Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6EYLÜL 1990 KULTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
Sinanoğlu toprağa verildi
• Kiiltiir Servisi — Önceki gün ölen emekli gazeteci,
çevirmen ve eleştinnen Rüveyde Sinanoğlu dün Selimiye
Camii'nde kılınan öğle namazından sonra Karacaahmet
MezarhğYnda toprağa verildi. Sinanoğlu'nun cenazesine
kızı ses sanatçısı Esin Avşar Aral, oğlu Prof. Oktay
Sinanoğlu, torunları Pınar Avşar Bulut, Aydmcan Aral
ile sanatçı dostlan ve yakınlan katıldı. Sanatçı Esin
Avşar, cenazeye katılanlara annesinin son dönemlerinde
bile Baudlaire'den şiirler okuduğunu, aryalar söylediğini
anlatırken çok duygulandı.
Irene Duıme öldü
• Kiütttr Servisi —
1930'lu ve 1940'U
yüların ünlü
Amerikalı fılm yıldızı
Irene Dunne, geçen
salı günü Los
Angeles'ta öldü. Bir '
zamanlar
beyazperdenin en
zarif kadmları
arasında sayılan %t
Dunne 88 yaşındaydı.
Bir dönemin aşk
filmleriyle salon
komedilerinin
popüler yıldızı Irene
Dunne, "Cimarron",
"Showboat", "Arka
Sokak", "13 Kadın",
"Ann Vickers",
"Mukaddes Istırap",
"Gözde Kanm",
"Annemi Hatırhyorum" gibi filmlerle ünlenmişti. Dunne,
ününün doruğunda olduğu yıllarda Hollyvvood'da en
yüksek ücreti alan yıldızdı. "Roberta" ve "Showboat"
gibi müzikallerde şarkı da söylemiş olan Irene Dunne,
beş kez aday gösterilmesine karşın hiç Oscar alamamıştı.
^Dogan Kardeş'te bu ay
• Kültür Servisi — Doğan Kardeş dergisinin eylül ayı
sa>ısında, Dr. M. Ali Kıhçbay'ın hazırladığı, Tuncay
Batıbeki'nin desenlerini çizdiği 'Insanlık Tarihi' köşesi
"Mısır UygarlığV' ile sürüyor. Yüksel Coşkvın'un yazısı
ise "Hayvanlararası iletişim" konusunu işliyor. Çizgi-
roman "Profesör Tonton"un maceralan yine sürüyor.
Christina Björk'ün yazdığı, Ayşegül lldeniz'in çevirdiği
öykünün adı ise "Itır Monet'nin bahçesinde." Dünya
masalları dizisinin bu ayki konuğu "Hint halk masalları!'
7. sanat köşesinde Seçil Büker'in "Görüntüyü
Aydınlatalım" adlı yazısı yer abyor. tkibine 10 kala
bölümünde, 2000 yüında ortadan kalkacak hayvanlar,
moda, batacak kentler ve deprem gibi konular üzerinde
duruluyor. George OrveU'ın "Hayvan Çiftliği" Ercan
Dinçer'in çizgileriyle sürüyor.
Tony ve Tina'nın Düğünü'
• KüJtür Servisi — Broadway'de uzun süredir afışlerden
inmeyen oyunlar arasında "Tony ve Tina'nın Düğünü"
adlı bir off-Broadway gösterisi yer alıyor. Üçüncü yılını
tamamlamak üzere olan "Tony ve Tina" Italyan usulü
düğün töreninden yola çıkarak sahnelenmiş, daha çok
doğaçlamaya dayanan bir güldürü. tzleyici ile
oyuncuların her an iç içe oldukları bir cümbüş. Kilise
merdivenlerinde başlayan oyun nikâh kıyıldıktan sonra
verilen davetle devam ediyor bir düğün salonunda. Bu
davet süresince dedikodu, kıskançhk, çekişme, alay,
eğlenme birbiri içine giriyor gerçek yaşamda bu tür
toplantılarda olduğu gibi. Biletleri karaborsada 75 dolara
satılan "Tony ve Tina"nın yaratıalan Nancy Cassaro ve
Mark Nasear ise tiyatro ile okul yılları dışında ilgisi
olmamış kişiler. Bir ay içinde birbirine benzer dört ayrı
düğünde bulunmak Cassaro'da böyle bir gösteri
düzenleme fikrini uyandırıyor. Ona, emlakçılık yapan
yakın arkadaşı Nasear ve psikolog Balter de katılınca
ilginç bir deneme ortaya çıkıyor. Sanatın pazarlama ile
başarıb evliliği "Tony ve Tina"ya milyonlar
kazandırmakta şimdilerde.
Marilyn yerine zenci oyuncu
• Kültür Servisi — Arthur Miller'ın "Düşüşten Sonra"
adlı yapıtı haziran sonundan bu yana Londra'da National
Theatre'da sahneleniyor. Maril>Ti Monroe'dan miras
kalan Maggie rolünü bu kez zenci oyuncu Josette Simon
üstlenmiş. Eleştirmenlere göre Simon oyunu Marilyn'in
etkisinden, daha doğrusu hayaletinden kurtarmış. Josttie
Simon aynı zamanda Royal Shakespeare Company'nin
ilk ve tek zenci başrol oyuncusu. Üç yıl önce "Kıssasa
Kıssas"ta Isabelle rolünü üstlenmiş ve önemli iki
eleştinnen bu rolün bir zenci tarafından oynanmaması
gerektiği tezini savunarak gösteriyi izlememişler! Bu
tutucu tavır ne RSC'yi ne de Simon'u etkilememiş,
Isabella'yı Shakespeare'in diğer iki kahramanı izlemiş,
Marissa ve Rosaline. Şimdi de Arthur Miller'ın
Maggie'sine yeni bir boyut getiriyor genç oyuncu.
Türk Dili Dergisi'nde bu ay
• Kültür Servisi — İki ayda bir yayımlanan "Türk Dili
Dergisi"nin eylül-ekim sayısı çıktı. Derginin 20.
sayısında, Ali Yüce'nin "Kokular", Halim Uğurlu'nun
"Yaz diyorlar bana", Sabahattin Yaklın'ın "Budapeşte",
Mehrizat'm "Yunus Çeşitlemesi", Ozan Ovacık'ın
"Dilek", Müslim Çelik'in "Dipteki Yağmur Sesi" ve
"Işığı ve sonsuzlugu toplayan sonlu", Atahualpa
Yupanqui'nin "El payador persegutdog" ve "Köylü ozan",
A. Nevzad Odyakmaz'ın" "Aşka vannca" Irfan Yıldız'm
"Yalnız duvarlar", M. Şerafettin Canda'nın "Varsıl
topraklar" adlı şiirleri yer alıyor. Aynca dergide, ömer
Asım Aksoy, Şahap Sıtkı, Osman Bolulu, Mehmet
Salihoğlu, Prof. Dr. Talat Tekin, Ömer Demircan, Tahir
Özçelik, Kemal Bek, Mahir Ünlü, Baki Bardavid, Zeynep
Aliye, Görül Özgül, Naim Tirali, Behzat Ay, Ali Diindar,
Cemal Gürlek, M. Sunullah Ansoy'un yazdarı yer abyor.
BÜTÜN ÖĞRETMENLER
Ingiliz, Profesyonel ve Deneyimli
Kuısların başjama tarihleri:
Gündüz: 4 Eylül Akşam: j Eylül
Hafta Sonu: 8 Eylül
btantHi: RumeM Cod 92/4. Osmanbey 147 09 63 152 82 71
Ankora: Selartk Cod. 8 Kat. 5. Kırioy 135 30 94 135 23 97
Ölümünün onuncuyıldönümünde sohbet ustası EşrefŞefık
'Şimdi durun, sütümü içeyiırfSpor ve Sergi Sarayı'nda
düzenlenen uluslararası
güreş şampiyonasını
anlatırken Eşref Şefik
büyük bir ilgi toplamıştı.
"Sayın dinleyiciler, şimdi
durun, sütümü içeyim!"
esprisi o günlerin
ürünüydü. Bazıları, sözü
edilen "süf'ün "aslan
sütü" olduğunu bile öne
sürmüşlerdi.
BÜLENT ŞENTAY ~
Eşref Şefik'i radyodaki canlı ya-
yınlannda hiç dinleyemedim. Bir
güreş şampiyonasını anlatırken
"Sayın dinleyiciler, şimdi durun,
sütümü içevim!" diyerek yayına
ara verişine, böylece zaten insanı
sanp sarraalayan anlatımına bir
de sessizlığin gerilimini katışına
tanık olamadım. Ama onu, rad-
yo reklam programlanmn "gö-
bek" bölümlerinde, geçmiş za-
manların boks ve güreş karşılaş-
malannı "şakacıhğı elden bırak-
madan" anlatırken yıllarca ve se-
verek dinledim. Hatta tiryakisi ol-
dum!
Üstadı, ölümünden kısa süre
önce teleyizyonda yayımlanan
"Yaşayan Ünliikr" adlı program-
da ise hem dinledim hem izledim.
Gazeteci Şemsi Kuseyri ile sohbet
ediyordu. 82 yaşındaydı. Çok yaşlı
ve çok zayıftı. Yalrazlıktan ve ko-
roner yetmezliğinden yakınmıştı.
Ama sesinin özel tmısı yerli yerin-
deydi. Üslubu aynı benzersiz üs-
luptu. Kuseyri'nin sorularını, ya-
şının ve hastalığının yol açtığı ka-
çınılmaz yorgunluğu izleyicilerine
hissettirmeden tek tek yanıtlamış-
tı.
Olağanustü bir konuşma ve
dinletme yeteneğe vardı Eşref Şe-
fik'in. Artık tümüyle unuttuğu-
muz güzelim tstanbul Türkçesini
V ^
BELEDİYE MECLİSİNDE — On yıl önce öldüğünde, ardında binlerce "tiryaki" bırakan Eşref Şefik, Be-
lediye Medisi'ndeki konuşmalanyla da etkili olmuşta.
kusursuz kullanırdı. öyle deyim-
ler, terimler ve benzetmeler bulup
çıkarırdı ki insan bunları bir ke-
nara not etmekten kendini ala-
mazdı. Sohbetlerini çok özel vur-
gulamalarla destekler, sesini bir
alcaltıp bir yükselterek anlattıkla-
rına apayrı bir lezzet katardı.
Anlatımın tadı
Eşref Şefik mikrofon başına
gectiğinde, elinde yazıh bir metin
bulundurmazdı. Hemen her za-
man doğaçlama konuşurdu. Do-
ğal, rahat ve şaşırtıcıydı. Makar-
nacı-Kel Aliço güreşlerinden bi-
rinde, Kel Aliço'nun rakibine,
"Heey Makarnacı, a be susak!
Bugiin seni anandan doğduğuna
pişman edecegim. Akşam ocağın
yolunu bulabilirsen, ne mutlu sa-
na be yahu!" diye haykırdığını;
ABD'li boksör Jack Dempsey'in
eline geçırdiği dünya şampiyonlu-
|unu yedi yıl koruduktan sonra
Gene îunney'e 12. rauntta nakavt-
la yenilerek tahminleri nasıl altüst
ettiğini; KurtdeteH'nin Paris'te bir
arabayı bir çırpıda ve tek elle kal-
dırarak kendisini izleyenleri aptala
çevirdiğini hep ondan öğrendik!
Ve bir gerçek: Eşref Şefik'in an-
lattıklarında her zaman biraz
abartma olurdu. Ne var ki bunu
bilmek insanı hiç rahatsız etmez-
di. Sesi, dili ve üslubu böylesine
farklı bir sohbet ustasımn, konuş-
manın akışına kapılarak "endaze-
yi bir parça kacırması" son dere-
ce doğaldı. Bir başka deyişle işin
gerçeği değil, anlatıraın tadı
önemliydi. Eşref Şefik tiryakileri
böyle düşünürdü.
Radyolu yıllar
Atabey olan soyadınr çok az
kullanan Eşref Şefik, gazeteciliğe
1918'de başlamıştı. Çeşitli gazete-
lerde muhabirlik, fıkra yazarlığı,
spor yazarlığı ve sekreterlik yap-
tıktan sonra radyoya geçmiş,
Türkiye'nin ilk spikerlerinden ol-
muştu. Ülkemizde radyoculuğun
gelişmesinde ve spikerİiğin başlı-
başına bir iş kabul edilmesinde
önemli bir rol oynamıştı. tstanbul
Radyosu'nda görev yaptığı yıllar-
da Snlhi Garan ve Muvakkar Ek-
rem Talu ile birlikte çalışmıştı.
Spora gönül vermiş bu üçlü, spor
programlannın en çok izlenen ya-
yınlar arasına girmesini sağlamış-
İardı.
Aslan sütü mü?
Önceleri boksa ilgi duyan Eşref
Şefik ilk büyük sempatiyi, Spor ve
Sergi Sarayı'nda düzenlenen ulus-
lararası serbest ve grekoromen gü-
reş şampiyonasını anlatırken top-
lamıştı. "Sütumn içeyim!" espri-
si o günlerin ürunuydü. Hatta ba-
zıları, sözu edilen sütun "aslan
sütü" olduğunu bile öne sürmüş-
lerdi! "
Şampiyona boyunca mikrofon
başında yepyeni bir anlatım tarzı
geliştirince, Esref Şefik dikkatle-
ri üzerinde toplamıştı. Dinleyici-
lerden gelen talebin de etkisiyle
Eşref Şefik bu kez de spor sohbet-
lerine başlamıştı. Her kesimden
radyo dinleyicisi, artık Eşref Şe-
fik'in programlannı ilgıyle izliyor-
du. Haldun Taner, ölümü nede-
niyle yazdığı bir yazıda, üstadın
bu özelliğini şu sözlerle anlatmıştı:
".-Karagöz gazetesi başmakale
halkçüığına benzer yüksekten atı-
cılığı ile nasıl ürami, >an-ümmi
kalabalıklann dalga uzunluğunn
yakalayııbiliyor idi ise su içer gibi
dogallık içinde sözlerine serpisti-
riverdiği köklü tstanbul deyimle-
ri, meselleri. kokusu, bavası, iis-
lubu, yaklaşımı ile de belki keadi
alanında uzmanlığa vannış, ama
Türkçenin incdiğine henüz enne-
nüş nke snop aydını. iddialı biKm
adamlannı, kendini beğenmis dı-
şişleri memurlannı bile harrmnkk-
la kavrayabiliyordu. Böylece Eş-
ref Şefik çeşitli ranlaria da oba
her tabaka halkın ortak sevgisini
toplamış oluyordu ki şaşılmaz!"
Eşref Şefik 6 Eylül 1980'de öl-
dü. Vasiyeti üzerine Marmafa
Adası'nda toprağa verildi... Ve
kim ne derse desin. "unBtulma-
raası gerekenler"dendi!
Sevim
Burak^ın
nıektupları
Kültür Servisi — Yazar Sevira
Bnrak'ın mektupları yayımlam-
yor. Logos Yayıncılık tarafın-
dan piyasaya çıkanlacak olan
kitapta Sevim Burak'ın
1977-1983 yıllan arasında yurt-
dışında bulunan oğlu Karaca
Borar'a yazdığı mektuplardan
bazıları yer alıyor. 1931 yılında
tstanbul'da doğan Sevim Burak,
Alman lisesinde okurken orta
kısımdan ayrılmış terzilik, kita-
bevlerinde tezgâhtarlık, man-
kenlik yapmış, 1950 yılında iti-
baren ilk hikâyelerini yayımla-
maya başlamıştı.
tlk kitabı "Yamk Saraylar"ı
1965 yılında yayımlayan Sevim
Burak, gördüğü geniş ilgiye kar-
şın, uzun bir aradan sonra ye-
niden kitaplarım yayımlamaya
başlamıştır.
Burak'ın 'Afrika Dansı'
(1982) ve 'Everest My Lord'
(1984) adlı yapıtlan ise uzun yıl-
lar Üzerinde çalıştığı, ancak bi-
tiremediği bir romanın parçalan
olarak niteleniyor.
Logos Yayıncılık kitapları
arasında önümüzdeki ay piyasa-
ya çıkacak olan kitaptaki raek-
tuplarda Sevim Burak söz konu-
su romanından bahsediyor:
"Bir anlamda, yazı yazmak
için para harcıyorum sayılır.
Unutma, 'Ford Macb I'i yaz-
mak için seninle araba satın al-
mıştık." Sevim Burak'ın mek-
tuplannı basıma hazırlayan oğ-
lu Karaca Borar, Sevim Burak'-
ın 'Ford Macta-I' romanı üstün-
de yaşamının son 15 yılında yo-
ğun olarak çahştığını belirtiyor.
20'den fazla mektubun yer
alacağı kitapta, Sevim Burak'-
ın çeşitli tarihlerde çekilmiş fo-
toğrafları da bulunacak.
Avusturyalı ressam Schiele, Viyana'da görkemli bir sergiyle anılıyor
'Ebedi çocuk'100 yaşındaAlbertina Müzesi'ndeki
anma sergisinde
Schiele'nin pek fazla
bilinmeyen erken dönem
yapıtlan öne çıkıyor. Ünlü
ressamın resimlerinin
hemen tümünde "büyük
şehir melankolisi"
kendisini gösteriyor.
NECMİ SÖNMEZ
VİYANA — Çağdaş Avustur-
ya sanatının en önemli ressamla-
rından biri olan Egon Schiele'nin
yüzüncü doğum yıldönümü
(1890-1918) Viyana'daki Alberti-
na Museum'da görkemli bir an-
ma sergisiyle kutlamyor. 20. yüz-
yıl sanatının en gizemlı ressamla-
rından biri olan Schiele, ozellikle
çıplak insan vücutlarım ele alan
çalışmalarında kendine özgü bir
tarz, çizgi yaratmıştır. Çizdiği de-
senlerine erotızmin soluğunu da
katan Schiele'nin yüzüncü doğum
yıldönümünü kutlamak için açı-
lan sergide büyük bir bölüm, sa-
natçının 'nıi desenlerine' aynlmış.
Viyana'da Klimt, Moser, Ko-
koscbka gibi usta ressamlann öğ-
rencisi olan sanatçı, erkan yaşın-
da ulaştığı olgunluğuna karşın
'ebedi çocuklugu' yakalamış. To-
pu topu yirmi sekiz yıllık yaşamı
boyunca iki yüzden fazla renkh'
resim ve bir o kadar da desen çi-
zen sanatçımn otoportrelerinde ve
'nü'lerinde yakalamış olduğu du-
yarhlık, çağdaşı olan ressamlar
arasında onu farklı bir yere otur-
tuyor.
Schiele'nin çalışmalan, Viyana-
lı sanatçılar tarafından kurulan
"Wiener Werk statte" grubu için-
de değerlendirilebilir. Jugendstil
akımının doğduğu ve geliştiği kent
olan Viyana, Otto VVagner, Adolf
HAPSE AT1LMASINA YOL AÇM1ŞTI — Egon Schiele'nin çizdiği
çıplak kız çocugu desenleri, sanatçımn hapse atılmasına yol açmıştı.
Schiele, donemin egemen ahlak anlayışına ters düştüğu için çizdiği çıplak
desenler yüzünden bir hafta hapis yatmıştı.
Loos, Klimt, Kokoschka gibi sa-
natçıların ortaya koyduğu ürün-
lerle 'yüzyd başı" döneminin en
hareketli şehridir. 1906'da Viya-
na'ya gelen genç Egon Schiele bu-
rada karşılaştığı hareketli yaşamla
'büyükşebir melankoüsi'ni keşfe-
der. Schiele'nin resimlerinin he-
men hemen tamamında gözlem-
lenen çağıncı ve izleyeni konunun
derinliklerine çeken yaklaşım 'bü-
yükşenir melankolisi'yle yakından
ilgilidir.
tlk kişisel sergisini 191 l'de Vi-
yana'daki Galerie Miethke'de
açan sanatçımn erken dönem iş-
lerinde ve olgunluk yapıtlarında
Van Gogh'un izleri görülüyor.
Van Gogh öldükten iki hafta son-
ra doğan Schile'nin 'Ayciçekleri'
ve 'Neulenbach'taki Oda' resim-
lerinde çağımızın en etkin figür
ressamı olan Van Gogh'un yolun-
dan yürüdüğünü görürüz. Schie-
le'nin kendi sesini yakaladığı 'nn'-
ler ve otoportrelerde karşımıza çı-
kan çıplak figürler, arzunun, su
katılmamış arzunun göstergesidir.
DenilebUir ki Egon Schiele'nin kı-
sacık yaşamında eriştiği
'olgunluk' erotizmle kucak kuca-
ğa olmasıyla ilgilidir. Ardından bı-
raktığı sayısız gunce, şiır ve düz-
yazılannda sanatçımn aşka tutku-
ya varacak derecede bağlandığı-
nı ve 'aşklannı' ne denli önemse-
diğini görmek mümkün.
Sanat tarihçileri Schiele'nin
'Sembolist Figür'un en yetkin us-
talanndan biri olduğunu belirtir-
ler. Oysa 'Albertina'da sergilenen
çalışmalan sanatçımn semboller-
le değil doğal izlerle, gözlemlerle
resimler ürettiğini ortaya çıkarı-
yor. Schiele'nin fazla bilinmeyen
erken dönem resimleri ve yaşamı-
nın bu bölümüne ait kimi belge-
ler (fotoğraf, yazılar, desenler)
Historiscb.es Mnseum der Stadt
Wien tarafından nitelikli bir bas-
kıyla kitap olarak yayımlanmıştı.
Schiele'nin yüzüncü doğum yıldö-
nümü nedeniyle hazırlanan bu
görkemli serginin belkemiğini de
bu dönemine ait resimler-desenler
oluşturuyor.
Bu kısımda yer alan en ilginç
çalışmalar Schiele'nin hapse atıl-
masına neden olan çıplak kız ço-
cuğu desenleri. Döneminin ahlak
anlayışına ters düştüğü için çizdiği
çıplak desenler yüzünden bir haf-
talığına hapse giren Schiele'nin
hapishanede ,.zdiği resimler bile
yaşam ve arzuyla dolu.
'Pir Sultan Abdal' adlı oyunuyasaklanan Erol Toy Danıştay'a başvuracak •
Vilayet ile adalet arasındaErol Toy: Bu olay, içinde bulunduğumuz koşulları
yaşamak zorunda bırakılan Türkiye insanlan olarak
hepimize dehşet duyurmalıdır. Valilik, Cumhuriyet
Savcısı'nın suç görmediği verileri suç sayarak yargıda
aklanan bir oyunu yasaklayabilmektedir.
Kültür Servisi — "Pir Sultan
Abdal" adlı oyunu tstanbul Vali-
liği'nce tstanbul ili sınırları için-
de sahnelenmesi yasaklanan Erol
Toy, "Bu olay, içinde bulunduğu-
muz koşullan yaşamak zorunda
bırakılan Türkiye insanlan olarak
hepimize dehşet duyurmalıdır"
dedi. Başta yargı orgaaları olmak
üzere hemen her özgür ve demok-
rat Türkiye yurttaşımn hukuk dev-
leti ile poh's devleti arasında secim
yapmaya zorlandığım belirten Toy,
"Azuıhk iktidannuı tstanbul'da-
ki valisi, yargı organının suçla-
makla yükumlediği Cumhuriyet
Savcısı'nın suç görmediği bütiın
verileri suç sayarak yargıda akla-
naa bir oyunu yasaklayabilmekte-
dir. Bu dururada. Danıştay ve di-
ğer yargı organlan başta olmak
üzere basın, kurumlar ve teker te-
ker Türkiye Cumhuriyeti yuttaş-
lan yurttaşlık hak ve özgürlükle-
rini ve hukuk devletini mi savuna-
caklardır, yoksa yargının suç bul-
madığı oyunu yasaklayan azınlık
iktidanmn emirlerine mi uyacak-
lardır?" dedi.
Valiliğin yasaklama karanyla il-
gili olarak Damştay*a başvuracak-
lannı söyleyen Erol Toy, şimdi ola-
yın "adaletle vilayet arasında" ol-
duğunu belinti. Toy, "Pir Sultan
Abdal 16. yüzyılda çogunluğun
onayına dayanraayan iktidarlann
baslusına, zorbahğına, sömünisü-
ne karşı çıktığında. öniine iki se-
çenek serilmiştir. tktidann zulmü-
ne teslim olarak refah içinde ya-
şamak ya da halkın. daha da doğ-
rusu bizzat kendisinin düşünce ve
sanat özgurlüğünü korumak adı-
na ölümu seçmek. Zaten sanıyo-
rum, oyunun yazıhşından günü-
müzdeki oynamşına kadar kası-
laştığı baskının da temel nedeni
bu" dedi.
Erol Toy'un 1966'da yazdığı
"Pir Sultan Abdal", ilk kez
1960'ların sonlarında, aralarındâ
TUncer Necmioglu, Tuncel Kurtiz,
Aydın Engin ve Umur Bugay'ın da
bulunduğu Halk Oyuncuları tara-
fından sahnelenmişti. Ancak top-
luluk oynunun provalarım lstan-
1966 YILINDA YAZDI — Erol Toy, "Pir Sultan Abdal" adlı
oyunu 1966 yılında kaleme almıştı. Oyun, 1960'lann sonlannda
da çeşitli baskılarla karşılaşmış, sonunda aklanmışb.
bul Bulvar Tiyatrosu'nda sürdü-
rürken tiyatro salonu yakılmıştı.
Daha sonra Ankara'da aralıksız 4
yıl sergilenen "Pir Sultan Abdal",
Anadolu turnesi sırasında da Tun-
celi'de engellenmişti. Tiınceli'de
önce oyun için izin alınmış, son
anda oyunun sahndenmesine izin
verilmeyeceği bildirilince olaylar
çıkmıştı. Açılan soruşturmada
oyun ve oyuncular aklanmıştı.
Yaklaşık 20 yıl sonra Ankara
Birlik Tiyatrosu "Pir Sultan
dal"! son bir ay içinde Gebze, Ça-
nakkale ve Balıkkesir'de birçok
kez sergiledi. Topluluk daha son-
ra tstanbul'a getirdiği oyunu 11
gün süreyle Pendik Kültür Evi'-
nde, Fatih Tiyatrosu'nda ve Bah-
çelievler Ünverdi Sineması'nda
sahneledi.
Ankara Birlik Tiyatrosu, Zeki
Göker'in sahneye koyduğu, müzi-
ğini Grup Kızılırmak'ın hazırladı-
ğı "Pir Sultan Abdal"
ı, Harbiye Şehir Tiyatrosu Muh-
sin Ertuğrul Sahnesi'nde 26 ve 27
ağustos günleri oynamaya hazır-
lamrken tstanbul Valiliği oyunu
yasaklama karan aldı. Valilikçe
aunan yaiaklama karan, daha ön-
ce Bakırköy Savcılığı tarafından
soruşturma açılıp takipsizlik ka-
ran verilmesine karşın, "oyun sı-
rasında slogan atıldığı" gerekçe-
sine dayandırıldı.
Avukat Burban Apaydın,
24.8.1990 tarihli ve Vali Yardıması
Necati Develioğlu'nun imzasım ta-
şıyan yasaklama kararının kaldı-
nlması için 28 Ağustos 1990 gü-
nü valüiğe başvurdu. Daha sonra
5 eylül gününden başlayarak Ka-
raca Tiyatro'da sahnelenmek iste-
nen "Pir Sultan Abdal", valilikçe
tebliğ edilen bir kararla tstanbul
ili sınırları içinde yasaklandı.
İblis Şiir
Seçkisi
• Kültür Servisi — "90
sonrası şiirin olabilirlikler
alanını sınamak" amacıyla
yayın hayatma başlayan
yeni şiir seçkisi tblis çıktı.
Hasan öztoprak, Metin
Sever, Macit Eren, Sinan
Atçeken ve Kubilay
Köseoğlu'nun çıkardıkları
derginin bu ay çıkan ilk
sayısında Afşar Timuçin,
Hulki Aktunç, Küçük
Iskender, Yusuf Algazi,
Metin Sever, Atilla Akar,
Hasan öztoprak, Cengiz
öndersever, Macit Eren,
Sinan Atçeken, Kubilay
Köseoğlu, Şükrü Caner ve
Halil Korkmaz'm şiirleri,
Ömer Savaş'ın şiir üzerine
yazıları bulunuyor.
TPAO resim
yanşnıası
• ANKARA (ANKA) —
Türkiye Petrolleri Anonim
Ortakhğı (TPAO)
Atatürk'ün doğumunun
100'Uncü yıldönümü anısına
başlattığı resim
yarışmalarının
dokuzuncusunu
gerçekleştiriyor. Son
katılma tarihi 19 kasım
olan yanşmada, bir yapıta
4 milyonluk ödül, 3 yapıta
da 2'şer milyonluk
mansiyon verilecek.
Yarışmanın Seçici Kurulu,
Mehmet Güleryüz, Mustafa
Ayaz, Prof. Gönül öney,
Kaya Özsezgin ve TPAO
temsilcisi Aladdin
Kayıhan'dan oluşuyor.
Prens Mikasa
geliyor
• ANKARA (AA) — 1989
yılında Atatürk Barış
ödülü'nü alan Japon
Imparatorluk ailesinden
Prens Mikasa'nın oğlu
Prens Tomohito Mikasa ile
eşi, Türk hükümetinin
davetlisi olarak 6 eylülde
Ankara'ya gelecek.
Türkiye'de bulunacaklan
süre içinde Türk-Japon
ilişkilerinin 100. yıldönümü
dolayısıyla gerçekleştirilecek
bazı kültürel etkinliklere
katılacak olan prens ve
prenses, Ankara Vakko
Sanat Galerisi'nde 7 eylülde
"Japon Bebekleri Sergisi"ni
açacaklar. Mersin'deki
Refah Anıtı'nda Türk
Deniz Şehitleri için
düzenlenecek törenlere de
katılacak Japon Prens ve
eşi, Ankara ve tstanbul ile
bazı tarihi yerleri de
gezecekler. Prens ve
prenses, 13 eylülde
TürkiyeMen aynlacaklar.
Resim sergisi
• Kültür Servisi —
Ankara'da çahşmalannı
sürdüren Hülya Ulaş,
Murat Çelik, Sevinç
Akkaya ve Cezmi Orhan'ın
dörder resminden oluşan
"4x4 Barışa Katkı" adlı
resim sergisi bugün saat
17.30'da Zonguldak
Belediyesi Sergi Salonu'nda
açılacak. Dört ayrı
yaklaşımda insanı ele alan
sergi, Fıgüratif ağırlıklı
resimlerden oluşuyor. Şaban
Naldemir onuruna
düzenlenen sergi 15 eylül
tarihine dek izlenebilir.
Barış mesajlı
konser
• Kültür Servisi — 1 eylül
akşamı Çanakkale Mehmet
Akif Ersoy
Kütüphanesi'nde, Dalyan
Köyü'nde yaz kurslan
yapan öğrencilerin veda
konseri sonunda Saim
Akçıl yönetimindeki
tstanbul Gençhk Orkestrası,
çoksesli Türk müziği
eserlerinin de bulunduğu
küçük bir programla
konseri renklendirdi.
Konser öncesi dinleyicilere
bir konuşma yapan Saim
Akçıl, "Bu yörelerde yatan
yüz binlerce savaş
kurbanından ders
alınmamacasına savaş
rüzgârlarına ülkemizin de
sürüklenmesine çaba
harcanıldığı şu günkrde
sizlere sunacağımız bu
küçük konser, aynı
zamanda savaş yerine banş
arzusunu içeren bir mesaj
niteliğindedir" dedi.
Israil Müzesi
25 yaşında
• KUDÜS (AP) — lsrail
Ulusal Müzesi, yirmi
beşinci yıhnı müze
kapsamında yer alacak yeni
bir çağdaş sanat
bölümünün açılışıyla
birlikte kutladı. tsrail
Müzesi yetkililerinin verdiği
bilgiye göre Körfez krizinin
etkisiyle açılışa davet edilen
çoğu Amerikalı misafir
davete katılmadı. Bağışlan
nedeniyle Nathan
Cummings'in adı verilen
çağdaş sanat bölümünün
açılışı için sanat
çevrelerinden 300'ün
üstünde kişi çağnlıydı.