Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 9 HAZİRAN 1990
l
î
£
'Mehdi' Elbette Çıkacak!
Gerçekleri perdelemek için öylesine uydurma haberler öne alınıyor ki asıl
üzerinde durulması gereken ülke sorunlarıyla kimse ügilenmiyor.
Sıraladığımız iç karartan sorunların çözümü, 'Kurtar bizi baba!' diyen
halkımızın bir kısmının düşündüğü 'baba' ya da 'babalar' ile değil, bilime
saygılı gerçek 'lider'lerle çözülecek elbette. Bunun çıkacağına inanıyoruz.
BURHANOĞUZKMto. "
"Kandesin sen kande, çık ey Mekdi-l sahipzuhür!
MUlet-itilâmı pamûl eyledi ceyş-ifûtur.
Katmadi Islâm için birytrde âram ü huzur,
Kapladı mülkü serapa leşker-i zulm ü şürur.
Geçti nathl eUere hayfa zimam-t her umur,
Btr kifiyapsa biniyıkmak için etmekte zor,
Kandiesinstnkande, çtkeyMehdi-isahipzuhûr!"C)
Yüzyüdan fazla bir zaman önce Ziya Paşa sanki
günümüzde feryat ediyor, "Islâm" diye, o günlerin
âdeti üzere, Türk ulusunu kastederek!..
Her üç "kitap"lı dindeki ortaklaşa bir inanca göre
zamanlann sonunda bir doğaustü varlık Mehdi,
dünyadan yok olmuş olan düzen ve adaleti geri ge-
tirecektir. O, anarşi ve kannaşa (kaos) döneminde
ortaya çıkacaktır.
Bu hesaba göre bu ortaya çıkışın vakti geldi de
geçiyor bile!.. Gerçekten, insanlar umutsuzluğa sü-
rüklendiklerinde bir kurtana düşü görürler. 1919U1
bu düş gerçek olmuştu Mustafa Kemal ile.
Sayın Demirel, gittiği yerlerde, "Kurtar bizi ba-
ba!" avazeleriyle karşılaıuyor. Bu haykınjlan tah-
lil ettiğimizde, bunda açık seçik bir Mehdi bekle-
me eğilimini görürüz. Mehdi olarak Süleyman Bey'ı
mi görüyor halk? Hiç sanmıyoruz. Ancak kurduk-
lan hayalde Mehdi'nin fazla ahz görünümde olma-
dığını düşünmüş olmalıdırlar. Kaldı ki Türk halkı-
nın sağduyusu, Süleyrnan Bey'in bu rolü oynaya-
cak en sonuncu kişi olduğunu bilmeye müsaittir.
Kırk yıllık Y«ni, şimdi Kftni rolüne mi çıktı? Kâni,
olarak da birtakıra soyut, adarrun beklentilerine ce-
vap vermekten uzak, demokrasi vaadediyor. Adam
neler bekliyor? Hemen söyleyelim: Ekmek, toprak,
ij, eğitim, doktor, ilaç... MC tipi bir demokrasi ile
mi bunları sağlayacak "baba?"
Elinde her ttirlü olanak varken kesin bir toprak
refonnu ile halkı agalann rulmünden kurtarmayan,
köy enstitülerini kapatıp ilerici bakan yerine tutu-
cu toprak ağasını getiren, her türlü sol hareket ve
işçilerin sendikal faaliyetlerine karşı kesin, şiddetli
tavır alan ve böylece de sağlıklı bir solun gelişme-
sini önJeyen, hatta oy kaygısıyla tarikatlara taviz ver-
mekte tereddüt etmeyen, bonapartist bir geleneğin
devamı sayılacak olanlardan da ne kadar Mehdi çı-
kar?..
TÜStAD'ın son günlerde Cumhurbaşkankğı ma-
kamı ve hükümete karşı gazetelerde okuduğumuz
tutumu bize, rahmetli Niyazi Berkes hocanın bir
makalesinden ("Bir Süper Danışman" 2, Cumhu-
riyet 4 Temmûz 78) bir parçayı arumsattı: "Ghetto
toplumlarda görülen.. Messianik (kurtancl bekle-
me) akımı, kent proletaryası arasından değil, orta
sınıftan, vükscköğretim görmilş gençler arasından
çıkıyor.."
Gerçekleri perdeleme başanlı!
Hırsız-polis romanı okurken ya da TV'de izler-
ken evi soyulan kişilerin öykülerini hep biliriz. Bu,
bireysel düzeyde bir olaydır. Ama konu makro Öl-
çüde önümüzde sergilendiğinde, tüylerimiz gerçek-
ten diken diken oluyor. Dikkatlerimiz usta bir de-
dektife takılmışken usta hırsız neler götürüyor!.. Bu
arada şunu da hemen vurgulayalım: Büyük hırsız-
lıkJarda mutlaka içerden birinin parmağı vardır. Ter-
si durumda soyguncu hangi kasada neler olduğu-
nu nereden bilebilir?
'Cumhurbaşkanını makamından indiririm' kaba-
dayılığı, sosyetenin kokain olayı, Hasan Celal Gü-
zel'in Hande Hanım'la sozde (ya da gerçekte) çap-
kınlığı (ve bu arada Demirerin Dışişleri Bakanı
"çapkın" diye de tanınan Çağlayangil'in bütün bir
gazete sayfasıru tutan çapkınlara öğütleri), işadam-
larının dışarıda 40 milyar dolan bulunduğu iddia-
sı ve daha niceleri kamuoyunun gözüne birer per-
de gibi serilmiş, yuvada gerçekten olan bitenleri dik-
katlerden kaçınyor.
Gelelim şimdi bu "olan biten"lerden birkaçına;
gazete manşetlerinden okuyarak: "Bilgisayarla İs-
lam mesajı: MEB ve YÖK tarafından ABD'ye gön-
derilen araştırma görevlileriyle yûksek lisans ve dok-
tora öğrencileri, tslamcı Türk Öğrenciler Konseyi'ni
kurdu. Türkiye ile öteki ülkelerdeki üniversitelerle
de temasa geçen konseyin ABD'deki üniversiteler-
de de temsilcisi bulunuyoıf' Aynı günlerde de eski
CIA direktöru "fslama harekete dikkat" deyip Or-
tadoğu politikalannda Ona Asya Müslümanları-
nın müstakbel aktif varlığuu göz önüne almaya ça-
ibnyor, eski CIA Ortadoğu Direktörü ve "Ulusal
Istihbarat Konseyi" Başkan 'Vardıması Graham Ful-
ler. ABD'nin nasıl PKK'ya da arka çıktığını bili-
yoruz.
ABD'nin Türkive'deki dinci akımlan teşvik edici'
bu tutumuna koşut olarak F. Almanya, ülkesinde
banndırdığı "kara ses" vb. örgütleri korumak ama-
cıyla MİT ile bağlantılı elçilik memuılarımızı çek-
memizi istiyor ve bizden misilleme görünce de sert
çıkıyor, tıpkı vaktiyle Kaiser'in, kendi yarattığı En-
ver Paşa'yı azarlaması gibi.
Bu iki NATO müttefikimizin bu tutumlannın ne-
denlerinin tahlilini baska bir yazıya bırakıp şimdi-
lik Batı'nın büyük bir "uyusturma" seferberliği için-
de olduğunu vurgulayarak sürdürelim gazeteleri
okumayı: "Doğu'da petrol aramaya terör engeli. Te-
rör eylemleri yüzunden ABD petrol şirketi Chev-
ron'un Cudi DağVndaki petrol arama faaliyeti ge-
lecek yıhn ortalanna ertelendi... Chevron ile Mo-
bil'in ortaklaşa araştırmalarına göre Türkiye yal-
nızca dağlık bölgelerinde en az iki milyar varillik
bir petrol rezervine sahip!"
Hani Turkiye'de petrol yoktu? Oysa jeolojik du-
rum sınırlarunızda birdenbire olumsuz hale geliyor-
du yülardır.
"Türkiye bütçesinin iki katına yakınraadenzen-
ginliğinden yararlanamıyoruz. 60 trilyon toprak al-
unda!'
"ABD'nin kobalt oyunu. ABD, temin etmekte bü-
yük sıkmtı çektiği kobalt madeninin 15 yıllık sto-
kunu, F-16 uçağının Türkiye'de üretilmesine ilişkin
anlaşma uyannca Türkiye'deki yataklardan çok ucu-
za garanti altına aldı. Türk madenrilik çevrelerine
göre Türkiye'de kobalt yok. Oysa General Dyna-
mics'in 'Türkiye için endüstriyel gelişim firsatlan'
çalışmasında Türkiye'de nerede kobalt olduğunu be-
lirtiyor;'
Anlaşıldığı kadanyla, sözü edilen "çevreler", pet-
rolden sonra kobaltı da yok edivermişler!..
Bu arada petrolü yabancılara peşkeş çeken yasa-
da yeni değişikük yapılıyormus, yabancılara bu yol-
dan daha büyük "koiaylıklar" getiriliyormuş!..
Uludağ volfram maden ocağı kapatıldı; bor mi-
nerallerimiz bedavava gidiyor dışanya. ÇİTOSAN
gjrti. Şimdi de "Türkiye'nin en eski tetefon ve santrai
üreticisi Türk Telekom'un yüzde 53.7'lik hissesi ser-
maye arttırımı yoluyla Araerikalı Global Telecoın-
munications konsorsiyomuna satıhyor"muş.
"Pentagon araşürması: Türkiye potansiyel alt sa-
vaş alanı" imiş ve "Türkiye'nin savunması için he-
men hemen tümüyle kendi kaynaklarına bağlı ol-
duğu bildiril"miş. Ve Askeri Elektronik Sanayii A.Ş.
(ASELSAN) ne yapılıp yapılnus, batuılmış...
Okuyucunun içini daha fazla karartmayahm, ama
Bush'un son Ermeni çıkışını da zikretmeden geçe-
meyecefiz: Sayın ABD Başkanı bu nedenle ABD
Büyükelçisi'ne arkasını dönmüsmüş.
Adamın biri kahveye gelmiş, yüzii allak bullak.
Sormuşlar ne olduğunu: "Ne olsun, eve geldiğim-
de kanmı bir y-abancıyla yatakta görmez miyim?"
"Eeee ne yaptın?"
"Yüzlerine öyle bir baktım ki hiç memnun olma-
dığıraı anladılar!"
Sonuç
Çok işi var Mehdi'nin ülkemizde! Bunlann al-
tından kalkabilmesi için aşağıdaki işleri başarma-
ya yetecek iyi niyet, bijgi ve cesaret sahibi olması
gerekir.
— Kesin ve geri dönüşsüz bir toprak reformunu
gerçekleştirmek.
— Yeraltı ve yerüstü kaynaklarıyla insan potan-
siyelini seferber edip büyük bir üretim atıhmına £-
rişmek.
— Bunun için de aklı ve müspet bilimleri ön pla-
na alan yepyeni bir eğitim sıstemini yerleştirmek.
— Haysiyetü bir dış politika ile her türlü yaban-
cı sömürüsünü önlemek ve yurttaşı Türklüpyle
övünur duruma getirmek.
Laiklik ve demokrasi bunlarla birlikte kendiliğin-
den yerleşecektir. Türk ulusunun sinesınden böyle
gerçek (çağdaş) bir Mehdi çıkarabileceğine inanı-
yoruz.
"Kandesin sen kande, çık ey Mehdi-i sahipzu-
hûr!"
PENCERE
Şamar Oğlanı
(*) Neredesinsetı nerede, çıkeygûrünmegUCUnesahtp Meh-
di! / Millet-i Jslâmı ayak allma aldı gevşeklik askeri. / Katmadi
hlSm ifi/ı biryerdeditüenme verahat, /Kapladımulkü fulke-
yijbaştan başazulıim vekotülukler. / Geçtıehhyetstzellereya-
zık, herışındtzgıni, / Birkişiyapsabiruyıknuıkiçınetmektezor-
balık, /Neredesin sen nerede, çıkeygöribımegucüne sahip Meh-
di!
EVET/HAYIR
OKT4YAKBAL
ArbkDemokrasiyeGeçsek!
Artık ANAP erken seçime gidebilir! Değil mi ki bir ılçe ve elli
beldede yapılan yerel seçimlerde üstün çıktı. Korkmadan, çe-
kinmeden genel seçime gitmek kararını alabilir!
Ama böyle bir durumla karşılaşacağımızı hiç sanmıyorum.
ANAP yöneticileri, başta Özal ve Akbulut olmak üzere tüm ANAP
kadrosu "bakın halk bizden yana, öyleyse neden erken seçime
gidelim' diyecektir. Yerel seçimleri, başanlı olmanın olçüsü sa-
yacaktır. Hem de ancak yetmiş bin kişinın oy kullandığı bir se-
çimde önde yer almayı kendisi için bir zafer ilan edecektir. 26
Mart'taki yenikjisini unutarak, bu yenilginin ölçü olmadığını sü-
rekli belirttiğini anımsamak istemeyerek!...
Elli beldenin çoğunu ANAP'ın kazanması hiç kuşku yok ikti-
darın kesenin agzını alabıldiğine açmasının dogal sonucu! Elli
beldeye akıtılacak paranın rte önemi var? İktidarı elinde tutan
her parti belde adı verilen iki üç bin nüfuslu yerlerde her zaman
etkileyici rol oynayabiljr. Dağıttın mı parayı, sağladın mı olanak-
lan oytarı kazanırsın! Önemli olan genel seçım, ülke ölçüsünde
yapılan İl Genel Meclisi seçimleri...
Herkes bilıyor, ANAP bugün bir seçim yapılsa yüzde yirmiyi
zor bulacaktır. Bunu Özal da bilıyor Akbulut da bilıyor Bu yüz-
den de 1992'ye kadar seçimden kaçmak zorundalar. Hele se-
çim yasasını da değiştirdiler mi, küçük partilere de parlamento-
da pay ayırdılar mı, türlü oyunlar, türlü hesaplar oluşturarak bir
süre daha etkinliklerini sürdürebilirler. Yada sürdürebılecekleri
kanısındalar!
Bir baska hesap da 92 seçiminden küçük bir parti olarak çı-
kacağı kesinleşen ANAP'ın, Meclis'teki küçük sağcı partilerle
işbirliği yapabilmesi. Böylelikle Bay Turgut Ozal'ın Çankaya ko-
nukluğunun 96 yılına kadar uzatılabilmesı.. Özal darmadağınık
bir muhalefet karşısında ve kendisini bir iki küçük grubun des-
teklemesiyle partiler üstü bir hakem rolü oynayabilir. Hele se-
çimlerde oy vermeyi elektronik aygıttarla yaptırmanın da ANAP'a
yarar sağlayacağı düşünülürse. ~
ANAP sevinç içinde. Halk bizi seviyor, bize oy veriyor diye! Kaç
kişi diye sorsanız? Yetmiş binden kaç kişi? Oy oranı nedir? Ma-
dem ki kendinize güveniyorsunuz, neden erken seçimden kaçı-
yorsunuz? Kendine güvenen er meydanına gelır. Gelmeyince de
kuru kahramanlık yapamaz. Yaparsa kamuoyu önünde gülünç
duruma dûşer.
Demokrasi aşamasını bir türlü tamamlayamamış ülkelerin ba-
şındayız. Üstelik kırk beş yıldır çok partili bir dönem geçirdik.
Seçim üstüne seçim yaptık, değişik partiteri iktidara getirip dü-
şürdük, askersel darbeler yasadık! Herkesin dilinde 'demokrasi'
sözcüğü vardı. Demokrasiyi kurmak, yaşatmak programlarm ilk
maddesıydi. Ama bir türlü programlarda. yasalarda, anayasa-
larda yazılı olduğu biçimde insan haklarına dayalı bir düzen ku-
rulamadı. Yine işkenceler, yine insan haysiyetini ayaklar altına
alan davranışlar, yine baskıcı tutumlar. yine elli yıllık, yüz yıllık
mahkûmluklar...
Bakın. yayın yoluyla komünizm propagandası yaptıkları savıyla
yüzferce yıla mahkûm edilen gazetecilerin giriştikleri açlık gre-
vi 24. gününe ulaştı. Hangi demokraside yüz yılı bulan cezalar
var? Hem de dergi ve gazete yöneticilerine uygulanan cezalar!..
Komünizm propagandası yapmışlar? Neyle, yayın yoluyla... Ko-
münizm dünyanın büyük bir bölümünde öcü olmaktan çıktı. Par-
tiler var, gazete ve dergiler var, seçimlerde oy alıyorlar, düşün-
celerini açık açık yayıyorlar. Ne oluyor? Hiç... Seçim yoluyla ik-
tidarı elde etmiş bir komünist partisi var mı? 141-142. madde-
den mahkûm olan genç gazeteciler üç haftayı aşkın bir süredir
açlık grevi yapıyorlar. Demokrasi tutkunu olduğu soylenen par-
tilerin kılı kıpırdamıyor!
Kırk yıldır dikta yönetimı altındaki ülkeler, Çekoslovakya. Ma-
caristan, hatta Romanya ve Bulgarıstan kısa sürede çoğulcu dü-
zene geçtiler. Her türlü düşünceyi temsil eden partiler seçim-
lerde yarışıyor, düşüncelerini rahatlıkla açıklıyor. Ama biz yanm
yüzyılı bulan demokrasi arayışlarımıza rağmen komünist propa-
gandası yaptılar diye genç basın erlerini yıllarca hapislerde tu-
tuyoruz. Bu mahkûmluğu bir insan yaşamını aşan yıllarla sür-
dürmeye kalkışıyoruz.
Demokrasımiz bir çıkmaza girmiştir. Bu çıkmazdan kurîulma-
nın tek yolu hemen bir genel seçime gitmektir. Muhalefet hep
birlikte erken seçimin yapılması için savaş vermelidir. ANAP da
son seçimde üstün çıktığına göre seçimden kaçmamalıdır. Bu
kaçış kendine güvenin değil, korkaklığın belirtisi sayılacaktır.
BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMENİ
ve
SPOR EMEKÇİSİ
MEHMET ÇAKIT
Elim bir kazayta kaybettiğimiz
arkadaşımızın anısı yaşayacaktır.
Manmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü 84 mezunlan
KIRALIK
ŞARKOY'de
Deniz kenarında, mobilyalı yazlık
159 46 81
İBN-İ SİNA'LILARA
GÖNÜL BORCU
45 yıllık hayat arkadaşım, evimizin direğı, değerlı varlığımız
LÜTFİYE TUĞRUL'un
iyilik duygularıyla orulü yureği yılların kahrına,
yorgunluğuna, acısına dayanamayıp sonunda
ENFARKTÜS'le ısyan etti.
Talıhlı bir rastlantı sonucu ilk tanıyı koyan ve bizi uyaran
Esat Polikliniği'nden
Dr. HÜSEYtN GÜLER'e
oncelikle teşekkur ederiz.
Insanustu bir çabayla hastamıza ilk mudahaleyı yaparak
Koroner Bakım Ünitesi'ne sevkeden Ibn-i Sina Acıl
Servisi'nin, adlannı saptayamadığımız 19 Mayıs günku
nöbetçi ekibine,
Kardiyoloji bölumunun çok ''•eğerli hocası
Prof. Dr. TÜRKAIN GÜREL'e
Her şeyinı mesleğine ve insaniara adamıs
Prof. Dr. GÜNEŞ AKGÜN'e
Koroner Bakım'ın saygıdeğer sorumlusu
Doç. Dr. KENAN ÖMÜRLÜ'ye
Doklortuğun bilıncini sevecen insanlıklarıyla
bütünleştiren uzman doktorlar
BERKTE1V BERKALP %e GÜLGLN PAMİRe
Bir sınır nöbetçisi sorumluluğu ile her an görevlerinin
başında olan pırıl pırıl genç doktorlar
ERKAN PARLAK, ORHAN SEZGİN ve OYA
KALAYCIOGLU'na,
Hastalanyla büıünlesen sevgili hemşireler
GÜLSEREN EDEN, NERtlvrAıN ACAR, ÇIĞDEM BAŞ.
YILDIZ ÖNGÖREN, ZEYNEP CANLI \e
FİLİZ DURMAZ'a
Tedavi değerindeki yakın ilgileriyle bize güç katan Prof. Dr.
HÜSEYİN GÜRSOY, Prof. Dr. TURHAN AKYOL, Prof.
Dr. ŞfNASI YAVUZER, Prof. Dr. ALİ OTO ile tum
Cumhuriyel çalışanlanna, yakın dost ve kardeşlerimize
gönlumuzden kopup gelen en derin minnet duygularıyla
şükranlarımızı sunarız
SOFL TUĞRUL VE AÎLESt
AaBIRKAYIP
Baromuzun 12881 sicil sayısında kayıtlı
Avukat
AKEV AVNİ DÜREN
vefat etmiştir.
Azız meslektaşımızın cenazesi cumarresi günıi (bugun) Şişli
Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra Zinci.likuyu
Mezarlığı'nda defnedılecektir.
Merhuma Tann'dan rahmet, kederlı aılesine ve
meslektaşlarımıza başsağlığı dilerız.
İSTANBUL BAROSL BAŞKANLIĞI
TEŞEKKUR
İstanbul Özel Taş Tedavi Kliniği'nde böbreğimdeki
KOCAMAN taşı ağrısız ve ameliyatsız vücut
dışından şok daJgaiarı ile kırarak (ESWL) beni
KOCAMAN bir yökteri kurtaran değerli insan
Ürolog Dr. MURAT DtREN ve ekibi Dr. SEDAT
BARAN'a, Dr. MUHTAR ÇOKAR'a, Hemşire
TÜLİN BÜYÜKERTAN'a, Röntgen Teknisyeni
YUSUF KAYMAKOĞLU'na ve tüm klinik
personeline KOCAMANDAN büyük teşekkur
ederim.
KAMİL MASARACI
CİMİTLER SERAMİK HEYKEL
Sürekli sergi ve öğreti
icadıye Cad. 86 Kuzguncuk-ISTANBUL
Tel 342 36 32 fiş)
34302 52(ev)P.K 5Kuzguncuk
Salkımsöğütler, çamlar, çiçekler arasında başını göğe dikmiş
en aşağı iki yüzyıllık bir meşe. Havuzda yüzen alabalıklar. Çev-
rede kazlar, ördekler. Kuşlar ağaçlarda cıvıl cıvıl. Akan sular şı-
rıl şırıl. İlkokul okuma kitabında bir renkli res'ım ya da bayram
kartpostalı gibi açıkhava lokantası. Dostlarla sofranın çevresin-
deyiz. Garson tepemize dikildi:
— Ne istersiniz? -,
— Ne var?
— Özelliğimiz sacta kavurmadır; domates, biberle birlikte...
— Tamam...
Derken aklıma "kperdekiler" geldi. Bugün açlık grevinin kaçıncı
günü?
Sonra unuttum kendi kendime yönelttiğim soruyu, mırıldan-
dım Tevfik Fikret gibi:
— Yiyin efendiler, yiyin...
Ne var ki biz yalnız yemek yiyoruz; iktidar ülkeyi yiyip yutu-
yor; cezaevindeki gazeteciler kime ne?.. Önümüzdekı dört haf-
ta "Dünya Futbol Kupası"ön. Artık "heryolRoma'ya çıkar"ozde-
yişinin yeryüzü boyutunda gerçeğini yaşayacağız, ama hapis-
hanedekilerden ne haber?
Haber geldi:
"Kamuoyunda yeterii birikimi sağladığı gerekçesiyte açJrk gre-
vi durdurulmuş..."
Sevindim.
Sac üstündeki kavurmaya daha sıcak bakmaya başladım...
*
Ne var ki önümüzdekı haftaların gündeminde yalnız "Dünya
Futbol Kupası" yok...
AGİK de var...
AGİK (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı), Türkiye açı-
sından sıkıntılı bir forum oluşturuyor; böyle yerlerde bizim tem-
silcilerin yüreği daralıyor; sınava gırmış çocuklara dönüyorlar.
Eski deyişle, 'lemyiz heyeti" kurulmuş; üyeler kaşlannı çatmış:
— Gel bakalım Türkiye...
Boynumuz bükük sınava giriyoruz; ellerimizi ovuşturuyoruz,
34 gazetecimiz toplam 2703 yıl hapis cezasıyla içeride yatıyor;
devletin İçişlerı Bakanı'na gazete kapatmak, valisine yurttaş sür-
gün etmek yetkisini tanımışız. Uygar bir ülkede bunun oJanağı
var mı?
Düşünce suçundan içeriye atıyoruz insanları; işkenceler sü-
rüyor; işkencelı sorgulamalar mahkemelerde gecerli sayılıyor, ne-
resinden tutarsan tut, hukuk düzenimiz çağdışı... Böyle bir ül-
kenin temsilcileri uygar dünyanın uluslararası forumlannda şa-
mar oğlanına döndürülmez mi?
Ne var ki şamar oğlanına döndürülmenin bedeli yalnız yabana
devletler önünde aşağılanmak değildir; Ege'den Kıbrıs'a kadar
ulusal davalarda köşeye kıstırılmaktır...
Bir soru:
— Türkiye demokrasiye layık değil midir?
Çoğu kişi bu soruya yanıt verirken duraksıyor; en başta mu-
halefet liderleri ikirciklidirler; öyle görünüyor ki ne kendilerine
güveniyorlar ne halk kitlelerine... Siyasal partiler, işçi sendika-
ları, demokratik kuruluşlar ve dernekler, meslek odalan, aydın-
lar, üniversite ögretim üyelerini bütünleştirip harekete getirmek
çok güç bir iş midir?
Liderler niçin kendilerini yalnızlaştırıyorlar?
Neden özgürlük deviniminde başı çekemiyorlar? Pörsümüş
ve pelteleşmiş bir muhalefetle çevreye yayılan umutsuzluk gün
geçtikçe yoğunlaşmıyor mu?
Anladık, ülke ekonomisinde kalkınmayı yabancı şirketlere ve
yabancı sermayeye havale ediyoruz; Türkiye'de demokrasiyi de
yabancılar mı kuracak?
Cezaevindeki yazarların açlık grevinden vazgeçmelerine çok
sevindim. Bu ülkede 21'inci yüzyıla 10 kala bile Tevfik Fikret'in
öğüdünü her şeyin üstünde tutanlar etkin:
— Yiyin efendiler, yiyin...
Dışarıda deveyi hamuduyla yutanlar, içeride demokrasi için
açlık grevi yapanlara insanlıktan uzak gözlehe bakmaktan vaz-
geçebilirler mi? Bunlar kendi yurttaşlarına zulmü doğal sayan,
ama uluslararasıtorumlardayabana devletlere boynu bükük du-
ran bir iktidarın onursuzluğuyla yasamayı yeğlemişlerdir.
SATILIK
KARAVAN TİPİ ÇADIR
Tel: 520 88 87
ELEMANLAR ARANIYOR
• Olimpia Dizgi • Macintosh Dizgi
• Pikaj. tashih elemanlan aranıyor.
Tel: 512 93 40 - 512 87 02
Kızımız
BİRŞEN
DENİZ'in
doğumunu tüm dost ve
akrabalara müjdelerız
6 Hazıran 1990
GÜLGÜN-OKYAY
ÖZBAKIR
^ Sürücü Kursu
LİSKÜR
t Kadıköy
uS Erenköy
3360205 i
3360279 f
3491824 J
3491825 \
3522421 \
3637786 5
3593066 f
GÖKŞEN
SÜRÜCÜ
KURSU
ÖDEMEDE
KOLAYLfK
Millet Cad. 20 Aksaray
525 30 00
Futbol heyecanı dünyayı sardı.
Sız sız olun, Efes Püsen'leri şimdiden yedekleyin.
Maç seyrederken, "Bira"sız kalmayın!
PILSEN
ELEMAN
Saygınlığınıa arttıracak, gurur
duyaca^ınız ek bir iş yapmak
ıstıyorsanız jahscn görüjelun
Tel: 145 43 13 - 370 60 18
- 569 81 94
/ILPİA.Ş
Tel: (1) 164 56 78