22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6EYLÜL 1990 KULTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Sinanoğlu toprağa verildi • Kiiltiir Servisi — Önceki gün ölen emekli gazeteci, çevirmen ve eleştinnen Rüveyde Sinanoğlu dün Selimiye Camii'nde kılınan öğle namazından sonra Karacaahmet MezarhğYnda toprağa verildi. Sinanoğlu'nun cenazesine kızı ses sanatçısı Esin Avşar Aral, oğlu Prof. Oktay Sinanoğlu, torunları Pınar Avşar Bulut, Aydmcan Aral ile sanatçı dostlan ve yakınlan katıldı. Sanatçı Esin Avşar, cenazeye katılanlara annesinin son dönemlerinde bile Baudlaire'den şiirler okuduğunu, aryalar söylediğini anlatırken çok duygulandı. Irene Duıme öldü • Kiütttr Servisi — 1930'lu ve 1940'U yüların ünlü Amerikalı fılm yıldızı Irene Dunne, geçen salı günü Los Angeles'ta öldü. Bir ' zamanlar beyazperdenin en zarif kadmları arasında sayılan %t Dunne 88 yaşındaydı. Bir dönemin aşk filmleriyle salon komedilerinin popüler yıldızı Irene Dunne, "Cimarron", "Showboat", "Arka Sokak", "13 Kadın", "Ann Vickers", "Mukaddes Istırap", "Gözde Kanm", "Annemi Hatırhyorum" gibi filmlerle ünlenmişti. Dunne, ününün doruğunda olduğu yıllarda Hollyvvood'da en yüksek ücreti alan yıldızdı. "Roberta" ve "Showboat" gibi müzikallerde şarkı da söylemiş olan Irene Dunne, beş kez aday gösterilmesine karşın hiç Oscar alamamıştı. ^Dogan Kardeş'te bu ay • Kültür Servisi — Doğan Kardeş dergisinin eylül ayı sa>ısında, Dr. M. Ali Kıhçbay'ın hazırladığı, Tuncay Batıbeki'nin desenlerini çizdiği 'Insanlık Tarihi' köşesi "Mısır UygarlığV' ile sürüyor. Yüksel Coşkvın'un yazısı ise "Hayvanlararası iletişim" konusunu işliyor. Çizgi- roman "Profesör Tonton"un maceralan yine sürüyor. Christina Björk'ün yazdığı, Ayşegül lldeniz'in çevirdiği öykünün adı ise "Itır Monet'nin bahçesinde." Dünya masalları dizisinin bu ayki konuğu "Hint halk masalları!' 7. sanat köşesinde Seçil Büker'in "Görüntüyü Aydınlatalım" adlı yazısı yer abyor. tkibine 10 kala bölümünde, 2000 yüında ortadan kalkacak hayvanlar, moda, batacak kentler ve deprem gibi konular üzerinde duruluyor. George OrveU'ın "Hayvan Çiftliği" Ercan Dinçer'in çizgileriyle sürüyor. Tony ve Tina'nın Düğünü' • KüJtür Servisi — Broadway'de uzun süredir afışlerden inmeyen oyunlar arasında "Tony ve Tina'nın Düğünü" adlı bir off-Broadway gösterisi yer alıyor. Üçüncü yılını tamamlamak üzere olan "Tony ve Tina" Italyan usulü düğün töreninden yola çıkarak sahnelenmiş, daha çok doğaçlamaya dayanan bir güldürü. tzleyici ile oyuncuların her an iç içe oldukları bir cümbüş. Kilise merdivenlerinde başlayan oyun nikâh kıyıldıktan sonra verilen davetle devam ediyor bir düğün salonunda. Bu davet süresince dedikodu, kıskançhk, çekişme, alay, eğlenme birbiri içine giriyor gerçek yaşamda bu tür toplantılarda olduğu gibi. Biletleri karaborsada 75 dolara satılan "Tony ve Tina"nın yaratıalan Nancy Cassaro ve Mark Nasear ise tiyatro ile okul yılları dışında ilgisi olmamış kişiler. Bir ay içinde birbirine benzer dört ayrı düğünde bulunmak Cassaro'da böyle bir gösteri düzenleme fikrini uyandırıyor. Ona, emlakçılık yapan yakın arkadaşı Nasear ve psikolog Balter de katılınca ilginç bir deneme ortaya çıkıyor. Sanatın pazarlama ile başarıb evliliği "Tony ve Tina"ya milyonlar kazandırmakta şimdilerde. Marilyn yerine zenci oyuncu • Kültür Servisi — Arthur Miller'ın "Düşüşten Sonra" adlı yapıtı haziran sonundan bu yana Londra'da National Theatre'da sahneleniyor. Maril>Ti Monroe'dan miras kalan Maggie rolünü bu kez zenci oyuncu Josette Simon üstlenmiş. Eleştirmenlere göre Simon oyunu Marilyn'in etkisinden, daha doğrusu hayaletinden kurtarmış. Josttie Simon aynı zamanda Royal Shakespeare Company'nin ilk ve tek zenci başrol oyuncusu. Üç yıl önce "Kıssasa Kıssas"ta Isabelle rolünü üstlenmiş ve önemli iki eleştinnen bu rolün bir zenci tarafından oynanmaması gerektiği tezini savunarak gösteriyi izlememişler! Bu tutucu tavır ne RSC'yi ne de Simon'u etkilememiş, Isabella'yı Shakespeare'in diğer iki kahramanı izlemiş, Marissa ve Rosaline. Şimdi de Arthur Miller'ın Maggie'sine yeni bir boyut getiriyor genç oyuncu. Türk Dili Dergisi'nde bu ay • Kültür Servisi — İki ayda bir yayımlanan "Türk Dili Dergisi"nin eylül-ekim sayısı çıktı. Derginin 20. sayısında, Ali Yüce'nin "Kokular", Halim Uğurlu'nun "Yaz diyorlar bana", Sabahattin Yaklın'ın "Budapeşte", Mehrizat'm "Yunus Çeşitlemesi", Ozan Ovacık'ın "Dilek", Müslim Çelik'in "Dipteki Yağmur Sesi" ve "Işığı ve sonsuzlugu toplayan sonlu", Atahualpa Yupanqui'nin "El payador persegutdog" ve "Köylü ozan", A. Nevzad Odyakmaz'ın" "Aşka vannca" Irfan Yıldız'm "Yalnız duvarlar", M. Şerafettin Canda'nın "Varsıl topraklar" adlı şiirleri yer alıyor. Aynca dergide, ömer Asım Aksoy, Şahap Sıtkı, Osman Bolulu, Mehmet Salihoğlu, Prof. Dr. Talat Tekin, Ömer Demircan, Tahir Özçelik, Kemal Bek, Mahir Ünlü, Baki Bardavid, Zeynep Aliye, Görül Özgül, Naim Tirali, Behzat Ay, Ali Diindar, Cemal Gürlek, M. Sunullah Ansoy'un yazdarı yer abyor. BÜTÜN ÖĞRETMENLER Ingiliz, Profesyonel ve Deneyimli Kuısların başjama tarihleri: Gündüz: 4 Eylül Akşam: j Eylül Hafta Sonu: 8 Eylül btantHi: RumeM Cod 92/4. Osmanbey 147 09 63 152 82 71 Ankora: Selartk Cod. 8 Kat. 5. Kırioy 135 30 94 135 23 97 Ölümünün onuncuyıldönümünde sohbet ustası EşrefŞefık 'Şimdi durun, sütümü içeyiırfSpor ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen uluslararası güreş şampiyonasını anlatırken Eşref Şefik büyük bir ilgi toplamıştı. "Sayın dinleyiciler, şimdi durun, sütümü içeyim!" esprisi o günlerin ürünüydü. Bazıları, sözü edilen "süf'ün "aslan sütü" olduğunu bile öne sürmüşlerdi. BÜLENT ŞENTAY ~ Eşref Şefik'i radyodaki canlı ya- yınlannda hiç dinleyemedim. Bir güreş şampiyonasını anlatırken "Sayın dinleyiciler, şimdi durun, sütümü içevim!" diyerek yayına ara verişine, böylece zaten insanı sanp sarraalayan anlatımına bir de sessizlığin gerilimini katışına tanık olamadım. Ama onu, rad- yo reklam programlanmn "gö- bek" bölümlerinde, geçmiş za- manların boks ve güreş karşılaş- malannı "şakacıhğı elden bırak- madan" anlatırken yıllarca ve se- verek dinledim. Hatta tiryakisi ol- dum! Üstadı, ölümünden kısa süre önce teleyizyonda yayımlanan "Yaşayan Ünliikr" adlı program- da ise hem dinledim hem izledim. Gazeteci Şemsi Kuseyri ile sohbet ediyordu. 82 yaşındaydı. Çok yaşlı ve çok zayıftı. Yalrazlıktan ve ko- roner yetmezliğinden yakınmıştı. Ama sesinin özel tmısı yerli yerin- deydi. Üslubu aynı benzersiz üs- luptu. Kuseyri'nin sorularını, ya- şının ve hastalığının yol açtığı ka- çınılmaz yorgunluğu izleyicilerine hissettirmeden tek tek yanıtlamış- tı. Olağanustü bir konuşma ve dinletme yeteneğe vardı Eşref Şe- fik'in. Artık tümüyle unuttuğu- muz güzelim tstanbul Türkçesini V ^ BELEDİYE MECLİSİNDE — On yıl önce öldüğünde, ardında binlerce "tiryaki" bırakan Eşref Şefik, Be- lediye Medisi'ndeki konuşmalanyla da etkili olmuşta. kusursuz kullanırdı. öyle deyim- ler, terimler ve benzetmeler bulup çıkarırdı ki insan bunları bir ke- nara not etmekten kendini ala- mazdı. Sohbetlerini çok özel vur- gulamalarla destekler, sesini bir alcaltıp bir yükselterek anlattıkla- rına apayrı bir lezzet katardı. Anlatımın tadı Eşref Şefik mikrofon başına gectiğinde, elinde yazıh bir metin bulundurmazdı. Hemen her za- man doğaçlama konuşurdu. Do- ğal, rahat ve şaşırtıcıydı. Makar- nacı-Kel Aliço güreşlerinden bi- rinde, Kel Aliço'nun rakibine, "Heey Makarnacı, a be susak! Bugiin seni anandan doğduğuna pişman edecegim. Akşam ocağın yolunu bulabilirsen, ne mutlu sa- na be yahu!" diye haykırdığını; ABD'li boksör Jack Dempsey'in eline geçırdiği dünya şampiyonlu- |unu yedi yıl koruduktan sonra Gene îunney'e 12. rauntta nakavt- la yenilerek tahminleri nasıl altüst ettiğini; KurtdeteH'nin Paris'te bir arabayı bir çırpıda ve tek elle kal- dırarak kendisini izleyenleri aptala çevirdiğini hep ondan öğrendik! Ve bir gerçek: Eşref Şefik'in an- lattıklarında her zaman biraz abartma olurdu. Ne var ki bunu bilmek insanı hiç rahatsız etmez- di. Sesi, dili ve üslubu böylesine farklı bir sohbet ustasımn, konuş- manın akışına kapılarak "endaze- yi bir parça kacırması" son dere- ce doğaldı. Bir başka deyişle işin gerçeği değil, anlatıraın tadı önemliydi. Eşref Şefik tiryakileri böyle düşünürdü. Radyolu yıllar Atabey olan soyadınr çok az kullanan Eşref Şefik, gazeteciliğe 1918'de başlamıştı. Çeşitli gazete- lerde muhabirlik, fıkra yazarlığı, spor yazarlığı ve sekreterlik yap- tıktan sonra radyoya geçmiş, Türkiye'nin ilk spikerlerinden ol- muştu. Ülkemizde radyoculuğun gelişmesinde ve spikerİiğin başlı- başına bir iş kabul edilmesinde önemli bir rol oynamıştı. tstanbul Radyosu'nda görev yaptığı yıllar- da Snlhi Garan ve Muvakkar Ek- rem Talu ile birlikte çalışmıştı. Spora gönül vermiş bu üçlü, spor programlannın en çok izlenen ya- yınlar arasına girmesini sağlamış- İardı. Aslan sütü mü? Önceleri boksa ilgi duyan Eşref Şefik ilk büyük sempatiyi, Spor ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen ulus- lararası serbest ve grekoromen gü- reş şampiyonasını anlatırken top- lamıştı. "Sütumn içeyim!" espri- si o günlerin ürunuydü. Hatta ba- zıları, sözu edilen sütun "aslan sütü" olduğunu bile öne sürmüş- lerdi! " Şampiyona boyunca mikrofon başında yepyeni bir anlatım tarzı geliştirince, Esref Şefik dikkatle- ri üzerinde toplamıştı. Dinleyici- lerden gelen talebin de etkisiyle Eşref Şefik bu kez de spor sohbet- lerine başlamıştı. Her kesimden radyo dinleyicisi, artık Eşref Şe- fik'in programlannı ilgıyle izliyor- du. Haldun Taner, ölümü nede- niyle yazdığı bir yazıda, üstadın bu özelliğini şu sözlerle anlatmıştı: ".-Karagöz gazetesi başmakale halkçüığına benzer yüksekten atı- cılığı ile nasıl ürami, >an-ümmi kalabalıklann dalga uzunluğunn yakalayııbiliyor idi ise su içer gibi dogallık içinde sözlerine serpisti- riverdiği köklü tstanbul deyimle- ri, meselleri. kokusu, bavası, iis- lubu, yaklaşımı ile de belki keadi alanında uzmanlığa vannış, ama Türkçenin incdiğine henüz enne- nüş nke snop aydını. iddialı biKm adamlannı, kendini beğenmis dı- şişleri memurlannı bile harrmnkk- la kavrayabiliyordu. Böylece Eş- ref Şefik çeşitli ranlaria da oba her tabaka halkın ortak sevgisini toplamış oluyordu ki şaşılmaz!" Eşref Şefik 6 Eylül 1980'de öl- dü. Vasiyeti üzerine Marmafa Adası'nda toprağa verildi... Ve kim ne derse desin. "unBtulma- raası gerekenler"dendi! Sevim Burak^ın nıektupları Kültür Servisi — Yazar Sevira Bnrak'ın mektupları yayımlam- yor. Logos Yayıncılık tarafın- dan piyasaya çıkanlacak olan kitapta Sevim Burak'ın 1977-1983 yıllan arasında yurt- dışında bulunan oğlu Karaca Borar'a yazdığı mektuplardan bazıları yer alıyor. 1931 yılında tstanbul'da doğan Sevim Burak, Alman lisesinde okurken orta kısımdan ayrılmış terzilik, kita- bevlerinde tezgâhtarlık, man- kenlik yapmış, 1950 yılında iti- baren ilk hikâyelerini yayımla- maya başlamıştı. tlk kitabı "Yamk Saraylar"ı 1965 yılında yayımlayan Sevim Burak, gördüğü geniş ilgiye kar- şın, uzun bir aradan sonra ye- niden kitaplarım yayımlamaya başlamıştır. Burak'ın 'Afrika Dansı' (1982) ve 'Everest My Lord' (1984) adlı yapıtlan ise uzun yıl- lar Üzerinde çalıştığı, ancak bi- tiremediği bir romanın parçalan olarak niteleniyor. Logos Yayıncılık kitapları arasında önümüzdeki ay piyasa- ya çıkacak olan kitaptaki raek- tuplarda Sevim Burak söz konu- su romanından bahsediyor: "Bir anlamda, yazı yazmak için para harcıyorum sayılır. Unutma, 'Ford Macb I'i yaz- mak için seninle araba satın al- mıştık." Sevim Burak'ın mek- tuplannı basıma hazırlayan oğ- lu Karaca Borar, Sevim Burak'- ın 'Ford Macta-I' romanı üstün- de yaşamının son 15 yılında yo- ğun olarak çahştığını belirtiyor. 20'den fazla mektubun yer alacağı kitapta, Sevim Burak'- ın çeşitli tarihlerde çekilmiş fo- toğrafları da bulunacak. Avusturyalı ressam Schiele, Viyana'da görkemli bir sergiyle anılıyor 'Ebedi çocuk'100 yaşındaAlbertina Müzesi'ndeki anma sergisinde Schiele'nin pek fazla bilinmeyen erken dönem yapıtlan öne çıkıyor. Ünlü ressamın resimlerinin hemen tümünde "büyük şehir melankolisi" kendisini gösteriyor. NECMİ SÖNMEZ VİYANA — Çağdaş Avustur- ya sanatının en önemli ressamla- rından biri olan Egon Schiele'nin yüzüncü doğum yıldönümü (1890-1918) Viyana'daki Alberti- na Museum'da görkemli bir an- ma sergisiyle kutlamyor. 20. yüz- yıl sanatının en gizemlı ressamla- rından biri olan Schiele, ozellikle çıplak insan vücutlarım ele alan çalışmalarında kendine özgü bir tarz, çizgi yaratmıştır. Çizdiği de- senlerine erotızmin soluğunu da katan Schiele'nin yüzüncü doğum yıldönümünü kutlamak için açı- lan sergide büyük bir bölüm, sa- natçının 'nıi desenlerine' aynlmış. Viyana'da Klimt, Moser, Ko- koscbka gibi usta ressamlann öğ- rencisi olan sanatçı, erkan yaşın- da ulaştığı olgunluğuna karşın 'ebedi çocuklugu' yakalamış. To- pu topu yirmi sekiz yıllık yaşamı boyunca iki yüzden fazla renkh' resim ve bir o kadar da desen çi- zen sanatçımn otoportrelerinde ve 'nü'lerinde yakalamış olduğu du- yarhlık, çağdaşı olan ressamlar arasında onu farklı bir yere otur- tuyor. Schiele'nin çalışmalan, Viyana- lı sanatçılar tarafından kurulan "Wiener Werk statte" grubu için- de değerlendirilebilir. Jugendstil akımının doğduğu ve geliştiği kent olan Viyana, Otto VVagner, Adolf HAPSE AT1LMASINA YOL AÇM1ŞTI — Egon Schiele'nin çizdiği çıplak kız çocugu desenleri, sanatçımn hapse atılmasına yol açmıştı. Schiele, donemin egemen ahlak anlayışına ters düştüğu için çizdiği çıplak desenler yüzünden bir hafta hapis yatmıştı. Loos, Klimt, Kokoschka gibi sa- natçıların ortaya koyduğu ürün- lerle 'yüzyd başı" döneminin en hareketli şehridir. 1906'da Viya- na'ya gelen genç Egon Schiele bu- rada karşılaştığı hareketli yaşamla 'büyükşebir melankoüsi'ni keşfe- der. Schiele'nin resimlerinin he- men hemen tamamında gözlem- lenen çağıncı ve izleyeni konunun derinliklerine çeken yaklaşım 'bü- yükşenir melankolisi'yle yakından ilgilidir. tlk kişisel sergisini 191 l'de Vi- yana'daki Galerie Miethke'de açan sanatçımn erken dönem iş- lerinde ve olgunluk yapıtlarında Van Gogh'un izleri görülüyor. Van Gogh öldükten iki hafta son- ra doğan Schile'nin 'Ayciçekleri' ve 'Neulenbach'taki Oda' resim- lerinde çağımızın en etkin figür ressamı olan Van Gogh'un yolun- dan yürüdüğünü görürüz. Schie- le'nin kendi sesini yakaladığı 'nn'- ler ve otoportrelerde karşımıza çı- kan çıplak figürler, arzunun, su katılmamış arzunun göstergesidir. DenilebUir ki Egon Schiele'nin kı- sacık yaşamında eriştiği 'olgunluk' erotizmle kucak kuca- ğa olmasıyla ilgilidir. Ardından bı- raktığı sayısız gunce, şiır ve düz- yazılannda sanatçımn aşka tutku- ya varacak derecede bağlandığı- nı ve 'aşklannı' ne denli önemse- diğini görmek mümkün. Sanat tarihçileri Schiele'nin 'Sembolist Figür'un en yetkin us- talanndan biri olduğunu belirtir- ler. Oysa 'Albertina'da sergilenen çalışmalan sanatçımn semboller- le değil doğal izlerle, gözlemlerle resimler ürettiğini ortaya çıkarı- yor. Schiele'nin fazla bilinmeyen erken dönem resimleri ve yaşamı- nın bu bölümüne ait kimi belge- ler (fotoğraf, yazılar, desenler) Historiscb.es Mnseum der Stadt Wien tarafından nitelikli bir bas- kıyla kitap olarak yayımlanmıştı. Schiele'nin yüzüncü doğum yıldö- nümü nedeniyle hazırlanan bu görkemli serginin belkemiğini de bu dönemine ait resimler-desenler oluşturuyor. Bu kısımda yer alan en ilginç çalışmalar Schiele'nin hapse atıl- masına neden olan çıplak kız ço- cuğu desenleri. Döneminin ahlak anlayışına ters düştüğü için çizdiği çıplak desenler yüzünden bir haf- talığına hapse giren Schiele'nin hapishanede ,.zdiği resimler bile yaşam ve arzuyla dolu. 'Pir Sultan Abdal' adlı oyunuyasaklanan Erol Toy Danıştay'a başvuracak • Vilayet ile adalet arasındaErol Toy: Bu olay, içinde bulunduğumuz koşulları yaşamak zorunda bırakılan Türkiye insanlan olarak hepimize dehşet duyurmalıdır. Valilik, Cumhuriyet Savcısı'nın suç görmediği verileri suç sayarak yargıda aklanan bir oyunu yasaklayabilmektedir. Kültür Servisi — "Pir Sultan Abdal" adlı oyunu tstanbul Vali- liği'nce tstanbul ili sınırları için- de sahnelenmesi yasaklanan Erol Toy, "Bu olay, içinde bulunduğu- muz koşullan yaşamak zorunda bırakılan Türkiye insanlan olarak hepimize dehşet duyurmalıdır" dedi. Başta yargı orgaaları olmak üzere hemen her özgür ve demok- rat Türkiye yurttaşımn hukuk dev- leti ile poh's devleti arasında secim yapmaya zorlandığım belirten Toy, "Azuıhk iktidannuı tstanbul'da- ki valisi, yargı organının suçla- makla yükumlediği Cumhuriyet Savcısı'nın suç görmediği bütiın verileri suç sayarak yargıda akla- naa bir oyunu yasaklayabilmekte- dir. Bu dururada. Danıştay ve di- ğer yargı organlan başta olmak üzere basın, kurumlar ve teker te- ker Türkiye Cumhuriyeti yuttaş- lan yurttaşlık hak ve özgürlükle- rini ve hukuk devletini mi savuna- caklardır, yoksa yargının suç bul- madığı oyunu yasaklayan azınlık iktidanmn emirlerine mi uyacak- lardır?" dedi. Valiliğin yasaklama karanyla il- gili olarak Damştay*a başvuracak- lannı söyleyen Erol Toy, şimdi ola- yın "adaletle vilayet arasında" ol- duğunu belinti. Toy, "Pir Sultan Abdal 16. yüzyılda çogunluğun onayına dayanraayan iktidarlann baslusına, zorbahğına, sömünisü- ne karşı çıktığında. öniine iki se- çenek serilmiştir. tktidann zulmü- ne teslim olarak refah içinde ya- şamak ya da halkın. daha da doğ- rusu bizzat kendisinin düşünce ve sanat özgurlüğünü korumak adı- na ölümu seçmek. Zaten sanıyo- rum, oyunun yazıhşından günü- müzdeki oynamşına kadar kası- laştığı baskının da temel nedeni bu" dedi. Erol Toy'un 1966'da yazdığı "Pir Sultan Abdal", ilk kez 1960'ların sonlarında, aralarındâ TUncer Necmioglu, Tuncel Kurtiz, Aydın Engin ve Umur Bugay'ın da bulunduğu Halk Oyuncuları tara- fından sahnelenmişti. Ancak top- luluk oynunun provalarım lstan- 1966 YILINDA YAZDI — Erol Toy, "Pir Sultan Abdal" adlı oyunu 1966 yılında kaleme almıştı. Oyun, 1960'lann sonlannda da çeşitli baskılarla karşılaşmış, sonunda aklanmışb. bul Bulvar Tiyatrosu'nda sürdü- rürken tiyatro salonu yakılmıştı. Daha sonra Ankara'da aralıksız 4 yıl sergilenen "Pir Sultan Abdal", Anadolu turnesi sırasında da Tun- celi'de engellenmişti. Tiınceli'de önce oyun için izin alınmış, son anda oyunun sahndenmesine izin verilmeyeceği bildirilince olaylar çıkmıştı. Açılan soruşturmada oyun ve oyuncular aklanmıştı. Yaklaşık 20 yıl sonra Ankara Birlik Tiyatrosu "Pir Sultan dal"! son bir ay içinde Gebze, Ça- nakkale ve Balıkkesir'de birçok kez sergiledi. Topluluk daha son- ra tstanbul'a getirdiği oyunu 11 gün süreyle Pendik Kültür Evi'- nde, Fatih Tiyatrosu'nda ve Bah- çelievler Ünverdi Sineması'nda sahneledi. Ankara Birlik Tiyatrosu, Zeki Göker'in sahneye koyduğu, müzi- ğini Grup Kızılırmak'ın hazırladı- ğı "Pir Sultan Abdal" ı, Harbiye Şehir Tiyatrosu Muh- sin Ertuğrul Sahnesi'nde 26 ve 27 ağustos günleri oynamaya hazır- lamrken tstanbul Valiliği oyunu yasaklama karan aldı. Valilikçe aunan yaiaklama karan, daha ön- ce Bakırköy Savcılığı tarafından soruşturma açılıp takipsizlik ka- ran verilmesine karşın, "oyun sı- rasında slogan atıldığı" gerekçe- sine dayandırıldı. Avukat Burban Apaydın, 24.8.1990 tarihli ve Vali Yardıması Necati Develioğlu'nun imzasım ta- şıyan yasaklama kararının kaldı- nlması için 28 Ağustos 1990 gü- nü valüiğe başvurdu. Daha sonra 5 eylül gününden başlayarak Ka- raca Tiyatro'da sahnelenmek iste- nen "Pir Sultan Abdal", valilikçe tebliğ edilen bir kararla tstanbul ili sınırları içinde yasaklandı. İblis Şiir Seçkisi • Kültür Servisi — "90 sonrası şiirin olabilirlikler alanını sınamak" amacıyla yayın hayatma başlayan yeni şiir seçkisi tblis çıktı. Hasan öztoprak, Metin Sever, Macit Eren, Sinan Atçeken ve Kubilay Köseoğlu'nun çıkardıkları derginin bu ay çıkan ilk sayısında Afşar Timuçin, Hulki Aktunç, Küçük Iskender, Yusuf Algazi, Metin Sever, Atilla Akar, Hasan öztoprak, Cengiz öndersever, Macit Eren, Sinan Atçeken, Kubilay Köseoğlu, Şükrü Caner ve Halil Korkmaz'm şiirleri, Ömer Savaş'ın şiir üzerine yazıları bulunuyor. TPAO resim yanşnıası • ANKARA (ANKA) — Türkiye Petrolleri Anonim Ortakhğı (TPAO) Atatürk'ün doğumunun 100'Uncü yıldönümü anısına başlattığı resim yarışmalarının dokuzuncusunu gerçekleştiriyor. Son katılma tarihi 19 kasım olan yanşmada, bir yapıta 4 milyonluk ödül, 3 yapıta da 2'şer milyonluk mansiyon verilecek. Yarışmanın Seçici Kurulu, Mehmet Güleryüz, Mustafa Ayaz, Prof. Gönül öney, Kaya Özsezgin ve TPAO temsilcisi Aladdin Kayıhan'dan oluşuyor. Prens Mikasa geliyor • ANKARA (AA) — 1989 yılında Atatürk Barış ödülü'nü alan Japon Imparatorluk ailesinden Prens Mikasa'nın oğlu Prens Tomohito Mikasa ile eşi, Türk hükümetinin davetlisi olarak 6 eylülde Ankara'ya gelecek. Türkiye'de bulunacaklan süre içinde Türk-Japon ilişkilerinin 100. yıldönümü dolayısıyla gerçekleştirilecek bazı kültürel etkinliklere katılacak olan prens ve prenses, Ankara Vakko Sanat Galerisi'nde 7 eylülde "Japon Bebekleri Sergisi"ni açacaklar. Mersin'deki Refah Anıtı'nda Türk Deniz Şehitleri için düzenlenecek törenlere de katılacak Japon Prens ve eşi, Ankara ve tstanbul ile bazı tarihi yerleri de gezecekler. Prens ve prenses, 13 eylülde TürkiyeMen aynlacaklar. Resim sergisi • Kültür Servisi — Ankara'da çahşmalannı sürdüren Hülya Ulaş, Murat Çelik, Sevinç Akkaya ve Cezmi Orhan'ın dörder resminden oluşan "4x4 Barışa Katkı" adlı resim sergisi bugün saat 17.30'da Zonguldak Belediyesi Sergi Salonu'nda açılacak. Dört ayrı yaklaşımda insanı ele alan sergi, Fıgüratif ağırlıklı resimlerden oluşuyor. Şaban Naldemir onuruna düzenlenen sergi 15 eylül tarihine dek izlenebilir. Barış mesajlı konser • Kültür Servisi — 1 eylül akşamı Çanakkale Mehmet Akif Ersoy Kütüphanesi'nde, Dalyan Köyü'nde yaz kurslan yapan öğrencilerin veda konseri sonunda Saim Akçıl yönetimindeki tstanbul Gençhk Orkestrası, çoksesli Türk müziği eserlerinin de bulunduğu küçük bir programla konseri renklendirdi. Konser öncesi dinleyicilere bir konuşma yapan Saim Akçıl, "Bu yörelerde yatan yüz binlerce savaş kurbanından ders alınmamacasına savaş rüzgârlarına ülkemizin de sürüklenmesine çaba harcanıldığı şu günkrde sizlere sunacağımız bu küçük konser, aynı zamanda savaş yerine banş arzusunu içeren bir mesaj niteliğindedir" dedi. Israil Müzesi 25 yaşında • KUDÜS (AP) — lsrail Ulusal Müzesi, yirmi beşinci yıhnı müze kapsamında yer alacak yeni bir çağdaş sanat bölümünün açılışıyla birlikte kutladı. tsrail Müzesi yetkililerinin verdiği bilgiye göre Körfez krizinin etkisiyle açılışa davet edilen çoğu Amerikalı misafir davete katılmadı. Bağışlan nedeniyle Nathan Cummings'in adı verilen çağdaş sanat bölümünün açılışı için sanat çevrelerinden 300'ün üstünde kişi çağnlıydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle