21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA - Türkiye’nin Washington Bü- yükelçisi Nabi Şensoy’un, Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu ile girdiği tartõşma sonucu merkeze çekilmesi talebiyle başgösteren krizin perde arkasõndan 4 Aralõk tarihinde ABD Tem- silciler Meclisi’nde yapõlan ve AKP hükümeti- nin ağõr bir dille eleştirildiği “basın özgürlüğü” toplantõsõ çõktõ. Alõnan bilgiye göre, hükümet, söz konusu toplantõya katõlan gazeteci Sedat Ergin ve eski AİHM Yargõcõ Rı- za Türmen’in AKP’yi eleştirmesi- nin engellenmesini istedi. Şensoy bu ta- lebi yerine getirme- yince, Erdoğan’õn zi- yareti gergin bir ha- vada başladõ. İddialara göre, Be- yaz Saray’daki görüş- me formatõna ilişkin ya- şanan tartõşma öncesinde, Büyükelçi Şensoy ile hükümet arasõnda soğuk rüzgârlar esiyordu. Ziyaret takvimi belirlendik- ten sonra Ankara’ya, 4 Aralõk’ta ABD Temsil- ciler Meclisi’nde “basın özgürlüğü” konulu bir toplantõ yapõlacağõ ve bu toplantõda Doğan Gru- bu’ndan da temsilcilerin katõlacağõ bilgisi ulaş- tõ. Toplantõyõ Obama’nõn partisinden milletve- killerinin düzenleyecek olmasõ AKP’de kaygõ ya- rattõ. Basõn özgürlüğü ve insan haklarõ konusunda AKP’ye yönelik ağõr eleştirilerin gündeme ge- leceği hesabõnõ yapan hükümet, Erdoğan’õn zi- yaretine gölge düşmemesi, ziyaretin AKP’-nin beklentilerine uygun gerçekleşmesi için Bü- yükelçi Şensoy’dan söz konusu toplantõnõn en- gellenmesini ya da Doğan Grubu’nun temsilci- lerinin hükümeti eleştirmelerini önlemesini is- tedi. Ancak Şensoy bu talebi yerine getireme- yeceği bilgisini Ankara’ya ulaştõrdõ. 4 Aralõk’ta düzenlenen toplantõda AKP’nin korktuğu başõ- na geldi. Düzenlenen bir oturumda konuşan De- mokrat Parti Maryland Milletvekili ve Tom Lan- tos İnsan Haklarõ Komisyonu üyesi Donna Ed- wards, Türkiye’de özellikle basõn ve ifade öz- gürlüğüne karşõ saldõrõlar olduğunu, hükümeti eleştiren gazete ve gazetecilerin, ekonomik ve ad- li baskõ altõna alõndõğõnõ söyledi. Toplantõda konuşan gazeteci Ergin ise Doğan Medya Holding’e verilen vergi cezasõnõ değer- lendirirken “Bill Gates bile bu miktarı ödemede zorluk çekerdi” dedi. Rõza Türmen de Türki- ye’de toplumun İslamileştirilmesi yönünde gi- dişat olduğunu, bu gelişmelerin hükümetin po- litikalarõyla bağlantõsõ bulunduğunu söyledi. Ahlaki seçimlerin devletler tarafõndan dayatõl- mamasõ gerektiğini ifade eden Türmen, Erge- nekon davasõnõn da amacõndan çõktõğõnõ ve mu- halefeti susturma amacõna dönüştüğünü dile getirdi. Gözaltõ sürelerinin çok uzun olduğunu belirten Türmen, telefon dinlemelerinin de ge- rekçelerinin belirtilmediğini kaydetti. Son olay, krizi ortaya çıkardı İşte bütün bu eleştiriler, ziyaret öncesinde hü- kümette ciddi sõkõntõ yarattõ. Toplantõyõ engel- leyemediği için de Şensoy hükümetin tepkisini üzerine çekti. Erdoğan-Obama görüşmesinin for- matõna ilişkin yaşanan sõkõntõ da hükümet ile Şen- soy arasõndaki krizin su yüzüne çõkmasõna ne- den oldu. Edinilen bilgilere göre Beyaz Sa- ray’daki randevudan bir gün önce Erdoğan baş- kanlõğõnda yapõlan değerlendirme toplantõsõnda, Obama ile yapõlacak görüşmenin formatõ gün- deme geldi. Şensoy, Erdoğan’a, ABD’nin baş ba- şa görüşmeye sadece çevirmenlerin katõlmasõnõ istediği bilgisini verdi. Bunun üzerine Davutoğlu, bu görüşmeye dõşişleri bakanlarõnõn da katõl- masõnõ istedi. Erdoğan’õn da “Böyle daha uy- gun olur” sözleri ile verdiği onayõn ardõndan Da- vutoğlu, bu yöndeki kararlarõnõn ABD tarafõna iletilmesi talimatõnõ verdi. Bu talimatõn sõkõntõ ya- ratacağõnõ bilen Şensoy sessiz kaldõ. Kulislerde; Davutoğlu’nun, “Talimatımızı yerine getirmediniz mi” sorusunu yanõtsõz bõ- rakõp “İsterseniz beni görevden alabilirsi- niz” diyen Şensoy’un bu sözleri Türk heyetin- deki diğer yetkililerin arasõnda sarf etmesi AKP hükümetinin kendisine yönelik yaklaşõmõna bir tepki olarak değerlendirildi. Şensoy, Türk heyeti Washington’dan ayrõlõr ayrõlmaz Ankara’dan gö- revden alõnmasõnõ talep etmesi dikkat çekti. Bü- yükelçi Şensoy bu tutumuyla, görevden alõn- masõnõ hükümete bõrakmamõş olmasõnõn yanõ sõ- ra konuyu sõcağõ sõcağõna kamuoyunun da duy- masõnõ sağlamõş oldu. CMYB C M Y B 11 ARALIK 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Ormanın İçindeki Ağacı Görebiliyor musunuz? Başbakan, Obama ile gerçekleştirdiği görüşme- den sonra, yine “elbette devlet olanakları ile ve tüm aile bireylerini de yanına alarak” gittiği Meksi- ka’dan, bu gezinin asıl amacı olan “Aztek Pira- mitleri”ni göremeden, Ankara’ya dönmek zorunda kaldı. Ülkesinin adeta yine bir yangın yerine döndüğü bir sırada, divan şairinin “Dünya var imiş, ya yoğ imiş ne umurum” dizelerine sarılarak, yeryüzünde gö- rülmedik yer bırakmamayı yeğlemesini, Bahçeli de, Baykal ve Cindoruk da ayıpladıkları için, Erdo- ğan’dan adeta azar işitmişlerdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı, eşi ile el ele tutuşarak ülkesindeki yangınlara sırtını çevirip Az- tek uygarlığını keşfe çıkmasını, Beyaz Saray gö- rüşmesinin hemen arkasına ekletirken, öyle anlaşı- lıyor ki; Türkiye’de her şeyin güllük gülistanlık bir şe- kilde yürüyeceğini düşünmüş olmalıydı. Açılım programlarını başarı ile aşmış; terör örgü- tü ile şöyle ya da böyle yöntemlerle anlaşarak Kürt asıllı seçmenlerin de desteğini kazanmış bir lider ola- rak, Amerika’nın güneyine doğru uzanan bir geziyi de kendisi için hak edilmiş bir yıl sonu dinlencesi gö- rüyordu. Oysa işler, düşünüldüğünün tam tersine döndü ve açılımın gerçek yüzünün ortaya çıkmış olmasının ya- nı sıra, Tokat ilinin Reşadiye ilçesi kırlığında ger- çekleşen saldırı sonunda 7 erin şehit edilmesi, devletin doruğunda birbiri ile çelişen açıklamalarla, büyük bir kaos yaşandığını da gösterdi. Turistik Meksika gezisinin yarıda kesilerek Anka- ra’ya dönülmesi de, yaşanan o kaosun bir başka gös- tergesidir. Ne yapalım? Devlet kasasından desteklenen, tu- ristik bir gezinin kısa kesilmesinin Başbakan’da ya- ratacağı hiddeti, köşe yazarları ile birlikte tüm özgür basın, elbette sineye çekecektir. Yine elbette, salıdan salıya da olsa, Erdoğan’ın key- fini kaçırtacak konuşmalar yapan CHP ve MHP gi- bi partilerin liderleri, o hiddetten nasiplerini alacak- lardır. Ahmet Türk ve arkadaşları, Erdoğan ve AKP’si ile kısa süren balayı döneminin bittiğini ilan eden so- kak gösterilerinde, saldırıya uğrayan parti lokallerinde kırılan camların sesini de bastırması beklenilen Anayasa Mahkemesi’nin olası kararından iktidar partisini sorumlu gördüklerini söyleyeceklerdir. Ama herkes, yıllardan beri ülkemizde sürdürülmek istenilen ve adı zaman zaman değişen terör hare- ketlerinin asıl sorumlularının dışımızda olduğunu ar- tık fark etmelidir. 12 Mart’lar, 12 Eylül’ler... Yine hepimiz, Türkiye’yi 12 Mart’lara, 12 Eylül’lere götüren o sokak gösterilerinde, tahrip edilen ban- ka olaylarında, yabancı diplomatların kaçırılması, ara- balarının yakılmasında, yurttaşlarımızın Alevi-Sün- ni olarak ayrı saflara ayrılmasında, Kahramanma- raş, Sıvas, Madımak olaylarında aynı dış kayna- ğın farklı taşeronlar kullandığını kabul etmeliyiz. O farklı taşeronların büyük bir bölümünün bizler gibi gerçek yurtseverlerden oluştuklarını, ama eği- tilerek kullanıldıklarını içimize sindirmeliyiz. Gerçek yurtsever oluşlarını görmezden gelen devletimizin, kendilerine yönelik yanlış uygulamalar nedeni ile onları “biz”den ayırıp “öteki”lerin safına göndermeye zorladığına da şaşırmamalıyız. Kendilerini Türk olarak kabul edenler de, Kürt ol- duklarının altını her fırsatta çizerek yineleyenler de aynı özeleştirileri ısrarla yapmalı. Özellikle bu ülkenin Kürtleri olduklarını söyleyen- ler, büyükbabalarını, tıpkı Orta Anadolu’da yaşayan ve kendilerinin Türk olduklarını söyleyen ya da Anadolu’nun kuzeybatısında yerleşmiş olan Çerkezler gibi, dinlerinin elden gittiğine inandırılarak Musta- fa Kemal dönemine başkaldırmaya yöneltildikleri- ni, geçmiş bir dönemin örnekleri arasında sırala- malıdırlar. O tarihte İngiliz ajanları... O tarihteki Doğu ve Güneydoğu Anadolu kalkış- malarında İngiliz ajanlarının birer İslam dervişi gibi görev alıp almadıklarını bir zahmet araştırmalıdırlar. Aynı ya da başka yabancı kaynakların, bugünün modasına uyarak bu kez etnik ayrımcılık rüzgârları ile yelkenlerini şişirerek çağdaş Türkiye’nin ulus dev- let modelini dağıtmakla görevli olduklarını nihayet an- lamalıdırlar. Şimdi oturmuş, Tokat saldırısı ile 1991’deki 33 eri- mizin şehit edilişinin arkasında benzerlik olup ol- madığını mı tartışmak istiyoruz? O dönemin Jandarma Bölge Komutanı Korge- neral Özgen’in 33 erin şehit edilişi olayı ile uluslar- arası üne sahip bir yabancı petrol kuruluşuna gön- derilen faksın ele verdiği bulguların üstüne zamanında gitmekten ürken bir devlet anlayışımızın bugün de sürdüğü için Türkiye’yi Kürt’ü, Türk’ü ve başka kö- kenli yurttaşları ile her gün yeni badirelerin eşiğine getirdiğini niçin kabul etmek istemiyoruz? Türk vatandaşları, 12 Mart sonrasındaki saf, yurt- sever ve temiz gençlik örgütlerini kışkırtarak amaç- ları dışına taşıran CIA kaynaklarının, bütün bir gençlik kuşağımız heba olduğu için kına yaktığının farkında oldu mu? ABD Büyükelçisi’nin otomobili- ni ODTÜ’de yakanlar belki bizlerden birisiydi. Ama yaktırtan CIA’nın Ankara İstasyonu’ndaki gö- revlilerdi. O istasyon Dev-Genç’ten Ülkücülere kadar sol ve sağdan birçok örgütün içine sızmayı ya da kış- kırtmayı başardı. 12 Eylül’ün gerçekleştirildiğini de, ABD Başkanı’na anında “bizimkiler” kodu ile duyurdu. Adım gibi biliyorum ki, PKK saf Kürtlerin sandığı gibi ulusal bir Kürt bağımsızlık hareketi değil, Ba- tı’nın Türkiye’yi parçalamak için kullandığı taşeron bir çete örgütüdür. O örgüt saflarında çarpışma gör- evi alanları yönetenler, Güneydoğu’daki toprak ağaların feodal düzenini korumak için can verdiklerini bile bilmeyecek kadar gözleri kapalı olarak dağa çı- kan çocuklardır. Ulus devlet modelini ısrarla korumak isteyenleri “ulusalcı” olarak tu kaka gösteren ve aşağılayan zih- niyet, bazen devletin doruğuna kadar tırmanan politikacı ya da bürokrat olarak, bizlerden birisi gi- bi görünerek başkalarına hizmet ediyorsa, istihba- rat örgütlerimizin arşivlerini didik didik edebiliyorsa... Tek kelime ile gündemimizi onlar hazırlayabili- yorlarsa, bu anlamsız kavga her seferinde başka ta- şeronları öne sürer. Dün akşam yaptığı açıklamayla PKK, Tokat ci- nayetinde aynı taşeronluğu sürdürdüğünü göster- medi mi? Faks: 0 216 302 82 08 [email protected] Hükümet, Şensoy’dan, Sedat Ergin ve Rõza Türmen’in ABD Kongresi’ndeki konuşmalarõnõ engellemesini istemiş İşte istifanõn perde arkasõ ‘İnsan hakları’ aranıyor Haber Merkezi - Birleşmiş Milletler İnsan Haklarõ Sözleş- mesi’nin kabulünün 61. yõldönü- mü nedeniyle kutlanan 10-17 Ara- lõk İnsan Haklarõ Haftasõ nedeniyle yurt genelinde çeşitli etkinlikler dü- zenleniyor. İSTANBUL 10 Aralõk Dünya İnsan Haklarõ Günü kapsamõnda medya temsilcileri ile Beşiktaş’taki Ihlamur Kasrõ’nda toplantõ yapan TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu Başkanõ, AKP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Zafer Üskül, komisyonun çalõşmalarõ hakkõnda gazetecilere bilgi verdi. Prof. Üs- kül, komisyona ulaşan şikâyetle- rin yüzde 34’ünü yargõ sorunlarõ- nõn oluşturduğuna dikkat çekerek yeni bir anayasa yapõl- mamõş olmasõn- dan büyük üzün- tü duyduğunu kaydetti. Üs- kül, “Yazık oldu. Çok önemli bir fırsattı, de- ğerlendire- m e d i k . Toplumun yüzde 25-30 kesimi için tek hedef AKP’nin yok edilmesi... İşe göre değerlendirme yapıl- masını tercih ederdim. Kendimle ilgili olarak da bunu zaman zaman görüyorum. AK Parti’ye girdiğim için eleştirili- yorum. Biri bu ülke için doğru bir şey yapıyorsa onu destekle- mek lazım. Benim söyledikleri- mi Erdoğan Teziç, Süheyl Batum, Mümtaz Soysal ve İbrahim Ka- boğlu da söyledi. Ancak AKP bunları söyleyince kıyamet kop- tu” diye konuştu. Üskül, DTP’ye yönelik kapatma haberlerine dik- kat edilmesi gerektiğini belirtti. ADANA 10 Aralõk Dünya İnsan Haklarõ Günü dolayõsõyla İnsan Haklarõ Derneği ve Adana Baro- su İnsan Haklarõ Komisyonu’nca yapõlan açõklamalarda, Türkiye’de en temel insan hakkõ ve özgür- lüklerin eksikliğine dikkat çekildi. İnsan Haklarõ Komisyonu Başka- nõ Avukat Mustafa Çinkılıç, İn- san Haklarõ Evrensel Bildirge- si’nin kabulünün 61. yõlõnda Tür- kiye’de insan haklarõ ve özgür- lükleri sorununun aşõlamadõğõnõ söyledi. DİYARBAKIR İHD Diyarbakõr Şubesi, Diyarbakõr Barosu, Tür- kiye İnsan Haklarõ Vakfõ (TİHV), Mazlum-Der, Diyarbakõr Tabip Odasõ ve Sivil Top- lumu Geliştirme Derneği (STGM) tarafõndan “Aci- len Barışa İh- tiyacımız Var” sloganõyla or- taklaşa ortak- laşa bir dizi etkinlik dü- z e n l e n d i . A n õ t Park’tan Ko- şuyolu Parkõ İnsan Haklarõ Anõtõ önüne ka- dar gerçekleşti- rilen yürüyüş sõ- rasõnda halka hakla- rõnõ anlatan broşürler dağõtõldõ. SAMSUN Süleymaniye Geçi- di’nde KESK, TTB Samsun Tabip Odasõ, TMMOB, DİSK, Halkevi, Gençlik Muhalefeti, ÖDP, EMEP, SP ve CHP tarafõndan ortak basõn açõklamasõ yapõldõ. HATAY İskenderun ilçesinde İHD Şube başkanõ Sadullah Çağ- lar, “Şiddetin her türlüsüne kar- şı olan İHD, kuruluş aşaması içinde silahlanmaya karşı barı- şı savunmuş, savaşlara karşı duruş sergilemiştir” dedi. Antakya Medeniyetler Korosu, Türkiye’nin tanıtımı için 7 Ara- lık’ta Brüksel’de Avrupa Birliği Parlamento Binası’nda konser verdi. Koronun Brüksel’deki konser organizasyonuna des- tek veren Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin, “Bu konser ile barış ve hoşgörü ortamının halihazırda Hatay’da kardeşçe yaşayan farklı dine mensup insanlar ta- rafından yüzyıllardır süregel- diği mesajı verildi” dedi. (MEHMET ALİ SOLAK) İstanbul Haber Servisi - AKP hükümetinin “Roman açılımı” olarak nitelendirdiği “Roman Ça- lıştayı”nda konuşan Devlet Baka- nõ Faruk Çelik, Romanlarõn dõş- lanmõşlõktan şikâyet ettiklerini be- lirterek “Bu dışlanmışlık konusu Türkiye’nin gündeminden kalk- malı, ana mücadelemiz de bu- dur” dedi. Devlet Bakanõ Faruk Çelik, AKP İstanbul Milletvekili Nur- suna Memecan ve Bursa Millet- vekili Ali Koyuncu’nun da bu- lunduğu çalõştay 4 Roman fede- rasyonu, 90 dernek ve 18 temsil- cinin katõlõmõyla dün Conrad Otel’de gerçekleştirildi. Çalõşta- yõn açõlõşõnda konuşan Bakan Çe- lik, Türkiye’de dezavantajlõ grup- lar sõralamasõnda en önlerde yer alan Roman yurttaşlarõn çözüm bekleyen sorunlarõnõ görmezden gelemeyeceklerini belirtti. Çelik, çalõştayda Romanlarõn Türkiye ge- nelindeki ana sorunlarõnõn tespiti, bunlarla ilgili hükümetten beklen- tileri üzerine yoğunlaşacaklarõnõ söyledi. Sulukule Roman Kültü- rünü Geliştirme ve Dayanõşma Derneği Başkanõ Şükrü Pündük, hükümetten öncelikle iş, barõnma, sosyal güvence, eğitim ve öğretim sorunlarõnõn çözülmesini bekle- diklerini belirterek şunlarõ söyledi: “Biz Sulukule’de yıkılmış olan evlerimizin yanındaki evlere ki- racı olarak girdik.” Trakya Roman Dernekleri Federasyonu Baş- kanı Fahrettin Savcı, kimlik sorunlarının ol- madığını ifade ederek meslek kurslarının açıl- masını istedi. Bakan Çelik’e “Aynalı Süpürge” hediye eden Savcı, “Romanların üzerinden kö- tülüğün bu çalıştay vasıtasıyla süpürüleceğine inanıyoruz” dedi. (ŞULE KÖKTÜRK) AB Parlamentosu’nda ‘Medeniyetler’ mesajı Romanlar ‘önce iş’ dedi AKP hükümetinin gerçekleştirdiği ‘Roman Çalõştayõ’ İstanbul’da yapõldõ A N K A R A (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, mesajõnda tüm yurttaşlarõn, memleketin her köşesinde, bu ül- kenin tüm nimetlerinden faydalana- bildiğini savunarak “Ülkemizde va- tandaşlarımız arasında hiçbir ayrım gözetmeme ve eşitliğin insan hak- larına anlam kazandıran en temel unsurlardan biri olduğu anlayışı, başta anayasamız olmak üze- re, milli mevzuatımızda açıkça benimsenmiş- tir” dedi. GÜL’DEN MESAJ İnsan Haklarõ Haftasõ nedeniyle yurt genelinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. TBMM İnsan Haklarõnõ İnceleme Komisyonu Başkanõ AKP’li Zafer Üskül, şikâyetlerin yüzde 34’ünün yargõ sorunlarõyla ilgili olduğuna dikkat çekti Nabi Şensoy. “Basõn özgürlüğü” konulu toplantõda AKP hükümetine yönelik eleştiriler Erdoğan’õn ziyareti öncesi ciddi sõkõntõ yarattõ. Toplantõdaki konuşmacõlarõ engelleyemediği için Şensoy hükümetin tepkisini üzerine çekti. Erdoğan- Obama görüşmesinin formatõna ilişkin yaşanan sõkõntõ da hükümet ile Şensoy arasõndaki krizin su yüzüne çõkmasõna neden oldu. Yasa tasarõsõna göre cumhurbaşkanõ adaylarõ, ABD başkan adaylarõ gibi para yardõmõ toplayabilecek Gül’ün görev süresiyle ilgili düzenleme yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaş- kanõnõn halk tarafõndan seçilmesine ilişkin ilke ve esaslarõ düzenleyen yasa tasarõsõ TBMM’ye sevk edil- di. Tasarõda, TBMM tarafõndan seçildiği için görev süresinin “5 mi, 7 yıl mı” olduğu tartõşõlan Cum- hurbaşkanõ Abdullah Gül’ün durumuna ilişkin dü- zenleme yer almazken cumhurbaşkanlarõnõn ABD’de- ki gibi seçim kampanyalarõ için “bağış” toplamala- rõnõn yolu açõldõ. TBMM’ye sevk edilen yasa tasarõsõyla cumhur- başkanõnõn halk tarafõndan 5 yõllõğõna ve bir kişinin en fazla iki defa cumhurbaşkanõ seçilebileceği hükme bağ- lanõyor. Tasarõ ile getirilen düzenlemeler şöyle: . Cumhurbaşkanõ seçimi, cumhurbaşkanõnõn görev süresinin dolmasõndan önceki altmõş gün içinde; ma- kamõn herhangi bir şekilde boşalmasõ halindeyse boşalmayõ takip eden altmõş gün içinde tamamlana- cak. Genel oyla yapõlacak seçimde, geçerli oylarõn salt çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanõ seçilecek. İlk oylamada bu çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayõ iz- leyen ikinci pazar günü ikinci oylama yapõlacak. Bu oylamaya, ilk oylamada en çok oy almõş bulunan iki aday katõlacak ve geçerli oylarõn çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanõ seçilecek. Tek aday olmasõ ha- linde, oylama referandum şeklinde yapõlacak. .Cumhurbaşkanlõğõna TBMM üyeleri içinden veya Meclis dõşõndan aday gösterilebilmesi için en az yir- mi milletvekilinin yazõlõ önermesi gerekecek. En son yapõlan milletvekili genel seçimlerinde, geçerli oy- lar toplamõ birlikte hesaplandõğõnda, yüzde onu geçen siyasi partiler ortak aday gösterebilecek. . Adaylar, yabancõ devletlerden, uluslararasõ ku- ruluşlardan, tüzelkişilerden ve Türk uyruğunda ol- mayan gerçek kişilerden yardõm alamayacaklar. Ancak bunun dõşõnda seçim kampanyalarõ için yar- dõm alabilecekler. Yardõmlar makbuz karşõlõğõnda ya- põlacak. Nakdi yardõmlar, adaylarõn “seçim hesabõ” olarak kendileri adõna açtõracaklarõ bir banka hesa- bõna yatõrõlabilecek.Cumhurbaşkanı Gül.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle