Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 EtClM1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
IVobel Edebiyat Ödülü'nüıı sahibi Poloııya'nın çekiııgeıı ve sıkılgaıı ozaıu Wislava Szymfoorska:
Bu yaştan sonra başım dönmezTk Töbe! ödülünün bü)ük bir
J\J sorumluiuk olduğunu
A. v belirten '.Vislava
Szymborska. insana halka açık
bir kişilik edinrne zorunluluğunu
getırdiğıne değinerek. bunun
kendisi ıçin çok güç olduğunu
ifade ediyor. Özel yaşamına
özen gösteren b;r insan
olduğunu \e böyle durumlarda
ne yapılması ge'ektiğini
bilmediğiri! söyieyen
Szymborska, "Eminim bundan
sonra yaşantımın sakinanlannı
geride bırakmışolacağım. Ama
bu yaştan sonra hiçbir şey başımı
döndüremez ben:m" divor.
Bitiş ve
Başlangıç
Her savaşın arcından
birileri ortalığı
temizlemeli.
Az buçuk bir diizen
kendiliginden kurulmaz
Birileri temizlemeli kürekle
yollardaki döküntüleri
ki ceset dolu arabalar
de\am edebilsin vollanna
Birileri tıkanıp kalacak elbet
çamurlarda ve küllerde
parçalanmış koltuklarda.
cam
parçalannda
\e kanlı bczlerin arasında
Birileri kütükleri bulup
dayamalı duvarlara
pencerelere cam takmalı
kapılan geçirmeli
menteşelere
Kendiliğinden olmaz bunlar,
fotoğraflarda
yıllar. yıllar alır.
Tüm kameralar şimdiden
başka bir sa\aşa gitti.
Köprüler yeniden kurulmalı
\e istasyonlar yenilenmeli.
Kolları sıvamaktan
gömleğin kollan
parçalanmalı
Birisi elinde süpürge
anlatıyor savaşın nasıl
olduğunu.
Öbürü dinliyor
ve parçalanmamış başını
sallıyor.
Fakat hemen çok yakında
bulunmalı böy leleri
tüm bunlardan yorgun.
Birileri bazen
kazıp çıkarmalı çalılann
altından
o boktan gerçekleri
firlatıp atmak için çöplüğe
Onlar ne yaptıklarını
bilenler
yer açmalı
kendilerinden az bilenlere
azdan daha az bilenlere.
Hiç bilmeyenlere.
Çimenler örtüyor şimdi
nedenleri ve yaşananları.
Birileri yattığı yerden
ağzı açık
bakıyor bulutlara.
(Çe\ iren: Özkan Mert)
GlRHAN L'ÇKAN
STOCKHOLM - Perşembe günü sara-
vın hemen karşisindakı borsa binasının
Isveç Akademisi'ne aıt olan katında bu-
lunan akademinin damıi sekreterinin oda-
sındakı tarılısel çalarsaat bir kez daha
13.00'ü çaldı ama. biz duymadık. Bu kez
Daimi SekreterStureAllen'inodasınade-
ğıl. toplantı salonunaalınmıştık. Polonya-
lı \e emektar meslektaşım Tomas \\latz,
yıne Polonya'dan ve burada epeydır gö-
re\ yapanıki arkadaşıylaveheyecan içın-
de beklıyordu. Ona. "Szymborska favori
gösteriliyor, ne dersin" dıye sordum.
"Sannıam" dedi, "bu kez bir İsveçliye \e-
rilecek sanıyorum, belki de Astrid Lindg-
ren'e". Saat 13.00 oldu. kapı açıldı. Flaş-
lar. spot ışıkları. Srure Allen'ı aydınlatma-
ya başladı. Daha "Bu yılın \obel Edebi-
yat Ödülü Polonyalı..." demiştı ki. Tomas
ve arkadaşlannı ha\ada gördüm! E\et. bu
yılın ödülü. Polonyalıozan veeleştirmen
VVislavva Szymborska'ya verilmiştı. Adı-
nın. "VislayaŞumborşka-olarak okundu-
ğunu öğrendim o arada. Ödüi ıçin layık
görülüşünün resmi gerekçesi şöyleydı:
"İronik bir kesinlikle, tarihsel \e biyolo-
jik ilişkiyi, insan gerçeğinin bir parçası
olarak günışığına çıkaran şiirinden örii-
rü..."
Szymborska. bu ödiilii alan 9. kadın \ e
4. Polonyalı yazar oldu. Isveççede. An-
ders Bodegard'un çe\ irisıvle 100 kadar
şiiri iki ayrı kıtapta yeralıyor. İngılızce-
yı ise. Stanisla>\ Baranc/ak v e Clare Ca-
vanaghtarafından çevrilmış. "Vie>* »ith
a grain of sand" başlığıyla geçen yıl ya-
yımlanan knaptaozanın 1^57'dekı "Cal-
ling out to Veti™ kitabından. 1993'teki
"The End and the Beginning"e dek yaz-
dığışıırlerdenyapılmişseçmelerbulunu-
yor. !957"de "Stalinizmden koptuğu ve
toplumsal gerçekçi içerikli önceki şiirteri-
ni içeren iki kitabını yok kabul ettiği" y a-
pılan ilk yorumlar arasında. Zaten yuka-
nda adı anılan kıtaptakı Yetfnin de Sta-
lin olduğu sanılıyor. Symborska'nın şiiri
hakkındaçe\ irnıenı Bodegard. "Sakinbir
anlatım biçemine sahip, çevirmesi güç"
saptamasını yapıyor. Ozanın birşiirinde-
kı şu dizelen. bu saptamayı doğruluyor:
"Gücenme bana dil. sana ağır sözcük-
leryüklüyorumdiyeAedahahafifgibigö-
zükenler diye işliyorum onları kendim-
ce..."
Anders Rodegard, Polonyalı ozanı şöy-
le tanımlıyor:
~O. diiş kınklıklannın ozanı. Bizden
unıut topluyor ama, yolun sonuna vardı-
ğımızda ortada bir umudun kalıp kalma-
dığını, bir adım ileri gidip gitmediğimizi
anlayamıyoruz. Kişi onun şiirlerini okur-
12 şiir kitabı olan Szvmborska'nın eleştirmenlere göre en iyi kitabı 'Kendi Kendime Sorular' adlı yapıti.
'Şiirin Mozart 'ı Szymborska
Küitür Semsi - İs\eç Akademisi'nin
"insan gerçeğine mizahi açılardan baktı-
ğı"gerekçesinedayanarak verdiği Nobel
Edebiyat Ödülünün bu yılki sahibi Po-
lonvalı kadın şair \\isla»a Szjmborska,
Henr> k Sienkie«icz( 1905). \V Stanisla»
Re>mont (1924) \e Czeslaw Miloszdan
(1980) sonra Nobel'i kazanan dördüncü
Polonyalı \e dokuzuncu kadın şaır oldu.
Ödülü aldığını öğrenıröğrenmez ken-
disini ara\an lıaber ajanslanyla telefon-
da görüşme>i kabul eden Szvmborska.
ada> lar arasında olduğunu bilmesine rağ-
men İs\eç AkademİM'nin kararının ken-
disi için büyük bir sürpriz olduğunu sö\ -
ledi. Ünlü >air. "Czesla\\ Milosz'un ödül
kazanması bence çok daha önem-
li bir ola\ dı. Ödüle la\ ık görülmem
ülkemin edebiyatı adıııa çok sevin-
dirici. Ancak benim gibi pek çok
şair daha bu ödülü hak ediyor" dı-
>erek Tadeusz Roze>\icz \e Zbig-
niew Herbert'ın de çok önemlı ^a-
irler olduğunu belirtti.
"?3 vaşındaki şair. Polonya'nın
batısındakı Poznan bölgesinde bu-
lunan Kornik kentinde 2 Tenımuz
1923 \ılında doğdu. Krakovdaki
Jasıellone Üni\ersite.M Edebi\at\e
manda Poloııya entelektüellen arasında
>er aldı. 12 şiir kitabı olan Szynıbors-
ka'nın eleştirmenlere göre en i\ı kitabı
'Kendi Kendime Sorular' adlı vapıtı Ün-
lü şair bu kitapta nıükemmel bir şiirsel
anlatımla. çağımızın ahlaki sorunlanna
telset'ibıraçıdan\aklaşı\or. Şiirlerini an-
laşılır. valın bir dil leyazan şair afonzma-
lardan vararlanarak insanlık. aşk \e ölünı
üzerınde yoğunlaşnor. '\"KW VMth A
Grain of.Sand'adlı kitabı geçen \ıl İngi-
lızce>e çe\ rilen Sz\ mborska'ııın pek çok
şiiri de Fransızca başta olmak üzere pek
çok Batı dilinın yanı sıra Arapça. İbranı-
ce. Japonca \e Çince gibı dillere de ee\-
rıldi Şainn aldığı öduller ıse Krakou
P
olonya şiirinin en büyük ustası
olarak kabul edilen Szymborska,
yapıtlarında şiirsel bir lirizmle
felsefe ve ahlakın kusursuz bileşimini
ortaya koyuyor. Varoloşumuza ilişkin
sorunları felsefenin süzgecinden
geçirdikten sonra üretken, zengin \e
eğlendirici diyaloglarla büyük bir şiirin
temelini atıvor.
SOSNOIOJİ Fakültesi'ni bitiren Szvmbors-
ka. vaşamı bovunca bu kentten hiç ayrıl-
madı.
Polonva şiirinin en büv ük ustası olarak
kabul edilen Szymborska. yapıtlarında
şiirsel bir lirizm ile felsefe \e ahlakın ku-
sursuz bileşimini ortaya koyuvor. Okur-
lagözgöze. denndenkonuşan bir şair Va-
roloşumuza ilişkin sorunları felsefenin
süzgecinden geçirdikten sonra üretken.
zengin ve eğlendirici divaloglarlabüvük
bir şiirin temellerini atıvor. 1945 vılında
şiirlerini ilk kez vavımlayan Szymbors-
ka. yapıtlannda manev i değerlerin her şe-
vin önünde sittigini savundu \e kısa za-
Kenti Edebivat Ödülü (1954 ı. Polonva
Kültür Bakanlıûı Ödülü (1963). Goet'he
Ödülü (1991). Herder Ödülü (1995) ve
geçen hafta içerisinde kendisme verilen
Polonva PEN Kulubü Ödülü. Szvmbors-
ka'ııın 1995 vılında \enlen Adanı Mic-
kievvicz Üniversitesi Onursal Doktorluk
unvanı bulunuyor.
Nobel Akademisindenyapılanaçıkla-
nıada. 'şiirin Mozart'ı' olarak tanımla-
nan "3 vaşındaki şairin 195^'den bu va-
na (sözü edilen tarih. Polonva'da sansü-
rün kaldınlışının öncesine davanıvor) şi-
irlerini bir arav a getırdıği pek çok kitabı-
nın yayımlandığı. bunun yanı sıra eleşti-
ri >azıları ve erken Fransız şiirinden çe-
virilerinin bulunduğu belirtildi.
Szvmborskanın Nobel edebivat ödü-
lünü alması Polonva'da büv ük sev inç va-
rattı Devlet Başkaııı Aleksander Kwas-
nie^ski. Polon\a halkının bu mutluluğu
pavlaştığıııı belirtti. Ünlü şairin yaşadığı
ver olan Kornikte vayunlanan günlük
gazete 'Tvgodnik Po»\szechny'nin editö-
rü Jerzy Turo»itz ise Szvmborska'nın
Nobel'i hak ettiğı ve ülkenin en öneınli
şairi olduğunu kanıtladığını söyledı. Ün-
lü Polonvalı vazar Stanislav> \xm. mes-
lektaşııım bu ödülü kesinlikle hak ettiğı-
nı belırtirken ABD'de vaşavan Nobel
ödüllü şair Czesla\\ Milosz ise
Szv mborska'nın hav ranı olduğunu
sövleverek "Her şevdcn önce bu
ödül. 20. > üzyıl Polonva şiirinin bü-
v ük bir atılım içerisinde olduğunu
gösterhor" dedi.
Szvmborska'nın Almanva'daki
v av ıncisi Rainer VVeiss ise şairin ki-
taplarının Uluslararası Frankfurt
Kitap Fuan'nda büyük ilgi gördü-
ğünii bildirdi. Okuyucuların Nobel
almış yazarların kitaplanna ilgi
gösterd'iğini söy leyen \\eiss, geçen
^ ^ yılın edebiyat ödülü sahibi Seamus
Heanej'nin kitaplarından 500 bin pound
tutarında ekstra bir gelir elde edıldiğini
anımsattı. Nobelli yazarların kıtaplarını
yayımlay an ünlü y ay ınev i Faber & Faber
yetkılisi Joanna \Iackle da okuyucunun
bu yöndekı eğılimlerinı doğrulayarak
üzerinde "Nobel ödüllüdür' damgası ta-
şıyan kıtaplann satışlan her zaman arttır-
dığını söyledi.
1.12 milyon dolar tutarındaki edebiyat
ödülü. Nobel ödülünün ısim babası Is-
veçli bilgin Alfred Noberin 100. ölüm
yıldönümüne rastlayan 10 aralık günü
Stockholm'de diizenlenecek bir törenle
Szvmbor.ska'va verilecek.
ken bir şeyler oluvor. Belirli bir konuda
üzerinde bü\ ük titizlikle durduğu şürleri
var. Örneğin 'Soğan' başlıklı şiiri soğan-
dan, Nefret' ise nefretten bahsediyor."
Anders Bodegar'ın Szymborska'nın şi-
irlerini doğrudan doğruya Lehçeden çe-
v irmiş olduğunu da ekleyelim.
1996 vilınm ödülüyle ilgili
yoruıhlar
73 yaşındakı VV'islavva Szymborska,
ödülün açıklamasmdan hemen sonra ken-
disini telefonla arayan Isveç gazetesi Da-
gens Nyheter'e ilk tepkisini şu sözlerle di-
\s getirdi:
"Az daha ölüyordum, telefona ancak
dört ayak üzerinde gelebildim. Dizlerim
çözülmüştü. Elli söyleşi vapmış gibiydim.
kanşık du\ gular içindev im. Büv üksevinç
\e büyük kafa kanşıkiığı. Hatta büyük
korku da. Nobel ödülü, korkunç bir so-
rumluluk. İnsana, halka açık bir kişilik
edinme gereğini \eriyor. Bu da benim için
çok güç. Eminim bundan sonra yaşann-
niın sakin anlannı geride bırakmış olaca-
ğım. Oysa >azabilmem için sakinliğe ge-
reksinmem var. Bunun dışında.önemli bir
etkilenme altinda olacağımı sanmıyorum.
Bu yaştan sonra hiçbir şey başımı döndü-
remez benim."
Syzmborska. Reuter Ajansının sorula-
rını yanıtlarken. çevirmeni Anders Bode-
gard' ı övdü ve "Sıradan bir çeviri olsay-
dı. İs>eç Akademisi beni bulup çıkaramaz-
dı"dedi.
Dagens Nyheter. çeşitli ülkelerdekı mu-
habirlerine. bu yılki ödülle ilgili tepkile-
ri sordu. Gazeteye ulaşan bazı tepkiler
şöyle:
AImanya:Tartışılmasıolanaksızbirse-
çım. Çok iyı birseçım. İlginçtırki bir kez
daha -geçen yılki Seamus Haeney'in ar-
dından- bir kez daha bir şair. ödülü kazan-
dı. Bunun nedenleri üzerine spekülasyon
yapılabılır. Belkı de akademi. lekelenmış
adını temize çıkarmak ıçin bu yolu. yani
hakkında tartışamayacak bir ozanı seçti.
Şiirde bunu yapmak. romandakinden da-
ha kolay çünkü. (Thomas Steinfeld;
Frankfurter Allgcmeine Zeıtung gazetesi-
nin edebiyat eleştirnıeni)
Fransa: Fransızcada ozanın bu yıl ya-
yımlanan tek bır kitabı var. Görüşü iste-
nen eleştirmenler. ozanı tanımadıkları için
yorum yapmaktan kaçındılar. Liberati-
on'un edebiyat redaktörü AntonieDeGa-
udemer, ozanın adını duyduğunu. ancak
hiçbir şıirini okumadığını söyledi.
Rusya: Polonva edebıyatı uzmanı Kse-
nia Starosselkaya. ozanın Rusya'da iyi ta-
nındığını. yönetnğı edebiyat dergisinde
zaman zaman şiırîerinin yayımlandığını
\eünlüozan AnnaAchmatovatarafından
Rusçaya çevrilerek kitap halıne getırildi-
ğini söyledi. —•
Hoüanda: NRC Handelsblad gazetesi-
nin eleştirmeni Marjoleine de Vos, karar-
dan büyük sev inç duyduğunu söyledi ve
Brodsky'nın."Yüzyıİıneniyiozanlannın
Polonyalı olduğunu ve bunlar arasında Mi-
losz, Herbert \e Szymborska'yı saydığı-
m" anımsattı.
Hindistan: Outlooks dergisinin kadın
yönetmcnı TarunTejpal, Polonyalı ozanın
adını bileduymadığını ve akademinin ka-
rarına şaşırdığını söyledi.
İsveç: Akademinin yalnızca anlaşılma-
sı güç. cafcaflı şairleri ödüllendirdiği sa-
vı. gıderek popülerıte ıçin ortaya atılan
bir klişeye dönmekte. Szymborska, gayet
ulaşılması kolay. açık ve burnumuzun
önündekinı görmemizi sağlayan bir şair.
Dudaklarındasürekli olarak ironik bir gü-
lümseme var. Kendisini çok ve içten se-
viyorum. Bu kez sıranın onda olmasını
dilemiştim. Şair \\erner Aspentröm bir şi-
ırınde "Eğer Polonya'daki o kadın şimdi
burada olsaydı / söz ederdik taşlardan ve
onlann akrabalanndan" y azar. \Yislavva
Szymborska ıle birlikte söylenebilecek
çok söz var: dünyayı telaşsız bir şekilde
izleyebilmek için. Astronomun ailesiyle
ilgili şiınnde olduğu gibi: ekseni etrafın-
da dönen ve gökyüzüne yakın olanla ılgi-
li yerel konulardan söz ediyorlar ve bir
yandan da tuzlu fıstık atıştınyorlar. (Ole
Hessler. Dagens Nyheter'in edebiyat eleş-
tirmeni)
Polonva: Nefis! Fevkalade! Akade-
mi'den tam isabet! Sıcak hümanizm ile
küreselliğı: yalınlık, zariflik, alçakgönül-
lükle iyi niyetli ironiyi ödüllendirdiler.
\\'ıslavva'nn yazdığı her şey hem elit dü-
zeyde. hem de herkesin anfamasına açık.
Bu tür edebiyata. yaşadığımız günlerde
gereksinme büyük. Szymborkska, fırtı-
nalı yıl 1989'dan sonra aklı başında ve
mesafeli bakış biçimini koruy an ender ki-
şilerden. Gerçek sanat için. çok gerekli
bir yetenek. Belki de. "kadınsal yakla-
şım" da kullanılabilirdi burada. (Rsyard
Kapunscinski; y azar)
DUŞUNCEYE SAYGI
Sanatçdardan TRT'ye protesto
BÜLENT ECEV İT
ANTALYA- "Altın PortakaPlar
bugün sahiplerine kavuşacak.
33"üncüsü gerçekleşen Altın
Portakal Film Festivali önceki gece
TRT 2'den naklen yay ımlanacağı
duyurulan "Altın Portakal Onur
Gecesi" töreninin gecikmesi
üzerine. sinema sanatçıları TRT'yi
protesto etti.
Festivalin üçüncü gününde Antalya
Kültür Merkezi'nde saat 21.00'de
başlayacağı duyurulan "Onur
Geeesi'töreninin TRT'nin link
hatlarının dolu olnıası nedeniyle
bekletilmesi. Çağdaş Sinema
Oyuncuları Derneği'nin (ÇASOD)
tepki göstermesine neden oldu. 45
dakika bekledikten sonra salonu
terk eden sanatçılar adına bir
açıklama yapan Aykut Koray.
"Tepkimiz Antalya halkına değil,
sanata gerekli ilgiyi göstermejen \e
saygısızca davranan
TRT'yedir"dedi.
Bu tepki üzerine sunucu Mustafa
• TRT 2"den naklen yayımlanacağı duyurulan "Altın Portakal
Onur Gecesi", link hatlarının dolu olması nedeniyle 45 dakika
gecikmeli başlayabildi. Bu duruma Çağdaş Sinema
Oyuncuları Derneği tepki gösterdi. Gecede Hülya Koçyiğit,
Atıf Yılmaz, Behlül Dal ve Tank Akan'a ödülleri verildi.
^ölaşan. kaydaalacaklarını
söyleyerek programı başlattı.
Gecede 33 yıl boyunca en çok
Altın Portakal kazanan yönetmen
olarak Atıf Yılmaz. K.adın Oyuncu
olarak Hülya Koçyiğit ve Erkek
Oyuncu olarak da Tarık Akan'a
ödülleri verildi. Altın Portakal
Yaşaın Boyu Onur Ödülü alan
Behlül Daî. ilk filmlerini çektiği
kamerayı Büyükşehir Belediyesi ve
Altın Porkatal Kültür ve Sanat
Vakfı Başkanı Hasan Subaşı'na
armağan etti. Başkan Hasan Subaşı
da Antalya'da Altın Portakal
Sinema Müzesi kuracaklarını
söyleyerek, Antalya'nın sinemaya
desteğinin her zaman süreceğini
belirtti. "Samanvolu" müzicinin
bestecisi Metin Bükey'in Antalya
için bestelediği müziğin bandını da
Subaşı'na verırken.
sesleııdirmesinin de Gönül Yazar
tarafından yapılacağını açıkladı.
^ı'önetmen Atıf^'ılmaz,
Antalya'dan ödül almak için
çalışmalarını sürdüreceğini
belirtirkcn. Hülya Koçyiğit de
Altın Portakal ödülünün büyük bır
değerı olduğunu vurguladı.
Tarık Akan ise. "Ülkemin
sorunlannı kendi sorunlarım
olarak gördüm ve sinemaya
taşıdım. Onur ödülü iyi güzel ama
son ödül değildir. Tekerlekli
sandalyey le de gelip Antalya'dan
ödül almaya devam edeceğim" dıye
konuştu. Özel Onur Ödülü'ne
değer görülen Türkan Şoray'ın ise
törene katılamazken. "Festhal
bitmeden geleceğim ve ödülümü
kendim alacağım"şeklınde mesaj
gönderdiği açıklandı. Şoray'ın
bugün Antalya'ya geleceği ve final
gecesine katılacağı öğrenildi.
AKM'de bugün yapılacak olan ve
TRT'de naklen yayınlacağı
bildirilen final gecesinde Altın
Portakal'lar sahiplerini bulacak. 12
film başv urmasına karşın. Erbil
Altanay'ın "İntihar Rehberi".
Yılmaz Duru'nun "Dünya Kadınla
Güzel" ve Adem Ayral'ın "Bir
Nefes Sevgi" adlı filmler bugüne
kadar kopyalannı göndermedi.
V'akıf yöneticileri, Sinema Eseri
Sahipleri Meslek Bırliği'nin
(SESAM) filmlerinin gönderilip
gönderilmeyeceği ya da yetişip
yetiştirilemeyeceği konusunda bir
açıklama yapmadığını bildirdiler.
Jüri ise bu filmlerin son güne kadar
(5 ekim) ulaştınlması halinde
değerlendirmeye alacağını da daha
önce açıklamıştı. -
MEMET FUAT
Yaşlı Bir Şaire
Mektuplar (4)
Sevgili Ş,
Bakıyorum, gene kıvırmış, gene inanılmaz şeyler
döktürmüşsün. Şiirdünyasından. gençlerden, Ha-
kan Savlı'dan, Ergin Yıldızoğlu'dan tek satır söz
etmiyorsun mektubunda.
Benimle uğraşıyorsun. Uğraş bakalım...
Modası geçmiş şiir anlayışımı savunmak için de-
ğil, senin kendini gökyüzünde gören, herkesi aşa-
ğılayan yaklaşımını belki kırabılırim dıye anmıştım
Melih Cevdet Anday'ın sözlerını, şiirin değişik kı-
lıklarda ortaya çıkışını anlatışındaki alçakgönüllülük
seni de belki büyüklük uykundan uyandırır dıye dü-
şünmüştüm.
Yadahiç uyanma!..
Kim bilir, belki de sana böylesine bir özgüven ge-
rekli. Şiir eşit sen. Sen neredeysen, şiir de orada.
Ne güzel!..
Yalnız, bir türlü anlayamadığın bir şey var:
Herkes istediği gibi şiir yazmakta özgürdür...
Şair şiirini yazar, okur ister beğenir, ister beğen-
mez...
Odaözgür çünkü...
Başka bir şair olarak sen de yalnızca bir okursun...
Beğenir. ya da begenmezsin...
Kısacası, şiir hiçbir zaman anlayışlarla değerlen-
dirilemez... Hangi kılıkta olursa olsun. sonuçta or-
taya şiir çıkıyor mu, ona bakılır...
Modası geçmişmiş, gelecekmış...
Yunus Emre hâlâ okunuyor mu, Karacaoğlan
Yahya Kemal, Ahmet Haşim?..
Günümüzün en çok okunan şairleri Nâzım Hik-
met, Orhan Veli, Ozdemir Asaf
Hiçbıri senin anlayışına uymuyor...
Başka bir şairi bunlardan daha çok sevebilirsin.
Başka bir şair senin için bunlardan daha büyük ola-
bilir.
Çok okunmak tek ölçüt değil, biliyorum.
Ama bir bak şu andığım adlara. ne kadar değişik
şiir anlayışlarının adamları...
Nedir onlara modaları ezip geçecek gücü veren?
Değişik kılıklarda ortaya çıkan şıır...
Sen de, onlar gibı, şiiri yakalarsan. ya da yakaia-
mışsan, bugün savunduğun anlayışın modası geç-
tikten sonra da okunur şiirlerin...
Bu "moda" sözcüğünü, benim bildiğim kadarıy-
la, bızim eleştirimızde üstüne basa basa ilk Salâh
Birsel kullandı. Şiirin ilkeleri adlı kitabında moday-
la ilgili bir parça vardı. Bu sözcüğün hafiflikleri. ba-
yağılıkları, tatsızlıkları çağrıştırdığını, oysa belli bır
çağ sanatının uzun boylu tutunamayacağını belirt-
mek için kullanıldığını söyleyerek şöyle bağlıyordu:
"Beğeni dediğimız şey, yani zevk, ınsanlara gö-
re değiştikten sonra, kuşaklara göre haydı haydı
değişir. Böyle olunca da beğenısı başkalaşmış ya
da yepyeni bir alana kaymış bir toplumdan, eski be-
ğeniye uyularak yazılmış yapıtları baştacı etmesıni
nasıl isteyebiliriz?"
Bu sözler kitabın Yenilik Yayınevi'ndeki ilk bası-
mından, 1952'den beri beni hep rahatsız etmiştir:
Sevdiği şairlerin, şiirlerin modası geçsın ister mi in-
san!..
Geçenlerde sen telefonda Salâh Birsel için de
kullandın bu sözcüğü, mektubunda da bana sataş-
mak için kullanıyorsun.
Anlaşılan senin son iki kitabındaki şiirler günün
modasını belirliyor.
Ama herkes senin gibı yazmıyor...
Ayrıca, şu benim modası geçmiş şiir anlayışımla
senin moda şiir anlayışın arasındaki aynmlar da
neymiş, bir bakalım...
Sanırım işin temelinde, kırkyıldırtartıştığımız. kaç
kere çözülüp yeniden düğümlenen "anlam" konu-
su yatıyor.
Şairler bir şey anlatarak da, anlatmadan da yüz-
yıllardırşiiryazdılar, yazıyorlar. Benim öykü şiirinden
yana sözler etmem bu durumu değiştirmez.
Ama bir yazın çevresınde, "Şiirde öykü olmaz,"
diyenler varsa, onlara karşı, birilerınin de, "Şiirde öy-
kü olur," demesı doğaldır.
Çünkü yapılan. yapılabilen bir şeyin, yapılmasına
karşı çıkmak. bir yasaklamadır. her yasak da mut-
laka tepki görür.
Hiç kimsenin yadsımadığı, yadsıyamayacağı. şı-
rin sözcüklerle yazıldığı gerçeğine gelince, bu du-
rum şiirin içinde düşüncelerin, duyguların yer alma-
sına kesinlikle engel değildir.
Şiir sözcüklerin uyumunda da, düşüncelerde de.
duygularda da oluşabilir.
Buna da yasak getirilirse. gene karşı çıkılması do-
ğaldır.
Sevgili Ş,
Ben senin şiir anlayışının yasaklar üstüne kurul-
duğu kanısındayım. Bir şair şiir anlayışını oluşturur-
ken bazı şeylerı kendine yasaklayabılir, ama bunu
başkalarına dayatmaya çalışmamalı...
Ben bütün yazın anlayışlarının özgürlükler üstü-
ne kurulmasından yanayım. Onun için de senınle
anlaşabilmemiz bu yasakçılıktan vazgeçmene bağ-
h...
Sevgiler, selamlar.:.
Türkiye'de ve
Sosyal Demokrat
DEĞİŞİM
Sosyal Demokrat
1
A.
DBĞİŞİMJ
• Kemalizm ve
Sosyal Demokrasi
• İnönii ile Sosyalist
Enternasyonal Üzerine
• Süleyman Genç'in
Deniz Baykal'a Mektubu