hale gelmesi, ciddi bir tartõşma konusu-
dur. Geçmişe kõyasla artõk meslek liselerini ha-
yattan ve gelecekten fazla beklentisi olmayan, ge-
leceğe yönelik kendine belirli bir hedef belirle-
meyen, dolayõsõyla umutsuzluğa ve saldõrganlõ-
ğa eğilimli öğrenciler tercih eder hale gelmiştir.
FARUK KIRTAY
YALOVA - CHP Yalova Milletvekili ve TBMM Milli Eği-
tim Komisyonu üyesi Muharrem İnce, üniversite yerleş-
tirme sonuçlarõnõn 12 Ağustos’ta açõklanmasõnõn ardõndan öğ-
rencilerin cemaatler tarafõndan aranarak ev veya yurt olana-
ğõ sağlandõğõna dikkat çekti. İnce, “Üniversiteyi kazanan öğ-
rencilerin iletişim bilgilerini kimler sızdırıyor” diye sor-
du.
İnce, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, üniversite yerleştirme so-
nuçlarõnõn açõklanmasõnõn ardõndan öğrencilerin beklentisi-
nin güvenli, huzurlu şekilde barõnabilecekleri yurtlar bulmak
olduğunu belirtti. Ancak Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar
Kurumu’nun yurt kapasitesinin yetersiz kaldõğõnõ vurguladõ.
AKP hükümetinin ‘Alevi Çalõştayõ’ adõ altõnda gerçekleştirdiği üçüncü oturuma
Diyanet ve ilahiyat kökenli kişilerin katõlmasõ, Alevi örgütlerinin tepkisini çekti
‘Soruna çözüm olamazlar’
‘DİYANET’TEN ÇÖZÜM BEKLEMİYORUZ’
Çalõştayõn ikinci oturumuna katõlan bir
akademisyenin Alevi sorununun çözü-
müne katkõ sunmanõn yerine Alevilere
hakaret ettiğini belirten Gümüş, akade-
misyenin “Aleviler azınlıkta oldukla-
rı için darbeye meyilliler” dediğini
anõmsattõ. Üçüncü çalõştayda ise Diyanet
ve ilahiyat kökenli öğretim üyelerinin
çağrõldõğõnõ belirten Gümüş, şunlarõ di-
le getirdi: “Türkiye’de Alevi varlığına
ilişkin inkâr ve reddin en somut hale
geldiği iki alan Diyanet ve ilahiyattır.
Bunlarla yapılan çalıştayın bu sorunun
çözümüne nasıl katkı sağlayacağını an-
layamıyoruz. Nitekim son çalıştayın
ardından bu iki kesimin Alevileri red-
detmeye ve inkâr etmeye devam etti-
ği görülüyor. Aleviler zaten Diyanet İş-
leri Başkanlığı gibi bir kurumun laik
bir ülkede olmayacağını söylüyorlar.
Memleketteki gericiliğin, her türlü
muhafazakârlaşmanın ve şeriata yö-
nelmenin odağında olan bir kurumdan
Alevi sorunlarının çözümüne yönelik
bir şey beklemek mümkün değil.”
AKP’nin Kürt açõlõmõ adõ altõnda yü-
rüttüğü çalõşmalara da değinen Gümüş,
demokratikleşmenin bir bütün olarak ele
alõnmasõ gerektiğini belirterek parçalõ de-
mokratikleşmenin olamayacağõna dik-
kat çekti. Açõlõm yapmanõn moda hali-
ne geldiğini ifade eden Gümüş, Kürt so-
rununda, Alevi sorununda ve diğer de-
mokratikleşme alanlarõna ilişkin sorun-
larda hükümetin her birini diğerinden
ayõrdõğõnõ ve farklõ takvimlerin işlediğini
belirtti. Bu çalõşmalarõn sonuç itibarõy-
la sorunu çözen değil, derinleştiren bir
hale getirdiğini belirten Gümüş, “Özel-
likle Alevi sorunlarına ilişkin AKP’nin
bunu çözeceğine ilişkin inancımız za-
yıf” dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Aslõ 2 aydõr bulunamayan “İrticayle
Mücadele Planı” başlõklõ fotokopi bel-
geyi hazõrlayan ve servis edenler sav-
cõlõkça araştõrõlõrken, Atabeyler ope-
rasyonu sõrasõnda Genelkurmay Baş-
kanlõğõ önünde içinde belge bulunan zar-
fõ dağõtanlarõn 2 yõldõr bulunamamasõ
gündemde ön plana çõktõ. Planõn ofisinde
bulunduğu belirtilen avukat Serdar
Öztürk ise belgenin kendisine ait ol-
mayõp polisin komplosu olduğunu sa-
vunmuştu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’nõn
görevsizlik kararõyla Ankara Başsav-
cõlõğõ’na gönderdiği İrticayla Mücade-
le Eylem Planõ belgesini kimin hazõr-
ladõğõna yönelik araştõrma kapsamõnda
ilk olarak tanõklar dinlendi.
Tanõklõğõna başvurulanlar, belgenin
bürosunda bulunduğu belirtilen avukat
Serdar Öztürk’ün çalõşma arkadaşlarõ ol-
du. Gelecek günlerde Ankara Başsav-
cõlõğõ’nõn Serdar Öztürk’ün bürosunda
yapõlan aramaya katõlan TEM polisle-
ri de dinlenebilecek.
Genelkurmay Başkanlõğõ Askeri Sav-
cõlõğõ, İrticayla Mücadele Eylem Planõ
belgesindeki imzanõn Albay Dursun
Çiçek’e ait olduğunun delillendirile-
mediği gerekçesiyle takipsizlik kararõ ver-
mişti. Islak imzalõ asõl belgenin bugü-
ne değin ortaya çõkarõlamamõş olmasõ ve
fotokopi üzerinden hazõrlayanlarõn izine
ulaşõlmasõndaki zorluk da gözetildiğin-
de araştõrmanõn kesin sonuca varmasõ za-
yõf bir olasõlõk olarak değerlendiriliyor.
Atabeylerin
zarfçõsõ da
bulunamadõ
PLANIN ASLI HÂLÂ SIR
YÖK’e katsayı desteği
TBMM, YÖK’ün katsayõ uygulamasõnõ kaldõran kararõnõ destekleyen rapor hazõrladõ
İNCE: ÖĞRENCİLERİN İLETİŞİM
BİLGİLERİNİ KİMLER SIZDIRIYOR
Başkan Fevzi Gümüş:
Ucu açık, nereye vara-
cağı belli olmayan ça-
lıştaylar yapılıyor.
Medya, sevgilisi Cem
Garipoğlu tarafından
başı kesilerek öldürülen
Münevver Karabulut
cinayetiyle ilgili haftalar-
dır ısrarlı yayınlar yapıyor.
Belki de Türk basın tari-
hinde fikri takibin bu ka-
dar etkili uygulandığı tek
vakadır bu!.. Yaşananlar
medyanın olayların izini
sürebilmesi açısından
sevindirici olsa da, bir
çifte standardı da ne ya-
zık ki dışa vuruyor... Türk
basını, “olay kameraya
ne kadar yakınsa o kadar
önemlidir” şeklindeki iki-
yüzlü yaklaşımdan bir
türlü kurtulamıyor!..
Basının merkezi İs-
tanbul’a yüzlerce kilo-
metre uzaklıktaki Gü-
neydoğu’da hemen her
gün vahşete varan olay-
lar yaşanıyor. Ama bu
olaylar ne yazık ki med-
yamızın üçüncü sayfa-
larına haber özeti bile
olmuyor!
6 Ağustos: Siirt’in
Baykan ilçesinde koyun
otlatan 10 yaşındaki Ha-
kan Umaç, “kimliği be-
lirsiz kişiler” tarafından 3
kurşunla öldürüldü! Sal-
dırganlar Hakan’ın ot-
lattığı küçükbaş hay-
vanlara da mermi yağ-
dırdılar!..
10 Ağustos: 15 ya-
şındaki Mesut Akarsu,
Batman’da “kimliği be-
lirlenemeyen kişilerce”
48 yerinden bıçaklana-
rak öldürüldü! Saldır-
ganlar küçük çocuğun
cesedinin üzerine kö-
pekleri saldılar!..
18 Ağustos: 14 ya-
şındaki Mehmet Sun-
cak Urfa’nın Siverek il-
çesinde başı taşla ezile-
rek öldürüldü!..
Bu örnekler çocukların
hedef alındığı cinayetle-
rin yalnızca birkaçı!.. An-
cak kamuoyu yalnızca
Karabulut cinayetine
odaklanan medyamızın
duyarsızlığı nedeniyle bu
olayları duyamadı bile!..
Hakan... Mesut... Meh-
met!.. Keşke kameralar
da ölüm kadar yakın ola-
bilseydi size!..
“Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölü-
mü” adlı oyun Nobel Edebiyat Ödü-
lü sahibi İtalyan yazar Dario Fo’nun
başyapıtlarından biridir. Oyunda,
emniyet müdürlüğünün camından
atlayarak “intihar” eden bir anarşistle
sorgulanmak üzere aynı binaya ge-
tiren bir “deli”nin öyküsü anlatılır!
PKK’de son dönemde yaşa-
nanlar nedense aklıma bu ünlü
oyunu getirdi!.. Operasyonların
yoğunlaştığı ve yönetim
kavgasının ayyuka çıktığı
dönemlerde PKK içinde
gizemli ölümler yaşanır!..
Sonra bir bakmışsınız ör-
gütün yayın organlarında
“kazayla” öldüğü öne sü-
rülen militanlarla ilgili “de-
li” saçması haberler ya-
yımlanır!..
PKK bu kez “Kürt açılımı”
tartışmaları sırasında kendi içinde
kayıplar veriyor! Örgütün yayın or-
ganları dün 2 militanın ölümüyle il-
gili bir haber yayımladı. Habere gö-
re, Bingöl doğumlu Metin İğne ile
Murat İrikmen, 26 Temmuz’da Er-
zurum’da “bir kaza sonucu” ya-
şamlarını yitirmişti! Örgüt kazanın
nasıl yaşandığı ve olayın neden 25
gün sonra duyurulduğuna ilişkin bir
açıklama yapmadı!
PKK’liler, Silvanlı Hayrullah Alp-
han ile Bismilli Sait Soylu’nun 11
Mayıs’ta “bir kazada” yaşamlarını yi-
tirmelerini ise 17 Mayıs’ta duyur-
muştu! Örgüt televizyonu bu kişilerle
birlikte Pülümürlü Yüksel Yıldız’ın
da öldüğünü açıklamıştı!
PKK kaynakları 18 Ağustos’taki
bir duyuruda ise Muş’ta Murat Neh-
ri’ni geçmeye çalışan Hasan Mo-
ho’nun 24 Temmuz günü “suya
kapılarak” hayatını kaybetti-
ğini duyurdu. Ancak iddiaya
göre son dönemde “kaza
sonucu” ölen teröristler ara-
sında Muhittin Kelekçiler
ile Yüksekova’da “70 bin ki-
şi” tarafından toprağa veril-
diği ileri sürülen Musa Yılmaz
da vardı!
Yalnız bunlar değil, Saki-
ne Kahraman, Atilla Kanda,
Faruk Bozkurt, Şirvan Nali ve
Yasin Kanat’ın da aralarında bu-
lunduğu onlarca militanın ölümleri
de “yıldırım düştü”, “kayadan yu-
varlandı”, “kaza kurşunu” gibi ge-
rekçelerle duyurulmuştu!
Bu olaylara yorum yapmaya ge-
rek yok! Nasıl olsa PKK’liler Öca-
lan’ın isteği üzerine geçen hafta “Ha-
kikatleri araştırma komisyonu” ku-
rulması kararı aldılar!..
“Kürt açılımı” tartışma-
larında herkes ağzına ge-
leni söylüyor. “Strate-
jist”ler, terörün nasıl bite-
ceğine ilişkin derin bilgi-
lerini kamuoyuyla payla-
şıyorlar. AKP’nin dümen
suyundaki kimi gazeteci-
ler ise bir kez bile gitme-
dikleri bir coğrafyanın so-
runlarıyla ilgili devletin İç-
işleri Bakanı’na bri-
fing bile veriyorlar...
Yani Kadıköy’de
oturup köy romanı
yazmanın tam za-
manı!..
PKK’liler işte bu
süreçte kimilerinin
kafa bulandırması-
na bayağı kızıyorlar.
PKK’nin üst birimi
olan KCK’nin açıklama-
sında, “Basın-yayın or-
ganları son günlerde yazar
ve siyasetçi adı altında
ajanlaştırılmış bazı Kürt
öğelerini konuşturmaya
başlamıştır” denilmişti. Bu
açıklama salt Barzani yan-
lısı kimi Kürt “aydın”larının
televizyonlardaki konuş-
malarının sonrasına rast-
lamamıştı. AKP içindeki
bazı Kürt kökenli millet-
vekillerinin medyaya yan-
sıyan sözleri de belli ki kız-
gınlık yaratmıştı!
Örneğin Recep Tayip
Erdoğan’ın danışmanla-
rından Adana Milletvekili
Ömer Çelik de hedef alın-
mıştı! Çelik’in Kürt açılı-
mıyla ilgili Akşam gazete-
sine yaptığı açık-
lamalar, “Sana ne-
yi danışıyorlar
Ömer?” başlığıy-
la verilmişti. Çe-
lik, “Siyasi ahlakı
bir kenara bırakan
bir özensizlikle ko-
nuşmakla” suç-
lanmıştı. Ancak
kızgınlığın asıl ne-
deni Çelik’in aşağıdaki
sözleriydi:
“PKK, profesyonel bir
terör örgütüne dönüş-
müştür. DTP’li Emine Ay-
na gibi aktörler, Kürt va-
tandaşlarımızın demokra-
tikleşme taleplerini sabo-
te ediyorlar. Ayna ile
MHP’li Oktay Vural birbir-
lerinin fotokopisidir.”
1990-2000 yılları ara-
sında Güneydoğu’yu kan
gölüne çeviren Hizbul-
lah’ın çöküş süreci 17
Ocak 2000’de İstanbul
Beykoz’daki bir operas-
yonun ardından başla-
mıştı. Dönemin içişleri
bakanı, örgütün 20 bin te-
tikçi ile 100 binden fazla
sempatizanı olduğunu
açıklamıştı.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza
Mahkemesi’nin, Batman
ve Adana’da 32 kişiyi öl-
düren 8 Hizbullahçıyla il-
gili geçen ay açıkladığı
gerekçeli kararda ise ör-
gütün binlerce militanı ne-
rede kazandığına ilişkin
ürkütücü saptamalar var-
dı. Savcılık şöyle demişti:
“Eylemlerin planları ca-
milerde hazırlanmıştır. Ör-
güt militanları eylemler
yaparak burada saklana-
bilmiştir. Bazı örgüt men-
supları camilerde silah
kullanma eğitimi aldıkları-
nı anlatmıştır. Hizbullah
yapılanmasında camiler
kışla gibi kullanılmıştır.”
Hizbullahçılar kendi
web sayfalarında gerek-
çeli kararı eleştirmeye
başladılar. M. Emin Çelik
imzalı bir yazıda, “İddia-
namedeki bu yaklaşımlar,
İslami mekânları hedef
tahtasına oturtma amacı
taşımaktadır“ şeklinde ab-
sürd satırlar vardı!
M. Ali Nur’un “Gerek-
çeli karar hukuki değildir”
başlıklı yazısı ise Hizbul-
lah’ın örgütlenme alanla-
rıyla ilgili bir itiraf niteli-
ğindeydi! İşte her şeyi de-
şifre eden o satırlar:
“Hizbullah cemaati;
camilerin, tanışma ve da-
yanışma merkezleri hali-
ne getirilip ihya edilmesi
konusunda sorumluluk
sahibi olduklarını söyle-
miştir. Bu yönde ciddi
çalışmalarda bulunmuş-
tur. Bu çalışmaların en
büyük eseri ve delille-
rinden biri, 1990-2000
yılları arasında bölgede
50 bini aşkın gencin ay-
nı anda camilerde Kuran
dersi alması ve onbinler-
ce gencin uyuşturucu,
kumar ve fuhuş bataklı-
ğından kurtulup camile-
ri doldurmasıdır.”
Ömer ÇelikMetin İğne