Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 11 ARALIK 2009 CUMA
6 HABERLER
BİR BAKIMA
SERVER TANİLLİ
Terör, Demokrasi ve
Ordu...
9 Aralık günlü manşetler de unutulmayacak...
Reşadiye’de pusuya düşürülerek şehit edilen
yedi askerimiz için Tokat İl Jandarma Alay
Komutanlığı’nda bir tören düzenlenmişti.
Cenazeler daha sonra ambulanslarla Tokat
Havalimanı’na götürüldü. Ambulansların
arkasından binlerce kişinin öfkesi izleniyordu.
En önde gidenler de, al bayraklara sarılı yedi
şehit...
Yine manşetlerde bir başka hazin uğurlama:
Küçükçekmece’de, İETT otobüsüne
molotofkokteyli atılması sonucu ağır yaralanan
ve bir ay sürdürdüğü yaşam mücadelesini
kaybeden lise öğrencisi -17 yaşındaki- Serap
Eser, gözyaşları arasında son yolculuğuna
uğurlanıyordu. Serap’ın yakınlarından şu anlamlı
sözler: “Yeter artık! Serap gelmeyecek.
Susmayacağız, bayrak için yaşıyoruz...”
Bütün bu acıların temelinde terör!.. 1980’lerde
başlamış, maddi manevi nice kayıplara mal
olmuş ve yenilgiyle son bulmuştu.
2000’lerin başlarında durum böyleydi.
2000’lerin başlarında, AKP ile ciddilikten
uzaklaşma belirtilerine, terör de eklenir: İçinde
bulunduğumuz ve “açılım” denen olayla, terör
de dizginlerinden boşanır ve PKK de
marifetlerini sergiler.
Üstelik, DTP’nin ayakta olduğu bir ortamda...
DTP’nin kurulmasına sevinmiştik:
Parlamentoda, bağımsız bir Kürt partinin yeri
boştu ve doldurulması gerekiyordu. Kuruldu, ne
var ki, iki noktada aksıyordu: Bütün Türkiye’yi
kucaklamıyor ve bir “Kürt Partisi” olarak
kalıyordu; öte yandan, PKK ve Apo’nun
karşısında, bağımsız şöyle dursun, onların
parlamentoda bir “uzantı”sı halindeydi. Ya da,
bu konuda partinin kafası karışıktı...
Bu süreç, DTP’yi, bugün bulunduğu noktaya
sürüklemiş getirmiştir.
DTP, Anayasa Mahkemesi’nin önündedir.
“Gül bahçeleri”nden geçerek bu noktaya
gelmiş değiliz: Türkiye, gerçekten bölündü ve
gerginleşti; gidiş kötü...
Bir bakıma, bütün Kürtleri DTP temsil
etmiyor.
Öte yandan, parti kapatarak barış olmuyor;
DTP’ye bir şans daha vermek, onu, PKK’den ve
Apo’dan gerçekten bağımsız kılabilir mi? Sorun,
Kürtleri, Türkiye’de kurmaya çalıştığımız
demokrasiye gerçekten katkıya götürmektir.
Ama demokrasi nedir ve ne değildir?
Özdemir İnce, haklı olarak, fırsatı
bulduğunda tekrarlıyor: Demokrasi= Özgürlük +
Eşitlik + Kardeşlik.
Fransız Devrimi’nden gelen büyük bir şiarla:
1. Özgürlüğün olmadığı yerde demokrasi
yoktur;
2. Eşitliğin olmadığı yerde demokrasi yoktur;
3. Kardeşliğin olmadığı yerde demokrasi
yoktur.
İşte demokrasi!
Bir başka gerçeğin de altını çizelim:
Türkiye’nin bağımsızlığı, emperyalizme karşı
verilmiş bir savaşla kazanıldı.
Bağımsızlığın arkasından da bir devrim
yaptık.
İkisinin de temelinde deha ve ordu vardı:
Emperyalizmin bugün de sürdüğü dünyada,
ordunun yeri müstesnadır ve gözbebeğimizdir.
Onun horlandığı yerde yokuz.
AKP ile bu da oldu; ordunun aşağılandığını
gördük: Güya hukuk adına, tartışma olsun diye,
sokak adamlarının kalemlerinin önüne yem diye
atıldı. Yetmedi, rektörler, profesörler ve ünlü
gazeteciler içeriye atıldı...
Ergenekon davası budur.
Ama bir yerde balta taşa çarptı: Son günlerde
üç paşa geldiler ve bildiklerini söyleyip gittiler.
Ama arkası?
Uzatmayalım: Skandal ayyuka çıkmıştır.
Boşaltınız Silivri’deki bu tutukevlerini!
Sırıtıyor!
Mustafa Balbay’ın özgürlüklerinden yoksun
oluşu, 280 günü aştı. Onu aşanlar da var.
Türkiye’de yargıçların olduğunu bir kez daha
hatırlatmanın günüdür.
Bölgedeki göç almõş illerde yapõlan araştõrmaya göre halkõn yüzde 47.5’i DTP’nin tüm Kürtleri temsil etmediğini düşünüyor
‘İşsizlik’ teröre itiyorİstanbul Haber Servisi - Bahçe-
şehir Üniversitesi Uluslararasõ Gü-
venlik ve Stratejik Araştõrmalar Mer-
kezi’nce gerçekleştirilen “Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgeleri Sos-
yo-Ekonomik ve Sosyo-Kültürel
Yapı Araştırması” sonuçlarõna göre,
kendilerini Kürt ve Zaza kimliğiyle ta-
nõmlayanlarõn yalnõzca yüzde 9.9’u, te-
rör örgütü PKK’nin Kürt kökenli
yurttaşlarõn haklarõnõ savunan bir ör-
güt olduğunu düşünüyor. Bölgedeki
katõlõmcõlarõn yüzde 55’i “Devletin ih-
tiyaçlarını karşılamadığını”, yüzde
31’i “terörün en önemli nedeninin
işsizlik olduğunu”, yüzde 47.5’i
“DTP’nin tüm Kürtleri temsil et-
mediğini” belirtiyor.
Terör uzmanõ Prof. Dr. Ercan Çit-
lioğlu’nun denetiminde gerçekleşti-
rilen araştõrma 12 ayrõ ekip tarafõndan
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge-
lerinde 19 il ile buralardan göç almõş
10 Batõ ilindeki 530 yerleşim biri-
minde 27 bin 276 hanehalkõnõ ulaşõ-
larak, 4 bin 760 kişiyle yüz yüze mü-
lakat yöntemiyle yapõldõ. Ankette
toplam 612 soru yöneltildi.
Bir yõl süresince yapõlan anketin so-
nuçlarõna göre katõlõmcõlarõn yüzde
75.1’i “etnik kökenlerinden ötürü
herhangi bir ayrımcılığa maruz
kalmadıklarını” belirtiyor. “DTP
tüm Kürtleri temsil ediyor mu”
sorusuna bölgeden katõlanlarõn yüzde
47.5’i “Hayır” derken yüzde 23.5’lik
oran DTP’nin kendilerini temsil etti-
ğini ifade ediyor.
Yanõtlara göre, “toplumsal haya-
tın vazgeçilmezleri” arasõnda birin-
ci sõrada yüzde 89.8’lik oranla “din”
olgusu gelirken katõlõmcõlarõn yüzde
57.3’ü “etnik kimliğin vazgeçilmez
olduğunu” düşünüyor.
“Gündelik hayatınızda karşıla-
şabileceğiniz en önemli sorun nedir”
sorusuna katõlõmcõlarõn yüzde 69’u iş-
sizlik derken “anadilde eğitim” ya-
nõtõnõ verenlerin oranõ yalnõzca yüzde
3.3’lük dilimi oluşturuyor. Özellikle
Batõ illerindeki katõlõmcõlara son 20 yõl
içerisinde neden göç ettikleri sorul-
duğunda, yüzde 27.1’lik oran “ailevi
nedenlere” işaret ederken yüzde
9.4’lük oran göç etme nedenleri ola-
rak güvenlik ve terörü gösteriyor.
Bireysel gelecek
Devlet-birey ilişkisi alanõnda katõ-
lõmcõlara “devletin beklentilerini
karşılayıp karşılamadığı” soruldu-
ğunda, yüzde 55.7’lik oran, devletin
beklenti ve ihtiyaçlarõnõ “karşıla-
madığını” ifade ediyor. Yüzde
31.6’sõ terörün nedeni olarak “işsiz-
liği” gösterirken yüzde 19.7’lik oran
“ayrımcılığa” işaret ediyor. Anket-
te TC’nin, bölge halkõ için ne ifade
ettiği de soruluyor. Katõlõmcõlarõn
yüzde 99.1’i “TC benim için önem-
lidir” derken yüzde 99’u “TC va-
tandaşı olmak benim için önemli-
dir”, yüzde 99.2’si “TC bayrağı be-
nim için önemlidir”, yüzde 99.2’si
ise “İstiklal Marşı benim için önem-
lidir” yanõtõnõ veriyor.
Katõlõmcõlarõn yüzde 33.6’sõ “ken-
di geleceğimin daha iyi olacağını
düşünüyorum” derken bu soru, “ül-
kenin geleceğinin nasıl olacağını
düşünüyorsunuz” şeklinde sorul-
duğunda, katõlõmcõlarõn yüzde 52.4’ü
“ülkenin geleceğinin daha kötü
olacağının düşünüyorum” dedi.
ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana Va-
lisi İlhan Atış, izinsiz sokak gösterilerinde ço-
cuklarõn ön plana çõkarõldõğõnõ, emniyet güçleri-
nin ellerinden geldiğince müdahalelerde güç
kullanmamaya çalõştõğõnõ söyledi.
Vali Atõş, trafik kazasõnda hayatõnõ kaybeden ga-
zeteci Seyit Ali Akgül’ün evine düzenlediği tazi-
ye ziyareti sõrasõnda, son 5-6 ayda polisin, özellik-
le faili meçhul olaylarõn aydõnlatõlmasõnda son
derece başarõlõ bir tablo çizdiğini belirtti. Atõş, so-
kak gösterilerinde son dönemlerde hep çocuklarõn
ön planda tutulduğunu anõmsatarak, anne ve ba-
balarõn çocuklarõna sahip çõkmasõ gerektiğini söy-
ledi. Atõş, “Gerekirse devamlı olaya karışan
çocukları ailelerinden alacağız. Aileler ço-
cuklarına sahip çıkacak.” dedi.
Bakan Çubukçu’dan Vali’ye destek
Adana Valisi İlhan Atõş’õn, “Taş atan çocukla-
rı ailelerin elinden alabiliriz” açõklamasõndan son-
ra Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu’dan va-
liye destek geldi. Çubukçu, çocuklarõnõ koruya-
mayan anne ve babalarõn velayet hakkõnõn ellerinden
alõnmasõnõ öngören bir kanun bulunduğuna dikkat
çekerek polise taş atan çocuklarõn ailelerine ses-
lenerek, gerekirse çocuklarõn devlet korumasõna alõ-
nacağõ uyarõsõnda bulundu. Çocuklarõn ailelerinin
malõ ve mülkü olmadõğõnõ vurgulayan Çubukçu,
“Her şeyden önce çocukları korumak anne ve ba-
baların görevidir” şeklinde konuştu.
Taş atan
üniversiteliye
11 yõl 3 ay hapis
DİYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - Şanlõurfa’nõn Halfeti il-
çesinde 4 Nisan’da Öcalan’õn do-
ğum günü kutlamalarõna katõlan ve
burada güvenlik güçlerine taş at-
tõğõ iddiasõyla yargõlanan üniver-
site öğrencisi Dicle Üniversitesi
öğrencisi U.S.K, 11 yõl 3 ay ha-
pisle cezalandõrõldõ.
Diyarbakõr Özel Yetkili 6. Ağõr
Ceza Mahkemesi’ndeki duruş-
mada mahkeme heyeti, U.S.K’ye
“Örgüte üye olmamakla birlik-
te örgüt adına suç işlemek”ten 6
yõl 3 ay “örgüt propagandası”
yapmaktan ayrõca 1 yõl ve “Top-
lantı ve Gösteri Yürüyüşleri
Kanunu” uyarõnca da 4 yõl hapisle
cezalandõrõldõ.
DİYARBAKIR / VAN (Cum-
huriyet) - DTP’nin Van’da dü-
zenlediği mitingde olaylar çõktõ.
Göstericiler, orduevini taşladõ,
polis gözyaşartõcõ bomba ve ba-
sõnçlõ suyla grubu dağõttõ.
DTP’nin Van’da düzenlediği
“Barış ve Demokrasi Yürüyü-
şü”nde Sebze Hali önünde top-
lanmaya başlayan arasõnda DTP
Van Milletvekili Özdal Üçer ile
Van Belediye Başkanõ Bekir Ka-
ya’nõn da bulunduğu kalabalõk
grup, DTP İl binasõna doğru yü-
rüyüşe geçti. Bu sõrada bir grubun
polise taş atmaya başlamasõ üze-
rine olaylar çõktõ. Göstericiler po-
lise havai fişek, taş ve molotof-
kokteylleri attõ. Polisin müdahalesi
sonrasõ ara sokaklara dağõlan gös-
tericiler Kõşla Caddesi üzerinde-
ki orduevi’ni taş yağmuruna tut-
tu. Olaylar sõrasõnda bir polis me-
muru ve bazõ göstericiler yara-
landõ. Polis, aralarõnda Üçer ve
Kaya’nõn da bulunduğu küçük
bir grubun DTP il binasõna yürü-
mesine izin verdi.
Erciş ilçesinde 3 Kasõm’daki
olaylarõn ardõndan 9 Aralõk günü,
gözaltõna alõnan 15 kişi’den 6’sõ
tutuklandõ.
Malatya İnönü ve İzmir Ege
üniversitelerindeki izinsiz göste-
rilere de güvenlik güçleri müda-
hale etti. Batman’daki gösteriler-
de gözaltõna alõnan ve adliyeye
sevk edilen 35 çocuktan 12’si tu-
tuklandõ. Aynõ gün gözaltõna alõ-
nan 18 yaşõndan büyük 25 kişi de
adliyeye sevk edildi. Ağrõ’nõn
Patnos ilçesinde 1 kişi tutuklandõ,
Hakkâri’nin Çukurca ilçesine ge-
ce düzenlenen ev baskõnlarõnda 20
kişi gözaltõna alõndõ.
SAYI 332’YE ÇIKTI
9 terörist
teslim oldu
ANKARA/DİYARBAKIR
(Cumhuriyet) - Bölücü terör ör-
gütüne yönelik operasyonlarda,
PKK’nin sözde Mardin sorumlusu
“Rüstem” kod adlõ Ömer Müs-
lüm, Şõrnak sorumlusu “Cudi”
kod adlõ Reşat Çeçek’in de yer al-
dõğõ 9 terörist ölü ele geçirildi. Son
olarak Şõrnak’õn Silopi ilçesinde te-
rör örgütü PKK’nin Irak’taki kamp-
larõndan kaçan 9 terörist, Habur Sõ-
nõr Kapõsõ’nda güvenlik güçlerine
teslim oldu. Son teslim olanlarla
birlikte bu yõl örgütten kaçarak
teslim olanlarõn sayõsõnõn da 332’ye
yükseldiği açõklandõ.
İran ile ortaklaşa Türkiye-İran-
Irak sõnõrlarõnõn kesiştiği noktada
düzenlenen operasyonlarda terör ör-
gütünün ağõr kayõp verdiği dile
getiriliyor.
Van’da göstericiler orduevini taşladõ
‘Taş atanı
ailesinden
alırız’
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Son günlerde yaşananlar ve önümüzdeki
süreçteki muhtemel gelişmelerin daha net
anlaşılabilmesi için size önce tarihin
sayfalarından yeni bir yaprak sunmak istiyorum!..
Aşağıda yazım, 28 Nisan 2006 tarihli
Cumhuriyet’te yayımlandı... “Kürt meselesi”
konusunda, ileriki dönemde neler olabileceğini
görmek istiyorsanız, lütfen 4 yıl önceki o analizi
okuyun, sonra da yan sütunlardaki diğer
yazıları... İşte “Terörle ‘özgürlük’ planı” başlığıyla
çok şey anlatan o yazının kısa bir özeti:
“PKK ve legal uzantıları, tüm eylem ve
girişimlerini artık ‘Öcalan’a özgürlük, Kürt
sorununa demokratik
çözüm’ ekseninde
büyütmeye çalışıyor.
Sokak
gösterilerinden,
molotoflu eylemlere,
mayınlı tuzaklardan
pusuya kadar tüm
eylemler, Öcalan’ın
serbest bırakılması
için yapılıyor... İntifada provaları ve güvenlik
güçlerine yönelik saldırılar bu amacı
gerçekleştirmek için baskı unsuru olarak
yoğunlaştırılıyor. Taşlar Öcalan için atılıyor,
mayınlar ona hizmet ediyor, kurşunlar onun adına
sıkılıyor!.. Şiddet siyasallaşmanın itici gücüne
dönüştürülüyor. Öcalan’ın önümüzdeki süreçte
genel af ya da özel bir yasayla salıverilerek önce
DTP’nin başına, sonra da Meclis’e gönderilmesi,
PKK’nin ana hedefi olarak dayatılıyor.”
Yaprak!..
Şimdi 4 yıl önceki o yazının ışığında yeniden sormak
gerekiyor... Güneydoğu kentlerindeki kitlesel gösteriler niçin
yapılıyor?.. Polisle çatışmayı, kamu binalarını taşlamayı ve
tutuklanmayı göze alan kalabalıklar kime hizmet ediyor?..
PKK’nin kuruluş yıldönümü olan 27 Kasım öncesinde DTP
örgütleri ile PKK yandaşlarının katıldığı yürüyüşlerin en
büyük gerekçesi Öcalan’ın yol haritası planının açıklanması
ve açılımın sonuçlandırılması istemiydi...
Öcalan İmralı’daki koşullarından yakınarak “beni öldürmek
istiyorlar” diye isyan edince, kitle gösterileri de nihai
amacına yönlendirildi! Yürüyüşlerde, Kürt açılımının
sonuçlandırılması gibi istekler tamamen geri plana atıldı.
Artık Güneydoğu’daki eylemlerde atılan sloganlar ve
taşınan
pankartlar,
Kürt
siyasetinin
gerçek
yönünü çok
daha net
gösteriyor!
İşte son
örnek... Dün
Van’da yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı bir yürüyüşte
göstericiler yine polisle çatıştı. Saldırıya uğrayan son kamu
binası ise Van Orduevi’ydi. Bakınız, DTP’nin düzenlediği
“Barış ve Demokrasi Yürüyüşü”nde açılan pankartlar, bu tür
eylemlerin artık kime ve hangi amaca hizmet ettiğini net
biçimde ortaya koymuyor mu:
“Öcalan’a yaklaşım savaş ve barış gerekçemizdir”, “Özgür
kimlik özgür önderlik için ölümüne direneceğiz”, “Kürt
halkının özgürlüğü, önderliğin özgürlüğüne bağlıdır”, “Ya
özgür önderlik ya da dünyayı başınıza yıkarız.”
Hizmet!..
İşte yukarıdaki öngörüler ve saptamaların
haklılığını bir kez daha gösteren son olay!..
Aklıevvellerle masa başı senaristleri
Tokat’taki hain saldırıyı önce utanmadan
“Ergenekon”a bağlamış, sonra da “karanlık”
diyerek saçmasapan ve gülünç analizler
yapmışlardı!.. Yani, tipik Kadıköy’de oturup
köy romanı yazma psikolojisi, bu eylemle
ilgili ahkâm kesmelerde de kendini
göstermişti!.. Oysa 7 askerin şehit olduğu
eylemin tek failinin PKK olduğu o kadar
netti ki!..
Sonunda PKK’nin askeri kanadı HPG
(Halk Savunma Güçleri) dün bir açıklama
yaparak saldırıyı üstlendi. Peki eylem niçin
yapılmıştı?.. Örgütün açıklamasını
okuduğunuzda hem yanıtını öğrenecek
hem de yukarıdaki tüm satırların anlamını
bir kez daha kavrayacaksınız:
“Son dönemde Gabar ve Cudi alanlarında
operasyonların yapılması, Diyarbakır’da
Aydın Erdem’in katledilmesi ve
önderliğimiz (Öcalan) üzerinde uygulanan
ölüm çukuru politikalarına misilleme olarak,
herhangi bir talimat verilmemesine rağmen,
‘Dersim eyaletimize’ (Tunceli) bağlı bir
birimimiz kendi inisiyatifiyle Reşadiye’de 7
askerin öldürüldüğü bir eylem
gerçekleştirmiştir. Şu iyi bilinmelidir ki, Kürt
halkının meşru savunma gücü HPG,
önderliğimiz konusunda çok hassastır. Söz
konusu olan önderimizse her birimimiz
kendi inisiyatifini kullanma hakkına sahiptir.”
Eylem!..
Peki bu gidiş nereye?... Sosyal
patlamalara yol açan hayat pahalılığı,
intihara götüren iflaslar, kapanan on
binlerce işyeri, işsiz kalan yüz
binlerce insan... Çöküntüye giden bir
ekonomi... Sayısı hızla artan
cinayetler, soygunlar ve yoksulluk
bunalımıyla yıkılan on binlerce yuva...
Başbakan’ın mitingilerde
yurttaşları azarlaması, çiftçilere
“ananı al da git” demesi, medyaya
baskı uygulaması, muhaliflerin binbir
entrika ile susturulması...
Ergenekon’un sözde AKP’yi yıkma
planları!.. Anayasa Mahkemesi’nin
Erdoğan’ın partisine vurduğu “irticai
eylemlerin odağı” damgası...
Bunların hiçbiri değil!.. Devinim
kazanan terör ve Kürt açılımı adı
altındaki fiyaskonun toplumda
yaratacağı kaos AKP’nin sonunu
getirecek!..
Açılım takıyyesi çıkmaza girdikçe
PKK saldırganlaşacak, kitlesel
eylemler batıya kayacak... PKK tıpkı
1990’lardaki gibi terörü arttıracak ve
AKP özellikle batıda hızla oy
kaybedecek... Bu kaos ortamı iktidar
partisini toplumsal muhalefetin en
önemli hedefi haline getirecek!.. Ve
ne yazık ki bu karmaşadan özellikle
doğuda DTP ve PKK kazançlı
çıkacak!..
PKK’nin ajansında 8 Aralık’ta
yayımlanan “yolun sonu” başlıklı bir
analizi okuduğumda, kafamda çok
uzun süre önce şekillenen yukarıdaki
olası tabloyu bir kez daha
sorguladım... İşte “Mevzubahis
Öcalan’sa, gerisi teferruattır” demek
isteyen o analizin özeti:
“Son günlerde yaşanan Serhıldan
(başkaldırı) dalgası giderek büyük bir
tırmanış sergilerken, olaya nazır her
kesimi yeniden muhasebe yapmaya
sevk etmektedir. Bundan böyle Kürt
coğrafyasında yaşanan gelişmeler
90’lı yıllardaki gibi olmayacaktır.
Kürtler son otuz yıldır tarihlerinde hiç
kat etmedikleri bir mesafeyi
almışlardır... Bugün Manisa’dan
Ağrı’ya kadar 24 saat içinde Kürt
hareketi istediği eylemi
koyabilmektedir. AKP kadroları
bırakalım sorunu çözmeyi, kaos ve
çatışmayı daha da derinleştirecek bir
sürecin önünü açmış bulunmaktadır.
Öcalan’ı görmezden gelmek çok
tehlikeli sulara açılmayı beraberinde
getirecektir. Erdoğan bu dalgalara ne
kadar dayanabilir, onu süreç
gösterecektir. Lakin Kürt
coğrafyasında AKP yolun sonuna
gelmiştir. Tıpkı Öcalan’ın dediği gibi:
Bizim rüzgârımızla gelenler, bizim
rüzgârımızla da giderler.”
Ve Rüzgâr!..
ÇİTLİOĞLU: SORUN DEVLET
POLİTİKALARIYLA ÇÖZÜLMELİ
Prof. Ercan Çitlioğlu, anketin sonuçlarõnõn, Türkiye’nin Kürt
sorununu kõsa zamanda çözme zorunluluğuna işaret ettiği-
ni söyledi. Çitlioğlu, “Bu sorun hükümet değil, devlet poli-
tikalarõyla çözülmeli. Toplumun çeşitli kesimlerinde etnik kim-
liklere karşõ duyarlõlõk artõyor. Radikal ve lokal olaylarõn yay-
gõnlaşma olasõlõğõ göz ardõ edilmemeli” dedi.