17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 11 ARALIK 2009 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Terör, Demokrasi ve Ordu... 9 Aralık günlü manşetler de unutulmayacak... Reşadiye’de pusuya düşürülerek şehit edilen yedi askerimiz için Tokat İl Jandarma Alay Komutanlığı’nda bir tören düzenlenmişti. Cenazeler daha sonra ambulanslarla Tokat Havalimanı’na götürüldü. Ambulansların arkasından binlerce kişinin öfkesi izleniyordu. En önde gidenler de, al bayraklara sarılı yedi şehit... Yine manşetlerde bir başka hazin uğurlama: Küçükçekmece’de, İETT otobüsüne molotofkokteyli atılması sonucu ağır yaralanan ve bir ay sürdürdüğü yaşam mücadelesini kaybeden lise öğrencisi -17 yaşındaki- Serap Eser, gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlanıyordu. Serap’ın yakınlarından şu anlamlı sözler: “Yeter artık! Serap gelmeyecek. Susmayacağız, bayrak için yaşıyoruz...” Bütün bu acıların temelinde terör!.. 1980’lerde başlamış, maddi manevi nice kayıplara mal olmuş ve yenilgiyle son bulmuştu. 2000’lerin başlarında durum böyleydi. 2000’lerin başlarında, AKP ile ciddilikten uzaklaşma belirtilerine, terör de eklenir: İçinde bulunduğumuz ve “açılım” denen olayla, terör de dizginlerinden boşanır ve PKK de marifetlerini sergiler. Üstelik, DTP’nin ayakta olduğu bir ortamda... DTP’nin kurulmasına sevinmiştik: Parlamentoda, bağımsız bir Kürt partinin yeri boştu ve doldurulması gerekiyordu. Kuruldu, ne var ki, iki noktada aksıyordu: Bütün Türkiye’yi kucaklamıyor ve bir “Kürt Partisi” olarak kalıyordu; öte yandan, PKK ve Apo’nun karşısında, bağımsız şöyle dursun, onların parlamentoda bir “uzantı”sı halindeydi. Ya da, bu konuda partinin kafası karışıktı... Bu süreç, DTP’yi, bugün bulunduğu noktaya sürüklemiş getirmiştir. DTP, Anayasa Mahkemesi’nin önündedir. “Gül bahçeleri”nden geçerek bu noktaya gelmiş değiliz: Türkiye, gerçekten bölündü ve gerginleşti; gidiş kötü... Bir bakıma, bütün Kürtleri DTP temsil etmiyor. Öte yandan, parti kapatarak barış olmuyor; DTP’ye bir şans daha vermek, onu, PKK’den ve Apo’dan gerçekten bağımsız kılabilir mi? Sorun, Kürtleri, Türkiye’de kurmaya çalıştığımız demokrasiye gerçekten katkıya götürmektir. Ama demokrasi nedir ve ne değildir? Özdemir İnce, haklı olarak, fırsatı bulduğunda tekrarlıyor: Demokrasi= Özgürlük + Eşitlik + Kardeşlik. Fransız Devrimi’nden gelen büyük bir şiarla: 1. Özgürlüğün olmadığı yerde demokrasi yoktur; 2. Eşitliğin olmadığı yerde demokrasi yoktur; 3. Kardeşliğin olmadığı yerde demokrasi yoktur. İşte demokrasi! Bir başka gerçeğin de altını çizelim: Türkiye’nin bağımsızlığı, emperyalizme karşı verilmiş bir savaşla kazanıldı. Bağımsızlığın arkasından da bir devrim yaptık. İkisinin de temelinde deha ve ordu vardı: Emperyalizmin bugün de sürdüğü dünyada, ordunun yeri müstesnadır ve gözbebeğimizdir. Onun horlandığı yerde yokuz. AKP ile bu da oldu; ordunun aşağılandığını gördük: Güya hukuk adına, tartışma olsun diye, sokak adamlarının kalemlerinin önüne yem diye atıldı. Yetmedi, rektörler, profesörler ve ünlü gazeteciler içeriye atıldı... Ergenekon davası budur. Ama bir yerde balta taşa çarptı: Son günlerde üç paşa geldiler ve bildiklerini söyleyip gittiler. Ama arkası? Uzatmayalım: Skandal ayyuka çıkmıştır. Boşaltınız Silivri’deki bu tutukevlerini! Sırıtıyor! Mustafa Balbay’ın özgürlüklerinden yoksun oluşu, 280 günü aştı. Onu aşanlar da var. Türkiye’de yargıçların olduğunu bir kez daha hatırlatmanın günüdür. Bölgedeki göç almõş illerde yapõlan araştõrmaya göre halkõn yüzde 47.5’i DTP’nin tüm Kürtleri temsil etmediğini düşünüyor ‘İşsizlik’ teröre itiyorİstanbul Haber Servisi - Bahçe- şehir Üniversitesi Uluslararasõ Gü- venlik ve Stratejik Araştõrmalar Mer- kezi’nce gerçekleştirilen “Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri Sos- yo-Ekonomik ve Sosyo-Kültürel Yapı Araştırması” sonuçlarõna göre, kendilerini Kürt ve Zaza kimliğiyle ta- nõmlayanlarõn yalnõzca yüzde 9.9’u, te- rör örgütü PKK’nin Kürt kökenli yurttaşlarõn haklarõnõ savunan bir ör- güt olduğunu düşünüyor. Bölgedeki katõlõmcõlarõn yüzde 55’i “Devletin ih- tiyaçlarını karşılamadığını”, yüzde 31’i “terörün en önemli nedeninin işsizlik olduğunu”, yüzde 47.5’i “DTP’nin tüm Kürtleri temsil et- mediğini” belirtiyor. Terör uzmanõ Prof. Dr. Ercan Çit- lioğlu’nun denetiminde gerçekleşti- rilen araştõrma 12 ayrõ ekip tarafõndan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölge- lerinde 19 il ile buralardan göç almõş 10 Batõ ilindeki 530 yerleşim biri- minde 27 bin 276 hanehalkõnõ ulaşõ- larak, 4 bin 760 kişiyle yüz yüze mü- lakat yöntemiyle yapõldõ. Ankette toplam 612 soru yöneltildi. Bir yõl süresince yapõlan anketin so- nuçlarõna göre katõlõmcõlarõn yüzde 75.1’i “etnik kökenlerinden ötürü herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmadıklarını” belirtiyor. “DTP tüm Kürtleri temsil ediyor mu” sorusuna bölgeden katõlanlarõn yüzde 47.5’i “Hayır” derken yüzde 23.5’lik oran DTP’nin kendilerini temsil etti- ğini ifade ediyor. Yanõtlara göre, “toplumsal haya- tın vazgeçilmezleri” arasõnda birin- ci sõrada yüzde 89.8’lik oranla “din” olgusu gelirken katõlõmcõlarõn yüzde 57.3’ü “etnik kimliğin vazgeçilmez olduğunu” düşünüyor. “Gündelik hayatınızda karşıla- şabileceğiniz en önemli sorun nedir” sorusuna katõlõmcõlarõn yüzde 69’u iş- sizlik derken “anadilde eğitim” ya- nõtõnõ verenlerin oranõ yalnõzca yüzde 3.3’lük dilimi oluşturuyor. Özellikle Batõ illerindeki katõlõmcõlara son 20 yõl içerisinde neden göç ettikleri sorul- duğunda, yüzde 27.1’lik oran “ailevi nedenlere” işaret ederken yüzde 9.4’lük oran göç etme nedenleri ola- rak güvenlik ve terörü gösteriyor. Bireysel gelecek Devlet-birey ilişkisi alanõnda katõ- lõmcõlara “devletin beklentilerini karşılayıp karşılamadığı” soruldu- ğunda, yüzde 55.7’lik oran, devletin beklenti ve ihtiyaçlarõnõ “karşıla- madığını” ifade ediyor. Yüzde 31.6’sõ terörün nedeni olarak “işsiz- liği” gösterirken yüzde 19.7’lik oran “ayrımcılığa” işaret ediyor. Anket- te TC’nin, bölge halkõ için ne ifade ettiği de soruluyor. Katõlõmcõlarõn yüzde 99.1’i “TC benim için önem- lidir” derken yüzde 99’u “TC va- tandaşı olmak benim için önemli- dir”, yüzde 99.2’si “TC bayrağı be- nim için önemlidir”, yüzde 99.2’si ise “İstiklal Marşı benim için önem- lidir” yanõtõnõ veriyor. Katõlõmcõlarõn yüzde 33.6’sõ “ken- di geleceğimin daha iyi olacağını düşünüyorum” derken bu soru, “ül- kenin geleceğinin nasıl olacağını düşünüyorsunuz” şeklinde sorul- duğunda, katõlõmcõlarõn yüzde 52.4’ü “ülkenin geleceğinin daha kötü olacağının düşünüyorum” dedi. ADANA (Cumhuriyet Bürosu) - Adana Va- lisi İlhan Atış, izinsiz sokak gösterilerinde ço- cuklarõn ön plana çõkarõldõğõnõ, emniyet güçleri- nin ellerinden geldiğince müdahalelerde güç kullanmamaya çalõştõğõnõ söyledi. Vali Atõş, trafik kazasõnda hayatõnõ kaybeden ga- zeteci Seyit Ali Akgül’ün evine düzenlediği tazi- ye ziyareti sõrasõnda, son 5-6 ayda polisin, özellik- le faili meçhul olaylarõn aydõnlatõlmasõnda son derece başarõlõ bir tablo çizdiğini belirtti. Atõş, so- kak gösterilerinde son dönemlerde hep çocuklarõn ön planda tutulduğunu anõmsatarak, anne ve ba- balarõn çocuklarõna sahip çõkmasõ gerektiğini söy- ledi. Atõş, “Gerekirse devamlı olaya karışan çocukları ailelerinden alacağız. Aileler ço- cuklarına sahip çıkacak.” dedi. Bakan Çubukçu’dan Vali’ye destek Adana Valisi İlhan Atõş’õn, “Taş atan çocukla- rı ailelerin elinden alabiliriz” açõklamasõndan son- ra Milli Eğitim Bakanõ Nimet Çubukçu’dan va- liye destek geldi. Çubukçu, çocuklarõnõ koruya- mayan anne ve babalarõn velayet hakkõnõn ellerinden alõnmasõnõ öngören bir kanun bulunduğuna dikkat çekerek polise taş atan çocuklarõn ailelerine ses- lenerek, gerekirse çocuklarõn devlet korumasõna alõ- nacağõ uyarõsõnda bulundu. Çocuklarõn ailelerinin malõ ve mülkü olmadõğõnõ vurgulayan Çubukçu, “Her şeyden önce çocukları korumak anne ve ba- baların görevidir” şeklinde konuştu. Taş atan üniversiteliye 11 yõl 3 ay hapis DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Şanlõurfa’nõn Halfeti il- çesinde 4 Nisan’da Öcalan’õn do- ğum günü kutlamalarõna katõlan ve burada güvenlik güçlerine taş at- tõğõ iddiasõyla yargõlanan üniver- site öğrencisi Dicle Üniversitesi öğrencisi U.S.K, 11 yõl 3 ay ha- pisle cezalandõrõldõ. Diyarbakõr Özel Yetkili 6. Ağõr Ceza Mahkemesi’ndeki duruş- mada mahkeme heyeti, U.S.K’ye “Örgüte üye olmamakla birlik- te örgüt adına suç işlemek”ten 6 yõl 3 ay “örgüt propagandası” yapmaktan ayrõca 1 yõl ve “Top- lantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu” uyarõnca da 4 yõl hapisle cezalandõrõldõ. DİYARBAKIR / VAN (Cum- huriyet) - DTP’nin Van’da dü- zenlediği mitingde olaylar çõktõ. Göstericiler, orduevini taşladõ, polis gözyaşartõcõ bomba ve ba- sõnçlõ suyla grubu dağõttõ. DTP’nin Van’da düzenlediği “Barış ve Demokrasi Yürüyü- şü”nde Sebze Hali önünde top- lanmaya başlayan arasõnda DTP Van Milletvekili Özdal Üçer ile Van Belediye Başkanõ Bekir Ka- ya’nõn da bulunduğu kalabalõk grup, DTP İl binasõna doğru yü- rüyüşe geçti. Bu sõrada bir grubun polise taş atmaya başlamasõ üze- rine olaylar çõktõ. Göstericiler po- lise havai fişek, taş ve molotof- kokteylleri attõ. Polisin müdahalesi sonrasõ ara sokaklara dağõlan gös- tericiler Kõşla Caddesi üzerinde- ki orduevi’ni taş yağmuruna tut- tu. Olaylar sõrasõnda bir polis me- muru ve bazõ göstericiler yara- landõ. Polis, aralarõnda Üçer ve Kaya’nõn da bulunduğu küçük bir grubun DTP il binasõna yürü- mesine izin verdi. Erciş ilçesinde 3 Kasõm’daki olaylarõn ardõndan 9 Aralõk günü, gözaltõna alõnan 15 kişi’den 6’sõ tutuklandõ. Malatya İnönü ve İzmir Ege üniversitelerindeki izinsiz göste- rilere de güvenlik güçleri müda- hale etti. Batman’daki gösteriler- de gözaltõna alõnan ve adliyeye sevk edilen 35 çocuktan 12’si tu- tuklandõ. Aynõ gün gözaltõna alõ- nan 18 yaşõndan büyük 25 kişi de adliyeye sevk edildi. Ağrõ’nõn Patnos ilçesinde 1 kişi tutuklandõ, Hakkâri’nin Çukurca ilçesine ge- ce düzenlenen ev baskõnlarõnda 20 kişi gözaltõna alõndõ. SAYI 332’YE ÇIKTI 9 terörist teslim oldu ANKARA/DİYARBAKIR (Cumhuriyet) - Bölücü terör ör- gütüne yönelik operasyonlarda, PKK’nin sözde Mardin sorumlusu “Rüstem” kod adlõ Ömer Müs- lüm, Şõrnak sorumlusu “Cudi” kod adlõ Reşat Çeçek’in de yer al- dõğõ 9 terörist ölü ele geçirildi. Son olarak Şõrnak’õn Silopi ilçesinde te- rör örgütü PKK’nin Irak’taki kamp- larõndan kaçan 9 terörist, Habur Sõ- nõr Kapõsõ’nda güvenlik güçlerine teslim oldu. Son teslim olanlarla birlikte bu yõl örgütten kaçarak teslim olanlarõn sayõsõnõn da 332’ye yükseldiği açõklandõ. İran ile ortaklaşa Türkiye-İran- Irak sõnõrlarõnõn kesiştiği noktada düzenlenen operasyonlarda terör ör- gütünün ağõr kayõp verdiği dile getiriliyor. Van’da göstericiler orduevini taşladõ ‘Taş atanı ailesinden alırız’ TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ [email protected] - www.mehmetfarac.com Son günlerde yaşananlar ve önümüzdeki süreçteki muhtemel gelişmelerin daha net anlaşılabilmesi için size önce tarihin sayfalarından yeni bir yaprak sunmak istiyorum!.. Aşağıda yazım, 28 Nisan 2006 tarihli Cumhuriyet’te yayımlandı... “Kürt meselesi” konusunda, ileriki dönemde neler olabileceğini görmek istiyorsanız, lütfen 4 yıl önceki o analizi okuyun, sonra da yan sütunlardaki diğer yazıları... İşte “Terörle ‘özgürlük’ planı” başlığıyla çok şey anlatan o yazının kısa bir özeti: “PKK ve legal uzantıları, tüm eylem ve girişimlerini artık ‘Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm’ ekseninde büyütmeye çalışıyor. Sokak gösterilerinden, molotoflu eylemlere, mayınlı tuzaklardan pusuya kadar tüm eylemler, Öcalan’ın serbest bırakılması için yapılıyor... İntifada provaları ve güvenlik güçlerine yönelik saldırılar bu amacı gerçekleştirmek için baskı unsuru olarak yoğunlaştırılıyor. Taşlar Öcalan için atılıyor, mayınlar ona hizmet ediyor, kurşunlar onun adına sıkılıyor!.. Şiddet siyasallaşmanın itici gücüne dönüştürülüyor. Öcalan’ın önümüzdeki süreçte genel af ya da özel bir yasayla salıverilerek önce DTP’nin başına, sonra da Meclis’e gönderilmesi, PKK’nin ana hedefi olarak dayatılıyor.” Yaprak!.. Şimdi 4 yıl önceki o yazının ışığında yeniden sormak gerekiyor... Güneydoğu kentlerindeki kitlesel gösteriler niçin yapılıyor?.. Polisle çatışmayı, kamu binalarını taşlamayı ve tutuklanmayı göze alan kalabalıklar kime hizmet ediyor?.. PKK’nin kuruluş yıldönümü olan 27 Kasım öncesinde DTP örgütleri ile PKK yandaşlarının katıldığı yürüyüşlerin en büyük gerekçesi Öcalan’ın yol haritası planının açıklanması ve açılımın sonuçlandırılması istemiydi... Öcalan İmralı’daki koşullarından yakınarak “beni öldürmek istiyorlar” diye isyan edince, kitle gösterileri de nihai amacına yönlendirildi! Yürüyüşlerde, Kürt açılımının sonuçlandırılması gibi istekler tamamen geri plana atıldı. Artık Güneydoğu’daki eylemlerde atılan sloganlar ve taşınan pankartlar, Kürt siyasetinin gerçek yönünü çok daha net gösteriyor! İşte son örnek... Dün Van’da yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı bir yürüyüşte göstericiler yine polisle çatıştı. Saldırıya uğrayan son kamu binası ise Van Orduevi’ydi. Bakınız, DTP’nin düzenlediği “Barış ve Demokrasi Yürüyüşü”nde açılan pankartlar, bu tür eylemlerin artık kime ve hangi amaca hizmet ettiğini net biçimde ortaya koymuyor mu: “Öcalan’a yaklaşım savaş ve barış gerekçemizdir”, “Özgür kimlik özgür önderlik için ölümüne direneceğiz”, “Kürt halkının özgürlüğü, önderliğin özgürlüğüne bağlıdır”, “Ya özgür önderlik ya da dünyayı başınıza yıkarız.” Hizmet!.. İşte yukarıdaki öngörüler ve saptamaların haklılığını bir kez daha gösteren son olay!.. Aklıevvellerle masa başı senaristleri Tokat’taki hain saldırıyı önce utanmadan “Ergenekon”a bağlamış, sonra da “karanlık” diyerek saçmasapan ve gülünç analizler yapmışlardı!.. Yani, tipik Kadıköy’de oturup köy romanı yazma psikolojisi, bu eylemle ilgili ahkâm kesmelerde de kendini göstermişti!.. Oysa 7 askerin şehit olduğu eylemin tek failinin PKK olduğu o kadar netti ki!.. Sonunda PKK’nin askeri kanadı HPG (Halk Savunma Güçleri) dün bir açıklama yaparak saldırıyı üstlendi. Peki eylem niçin yapılmıştı?.. Örgütün açıklamasını okuduğunuzda hem yanıtını öğrenecek hem de yukarıdaki tüm satırların anlamını bir kez daha kavrayacaksınız: “Son dönemde Gabar ve Cudi alanlarında operasyonların yapılması, Diyarbakır’da Aydın Erdem’in katledilmesi ve önderliğimiz (Öcalan) üzerinde uygulanan ölüm çukuru politikalarına misilleme olarak, herhangi bir talimat verilmemesine rağmen, ‘Dersim eyaletimize’ (Tunceli) bağlı bir birimimiz kendi inisiyatifiyle Reşadiye’de 7 askerin öldürüldüğü bir eylem gerçekleştirmiştir. Şu iyi bilinmelidir ki, Kürt halkının meşru savunma gücü HPG, önderliğimiz konusunda çok hassastır. Söz konusu olan önderimizse her birimimiz kendi inisiyatifini kullanma hakkına sahiptir.” Eylem!.. Peki bu gidiş nereye?... Sosyal patlamalara yol açan hayat pahalılığı, intihara götüren iflaslar, kapanan on binlerce işyeri, işsiz kalan yüz binlerce insan... Çöküntüye giden bir ekonomi... Sayısı hızla artan cinayetler, soygunlar ve yoksulluk bunalımıyla yıkılan on binlerce yuva... Başbakan’ın mitingilerde yurttaşları azarlaması, çiftçilere “ananı al da git” demesi, medyaya baskı uygulaması, muhaliflerin binbir entrika ile susturulması... Ergenekon’un sözde AKP’yi yıkma planları!.. Anayasa Mahkemesi’nin Erdoğan’ın partisine vurduğu “irticai eylemlerin odağı” damgası... Bunların hiçbiri değil!.. Devinim kazanan terör ve Kürt açılımı adı altındaki fiyaskonun toplumda yaratacağı kaos AKP’nin sonunu getirecek!.. Açılım takıyyesi çıkmaza girdikçe PKK saldırganlaşacak, kitlesel eylemler batıya kayacak... PKK tıpkı 1990’lardaki gibi terörü arttıracak ve AKP özellikle batıda hızla oy kaybedecek... Bu kaos ortamı iktidar partisini toplumsal muhalefetin en önemli hedefi haline getirecek!.. Ve ne yazık ki bu karmaşadan özellikle doğuda DTP ve PKK kazançlı çıkacak!.. PKK’nin ajansında 8 Aralık’ta yayımlanan “yolun sonu” başlıklı bir analizi okuduğumda, kafamda çok uzun süre önce şekillenen yukarıdaki olası tabloyu bir kez daha sorguladım... İşte “Mevzubahis Öcalan’sa, gerisi teferruattır” demek isteyen o analizin özeti: “Son günlerde yaşanan Serhıldan (başkaldırı) dalgası giderek büyük bir tırmanış sergilerken, olaya nazır her kesimi yeniden muhasebe yapmaya sevk etmektedir. Bundan böyle Kürt coğrafyasında yaşanan gelişmeler 90’lı yıllardaki gibi olmayacaktır. Kürtler son otuz yıldır tarihlerinde hiç kat etmedikleri bir mesafeyi almışlardır... Bugün Manisa’dan Ağrı’ya kadar 24 saat içinde Kürt hareketi istediği eylemi koyabilmektedir. AKP kadroları bırakalım sorunu çözmeyi, kaos ve çatışmayı daha da derinleştirecek bir sürecin önünü açmış bulunmaktadır. Öcalan’ı görmezden gelmek çok tehlikeli sulara açılmayı beraberinde getirecektir. Erdoğan bu dalgalara ne kadar dayanabilir, onu süreç gösterecektir. Lakin Kürt coğrafyasında AKP yolun sonuna gelmiştir. Tıpkı Öcalan’ın dediği gibi: Bizim rüzgârımızla gelenler, bizim rüzgârımızla da giderler.” Ve Rüzgâr!.. ÇİTLİOĞLU: SORUN DEVLET POLİTİKALARIYLA ÇÖZÜLMELİ Prof. Ercan Çitlioğlu, anketin sonuçlarõnõn, Türkiye’nin Kürt sorununu kõsa zamanda çözme zorunluluğuna işaret ettiği- ni söyledi. Çitlioğlu, “Bu sorun hükümet değil, devlet poli- tikalarõyla çözülmeli. Toplumun çeşitli kesimlerinde etnik kim- liklere karşõ duyarlõlõk artõyor. Radikal ve lokal olaylarõn yay- gõnlaşma olasõlõğõ göz ardõ edilmemeli” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle