25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
62 j • . • • Matematik • - " " *"•». 20 Fen Bilimlori ( 1>'^ ye nJ ,1 rg lib .1 ikl na ull ı o, eli, ha Grafık 1: Adayların matematik ve fen bilimlerinden aldıkları pua na göre dağılımlan 100 80 60 40 matematik ve ren bilimlerinden al- 9vealt> 10-19 20-30 dığı ham puanlar için verildi. Soldaki ilk çu- buk, ham puanı en düşük olan (9 ve altında ) adayların yüzdelerini, sağdaki çubuk ise en yük- sek ham puanı alan (puanı 30 ile 20 arasında) öğrenci yüzdesini göstermek- te. Görüldüğü gibi, orta dilimde olması gereken yığılma, zayıf puan aralığı di- liminde gerçekleşmiş. Burada istatistik kuralları ile hiç uyuşmayan bir dağı- lım söz konusudur. PISA sonuçlarıyla da örtüşen bu dağılıma göre, ilk ve or- ta eğitimde, bu iki alanda az sayıda öğrenci çok iyi eğitilmekte, çok sayıda öğrenci ise neredeyse eğitimde devre dışı görülmektedir. GENEL LİSE - MESLEK LİSELERİ ÖSS 2009'a başvuranlardan, sınavı geçerli 1.324.001 adayın 998.684 u (%75) genel lise, 305.545'i (%25) meslek lisesi çıkışlıdır. Genel lise-meslek lisesi başarı karşılaştınnası için iki lise türü çıkışlıların, 165 puan barajını aşan öğrenci yüzdeleri kullanıldı. Oranların yuvarlatılarak verildiği Grafik 2'de gö- rüldüğü gibi, meslek lisesi çıkışlılardan 165 puan barajını aşanların oranı ol- dukça küçük. Sınavın lise müfredatını kapsayan puan türlerindeki fark daha da dikkat çekici. SAY 2 puan türünde 165 puan sayısını aşan genel lise öğ- renci sayısı 373.321 iken, meslek lisesi çıkışlılardan bu puan türünde yalnız 3.235 öğrencinin barajı aştığı görülür. Buna göre genel lise çıkışlıların %99.1'i bu puan barajını aşarken, meslek liseleri için bu oran %0.9'dur. Türkiye'nin en giivenilir kurumları arasında yer alan ÖSYM tarafmdan yapılan ÖSS, ortaöğretimi bitirenler arasından yükseköğretim programlarına yerleşecek başarılı ve yetenekli öğrencilerin seçilmesini hedefleyen bir sıra- lama sınavıdır. Ülkemizde ortaöğretim sonrası çıktı kontrolü yapılmadığm- dan, sınav, 140-165 puan barajı uygulaması ile bu işlevi de üstlenmektedir. Bunun dışında ÖSS, yükseköğretim öncesi eğitimin karnesi hakkında önem- li bilgiler de verir. Bir bölümü yukarıda vcrilen ÖSS 2009 sonuçlarına göre şu sonuçlara ulaşılabilir: 1. Özellikle fen ve matematik alanlarmda ilköğretim ve ortaöğretimde, büyük bir sorun yaşanmakta. Lise mezunu 100 öğrenciden 19'u matenvatikten, 53'ü fen bilimlerinden 1 soru bile çözemedi; bu durum bu öğrencilerimizin 9. sınıfa kadar kazanılması gereken en temel ve en basit matematik ve fen kav- ramlarını özümseyemediklerini göstermekte. Yani, bugünkü eğitim sistemi, ortaöğretimi bitirenlerin yansından çoğuna fen okur-yazarlığı niteliği bile ka- zandıramamakta. 2. Lise mezunu olarak sınava başvuran 1.3 milyonun üzcrindeki adayın önemli bir bölümü, bilgi düzeyi bakımından lise mezunu yeterliliğinde değtl. 3. Eğitimdeki bu gidişten sorumlu bazı siyasiler, "sonuçlardan telaşlanıl- mamasını, bizim durumumuzun, ABD'den bile iyi olduğunu" söyleyebiliyor. Böyle düşünenler, PISA ve T1MSS sonuçlarında ABD'nin ve Türkiye'nin hangi sırada yer aldığına bir kez daha göz atmalı. 4- Öğrencilerin matematik ve fen bilimlerinde öğrenme düzeylerine gö- re dağılımları, eğitimde fırsat eşitliği bulunmadığını, az sayıda öğrencinin çok iyi eğitilirken çok sa- yıda öğrencinin iyi eğitilmediğini göster- mekte. Bu durum, eğitim sisteminin belki de en zayıf hal- kasıdır. 5. Meslek lisesi çıkışlıların, "sınavda başarılı olmalarına rağmen katsayı uygu- laması nedeniyle yükseköğretim programlarına yerleştirmede mağdur edil- dikleri, katsayının eşitlenmesiyle meslek liselerinin önünün açıldığı" görüşü tamamen dayanaksızdır. Sınavın ikinci bölümünde, örneğin SAY-2 puan tü- ründe 165 puan barajını aşabilen lise çıkışlı adayların sayısı 373.321 iken, meslek lisesi çıkışlı adayların sayısmın 3.235 oluşu, bunun en somut göster- gesidir. Eğitimin amacı elbette SBS ve ÖSS gibi değerlendirmelerden yüksek puan almak değildir. Eğitimin temel amacı her şeyden önce "topluma iyi yurt- taş, iyi insan yetiştirmek, yetişen kuşağı, toplumun işine yarar kılmaktır". Bu doğrultuda, eğitimin sosyal hedefleri, kültürel hedefleri, meslek kazandırma ve akademik hedefleri vardır. ÖSS, bunlardan sadece biri hakkında bilgi vere- bilmektedir. Akademik başarıdaki gösterge, öteki hedefler için de bir ölçü olarak görülüyor. Sonuç olarak tüm göstergeler, eğitimdeki niteliğin dibe vur- duğunu bir kez daha işaret etmektedir. Eğitimde gelinen bu sonucun mağduru, geleceğimiz olan çpcuklarımız, dolayısıyla ülkemizdir. Sorumlulan ise, başta eğitim gemisinin rotasını çizen siyasiler olmak üzere, eğitim sürecinde yer alanlardır. Çözüm için ne yapıl- malıdır? Sorunun yanıtı, başka bir yazının konusu olacaktır SAY1 EA1 SÖZ 1 SAYZ EAZ SÖZ 2 Grafik 2: Farklı puan türlerinde 165 puan barajını aşan öğ- renci yüzdelerinin lise türlerine göre dağılımı ÖSS Faciası - Üniversitenin Kendisi ile Yüzleşme Zamanı ÖSS çok ciddi bir eğitim faciasıdır. Yanlış bir zihniyetle yürütülen lise eğitimi tahsilli cahil üretmektedir. Ancak ÖSS, eğitim ortammın dışında, düşünme yeteneğini geliş- tirmeye imkân bulamamış, ezberci bir öğrenci kitlesi oluşturmaktadır. Üniversite ÖSS sisteminin pasif seyircisi durumunda kalmayı tercih etmektedir. Dehn Orhon, Türkiye Bilimler Akademisi Asli Üyesi (orhon@itu.edu.tr) • • OSS çok vahim bir eğitim faciasıdır. Benzerlerinin aksine, bu facia sonuçları itibarı ile her yıl kendini belli bir tarihte gösterir. Sebep olduğu eğitim tahribatı birkaç gün gündem mad- desi olur, yazılır, konuşulur, yakınılır ve bir yıl sonra yeniden hatırlanmak üzere, rafa kaldınhr. Bu yılki ÖSS sonuçlannın ortaya koyduğu tablo, değerli dostum Prof. Celal Şengör'ün de ifade ettiği gibi bir cehalet has- talığıdır (1). Ustelik bu hastalığın tedavisi de mümkün gö- rünmüyor. Çünkü, Üstat Sakallı Celal'e ait olduğu söy- lenen "Pes vallahi, bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür..." vecizesini doğrularcasına, bu zihniyetlc yürütülmesine razı olduğumuz lise eğitimi tahsilli ca- hil üretmektedir. Saatlerce bir sınavda oturup tek bir fen sorusunu bile doğru çözememenin başka bir sebebi olamaz. Sonuçlar açıklandıktan sonra, özellikle yetkili- lerden ve uzmanlardan gelen "moralleri bozuluyor... Cevapkâğıdınacevaplarıaktarmıyorlar..." (2) yada "dört yanlış bir doğruyu götürüyor. Bu uygulamanın kal- dırılması gerekiyor" (3) türünden açıklamalar sadece bu vahim sorunun ne kadar hafıfe alındığını gözler önü- ne sermektedir. O halde ÖSS sonuçlannın ortaya koyduğu ceha- let tablosunun gerçek yorumu, yani hastalığın doğru teşhisi nasıl olmalıdır? Bu soruya ancak iki tespit ile yaklaşılabilir: (i) ÖSS'yi sadece bir sınav ve o sınavın sonucu olarak yorumlamak aynı ölçüde vahim bir ya- nılgıdır. ÖSS aslında bir sistemdir ve maalesef bilim- sel esaslarla çelişen bu yanlış sistem lise eğitimini yıl- lar boyu içten kemirerek bütünüyle ortadan kaldır- mıştır. (ii) Yıllardır ÖSS buzdağının sadece göriinen tepesine - başansızlara - bakılmaktadır. Asıl sorun ÖSS'de başansız olanlardan ziyade, sözde başarılı olanlann, yani üniversiteye girmeye hak kazanan genç- lerimizin maruz bırakıldıkları yetişme ve eğitim boş- luğudur. Sorunu birkaç yönden açıklamaya çalışalım: (i) Bazı uzmanlara göre "...ÖSS sınavları dünya standartlannın üstünde. Sınav sisteminde bir sorun yok. Esas sorun Milli Eğitim'den gelen çocukların kalite- sinde" dir (3). Bu düşünce tarzı bizi bugünlere getiren çok büyük bir yanılgıdır ve gençlerimize çok büyük bir haksızlıktır. Sorun lise öğretimindeki perişan durumun çok ötesindedir. Konuya açıklık getirmek için şu so- ruyu birlikte cevaplayalım: Bir öğrenci, çok iyi bir li- sede de okusa, özel dershaneye gitmeden ve/veya özel ders almadan ÖSS de başarılı olabilir mi? Doğru ce- vap, istisnalar dışında, çok açık biçimde "hayır" dır. O halde ÖSS sistemi öğrencileri başarılı olmak için lise eğitimini dışlamaya yönlendirmektedir. (ii) Lise eğitiminden esasta ne beklenir: Öğrencileri değişik konularda bilgilendirmek; bir kültür tabanı oluşturmak; onları ilgi duyacakları alan- lara yönlendirmek; konulann dayandıklan bilimsel esas- ları ortaya koymak; öğrenmeyi sevdirmek ve belki de en önemlisi, düşünebilme, araştırma, irdeleme ve bu yollarla problem çözme kabiliyetini aşılamak. Peki, ÖSS'ye hazırlık ne yapmaktadır? Öğrencileri bütun bu temel eğitim ilkelerinden uzaklaştırarak, düşünmemeye ve ezbere soru çözmeye alıştırmaktadır. Birlikte dü- şünelim: Bir fizik sorusunun birkaç saniye içinde ka- lıplar halinde çözülmesini ödüllendirmek akılcı bir yak- laşım mıdır? Daha kötüsü, bu şekilde yetişen bir öğ- renci fizikçi olabilir mi? ÖSS sistemi bu kaygılan göz ardı etmektedir. (iii) ÖSS sistemi içinde, lise çağındaki öğrenciler kişiliklerinin gelişmesinde önemli etki yapabilecek hiç- bir faaliyete zaman ayıramıyor. Daha doğrusu başan bu- nu gerektirmckte. ÖSS birincisi bir öğrencinin tüm ha- zırlık döneminde hiç kitap okumadığını bir övünme vesilesi yaptığmı hala üzüntü ile hatırlanm. (iv) ÖSS çok önemli bir fırsat eşitsizliği yarat- maktadır. ÖSS'nin yarattığı ve ayakta tuttuğu özel ders- hane ve/veya ders endüstrisine para ayıramayan öğ- rencilerin sınav kazanmaları mümkün olmamakta ve dolayısıyla parasız olduğu iddia edilen ve savunulan üni- versite eğitimi çoğunlukla lise eğitimi dışında hazır- lığa maddi imkân ayırabilenlerin tekelinde kalmaktadır. Yazının başlığında değinildiği gibi, üniversite ÖSS sorununun neresindedir? Dışındadır. Birçok benzer temel sorunda olduğu gibi suskun kalmakta ve kabullenmektedir. Oysa varlığının temel nedeni ola- rak, alacağı öğrencilerin eğitim kalitesi konusunda üni- versitenin beklenti ve koşulları olması gerekir. Universite, eğitim vizyon ve misyonu itibarı ile, seç- tiği alanda temel bilgileri hazmetmiş, araştırma ve prob- lem çözme yeteneği olan, eleştirel düşünce mekaniz- ması gelişmiş, takım çalışması yapabilen öğrencileri se- çebilmek için yarışmalıdır. Dikkatle okunması gereken çok önemli bir raporda belirtildiği gibi (4), öğrenci seçebilme özgürlüğü üni- versitenin kurumsal özekliğinin en belirgin gösterge- lerinden biridir. Oysa üniversite ne öğrencisini seçe- bilmekte ne de eğitim kalitesinde etkili olabilmekte- dir. Bu raporda belirtildiği gibi "üniversite ÖSS giriş sisteminin pasif seyircisi durumundadır". ÖSS'nin ge- tirdiği ezberci öğrenci kitlesinin eksiklikleri ancak ba- zı gelişmiş üniversitelerde giderilmeye çalışılmakta, bu şekilde üniversite eğitiminin önemli bir bölümü "re- habilitasyon"a harcanmaktadır (4). Ne tuhaftır ki eğitim sürecindeki gençler ve ço- cuklarına üniversite eğitimi sağlayabilmek üzere çır- pınan milyonlarca aile bu sistemi kabullenmiş du- rumdadır. Ancak üniversitenin bu kesime karşı so- rumluluklannı hatırlaması ve kendisi ile yüzleşmesi za- manı çoktan gelmiştir. 1 Şen^or, C. İki Korkunç lHaber ve Gclecegimiz, CBT, sayı 1166,24.07.2009. 2 Vatan Gaıetesi, sahife 16, 13 Temmuı, 2009 3 Vatan Gazctesi, sahife 15, 14 Temmuz, 2009 4 Ergüder, Ü. v.d. (2009) Ncden bir Yüksek Öğretim Vizyonu. tstanbul Politikalar Merkezi, Sabancı Univcrsitesı, istanbul. o
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle