29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HABERLER 6 EYLÜL 1990 P A B T I L E B D E N r i 26 Mart yerel seçimlerinde 1 1 belediye başkanlıklannın büyük çoğunluğunu kazanan SHP, şimdi de belediyelerin yolsuzluk ve partizanca tutumlanndan yakınıyor. Söz konusu yakınmalan sona erdirmek ve bclediyelere 'çeki-dUzen' vermek amacıyla kamuoyuna bir çağn yapan SHP Genel Merkezi, belediyelerle ilgili her türlü ikna edici şikâyetler ve yolsuzluklarla ilgili belgelerin j gönderilmesini istedi. Konu ile ilgili olarak Merkez Yürütme Kurulu'nca görevlendirilen Genel Sekreter Yardımcısı Önder Kırlı, yaptığı açıklamada belediyelerle ilgili şikâyetleri ciddi ve titiz bir şekilde incelemeye aldıklannı söyledi. Kırlı, belediyelerin kendi seçmeniyle zabıtalar yoluyla yabancılaştığı yolunda şikâyetler aldığını da belirtti. (ANKARA / ANKA) Rabıta gündemde 2 ' 3 e y l ü l yayımlanan, "Gökçedere'den Şeriat Çağrısı" başlıklı yazı üzerine SHP, Yalova Gökçedere köyünde oturan Rabıta'nm Meclis üyesi Şeyh Muhammed Mahrnud Es-Sawarın tutumunu Meclis gündemine getirdi. SHP Hatay Milletvekili Doç. Dr. Ali Uyar, Jçişleri Bakaru Abdülkadir Aksu'nun yanıtlaması istemiyle dün TBMM Başkanhğı'na bir yazılı soru önergesi verdi. Uyar soru önergesinde gazetemizde yer alan röportajında şeriat çağnsında bulunan ve Rabıta'nın Türkiye'yi de kapsayan bu yöndeki çahşmalanna ilişkin açıklamalarda bulunan Es-Savvaf hakkında herhangi bir yasal işlem yapılıp yapılmadtğıru sordu. Uyar, önergesinde şu soruların yanıtlarının verilmesini istedi: "Bu adamın TC sınırları dahilinde bu tür faaliyetlerde bulunması başta cumhuriyet ilkesi olmak üzere diğer ilke ve inkılaplara ters düşmüyor rau? Es-Savvafm aleni şekilde şeriat propagandasına göz yummanız daha ne kadar sürecek? Yine bu felaket tellalının Türkçeye çevrilmiş eserlerinin satılmasına nasıl ve kim müsaade etmiştir?" (ANKARA / Cumhuriyet Bürosu) nayır Genel Merkezi'nde hazırlanan seçim raporunda "ANAP, muhalefetin yerli yersiz her mekânda söylediği gibi bir dağılmanın ya da çözülmenin eşiğinde değildir. Bunun böyle olmadığı, son yapılan 19 ağustos seçimlerinde , 14 belde ve ilçeden ll'inin ANAP tarafından «iAVARn^ 1 alınmasıyla anlaşılraıştır" denildi. ANAP'm " / £ { * 26 Mart'ta yüzde 21.18 olan oy oranını 3 S f f ^ haziran ve 19 ağustos seçimlerinde surekli t - -"\ bir artış kaydederek yüzde 25'lere çıkardığı -vx--——* da belirtilen raporda şu görüşlere yer verildi: p**rrt»l J "26 Mart 1989 mahalli seçimlerinde, sandık başına gitmeyen seçmenin Anavatanlı seçmenler olduğunu bir yana bıraksak bile halk, 26 Mart'ta ikaz ettiği ANAP'ın gerekli mesajı aldığını fark etmiş ve değerlendirmesini yeniden bu doğrultuda yapmıştır. Bu en açık bir ifade ile şu demektir; ANAP'ın arkasında bir halk desteği mevcuttur ve halkımız ANAP'ın alternatifini karşılarında bulamamaktadır. Çünkü ANAP'ın kısa bir süre içinde başardıklarını gerçekleştirebilecek hiçbir parti yoktur. Söylenildiğinin aksine yok olma sürecine giren ANAP değil, kırsal ve kentsel yerleşim merkezlerinde büyük bir oy kaybına uğrayan muhalefet partileridir." (ANKARA / AA) Sosyalist Birlik Partisi Ordu tl Girişim Kurulu üyeleri, başına yazılı bir açıklama yaparak Türkiye'nin 12 Eylül generallerince gizli olarak yapılan anlaşmalarla savaşa sürüklendiğıni söylediler. SBP tl Girişim Kurulu üyelerinden Bahattin Kılıç, Ibrahim Ydmaz, Şenay Yeşilyurt ve Osman Gül, Türkiye'nin yazgısının Bush ve özal'ın iki dudağı arasında kaldığını, parlamentonun devre dışı bırakıldığıru söylediler. Yazılı açıklamada şöyle denildi: "12 Eylül generallerince gizli olarak yapılan anlaşmalarla ülke savaşa sürüklenemez. Bu tür anlaşmaların derhal geçersiz kılınıp sorumlularından hesap sorulmalıdır. Türkiye'nin ABD ve Batı'mn Ortadoğu'da jandarmalığım yapraasını asla kabul edflmez buluyor, halkımızı savaş kışkırtıcılanna karşı uyanık olmaya cağırıyoruz. Savaşa karşı yurtseverlerle birlikte direnme kararındayız." (ORDU / Cumhuriyet) K r i z z a m m ı Hallun Emek Partisi (HEP > ••-*-1 •*^J c u ı u ı u Genel Başkanı Fehmi Işıklar, memurlara ve işçilere 'kriz zammı' verilmesini istedi. HEP Genel Başkanı Fehmi Işıklar, Ortadoğu bölgesinde yaşanan krizin Türkiye'de başta petrol olmak üzere hemen hemen bütün tüketim mallannın fiyatlannın artmasına neden olduğunu söyledi. Memurlara temmuz ayında yapılan yüzde 25 zammın özellikle Körfez krizinden sonra yapılan zamlarla sıfırlandığım kaydeden Fehmi Işıklar, "Memurlara temmuz ayında yapılan net zam miktarı ortalama 100 bin ile 200 bin lira arasındadır. Sadece son otobüs zammıyla memurlann ceplerinden en az 30'ar bin lira gitmiştir. Buna diğer zamlar da eklenince memurlara temmuz ayında yapılan zamların yok olduğunu, hatta memurlann zarara girdiğini açık bir şekilde görmek mürakündür. Şu anda memurlar temmuz ayı öncesinden daha kötü durumdadır" dedi. (ANKARA / UBA) n l t i T l i S H P Edirne Milletvekih Erdal O1L1111 K a l k a n Türkiye Vakıflar Bankası Genel Müdürü Ismet Alver'in, Cumhurbaşkam Turgut özal adına bir adet altın bastırıp hediye ettiği yolundaki iddialann gerçek olup olmadığım sordu. Kalkan, Başbakan Yıldınm Akbulut tarafından yazılı olarak cevaplandırüması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, bu iddia doğru ise Genel Müdür hakkında soruşturma açüıp açılmadığının bildirilmesini istedi. önergesinde, Alver'in yaptığı bazı basın toplantılarına katılan gazetecilere de çanta, kalem, kumaş gibi hediyelerin yanı sıra bir toplantıda da birer Vakıf Altını hediye ettiği yolunda iddialar bulunduğunu bildiren Kalkan, bunların toplam değerinin ne kadar olduğunun açıklanmasım talep etti. (ANKARA/AA) Bakan üazar'ın annesi • ANKARA (AA) — Dün sabah bir süreden beri tedavi altında bulunduğtı Ibni Sina Hastanesi'nde vefat eden Devlet Bakanı Mehmet Yazar'ın annesi Servet Yazar, Kayseri'de toprağa verildi. Karayoluyla Ankara'dan bu sabah Kayseri'ye getirilen Servet Yazar'ın cenaze namazı Hunat Camii'nde kılındı. Kalabalık halk topluluğunun katıldığı cenaze namazı sırasında Devlet Bakanı Mehmet Yazar'ın oldukça Uzgün olduğu, zaman zaman gözyaşlannı tutamayarak ağladığı görüldü. Namazdan sonra, Kiçikapı meydanına kadar yaklaşık 500 metre ellerde taşınan Servet Yazar'ın cenazesi, daha sonra götürüldüğü Şehir MezarhğYnda toprağa verildi. Fbtoğrafta, Devlet Bakanı Mehmet Yazar annesinin tabutunu taşırken görülüyor. (Fotoğraf: AA) Ozal'ın tanıklıgı istendi • tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Boyunlanna "in oradan aşağı" yaah tabela asarak Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet ettikleri savıyla açılan davada Hüseyin Cimşit ile eşi Yaserain Cimşit, yargılandı. Sanıkların avukatı Burhan Apaydın, davanın DGM kapsamına girdiğini öne sürerek yetkisizlik kararı verilmesini ve Cumhurbaşkanı Turgut Ozal'ın tanık olarak dinlenmesini istedi. KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖ Demîrel: 4 Hain bir senaryo'Demirel grupta yaptığı konuşmada,"bu ülkenin çocuklarımn kanını dökerek veya çöllerde telef ederek karşılığmda para alacağız diye kim düşünüyorsa boğazına dursun, boğazına. Kraldan fazla kralcı olmamızın bize büyük zararı olur. "dedi. ANKARA (Cnmborivet Büro- sn) — DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel, hükümetin asker gönderme ve asker çağırma yetki- süıe ilişkin isteminin kapalı otu- nımda görtlşülraesini sert bir dil- le eleştirerek, "Neyi kaçınyorsB- nmz milletten?" diye sordu. Sava- şa varabilecek bir olayla karşı kar- şıya olunduğunu belirten Demirel, "Bu hain bir senaryodur" dedi. Demirel, yetki istemine ilişkin Başbakanlık tezkeresinin kapalı oturumda görüşüleceğinin kesin- leşmesi üzerine dün TBMM genel kurulu öncesinde DYP grubunu olağanüstü olarak topladı. Genel kuruldan 15 dakika önce toplanan grupta konuşan Demirel, hükü- metin yetkiyi kendisine mi, yok- sa başkasına mı istediğinin belli olraadığını belirtti. Demirel, "Çünkü hükümet bu yetidkri kendisi kallanmıyor. Hükümetiıı naibi var. Hükümete niyabeten iş görüyor Özal. HÜkümet gibi iş göniyor. Bn, anayasa ve hukuk dı- şıdır. Yetki hükümete degJI, Ozal'- ın saga sola reklam yapabilmesi için ve bugüne kadar verdiği söz- l«i milletin sırbndan yerine geti- rebilmesi için lazım. Eger TC hn- kak devleti ise parlamentosa ev- veia anayasasına sahip çüanaİKHr" diye konuştu. Demirel, 22 gün önce "tecavüz oiursa yetki istiyoruz' diyenlerin bugün ne için yetki istedikleri ma- lum olmadan ortaya çıkmalaruu taaccüple karşıladığını belirterek. bu durumu "aeaip iş" diye nitele- di. Demirel, tezkerenin görüşül- mesinin kapalı toplantıda yapıl- mak istenmesfne de değinerek şunlan söyledi: "Neyi kaçınyorsanuz nüTletteiı? Eger savaş karan müncer oiursa bu savaşı, arkanızda yüzde 15 rey bulunmadığı gerçekken, sizin ar- kanızda olanlar mı yapacak? Sa- vaşı milletin bütün çocnklan ya- pacak. Bunun sıkıntüanna mille- tin tümü katlanacak. Sizin arka- nızda size destek olanlann sayısı bn savaşı taşunaya yetmez. Milli birlik beraberik şantajı içinde bir yere varamazsınız. Birlik beraber- lik isteyenlerin evveia milleti tem- sil etmesi lazım." Sinirli olduğu gözlenen Demi- rel, görüşmelerin halktan kaçınl- masmı ayıpladığını belirterek, ABD*nin resmi hedefı içinde Sad- dam'ı ortadan kaldırmak bulun- mamasına karşın, Türkiye'nin böyle bir hedefe yöneldiğine dik- kati çekerek şöyle dedi: "Kraldan fazla knücı olmamı- zın bize çok büyük zanuian olur. Yann bakarsmız Saddamiı bir Irak'a razı olurlar. Hani başkala- nndan önde gitmeyecektik. Bnn- lar el alnndan söyleniyor. Resmi beyanlar tamamen başkadır. Türldye resmi beyanlara göre ça- hşmıvor, gayri resmi birtakım laf- faira göre çaûşıyor. Bir de 'savaş ol- mabdır, oiursa biz bo işten kftrlı çıkanz' deniliyor. Nasjl kârb çrica- nz? Bn bize bulaştr, ama bizim cağnmız olnr, para pul alınz di- yorsanız bu ülkenin çocnklanmn kanını dökerek veya çöHerde teJef ederek bonun karşüıgında para al- mayı kim duşünüyorsa bofazına darson, boğaaııa-. Bandan daha ayıp, bandao daka ahlaka, vicda- na sıfmavan bir sey düşnnemiyo- rnm. Ekonomi kan üzerine otnr- maz. Kan üzerine ornran ekono- mide ah olur. Alma yen'min ahım çıkar abeste abestt. Bunda yetimm ahı olur, mazlumnn ahı olnr." Demirel, Meclis koridorlannda, "Saddam güçlenirse >ann Türki- ye'nia başına iş çıkanr" diye ko- nuşulduğunu da bildirerek, Tnr- Uye Cmnburiyeti devleti eger Sad- dam'daa ya da başka komşularm- dan korkacak olsaydı bu zamana kadar, ört ki ölem. Türkiye hiç bir zaman namert köpriisünden geç- medi. Namert köprüsünden geç- mektense koparsın sn seni, koparsın" dedi. Demirel, dinamik politika soz- lerinin de hedef saptırma olduğu- nu anlatarak, önenüi olanın van- lacak hedef olduğunu belirtti ve "Dvnıp durdoğnnnz yerde, 'bana ablgan desinler' diye kendinizi be- laaın içine de, ateşe de atmazsı- nız" dedi. Fırsat çıkmışken bir po- tansiyel tehhkeyi ortadan kaldıra- lım diye işe girişmenin hiç bir ak- li yanı olmadığım da vurgulayan Demirel, "Savaşın faturasını da- ha sonra halk öder. Ama o zaman siz olmazsınız. tş işten geçmiş olnr" diye konuştu. Demirel, par- lamentonun yalnızca zabıtlar ve duvarlar için var olmasına üzül- düğünü, parlamentoda konuşu- lanların BBC'den ve CNN'den dinlenebildiğini de vurgulayarak şöyle konuştu: "Bnralardan dinleyenler bir aructur. Zaten Tnrkive bir avuç insan için var. Pakalıbğa katlana- cak olan, asker gönderecek olan, vergi verecek olan ber türlü me- şakkate katlanıp. ber türlü yanhs- hgın fatnrasmı öde>ecek olan bn ülkenin sessiz milyonlan dinleye- mesia. Bizim irirazımız bnnadır. Ba toptan&ya gimMsek bunn izafa- ta zorluk çekeriz. Fikrimizi söyk- memiş otanakta da zorhık çekeriz. Çünkü savaşa varabilecek bir olayla karşı karsıyayız. Ba hain bir senaryodur. Yardım esası üzerine savaşcı olmak, paralı aduriik de- mektir. Bana ba iş çtktıfı günden- beri idraz ediyornz. Eger Ortado- gn'da istikrar bozulmuşsa bu sa- dece bizim işimiz degil, dünyanın işi. Dünyadan üç metre önde ko- şnyoruz maşaflah. Gelin, ülkenıi- zi ne kadar sıkıntıdan kurtarabi- lirsek o kadar... Dinamizm ve potansiyel tebli- ke sözlerinin her ikisi de ynttur- macadır, aldatmacadır. Ba aldal- macalan bu zeminde de söyleye- lim. Sonra dönup meydan meydan halka anlatalım." Hukukçular hükümete asker gönderme izni veren tezkereyi değerlendirdiler Sınırsız iziıı,aııayasaya aykırı Teziç, hükümetin TBMM'den alacağı izni ancak bir Bakanlar Kurulu kararıyla uygulayabileceğini de belirterek "Hem TBMM'nin verdiği iznin hem de Bakanlar Kurulu'nun uygulamaya ilişkin karan yargı denetimine tabidir" dedi. Prof. Dr. Günday: "TBMM, ancak sınırlarını açık bir biçimde belirlemek suretiyle savaş ilanına, yabancı ülkelere silahlı kuvvet gönderilmesine ya da yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulundurulmasına izin verebilir!' ANKARA (Cnmhariyet Büro- su) — Hukukçular, hükümete, sı-' nırı ve kapsamı açıkça belirtiune- yen bir izin verilmesinin anayasa- ya aykın olduğunu söylediler. TBMM'nin ancak sımn ve kapsa- mı açık biçimde belirlenecek bir konuda hükümete izin verebilece- ğini belirten hukukçular, belirle- necek sınır ve kapsam aşılmaya- cak biçimde sadece Bakanlar Ku- rulu'nca kullanüabileceğini ifade ettiler. Hukukçular, TBMM'nin izin karannın yanı sıra Bakanlar Kurulu'nun bu izni kullanmasına ilişkin karannın da yargı deneti- mine tabi olduğu görüşünü savun- dular. tstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Kür- süsü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Erdoğan Feziç, hükümete ve- rilen iznin bu haliyle, hükümete "açık çek" vermek anlamına gel- diğini belirterek şöyle dedi: "Bu ise kdimenin tam anlamıy- la yasama yetkisinin devridir. İs- tenilen izin konusuna ilişkin giri- şim ve hareketierin lüzum, hudul ve şamnlünün tayinini, ancak Meclis yapabur. Bnnan bikümete tanınması, anayasanın üem izne dayanak gösterileıı 92. maddesine hem de TBMM'nin förev ve yet- kilerinin tanımlandığı 87. madde- "sine aylunuk oluşturur." Teziç, izin tezkeresinin altında, Meclis'e açık bir güvensizliğin de yattığını belirterek, "hangi ülke- ye, hangi koşolarda, ne miktarda, hangi süre ve amacla asker gön- derilecefini hangi yabancı asker- lerin Turkiye'ye geleceğini ya da hangi yabancı ulkeden asker iste- nilecegmin Mecüsin açık seçikbe- lirlemesi gerektigini" söyledi. Te- ziç. "Bu beHrieme de kanmıca, hö- kümetin getirece^i bir yasa tasa- rmnın Medis'te kannn biçiminde olvştnracağ] bir işlemle mümkün- dür. Anarasamn 87. ve 92. mad- 11. TÜRK TARİHKONGRESİBAŞLAPf Özal, Körfez krizini anlattı360 bilim adamının katıldığı kongrenin açılışında Cumhurbaşkanı Özal, Körfez bunalımını anlattı. Özal, bu tür sorunların bir ölçüde de olsa tarihi gelişmelerden kaynaklandığımn dikkate alınması gerektiğini söyledi. özal, "Yanlış tedbirlerin ilerde büyük problemlere sebep olabileceği düşünülmelidir" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Böro- sn) — 11. Türk Tarih Kongresi Ankara'da başladı. Cumhurbaş- kanı Turgat özal kongrenin açılı- şında yaptığı konuşmada, dünya- da banş ycnünde umut verici ge- lişmelerin olduğu bir dönemde tüm dikkatlerin bölgemizde orta- ya çıkan kriz uzerinde yoğunlaş- tığına dikkat çekerek, "Bütün bü- yük olaylar gibi son bir yıMa ge- lişen olaylann da bazı tarihi geUş- mekre davandıgı, bir öiçüdede ol- sa ba gettşmeierdea kaynakiandıgı dikkate aiınmahdv. BaşlangıçU iyi bir sonuç, iyi bir cözüm gibi gönınen birçok tedbirin ileride is- tenmeyen olaylara kaynak oMofn- nu biUyoruz" diye konuştu. Ankara Hilton Oteli'nde başla- yan 11. Türk Tarih Kongresi'nin açıüş törenine Cumhurbaşkanı Turgnt Özal, Başbakan Yıldınm Akbalnt, bakanlar, Atatürk Kül- tür Dil ve Tarih Yüksek Kunımu yöneticileri, YÖK ve üniversitele- ÖZAL VE AKBULUT — Türk Tarih Knrumn Kongresi'nin açılış konuşmasını Özal yapü. Özal'ı konuşma sonrası Akbnlut kutladı. rin yöneticilerinin yanı sıra başta Sovyetler Birliği'nin Ankara Bü- yükelçisi Albert Çernisev olmak üzere Ankara'daki diplomatik misyonlann temsifcileri ile yurti- çi ve yurtdışından yaklaşık 360 bi- lim adamı katıldı. Akbulut'un kongreye, beraberinde Dışişleri Bakanı AH Bozer ile birlikte gel- mesi dikkat çekti. özal, kongrede yaptığı açılış konuşmasında tarihten herkesin alacağı dersler bulunduğuna işa- ret ederek, "Siyasetçflerin çok iyi bir tarih bilgisiyle teçhiz edUme- sinin gerekli oldnğnna inanmaktayım" dedi. Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kunı- mu'nun Atatürk'ün adına yaraşır çalışmalar yaptığını kaydeden Özal, kuruma bağlı kuruluşlann düzenlediği kongrelerin de uluslan birbirine yakınlaştıracak nitelikte olduğunu söyledi. Kongreye gos- terilen ilginin tarih açısından ol- duğu kadar kurum açısından da sevindirici olduğunu ifade eden özal, Türk ve dünya tarihi alanın- da yapılan cauşmalann yoğunlaş- tırılmasını istedi. Tarih arşivlerinin yabancı bilim adamlarına açıldığına da dikkat çeken Özal, bununla Türk mille- ti, dili ve tarihi hakkında haksız nedenlerden kaynaklanan yaban- cı ülkderdeki bazı önyargılann or- tadan kaldınlmasının amaçlandı- ğını bildirdi. Konuşmasında dünyada son jirkaç yıl içinde ortaya çıkan ba- iş yönündeki umut verici gdişme- ere değinen ve bu gelişmelerin de- /amımn sağlanmasının kendi ku- ^aklanrun sorumluluğu olduğunu uüatan özal, Körfez krizine de- Jinerek şöyle konuştu: "Dünyada umut verici olaylar ılnrken bölgemizde son bir ay çinde başgösteren kriz, dikkatle- rin banşı tehdit eden bu gelişme- ier uzerinde toplanmasına neden »Mu. Bütün büyük olaylar gibi «>n bir yılda gelişen olaylann da İMua tarihi gelişmelere dayandıgı, bir ötcüde de olsa ba gelişmeler- ien kaynakiandıgı dikkate alın- nalıdır. Başlangtcta iyi bir sonuç, iyi bir çözüm gibi görünen birçok tedbirin ileride istenmeyen olayla- ra kaynak oklııgvnn biliyoruz. Bu «beplerie gerçelder tam tespit edi- lirse, öğretid ve yarariı bir mahi- yet kazamr. Aksi halde yaahş ted- birierin ileride büyük problemle- re sebep olabileceği düşünülmeli- ılir." delerine göre olnştnrulacak böy- le bir işlem de Anayasa Mahkeme- si'nin denetimine tabidir" dedi. Tezkerenin bir Meclis kararı ile benimsenmesi halinde de Anaya- sa Mahkemesi denetimine tabi olacağını savunarak, bu konuda geçmişte yaşanmış bir örneğin de bulunduğunu kaydeden Teziç, "Barada iki aşamalı bir işlem söz konusudur. tster karar, ister ka- nan biçiminde okun, Mecüs'in iz- ni bir işlem, bu iznin kullaaılma- sına ilişkin Bakanlar Kurnln ka- ran ayn bir işlemdir. Buoun için de verilecek iznin sınır ve kapsa- mının açık bir biçimde betirtilme- si, hükümetin de bu izni belirtilen sınır ve amaç içinde luita»ı« KH- rnlu araalıgıyb kullanması gcre- kir. Verilen sınınn aşılması halin- de ise hükümetin siyasi ve cezal sorumluluğu dogar. Ancak tezke- renin bn haliyle kabul edilmesi ha- linde, hükümetin ba sorumluraga belirsiz kalmaktadır" diye konuş- tu.Teziç, "Asiına balahrsa, yabana ülkeye silahlı kuvvet göndermek savaş ilanının ta kendisidir. Onnn için tezkeredeki 'savaş ilanı' söz- cügünün çıkanlması bir anlam ta- şunamaktadır" dedi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fa- kültesi îdare Hukuku Kürsüsü öğ- retim üyelerinden Prof. Dr. Me- tin Günday da TSK'nın yabancı ülkelere gönderilmesi ya da ya- bancı silahlı kuvvetlerin Türkiye1 de bulundurulmasına izin verme yetkisinin 92. maddeye göre Mec- lis'e ait olduğunu belirterek, "TBMM, ba yctkbini topyekün bir biçimde yürütme organına devredemez. Çünkü TBMM'nin yasama yetkisinin devredUemeye- cegi anayasanın 7. madoesiade açıkça beiirtilmiştir. Anayasanın 92. maddesine göre TBMM ancak sınırlannı açık bir biçimde belir- lemek saretiyle savaş ilanına, ya- baaa ülkelere silahlı kuvvetlerin gönderilmesine ya da yabancı si- lahlı kuvvetlerin Türkiye'de bu- lundurulmasına izm verebilir" de- di. Anayasa Hukuku Doçenti Fa- zıl Sağlam da 92. maddedeki ko- nularda izin verme yetkisinin tü- müyle TBMM'ye ait olduğunu be- lirterek, "Bu münhasır bir yetki- dir, devredilemez. Nitekim ayaı maddede bazı istisnalar da getirD- miştir. Bn istisnalann açıkça zik- redilmesi de gösteriyor ki istisna- lar dışında Meciis'in izin verme yetkisi münhastrdır, devredDemez. Bn nedenle Meclis'çe verilecek izinde, iznin suresi. kapsamı, sınır- ları, yani hangi ülkeye yönelik ol- duğu ya da hangi ülkeyi kapsadı- gı gibi aynnblann beUrtilmesi ge- rekir. Aksi takdirde bunlar belir- tilmezse yapılan bir yetki devri mahiyetindedir" dedi. Ozal ANAP'ta tek belirleyiciHükümete asker gönderme izni verilmesine ilişkin gelişmelerde Özal tek belirleyici olurken Başbakan Akbulut'un hükümet ve grup üzerindeki etkisi azaldı. Genel Başkan adaylarından Mesut Yılmaz ve Hasan Celal Güzel güç durumda kaldı. Hasan Celal Güzel kendi arkadaşları ile ters düşerken Yılmaz yanhsı ANAP'lılar kendi aralarında bölündüler. Taşçıoğlu, Aral ve Tuzcu asker gönderme izni karşısında yer alırken Akarcah izin verümesi eğiliminde oldu. ANKARA (Cumhuriyet Büro- s«) — tlk izin tezkeresine karşı çı- kan ANAPTıların Cumhurbaşka- nı Turgut Özal'ın agırlıgını koy- ması üzerine Körfez'e asker gön- dermeye "evet" demelerinde kong- re hesapları belirleyici oldu. Tez- kereyle ilgili getişmeler, Başbakan Yıldınm Akbulnt'un hükümet ve grup üzerindeki etkisini daha da azaltırken genel başkan adayları Mesut Yılmaz ve Hasan Celal Gü- zel de güç durumda kaldı. Başbakan Akbulut, asker gön- dermek için izne gerek olmadığı görüşünü savunmasına karşın, Cumhurbaşkanı Özal'ın isteğine karşı direnemeyince ANAP gru- bu Uzerinde yerel seçim sonuçla- rıyla oluşmaya başlayan etkisini yitirdi. Akbulut'un grafiği düşer- ken ANAP'ta Cumhurbaşkam özal'ın "lek belirieyici" olmaya devam ettiği havası yaygınlaştı. Bu gelişmeler ANAP'ta yeni lider arayışlarını gündeme getirdi. özal'ın Körfez ile ilgili tavrırun Akbulut'u "gözden cıkardıtım ke- sin olarak ortaya koyda|n" yo- rumlan ortaya çıktı ve "Özal'ın kafasındaki isim kim" sorulan tartışümaya başlandı. Bazı Bakanlar, Körfez krizi ne- deniyle özal'ın Akbulut'u gözden çıkarmasının "ANAP kongresi De Dgili senaryosnnnn da hazır oldn- ğu anlamına gddigini" savunarak "Curahorbaşkam'run senaryosu hazırsa kafasında mntlaka Akbu- lut'un yerine koyacagı isim de b«4- lidir. O ismi yıpratmayacak ama kongreye az bir zaman kala orta- ya çıkaracaknr" yorumunu yapı- yorlar. Bakanlar, özal'ın kafasın- daki ismin Devlet Bakanı Hösnü Dofan olabileceğini ifade ediyor- lar. Aynı tartışmalar sırasında Devlet bakanları Güneş Taner ile Işm Çdebi'nin "Çajıkaya nezdin- deki itibarlannıa da giderek artmasına" dikkat çekiliyor. özal'ın Körfez krizi sırasında izlediği yöntemin başkanhk siste- minin fiilen uygulanması anlamı- na geldiği, asıl hedefinin de yarı başkanlık ya da başkanhk sistemi- ni yasallaştırmak olduğu dile ge- tiriliyor. Ancak ANAP yönetici- leri ve bakanlar, gnıbun ya Mec- lis aritmetiğinin henüz bu yönde bir anayasa değişikliğine haar ol- rnadığını, bunu gerçekleştirene ka- dar özal'ın ANAP üzerindeki "hakimiyetinden taviz vennek istemedigini" kaydediyorlar. Kongre hesaplan ANAP genel başkan adaylann- dan Hasan Celal Güzel ile Mesut Yılmaz, Cumhurbaşkanı özal'ın asker gönderme izni konusunda diretmesi karşısında grupta güç unımda kaldılar. ANAP'ın önü- müzdeki yılbaşlannda toplanması gereken kongre hesaplan nedeniy- le, hükümetin izin tezkeresine açık tavır aJamayan Yılmaz ve Güzel- in yandaşları da kendi içlerinde bölündüler. llk tezkereye karşı cıkarak, yu- muşatüması yolunda ANAP gru- bunda büyük çaba harcayan Me- sut Yılmaz, Özal'ın istegi karşısın- da bu kez fazla direniş göste- remedi. Ydmaz yanhsı ANAPTılar da kendi aralannda bölündüler. Yü- maz'ı destekleyenlerden Müker- rem Taşçıoğlu, Cahit Aral ve Şa- dan Tuzcu asker gönderme izni karşısında yer alırken Bülent Akarcah hükümete bu iznin veril- mesi eğüimine girdi. Mesut Yıl- maz'm hükümet tezkeresine ilişkin uzun süre net bir görüş açıkla- maktan kaçınması da grup içinde yükselmeye başlayan grafığini olumsuz etkiledi. Mesut Yılmaz, dün de TBMM'de arkadaşlan ile bir ara- ya gelerek durum değerlendirme- si yaptı. Yılmaz yanhsı ANAP'h- lar, grubun çoğunluğunun hükü- mete asker gönderme izni verilme- si isteğinde olduğunu dile getire- rek ANAP grubunun eğilimi doğ- rultusunda hareket edilmesi ge- rektiği, kongre öncesinde Cum- hurbaşkam özal'ın tepkisini çeke- bilecek ve Akbulut hükümetini zor durumda bırakacak davramş- lardan kaçınılması görüşü ağırkk kazandı. Diğer genel başkan adayların- dan Güzel ise asker gönderme iz- ni konusunda kendi yandaşianna ters düştü. Güzel, asker gönder- me izni verilmesine karşı tutumu- nu korurken yakın arkadaşlan, "Akburut'u yalnız bırakmamak ve özal'a ters düşmemek" duşünce- siyle "olumlu oy" kullanmayi uy- gun buldular. ANAP Elazığ Milletvekili Ca- hit Aral, Cumhuriyet muhabirinin sorulanm yanıtlarken Körfez'e as- ker göndermenin fiilen Türkiye 1 nin sıcak savaşın içine girmesi ola- cağını belirterek "Ben bu neden- le hükümete asker gönderme izni verilmesinin karşısındayım. İkna olmus da degilim" dedi. Aral, önceki günkü grup top- lantışında "cekimser" kaunasırun gerekçesini de şöyle açıkladı: "Grup toplantısında benim so- nüanm üzerine Basbakaa, 'Asker göndermeyeceğız' dedi. SMİece bk gemi gönderüebüecegini söyiedi. Bunun üzerint ben, çeldmser kal- mayı terdh ettim."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle