Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÖZELEK1 70.YIL Cumhunyet 29 Ekim 1993
UĞURMUMCU
İki Yanılgı...
Yakın tarıhımızı gereğı gıbı bılıyor muyuz^
Hayır, pek bılmeyız Kurtuluş Savaşı'nın gızlı tuta-
nakları bıle yenı yenı yayımlanıyor
Yakın tarıh gereğı gıbı araştırılmıyor Araştırı-
Imadığı ıçın de kokenlerı yakın geçmışe kadar uza-
nan yanılgılar bugunun sıyasetıne de yon verıyor
Yanılgılardan bırı "Kemalist" sozcuğune verılen
anlamdan kaynaklanıyor
Bazılarımızın dılınde "Kemalizm, eşittir, ya-
sakçtlfc" anlamındadır
"Kemalist" sozcuğunu ılk kez kullananlar Atatürk
ılkelerını savununlar değıldır Bu sozcuk, ılk kez,
1919-20 yılları arasında Amerıkan basınında ve Ingı-
lız gızlı belgelerınde geçer
Amerıkan basını "Kemalistler" kavramını "Bolşe-
viklerte IşbJrliğl yapan millici güçier" anlamında kul-
lanmıştır Kemalistler, Amerıkalılar ve Ingılızlerın
dıllerınde, ulkesı ıçın çarpışan ulusal guçlere verılen
addı
Kurulu düzenle savaşmak yerıne tarıhle hesaplaş-
maya gırmeyı yeğleyen bır kısım şematık Marksıst,
Kurtuluş Savaşı nın emperyalıst ordularına karşı ve-
rılen bır Kurtuluş Savaşı olduğunu yadsıyıp, kendı
kuçuk dunyalarmda oluşturdukları yapay oğretılerle
uğraşıp dururtar
Bunu yaparken de Kurtuluş Savaşı'nın soylu bır dı-
renış olduunu da unuturlar
Batılı kapıtalıst emperyalıstlerın düşman bıldıklerı
"Kemalizm' şematık Marksıstlerın de boy hedefıdır'
Ikıncı yanılgı Kurtuluş Savaşı'nda bır kısım Kurt-
lerle Ingılız gızlı servısı arasında kurulan ılışkılerın
göz ardı edılmesıdır
Bugun Kurtuluş Savaşı ıle ılgılı Ingılız belgelerı açı-
klanmıştır Bu belgeler, Kurtuluş Savaşı'nda "ingillz
bUhbarat Servtel" ıle "Kürt aşiretterl" arasındakı
ılışkılerı kanıtlıyor
Nedense bazı tarıhçılerımız kapıldıkları Ataturk
duşmanlığı nedenıyle bu belgelere bakmıyorlar
Değerlı araştırmacı Buyukelçı Bilal Şimşlr'm "ingl-
liz Belgeterlnde Atatürk" adlı belgesel yayını 1973
yılında Turk Tarıh Kurumu Yayınları arasında yayı-
mlanmıştı
Bu belgesel kıtabın 38 sayfasında yayımlanan 19
Temmuz 1919 tarıhlı telgrafta, Ingılızlerın Kurtlene
yaptıklan ışbırlığıne değınılıyor ve Ingılız Bınbaşısı
Noel ıle göruşulmesı konusuda Bedırhanoğulları ıle
ılışkıye geçılmesı ıstenıyor
Aynı yayının 119 sayfasında da Ingılızlerın Bedır-
hanoğlu Aşıretı'nden Amın Alı'nın Dıyarbakır Valılı-
ğı'ne getırtılmesını ıstedıklerı anlaşılıyor 166 saf-
yasında yer alan bır başka belgede de "İngiliz-Kürt
Işbiriiği" kanıtlanıyor
Şımşır'ın Ingılız belgelerınden derledığı kıtabının
221 sayfasında da Raşvan Kurtlerının Mustafa Ke-
mal'e karşı oldukları ve eyleme geçeceklerı anlatılı-
yor
Kıtabın 273 sayfasındakı belge çok ılgınç
Ingılız Buyukelçılığı nden T B Hohler, Kurt lıderle-
rınden Abdulkadır'ın Ingılızler ıle Mustafa Kemal'ın
başarılı olması halınde Kurtlerın tehlıkeye duşecek-
lerını bıldırdığı kaydedılıyor
Erol Ulubelen'ın 1967 yılında Yon 1982 yılında da
Çağdaş Yayınları arasında çıkan "ingiliz Gizli Belge-
lerinde Türkiye" adlı belgesel kıtabında da Ingılızle-
rın emrındekı Kurt aşıretlerı ıle ılgılı belgeler sergıle-
nıyor
Kıtabın 195 sayfasındakı 19 Ağustos 1919 tarıhlı
gızlı Ingılız belgesıne goz atalım
- Amerika, Trabzon ve Erzurum'u içine alan bir Er-
menistan'ı himaye edecek, geri kalan dört il de bir
Kürt devletj olarak ingilizlerin himayesıne verilecek.
Ulubelen'ın kıtabındakı 451 sayılı Ingılız gızlı bel-
gesıne de bakalım
- Binbaşı Noel, Kürt şefleriyle görüş birliğine van-
rsa bundan büyük faydalar sağlayacağını söylüyor.
Bunlar fstanbul'da Abdütkadir ve Bedlrhan ve daha
az önemli bazı klmselerdir.
Kıtabın 257 sayfasındakı gızlı belge Ingılızler ıle
bazı Kürt aşıretlerı arasındakı ışbırlığını ortaya koyu-
yor
- Kürdistan, Türkiye'den tamamen ayrılıp özerk ol-
malıdır. Ermenilerle KürHerin çıkarlarını bağdaştıra-
bMlrte. Istanbul'daki Kürt Kulübü Baskanı Said Ab-
dülkadir ve Paris'tekl Kürt delegesl Sertf Pasa emrl-
mizdedir.
Kurtuluş Savaşı nda Turklerle-Kurtler aynı cephe-
lerde kapıtalıst emperyalızme karşı savaştılar Bır
kısım Turkler ve Kurtlerde kapıtalıst emperyalızm ıle
açıkça ışbırlığı yaptılar
Dun, Kürt ayrımcılığı aşıretlerı Batılı devletlerce nı-
çın desteklenıyorsa, bugun de Kurt ayrımcılığı aynı
nedenlerle desteklenıyor
Bunu gormemek ıçın kor duymamak ıçın de sağır
olmak gerekır
(Cumhunyet- 9 Ocak 1990)
Devletler Hukuku!
CE"1
» NADİRGÜLER
1923'ten 1938'e kadar TürkiyeProf Dr SİNA AKŞİN
Atatürk Devnmının nasıl bır duru-
ma çare olarak ortaya çıküğını du-
şûnmemız gerekır Kocaman bır ım-
paratorluk vardı Sonra adım adım
kûçûlmeye başladı Avrupa'da herkes
Osmanlı devletının, Türklenn Avru-
pa'dan gıdıcı olduklannı düşünuyor-
du Buna ınanıyorlardı Turklere
"adam değDsüıız" dıye kızıyorlardı,
fakat u
adam ohnamalan" Tûrklen
AvTupa'dan sürûp çıkarmak ıçın ıyı
bır gerekçe olduğu ıçın ışlenne de geh-
yordu 1908 II Meşnıtıyet devnmı
olunca, bunu olumlu karşılamak
dunımunda kaldılar öyle ya Türk-
ler "adam oluyordu". Ama kısa bır za-
man sonra, hakh ya da haksız gerek-
çelerle, devnmı yapan tttıhat ve Te-
rakkı'den kotûsu olmadığı ılen süriü-
dü Ganp bır bıçımde, îtalya, Trab-
lusgarp'ı ıstıla ederken, sankı Os-
manlı devletını değıl, İttıhat ve Terak-
kı yı hedef alıyormuş gıbı kaleme alı-
yordu savaş notasını Evet, emperya-
Uzm hem horlayacaktı gen ülkelen
adam deşhller dıye, hem de "adam ol-
mamalanndan" yararlanarak onlan
yutacak, sömürecektı
Osmanh devletının kuçülme sürecı
o denlı ılerledı kı, Türklenn başlanna
buynık oturabıleceklen bır yurt kal-
maması tehlıkesı bebrmeye başladı
Rumeh'de banndınlmayacaklannı
Türkler az çok sezınlemışlerdı de I
Dunya Savaşı sonunda yenı bır şey
öğrendıler
1453'ten ben başkenüen olan ve
gehn gıbı süsledıklen Istanbul'da da
ancak "misafir' kalabıleceklerdı Ana-
dolu nun büyûk bolümünde de baş-
kalanna bağımlı yaşayabıleceklerdı
Üstehk Sevr ıle bâşlayan Anadolu -
dan kovulma sürecının devam edıp
gıtmemesı ıçın de görünürde hıçbır
neden yoktu Mıllı Mücadele'nın Bu-
yük Zafen bütün bu hesaplan altûst
ettı Ama Avrupa sabırbydı ve ka-
rarlıvdı Lozan ın ardından bır Sevr -
ın daha gelmemesı ıçın mutlaka bır
şey yapmak gerekıyordu Bu mutlaka
vapılması, gerçekleştınlmesı gereken
şey Ataturk Devnmıvdı fnonu nun
yıne uzlaşmaz tavır koyduğu bır sı-
rada sırurlenen Lord Curzon Lozan'-
m ardmdan gelecek Sevr ın Sevrlenn
tıabennT ağzından kaçınnıştı
Ataturk Devnmını halk yapmadı
Mustafa Kemal ve arkadaşlan yaptı-
lar Ama bunun yalnızca "mavi goziü,
sanşın bir diktatörün" tutkusundan
ıbaret olmadığını şundan anhyoruz
kı onun olûmünden vanm yüzyıldan
fazla bır süre geçtı kurduğu yapı bu-
gûn ağır tehdıt altında da olsa, sapa-
sağlam ayaktadır Demek kı Turk
ınsanı Ataturk Devnmını tutmuştur
Zaten Atatürk ütopyacı değıl bır sı-
yaset adamıydı ve bütün sıyaset
adamlan gıbı gerçekçıvdı Dın mu-
zık Serbest Fırka gıbı konularda son-
radan yanlış dıye değerlendırdığı adı-
mlardan gen dönmesını bılmıştır
Toprak reformunun sozünü bır kaç
kez ettığı halde uygulama yönünde
bır adım atmamıştır Halk devnmı
kabul etmıştır Çok kez devnmı "sev-
diğı" ıçın değıl, bunun gerekh ve
kaçınılmaz olduğunu anladığı ıçın
Trakya ve Anadolu da bağımsız otu-
rmak ısteyen bır Türk halkı davranı-
şlanyla ve yaşam tarzıyla da Avrupalı
olmak zorundaydı Kendımıze, her-
hangı bır Asva ya da Afnka ülkesının
keyfînce yaşamak "lüksünü" tanıya-
mazdık
Ataturk (ya da Turk) devnmının
yapısal bır çozümlemesını vapmaya
çalışırsak, acaba ortaya ne çıkar7
Kanımca bu, bütünsel (topyekûn)
kalkınma modebdır Yanı vol-baraj-
fabnka yapmak kalkınmanın ancak
bır bölümüdür Kalkınmaya her şe-
yın, bu arada örneğın kııltür, hukuk,
uygarhk, bıbm, felsefenın de katı-
lması zorunludur Yenı hukuk, yenı
harfler, opera, bale, kadın haklan,
ünıversıte, çok-partıh sıstem. yol-
baraj-fabnka yapmak denlı önemh-
dır
Atatürk ve tnönü'nün davranışlan-
ndan, sözlennden bunun böyle an-
laşıldığı ortadadır Oysa 1950'den bu
yana bütünsel kalkınma modebnı bır
olçude bıraktık. "mühendis" ya da
"mühendıs züınıyetü" devlet adam-
lanmız bütün kuvvetı yol-baraj-fabn-
kaya, yanı maddı kalkınma modebne
verdıler Oy kazandıracağına ınandı-
klan ıçın de Atatürk DevTimım su-
landırmaya kalkıştılar. hatta bazı
yonlerden sulandırdılar Maddı kalkı-
nma modebnın yetlun orneğı Suudı
Arabıstan'dır Orada 20 yüzyıbn en
O döuemde A>-rupa'nın ortalama demokrasi duzeyini tutturmuş itibarlı bir devletâk.
ılen teknolojılen 7 yüzyıbn toplum ve
kültur düzenıyle yan yana "başany-
la' yürümektedır
Bütünsel kalkınmanın bır parçası
da, Atatürk dönemındekı demokrasi
düzeyı ıdı (Goruşume göre demokra-
sı ya var ya da yok olan bır durum de-
ğıldır Sıfınn altında da olsa, "ısııiHr
ölçulebılmesı gıbı, "derecesf ölçüle-
bılecek bır durumdur Bu yaklaşıma
gore, ıkı dıktatörlukten bın. ötekıne
gore daha "demokratik" olabıbr Ör-
neğın, MussoJini dıktatorlüğü Hitier
dıktatörluğunden daha demokraüktı
dıyebıbnz) Düzen yetkecı bır düzen-
dı ama dına sağa kapalı olmakla bır-
hkte nıspeten özgur bır düşünce ve
basın hayatı, ılen düzeyde kadm hak-
lan vardı Ataturk dönemındekı de-
mokrasi derecesi, o sırada Avrupa'-
nın ortalama demokrasi derecesının
altında değıldı belkı üstündeydı Bu-
nun en çarpiCT kanıtı, Hıtler'ın tasfiye
ettığı ve Abnan ünıversıtelennın en
parlak kesımınden olan 142 kışının
uzunca süre kalmak nıyetıyle (çünkü
Türkçe ders vermeyı kabul etmışler-
dır) Turkıye'ye gelmelenydı Demek
kı onlann gozünde Türkiye yaşanabı-
lecek bır ülkeydı
O dönemde Avnıpa'nın ortalama
demokrasi düzeyını tutturmuş ıtıbarb
bır devlettık Atatürk yurtdışına hıç
çıkmadığı halde Ingılız Kralı gebp
Atatürk'ü zıyaret edıyordu Ondan
sonra bır daha o düzeyı bır türlü tut-
turamadık ve o yüzden de havh hor-
landık horlanıyoruz I945'te çok-
partıh sısteme geçtık, ama bu, sola ka-
pab bır sıstem olduğu ıçın Avnıpa'ya
göre çok eksıktı Şımdı o sorunu güya
aştık ama yıne de önemb sorun-
lanmız var ve bu arada Kürtler ıçın
Avrupa'da genelgeçer hale gelmış
olan azınlıklann kulturel haklan sıs-
temını benımseyemedığımızden do-
layı PKK y\ terönst bır orgut olarak
kabul ettırmekte zorlanıyoruz Benı
Buyükelçıbğımız basıldığında, pobs 3
dakıkada değıl, 30 dakıkada gebyor
Prof Dr AYDÜV AYBAY
Turkıye'de "uhısal
bağımstziık" hareketının başla
ması ıle. "demokratikleşme" va
da "derookratık jasama geciş"
olgusu arasında zaman yonün-
den bır çakışma yoktur Bınna sure-
an başlangıç tanhı 1920 olduğuna
göre, bununla (nıtebğı, yönunü tartı-
şma dışı bırakırsak) I945'te bâşlayan
ıkıncı sureç ıle arasında çeyrek yuzyıb
geçen bır zaman aralığı vardır Bu "ge-
akmeyı" açıklayacak çeşıtb nedenler
bulunabıbr Asbnda, 1923 yılında
"cumhuriyet" rejımı ıle noktalanan
ulusal bağımsızlık hareketının ozunde
"demokrasi" de bulunmalı ıdı
"Halkm" ya da "cumhunm" yonetımı
demek olan cumhunyette genel oya
dayab demokrasının varohnaması
asbnda bır "çarpıkbk"ür bu bakı-
mdan rejımın "tek partili cumhuriyet"
olarak adlandınlması da bır çebşkı-
dır Bu çebşkı nasıl açıklanabıbr
9
Bu açıklama yönünden önemb olan
şu nokta özelbİde goz önünde tutul-
mabdır Ulusal bağımsızlık hareketı-
nın ortaya çıkmasına neden olan olay,
Osmanb devleünın "yan sömürge"
ülke kategonsınden, "tam sömûrge"
kategonsıne sokulmasını öngören
uluslararası "paylasım planı"nın uy-
gulamaya konulması olayıdır Bu "em-
perjalist" plana karşı doğan tepkıde,
toplumdakı sınıflann ya da katman-
lann, kendı aralanndakı bır sorun
olan "özgürluk talepierî" yer al-
mamıştır Ulusal tepkı sadece 'isti-
lacılara", "emperyaKzm"e ve onun ış-
bırbkçısı olan "sivasal iktklara" karşı
mücadele temeb uzenne oturaıuş ya
da bu yönde "koşullandınlmış"tır
Zaten Batı'da klasık demokrasıle-
nn kuruluşunda başrolü oynayan ve
genış halk kıtlelennı "özgürluk ıste-
mı" ıle harekete geçıren bunuva smıfı
Osmanb'da yoktur
Osmanb dönemınde bu sınıfın ışle-
vı. ulusalbkla ılgısı obnayan hatta
bırçoğu uyrukluk bakımından Os-
manb bıle olmayan zumrelerce yenne
gennldığınden, özgürluk ve güvenlık
bavTağını taşıyacak "öocû smıftan
da sözedılemez Ulusal temele dayan
mayan ve bır oncu smıfın başmı çek-
medığı bır "demokrasi mücadeiea"-
nın başan şansı ıse yoktur Nıtekım
1876 ve 1908'dekı özgürleşme (hurn-
yet) deneylen, bu nedenle başanya
ulaşamamıştır
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın yurütü-
cü gücü olan "mfflet meclisir
'mn gün-
Cumhuriyet ve Demokrasi
demınde özgürluk sorununun hemen
daıma bır "istiklal" (bağımsızlık) so-
runu olarak ortaya çıkmasının nedenı
budur Gerçı l TBMM'de çoğulcu
demokratik ulkelenn parlamentolan-
na ozgü yoğun bır tartışma ortamı
vardı Ama bunun "halkm demokra-
tik ıstemleri" ıle ılgılı bır "yapılaşma"
olduğu söylenemez Hedef somurge-
leşmeyı onlemek ya da o zamankı de-
yışle "vataru mustevlı düşmandan te-
mızleyerek ıstıklal-ı tammf sağla-
makür Bunun öncülügünu yapanlar
amaçlanyla halkın ıstem ve ıstencı-
nın bırleşmesı, "ıttıfakı gerekır
Tek partılı cumhunyetın ılk yınnı
ıkı yılhk dönemınde bu 'Ittifak" ger-
çekleşmemıştır Bır "muhalefet partı-
sı kurularak demokrasıye adım
atma gınşımı "Terakkıperver Cum-
hunyet Fırkası" (1924) ve "Serbest
Cumhunyet Fırkası" (1930) deneyle-
nne karşın 'tutmamıştır ' Bu sonucu
yalnız ıktıdar partısı CHP ve onun da-
vandığı katman olan "asker-sıvıl bu-
rokratlar"ın ısteksızhğı ve baskısı ıle
lük karşıtı' rejımlenn de ruzgârladığı
hava ıçınde, tek partıb Turkıye Cum-
hunyetı Devletı kendı ekonomık
bağımsızhğımn sağlanması ve pekış-
mesı peşıne duşmüştur Halkın aktıf
katkısı çoklukla sadece propaganda
duzeynnde kalmakla bırbkte, yabana
ışletmelenn ulusallaşUnbnası. devlet-
çıbk yoluyla sanayı kuruluşlan gın-
şımlen, demıryoUannın arttınbnası
madenabk, bankaabk alanındakı
ulusal atıhmlar bu donemde gerçek
leşnuştır Bırçok "hukuksal yenıleş-
Türdeş olmav an yeni sınıfm "halk adına" iktidara gelişi 1950 dir. Bunun, cumhuriyet tarihinde ilk kez gerçekleş-
mesi, kuşkusuz, çok önemli bir adımdır.
da halk (mıllet) ddına hareket ettıkle-
nnı onu temsıl ettıklennı ılen suren
"asker-sıvil burokrasıdir."
'Tek partıb cumhunvet' rejımmın
ılk yıllan bu çerçevede degerlendınl
mebdır Hıç kujkusuz halkın ozgur
lükten demokrasıden demokratik
ortamın getıreceğı guvencelerdcn va
rarlanma "Btemı" ve bunu elde etme
"istend" daıma vardır ve varolmuş-
tur Hangı sıyasal rejım olursa olsun
bıreylenn ve toplumun bu 'ıstem' ve
' ıstenç ten vazgeçmesı sozkonusu
değıldır Ne var kı bu ıstemın gerçek-
leşmesı ıçın oncu dunımunda olan
sınıf veya katmanlann kendı hedef ve
açıklamak veterlı ve doğru olmaz Sa-
dece elden kaçan ıktıdann peşınde
olanlann oluşturduğu sınıfsal tabanı
olmavan muhalefet partılen', kendı
ozgurluk ıstemı yonunde hareketlen-
mış gozuken halkın desteğını sonuna
kadar sağlavamamış ılk müdahale-
de kıtlelerden koparak yalnız kalmı-
şlardır Başka bır deyışle kurubnak
ıstenen ıttifak', sonucu elde edecek
bır yoğunluk kazanamadan sonmuş-
tür 19301u yıUar ıse 1929 da ABD'-
de patlayan ve butun dunyavı saran
"ekonomik kriz" nedenıyle, bambaş-
ka koşullar ıçınde geçmıştır Avrupa -
da bırbın ardına ortaya çıkan "özgur-
me' gınşımlen de (örneğın, Soyadı
Yasası, Ünıversıte Yasası) bu donem-
de olmuştur Demokratik yapılaşma
ıle ılgıb addı bır behrtının gozlemlen-
medığj bu evre, 1939 da başlavıp
1945 e kadar suren 2 Dünya Savaşı
yıllannı da ıçermek uzere 1945'e ka-
dar sürmüştür
Demokratik ve ozgürlukçu yaşama
geçış çabalan 1946 dan sonrakı yıllar-
da yenıden ortaya çıkmıştır Yuzev-
den bakılırsa "icazedi" gıbı gozüken
demokratikleşme hareketı asbnda
halkm hıçbır zaman yokolmayan ıs-
tek ve özlemlennın urunudür Bu ha-
rekeün baştan ıtıbaren bellı olçüde
başanya ulaşma şansma sahıp
olmasının nedenı ıse, bu kez
cumhunyetın ılk yıllanndan
başlayarak devletın konıyu-
cu desteğı ıle oluşmaya bâşla-
yan yenı bır sınıfın ortaya
çıkması ve oncüluğe soyun-
masıdır Yapısı ' turdeş olmayan',
buyuk toprak sahıplennden ıthalat
ve ıhracat yoluvla zengınleşmış "hay-
nye tüccarlan" ve savaş yıllanndakı
yokluklan somürerek ekonomık güç
kazanmış kesımlere geleceğını ser-
bestleşmış ekonomıde goren daha alt-
takı gruplara kadar uzanan herkesı
kapsayan bu "yeni sınıf", kendılennı
doğrudan ılgılendırmedığı halde,
halkın demokratik ıstemlennı des-
tekleyerek guçlu bır "muhalefet cep-
hesı' oluşturmayı başarmışiardır
Jandarma baskısı. yol vergısı maden-
de çabşma mukellefıyetı gıbı şıkayet
ve tepkılennı kullanarak, halkm ıs-
temlen ıle ılk kez paralellık kuran bu
yenı sınıf, kısa sürede iktidara tabp
bır partı şekbnde orgutlenebıbnıştır
Ulusal bağımsızlığı gerçekleşürme-
de öncu rolünu oynayan oncekı kad-
rolar ıse, sanayıleşme ve ekonomık
zengınbğı halka yayma ışmde gerekb
duzenı kuramadıklan bır tanm ülke-
sı olan Turkıye de cıddı bır toprak re-
formunu gundeme bıle getıremedıkle-
n ve toplumu yenı yaşam bıçımının ıs-
terlenne gore bıçımlendırmede yeter-
sız ve becenksız kaldıklan ıçm özgur-
lük ve demokratikleşme bayrağı ıle
ortaya çıkan bu hareket karşısında
yenık düşmüşlerdır
Turdeş olmayan yenı sınıfın "halk
adına" ıktıdara gebşı 1950 yıbdır Bu-
nun cumhunyet tanhınde ılk kez ger-
çekleşmesı. kuşkusuz, çok önemb bır
adımdır Bundan sonrakı donemde
gerçekleşmesı beklenen ıse halkın "öz-
gürleşmesı ve demokratik güvence-
lcre sahıp olmasıdır
Bu olmuş mudur7
Bu soruya olum-
lu yanıt vermek zordur Başka ülke-
lerde de gozlemlendığı gıbı, demokra-
si ıçınde bırtakım sapmalar ve kesıntı-
ler olabıbr Bu tur sapma ve kesıntıle-
nn sebebı ıse kesmbkle halk' değıl-
dır Halkın ıstek ve ıradesını temsıl et-
mek ve ona 'yon vermek" ıddıası ıle
onder rolune çıkmış sınıflar kendı smıfsal
ya da zuraresel cıkarlanvla çelıştığı zaman
halkın demokratik haklanm kısiuamak va
da yoketmek ıçın her turlu araca başvur-
makta tereddüt etmezler 1950-1960 yıllan
arasında parlamentodan çıkan ozgürlüğu
sınırlayıcı yasalar bunlara paralel olarak
ıdan ve vargısal uygulamalar bu modele
tamamen uvmaktadır
HIFZI \ ELDET
VELIDEDEOĞLU
Bir
ö üömür
boyu
29
Ekimler
İnkılaplar ve Hukuklar
Cumhunvet ılan edıleb tam 19 yıl oldu
Bugun Turk halkı bır tek bşının artık koh-
nemış bır ıktıdar sandaKesıne otunışu
gununu değıl kendı gununu kendı hakı-
mıyeunı kendı hümvetını kutluvor
Bugun halk aynı zamanda ılenbır ah-
nı>etı ılen bır nızamı kutluvor Bu nhnı
yet hukuk ve kanun zıhnıyeü bu nızam
"bukuka bağb detlet" nızamıdır
Turk ınkılap hareketlenmn kovdugu
prensıpler başka ınkılaplara hıç benze-
mez Sınıf ımtıyazlannı kaldırarak hukuk
musavaünı ılan eden Fransız ınkıldbı
prensıplen netıcede Avnıpa va sermave
dıktatörlugünu. sıyası hurnvet ıküsadı
esaretı getırdı Hukukı musavatm vanında
hemen çabucak fıılı musavatsızlık bebrdı
Hukuken eşıt olan fertler ıktısaden çok
farkb bır hale geldıler Bo>lece ideal' ıle
'gerçek' arasında denn bır uçurum açıldı
Fransız ınkılabı kadm ve erkek arasındakı
hukukı musasatsızlıgı da ortadan kaldıra
madı
Hukumdar otokrasısını kabul etmedığı
gıbı sermaye dıktatorlugune de son \eren
veya onu frenleven Bolşevızm faşızm \e
Nasyonal-sos>alizm mkılaplan ıse sag
veya sol bır partı dıktatörtüğü kurdular
Turk ınkılabının kovdugu prensıpler ıse
hem hukuk ve hukumdar otokrasısını
bertaraf ettı hem Turkıve de esasen vücu
da gelmemış olan sennaye dıktatorlugune
ve anıf kavgalanna >er vermeıneyı bır
umde saydı hem de humyet \e demokrasi
esaslannı benımsedı Herhangı bır ınkılap-
tan sonra onun esaslannı verleştırecek ka
nun ve kaıdeler konularak ıdare edenlenn
\e ıdare olunanlann >anı butün halkın
bunlara navetı temın edılmezse o zaman
bır ınkılaptan bahsetmeye ımkan yoktur
Hukuklar. mkıiapiann percınıdır
(29 Ekım 1942)
1923 vılının gend Hıfzı Veldet...
Hukuk Devleti, Hukuk
Şuuru ve Zihniyet Inkılabı
"Hukuka bağjı de>let" mefhumunu
memlekete sokan \e bu hususta gereken
kanunı mûeyyıdelen koymuş bulunan
Cumhunyet ın bugun XX yılını kutluyo-
ruz
Hukuka bağlı olan devlette hükumet
çarkını donduren ıdarenın kevfı hareketıne
set çekılmış. devleün gerek amme ışlennde
gerek fertlere karşı tutumunda kanuna ta
bılıgı saglanmıştır Bu kanun ve nızamı ko-
van bızzat mıllet ıradesıdır
Halk kendı kendını ıdareve başlavınca
Turk ınkılap hamlelenne uvacak ve bu
hamlelen memlekette kokleşürecek yenı
bır nızam kurmak ışıvle karşılaştı
Işte bu nızam Turk hukuk ınkılabı ıle
venı prensıpler taşıvan modera bûyuk ka-
nunlann bılhassa toplumun ıç kunıluşunu
duzenleven Turk Medenı ICanunu nun
kabulüyle gerçekleştınlmıştır Bu kanu-
nun kabulü Türk ıçtımaı havatında en
önemli bır donüm noktası ve başlı başına
bır ınlalaptır ara bunun kabulü valnız bır
kanun değışmesını değıl bır zıhnıvet ırıkı-
labını ıfade eder
(29 Ekını 1953)
Cumhuriyetin Özünü
Korumalıyız
Bugun Turk halkı kendı ıradesıne tabı
olduğu günu kutlamaktadır
Cumhunyette esas fazılet ve adaletür
zıra o butun mıllete butun halka davarur
ve dayanmabdır bu olmazsa "cunilıun-
yet" olmaz Bu kehmenin Fransızcası **r-
pubbque" Latınce "res puWKra"dan gelı
vor "herkesın. umumım malı" demekur
Arapça "cmnhıır'' kelımest de "halk, ahali,
böyük kalabahk" manasına gelır bu ıübar
la "'cumhunvet" "halkm hükümetı"dır
Cumhunyetımızın kendı prensıplenn-
den avnlarak ozunu kavbetmış bır kabuk
veya ıçı çünımuş bır agaç halını almaması-
na en büyûk bır üüzlıkle dıkkat etmelıdır
Bu ıse keyfıhkten kaçınmak ve samımı ol-
mak ve kanuna savgı göstermekle olur
(29 Ekım 1955)
Gerçek Atatürkçülük
Cumhun>etın ılanının 39 uncu vıldönü-
munde artık bır problem olmaktan çıkmış
olması gereken \taturk devnmının bugun
her zamandan zıvade korunmava muhtaç
bır durumda bulunması maalesef çok acı
bır gerçektır
Ataturkçuluk azız \taturk un ölümün-
den ben bır kısmı mutereddıt ve muha-
fazakar bır kısmı korkak bır kısmı cahıi
ve sapık bır kısmı dd dupedüz menfaatçı
ve alcak polıükaalann ve kalemlenn ehn-
de öylesıne bır tavız konusu hatta açık sm-
sı bır hucum hedefı oldu ve bunu vapanlar
ovlesıne Ataturkçu geçındıler kı bugun
gerçekten Ataturkçu olanlar bu ortam
ıçınde vadırganmakta hatta Bu, sahte
Ataturkçulenn de husumetıne maruz kal-
maktadır Atatürkçuluğu bır balmumu sa-
nan kımseler de onu kendı ıstedıklen kalı-
ba sokabılmek cabasındadırlar Bunlar
sahte Atatürkçulerdır ve varatmak ıstedık-
len, sozumona Ataturkçuluk de valnız
kendı aralannda surumü olan kalp bır
Atatürkçulüktûr
(29 Ekım 1962)
Atatürkçülüğün İlerisi
Turk mılletı bugun cumhunyetın
ılanının 40 yıbnı kutluvor Kutlu ve mutlu
otsun' Bız bugun bır nefıs hesaplaşması
gıbı, şu geçen İark yılın çok kısa bır muha-
sebesmı yapmak ıstıyoruz.
Ataturk kurduğu cumhunyetın ancak
on beş yılını ıdrak edebıldı ve bu kısa za-
man mesafesı ıçınde Türk tanhının en bu-
vük sıyası sosyal ve ıküsadı ınkılaplannın
toprak tesvıyesını yapıp temelım kurdu
bınanın Umamlanmasını bızlere bıraku
Ataturk ten sonra bız aydınlar ve polı-