18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B K A M İ L M A S A R A C I K Ü L T Ü R Ç İ Z İ K [email protected] 1 990’lõ yõllarda Rezervuar Köpekleri’yle parlayõp özellikle Ucuz Roman’la ünle- nerek 2000’lerde Kill Bill 1-2’yle zirve- ye konmuş, sinefillikten yönetmenliğe atlamõş, günümüzün yõldõz sinemacõsõ, Quentin Taran- tino’nun el atmadõğõ bir savaş kalmõştõ. Bugün bütün dünyada gösterime giren ve 1941’de Na- zi çizmesi altõndaki Fransa’da geçen, 2.5 saatlik son filmi Inglorious Basterds’ta işte bu konu- yu da hallediyor hazret. Bir zamanlar Nazi iş- galindeki Fransa’da ya da Sinema Operasyonu gibisinden, Godardvari ara başlõklarla adlandõ- rõlmõş bölümlerden bütünlenen filmin başõnda, Avusturyalõ oyuncu Christoph Waltz’õn can- landõrdõğõ, adeta insan kõlõğõna girmiş kötülük kumkumasõ bir zebaniden farksõz, Yahudi Av- cõsõ, psikopat SS subayõ, amansõz Albay Hans Landa’nõn tüm ailesini katlettirdiği Yahudi kõzõ Shosanna’nõn (Catherine Deneuve’ün gençliğini andõran Melanie Laurent) Fransõz kõrsalõndan Paris’e uzanacak hikâyesine dalõyoruz. Shosanna kaçtõğõ Paris’te Clouzot’nun ilk filmlerinin de (Katil 21 Numarada Oturuyor’la Karga’nõn) oynatõldõğõ bir sinemanõn, yeni kimlikli (Em- manuelle isimli) yöneticisi olarak Almanlardan intikam saatinin gelmesini beklerken, kafa de- rilerini yüzecek kadar düşman olduğu Nazileri avlayõp tepelemeye kararlõ, Kõzõlderili asõllõ, bõçkõn Amerikalõ Teğmen Aldo Raine’in (Brad Pitt) komutasõndaki 9 Yahudi asõllõ askerden olu- şan Şerefsiz Piçler çetesi de görev başõndadõr. Derken keskin nişancõlõğõyla savaş kahramanõ olup UFA stüdyolarõnõ dilediğince yönlendiren Goebbels’in pro- paganda filmlerinde artistlik yapan, patron yalakasõ ve sine- ma kuşu Alman askeri Zoller’in (Daniel Brühl) Shosanna- Emmanuelle’e asõlmasõyla filmin iki hikâyesi çakõşõp kesişi- yor. Spaghetti western çeşitlemele- rinden, bol şamatalõ Kung fu filmlerine, polis-gangster kova- lamacasõ, kara filmlerden pespa- ye korku ve dehşet bulamaçlarõ- na kadar genişleyip yayõlan, aşu- re gibi karõşõk, pop bir beğeniye sa- hiptir Tarantino hazretleri bilindiği gi- bi. Filmleri, aslõnda seyrettiklerinden esinlenerek etkilendiklerinin yeniden yorumlanmõş halidir. Farklõ janr’lardan ve iyi vâkõf olduğu popüler sinema kültü- ründen beslenir, sürekli çeşitli filmlere ve kişiliklere atõflarda bulunur öteden beri. Onun çok beğendiği filmlerden olan, 40 yõl öncesi İtalyan sinemasõnõn her türe bulaş- mõş, becerikli ve bezirgân yönetmenlerinden Enzo G. Castellari’nin, sadece kimi başarõ- lõ aksiyon sahneleriyle anõmsanan, 1978 yapõmõ Quel Maladetto Treno Blindato (Inglorious Bastards) adlõ paspal savaş ma- cerasõndan esinlenerek senaryosunu yaz- masõ yõllarca sürmüş Soysuzlar Çe- tesi’nin. Tarantino, 20. yüzyõlõ damgalamõş 2. Dünya Savaşõ fe- laketi sürecini ve o kanlõ döne- mi yaratmõş tarihi liderleri ol- dukça karikatürize ederek ve birtakõm kurmaca karakterler- le birlikte kaynaştõrarak karşõ- mõza getiriyor bu kez. Adolf Amca’yla şürekasõnõ Pabst’õn Ülkenin Gururu adlõ pespaye propaganda filminin gösterile- ceği bir galanõn düzenlendiği bir Pa- ris sinemasõnda bombayla ortadan kaldõrmayõ tasarlayan, Şerefsiz Piç- ler denen bir manga gözü kara, korkusuz, Yahudi asõllõ Amerika- lõ askerin serüvenlerini, kaba saba bir mizahla bezeli uzun diyaloglar eşliğinde, alõşõlmõş, kro- nolojik bir çizgide hikâye ediyor üstat, sö- züm ona dal- gasõnõ geçerek. Hitler, Goebbels, Himmler ve öteki yar- dakçõlarõnõn öldürülmesi gibi ilginç bir kurma- ca yaklaşõmõnõn ardõndan filmde barõş, hümanizm ve ahlaki erdemlerin vurgulanmasõnõ ara ki bu- lasõn! Beylik bir savaş filminden beklenecek ak- siyon ve bombardõman sahnelerinin yerini iç me- kân ve yakõn plan, büyük yüz çekimlerinin aldõğõ, diyaloglarõn tempoyu giderek düşürdüğü filmde aralara serpilmiş, kafa derisi yüzmek ya da beyzbol sopasõyla kafa parçalamak gibi iç kal- dõran, şiddet gösterileri de eksik değil tabii ki. Diyalog ağõrlõklõ filmde, alõşõlagelmişin tersi- ne, herkes kendi dilini konuşunca, Fransõzca, Al- manca, Amerikanca, İtalyanca gibi çok dilli bir mecrada akõyor olaylar. Çeşitli yönetmen ve oyunculara yapõlan gön- dermeler ve 1920’lerin ekspresyonist Alman si- nemasõ üstüne kitap yazmõş, İngiliz sinema eleştirmeni bir teğmen (Michael Fassbender) gi- bi, sinefillere seslenen çeşitli hoşluklarla süregelen Soysuzlar Çetesi, düz sinematografisinden çok büyük savaşõn resmi tarihine birtakõm Taranti- nomsu, farklõ seçenekler sunuşuyla ilginçleşen genelde dönemin atmosferini yansõttõğõ söyle- nebilecek bir seyirlik sonuçta. SAYFA CUMHURİYET 21 AĞUSTOS 2009 CUMA 16 KÜLTÜR Tarantino’nun son filmi Soysuzlar Çetesi, bütün dünyayla birlikte bugün Türkiye’de de gösterime giriyor Nazikafaderisiyüzmek Türk edebiyatõnõn, özellikle ‘50 kuşağõ’nõn önemli yazarlarõndan Meriç, dün Zincirlikuyu Mezarlõğõ’nda toprağa verildi Kültür Servisi - Önceki gün yaşamõnõ yitiren Türk edebiyatõnõn, özellikle ‘50 kuşağı’nõn önemli yazarla- rõndan Nezihe Meriç, dün Bebek Camisi’ndeki cenaze töreninin ardõndan Zincirli- kuyu Mezarlõğõ’nda toprağa verildi. Sanat ve kültür dün- yasõnõn bir araya geldiği ce- naze töreninde Meriç, se- venleri tarafõndan alkõşlarla son yolculu- ğ u n a uğurlandõ. Törene Meriç’in ailesinin yanõ sõra yazar Ley- la Erbil, Ferit Edgü, Mine Soysal, Adnan Özyalçıner, İpek Ongun, Aslı Erdoğan, Nalan Barbarosoğlu, res- sam Komet, Mehmet Gü- leryüz, tiyatro sanatçõsõ Gül- sen Tuncer, Nedim Saban, Aliye Uzunatağan, yönet- men Engin Ayça, oyuncu Nilüfer Açıkalın, Can Çocuk Genel Yayõn Yönetmeni Sa- miye Öz, Türkiye Yazarlar Sendikasõ Genel Başkanõ Enver Ercan, yazar Ah- met Oktay, Zeynep Oral, Deniz Kavuk- çuoğlu, yapõmcõ Arif Keskiner, şair Melisa Gürpınar, oyuncu Fikret Hakan, eleş- tirmen Hikmet Altın- kaynak ve Feridun Andaç’õn da aralarõnda bulunduğu pek çok dos- tu katõldõ. *Nezihe Meriç, 28 Haziran 2005’te aramızdan ay- rılan edebiyat dünyasının Salim Amcası, eşi Sa- lim Şengil’i yitirdikten sonra her yıl ona, gitti- ği gün için bir mektup yazıyordu ve bu mektup sadece Cumhuriyet’te yayımlanıyordu. Nezihe Meriç’in Cumhuriyet’in bu sayfalarında ya- yımlanan 28 Haziran 2007 tarihli ‘Çavlanın için- de tek başına’ başlıklı mektubundan: (...) Hayatõmõza karõşmõş çirkinliklerle, şizofrenlerle, ikimiz el ele baş etmeye uğraştõk hep, ömür boyu... Pek hoş olmadõğõnõ bilerek bunlarõn hezeyanlarõ- na, “umrumda değil” denilebilir de bunun sõkõntõsõ, durmuş, süzülmüş, acõsõ sindirilmiş bir hüzün ve- riyor insana. N’apalõm! Yaşamak böyle bir şey iş- te. Güzelliklerin yanõ sõra çirkinliğin, hayõnlõğõn, ahmaklõğõn, pisliğin, iç içe olduğu bir dünya işte. Hadi canõm Salim Amca, arkadaşlarõmõzõn hepsine se- lamlar yolluyorum. Bizi koruyun. Her zaman yaptõğõm gibi o çõplak başõna bir öpücük benden. Seni öyle özlüyorum ki, bilemezsin. Ha, huy ca- nõn altõndadõr denir ya, yoksa sen orada da dergi çõkarma, yayõn yapma, bono ödeme derdinde, koş- turup duruyor musun? Sakõn ha! Artõk çok yaş- landõn be güzelim, kõyamam sana. Nezihe. Çok sevdiği Salim Amca’nınyanınagitti Kültür Servisi - Türk edebiyatõnõn büyük ismi Tevfik Fikret ölümünden 94 sene sonra, me- zunu olduğu Galatasaray Lisesi’ne müdür olu- şunun 100. yõlõnda, müzeye dönüştürülen Aşi- yan’daki evinin bahçesinde anõldõ. Galata- saray Lisesi Mezunlar Derneği tarafõndan “Tevfik Fikret’e Saygı Günleri” kapsa- mõnda düzenlenen törende dernek müdürü Volkan Karsan, lisenin mezunu olan gaze- teci-yazarlar; Atila Alpöge, Hıfzı Topuz, Or- han Karaveli ve lisenin eski müdürlerinden Erdoğan Teziç birer konuşma yaptõ. Etkin- likte, sadece edebiyat dünyasõnõn önemli bir ismi olarak değil; Galatasaray Lisesi’nin çağdaş eğitime inanan yenilikçi müdürü, çağõnõn ötesinde özgürlükçü bir kişilik, bir ‘düşünce savaşçısı’ olarak da anõlan Fikret’in şiirleri okundu, hayatõndan kesitler aktarõldõ, günümüzde bile güncelliğini yitirmeyen dü- şünceleri dile getirildi. Orhan Karaveli, ya- şadõğõ dönemde ilerici fikirleri anlaşõlamayan Fikret’in günümüzde değerinin anlaşõldõğõ- nõ vurguladõ. Ünlü şairin süregelen ezberci ve baskõcõ eğitimin aksine, dönemin Avru- pa’sõnda filizlenen özgürlükçü eğitim anla- yõşõnõ benimseyen bir müdür olduğunu da söz- lerine ekledi. Hõfzõ Topuz ise Fikret’in dev- rimci yanõnõ Galatasaray’da sürdürülen ‘Tev- fik Fikret ruhu’nu bizzat yaşayõnca anla- dõğõnõ dile getirdi. Tevfik Fikret’i yeni ku- şaklara tanõtma çabalarõndan ötürü Orhan Ka- raveli’ye teşekkür plaketi verilen törende Ga- latasaray camiasõ, Galatasaray Lisesi’nin Sultani dergisinin Tevfik Fikret özel sayõ- sõndaki ‘Fikrimiz Fikret’e hasret’ başlõğõnda hemfikirdi. Nezihe Meriç uğurlandõ... MURAT BEŞER Z eytinli’de gelenekselleşen rock festivali, bu yõl bir dizi neden- le Foça’ya taşõndõ ve 12 - 17 Ağustos tarihleri arasõnda gerçekleşti- rildi. Bir etkinliği, hem de günlere yayõlan kamplõ bir etkinliği, ilk kez yeni bir alan- da yapmanõn zorluklarõ malum. Fo- ça’nõn Zeytinli Rock Tatili de bundan na- sibini aldõ. Bu zorluklarõn başõnda coğ- rafi olanlar vardõ. Foça’da festival ola- rak seçilen alan, üç tarafõ denizle çevrili, tek girişi olan bir yarõmada. Bu konumun pek çok açõdan biçilmiş kaftan olmasõ- na karşõn arazinin çok inişli çõkõşlõ ve had safhada rüzgârlõ olmasõ bazõ sorunlar çõ- kardõ. Arazi güçlüğünden çadõrlar, za- man zaman şiddetli esen rüzgârdan sahnenin sesi olumsuz etkilendi. Or- ganizasyonun puan kaybettiği iki nok- ta; ilki (banyo, tuvalet gibi) altyapõ ek- sikliği, ikincisi ise müzik dõşõ aktivite ek- sikliği oldu. İşin müzik kõsmõna gelirsek; ilk günün popüler ismi Lordi dõşõnda, her iki sahnenin programõ da çok iyiydi. Özel- likle (izleyebildiklerim ve yorum al- dõklarõm arasõnda) ana sahnede Du- man ve Epica, Myspace sahnesinde ise Gulyabani, Pick Up ve Anemi per- formanslarõ ile göz doldurdu. İlk kez Foça’da gerçekleştirilen Zey- tinli Rock Festivali (ya da Rock Tatili), anlaşõlõyordu ki, belediyesinden esnafõna, bölge halkõnõ memnun etmişti. Bu da ge- lecek yõl bölge yönetiminin imkânlarõ- nõ daha fazla seferber edeceğine işaret. Olumlu yanlar, festivalin sahiplerine ait. Olumsuzluklar konusunda ise içimiz rahat, çünkü bunlar bir alana ilk gidiyor olmanõn haklõ gerekçesinin altõna sõğ- dõrõlamayacak ve bir sonraki yõl gideri- lemeyecek cinsten değil. Seneye ilkin- den daha az eksikli bir festival temen- nisiyle… ([email protected]) Zeytinli’den Foça’ya rock tatili SELCEN AKSEL Ü lkemizde konaklamalõ açõk- hava festivalleri içinde, dört gün sürmesi ve katõlõmõn 71 bini aşmasõyla birinci sõrayõ alan Rock Tatili, yeni alanõ Foça’da yapõldõ. Ege’nin maki tipi ağaçlõk ve fundalõk alanlarõyla yer yer gölgelenen, temiz ve masmavi denizle çevrelenen İngiliz Burnu’nda yapõlan etkinliğe, bu yõl da binlerce kişi geldi. Festivalde iki ayrõ sahnede, önceden duyurulan tüm top- luluk ve sanatçõlar konser verdiler. Konserler gün batmadan başlõyor, ge- cenin geç saatlerinde iki sahnenin or- tasõndaki ortak alandaki seyirci sayõsõ gittikçe artõyor, tabii sesler de çoğalõ- yordu. Tam bir festivalci gibi davranõp kamp alanõnda dört gece konaklayan- lar kadar, bu yõl da dõşarõda başka te- sislerde kalmayõ seçip katõlanlar da az değildi. DJ’lerin müzik yayõnõnda tek- nik sorun yaşanmadõğõndan gölgelik alanda dinlenenler, denize girenler, sohbetle zaman geçirenler için alan mü- ziksiz kalmadõ. Bu yõl seyirci, iki sahneye ilgisini he- men hiçbir sanatçõ ve topluluktan eksik etmeyerek gösterdi. Bunlarõn arasõnda Lordi en çok ilgi görenler arasõna gi- remedi. Festivalin sürprizi ise, Myspa- ce’in katkõsõyla ana sahnede konser ve- ren Hayko Cepkin’di; önceden duyu- rulan bu haber, fõsõltõ gazetesiyle yayõlsa da, Cepkin’in sahneye çõktõğõ an yine de büyük bir şaşkõnlõk ve sevinç yarattõ. Konserler sabah dörde kadar sürdü, se- yirci bazõlarõnda barõş çağrõsõ yaptõ, ba- zõlarõnda siyesetçileri eleştirdi. Festivaleilgibüyüktü İlk kez Foça’da gerçekleştirilen Zeytinli Rock Festivali’nde Babazula’da vardı. YASAKLI ÇEVİRMEN Tonguç Ok’tan mektup var Kültür Servisi - Kaldõğõ Kocaeli 2 Nolu F Ti- pi Cezaevi’nde çeviri amaçlõ sipariş ettiği ki- taplar “Türkçe olmadığı” gerekçesiyle içe- riye alõnmayan Tonguç Ok, uygulamanõn hâ- lâ devam ettiğini bildiren bir mektup daha ya- yõmladõ. “Mahkemeye başvurdum, yanıt bekliyorum. Muhtemelen infaz hâkimliği reddedecek itirazımı, (çünkü hiç sektir- medi bugüne kadar) sonra 2. Ağır Ceza’ya başvuracağım” diyen Ok, mektubunda Ağõr Ceza’dan “az da olsa” ümitli olduğunu söylüyor. ‘Bilim ve Düşünce’ ile ‘Özgürlük Dünyası’ adlõ dergilere cezaevinde getirilen son yasağa kadar çevirileriyle katkõda bulu- nan Ok, J.D. Bernal, John Eaton ve Pab- lo Miranda’nõn çevirmeni. İngilizcesini ce- zaevine girdikten sonra geliştiren, İtalyanca, İspanyolca ve Kürtçeyi ise cezaevinde öğ- renen 1974 doğumlu çevirmen, daha önce ya- yõmladõğõ mektubunda amacõnõn Gramsci üzerine bir çalõşma yapmak ve İtalyan ko- münistlerinin yayõnlarõnõ temel alõp Türki- ye’deki bir zamanlarõn meşhur “sivil top- lumculuk” tartõşmalarõna konuyu bağla- mak olduğunu söylemişti. Tonguç’un maruz kaldõğõ uygulama Türkiye Yazarlar Sendikasõ, Evrensel Basõm Yayõn ve Kitap Çevirmen- leri Meslek Birliği tarafõndan kõnanõyor. ‘Fikrimiz Fikret’e hasret’ Şair Tevfik Fikret ölümünün 94. yılında Aşiyan’daki evinde anıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle