Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 ÖZELEK1 70.YIL Cumhuriyet 29 Ekim 1993
HASAN ALİ YÜCEL
Dil Bayramından Esintilep
"Arapça değil mi; uydur uydur söyle!.."
Bu atasözünü de Atatürk dilcileri uydurmadı ya!.. Ben
onu çocukluğumdan beri işitirim; aynı sözü benim ba-
bam ve dedem de. sizin babalarınız ve dedeleriniz gibi
çocukluklarından beri işitmişlerdir. Halk dehasının bu
hükmü doğrudur. Bizim uydurma "Lisaniyat mütehassı-
slan'ndan çok daha iyi gören sözlerle Türk halkı, bu lin-
guistique gerçeğı ortaya koymuştur. (Linguistique, Li-
saniyat sözlerini mahsus kullandım. Bazılarına göre bi-
lim dılı.ya arapça. yafrenkçeolurda onun için!.. Birtürlü
Türçeye hürriyet tanıyamıyanlar, bir nevi alçaltıcı anlam
sezdıren bu atalar sözünde. bilakis arapçanın en kuv-
vetli tarafına yapılmış bir işaret olduğunu bir türlü anlı-
yamamışlardır. Hala da anlıyamıyorlar. Muhakkaktır ki.
arapçayı arapça yapan ondaki uydurmalardır.
Arapça, bu uyduruş kudretiledir ki, başkadillerden ve
medeniyetlerden gelmiş kavramların dil unsurlarını
kendi kalıplarma dökmüş; bir İran, bir Yunan, bir Türk
kelimesini. bu yoldan, başına ageli, sırtına meşlahı
koyarak Arap yapmasını bilmiş; Araplar, dillerini daha
asırlar önce ve böylece bağımsız, milli bir dil haline ge-
tirmişlerdir Mısırda arabacınm, şoförün, polisin söyle-
dığı 'tuğri" sözünün bızim "doğru" olduğunu zor farke-
deceksiniz Yunanca Sofia kelimesi tefa'ül babına girin-
ce tasavvuf oluvermış. Bızim "enfiye" dediğimiz şey
bazı Arap ülkelerınde "El-Burnuti"dir. Yani "burun
otu!.." "Enf'ın burun olduğunu kaç Turk bılir. Dillerdeki
kaıde dışı tasarruflar da onların benimseme kuvvetini
gösterir. Arapçanın mühim bir kısmı "gayr-ı kıyasF'dir:
bu sebeple! Bırçok garp ve şark dillerindeki bu hali, o
dillerin zayıf tarafı sanmak, hatadır. Dillerdeki sindirme,
hazmetme. bu yoldan sağlanır. Onu dil bilginleri değil,
halk yapar ve halk yapmıştır. Dil bilginleri bunları dü-
zene sokar, kurala bağlar. Uydurmacı, halktır, uydurma-
ları bılim kisvesıne sokan. bilginlerdir. Halkın bilgi düze-
yi üstünde olan kavramları da doğrudan doğruya aydı-
nlar uydururlar Cünkü uydurma, dillerin yaratıcı kudret-
lerınden doğar Uyduramıyan dil ölu dildir. O dili konu-
şanlar da kultür bakımından ölmüş, fakat öldüğünü fark
edememiş ınsanlardır.
Yaşıyan her dilde uydurma vardır ve bu durmadan
devam eder Yalnız Turkçe için yaratma ve yenilenme
yasaktır. Benimseme, sindirme, yalnız Türkçe için ha-
ramdır Bu yasağı kesinleştirmek için az kalsın sıkı ted-
bırlere gıdecektik. On yaşındakı Türk çocuğu, "anaya-
sa" dememeli. ille "Teşkilat-ı Esasiye" demelidir!..
Hem de "esasiye" sözunu "kayısı ye!" gibi söyleye-
rek!..
Sindirmeye, bir misal vereyim: Türk halkı, asırlardan
beri, dininın tapınağı olan Allah evine "cami" der;
"cami' 'dıyerek arapçanın "aynını" çatlatmaz. Böyle
deyince de onu başka bir kelimeye taktığı vakit şöyle
seslendırir Beyazıt camisi. Sultanahmet camisi... Hal-
buki aydınlarımızın pek çoğu onu Beyazıt Camii, Sulta-
nahmet Camii şeklinde yazarlar. Yazarlar, fakat söyler-
ken halk gibi söyıerler. Nitekim ne aydımlarımız. ne
karalarımız hiçbir zaman "Beyazıt camiine gittim" de-
mezler. "Beyazıt camisine gittim" derler. Hatta "ca-
mie" diye telaffuz etmezler, "camiye" derler. O halde
rahat rahat söyledıkleri 'camisi" dururken "camii" de-
mek ne oluyor?
Bu kadar açık bir kuralsızlığı ve mantıksızlığı anlata-
mazsınız. Çunkü bu yanhşlıkta "doğrudur!" diye ayak
direyenler. ana dillennın dehasına inanmamışlardır. Bi-
zim bazı okumuş yazmışlarımız kadar ana dilini sev-
miyen bir ulus aydını yeryüzünde var mıdır. şüphede-
yim.
(Cumhuriyet -7 Ekim 1957)
15-16 Haziran'a neden olan sendikal yasakJan Anayasa Mahkemesi iptal etti. Bugün benzer y asaklar 12 Eylül hukukuna karşı 'Anayasa-
ya aykınlık' davası açdamadığı ve Meclis değiştiremediği için aynen yürürlükte.
düşmanı politikalar ve sendikalar üzerindeki
yoğun baskılargelişir. Bazı önemli grevleryaşa-
nır.
Çağdaş anlamda sendikal haklar ve gelişme
27 Mayıs, 1961 Anayasası ve 1963 yasalan ıle
Türkiye işçi sırufının yaşamına girecektir. İlk
sendikal haklar için görkemlı işçi mıtingi 31
Aralık 1961'de Istanbul Saraçhanebaşı'nda
gerçekleşır. 31 Ocak 1963 Kavel grevi ıse yine
aynı ölçüler ıçindeki ilk ciddi grev örneâdır.
1961 Anayasası ve 1963 274-275 sayilı sendi-
kal yasalann özgur ortamında. Türk sendikacı-
lık hareketi hızla gelışti. Sendikal haklara yöne-
lik toplumsal ilgi. kamunun kapılannın sendı-
kalaşma hareketine özgürce açılması, öncelikle
kamuda sendikal düzenin yerleşmesi sonucunu
getirdi. Sistemin örgütlenme ve toplu sözleşme
ile sağlanan haklar arasında doğrudan ilişkı
kunması. ücret artışlanndan, sendikal haklar-
dan yararlanmak üzere kamuda çalışma ile
bağlaniılı doğrudan sendika üyelik ilişkisini de
getirdi.
Sendika enflasyonu ve yetki savaşı
Özel sektörde işverenlerden gelen sendıkalaş-
maya karşı direnme ise 13 Şubat 1967"de kuru-
lan DİSK'in. daha dinamik ve militan sendika-
cılık anlayışı ile önemli ölçülerde aşıldı. Sonuç
olarak örgütlü işçilerin toplu pazarlık düzeni
içinde gerçekleştirilen ücretlerindeki iyileşme.
çalışma koşullarınddki olumlu düzenİemeler.
belirli ölçülerde sendıkasizlar \e bütun çalışan-
lara yansıdı. 12 Mart 1970 dönemindekı genle-
me dışında. 196O'lı ve 7O'lı yıllar ı^çıler ve çalı-
şanlann ücreı ve çalışma koşullannda süreklı
birıyıleşmenin yaşandığı bırdönem oldu.
Türkiye dinamik bir sendikal vaşam ıle bır-
lıkte. sorunlannı da vaşadı Sendika cnflasyo-
nu, yetkı sorunları. işçi çıkarmalan ile sendikal
hakîardan kaçış. bunlara karşı ışçı dıreniş ve ey-
lemlen. yaygıngrevler. doneme damgasını vur-
du. 12 Eylul 1980"e kadar yaşanan 17 yıl gibi
Cumhuriyet, işçi sınıfını yarattı
ŞÜKRAN KETENCİ
70 yıllık sendikal haklar mücadelesınde. işçı-
ler hcnüz hedeflerinden çok uzakta gözüküyor-
lar. Batı'da işçi sınıfını yaratan sanayileşme
süreci, Osmanlı'da yaşanmamışu. Çoğu ya-
bancı işletmelerde. çalışan işçücnn ilk cy lemleri,
tersane. tramvay ve feshane işçılerının grevlc-
n... İşçi sınıfı tanhımize yazılan ilk gelişmejer.
Cumhuriyet'in çok gerisine uzanamıvor. İşçi
sınıfı. bir anlamda Cumhunyet'le birlıkıe.
KİTlenn kurulması ve onlann desteğındekı
kapiialıstleşme süreci ile yaratılıyor.
Cumhuny et anayasası ıle bırlikiedernek kur-
ma hakkı guvenceye alınıyor. Sanavileşrnenın
geiışmesi, işçi sınıfının oluşması ıle bırlikte de
1923 yılında Amele Birlıgi ve İşçi Tesanüd ve
Tea\ün Cemıyeti örgütlen kuruluyor. 17 Şubat
1923'te toplanan İzmir İktısat Kongresı'nde.
güçlü bir işçi grubunun varlığından söz edıle-
mese de geleceğe yönelik umut \erici gelişmele-
rin olabileceği ızlenımini veren, demokratık bir
ortam oluşmuştur. Amele yerine "işçi" sözcü-
ğünün kullanılması karan ile birlıkte. işçilerin
sınıfniteliğinin ve 1 Mayıs'ınbenimsenmesisöz
konusudur.
Daha sonraki yıllarda bireysel iş hukuku ala-
nında bazı adımlar atılır. Çalışma koşullanna
12
Eylül her şeyi ters-yüz etti. Anarşi ve terörü önleme
gerekçesine karşın siyasi partiler kapatılırken,
ilk iş grev ve her tür sendikal faaliyetin
yasaklanması oldu. DİSK'in faaliyeti durdurulur; yönetimi önce
gözetim. sonra işkence ve 4 yıl süren hapishane, idamla
yargılanma sürecinden geçirilirken, açık kalan Türk-İş için de
grev ve toplusözleşme yasağı, 1984 yılına kadar sürdü.
ılışkın vıllar içinde yapılan çeşitli düzenlemeler.
çağdaş bir ış yasası düzenlemesinin de yolunu
açmıştır. Ancak Takrir-i Sükun Kanunu'nunçı-
kanlması ıle bırlikte. örgütlenme hakkında bir
baskı dönemının başlatılması ve diğer siyasi der-
nekler ıle bırlikte ışçı dcrneklerınin de kapa-
tılması söz konusu olmuştur 1925'ıen 1933'e ka-
dar 35"e yakın ış bırakma ey lemi yaşanır. 1927"de
liman işçılennin ücret alamama ile bağlantılı iş
bırakma eylemleri ıle aynı yıl Adana-ÎSusaybin
demıryolu hattında Fransız şirketinde çalışan iş-
çilerin grevi en dikkat çekenler arasında sayılabi-
lir.
1936"da grev ve lokavı yasaklanır. Ancak 10
Hazıran 1946'da sınıf esasına davalı dernek kur-
ma yasağı kaldınlır. Sendikalaşmanın önünün
açılması ve hızla sendikalann kurulması bu yı-
llarda yaşanır. ^vnı dönemde demokratikleş-
me ve sol orgütlenmeler. partiler de gün-
demdedır. Temmuz 1946'da Türkiye İşçiler
Derneği kurulurken. 8 ekimde İzmir liman iş-
çileri greve çıkarlar. Ancak 16 aralıkta da bir
sıkıyönetim bıldınsi ile bütün sendikalar ve si-
yasi partıler kapatılır. 20 Şubat 1947'de ıse
sendikalar yasası çıkanlacak. sendika kur-
manın yasallaşması ıle birlikte 1948"de CHP'-
nin güdümündeki İşçi Sendikalan Birliği ku-
rulur. Bır yandan da Demokrat Parti çizgısm-
de sendikalaşma hareketi gelişir.
1950"ler. Demokrat Paninin iktidanndan
sonra DP'nin aksine vaatlerine rağmen. işçi
haklan yenıden askıyaalınır. Yinede 1951'de
Tekstil İşçileri Federasyonu. Temmuz 1952'-
de de Türk-İş kurulur. Ancak vıllar içinde işçi
Cumhuriyet anayasalarının siyasi felsefesi
ATİLLA COŞKUN
Anavasa kavramı. tarihte ilk kez. Aris-
toteles'in 'Politika' adlı yapıtında yer
almıştır. Ama çağdaş anlamıyla "modern
anayasacüık' anlayışının ya da akımının
tarihı çok eskı değıldır: bu anlayış. ancak
onsekızinci yüzyılın sonlanna doğru ger-
çekleşmiştır...
Modern anayasa anlayışı. aydınlanma
hareketınin ürünüdür: toplum sözleşmesi*
düşüncesinde somutlanmıştır.. 'Akılcılık.
bilimsellik. laiklik". bu gelişmenın temel
değerlerıni olusiurmaktadır.
Aydınlanma hareketi ve doğal olarak
modern anayasacılık akımı. burjuva de-
mokratık ya da liberal eğılımli bırçok poli-
tık düsüncevı kapsjmaktadır.
İngjltere'de. 'Habes Corpus' ya da 'Bil
Of Rights' ıle Fransa'da. "İnsanve Yurttaş
Haklan Bildirisi (1789)" aydınlanma dü-
şüncesının ıjığmdd oluşmuş ilk siyasi bel-
gelerdır: modern anayasa anlayışının te-
mel kavnaklan arasında yeralmaktadı-
rlar
Bu dönemde. modern anayasa anlayışı.
'ulusal egemenlik". 'ulusal devlet', 'kuvvet-
ler avrılığY. 'doğal hak', 'özgürlük'. 'eşit-
lik", 'adalet' \e 'laiklik' gibi kavram ve de-
ğerler sistemıni ieermektedir.
Onsekiz \e ondokuzuncu yüzyıllar bo-
yunca yaşanan sanayı devnmı. yaygınla-
şan ışçı hareketlen. 1848 devrımi. modern
anayasa akımının yeni boyutlar kazan-
masına yol açtı . 'Çalışma hakkı', 'sendika
ve toplusözleşme hakkı' gıbı 'ekonomik >e
sosyal haklar'ile'geneloy hakkı" ve 'sosyal
devlet ilkesi' ka\ ram ve değerleri. modern
anavasa akımını zenginleştirdı.
İnsanlığın ortak değerleri
Yınnıncı vüzyıldaki gelişmelenn mo-
dern anay asa düşüncesi üzenndeki etkıleri
çok daha büy ük oldu... 1917 devrimi. "Bir-
leşmiş Milletler Örgiitü'nün kuruluşu:
'tıtsan Haklan Evrenşel Bildirisi', Avrupa
Birliei'ne vönelış ve 'İnsan Haklan >e Te-
mel Özgürlükleri Korumaya Dair Sözleş-
me', 'AvTupa Topluluğu'nun oluşumu. Av-
rupa Güvenlığı Işbırliğı Sözleşmelen ve nı-
hayet 'Paris ŞartT; tüm bunlar. modem
anay asa akımının günümüzdeki ilkelerinin
kaynaklarını oluşturdu. Ö/ellikle de ulasla-
rarası ekonomik. sosyal, siyasal ve kültürel
işbirlikleri ile tüm diinya ölçeğinde yaşanan
köklii entegrasv on süreci, anayasa anlay ışı-
nda şaşılası etkiler > arattı.
'İnsan haklan'. 'banş hakkı', 'çevre
hakkı' gibi yenı kavramlarla zenginleşerek
'insanlığın ortak değerieri' bağlamında bir
anlama dönüştü 'Hukukun üstünlüğü' ıl-
kesi uluslarüstü bır etkınlık ve değer ka-
zanırken hukukun ulusal sınırlan da gide-
rek silikleşme sürecine girdi. 'Katılımcı de-
mokrasi'. yenı bır demokrasi anlayışı ola-
rak. uluslararası insan haklan bclgelenn-
de yeraldı. Bu dönemin anayasa anlayışı-
ndaki en önemli gelişme ıse dünya ölçeğın-
Tarık Zafer Tunaya'nın söykdiği gibi Türlder, Batılı otanak için Baü ile savaştılar.
de kurulan *uluslariistü' yargısal kurum ve
kuruluşlann otoritelerinin çeşitli devletler-
ce kabul edılmesi idi...
Avrupa'da onyedi ve onsekızinci yüzyı-
llarda yükselen aydınlanma hareketi vc
1789 Devnmi'nin etkilen. Osmanlı toplu-
munda, yazyıllık birgecikmeyle. ondoku-
zuncu yüzyılın ıkinci yansından sonra go-
rüldü. Samık Kemal, Ziya Paşa, PrensSa-
bahattin ve Ziya Gökalp gibi Osmanlı-
Türk aydınlan. "Genç Osmanlılar'\ "Jön
Türk" ve "İrrihadı Osmam" ya da "Ittihat
Terakki" hareketleri. bu fikirlerin çeşitli
düzeylerdekı taşıyıcılan oldular...
İmparatorluğun artık çözülmeye ve
uluslaşma hareketlerinin yaşanmaya baş-
ladığı onsekizıncı yüzyıl Osmanlı toplu-
munda anayasacılik akımı: öncelen. çö-
ken devletı kurtarma çarelen anlamında
ele alındı... Anayasaalık hareketınin.
aydınlanma felsefesine dayalı olarak ger-
çek anlamda ayaklan üzerine oturtulması.
ancak yirmıncı yüzyılın başlannda ger-
çekleşebıldı.
Mustafa Kemal ve arkadaşlan. 1789
Fransız Devnmi'nin ilkeleri ışığında bir
mucadele ıçine girmişlerdir; 'ulusalcı",
'laik' ve 'anasasacı" düşüncelere sahiptir-
ler. teokratik Osmanlı monarşisı yenne
ulusal-devlet' yapısına dayalı. laik parle-
menter bır cumhunyet rejmıni kurmak.
temel amaçlandır.
Bırıncı paylaşım savaşı sonucunda Os-
manlı toprakları emperyalist ordularca iş-
gal edilmıştir; saltanat ve İstanbul hükü-
metı, emperyalist devletlerle tam bir uzlaş-
ma ıçıne girmiştir . Bu koşullar. 'Anadolu
İhtilali'nın. yalnızca demokratık değil
aynı zamanda ulusal kurtuluşçu. antı-
emperyalıst bır nitelık kazanmasına yol
açmaktadır. Prof. Dr Tarık Zafer Tuna-
ja'nınvecızbir%ekıldesövlediğigıbı"Türk-
İer. Batılı olmak için Batı ile sa\aşmı-
şlardır.." Laisızmin mucıdı, demokrasi
kültürünün önderi Batılı devletler. laik ve
demokratik bır kültürü Anadolu'da yer-
leştirmeye çalışan Mustafa Kemal ve ar-
kadaşlanna karşı teokratik bir iktidar
odağı ile uzlaşmakta duraksamamışlardır.
Tüm olumsuz koşullara karşın. 'Anado-
lu İhtilali". 1789 Devnmi'nin ışığında oluş-
muş vegelışmıştir. Büyük Mıllet Meclısi'-
nin 23 Nısan 1920 tarihinde toplanmasıy-
la birlıkte oluşan yasama hareketi. genel
çizgisı ıtıbariyle bu özelliğı taşımaktadır..
Bu. aydınlanma hareketinın. Anadolu
toprağında kök >almaya başlaması de-
mektir
1789 bildinsinın 'ulusal egemenlik' an-
layışı (Bildiri: md. 3). Büvük Millet \1ecli-
si'nce kabul edilen 20 Öcak 1921 tarihli
'Teşkilatı Esasiye Kanunu'îida ımd. 1) ıle
20 Nisan 1924 tarihli 'Teşkilatı Esasiye
Kanunu'nda ve cumhuriyet anayasa-
larının tümünde yer almıştır.
1921 Anayasası. asıl olarak 'ulusal dev-
let' yapiMnın Anadolu'da örgütlenmesine
ilişkin özgün düzenlemeler içermektedir
'Vilayet' ölçeğinde 'özerk' verel yönetim
anlayışınadayalı bırdevletörgutlenmesinı
kabul etmektedırlmd. 11-23). Budüzenle-
me. olası ki; imparatorluğun cözülme sü-
recinde oluşan özerk siyasal yapılanmalar
gerçeğınin gereğı olarak benimsenmış. an-
cak daha sonraki anayasalarda yer al-
mamıştır..
Türkiye"de. Batı ölçülerindeki gerçck
bir anayasanm ilk kez 1924 yılında
yapıldığı söylenebilir. Beş kez değişen bu
anayasa. 1"?89 Bildirisi'nin tüm temel ilke-
lerinı ıçerir bir nıteliğe ulaşmışlır
1789 Bıldırisı'nin 'özgürlük' anlayışı.
(md. 1. 2, 4. 6. 7). 1924 Anayasası'nın
'Türklerin hukuku ammesi" başlıklı bölü-
münde (md 68-88) ayrıntılı olarak veaynı
ruhla yer almaktadır..
Aydınlanma hareketinin temel değerle-
nndenolanve 1789 Bildirisi'ninginşbölü-
müne y ansıy an 'kuvvetler avrılığı' anlayışı.
1924 Anayasası'nda ayn ve bağımsız
başlıklar aîtında düzenlenmi|tin 'Vazifei
Teşriye' (md. 9-30), 'Vazifei Icraiye' (md.
31-52) ve 'Ku\>ei Kazaiye' (md. 53-67).
Hak ve özgürlükler ile kuvvetler
aynlığına ilişkin aydınlanmacı modern
anayasa anlayışının. üstelik daha sonraki
dönemlerdekı değerlerinı de kapsayan il-
keleri. özellikle Î961 Anayasası'nda ol-
mak üzere. tüm cumhuriyet dönemi ana-
yasalannda yer almıştır.
En zor gerçekleşen ilke: Laisizm
Cumhunyet dönemının ilk anayasalan-
nda 'ulusal egemenlik' kavramının bcnım-
senmesı. egemenliğin kaynağının 'tanrısal"
olmaktan çıkanldığı anlamına gelmckte-
dir. Ancak, 1921 Anayasası'nın tnaddei
münferide'sınin yollama yaptığı 5 Eylül
1920 tarihli '\isab-i Müzakere Kanunu',
Büyük Mıllet Meclısi'nin önüne 'Hilafet
ve Saltanatın' kurtanlması amacını koy-
maktaydı.
1922 yılında saltanat kaldınlmış. ama
hilafete dokunulmamıştır.
29 Ekim 1923 yılında anayasd değişıkli-
ğı getiren 364 numaralı yasa. bir yandan
cumhunyeti ılan ederken. öte yandan.
'Türkiye devletinin dini, dini İslamdır' hük-
münü anayasa metnine dahil etmiştır.
Bu hüküm. 1924 Anayasası'nın ilk ha-
linde korunmuştur Bu yönü ıtıbanyle te-
okratik bır anayasa olarak görünmekte.
ama 'ulusal egemenlik' hukmü ıle de çelış-
kisıni sürdurmektedır. Ancak uygulama-
da teokratik bır yönetim hıçbır bıçımde
görülmemektcdır.
Anayasadakı 'devletin dini' hükmü. an-
cak 10 Nısan 1928 tanhınde çıkanlan bır
değışıklık yasası ile kaldınlabilmı^tır.
Laiklik kuralı. 1924 Anavasası'na. 1937
yılında yapılan değışiklikle gırebılmiştır
(Anayasa md. 2).
Laisizm. Cumhuriyet döneminın dığer
tüm anayasalannın temel kuralı olmuş-
tur. .
1961 Men 1982 Anayasası'na
Yetmiş yıllık cumhuriyet tarihi ve bu süre-
cın temel belgeleri olan anayasalar. taşıdı-
kları siyasi felsefe çizgisınde çeşitli gel-git-
ler yaşamışlardır Yaşanan tüm sosyal si-
yasal değişimler. bu anayasalarda çok net
olarak yansımaktadır.
Fakat tam bu noktada bır gerçeğin
altını çızmek gerekıyor: Aydınlanma felse-
fesine dayalı modern anayasacılık anlayışı
Cumhuriyet dönemi anayasa hareketınin.
özellikle de 1961 Anayasasfnın kılavuzu
olmuştur.
Elbette. toplumsal yapının ve siyasal ge-
lişmelenn kimi etkileriyle. gerek laisizmin
yaşama geçişinde, gerek yürütmenin kımi
yapılanmalannda. bu çizgiden sapmalar
olmuştur.
Ancak. bu tür özellikler. bu sürecin ge-
nel çizgisıni gölgede bırakacak düzeyde
değildır.
Î2 Eylül 1980 tanhinden sonraki dö-
nem. Cumhuriyet"in altmış yıllık gelişme
eğnsinden köklü bir aynlışı. cıddi bır geri-
ye dönüşü ifade etmektedır. 1982 Anaya-
sası. devletı 'kutsal' sayan ve onu militari-
zeeden. hak veözgürlüklen kısıtlama reji-
minı benimseyen. yürütme gücünü otori-
tarizme yatkın hale getiren düzenleme-
leriyle. çağdaş anayasaalık ılkelerinden
köklü bır kopuşu gerçekleştirmişür.
Türkiye'nin gündeminde bulunan yeni
anayasa gereksinimi. kuşkusuz, modern
anayasaalık anlayışının çağdaş ıkelerine
yenıden dönülmesı tanhi görevinı. toplu-
mumuzun önüne koymuş bulunmak-
tadır.. Cumhuriyetin siyasi felsefesınin
aydınlanma temelinde oluştuğu unutul-
maksızın...
toplumsal yaşam için çok kısa süreç. Türkiye'-
de sendikal haklann yaygınlaşıp. kökleşmesi
için yeterli oldu.
12 Eylül her şeyı ters-yüzettı. Anarşi ve terö-
rü önleme gehş gerekçesine karşın ilk iş olanak
siyasi partiler kapatılırken. grev ve her tür sen-
dikal faaliyetin yasaklanması oldu. DİSK'in fa-
aliyeti durdurulur: yönetimi önce gözetim. son-
ra işkence ve 4 yıl süren hapishane. idamla
yargılanma sürecinden geçirilirken. açık kalan
Türk-İş için de grev ve toplusözleşme yasağı.
1984 yılına kadar sürdü En sıradan toplantı \e
eğitım. organ çalışması faalıyeti dahı sıkıyöne-
tim komutanhklannın ızın ve denetımine bağ-
lanırken. yaratılan suskun ortamda. özgür sen-
dikal düzeni ortddan kaldıran anayasa ve yasa
yasaklan getırıldi
Büyük madenci direnişi
1982 Anayasası ve 2821-2822 sayilı 1983 yılı-
nın sendikal yasalan ve ilgili birçok yasa ile ge-
len ağır yasakh sendikal düzen bugün halen yü-
rürlükte. 12 Eylül ile gelen yasakh düzenin iş-
çılenn yaşamına yansıması ıle ücretlerin genle-
mesi. çalışma koşullannın olumsuzlaşması. ge-
lır dağılımında bütün çalışanlar aleyhıne çok
önemli bır bozulma oldu. İşçiler veonlara para-
lel olarak bütün çalışanlann gerçek ücretlerinde
1980"li yıllarda çok önemli gerilemeler yaşandı.
5-8 vıl içinde gerçek ücretlerdeki genleme ° o50-
70'lere varan çok yüksek oranlı bır yoksullaş-
mayı getirdi. 1984 sonrası DİSK'ın fıilen kapalı
kalması olgusu sürdürülerek. ağırlıklı Türk-İş
çatısı altında yapılan sivıl sendikacılık. toplu-
sözleşme düzeninde. işçi cephesının ağırlığı ya-
şanamadı. Yasalardan gelen vasaklar ile 12 Ey-
lül sürecinin örgütlenme üzennde yarattığı tah-
ribat. dönem içinde işv eren cephesinin güçlü ör-
gütlenmesı. toplu pazarlık masasındaki dengeyi
işçiler aleyhine ve işverenler lehine tamamen
bozmuştu.
Ancak yine de dönem içinde önce 1982 Ana-
yasası ve yasaklan getıren sendikal yasalara
karşı. sonra seçımler ve referandum kampanya-
lanna. işçilerin sürekli hak kaybetmesıne karşı
işçiler ve sendikalardan önemli tepkıler geldi.
Pek çok grev. mıting. evlem. dıreniş türlen ger-
çekleştinldi. Kamu ışçılerinın 1989bahanndaki
kitlesel ve aylar süren pasif dırenişlen. yasakh
yasal düzen içinde. grev hakkını kullanarak
hakkını alamavan ışçının. değişik evlem türlen
ile varlığını kanıtlaması. ağırlığını koyabılmesı-
ninsımgesi oldu. Bahar eylemleri. 1990 büyük
madenci direnişi. 1991 yaz eylemleri: süreklıliği.
kitleselliğı ve etkılı. güçlü katılımı ile sadece
Türkive işçi sınıfının değil. dünya işçi sınıfı tari-
hinde de önemli yer alacak etkinlikte gerçekleş-
tirildi. İşçi ücretlennde 12 Eylül düzeni ıle gel-
miş ağır yoksullaşma. önemli kayıplar büyük
ölçüde gıderildı.
İşçilerin yasakh sendikal düzene rağmen üc-
retlerinde gerçekleştirdiklen kazanımlara karşı
önlem. vaygın işçi çıkarmalan. taşeronlaştırma.
sendikasızlaştırma uygulamaları oldu. DİSK'-
ın yöneticılen 4 yıla varan hapis sürecinin ar-
dından. yargılamadan ancak 10 yıl sonra gelen
afla kurtulabıldiler. DİSK'in venıden faaliyete
açılabilmesi ise 1991'ı buldu Bu kezde venıden
örgütlenebilme. toplusözleşme hakkına barajla
konulanengeliaşma.mal varlığını geridlabılme
sorunlan yıllan aldı ve DİSK'ı gerçek sendikal
faalıyetten uzak tuttu. Sınırlı orgütlcncbılen
Hak-İş yanında. işçi hareketını tek başına ku-
caklamış görünen Türk- İş ise yasaklı düzen
içinde. sendikalizmi gerileten uygulamalara
karşı duramadı 12 Ey lül'e gırerken Turkıy e'de
2.5 milyon sigorıalı işçiye karşın sendikal hak-
lan kullanabilen işçi sayısı 1.5 milyona ulaşabil-
mişti. Bugün 3.8 milyon sigortah işçiye. 1.3 mil-
yonluk önemli işçi artışına karşılık. sendikal
haklannı kullanabilen işçi sayısı gerilemış. 1.2
milyona düşmüştür. Ccretlenni kısmen ıyileşti-
rebilmiş kamu işçileri gerçek ücret olarak halen
12 Eylül öncesı ücret düzeylenne ulaşamamı-
şken. özel sektördekı gerilemenın daha fazla ol-
ması nedeni ile mutlu azınlık konumuna düş-
müşlerdır Asgari ücret. sendikasız çoğunluk
ışçı kitlesinin ücretlen. memuraylıklan ve diğer
çalışanlann aylık gelirleri çok daha gerilerde
kalmıştır. Çalışanlar ve haklan aleyhindeki
olumsuz tablo düzeltılemeyınce. yenıden bır
sendikal hakîardan kaçış sürecine girilmiştir.
Sendikal hareket yaklaşık 2 milyon 900 bin si-
gortah ışçinin çalıştırıldığı özel sektörde sadece
300 bin üyeye sahiptir. Türkıyede işçi hareketi,
sadece sendikal haklann anayasa ve yasalarda-
ki yasaklanndan değil. asıl sendikal örgütlülü-
ğün moral çöküşü ve sendikalizme karşı oluşan
örgütlü ideolojik cephenın gücüne karşı dura-
mamaktan kaynaklanan. sancılı, sorunlu bir
dönemi yaşamaktadır.