21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
N ARASTIRMALAR BUYUK HADRON ÇARPIŞTIRICISI DÜNYA REKORU KIRDI Dünyanın en büyük parçacık hızlan- dırıcısı Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (BHÇ) yeniden çalışmaya başlamasından sadece OQ bir hafta sonra dünya rekoru kırdı. Avrupa Çekirdek Araştırmalan Organizasyonu'ndan (CERN) yapılan açıklamaya göre BHÇ'nin iki proton ışı- nı pazartesi sabahı (30.11.09) 1,18 tera- elektıonvoltluk (TeV) enerji üretti. Oysa BHÇ'den önce en büyük parçacık hızlandırıcısı olan Tevatron (Fermilab, Chicago) ancak 0,98 TeV'ye ulaşabili- yordu. CERN'deki hızlandırıcı maksi- mum yedi TeV'ye ulaşabilecek kapasitede diyor yetkililer. BHÇ ayarlarca süren ora- nım çalışmalarmdan sonra 20 Kasım'da yeniden çalışmaya başlamıştı. Hızlandırıcı ilk başta kısıtlı güçle çalıştırıldı. Önümüzdeki haftalarda parçacık ışınla- rının enerjisi yükseltilecek, ayrıca pro- tonlar da daha hızlı hareket edecek. Fransa/İsviçre sınırındaki tesisteki çalışmalarla evrenin oluşumu ve mad- denin yapısı hakkında aydınlatıcı bilgi- ler edinmeyi uman bilim insanları, ilk patlamadan hemen sonraki koşulları ye- niden yaratmak istiyorlar. Deneyler sı- rasında yüksek enerjili parçacıklar ne- redeyse ışık hızında hareket ettirilerek çarpıştırılmaya çalışılacak. AÇLIĞA KARŞIPAMUK TOHUMU Pamuk insanlığın kültüre aldığı en es- ki ve en önemli bifkılerden biridir. Parnuktan her turlü tekstıl urünü üretil- moktc. Ameriknlı bilim insanları gimdi i pamuk bitkisinin tohumu içindeki bir zehri zararsız hale getirdiler. Pamuk to- humu bundan böyle gıda ürünü olarak da kullanılabilecek. Protein açısmdan zen- gin olan tohumların dünya genelindeki açlıga çare olabileceğine inanan bilim in- sanları, pamukta beş yüz milyon ınsanı besleyecek kadar protein bulunduğunu söylüyorlar. Zehirsiz pamuk tohumu yetiştirmeye başaran Texas A&.M Üniversitesi araş- tırmacısı Keerti Rathore, bu protein kaynağından yararlanmanın çok fayda- lı olacağı kanısında. On yıl içinde zehirsiz pamuk tohu- muyla protein krakeri, protein içeceği, ek- mek, bisküvi ve diğer gıda ürünlerinin üretilmesi beklenebilir. Rathore tara- fından yetiştirilen pamuk tohumları Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) ve Amerikan Gıda ve Ilaç Dairesi'nin (FDA) standartlanna da uygun. Şimdiye kadar sadece sığırlar zarar görmeden pa- muk tohumu yiyebiliyordu. Çünkü sin- dirim sistemleri pamuk tohumunda bu- lunan gosipol maddesini zararsız hale ge- tirmekte. Bu madde diğer hayvanlarda ve insanlarda kalp ve karaciğer bozukluk- larına yol açmakta. Pamuk tohumuyla beslenen tavuklar bir hafta sonra ölü- yorlar. Araştırmacılar uzun bir süredir bu maddeyi nötrleştirmek için çalışıyorlar- dı. 1950'li yıllarda bilim insanları zehrin üretilmesinden sorumlu geni devre dışı bırakarak, gosipolsüz pamuk üretmeye ba- şarmışlardı. Ne var ki bu maddeyi içermeyen pa- muk büceklere ve diğer hastalıklara kar- şı duyarlı hale gelmişti. Rathore şimdi sa- dece tohumdaki gosipol üretimini dur- duracak bir yol buldu. Bitkinin diğer kt- sımları bu maddeyi üretmeye devam et- tiği için pamuk bitkisi zarar görmüyor de- niyor Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde. FARKLIKOKANLAR DAHA ÇEKÎCİ Dişi maymunlar eşlerini görünüşe göre değil kokularına göre seçiyorlar. Kendilerine ej olacak maymunlann fark- lı kokmaları gerekiyor. Uluslararası bir araştırma ekibi 200 dişi Mandrill may- munun (Mandrillus sphinx) genlerini in- Araştırma celerken, kan ömeklerinden elde edilen kalıtım ve üreme motifleri arasında bir ilişkinin bulundugunu fark etmiş. Journal of Evolutionary Biology dergisindeki yazıya göre dişi maymunlar mümkün olduğu kadar farklı genler taşıyan eşleri tercih ediyorlar. Bilim insanları eş seçi- minin koku duyusuyla gerçekleştiğini tah- min ediyorlar. Bunun dıştnda seçici döl- lenmenin de önemli bir rol oynadığı sa- nılmakta. Dişiler kokuya bakmaksızın çeşitli er- kek maymunlarla çiftleştikleri zaman, benzer kalıtımlı sperma bedenden atı- lırken, farklı olanlar döllenme için "se- çiliyor". MHC (Majör Histokompatibilite) kompleksinin bir grup gcni beden ko- kusunu etkilemekte. Bilim insanlaruia gö- re maymunlar MHC ve dolayısıyla da ko- kulan kendilerinkinden farklı olanlan an- yorlar. Böylece yavrular daha büyük ge- netik çeşitliliğe sahip oluyor, TEHLİKE ANINDA ERKEK VE KADIN FARKLI REAKSÎYONLAR GÖSTERİYOR Polonya'daki Jagiellonski Tıp Üniversitesi bilim insanları tehlikeli anları yansıtan çeşitli resimlere bakan kırk katılımcıntn beyin etkinliğini fonk- siyonel manyetik rezonans tomografisiyle inceleyerek, erkeklerde tehlikeyi önle- yecek davranışlarla ilişkili olan beyin böl- gelerin etkinleştiğini görmüşler. Oysa kadınlarda duygulardan so- rumlu merkezlerdeki etkinlikler güçle- niyor. Beyin taraması 21 erkekte ve 19 kadında gerçekleştirilmiş. Gönüllülere çe- şitli duygusal reaksiyonları harckete ge- çirecek resimler gösterilmiş. Birinci evrede yalnızca olumsuz, ikin- ci evrede ise sadece olumlu olayları yan- sıtan resimler gösterilmiş katılımcılara. Olumsuz resimleri incelerken kadınların sol talamuslarında daha güçlü bir etkin- lik yaşanmış. Bu bölgede duyumsal bil- giler beynin ağrı ve zevk merkezine ile- tilmekte. Erkeklerde ise sol insular kor- tekste daha büyük etkinlik meydana ge- liyor. Bu bölge solunum, kalp atışı ve sin- dirim gibi istençdışı reaksiyonların kont- r o 1 ü n d e önemli bir rol oyna- makta. Bu bölgedeki etkinlik ay- rıca bedeni tehlikeden uzaklaşmaya veya tehli- keye karşı koymaya da zorlamakta. Araştınnacı Andrzej Urbanik'e göre bu sonuçlar, erkeğin tehlikeli anlarda ka- dınlara kıyasla niçin daha etkin olduk- larını kanıtlamakta. Olumlu resimler gösterildiğinde kadınlarda bellekle ilgi- li beyin bölgesindeki etkinlikler artmış. Erkeklerde ise bu durumda görsel bilgi- lerin işlendiği bölgelerdeki etkinlikler ar- tıyor. Urbanik, kadınların olumlu uya- rımları daha büyük bir sosyal bağlamda analiz ettiklerini ve pozitif görüntüleri belli başlı anılarla ilişkilendirdiklerini tah- min ediyor. Örneğin gülen bir çocuğun resmi kendi çocuğunun o yaştaki halini hatırlatabiliyor. Erkeklerin reaksiyon- ları ise daha az duygusal diyor uzman. Hazırlayan: Nilgün Özbaşaran Dede OKULLAR TATİL OLUNCA D0MUZ GRİBİ DAHA AZ YAYILIYOR Avrupa'da gerçekleştirilen bir araştırmaya göre okulla- rın tatil edilmesi domuz gribinin yayılmasını önlemekte. Salgın sırasında okullar tatil edildiğinde bulaşma yüzde yir- mi bir azalıyor diyor Niel Hens BMC Infectious Diseases dergisinde. Bilim insanları sekiz Avrupa ülke- sinde, okul günlerinde, hafta sonla- rında ve tatil günlerindeki bulaşma ris- kini karşılaştırırken özellikle de Almanya, Belçika, Polonya, Italya ve Ingiltere'deki verilerden yararlanmış. Hens ve ekibinin sonuçlarına gö- re okullar kapalı olduğu zaman ço- cuklar diğer insanlarla yüzde on da- ha az ilişkiye giriyorlar. Hafta sonla- rına ise farklı nesillerle bir araya geliyorlar, mesela aile zi- yaretlerinde olduğu gibi. Çocuklar genelde diğer insanlar- la daha fazla ilişkide oldukları için ve temizlik kurallarına pek dikkat etmedikleri için enfeksiyon hastalıklarını daha kolay bulaştıra- biliyorlar. Daha az ilişki salgın sırasında bü- yük bir avantaj olabilir diyor Hens. Bilim insanları bununla birlikte okul- ların tatil edilmesinin ekonomik olumsuzlukları da beraberinde ge- tirebileceğini bu yüzden de bu tür ka- rarların iyice düşünülerek veril- mesi gerektiği konusunda da uyarı- yorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle