25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SA>FA 15MART1992PAZAR PAZAR KONUĞU Türk Tıp Akademisi Genel Sekreteri Prof. Dr. Uğur Derman: Böyle doktor yetiştirirsek AT'ye giremeyizHalen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Onkoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi olan Prof. Dr. Uğur Derman, Avrupa Topluluğu ülkelerinin "serbest dolaşım" sistemi çerçevesinde İtalya'dan, İspanya ve Portekiz'den diğer AT ülkelerine yayılacak işsizdoktorlardan korkulduğunu, yeterli bilgisi olmayan "Avrupa Öoktorlarf'nın ortaya çıkışından çekinildiğini belirtiyor. Türkiye'de ise "daha çok doktor, daha çok doktor" diye diye AT'ye girişimizi bile engelleyebilecek bir tempoda doktor yetiştirildiğini dile getiren Uğur Derman ile arkadaşımız Gündüz İmşir, ülkemizdeki sağlık hizmetlerinin sorunlannı konuştu. PAZAR KONUĞL SÖ JT££/GÜNDÜZ İMŞİR • ^ H Yeni bir 14 marta daha girerken, sağlık alanındakı değerlendirmçlerinizı de göz önüne ala- cak oiursanız, sizce Türkiye'de ulusal sağlık politi- kasınm varlığından söz edilebilir mi? Ülkeler, ulusal birsağlık politikası oluşturmalı- lar mı. diye bir soruyla başlayalım isterseniz. Tabii bir sağlık politikası oluşturmak zorundaydılar. Fakat bu politika sabit bir politika olamaz. Çün- kü bilım ve teknoloji o kadar bü> ük bir hızla ilerli- yor ki. değişken ve de giinün gereğine uygun sağ- lık poiitikalarının geliştirilmesi laam. Türkiye'de. başlangıçta sağlık politikalan oluşturulmuş, hatta çok başanlı sonuçlar da elde edilmiştir. Bu sonuç- lann başanlı olanlan içinde. özellikle bir sıtma sa- vaşı, bir trahom savaşı, bir verem sa\aşı çok önemli, dünya literatürünegeçecek değerli başan- lardır. Ancak ondan sonra gittikçe karmaşık sağ- lık teknolojisi işin içine gırdiği zaman. bu hızlı ge- lişmeye ayak uyduracak bir dûzenleme maalesef sağlanamamıştır. Bugün geçerli bir sağlık politikası varmı dendi- gi zaman, daha çok yüzeysel terimlerle ıfade etti- ğimiz, örneğin "Bir genel sağlık politikası yapa- hm" sözcüğüyle ifade ettiğimiz "Herkese sağlık sağlayalım" sözcüğü var; ama bunun hiçbir aynn- tısı yok. Programın nasıl gerçekleştirileceğine iliş- kin detay da yok , sadecc başlıklar var. Halbuki dünyada uzmanhk dallan, bilim tek- nolojisi, bilgi yükü bu kadar artarken çok daha 'Yeşil kart'la sunularf biçimde, sigortası olmayan kişilere devlet garantisi altında saglık hizmeti verelim deniyorsa benun buna hiçbir itirazun yok. Ama bunun becerileceğine inanmıvorum. Yahut hangi düzeye kadar verilebilecek, tereddütlerim var.' aynntıh bir program yapmak gerekiyor. Pekiyi, bu programı kim yapmalı? Kim yapa- cak? İşte konu büyük başlıklar altında olduğu za- man, bunu Sağlık" Bakanhğı ve DPT. belki kendi başına yapabilir. Ama bu kadar teknık noktalara gelindiğj zaman, yani bir sağlık planı uygula- nacaksa, o zaman muhakkak akademik değerler- den ve tabip odasındaki yöneticilerden, diğer mes- lek odalanndan bir daruşmanlık hizmeti sağlan- ması lazım. Tabiı burada en önemlısi, danışmanlık sağlandıktan sonra, fıkir birliginin de oluşturul- ması. | Sizce bu nasıl sağlanabilir? Aksi hareket ettiklerini düşünün. Eğitimi yapan tıp fakültelerindeki uzmanlar bir yana çeker, mes- lek odalanndaki yetkililer bir yana çeker. DPT de başka bir noktada ısrar ederse. zaten o zaman oluşturulacak sağlık planının yürümesi mümkün değildir. Örneğin bugün Türkiye'nin sağlîk planı var mı dendiği zaman, bunun cevabını da verebili- rim size. Çünkü 1963 yılında "sağlık planı" vapılmıştı. "sosyalleştirnıe planı" adı altında. Bu plan ortadan kalkmadığına göre halen yürürlükte diye düşünülebilir. Ancak bu plan. ortaya konuluşun^an 4-5 yıl sonra, izlenmediğinden, denetimi tam yapılmadı- ğından, değişmesi gerekli noktalar değiştirilmedi- ğinden, işlemez hale gelmiştir. Bu yüzden. bugün yeni bir sağlık planı var mı sorusunun cevabını bile veremiyorum. • ^ H Yataklı tedavi kurumlan hakkmda dü- şünceniz nedir? Sizce ülkemizdeki yataklı tedavi kurumlarının sansı yeterli değil mi? Şimdi demin sözünü ettiğimiz yere altyapıyı gö- türmek lazım. Bundan sonraki tedavi edici ruz- metlere girdiğiniz zaman da burada bir sağlık zin- cirini oluşturmak zorundasınız. Ne kadar yoğun bir yerleşim merkezine. nasıl bir sağlık takımı götüreceksiniz? Burada politik zorlanma ile kamunun bilinçlenmesi iç ice ve çok israfa yol açan bir noktadır bu Çünkü kamunun ifade şeklinde de bence önemli oir hata var. Yani kendi temsilcisinden, politikacıı'an esasında ka- munun talep etmesi gereken, "Bana lütfen en iyi UĞUR DERMAN Prof. Dr. Uğur Derman, 1939da tstanbul'da doğdu. 1956'da Robert Kolej'den, 1962'de Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi 'nden mezun oldu. 1964 ve 1972 Eczacıbaşıjıp Ödülleri'ni, 1973 TÜBİTAK Teşvik Ödülü'nükazandı. 1971 yılında doçentliğe, 1977 vılındaprofesörlüğe yükseldi. 1979-1985yılları arasmda Cerrahpaşayönetim kurulundagörevyoptı. Halen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Türk Tıp Akademisi Genel Sekreteri ve A vrupa Kanser Eğitimi Birliği Başkanıdır. konu bizim ülkemizde de gelişmiş durumda. Bu açıdan sizin aynntı ile tüm teknolojiyi kullanabile- ceğiniz yerlerin de tam teşekküllü olması lazım. • • • i Hekimlerin özlük hakları ile ilgili genel de- ğerlendirmelerinizi öğrenebilir miyiz? Bu bağlamda, vıllardır her iktidar değişiminde hekimlerin sorun- larmın çözüleceği iddia edilse de değişen bir şey ol- muyor ve sonunda yeniden gündeme geliyor. Sizce kesin çözüm nasıl sağlanabilir.' Bir toplum içindeki yanlışlar, eksiklikler her ka- demeye yansıyor. Hekimin hangi pozisyonda, hangi kadroda çalışüğını örnek alacak olursak... Eğer özel caiışıyorsa zaten bu koşullan kendisi sağlayacaktır. Geriye kalıyor, bizim üniversitedeki kadroda çalışan arkadaşlanmızla, devlet hasta- nelerinde çalışan hekim arkadaşlar... Bizim ülke- nin sisteminde bu durum, bir memur statüsünü or- taya getiriyor. Bir kontrat sistemi yok. Zaten kont- rat sistemi olsa, bu tür bir istek gelmeyecek ve ta- lepler o kontratın kendi içinde var olacak. Ama siz ısra"rla memur statüsünü getirdiğinizde, ortada da bir sağlık konusu varsa, o zaman hemen karşınıza, bu kesime sendika hakkı verilmesi istemi gelir. Ne-. den verilmesin? Çünkü zaten özlük hakkı isteme- nin yolu grev olduğuna göre, ülkemizin sağlık hiz- meti aksayacak. Öte yandan, nöbet ve normal günlük mesainin dışındaki hizmetlerden bu hekimlere. ücretlerinde bir iyileşme, sosyal haklannda bir iyileşme getiri- lebilir mi konusu ortaya çıkıyor. Ama benim asıl üstünde durmak istediğim konu çabşma koşullan. Birkişinin, yapamayacagını bil- diği bir işe zorlanması kadar huzursuz edici bir şey olamaz. Samimi olarak söylüyorum, üst üste 20-25 hastadan fazlasını dikkatle dinleyip düşü- nemezsiniz. Hepsi birbirinden farklıdır çünkü. Ama özellikle SSK hastanelerinde hekim arkadaş- lanmızın günde IOO'ün üzerinde hasta bakmalan, Prof. Dr. Uğur Derman (solda) ile arkadaşımız Gündüz İmşir Türkiye'nin sağlık sorunları ü/erinc konu^iuiar. (l otoğraflar: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) şekilde sağlık hizmeti sağlayın" düşüncesi olmalı iken, "Bizim köye bir hastane yapsanız" diye bir istekte bulunuluyor. Halbuki önemli olan, işlevi sağlayabilmek. Bugün hastane denemeyecek o ka- dar çok kurum, hastane adı altında. ülkeye da- ğıtılmış ki, burada yapılan bütçe harcamalannın yüzde 80'i israf oluyorgibi... İşte bu noktadan son- ra yataklı tedavi kurumlannın sorunlan başlıyor. Ülkemizde yapılan ortalamaya baktığınız za- man, Türkiye'de sadecc yataklann yansı kullanı- labilir durumda. Bu da neyi ifade ediyor? Biz bir- çok yataklı kurumu yanlış yerlere kurmuşuz. O za- man da diğer yansı boş kalıyor. Çözüm, bilinçli bir sağlık zincırinin kurulmasında yatıyor. Bu zinciri oluşturmuş bir Yugoslavya ömeği var. Burada ağırlık verilen konu, ulaşım ve iletişim. Artık bu âdet yerini bulsun derecesinde bir olay. Burada hep kayıp var. Verilen ilaçlann gereğinden fazla olması, zaten teşhislerde doğruluk oranının bu acele içinde azalması ve o hekimden tatmin ol- mayan hastanın tekrar tekrar ikinci, üçüncü bir hekime başvurması gibi tamamen israfa yol açı- yor. Özlük haklannda yapılacak ilk iş. mesleğin doğru dürüst uygulanması için, araç-gereç koşul- lannm sağlanmasıdır. Bunun dışında her türlü ekstra mesai ve nöbetin parasal karşılığırun öden- mesı son derece insanal ve hakh bir hizmettir. O zaman da sendikalaşma ve grev hakkı gibi konu- lann üzerine, bu istemler karşılandığı için, fazla gidilmeyecektir. •••• Pekiyi, genel sağlık sigortasınaa hangi çelişkili noktaları sıralayabiliriz? Şimdi çelişkilerden biri, zaten bugün nüfusun yüzde 6O'ı devletçi sistemde alışmış olduğumuz gibi sigortalı. Geriye bir sigortasız yüzde 40 kalı- yor. Yalnız bu sigortasız yüzde 40 da en fakir olan ve bir kısmı işsiz olan kamu kesimimiz. Artı, bir kısmı da altyapısı en zayıf olan ve coğrafi bakımdan da ulaşımı en güç semılerde oturan kimselerdir. Şimdi, genel sigorta ile bunlann sağbğının ne kadannı, nasıl sigorta edeceksiniz sonısu var. Yani sigortadan kasıt, "Hastalanma- dan bu insanlar prim ödesin" ise. bu klasik sigor- ta tanımı... "Sonra icabında biz bunlan tedavi ederiz" deniliyorsa, zaten bu kimselerden prim toplamanız mümkün değil. Yeşil Kart'la sunulan biçimde sigortası olma- yan kişilere devlet garantisi altında sağlık hizmeti verelim deniyorsa, buna tabii benim hiçbir itira- zım yok. Ama bunun becerileceğine inanmıyo- rum. Yahut hangi düzeye kadar verilebilecek, bunda tereddütlerim var. •••• Batılı ütkelerde, bizdeki zorunlu hizme- te benzer uygulamalar var mı? Hollanda'da aynen bizdeki gibi. Almanya'da yüzde 90 böyle. Bugün, daha fazla hekime ihti- yacımız olup olmadığı tartışılıyor. Ve bir de Av- rupa Topluluğu standardından söz ediliyor. Bu- gün ülkemizde 1250 kişiye bir hekim düşüyor. Her yıl 5000 mezun verdiğimiz için, 7-8 sene so- nunda, bu sayı 750 kişiye bir oranına düşecektir. Japonya'da bu rakam 650'de birdir, Fransa'da 500*de birdir ama hekim fazlalıgından yakın- maya başladılar. Bir de bizim hastalanmadan he- Ülkemizde yataklı tedavi kurumlarının birçoğu yanlış yerlere kuruünuş durumda... Yataİdarın yansı boş kalıyor. Çözüm, bilinçli bir sağlık zincirinin kurulmasında yatıyor. Bu zinciri oluşturmuş bir Yugoslavya örneği var. kime gitme ahşkanlığımız olmadığı için bir kişi senede ortalama iki kez hekime gider. Fransa'da 4-4.5 kere. Onun için, DPT'nin bizim ülke şart- lanna göre bir planlama yaptığını hiç zannetmi- yorum. AT ülkeleri ortalamasının alınıp, biz de orta- larda bir yerde olsak iyidir diye bir hesap ya- pıldığı kanısındayım. İşin ilginç yani, AT'ye girerken Portekiz'e ileri sürülen koşul, tıp fakültelerinin kontenjanlannı yüzde 15'e indirmesiydi. Bundan da kasıt, serbest dolaşım 1992"de ortaya çıktığı zaman, İtalya'dan, İspanya'dan ve Portekiz'den çok sayıda gelecek işsiz doktorlann, bu serbest dolaşımla. yeterli bil- gisi olmayan "Avrupa doktorlan" ortaya çıkara- cağından çekiniliyor olması idi. Bizde ise daha çok doktor, daha çok doktor deniliyor. Böyle doktor yetiştirmeye devam edecek olur- sak, ileride bu durum. AT'ye girişimizi bile engel- leyebilir... f^MLCADELE HAKLIYIZ KAZANACAÖIZ * 92 Nevvroz'unda halklar arasındaki birlik ve kardeşlik bağları daha da pekişmelidir. Koziu faciası bir "iş kazası" değil, katliamdır. Bu katliamın sorumlusu, başta siyasi iktidar, TTK ve sarı sendika ağalarıdır. CUMHURİYET MATBAACILIK VE GAZETECİLİK T.A.Ş. YÖNETtM KURULU'NDAN SıcilNo: 34599 3430 Türk Tıcaret Kanunu ve şirket ana sözJeşmesı hükümlenne uyarak şirketımizin 1991 yılı hesap veışlemlenneılışkınolağan genel kurul toplantısı 08 Nisan 1992çarşambagünüsaat 11 00'de şirketımizin merkezı olan Türkocağı Cad. No. 39-41 Cağaloğlu lstanbul adresınde yapılacakür. Sayın ortakJann, sahip olduklan hisse seneüennı toplantı gününden en az birhaftaöncesine kadar şirket veznesine teslım ederek karşıhğında gınş kartı almalannı rica edenz » YÖNETtM KLRLLL GÜNDEM: 1. Açılış ve başkanlık kurulunun oluşturulması. 2.1991 yılıışlemvehesaplarmaılışkinyönef.-nkurulu. denetçı raporlannm okunmasu bilanço. kâr zarar hesaplannın ıncelenmesı. raporlanmn onaylanması, yönetim kurulu üyelenyle denetçınin aklanması. 3. Ana sözleşmenjn 24. maddesi uyannca 1992 >ılı için vönetın; kurulu üye sayısının saptanması, seçılmesı ve ücretlennın belirlenmesi. 4. Ana sözleşmenın 37. maddesi uyannca 1992 > ılı ıçın denetçi saytsının saptanması seçilmesi ve ücretlerinin belirlenmesi. 5. TTK 334 ve 335. maddelerinde yazılı ışlemlen > apabilmeleri için yönetim kurulu üyelerine ızın venlmesi, 6. Dilekler. T.C. KAYSERİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1991 763 Davacı Meysu Meyve Suyu Gıda A.Ş. vekili (arafmdan davalı Haydar Perişan aleyhıne açılan alacak davasının yapılan duruşmasının verilen ara karannda Davacı vekili tarafından davalının almış bulunduğu yem bedeL olan ve bunun ek harcamalan olan (vergi gibi) toplam olarak 4.412.250 TL.nin faizıyle birlikte (mahkeme masrafı ve vekalet ûcreu)de dahıl olmak üzere davahdan alınıp davaaya venlmesmı talep etmış \edavalıya mutad vası- taiarla dava dilekçesı teblığ edılemedi|ınden ılanen teblifıne karar veril- aaş, adı geçcn davalı Haydar Penşan"ın, mahkememizin y^ıkanda esas numarası yaalı bulunan davaya 14.4.1992 tanhınde 09.25 de bütün delil- Jeriyle birlikte başvurmasi ve iş bu ılanın dava dilekçesı yenne kaım olaca- ğl hususunda ilanen tebügatür. 25.2.1992 Basın: 46214 yenn ülke BAHARDA NE OLACAK? Yılın gazetecilik olayı PKK lideri Abdullah Öcalan ile Bekaa'da görüştük! Yeni Ülke'de okuyun... Her Pazar bayilerde Adres: Başmusahip Sok. No:16 Kat: 4 Cağaloğiu / lST.Tel: 513 34 32-33 SELÇUK YAYINLARI TAKDİMEDER İSLAM Prof.Or.FukırRAHMAN İSLAM IKINCI BASK1 Yazan: Prof. Dr. Fazlur RAHMAN. Islamı moderaızmın kaynak kitabı, lslammçağdaş>orumu veçıkış yolu.450sahıfe. I. hamur.45.00G.-TL GENEL DAĞITIM BOCAZİÇİ YAYINLARI: K. İsmaıl GürkanCaddesı No. 12 25 CAĞALOĞLU İSTANBLL PostaKodu: l397Sirkecı,İstanbul Td: 526 09 77 - tSTANBUL tLAN DENİZLİ 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DUYURU 1991 !9Tereke 17.7.1991 tarihli vefat eden Süleyman 1926 d.lu Hüseyın Boz- kurt'un mırasçılannın adreslerı tüm aramalara rağmen belırlene- medığınden ilanen tebliğ karara bağlanmıştır. Hüseym Bozkurt- un mırasçılan belırlenemediğinden kendilenne suçütü odeneğın- -den sarfı yapılmak suretıyle gazete ile ilan yapılmasına. mırasçıla- nn duruşma günü olan 15.4.1992 günü saat 09.20'de duruşmaya gebp tereke eşyalannı almalan, aksi halde hanneye devredıleceğı- nin ilanen tebliğ olunur. 4.3.1992 Basn: 23492 tLAN KONYA-EREĞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ 1990,68 Esas 1991/554 Karar Davaci Sümerbank Holdıng AŞ vekili tarafından Şaaye Bışgın ve arka- daşlan aleyhlenne açılan tescil davasının yargılanması sonunda: Mahkememuce Ereğlı-Konya Tiirbe Mahallesı Şıhşahabettm mevki- ınde pafta: 149, ada: 551 ve parsel: 17 numarası üe davalı adına tapuda kayıtlı taşınmaan 20 miik kısım uzennde davacı kurum lehıne daimı ıru- fak hakkı tesisine karar verilmiş olmakla, ış bu ilanm davalılardan Ferda- ne Azboz'a tebliğinden itibaren 15 gün temyiz süresi ve 15 gûn de bekleme süresı olmak üzere ilanen tebliğ olunur 17 1 1992 Basm: 46243 T.C. YALOVA SLJLH HUKUK HÂKİMLİĞİ Sayı: 1991 657 Davacı Enis Acar vekili Av. Mekile Ziyneti Öztürk tarafından. davab- lar Yalova 100 Yıl Cad. 19 14'te mukim Mehmet Baykal. 100 Yıl Cad. 19 I6'da mukım Hasan Şener. 100. Yıl Cad. 19,8'de mukim Hüseyın Doğru ve 100 Yıl Cad. 19 3"te mukim tsmet Akdemir vs.ler aleyhıne mah- kememızde açılan Yalova Rüstempasa Mah. Mektep Sokak Pafta: 1, ada: 35, parsel: 36 sayılı laîtnmazın 2981 sayıh kanuna göre tesdli davası- nın yapılan açık duruşması sırasında verilen ara karan uyannca: Yukanda ısim ve adreslen yazılı bulunan davalılara bugüne kadar teb- ligat yapılamadığından duruşma günö olan 28 4'1992 günü saat 10.00'da Yalova Mahkeme Salonu'nda hazır bulunmalan. hazır bulunamazlarsa kendılerını bır av ukatla temsil ettirmeleri, kendılennı bır avukatla da tem- sıl ettırmedıklen ve hazır bulunmadıklan takdırde yokluklannda duruş- maya devam olunacağı hususu dava dilekçesı yenne kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 11.3.1992 Basın: 307 MUA YENEHANEYE ORTAK ARANIYOR Rumeli Caddesi'ndeki muayenehanemi bir doktor arkadaşla paylaşmak istiyorum. Başvurular: Gündüz:2464824 23406 12, 2304939.Saat 12.00-19.00 Akşam: 259 59 60. Saat: 20.00-23.00 TARSUS 2.NCİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN İLANDIR Dosya No: 990/511 Davacı Recep NEYİS vekili tarafından davalılar Hûseyin TURAN vs. aleyhine açtıgı tazminat davasında; Davalılardan Hüseyin Turan'ın tebliğata sarih adresi zabıtaca te- spit edilemediğinden ilanen tebliğine karar verilmiş olduğundan, Durusmanın bırakıldığı 12.5.1992 günü davalı Hüseyin Turan'ın saat 9'da mahkemeye gelmesi veya kendisini bir vekil ile temsil ettir- mesi, gelmediği veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmediği takdir- de davanm yoklugunda devam edileceğı ve yoklugunda karar verilecegi (H.U.M.K.'nun 213 - 377 md). gereğince ilanen tebliğ olunur. 17.1.1992 Ratın- tLAN BULANCAK ASLİYE HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN 1991/53 Davacı T.E. Kurumu Genel Müdurlüğu vekili Avukat Bilal De- mir'in Davalılar Baysoy Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi ile Ankara Cad. No: 101/8 Bornova lzmir adresinde mukim Halil oğlu Fedai Çil aleyhine ikame etligi 2.538.459 lira tazminat davasının ya- pılan açık yargüaması sırasında: Davalılardan Fedai Çil belirtilen adresinde bulunamamış, tüm ara- malara rağmen adresi tespit edilemediğinden ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla: Durusmanın bırakıidığı 09.04.1992 tarihinde hazır bulunmamz veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz hususu ile yenileme dilekçesi yerine ilanen tebliğ olunur. Basın: 46234
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle