Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 EKİM 1996 CUMARTESİ
12 DIZIYAZI
Dinar felaket müzesi olmalıydı^.'EDRETGÜRCAN
Jjstelık belecıyenn. belediye başkanı
»rafından yeni bakana sunulan. >apılması
neklendığı halde yipılmayan istekleri
-.ardır. Çoğu 3nenı taşıyan îsteklerden bırı
te Dinar'da kamıı iöre\ i \apaeak memur
-atandaşlan.onlarn sosyal \a>amlarını
•Jağanü>tü ılîilencirmektedir. Vapılacak
.50 adet kamu lojtnanını Dinar'da kuş
ı.çmaz ınsan ^eçmez bır ganp yere nasıl
•aparsınız'1
Nıçin deprem e\len. kamu
bymanlan ıçın düşünülen yere yapılmadı
ii?.. Dinar depremınin haftasıydı. penşan
«rtamda yaşnoruz Tüm dükkânlar kapalı.
o y denıleyecek düzenınıiz bile yok.
ksyulara sokümak çok riskli. herkes yeni
Krdeprenıın Dınar'ı alıpgötürecegını
sJylihor.. Bc> lc dj$ünceler ıçınde
syenmızin önünden geçen üç yabancıyla
şHumlaştık. Altıııe: hısle onların Afet
blen'nın tcırMİcıleri olduîunu anladım.
Onları çay ıçneye ~bu\ur" ettım. biran
treddütten >uıra "geçmiş olsun" deyıp
Kiromuza girdıler. Yanılınamışız. üçü de
eı üstuüzevde bürokratlar.
S*cak bırMİykşı başladı. Sürdü. sürdü.
/klını hep "çsıv"' ışınde. Bizım Ah'ye
fsıldadım. *git~ dedim. "\e>apyap, bir
çr» düzcni \arat!" Alı beşdakıka sonra
teldi \e çayı oeaga koydu..
Eirıar'ı gezmişler. üzgünler... "-Buşehir
dözelir mi"Jı\c sordum. Tıpkı trafik
kazasından çıkmi) araba içın tamircıye
sorduğumuz gıbi. Bürokratlar çok olumlu
kv>nu:>tular... Anlattılar. Erzıııcan'dan
örnekler \ erdiler. Sonunda anladım kı
tüzelır ıımutlanmı yıtırmek ıstemıyorum
zıten. Aııcak onlara şöyle bır dü^üncem
oduğunu da soy ledım: "Ben olsam dedim.
Dinar'ı kapı çekmece, şu hali> le bırakır.
etrafıııı korumava alır \e bir felaket
rrüzesf \apardim.~ Yurdıın neresınde
olursa olsun in^aat \ apmak ısteyene. taın
rLh.sat alacağı zaman: "Lütfen gidin
Dinar'daki felaket mü/cmizi gezin, gelin ve
ruhsatverelimsize." Orada 10 sanıyede
kağıı gıbı yırtılan. cjmgıbı kırılan dökülen
bınalan. tokuyi tokuşa yerlere serilen.
alordeona dönen ister betonarme. ıster
yıgma. ister ahşap. ıster bağdadı. ıster taş
kerpıç... Her cın«.ten bıııa \ar: çok değil
^aıtece 6 şiddetinde bir deprem o hale
aetirdı. Insan kaybı az gıbı göriilüyor:
ıslında hasarlar depremden büyük. Şımdı
aklıma geliyoro gün konuştuklarımız.
Dinar. \a taiTi adam olmalı ya da böyle
bırakjlmalı. müze olmalı! Bari bırişe
varasın! 1600 deprem konutu... Ve bınlerce
1600 dert. Ay>elerçok haklı. Yıkılan
evlennın yanında bir ahır \ardı \e atlarını
oraya bağlıyorlardı At arabası onların
tkmek tekneleriydı. '»enı deprem
konutunda ata veryoktu. ""Nol'cek"!!
şimdı Ayşelerin hali?
Ayşegilirt beygiri ne olacak?
Vazımın buraMnda bızını Ayşegıl geldı.
kLocası Der\ ı* de yanında:
• Duyduk. yazı hazırlıyormuşsunuz.
dediler.
- E\et. dedim.
Ay şe. "Abim. dedi. bana bakıp Allasen yaz,
bizim bev gir ne olacak?"
Kocasının altı >ük arabası \ar. Depremden
önce. i?ı bıtınce atı. yıkılan e\inin kenarına
yaptıöı ııydurma bırahıra bağlıyordu.
Depremden >onra da kıray la tuttuğu.
bizdekı çadır yaşamından sonra bulduğu
bahçe e\ inm bir yanına koyuyonnuş.
Aysegılın e\ len yıkıldığı ıçm de\ let bir
deprem e\ i \enyor onlara.
E\ler4'er katlı apanman bıçimi. Yan yana
bloklar halınde. ^0 metrekare falan.. Gıdıp
çe\reyı. evleri gezmışler dün... Bakmışlar
ki oradakı düzen onlara. hele beygırlerine
hiç uygun düşnıüyor Bırden fena oinıuşlar,
çünkü aylardır. ömürlerinde seramıkli.
fayanslı. mutfaklı. aynalan falan olan,
balkonlu bir e\e geçmenin düşünii kurup
durmu^lar. Şıındı. kendılen sığıyorlar.
ama ~be>gir"e \er yok orada! Ondan.
"Bizinı be\gir ne olacak.." dıyorlar.
Düşündük. taşindık \e beraber birçözüm
getirdik. Ayşegıl o sosyetik e\lere
geçmeyecekler. ealışıp iki göz oda
çevırecekler \ıkılan e\lennın boşluğuna.
"b^gir" ıçin bir ahır yapacaklar. e\ ı de
kiraya \erecekler "Sağolsun de\letimiz."
dediler. aman ne dualar ettıler. ne dualar...
Tabıi. bana da.
1600 deprem konutu.
Ancak dert yalnız Ayşegilin değil ki dert
herkesin. E\ ler yapılırken akla
«elmeyenler şimdı gelmeye başlamış.
Adanıın bahçelı e\ı \ardı. yıkıldı.
^'ıkıIınadan öııce orada bahçesine sebze
falan ekerdı... Iraktörü. mıbzen...
Hollanda soyundan inekleri \ardı.
Depremden bu yana onlan iyi-kötü çadırlı.
çardaklı bırdüzende ıdare etmiş... Şımdi
apartman düzenınde ne > apacak? Evı
kiraya \erecek \e bahçeye uydurma bıre\
de o yapacak. Adam kura çekti. I600
daıreden bın çıktı. Falan blok. falan daıre...
Anahtan çevınrken dönüp baktı. hiç de
se\medığı bıri de karşı daıreyi çekmış...
Bır selam \erdı. ama ıçi de "cız" ettı..
Vanında karısı da \ardı. yeni e\lerine şöyle
bir gınp bakmak ıstedıler. se\inçlen zaten
kapıda kursaklanna düşmüştü... Karısı.
-\a>". dedı. "ben bunlarla karşılıklı
orurmam. ölsem oturmam.." Adam şa^kın.
dilı lal olmuş. çıktılar \e "E»i kira>a
\eririz" dediler. Kiraya \erdiler. Şimdi
4-
• Sonbaharın en son geldiği evimizin
yıkık bahçesinde yalnızca güller
açmıştı. Uzaktan o tanıdık sesi
duyduk: "Sevgili Dinarlılar... İştedevlet
verdiği sözü tutmuştur. Vatana, millete
ve Dinarlılara hayırlı olsun!.."
Devlet ve verdiği söz... Peki, bu
gerçekten tutulup yerine getirildi mi
Dinar'da?
Depretftj Dinarhn kent
kimliğiıüdeyoketmesin
OKTAY EKİNCİ
Bu yaz son Ege yolculuğumuzu Kütahya-Afyon üzerinden
yaparak Dinar'da ınşa edilmekte olan "afet könutlannr da
gördük. Kenttn içinden geçen refujlü karayolunun her iki
kenannda düzenlenen "Âfetzede Yerteşim Alanı Planlan"
kapsamında gerçekleştırilen bu konutlar "4 katlı apartman
MokJan" şeklinde yükseliyor. Edindigimiz bılgılere göre
toplam "2250 konut" ve "200 iş>eri" biriminden oluşan bu
yeni yerleşmenin. ilk aşamada "1500 konutluk" bölümü içiı:
anahtar dagıtım töreninin 29 EHın 1996'daki Cumhuriyet
Bayramı kutlamalanna yetıştinlmesıne çalışılıyor. Aynı
törenlerde. ayrıca-150 yeni işyerinin de açılışı planlanıyor»,
Dinar'daki bu yeni konut binalarına baktığımızda. devletin
"yaralan sarma" konusundaki kararlılıği ve başansından
ötürü elbette ki yüreğimiz ferahlıyor. Bayındırlık ve Iskân
Bakanlığı Yapı Işieri Genel MüdürlüğVne bağlı olarak
kurulan Dinar Deprem Bölgcsi Müstakil Kontrol
Müdürlüğİi'nün denetiminde. gerçekten gurur \erici bir
kamu hızmetı aerçekleşiyor. Kimı mşaat tabelalarındaki
"başlama tarihi 25.4.1996 - bitiş tarihi 5.10.1996" şeklinde
belinılen bilgiler, 1500 konutluk bır yeni yerleşmenin
istenilirse ne denli hızlı kurulabileceğini de gösteriyor. Bu
arada yine Dinar ıçin bu kez "deprem riski gözetilerek'"
yeniden hazırlanan "Dinar Kent Bütünii İmar Planı
Revizyonu" çalışmasını da bu olumlu çabalar arasında
saymak gerekiyor... Ne var kı bütün bu güzel adımlara
rağmen, yıllardır mimarlık çevrelennde süregelen "kültürel
bir tartışma''. şimdi yine Dinar ıçin de geçerlı: "Acaba. bu
afet konutlan siteleri. Dinar'da depremin bilc yıkamadığı
geleneksel konut mimarisinden esinlenilerek tasarlanınış
yöresel minıari kimliğe uvgun binalaıia kurulamaz mıydı?"
Bu soru. yine yıllardır Türkıye'deki hemen her depremden
sonra inşa edılen "tekdüze ve kişiliksiz" afet ev len ıçm hep
gündeme gelıyor. Her seferınde de "eleştiriler yerinde
görüldüğfl halde" yeni birömekte yine aynı "tekdüze
anlayış" uygulanıyor. Sonuçta ise devletin kaynaklan "insan
için" harcanırken. insanın ve özellıkle bızim Anadolu
ınsanımızın en degerli hazınesı olan "yaşam küftürii" bır
kenara itiliyor ve yok ediliyor. Oysa. geçmişin bu bilinen
hatası gerçekten Dinar'da artık işlenmeyebilirdi. Kentın
yamaçîannda hâlâ dimdik ayakta durup. depremde yok olan
sözde "modern"(!) apartmanlara şaşkınlık içinde bakan
yöresel Dinar evlenndekı mimarlık kültüründen hiç degılse
"görsel çû^kr taşıyan" projeler üretilebılirdi. Böyiece Dinar.
çok acı çekmış olsa bile. hiç değilse o eski ve ınsancıl "kent
kimJigine" bu kez çaf daş bir duyariılık içinde yeniden
kavuşarak. "kişiliğini korumanın" gururunu da taşıyabilirdi...
Evet. Deprem korkunç bir felaket. Devletin bu felakete
yardım elini uzatması da bir sosyal görev olmasımn ötesinde
onur verici bir insanlık çabası. Ama artık tarihi kentlerimizin
özgün yöresei kımliklerini de "depremle biriikte toprağa
gömme" aymazlığından kurtulınamız gerekmıyor mu?
Afet konutlannm mutlaka kişiliksiz tip projeyle
gerçekieşmesini zorunlu kılan bir kural olmadığma göre
devletin mimarlık anlayışını Türkiye gıbi "uygarlıklar beşiğj''
olan bir ülkeye yaraşır hale getırmesi içın artık Dinar "son
yanlışörnek" olsun. Ben ınanıyorum kı Bayındırlık
Bakanlığı'na bu gıbi projeleri üreten mimarlarımız, yardım
bekleyen yıkılmış kentlerin "yeniden inşasında", yöresel
mimarlık kültûrünû de o kente \e o mağdur insanlara
armağan edebilecek meslekı bılgı ve duyarlılıga sahiptirler.
Yeter kı bunu bır ımar politikası olarak dev letimiz de
benimseyebilsın.
önümüz kiş. ama bunun yaz günierı de
gelecek. kiraya \erdıklen e\de şortla.
eapone kollu elbıseyle. gecelıkle dolasan
bir aıle olabilır. çıkar balkona rakıyı da
kor. karşısında da şalvarlı falan... Hele o
gürültü. hele o maç \ e dügün sonrasj
tabancalara gösterilen sevgı!..
Bır Ankara otobüs yolculugumda. önümde
durmadan sigara ıçen birinı şoforle.
mua\ ıne şıkây et etmıştını de cevabını -o
herkesin bildiği- almıştım.
- Kardeşim. kendine birözel araba tut!
Çünkü 29 ekim günü deprem konutlarının
noter huzurunda kurası çekılecek.
O gün Cumhurbaşkanı Demirel \e de\ letın
afetle ılgilı kesımı. T\"ler. basın Dınar'a
gelecekler. Törenler \e konuşmalardan
sonra ilçenın Afyon-Denizlı karayolu
üzenndekı genış buKarına yapılan New
York görüntülü deprem konutlarının
gösterişli görüntüleri çekilecek. Medyanın
Dinar'a göstereceğı ılgi. dılerız yeni bır
Van canavarı \e yeni bır Ingılız İcızı
Sarah ile K.Maraşlı Musa olayıyla
gölgelenmez. Dinar'da çok dairelı.
apartman yaşamı hemen hemen hiç yok
gibidir. Çoğu yüksek katlı bına.
ya aile mensuplarının tamamını
barındınr ya da çok çok tanıdıkları.
uyumlu olduğuna inandıkları kıracılan
boş daırelere kabul ederler.
Şimdı 1600 kadar deprem konutunun
kurası çekilecek. Çoğu konut sahibi
ya\aş ya\aş uyanmaya \e düşünmeye
başladı. ama daha bazı şeylerın farkında
olmayan bir sürü aile \ar. Kuradan sonra
anahtan alan. çektiğı konutun önüne
düşecek.Ben yapılan e\len gördüm. Güzel.
Ama bu guzellığı bozacak öy le çok neden
var ki... Her 16 tanıdık aıle birleşıp
çekmedikçe. zamanla görüleceği gibı o
evlerde gerçek hak sahiplerinın oturması
pek olası değil. Çoğu da zaman zaman
evin balkonuna çıkıp gökyüzüne doğru
ellennı kaldırıp bağıracak: "Tannm, nevdi
bizim günahımız da bu depremi bize
\erdin?" Bır yandan bu yakınmalar sürüp
gıdecek. bir yandan da e\de kartonlara.
siyah kalın uçlu kalemlerle önce "kiralık".
sonra "sanlık" levhalan yazılıp camlara
asılmaya başlanaeak. Beİkı ılk kez ılçede
bır emlak bürosu da faahyete geçecek.
Evlerin satılması da olanaksız. De\let 20
yıl vadeyle \erdıgı bu e\ lerın borcu
ödenmeden yakasını bırakmayacak.
Şimdi ben ne yapacağım?
1600 kadar deprem konutunun içinde,
yıkılan iki katlı evımiz karşılığında. bır
deprem konutu da bize verileeek. Dün
Ayşegil'den sonra eşımle yollara düştük ve
konutlann bulunduğu bölgeye gıttik.
E\ lerı önce uzaktan. sonra yakından. sonra
ıçınden seyrettik. Gerçekten seyre değer
bır görüntüydü. Ben 2*) ekim günü
Dınarda olacağım. ama konut kurasına
gitmeyeceğım. Bu gibi i^lerde hiç >an.sım
olmaz Torunlarımdan bırı olsa da ona
çektırsem diye düşündüm. Zor. Noterin
bileğıne boyun bükeceğız. Bızım konut
içın tanıdıklar şımdıden gelip "Nasıl olsa
orurmazsııuz. bize kirava \erin" dıyorlar.
Ben de onlara. merak etmeyin dıyorum.
kuralar çekilıp aıleler bırbırlennı
aördükten sonra bütün konutlar kıralık
olacak. belkı "Cel >ahu. para da istemem.
otur \e ev i koru sadece" «Jıyenler de
çıkacak. Bana ınünaftk gözüyle falan
bakanlarolınasın dıye. "Halep'le arşın"
öyküsünü anlatıyorum. Neyse... Kimseye
anlatamadığım su: Adam avukat.
tnühendis. doktor. işadamı: adam bellı bir
yaşam standardına gelnıiş. her şeyıy le.
konforuyla. komsusuyla. çesresiyle belli
bır yaşamı sürüp dururken bır de bir yıldır
çadırlı çudurlu ışkenceden çıkmış iken
gıderde -tabu bu bır ku\\etlı olasılıktır-
kapısının karşısındaki bır "kazma" ile
oturur mu? Öylesıne görüyorsiınuz kı
elıyle burnunu sümkürüp pantolonunun
üsrüne sürüyor Hadı. sıkın bu adamın
elini! Daha neler de neler...
Biz o gün ne yapacağız'.'Bılmiyorum.
karar \eremiyorum şimdiden. ama
sanırım 90 ya^ını geçmış annemi
yanımıza alamayız. Bizim gidecegimiz düş
ortamına onu sokmak. yüreğınin kalan
kismını acıya yedırmek istemem.
E^imı yanıına alır. şımdi e\ yerine
kullandığımız büro evimizden çıkar. ağır
ağır 800 metre kadar ötemizde olan > ıkık
\e hasarlı e\ lerimızın bahçesine
gideriz.Sonbaharın en son geldiği
e\imızin yıkık bahçesinde yalnızca
güller açmıştı. Uzaktan o tanıdık sesi
duyduk:"Sevgili Dinarlılar... İştedevlet
verdiği sözü tutmuştur. Yatana. millete
ve Dinarlılara hayırlı olsun!.."
Deslet \e verdığı söz... Peki. bu gerçekten
tutulup yenne getırıldı mı Dinar'da?
Eşını. "Balkona çıkalım.."dedı. Kapısı
depremde sıkışınıstı. Zorlukla açıp çıktık...
Hanı herçıktıeımızda karşımızda
gördüğümüz o 70 yıllık dede konağı
nerede'.' Önce oraya gidıyor gözlerimız.
Eşime:
- Bilhorsun depremde zarar gördü,
yıktılar. dedim. Yıkılırken fenalık
geçırdığımı söylemıştim...
- Ama yıkılmasav dı, bu antika bina
korunsaydı. dıyor herkes
- Evet, bunu o günierin şokuyla biz
düşünemedik... Niçin kıydılar
aniavamadık. L stalara kontrol ettirdim,
çok sağlam. onaniır dedilerdi... Olnıadu
tarihi. koca vinçli araçlarla çekip
kopardılar bu güzel bahçeden. E\ vere
düştüğü an ben de düştüm. midem bulandı
sürekli kustum. Koşup gelenler, yüzüme su
çarpanlar oldu.
"komşuları arayalım. buradalar mı"
dedı karım. Sağa sola baktık... Öyle bir
ıssızlıktı ki bu mahallede. sokakta oturan
komşulanmız nerede dı\e düşündük...
Karşı komşu Nımet Hanım ölmüş. Çok
üzüldük. Hep pencerede olurdu. evleri ve
ağaçlan seyrederdı. Artık seyrettiği
evlerden hıçbınsi yok. yıkıldı. Ağaçlarda
başı-boş kaldı.Bitışikte kaymakam
konağında. -nihayet- birkaç gün önce
ışıklar yanmış. Zaten onlardan başka da
buralarda oturan bır aıle yok gıbı.
Kaymakam beyler. bizım evlerin. konagın
üstüne yıkılacağından korkuyorlarmış.
doğru mu dıye sordu kanm.
- Evet. korkuyorlarmış, geçen gün kendisi
sövledi dıye yanıtladım. Ama artık
prefabrik ev yaşantısı "tak"demış sanırım.
Babam pencereden
bakıyordu...
"Artık evden çıkalım" dedim kanma...
"Biliyorsun depremler ufaklı tefekli
devam ediyor, içeride yakalamasın."
Çıkmak, adım atmak istemiyordu. Eşyasız
evin. kınk duvarlannda, boş odalannda
geçmiş yıllan. çocuklan. torunlan.
bayramlan. acılan, tathlan. kalp krizi
geçirdiğim günü, ameliyata gıderken
olanlan.... Dogumlan. ölümleri. gelip
gidenlen. tüm yaşamış onunla biriikte
geçen 40 yılını bırakıp aynlmak
istemivordu. I958'de evimizde bırgece
kalan Ismet Pasa'nın kahve ıçtığı fincanın
depremde kınlmış birparçasını buldu
yerde. onu bır yavru kuş gibi üfleyıp elıne
aldı ve beyaz peçete kâgıdına sardı. ufak
bır kahve telvesi de 38 yıldır üzenndeydi...
Bahçeye ınelim. dedik... Bahçede bır başka
kö>e bulduk kendımıze. Güneşin sıcaklıgı
güllerı azdırmıştı... Ellerimızı güllerin
üzerınde dolaştırdık bir süre. Sonra kanm
fısıldadı: "Cörüyor musun? Rahmelli
babam >ıkılan evin o büyük sakın
penceresinden bize bakıyor..."Birden
ürperdim, dönüp olması gereken yere
baktım. Mavı gözleri, asık yüzüyle: "Ah
oğlum". der gıbıydı. "Neden yaprırdın bu
ev leri. Isınmaz, temizienmez, göz olur,
demiştim sana; şimdi seni seyrediyorum, ne
kadar üzgünsün..." Doğruydu. baba sözü
dinlememiştık. Ama her şey akla gelirdi de
deprem gelmezdi. Kımsenin de gelmemiş
ki... Babamın görüntüsü kayboldu
camlardan... İki güvercin. peşı sıra bizım
balkonun demirlerine kondular, bir şeyler
söyler gibıydıler birbırlerıne. Sonra başka
kuşlar da geldi, biriikte uçtular...
Kanm. törenlen görmek istıyor. Yürürken
trampet sesleri uzaklaşıyor. herkes alay
alay tören yerine gidıyor... Ilçede bu kadar
insan bırikmesı ne hoş. bu kadar çok renk
\ar mıydı? Bu kadar mı güzel renklerle
giyınırdi insanlar? Çocuklar ve annelerinın
elleri. koşturan kızlar, delikanlılar.
Biz. ayaklanmızın farkında bile değılız.
Dalmış. ağır ağır yürürken ilçenin
merkezinde kalan. kalacak olan. yıllar
sonra ne olacağı bile belli olmayan yıkık
sokaklardan. e\ lerin taş yığını
çukurlanndan atlayarak yeni bır şehre.
bulvann. deprem konutlannm bulunduğu
bölgeye gıdiyoruz. Kanm yine soruyor:
- Deprem konutlan kac mahalleyi
kapsıyor?
- Sadece ana karayolunun üstündeki
Denizlı Çaddesi'ni ve biraz da bazı
sokaklarını...
- Peki. Dinar'da kaç mahalle var?
Yırmi üç mahalle olduğunu, deprem
konutlannm kapladıgı alanın, bu
mahallelere oranlanmasıyla. ancak üç
mahallelık bir alanın imargördüğünü.
kalanlann kalacağını. çok yıllar o hüzünlü
çirkinliğın süreceğini söylüyorum.
"Hayırlı olsun Dinar lılar..."
Tören yerine yaklaşıyor gibiyız. Tüm
ilçenin duyacağı şekilde ayarlanmış
hoparlörlerden marş sesleri geliyor. Sonra
Istıklâl Marşı öne çıkıyor... Sonra bir
takvim ve Cumhurbaşkanı Demirerin:
- Merhaba Dinarlılar, diye seslenen sesine
kanşan çılgın bağrışlar, alkışlar. alkışlar..
Belkı top sesleri de karışır. dıyorum
içimden o tören günü. Hem de Cumhuriyet
Bayramfyla "Konut Bayramı" ikisi bir
arada olunca. Çumhurbaşkanımızın. o,
yıllardır hepimıze tanıdık olan sesini. daha
yakından duymaya başlıyoruz. soluk
soluğa törene yaklaşırken..
- İşte, dıyor. devlet verdiği sözü tuttu. yerine
gerirdi. Hayırlı olsun vatana ve Dinarlılara
ve hepimize...
- Sagolun dıyoruz Demırel'e içimizden \e
kanmla. e\e dönerken hep eskı Dinar'ı
konuşuyoruz.
BİTTİ
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI \ILIVL\Z ŞIPAL
Oğretıııeıılerin sigortalı süreleri
Soru: 1985 yılında. ögretmen olarak göreve başladım. Öğret-
men olmadan önce. çeşitli kunımlarda sigortalı olarak 9 y>
la >akın çalıştım.Çevremde, gerek ögretmen olarak gerek-
se teknik görev lerde çalışan arkadaşlarımın, sigortalı ça-
lıştıkları süreleri intibaklarına sayıldı. Nedenini sordu-
ğumda, benim sigortalı çalışmalarımın intibaka sayıl-
mayacak işlerde geçtiği sövlendi. İntibaktan yararlan-
mak için sigortalı olarak hangi işlerde çalışmak gereki-
yordu.'(t.E.) —
YANIT: 657 Sayılı Devlet Memurlan Yasası kapsamındagörev ya-
panlar on hizmet sınıfı içinde yer almaktadır. Bu hiznıet sınıflan:,
1) Genel İdare Hizmetleri.
2) Teknik Hizmetler.
3) Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri.
4) Eğitim ve Öğretim Hizmetleri.
5) A\ukatlık Hizmetleri.
6) Din Hizmetleri.
7) Emniyet Hizmetleri.
8) Yardımcı Hizmetler.
9) Mülki Idare Amirliği.
10) Milli İstihbarat Hizmetleri.
sınıflarından oluşur.
Dev letrnemuru olmadarLÖace.^etek_serbest.gereksesigojlaİLger_
çen süreler. bu on hizmet sınıfının bazılarında değerlendirilerek de-
rece ve kademe ılerlemesınde göz önüne alınmaktadır.
Teknik Hizmetlerve Sağlık Hizmetleri Sınıfında göre\e başlayan-
lardan, "memurluğa girmeden önce yurtiçinde vey a yurtdışında mes-
leklerini serbest olarak veya resmi veya özel kurumlarda yapanlar-
la, memurluktan ayrıldıktan sonra bu sürelerinin 3 4'ü (dörtte üçü)
"memuriyette geçmiş sayılarak bu sürelerin heryılı bir kademe iler-
lemesi ve her üç yılı için bir derece yükselmesi verilmek suretiyle
değerlendirilir."
Avukatlık Hizmetleri Sınıfı 'nda görev yapanlann da yurtiçinde ve
serbest avukatlıkla geçirdikleri sürelerinin 3 4"ü değerlendirilir.
Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfı"ndaver alan öğretmenlerden.
"Özel okullarda öğretmenlik veya yöneticilik yaptıktan sonra Milli
Eğitim Bakanlığı emrinde memuriyet kabul edenlerin özel okullar-
da geçen hizmet sürelerinin 2 3'ünün (üçte iki) her yılı bir kademe
ilerlemesine ve her üç yılı bir derece yükselmesine esas alınacak şe-
kilde değerlendirilir."
Öğretmenliğe girmeden önce, sigortalı geçen çalışma sürelerini-
zin görev aylığıyönünden göz önüne alınabilmesi.bu sürelerin. "özel
okullarda öğretmenlik veya yöneticilik"te geçmiş olmasına bağlıdır.
9 yıllık sigortalı süreniz özel okullarda geçmiş olsaydı. üçte ikisi
olan 6 yılı memuriyette geçmiş sayılacak ve görev aylığında göz
'önüne alınacaktı.
POLİTİKA VE OTESÎ
MEHMED KEMAL
İlk Buluşma YerL.
"Beni öldürecekler!.."
Telefondaki ses ısrarla bu iki sözcüğü yineliyor-
du:
"Beni öldürecekler, beni öldürecekler."
"Kimler?"
"Siz tanımazsınız, çok tehlikeliler."
Telefonun ucundaki ses adını söylüyor, birkaç
gündür gazeteye ve evime telefon ediyordu.
"Benimle görüşmez misiniz?"
Uğur Mumcu'nun o zaman durmadan birkaç
baskı yapmış kitabı böyle başlıyordu.
"Benimle görüşmez misiniz?"
O yıllarda terör başını yeni gösteriyor, kimilerine
eglence gibi geliyordu. Ama dışarda durmadan can
alıyordu.
Uğur Mumcu'nun terörden söz eden kitabı bas-
kı üstüne baskı yapıyordu:
"Silah Kaçakçılığı ve Terör."
Telefonların ve mektupların ardı kesilmiyordu.
"MİT Müsteşarı 'nı tanır mısınız?"
"Hayır, tanımıyorum."
"Içişleri Bakanı'nı?"
"Tanırım."
Ecevit hükümetinin Içişleri Bakanı benim Anka-
ra Hukuk Fakültesi'nden arkadaşımdı. Bizler birin-
ci sınıftayken o son sınıf öğrencisiydi. Şimdi bakan.
"Beni Bakan'la tanıştırın..."
"önce ben sizi tanımıyorum, kendiniz geliniz ta-
nışın!"
Ucunu gösteren terör, silah kaçakçılığı ve uyuş-
turucuyla görünüyordu.
•
Tevfik Fikret'in ilk şiirlerini Muallim Naci'ye gös-
teriyorlar. Bir genç şairdir Tevfik Fikret, kırık dökük
dizeler yazıyor. Şöyle bir bakıyor dizelere:
"Eyvah, şiir ölüyor" diyor.
O dönemin ünlü şairi Naci, Batı şiirine düşman,
divan şiirine hayrandır. Üstelik Ahmet Mithat Efen-
di'nin damadıdır. Elinin altında dergiler, kitaplar,
baskılarvardır. Fikret'in şiirini tutmuyor. Her yeni şi-
ir gibi yadsıyor Bilmiyor ki çığır açacaktır.
Her yeni şıir böyle olmuştur, kendini kolay kolay
benimsetememiştir. Servet-i Fünun, Fecr-i Ati, 1940
kuşağı, Garip... Bir zordan gelip bir zora doğru uza-
nıyorlardı.
Terör de öyle.
•
Izlerini belli ediyor, kendini göstermiyordu. Uğur
Mumcu atak, cesur, yiğit bir gazeteciydi. Bir olayı
araştırırken yılmıyor, sonuna kadar gidiyordu...
Akşam telefon çaldı, aynı ses:
"Mektubum elinize geçti mi?"
"Evet, bugün geldi, okudum, ilginç."
"Buluşalım."
"Gelin görüşelim."
"Gelemem."
"Niçin?"
"Takip ediyorlar, öldürecekler."
"Ben ne yapabilirim?"
Dönsek mi bu aşkın şafağından
Gitsek mi ekalimi leyale
O günlerde, Istanbul Nişantaşı'nda, Akademi Ki-
tabevi'nde okurlarıma kitaplarımı imzalıyordum.
Gereken önlemleri aldım. Karar verdim, görüşecek-
tim.
"Peki" dedim. "Geleceğim."
Buluşma yerini bildirdim.
Uğur terörle buluşma yerine ilkin böyle gitti.
BULMACA SEDAT YAŞAYAÎS
1 2 3 4 5 6SOLDAN SAĞA:
1/XIX. yüzyılor-
talarında parla-
mentoda reform
yapılmasını amaç-
layan Ingilız ışçı
sınıfı hareketı. II
Bıreydeki duyu
alıcılannı etkile-
yen dış öge... Bir
cetvel türü. 3/Ege "
Bölgesi'nde bır 7
dağ sırası... Milos
Forman'ın "Bırak 8
Güneş îçeri Gir- g
sın" adıylada bili-
nen filmı. 4/ Çömert. yı-
ğıt... Kayak. 5/ Yemin...
Şarkının sert bır bıçimde
vurgulandığı dısko müzık
üslubu. 6/Eylemleriolum- 3
suz yapmakta kullanılan 4
ek... Çeşitli yüklen yukarı
çekmek içın halattan yapıl-
mışsapan.7/"'Dehriarasan
binde bir — bulamazsın"
(Ziya Paşa)... Tütün diz- g
mek. kurutmak ve ışlemek Q
içın kullanılan üstü kapalı
sergi. 8/ Mahkeme sonucunu gösteren resmı belge... Birsa-
yı. 9/Gözleri aörmeyen... Akılsız. aptal.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Eti pişırdikten sonra yufka içıne koyup yağda kızartıla-
rak yapılan yemek. 2/Avuç içi... Eskiden büyük makamda-
kı kimseleri hoş sözlerle. fıkra \ e öy külerle eğlendiren kim-
se. 3/ Fas'ın başkentı... Bır göz rengi. 4/ 1944'te Bandırma
yakınlarında batan Türk yolcu gemisi... Cstü kapalı olarak
anlatma. 5/ Köpek... Bir kimsenin, başkalan tarafından do-
kunulmamasi \e saygı göstenlmesı gereken ifFeti... Eski dıl-
de su. 6/ Sayfa çevresine çekilen çizgi... Eski Türk güreşle-
rınden biri. 7/Ağrı kesici \e ateş düşürücü olarak kullanı-
lan bırilaç. 8/tstem dışı yapılan hareket... Bir ıçki. 9/Karın-
zarı iltihabı.
KIRALIK
KİTABEVİ & SAHAF
İngilizce, Türkçe ve Osmanlıca
kültür, sanat, tarih ve araştırma
kitapları, dergi ve afişler, 35 m
2
Moda Sineması Pasajı No: 38 - 39 KADIKÖY
Tel: (0216) 3473313-3370653
Tatile Çıkmadan Kalbinizi Kontrol Ettirin..
Pazar dahil her gün gece, gündüz
hizmetinizdeyiz.
TÜRK KALP VAKFI
Tel.: (0.212) 212 07 07 (PBX)
Faks: (0212) 212 68 35