Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
62 j • .
•
• Matematik •
- " " *"•».
20
Fen Bilimlori
(
1>'^
ye
nJ
,1
rg
lib
.1
ikl
na
ull
ı o,
eli,
ha
Grafık 1: Adayların matematik ve fen bilimlerinden aldıkları pua
na göre dağılımlan
100
80
60
40
matematik ve ren
bilimlerinden al-
9vealt> 10-19 20-30 dığı ham puanlar
için verildi.
Soldaki ilk çu-
buk, ham puanı
en düşük olan (9 ve altında ) adayların yüzdelerini, sağdaki çubuk ise en yük-
sek ham puanı alan (puanı 30 ile 20 arasında) öğrenci yüzdesini göstermek-
te. Görüldüğü gibi, orta dilimde olması gereken yığılma, zayıf puan aralığı di-
liminde gerçekleşmiş. Burada istatistik kuralları ile hiç uyuşmayan bir dağı-
lım söz konusudur. PISA sonuçlarıyla da örtüşen bu dağılıma göre, ilk ve or-
ta eğitimde, bu iki alanda az sayıda öğrenci çok iyi eğitilmekte, çok sayıda
öğrenci ise neredeyse eğitimde devre dışı görülmektedir.
GENEL LİSE - MESLEK LİSELERİ
ÖSS 2009'a başvuranlardan, sınavı geçerli 1.324.001 adayın 998.684 u
(%75) genel lise, 305.545'i (%25) meslek lisesi çıkışlıdır. Genel lise-meslek
lisesi başarı karşılaştınnası için iki lise türü çıkışlıların, 165 puan barajını aşan
öğrenci yüzdeleri kullanıldı. Oranların yuvarlatılarak verildiği Grafik 2'de gö-
rüldüğü gibi, meslek lisesi çıkışlılardan 165 puan barajını aşanların oranı ol-
dukça küçük. Sınavın lise müfredatını kapsayan puan türlerindeki fark daha
da dikkat çekici. SAY 2 puan türünde 165 puan sayısını aşan genel lise öğ-
renci sayısı 373.321 iken, meslek lisesi çıkışlılardan bu puan türünde yalnız
3.235 öğrencinin barajı aştığı görülür. Buna göre genel lise çıkışlıların %99.1'i
bu puan barajını aşarken, meslek liseleri için bu oran %0.9'dur.
Türkiye'nin en giivenilir kurumları arasında yer alan ÖSYM tarafmdan
yapılan ÖSS, ortaöğretimi bitirenler arasından yükseköğretim programlarına
yerleşecek başarılı ve yetenekli öğrencilerin seçilmesini hedefleyen bir sıra-
lama sınavıdır. Ülkemizde ortaöğretim sonrası çıktı kontrolü yapılmadığm-
dan, sınav, 140-165 puan barajı uygulaması ile bu işlevi de üstlenmektedir.
Bunun dışında ÖSS, yükseköğretim öncesi eğitimin karnesi hakkında önem-
li bilgiler de verir. Bir bölümü yukarıda vcrilen ÖSS 2009 sonuçlarına göre şu
sonuçlara ulaşılabilir:
1. Özellikle fen ve matematik alanlarmda ilköğretim ve ortaöğretimde,
büyük bir sorun yaşanmakta. Lise mezunu 100 öğrenciden 19'u matenvatikten,
53'ü fen bilimlerinden 1 soru bile çözemedi; bu durum bu öğrencilerimizin 9.
sınıfa kadar kazanılması gereken en temel ve en basit matematik ve fen kav-
ramlarını özümseyemediklerini göstermekte. Yani, bugünkü eğitim sistemi,
ortaöğretimi bitirenlerin yansından çoğuna fen okur-yazarlığı niteliği bile ka-
zandıramamakta.
2. Lise mezunu olarak sınava başvuran 1.3 milyonun üzcrindeki adayın
önemli bir bölümü, bilgi düzeyi bakımından lise mezunu yeterliliğinde değtl.
3. Eğitimdeki bu gidişten sorumlu bazı siyasiler, "sonuçlardan telaşlanıl-
mamasını, bizim durumumuzun, ABD'den bile iyi olduğunu" söyleyebiliyor.
Böyle düşünenler, PISA ve T1MSS sonuçlarında ABD'nin ve Türkiye'nin
hangi sırada yer aldığına bir kez daha göz atmalı.
4- Öğrencilerin matematik ve fen bilimlerinde öğrenme düzeylerine gö-
re dağılımları, eğitimde fırsat eşitliği bulunmadığını, az sayıda öğrencinin çok
iyi eğitilirken çok sa-
yıda öğrencinin iyi
eğitilmediğini göster-
mekte. Bu durum,
eğitim sisteminin
belki de en zayıf hal-
kasıdır.
5. Meslek lisesi
çıkışlıların, "sınavda
başarılı olmalarına
rağmen katsayı uygu-
laması nedeniyle yükseköğretim programlarına yerleştirmede mağdur edil-
dikleri, katsayının eşitlenmesiyle meslek liselerinin önünün açıldığı" görüşü
tamamen dayanaksızdır. Sınavın ikinci bölümünde, örneğin SAY-2 puan tü-
ründe 165 puan barajını aşabilen lise çıkışlı adayların sayısı 373.321 iken,
meslek lisesi çıkışlı adayların sayısmın 3.235 oluşu, bunun en somut göster-
gesidir. Eğitimin amacı elbette SBS ve ÖSS gibi değerlendirmelerden yüksek
puan almak değildir. Eğitimin temel amacı her şeyden önce "topluma iyi yurt-
taş, iyi insan yetiştirmek, yetişen kuşağı, toplumun işine yarar kılmaktır". Bu
doğrultuda, eğitimin sosyal hedefleri, kültürel hedefleri, meslek kazandırma ve
akademik hedefleri vardır. ÖSS, bunlardan sadece biri hakkında bilgi vere-
bilmektedir. Akademik başarıdaki gösterge, öteki hedefler için de bir ölçü
olarak görülüyor. Sonuç olarak tüm göstergeler, eğitimdeki niteliğin dibe vur-
duğunu bir kez daha işaret etmektedir.
Eğitimde gelinen bu sonucun mağduru, geleceğimiz olan çpcuklarımız,
dolayısıyla ülkemizdir. Sorumlulan ise, başta eğitim gemisinin rotasını çizen
siyasiler olmak üzere, eğitim sürecinde yer alanlardır. Çözüm için ne yapıl-
malıdır? Sorunun yanıtı, başka bir yazının konusu olacaktır
SAY1 EA1 SÖZ 1 SAYZ EAZ SÖZ 2
Grafik 2: Farklı puan türlerinde 165 puan barajını aşan öğ-
renci yüzdelerinin lise türlerine göre dağılımı
ÖSS Faciası -
Üniversitenin Kendisi ile
Yüzleşme Zamanı
ÖSS çok ciddi bir eğitim faciasıdır. Yanlış bir zihniyetle yürütülen lise eğitimi tahsilli
cahil üretmektedir. Ancak ÖSS, eğitim ortammın dışında, düşünme yeteneğini geliş-
tirmeye imkân bulamamış, ezberci bir öğrenci kitlesi oluşturmaktadır. Üniversite ÖSS
sisteminin pasif seyircisi durumunda kalmayı tercih etmektedir.
Dehn Orhon, Türkiye Bilimler Akademisi Asli Üyesi (orhon@itu.edu.tr)
• •
OSS çok vahim bir eğitim faciasıdır.
Benzerlerinin aksine, bu facia sonuçları itibarı
ile her yıl kendini belli bir tarihte gösterir.
Sebep olduğu eğitim tahribatı birkaç gün gündem mad-
desi olur, yazılır, konuşulur, yakınılır ve bir yıl sonra
yeniden hatırlanmak üzere, rafa kaldınhr. Bu yılki ÖSS
sonuçlannın ortaya koyduğu tablo, değerli dostum Prof.
Celal Şengör'ün de ifade ettiği gibi bir cehalet has-
talığıdır (1).
Ustelik bu hastalığın tedavisi de mümkün gö-
rünmüyor. Çünkü, Üstat Sakallı Celal'e ait olduğu söy-
lenen "Pes vallahi, bu kadar cehalet ancak tahsille
mümkündür..." vecizesini doğrularcasına, bu zihniyetlc
yürütülmesine razı olduğumuz lise eğitimi tahsilli ca-
hil üretmektedir. Saatlerce bir sınavda oturup tek bir
fen sorusunu bile doğru çözememenin başka bir sebebi
olamaz.
Sonuçlar açıklandıktan sonra, özellikle yetkili-
lerden ve uzmanlardan gelen "moralleri bozuluyor...
Cevapkâğıdınacevaplarıaktarmıyorlar..." (2) yada
"dört yanlış bir doğruyu götürüyor. Bu uygulamanın kal-
dırılması gerekiyor" (3) türünden açıklamalar sadece
bu vahim sorunun ne kadar hafıfe alındığını gözler önü-
ne sermektedir.
O halde ÖSS sonuçlannın ortaya koyduğu ceha-
let tablosunun gerçek yorumu, yani hastalığın doğru
teşhisi nasıl olmalıdır? Bu soruya ancak iki tespit ile
yaklaşılabilir: (i) ÖSS'yi sadece bir sınav ve o sınavın
sonucu olarak yorumlamak aynı ölçüde vahim bir ya-
nılgıdır. ÖSS aslında bir sistemdir ve maalesef bilim-
sel esaslarla çelişen bu yanlış sistem lise eğitimini yıl-
lar boyu içten kemirerek bütünüyle ortadan kaldır-
mıştır. (ii) Yıllardır ÖSS buzdağının sadece göriinen
tepesine - başansızlara - bakılmaktadır. Asıl sorun
ÖSS'de başansız olanlardan ziyade, sözde başarılı
olanlann, yani üniversiteye girmeye hak kazanan genç-
lerimizin maruz bırakıldıkları yetişme ve eğitim boş-
luğudur.
Sorunu birkaç yönden açıklamaya çalışalım:
(i) Bazı uzmanlara göre "...ÖSS sınavları dünya
standartlannın üstünde. Sınav sisteminde bir sorun yok.
Esas sorun Milli Eğitim'den gelen çocukların kalite-
sinde" dir (3). Bu düşünce tarzı bizi bugünlere getiren
çok büyük bir yanılgıdır ve gençlerimize çok büyük bir
haksızlıktır. Sorun lise öğretimindeki perişan durumun
çok ötesindedir. Konuya açıklık getirmek için şu so-
ruyu birlikte cevaplayalım: Bir öğrenci, çok iyi bir li-
sede de okusa, özel dershaneye gitmeden ve/veya özel
ders almadan ÖSS de başarılı olabilir mi? Doğru ce-
vap, istisnalar dışında, çok açık biçimde "hayır" dır.
O halde ÖSS sistemi öğrencileri başarılı olmak için
lise eğitimini dışlamaya yönlendirmektedir.
(ii) Lise eğitiminden esasta ne beklenir:
Öğrencileri değişik konularda bilgilendirmek; bir
kültür tabanı oluşturmak; onları ilgi duyacakları alan-
lara yönlendirmek; konulann dayandıklan bilimsel esas-
ları ortaya koymak; öğrenmeyi sevdirmek ve belki de
en önemlisi, düşünebilme, araştırma, irdeleme ve bu
yollarla problem çözme kabiliyetini aşılamak. Peki,
ÖSS'ye hazırlık ne yapmaktadır? Öğrencileri bütun bu
temel eğitim ilkelerinden uzaklaştırarak, düşünmemeye
ve ezbere soru çözmeye alıştırmaktadır. Birlikte dü-
şünelim: Bir fizik sorusunun birkaç saniye içinde ka-
lıplar halinde çözülmesini ödüllendirmek akılcı bir yak-
laşım mıdır? Daha kötüsü, bu şekilde yetişen bir öğ-
renci fizikçi olabilir mi? ÖSS sistemi bu kaygılan göz
ardı etmektedir.
(iii) ÖSS sistemi içinde, lise çağındaki öğrenciler
kişiliklerinin gelişmesinde önemli etki yapabilecek hiç-
bir faaliyete zaman ayıramıyor. Daha doğrusu başan bu-
nu gerektirmckte. ÖSS birincisi bir öğrencinin tüm ha-
zırlık döneminde hiç kitap okumadığını bir övünme
vesilesi yaptığmı hala üzüntü ile hatırlanm.
(iv) ÖSS çok önemli bir fırsat eşitsizliği yarat-
maktadır. ÖSS'nin yarattığı ve ayakta tuttuğu özel ders-
hane ve/veya ders endüstrisine para ayıramayan öğ-
rencilerin sınav kazanmaları mümkün olmamakta ve
dolayısıyla parasız olduğu iddia edilen ve savunulan üni-
versite eğitimi çoğunlukla lise eğitimi dışında hazır-
lığa maddi imkân ayırabilenlerin tekelinde kalmaktadır.
Yazının başlığında değinildiği gibi, üniversite
ÖSS sorununun neresindedir? Dışındadır. Birçok
benzer temel sorunda olduğu gibi suskun kalmakta ve
kabullenmektedir. Oysa varlığının temel nedeni ola-
rak, alacağı öğrencilerin eğitim kalitesi konusunda üni-
versitenin beklenti ve koşulları olması gerekir.
Universite, eğitim vizyon ve misyonu itibarı ile, seç-
tiği alanda temel bilgileri hazmetmiş, araştırma ve prob-
lem çözme yeteneği olan, eleştirel düşünce mekaniz-
ması gelişmiş, takım çalışması yapabilen öğrencileri se-
çebilmek için yarışmalıdır.
Dikkatle okunması gereken çok önemli bir raporda
belirtildiği gibi (4), öğrenci seçebilme özgürlüğü üni-
versitenin kurumsal özekliğinin en belirgin gösterge-
lerinden biridir. Oysa üniversite ne öğrencisini seçe-
bilmekte ne de eğitim kalitesinde etkili olabilmekte-
dir. Bu raporda belirtildiği gibi "üniversite ÖSS giriş
sisteminin pasif seyircisi durumundadır". ÖSS'nin ge-
tirdiği ezberci öğrenci kitlesinin eksiklikleri ancak ba-
zı gelişmiş üniversitelerde giderilmeye çalışılmakta, bu
şekilde üniversite eğitiminin önemli bir bölümü "re-
habilitasyon"a harcanmaktadır (4).
Ne tuhaftır ki eğitim sürecindeki gençler ve ço-
cuklarına üniversite eğitimi sağlayabilmek üzere çır-
pınan milyonlarca aile bu sistemi kabullenmiş du-
rumdadır. Ancak üniversitenin bu kesime karşı so-
rumluluklannı hatırlaması ve kendisi ile yüzleşmesi za-
manı çoktan gelmiştir.
1 Şen^or, C. İki Korkunç lHaber ve Gclecegimiz, CBT, sayı
1166,24.07.2009.
2 Vatan Gaıetesi, sahife 16, 13 Temmuı, 2009
3 Vatan Gazctesi, sahife 15, 14 Temmuz, 2009
4 Ergüder, Ü. v.d. (2009) Ncden bir Yüksek Öğretim Vizyonu.
tstanbul Politikalar Merkezi, Sabancı Univcrsitesı, istanbul.
o