Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 ÖZELEK1 70.YIL Cumhuriyet 29 Ekim 1993
Atatürk
Duyuyor musun, kaç yıl oluyor, 1
Yiğit göldenmızden, köpürmüş sulanmızdan
Sonsuzluğa civar olan vakti;
Ilen çahşmamızda,
Sıcak uykulanmızdan.
Gün, henüz çok erken,
Duyuyor musun "saat kaç" dediğini.
Parlak ve kardeş ülkelere yönelmiş,
Nesiflerin kahraman hayatında
Ölmediğinı.
Bir demdi hala hatırlanm.
Kelime-i şahadetle ağır ağır,
Vatan canla aaz idı.
Varbğın bır sabah havasıyle dolmuştu göğsümuze
Uluslar büyük oğullariyle soluk alır.
Kim ölmemış bır aşkjn mevsıminde,
Ne Leyla kalmış ne bahar,
Ölüm bir bağışıdır insana kainatlann.
Madem kı geceler uzun, madem ki gûndûzler kopuk,
Ölmeyen neye yarar?
Görülmüş aydınbğınla birlikte,
Sultanlardan başka bir sultan;
Kol hakkı kadar hafıf,
Doğuya, batıya.
Yaşamak köyler arkasından.
Çarpılmış bütün ihtilalleri bütûn devirlerin
Cihangirane bir hırsın rûyalanyle ahmak.
Yalnız senin gözlerin raahrem yerlerde durmuş,
Yalnız serun alnında
tnsanın şerefı hak.
Üzenne, muhabbetle pariar,
Ağır karanlıklarda Altay yıldızlan.
Kucaklannda gizlice işledikkri bayrak
Gülümser, ıraklardan
Üzenne. esir ormanJann kızlan.
Sen de öldün cıharu süsleyen bır bakışla
Artık senin de servilerin tok,
Ulu hikmetleri arasında aklın çaresiz,
Sen de bır yön gibi kaldın.
lsmın var, cisrrun yok.
Bir evliyasin ki yeni zamanlar ışığın,
Bağlanır gönüller hürriyete sende.
Pencerende uluslar görür birbirlerini
Haşre kadar belkı Çinden. belki Maçinden,
Bir mum değil, bir ınsan yanar türbende.
Artık fethedılemez, ıstılalarla, ateş ateş,
Uzak ihtıyarlar nazlı tarlalannı eksin,
Artık hiçbir üstün ınsan gelmiyecek dünyamıza
Sen ûstün değilsin Atatürk,
Gerçeksin.
Verdığin selamet genişledikçe asil,
Dalgalanır, şafakla.
Kişilenn talihı kadennle büyûyor,
Duyuyor musun seni yaşatıyoruz dost, düşman,
tnanmakla.
Duyuyor musun, yürüyor her şey,
An, hala o andır.
Genç ellerimde hürriyet ve cesaret,
Uzan. daha uzan dağlanma,
Kı senin fatihandır.
FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA
Ozveriyle gelişen
Türk Sineması
ONAT KLTLAR
Belkı de yeryüzünde sade-
ce Türk Sineması. baş-
langıcından günümüze ka-
dar siyasal ve toplumsal ge-
lişmelerle bire bir paralel yü-
rüyen bır sanat dalıdır. Bu
sonuca varabilmek için bir-
kaç nirengi noktasına bak-
mak yeter:
llk fılm gösterisi Sultan
AbdfiBıamit'in sarayında
yapılmıştır
llk Türk fılmi, Bınnci
Dünya Savaşı başlangıcı-
nda. ordunun isteğıyle Fuat
L'zkınay tarafından Ayeste-
fanos'tâki Rus abıdesinin
yıkıüşını belgelemek için çe-
kilmiştir.
llk sansür uygulaması,
Mütareke yıllannda işgal
kuvvetleri tarafından "Mû-
rebbiye'" fılmine karşı ger-
çekleştirilmiştir.
cih etmeye başlamışlardır.
Bu dönemde ucuz ve kolay
eğlence aracı olan sinema
tüm ülkede büyük yaygınbk
kazanmıştır.
Gecmişe göre daha özgür-
lükçü. yükselen toplumsal
taleplere daha çok yanıt ve-
ren 1961 Anayasasfnın ardı-
ndan, sinemamızda da ger-
çekçi ve toplumcu fılmlerin
sayısı hızla artmıştır.
Ancak, 1970'te Yılmaz
Güney tarafından yapılan
"Umut" filmınin gösterimm-
den sonradır ki, genel rejım,
toplumsal yapı. yerleşik dü-
şüncelerle sinemaran da yol-
lan ağır ağır aynlmaya baş-
lamışür.
Muhalif konular ve söy-
lem, tıpkı edebiyatta olduğu
gibi, bir yandan popüler
ürünler devam ederken.
öbür yandan yönetmenler,
kendı kışısel üsluplannı ge-
Yıbnaz Güney "Umut" fibninde.
Cumhuriyet'in ilanından
sonra. uzun yıllar Türk Sine-
ması. başta Muhsin Ertuğnıl
olmak üzere, Kemalist reji-
min temel ülkülerine hızmet
eden konulan işlemiştir:
"Bir Millet Uyamyor"dan
"Ateşten Gömlek"e kadar
ulusal konular. Gene bu dö-
nemde, Cumhuriyet'in baş-
langıç yıllannın Batılılaşma
ve çağdaşlaşma ilkelenne
uygun, biraz "secilmiş" ko-
nular ve üsluplar sinemaya
egemen olmuştur.
1946'da çok partilı rejime
geçişle birlikte, ülkeye De-
mokrat Partı'nin öncüsü ol-
duğu "popülist" bakış açılan
egemen olmuş, hemen ardı-
ndan, 1948'de rüsum yasası-
ndan yararlanan Türk film-
leri de geniş halk kitlelerine
seslenen popüler türlen ter-
bştirmişler, sinema alanında
"çeşitiüık" öne çıkmıştır.
Bugün sinemamızın göste-
rimden sansüre, fınansman-
dan teknik altyapıya, TV re-
kabetinden Ainenkan tekel-
lerine kadar sayısız sorunu
vardır.
Bu kısa sergılem yazısında
bu sorunlara gjrmek olanağı
yok. Ama gene de. kendi
ulusal kültürümüzün önemb
ve zengin parçalanndan biri
olan ulusal sinema sa-
natımızm, yokluklar içinde
ozveriyle gelıştiğini, sadece
ülkerruzde değil, uluslararası
alanda da yüzümüzü ağar-
tan sanatçılar yetiştirdiğıni
mutlaka bilmebyiz.
Bu açıdan, Türk sine-
masının objektifınden görü-
nen gelecek görüntüsü bence
hiç de karanhk değil.
'Çalıkuşu'ndan 'Kara Kitap'aALPAY KABACALI
1923'ten günümüze ulaşan süreçte
şiir. roman. hikâye, deneme, eleştin
gibi alanlarda yer alan yetmiş yılbk
gebşmeleri kısa bir yazmın çerçevesi
içine sığdırmak çok güç. Sözü edilen
alanlarda yapıt verenlenn adlanru
anmakla yetınsek bile yazının sonu-
na ulaşabiliriz. Bu nedenle çok genel
bır panorama vermekle yetineceâz.
"Milli Edebiyat" akımı, Cumhu-
nyetin ılk yıllannda da etkinliğını
sürdürdü. Hececı şaırler, şimdi Kur-
tuluş Savaşı'nı, Anadolu'yu dile ge-
tiriyorlardı. Bu akımın dışında ka-
lan Ahrnet Haşim ve Yahya Kemal.
aruzun son büyük temsılcileri ola-
rak özgün ürünler veriyorlardı.
1928'de adlannı duyuran genç
"Yedi Meşafcciler", hece veznıyle
yazdıklan şiirlerinde bıreysel duygu
ve izlenimlerini dile getirdiler. Aynı
tarihlerde Nâzım Hikmet Türk şiiri-
nin ufuklannı genışleten bır çıkış
yaptı. ölçüyü ve uyağı bir yana bıra-
kan Nâzım Hikmet şiiri, yepyeni bir
sesle toplum sorunlanna eğiliyor ve
derin yankılar uyandınyordu Necip
Fazıl, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ah-
met Muhip Dıranas, Cahit Sıtkı Ta-
rancı gibi şairler de artık adlannı du-
yurmaya başlamışlardı.
Nâzım Hikmet'in susturulduğu
1930'lann sonunda. "Garipçiler"
diye tanınacak üç genç şair, Orhan
V'eü, Metih Cevdet Anday ve Oktay
Rifat, "şairane"ye savaş açülar, söz
sanatlannı dışladılar Bu yeni şıir
anlayışı başlangıçta geniş ölçüde
eleştirildıyse de çok geçmeden geçer-
lik buldu ve Türk şiirini önemb ölçü-
de etkiledi.
Yine aynı tarihlerde Türk edebi-
yatına. kendinı yenileyerek bugüne
kadar gelecek zengin bır şıir daman
eklendi: Fazıl Hüsnü Dağlarca.
1940'larda toplumcu bır anlayışla
verdikleri ürünlerle adlannı duyu-
ran Rıfat Hgaz, Cahit Irgat, Hasan
İzzettin Dinamo, Ömer Faruk Top-
rak, Şükran Kurdakul, Arif Damar,
A. Kadir. Enver Gökce. Mehmed Ke-
mal, Ahmed Arif gıbı imzaiar, sonra-
dan kendi seslerini bulacak ve şiin-
mizde özgün yerler edineceklerdi.
Aynı tarihlerde yazın alanına gıren
Attilâ tlhan, Sabahattin Kudret Ak-
sal, Asaf Halet Çelebi, Necati Cu-
malı, Özdemir Asaf, Ceyhun Atuf
Kansu, Behçet Necarigjl ve Cahit Kü-
lebi de yeni şiirin dilini ve alanıru ge-
nişleten ustalar olarak seçkınleştiler.
1950"lerin ıkınci yansmda geçer-
bk bulmaya başlayan "İkinci Yeni",
bir bakıma Ganp akımının getirdiği
şiır anlayışma bir tepki olarak de-
ğerlendirilebilir. Kapalıbğı ve "şaira-
ne"yi ön plana çıkaran ikinci Yeni
hareketi içinde görünen başlıca şaır-
ler Cemal Süreya, Edip Canse>er,
Turgut L'yar, İlhan Berk, Ece Ayhan
ve Kemal Özer'dı. Bu şairler daha
sonra şıirlerinin alanını daha da ge-
nişleterek özgün yapıtlar verdıler
1960 sonrasında toplumcu bakış
açısıyla toplum sorunlannı ele alma
eğılimi geçerlik buldu. Gülten Akın,
Ataol Behramoğlu, Hasan Hüseyin,
Tekin Sönmez, Metin Demirtaş,
Sennur Sezer, Kemal Özer vb. şairler
bu anlayışa bağlı kaldılar. Aynı dö-
nemde Melih Cevdet Anday. Oktay
Rıfat. Can Yücel, Sezai Karakoç,
Ahmet Oktay, Ali Pösküllüoğlu. Öz-
demir Ince, Hilmi Ya>ıu, Ülkü Ta-
mer vb değışık esın ve duyarlıklarla
yükJü şıirlenyie dikkatlen çektıler.
1970"ler ve 80'lerde Refik Dur-
baş'tan Metin Altıok'a. Eray Can-
berk'ten Ahmet Erhan'a. Hüseyin
Yurttaş'tan Ismet ÖzeTe, Behcet Ây-
san'dan Enis Batur'a uzanan geniş
bir şiir coğrafyası içerisinde gelişip
çeşıtlenen şürimız, bugün de aynı
gelişim çizgisi üzerinde yürüyor.
Nazun Hikmet
Cumhuriyet ilan edildiği tarihte
Türk romanı, yalnızca elli yıllık bir
birikimin mırascısıydı. Buna karşın
kimisı milb edebiyat akımına bağlı,
kimisı bu akımın dışında kalmış,
ama hepsi de belirli bir başan düze-
yinin üzerine çıkmış romana ve
hikâyeciler yetışmişti' Hüseyin Rah-
mi Gürpınar, Halide Edib Adıvar,
Reşat Nuri Güntekin. ^akup Kadri
Karaosmanoğlu, Pevami Safa, Sela-
hattin Enis, Mahmut Yesari, Osman
Cemal Kaygılı, Aka Gündüz, Refik
Hah't Karay vb... Bu yazarlardan
çoğu en başanb yapıtlannı Cum-
huriyet dönemınde verdı. Bunlardan
Yakup Kadri, Tanzımat'tan 1950'-
lere uzanan tarihsel dönemlerden
Halide Edip Adıvar
kesitler veren romanlanyla seçkin-
leşti. Selahattin Enis ve Refik Halid
ile Fahri Celalettin (Göktulga) ve
Memduh Şevket Esendal, modern
hikâyenin yol açıası kımhğinde gö-
ründüler.
İlk verimleri 1930'lann ikinci
yansında ve 1940'larda yayımlanan
yazarlardan Sabahattin Âli ıle Sait
Faik, modern hikâyenin gerçek ön-
cülen oldular. Sabahattin Ali,
çağının toplumsal sorunlannı yansı-
tan romanlanyla da ılgı çekti. Sadri
Ertem de roman ve hikâyeleriyle
çağına tanıklık etti. Halikarnas
Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçh),
deniz ınsanlannın yaşamını konu
alan yapıtlar verdı. Abdülhak Şinasi
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Hisar, romanlannda bugüne geçmi-
şin prizmasından baktı ve geçmiş öz-
lemını dile getırdı. Ahmet Hamdi
Tanpınar, bır yandan gecmışle bu-
gün arasında bir bağdaşma arayışı-
nda, bır yandan da ıç dingjnlığine
ulaşma çabasında bir yazar olarak
belirgınleşir. Haldun Taner'ın
hikâyelennde de aynı arayışlara
rastlanır.
Kemal Tahir ve Samün Kocagöz,
yakından tanıdıklan yörelerin ya-
şamından kesitler verdiler. kimı za-
man da belirli tezler çerçevesinde
tartışma getıren birer romana kim-
liğinde göründüler. Romanlannın
arka planına yakından tanıdıklan
vörelerin sorunlannı ve insanlannı
Aziz Nesin Haldun Taner
yerleştiren Kemal Bilbaşar ile Necati
Cumalı da aynı kuşaktan sayılabilir.
Orhan Kemal. Çukurova ve İstan-
bul'u eksen alan hikâye ve roman-
lannda geçım sıkıntısı çeken. vaşa-
ma kavgası veren insanlan keskin
bır gözlemcilik ve aydınbk bır ger-
çekçilikle yansıttı. A>TO gözlem gü-
cüne ve gerçekçıbğe daha sonra yetı-
şen Köy Enstıtülü yazarlar kuşağı-
nda (Fakir Baykurt, Talip Apaydın,
Mehmet Başaran, Osman Şahin) ve
hikâyecı Bekir Yddız'da da rast-
lanır.
İlk ürünleri 1950'lerde yayımla-
nan Yaşar Kemal, birçok dile çevril-
mış olan romanlan göz önüne abndı-
ğında, "çağdaş bir Homeros" olarak
değerlendınlebıbr
Aziz Nesin, Rıfat Dgaz \e Muzaf-
fer tzgü mizah alanındakı roman ve
hikâyeleriyle seçkinleştiler.
1950 sonrasının romancı ve
hikâyecilenni belirli kümelere ayı-
rmak pek güçtür Her bıri edebiyata
katkılar getıren orta kuşak ve genç
kuşak yazarlanndan baalannı an-
makla yetmiyoruz Oktay Akbal.
Zeyyat Sdimoğlu. Adalet Ağaoğtu,
OğiH Atay, ^'usuf Atılgan, Nezihe
Meriç, Vüs'at O. Bener, Erhan Be-
ner. Füruzan, Sevgi Soysal, Leyla
Erbil, Pınar Kûr. Sevim Burak, Ad-
nan Ozyalçıner. Tahsin Yücel, Demir
Özhî, Örhan Duru, Tomris Uyar. Fe-
rit Edgü, Seliın İleri, Nedim Gürsel,
Nazlı Eray, Latife Tekin, Orhan Pa-
muk...
Deneme ve eleştin türünde ürün
veren Cumhunyet kuşağının ilk
temsilcilen Nurullah Ataç, Orhan
Burian, Sabahattin Eyuboğlu, Suut
Kemal Yetkin. Azra Erhat, Vedat
Günyordur.
So'nraki kuşak arasından, top-
lumcu bir görüş açısıyla nesnel eleş-
tıri anlayışını sürdürme çabası har-
cayan Memet Fuat, Fethi Naci, Asım
BezircPnın yanı sıra deneme türüne
katkılarda bulunan Melih Cevdet
Anday, Nermi Uygur, Salâh Birsel
gibi yazarlar yetışti.
Günümüzde Bema Moran'dan
Tahsin Yücel'e. Füsun .\katlı'dan
Konur Ertop'a. Mehmet H. Doğan'-
dan Semih Gümüş'c uzanan eleştir-
menlerden ve deneme alanında da
ürün veren birçok yazardan söz ede-
bilıyoruz
Müzikte çokseslilikten ortak dile
EVtN İLYASOGLU
Cumhuriyet ile değişım geçiren en
önemli sanat dabmız müzıktir denebi-
br. Saray müziği ve halk müağj olarak
çağlar boyu yaygınlaşmış teksesli mü-
zığe 19. vüzyılla başlatılan çokseslilik
uygulamalan 1920'b yıllarla kurum-
laşmıştır. Yurtdışmda eğitim görüp
Cumhunyet'ın ilk yıllannda yurda dö-
nen ılk bestecı grubu, aynı zamanda
öğretmen, yorumcu ve müzık kurum-
lannın kurucusu olarak görev aldılar.
Türk Beşteri olarak anılan bu öncüler,
Cemal Reşid Rey, Llvi Cemal Erkin,
Hasan Ferid Alnar, Ahmet Adnan Say-
gun ve Necil Kazım Akses'tır. İlk ku-
şağın ılk çabşmalan. bildık bir teksesli
ezgjyi armonı ile zenginleştirmektır.
İkinci dönemlennde daha derin bir
kontrpuan tekniğı ve daha gızemb ıçe-
rik seçerler Hemen her binnin son dö-
nemı ıse kendine özgü bir somutla-
madır. Saygun'un Yunus Emre Ora-
toryosu 1950de Leopoid Stokovvski
tarafından New York'ta seslendınldi-
ğinden beri Avrupa ve Amerika'da
bırçok kez çalınmış. 1982 Kanada Kış
Obmpıyatlan'nın tarutım müziği ola-
rak kullanılmıştır. Sonrakı çoksesb
bestealenn kımı mutlaka bildık bır
halk ezgisıni kullanmaktan yana ol-
muş, kimı çağdaş yöntemlerin getirdi-
ğj yeniliklere katılmış ve bebrgjn bir
ezgi değil. soyutlama yolunu seçmiş-
tır. İlhan Usmanbaş, Bûlent Arel. tlhan
Mimaroğlıı gıbı bestealerimiz.
yurtdışmda seslerini duyurmuş. ödül-
ler kazanmışlardır. Arel ve Mimaroğ-
lu, elektronik müzık türünün gehşme-
sıne dünya çapında imza atmış sa-
natçılardır. Bugün çokseslı besteoleri-
mizin 4. ve 5. kuşaklanndan söz edebi-
liyoruz. Genç kuşağın Avrupa ve
Amenka'da yavgınlaştığını. yabancı
radyo ve televozyonlarda onlarla söy-
leşı yapıldığını. vapıtlannın ça-
bndığım duyuyoruz.
Cumhunvet'ten bu yana açılan
konservatuvarlanmız. radyolanmız.
operalanmız, orkestralanmız ve ko-
rolanmız müzik yaşamında kurum-
laşmayı sağladı. Opera tarihine im-
zasun atan Leyla Gencer yetışti. Gü-
her-Süher Pekinel, İdil Biret, Hüseyin
Sermet. Gürer Aykal, Suna Kan, Ayla
Erduran gibi yorumcular seslenni
dünvanın dört bir
yanında duyurdular.
plaklanyla compact
discleri ile duyurmak-
talar.
Klasik Türk müzı-
ğınde ve Türk halk
müziğınde Cumhun-
yetten bu yana yapı-
lan en önemb çalışma.
derlemeler ve nota
yazımı olmuştur. Hü-
seyin Saadettin Arel,
Suphi Ezgi ve Salih Murat Uzdflek,
Türk müziği perdelen üstüne yaptı-
klan araştırmalarla ses sistemini dı-
sipline oturtmuşlardır. Mesut Cemil
de Türk müziğıni ve Batı müağini iyi
bılen, ikı ortamın birleşmesi için ortak
paydalar arayan ilericı sanatçılar-
dandır Halk müziğınde Gazimihal ve
Sansözen'ın araştırmalan, derledıkle-
n türküleri notaya gecınp arşıviemele-
ri başlıca zengınliklerimızden olmuş-
tur. Saygun ıle Bda Bartok'un Ada-
na'nın Osmanıye ilçesinde yaptıklan
ıncelemeler. bizim çoksesb müzığımı-
ze olduğu kadar Bartok gibi 20.
yüzyıbn en büyük bestecılennden bın-
ne ışık tutmuştur.
Hafıf müzik dünyasına önce Türkçe
sözlerle gırdik. Fecri Ebcioğlu'nun
uyarlamalan, benzer çalışmalan do-
ğurdu. Gıderek bıze özgü çalgılarla
bırleşen hafif müzık dünyasında bızım
ezgilenmiz yer aldı. Modern Folk Üç-
lüsü, Yeni Türkü, Timur Seiçuk'un
çalışmalan bu başlangıcın ürünüdür.
Caz müziğinde ise gerçekten dünya
çapında sanatçılar yetiştirdik Caz. bi-
raz da bizim taksim geleneğine benze-
yen doğaçlamasıy la ülkemızde ilgi
toplayan bır alan. Aydm Esen, Okay
Adnan Saygun'un Yunus Emre Oratoryosu
1950'de Leopoid Stokowski tarafından New
York'ta seslendirildiğinden beri Avrupa ve
Amerika'da birçok kez çalındı ve 1982 Kana-
da Kış Olimpiyatlan'nın tanıtım müziği ola-
rak kullanıldı.
Temiz, Burhan Öcal gibi isimler kendi
bestelenyle ve topluluklanndakı il-
ginç birîeşimlerle dikkati çektiler.
Sonra neler olmadı kı müzik dün-
yamızda! Gelişen medya olanak-
lannın, gebşen teknolojınin bir yönü
de bizim müziğımize dokundu. Ara-
besk aldı yürüdü. Kaset dünyası, tica-
n amaçb müzık kasıp kavurdu. Mega
starlar, assobstler, ganp giysıb kadı-
nlar. televızyon ekranlannı sardı sar-
maladı. Avaz avaz bağıranlar. ses-soz
bırleşımıni hiçe sayanlar, güftenın an-
lamını hiç bıbneyenler, halen her gece
her saat oradalar Ekranda! Orhan
Gencebay arabeskı başlatmakla nite-
leniyor. İbrahim Tatlıses, kendine
ozgü bir yorumla halk ezgilerini ara-
beske bıtıştiriyor ve bir "myth" yaratı-
yor. Geniş killenin merakını uyandır-
mak için göbek dansçılan. mankenler.
eskimiş sinema oyunculan bırer birer
okuyucu oluyor. Müzik değil. görsel-
lık önde şımdılerde. Onca yıl TRT de-
netım koydu. arabeske hayır dedi \e
her şey kaset dünyasıyla bir dolu rad-
yo ve televizyon kanab ile paıladı. Bel-
ki de başımıza ne geldiyse bu yasak-
lardan geldi. Şimdılerde bu çok karga-
şa olayına müziğımizın zenginleşmesi
diyenler de var,
müzığımizin
çöküntüye uğ-
radığını söy-
leyenler de var.
Dunyanın her ye-
rinde. tarihın her
dönemınde eğlence
müziği ve cıddi
müzık ayn ızleyici
kitlesınin malı ol-
muştur. Her bıri ne
kadar bır dığennın
alanına adım atmıştır. bılemeyız.
Bu arada 1970"lerden bu yana
yaygınlaşan festivallerden söz etmek
gerek. Ne çok şey kazandırdı festival-
ler. Önce İstanbuî'da. sonra Ankara ve
İzmır'de. Dunyanın en ünlü sanatçı-
lannı, klasik müzikte olsun, cazda ol-
sun, dızimızin dıbine getırdi Artık
yalnız festivallere de bağımlı değılız
dış dünyayı duymak için. Daha geniş
kitleye seslenen stat konserierimiz var.
Pavarotti'den Madonna'va kımlen
dinlemıyoruz ki! Dedelerimizın, baba-
lanmızın Çakıl Gazınosu'nda Safiye
Ayla'yı dınlemesıne benziyor biraz da
bu alışkanbk
Bıze yüzyıllar boyu abşageldığımız
teksesbbkten sonra çokseslibğın gır-
mesı Cumhuriyet ıle yaşıt. Batı'nın 12.
yüzyıldan beri geliştırdığı çokseslilik
yöntemi bizde 70 yıldan ben geliştı.
Öyle bir hızla gebştı kı teknolojınin son
durağı olan bilgisayarda soluk abyor.
Batı'nın çağlar boyu aştığı yolu öyle
ya da böyle 70 vılda aştık ve de tekno-
lojinın olanaklarından yararlanmaya
başladık bile. Yalnız beste yapıp mü-
zık yaratırken değil Batı'da bugun
yapılanı anlamakta da bu kısacık bıri-
kım yardımcı oluyor. Her konuda ol-
duğu gibi modayı izleyebiliyoruz. Or-
tak dil konuşabibyoruz.
Düşünüyorum da, bugün Türk mü-
zığinı hiç bilmeyen bır yabancıya an-
latmak durumunda kaldığımda ne ör-
nekler çalanm. nasıl tanıtınm! Her-
halde Abdülgadir Meragi'den yola
çıkanm. Dede Efendi. Hacı Arif Bey,
Suphi Ziya Özbekkan, Bekir Sıtkı Sez-
gin gjbı bır özet venrim Turk klasik
müzığınden. Sonra halk türkülen dın-
letınm Karadeniz havalan. Aşdi Vey-
sd, Ege'nın zevbeği. Çoksesb örnek-
lerden Saygun'un Yunus Emre'st. Çel-
lo konçertosu. Cemal Reşid'ın Kati-
bim Çeşitlemelen. Fatih Senfomsi. Al-
nar'ın Kanun Konçertosu, Erkin'ın
Koçekçesi. Tüzün'ün Esintılen. İlhan
Baran'ın Dönüşümleri. Lsmanbaş'ın
3. Senfonisi, Tarcan'm Sakarya'sı. Bü-
lent Arel'in Mımıanalan. MimaroğJu'-
nun Bovvery Bum'u, Pekinelkr ile Bob
James'ın JS.Bach vorumlan, Aydın
Esen'ın. Yeni Türkü'nün muzikleri.
Sezen Aksu'nun \e İbrahim latlısesın
seslen. Bütün bunlann bıreşımınde 70
yılbk Cumhunyet'ın toplumsal olarak
getirdiği her şeyın yansıdığını da an-
latmaya çalışınm onlara.