Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DtZİ-RÖPORTAJ 15 HAZÎRAN 1990
UĞ U K MVMVUKAZTM K A R A B E E I R ANLATIYOR
MustafaKemal "tümüylesilinmesinden";KâzımKarabekir, hilafetin Osmanlı soyuna verilmesinden yanadır
Osmanhhanedanı neolacak?Lozan Konferansı'nda TBMM
hükumeti hilafet ve saltanat ko-
nulannda hangi göruşu savun-
rnalıydı?
Karabekir, M. Kemal Paşa'ya
"saltanab lagv ve hilafeti Âli Os-
man'da bıraicarak" gidilmesini
uygun gördüğünü anlalıyor. Ka-
rabekir, o sıralarda kullarulan
"Kemalist" sözcuğune de şu ge-
rekçe ıle karşı çıktığını yazıyor:
"İstanbuTda ortaya çıkan ve
Sankanuş'taki Varlık gazetesinde
tenkide ugrayan Kemalist tabiri-
nİD ecnebi gazetelerde de gittikçe
yayıldığı hakkında mutalaaraı
jöylece soyledim:
'Daima iftıhar edeceğimiz Tüık
milliyetçiliğı ve Türk demokratlı-
ğı, milli birlığimizi ve milli kuv-
vetimizi perçinleyen, arttıran
amillerdir. Bu güzel vasıfianmız,
Türk varlığıru ve Türk kudretini
müterakki cihana (ilerleyen dun-
yaya) en doğru ve en kolay anla-
tabilir. Kaynağı bilinmeyen Ke-
malist tabiri, (21) etrafında top-
lanmış bir azlık ifade ediyor. Hal-
buki, bütün millet etrafııuzdadır.
Bunun için dar çerçeveli bir tabi-
re ütifat buyurmayın'.
Mustafa Kemal Pasa, bakkım-
daki düşuncesini apaçık şoylece
ifade etti ve başka mütalaada da
bulanmadı:
'Sulh heyetimize seni baş mu-
rahhas olarak gönderemem. Çun-
kü kafanla hareket edersin. Ismet
Paşa'yı göndereceğim, çünkü sö-
zUmden çikmaz.'
Bcn de şu cevabı verdim:
'Hakkımdaki teveccühlerinize
teşekkûr ederim. Zaten Gümrü ve
Kars konferanslannda baş tnu-
rahhas olarak tayinime karşı dip-
lotnat olmadığım için affımı rica
etmiştim. Israr buyurduğunuz için
kabul etmek zaruretinde kaJdım.
Avnıpa diplomatlarına karşı yine
beni çıkarmanız Turkiye'nin biri-
cik diplomatının bir ordu kuman-
danı olduğu manzarasını arz ede-
ceğinden milli menfaatlerimize
uygun düşmezdi."
Karabekir görüşlerinin M. Ke-
mal, Fevzi ve tsmet paşalarca ka-
bul edildikten sonra sıranın kim
halife olacağı konusuna geldığiıü
anlatır.
Atatiirk, Sultan Vahdettin'in,
Karabekir de Mecit Efendi'mn
ıhalife olmasını isterler.
M. Kemal Paşa Vahdettin'in
'halifeliği için şu gerekçeyi ileri
sürer:
Karabekir olayı şöyle anlatır:
"Mustafa Kemal Paşa, Vah-
dettin'in kaimasını istiyordu. Se-
bep olarak da suçlu olduğundan
sözumuzden çıkamayacağını, eğer
Mecit Efendi halife olursa, bize
zorluk çıkarabilecegini ileri suru-
yordu. Buna karşı benim miitaJa-
am şuydu:
Millete bâgı (serkeş) diyen, bi-
zi asi di>e fetva çıkararak idama
mahkûm eden ve düşmanlanmız-
la birleşerek milli hnkumetimize
karşı halife ordusu gönderen bu
adamı tutmak millete karşı oldu-
ğn kadar tarihe karşı da bizi ku-
çıik düşünır.
Veni halifenio kıyafet ve vazi-
fderini tespit etmekle ona bir hat
çizebttiriz.
Fevzi Paşa da benim mütalaa-
mı kabul etmekle, karanmız:
_ Padişahlığın lağvı ve hilafetin
Âli Osman'da kalması ve halife
olarak Mecit Efendi'nin
getirilmesi"
Meciis'teki görtişme
M. Kemal Paşa, Karabekir,
Fevzi ve tsmet paşalar, Ankara'-
ya dönerler. Karabekir, Hamdul-
lah Suphi Bey'ce (Tannöver)
TBMM kürsüsune çağrıhr.
Karabekir, TBMM kursusunde
şu konuşmayı yapar:
"...en acemi neferin kalbiode
bile Allah korkıısu, sonra sevgili
peygamberimizin aşkı, ondan
sonra da Buyuk Millet Meclisinu-
ze hiırmet ve itaat yaüyor. Bugün
milletimizin birliğini terasil eden
nurin meclisimizin yarattığı milli
zaferterle, Şarkta, Garpta mille-
timizi saran esaret zinciri nasıl kı-
nldı ise ve lstanbul uzerinde ka-
Un bakiyesi de pek y akında bu su-
rette parçalanacaktır. (..) Inşallah
milli zaferlerimiz, gayesi tama-
men idrak ettikten sonra ordula-
nmız tabiatıyla hali sulbe geçer-
ken bu milli birliğimiz sayesinde
flim ve irfan ordulanmn da sefer-
beriiği başlar ve bariçten bizi sars-
mak isteyen esaret zinciri gibi da-
hilde de bizi aym surette saran fa-
kir ve cehle karşı aynı surette her
taraftan hiıcum ederiz. Ve Cena-
bı Allah'ın inayeti ve sevgili pey-
gamberimizin bize olan yardımı
ve buyuk milletimizin birliği sa-
yesinde yakında refaha ve saade-
te ve flmii irfana kavuşuruz. Ve
biz de bu surette ebediyyen mesut
olunız"(21).
TBMM'nin 30.10.1922 gunlu
oturumu ilginçtiı,
. Meclis, Mustafa Kemal Paşa'-
nın başkanlığında toplanır, gun-
demde iki konu vardır:
Sadrazam Tevfık Paşa'nın
TBMM'ye çektigi telgraflar ve hi-
lafet sonınu.
lstanbul hükumeti Sadrazamı
Tevfık Paşa'nın mektubu okunur.
Tevfik Paşa, Lozan Konferansı'-
na lstanbul hükümetinin katılma-
sını istemektedir. M. Kemal Pa-
şa da Tevfık Paşa'ya verdiği ya-
nıtı okur. Tarüşma açılır. Millet-
vekilleri lstanbul hükümetıni sert
ustafa Kemal, Lozan konferansı öncesinde
Karabekir'e şunları söyler: "Sulh heyetine seni baş
murahhas olarak gönderemem. Çünkü kafanla hareket
edersin. îsmet Paşa'yı göndereceğim. Çünkü sözümden
çıkmaz" Karabekir de Kars ve Gümrü'den sonra,
"Avnıpa diplomatlarının karşısma yine beni çıkarmanız
Turkiye'nin biricik diplomatının bir ordu kumandanı
olduğu manzarası arzedeceği için milli menfaatlere
uygun düşmezdi" der.
ir yasa önerisi hazırlayan Mustafa Kemal bunu
Karabekir'e getirir. Öneride "Hanedanı Âli Osman
tarihe devredilmektedirî' Karabekir bunu okuyunca
imzalamaz ve Mustafa Kemal'e şöyle der: "Paşam
karar bu mu idi? Hilafetin Osmanlı hanedamna ait
olduğu hakkı da apaçık bir takrir verilmek üzere
imzalarım" Orbay da itiraz edince, Mustafa Kemal
öneriden "Hanedan'ı Âli Osman" kelimesini silip,
"İstanbul'daki padişahlık" yazar.
Mustafa Kemal ve Fevzi Çakmak, Knrtuluş Savaşı günlerinde, bir grup temsilciyle büiikte TBMM önünde.
Ogünlerde
TBMM'nin
ortamını Karabekir
şu sözlerle anlatır:
"Herkes benden
medet umuyordu.
Benim saltanatı
kaldırmak ve
hilafeti de Osmanlı
hanedamna
bırakmak
hususundaki
fikrime itiraz edene
rastlamadım. Şu
halde 1 kasım için
bu esasta bir takrir
hazırlanmasını
bazı arkadaşlara
soyledim. Bu zatlar
Mustafa Kemal'in
diktatör olacağı
endişesine karşı
vaatlerinin kendisine
hatırlatılmasını
istiyorlardı.
Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy. Ranf Orbay, Refet Bele Haydarpaşa Gan'nda.
.emalist
sözcüğüne karşı
çıkan Karabekir
şöyle der: "Daima
iftihar edeceğimiz
Türk milliyetçiliği ve
demokrathğı, milli
birliğimizi ve milli
kuvvetimizi
perçinleyen, arttıran
amillerdir. Bu güzel
vasıflarımız Türk
varhğını cihana en
doğru ve en kolay
anlatabilir. Kaynagı
bilinmeyen Kemalist
tabiri, etrafında
toplanmış bir
azınlık ifade ediyor.
Halbuki bütün
millet
etrafınızdadır.
Bunun için dar
çerçeveli bir tabire
ütifat buyurmayın!'
dillerle eleştirirler.
Karabekir, o günkü oturumu
şöyle anlatır:
"Orada Dr. Rıza Nur Bey (22)
de vardı. Bana mutalaamı sordu:
'Saltanatın lağvı ile hilafetin Âli
Osman'da bırakılması kararımı-
zın Meclisi Âli'ye teklif zamanı-
dır) dedim.
Mustafa Kemal Paşa da Dr. Rı-
za Nur Bey'e 'O takriri yaz' de-
di. R. Nur Bey "Pekiyi" diyerek
çıkb. tldmiz yalnız kalınca M. Ke-
mal Paşa bana şöyle dedi:
"Kursuden padişah hükumeti
hakkında şiddetli beyanatta bu-
lunmanı, fakat hilafetin Âli Os-
man'da bırakılması hakkındaki
fikrini izhar etmemeni rica
ederim'.
Ben de 'Pekiyi Paşam' dedim.
Ve Meclis'e giderek söz aldım
ve aynen şunlan soyledim:
'tstiklal Harbimizde duşmanla-
nmızın mesaisini teşkil eden ve
milletimize karşı ber fenalığı yap-
maktan çekinmeyen bir grubun,
bugün de şanlı sulhümuzü boz-
mak ve kanştırmak için aynı fe-
nalığa karsı adım attığını göriıyo-
nız. Ervah-ı habise (kotu ruhlar),
gibi karşımıza çıkan bu şebinşah
vekilleri, eğer tstiklal Harbi'nin
başlangıcında yalnız orada değil
Şarkın en iıcra yerlerine ve en ma-
sum halkın arasına kadar fesat el-
lerini salmasa idi, hatta benim kı-
tamın, benim karargâhıraın içine
kadar Ferit Paşa melunu zehirli
mektuplar gondermemiş olsa idi,
bugun bu şerefli gunlere biz iki se-
ne evvel kavuşacak idik.
Bugün bu adamlann bizimle
beraber sulb salonuna, hatta ka-
pısına kadar girmesine pek buyuk
bir şiddetle mokabele etmeliyiz.
Zira, bizim bu mukaddes çatı al-
tında. bizim milletimizin akan
kanlannı, masumiyetlerini, biz ci-
hana lazımı kadar duyuramıyo-
ruz. Binaenaleyb, eğer bu herif-
ler, bizim şanlı milletimizin şanlı
sulh heyeti ile Avrupa'de gorune-
cek olursa cihan efkar-ı umnmi-
yesiae, 'Işte Türkiye denilen iki
kuvvet mevcuttur, aralarında it-
tifak yoktur' şeklini verecektir.
Bunlar, yazdıklan şeyde, Babıâli
kelimesini Buyuk Millet Meclisi-
ne takdim etmek şeytanlığını da
bırakmıyorlar. Bize Antanta'nın
Ermeni ve Yunan kuvvetlerini
kendi kuvveyi tedibiyesi 'terbiye
gucu' gibi meydana çıkardığı za-
man... Daha Uk gunde evrahi ha-
biseyi (kötü ruhlan) unutmadık.
Ferit Paşa devresi kapandıktan
sonra 2. Tevfik Paşa perdesi açı-
lıyor. Bunlar birer kukla. Birer
Karagoz gibi idraktan mahrum,
vicdandan mahrum birtakım in-
sanlardır. Binaenaleyb, gerek fel-
vaları gerek bu muhaberab (yazış-
malan), ihanet dosyasına koy-
makla beraber, bugun TBMM ka-
ti emriyle ve ilk fırsalta'İstiklal
Mahkemesi'yle bu adamlara la-
zım olan muamele japılmalıdır.
Bugun İstanbul'un milyonla maz-
lum insanları bizimle beraberdir.
Ve inliyorlar. Binaenaleyh, zan-
nediyorum ki buradan çıkacak
ufak bir işaret bu melunları ayak
altında çignetecekn'r. Bu telgrafın
metninde, eğer Babıâli gitmezse
İslam âleminde buyuk bir tesir ya-
pacağı bey an ediliyor.
Harbi Umumi'de (1. Dunya Sa-
vaşı 'nda) cihat ilan edilmişken,
ben mutemadiyen -kendi şahsıma
kumandan olarak soyluyorum-
gerek Çanakkaie gerekse Irak'ta
İslam askeri ile harp ettim. Hal-
buki bugün İstiklal Harbi'ni ya-
parken ve aleybimize bir cihat fet-
vası çıkanlmış iken Şarkta tslam
kardeşlerimizle en yakın temasta
klim. Onlar ilk ellerini bize, Ana-
dolu milletine uzatmışlar ve İstan-
bul hukuraetini telin etmişlerdi.
Demek oluyor ki oradan çıkan ci-
haduı değil millel birliğinin, mil-
letin nıhundan doğan azmin kıy-
meti vardı.
Işte buoun en güzel misali tran,
Efgan gibi İslam kardeşlerimizin
Ankara'da bulunmasıdır... Mil-
yonla ehli tslam bu uç beş habisi
telin ediyorlar. Bu kadar felaket-
li gunler geçirdikten sonra onla-
nn telgraflannı, hâlâ bir kâbus gi-
bi bu millet uzerine çöken bu zu-
lumlerini sessiz sedasız bırakma-
mab, onlann hiç olduğunu butun
âJem-i İsJama gostermeli ve kati-
yen sulh mahalline bunlann ayak-
larını attırmamaya çalışma-
hyız.'(23)
Karabekir alkışlarla karşılanan
bu konuşmadan sonra kursuden
iner. tner inmez M. Kemal, 63
milletvekilı tarafından imzalanan
"hilafetin kaldınlmasına" ilişkin
yasa önerısini Karabekir'e uzata-
rak imzalamasını ister.
"Esbabı mucibesini ve 6 mad-
desini gözden geçirdim. 4. mad-
desinde
'Hanedan Âli Osman madum
(yok olan) ve taribe muntekildir
'devredilen' kaydını gorünce M.
Kemal Paşa'ya dedim ki:
'Paşam karanmız bu mu idi?
Hilafetin Osmanh hanedamna ait
olduğu hakkında apaçık bir tak-
rir daha verilmek şartıyia imza-
lanm'.
'Bir endişeniz mi var?' diye
sordu.
'Bu cümleyi okuyan herkeste
aynı endişeyi tabii bulurum'
dedim.
Ve takriri 64. imza olarak im-
zaladun. Ben, sonra Dr. Adnan
Bey'e (Adıvar) ve daha üç mebu-
sa imzalattı. Bu aralık odaya ic-
ra vekilleri reisi Rauf Bey (Orbay)
girdi. Takrir ona da imzalattınl-
mak istendi. Rauf Bey o cümleyi
görünce 'ne oluyonız, nereye gi-
diyoruz?' diye bağırdı.
Mustafa Kemal Paşa işio ters
bir mecraya gireceğini görünce
takriri aldı ve:
— Ben sizin endişenize hak ver-
dim. Durun, o cümleyi silip tas-
hih edeyim dıyerek masanın üs-
tunde 'Hanedan Ali Osman' kay-
dını sildi 'İstanbul'daki
Padişahlık' diye yazdı.
Bundan sonra 69. olmak üzere
Rauf Bey'e de imzalattı ve sonda
81. olmak uzere kendileri imzala-
dı. Ve takrir Meclis'e arz olunmak
üzere içtima salonuna golüriıldü.
Belki bizim munakaşalanmızın
da etkisiyle ortaya şn söz yayıldı.
'Mustafa Kemal Paşa, hilafeti
ve saltanatı alıyor.'
Tanıdığım ve tammadığım ba-
zı mebuslar buna mani olmaklı-
gım, aksi halde birçok fenaiıklar
çıkabileceğini soylediler.
Ben de onlara 'Saltanatın kal-
dırılması ve hilafetin de Osmanlı
Hanedanında kalması' fikriade
oldnğnmu ve bu esasta bir takrir
hazuiamak uzere bana bir gün ka-
zandırmaiannı rica ettim.
Bunun uzerine birçok mebus
Meclisi terk etti. Bunun için tak-
rir tayini esamiye (ad okunarak)
reye konanca 132 kabul, 2 ret 2
de mnstenkif olmak üzere reye iş-
tirak edenlerin 136 olduğu
göruldö.
Nisap için 25 reye lüzum oldu-
gundan 'yann tekrar reye vaz
edeceğiz' diyen Reise 'Yarın içti-
ma yok' sesleri cevap verdi.
'O halde çarşamba gunu olur'
cevabı verildi.
Mustafa Kemal Paşa'nın bu va-
ziyetten canı çok sıkılmıştı. Beni
odasına çağırdı ve bu vaziyetin
manasını sordu. Ben de şoylece
soyledim:
— Memlekete olan bağlılığım
ve size olan samimiyetım her za-
man olduğu gibi şimdi de fikrimi
apaçık söylemeye beni mecbur kı-
lar. Mecusin ekseriyetini kayıp et-
miş olması bir tezahürdür. Bu
takdirle sizin hilafet ve saltanatı
almak olduğunuz kanaati belir-
miştir. Kök de salmaktadır, kor-
karun ki bu takrir çarşamba gü-
nü içtimaında galiba daha az rey
bulacakur. Çok nazik bir iş üze-
rindeyiz. Hilafet ve saltanatın ha-
nedan değiştırilmesine karşı Şark-
ta vakit vakıt beliren tezahürun fi-
ili bir şekle ınkılabından ^donuş-
mesinden) korkarım.
Garp halkı ve ordusu hakkın-
da söz söyleme sdahiyetım yok-
sa da işin vahim bir neticeye va-
rabileceğini temasa geldiğim me-
busların haleti ruhiyesi göster-
mektedir.
'Ya fikren ve fıilen tezahürat-
tan endişe ederek Şarktan
geldiniz' diye kızgın cevap aküm.
Dedim:
—Evet, sizin hilafet ve saltanatı
almanız arzusnnu haber aldım.
Buna karşı Şarkta emrivaki (oldu-
bitti) beklemek ve zuhura gelecek
tezahürat karşısında işin nerelere
kadar varabileceğini kestiremedi-
ğimden halimize ve tarihimize
karşı fıkrimizi Büynk Millet Mec-
lisi'nde beyan etmek ve daha öo-
ce sevgi ve saygı ile bağlı bulun-
duğum başkomutammı ikaz et-
mek istedim."
Kulis ve görüşme
Meclis, tarihsel gunlerini yaşa-
maktadır, Karabekir, M. Kemal
Paşa'ya karşı olan milletvekille-
rinin M. Kemal Paşa'nın Meclis-
te dinsel içerikli konuşmalanndan
örnekler getirdiklerini anlatır.
Bu kulis çalışmalannda M. Ke-
mal Paşa'nın şu konuşmaları ko-
nu edilir:
"1 Mart 1922 tarihU nutkunda:
'Efendiler, lstanbul Cenab-ı
Peygamberimizin bizzat alaka
gosterdiği Eba Eyyup Ensan Ha-
lit Hazretlen'nin on dört aiirdan
ben meşhedinin temas ve nezare-
ti maneviyesi altında tuttugu bir
şehirdir. Milletimiz bu şehri dila-
rada (gönul alan şehir) beş asır
raakam Mualla-ı hilafeti (yüce hi-
lafet makamı) muhafaza etmek-
tedir".
20 Temmuz 1922
tarihli nutuklanndan
'Medisı Âli'mzın ilk içtima
günlerinde kabul ettiği bir esas
vardır ki o esas ananatı milüye ve
mukaddesatı diniyemize tamamen
mahfuz bulundurur. Şimdiye ka-
dar olduğu gibi bundan sonra da
o olmasa tevfiki hareket ederek
neticeyi mesudiyeye (mutlu sonu-
ca) vasıl olacağından şüphe yok-
tur."
"Daha buna mümasil beyanat
ve mefkûre haürab ve imzalı, ay-
nca sanklı fotoğraflannı gös-
terdiler.
Bunlan vaktiyle benim de ög-
rendigimi ve aynı karan besledi-
ğimden yeni karariarla aralann-
da bulunmak için geldiğimi
soyledim.
Herkes benden medet umuyor-
du. Benim, saltanatı kaldırmak ve
hilafeti de Osmanh Hanedanı'nda
bırakmak hususundaki fikrime
itiraz edene rastlamadım. Şu hal-
de 1 kasım için bu esasta bir tak-
rir hazırianmasını ve benim de ay-
nca teşebbüste bulunacağımı ba-
zı arkadaşlara soyledim.
Bu zatlar ileri giderek M. Ke-
mal Paşa'ya 20 Temmuz 1922 cel-
sesinde başkomutanlık kendisine
(e»cih olunurken, zafeıie beraber
diktatör olarak istediğini yapaca-
ğından endişe edenleri tatmin için
verdiği vaadi kendisine hatırlat-
mayı istiyorlar ve nutkunun şu
parçasını okuyoriardı:
'...Makamı riyasetinizde bu-
lunmakla mubahi olan (gunahı ve
sevabı olmayan) acizleri o gün iki
kere mesut olacağım. Ikinci saa-
detimi temin edecek husus, benim
bundan üç sene evvel davayı mu-
kaddesimize (kutsal davamıza)
başladığımız gün bulunduğum
mevkie rucu edebilmekliğim ola-
caktır... Hakikaten sine-i millet-
te serbest bir ferdi millet olmak
kadar dünyada bahtiyarlık yok-
tur. Vakıf-ı hakayık (gerçekler)
olan hak ve vicdanında manevi've
mukaddes haklardan başka zevk
tanımayan insanlar için ne kadar
yüksek olursa olsun maddi maka-
matın bir kıymeti yoktur.'
Bir de suretini aldıklan Rıza
Nur Bey'in yazdııthğı takriri oku-
yoriardı. Esbabı mocibede muhim
olan şu kayıt vardı:
'Eski Osmanh lmparatoriugu
miinhedim (yıkılmış) olup »erine
yeni ve milli bir Türkiye devleü,
yine o zamandan beri padişah
merfu (kaldınlmış) olup yerine
Buyuk Millet Meclisi kaim
olmuştur' deniyor ve sonunda 'W-
naenaleyh bervechi (olduğu gibi)
ali (gelecek) karann ittihazını ri-
ca ederim.'
Maddder aynen şöyledir:
1- Osmanlı lmparatoriugu
otokrasi sistemi ile beraber mun-
kariz (tükenmiş) olmuştur.
2- Türkiye devleti namıyla
genç, dinç, milli bir halk hükume-
ti esaslan uzerinde müessis Büyuk
Millet Meclisi hükumeti teşekkül
etmiştir.
3- Türkiye Cumhuriyeti hukü-
meti munkariz Osmanlı lmpara-
toriugu yenne kaim olup hududu
milli dahilinde yegâne varisidir.
4- Teşkilatı Esasiye Kanunu'yla
hukukı hukumranı mılletin nafsi-
ne verildiğinden İstanbul'daki pa-
dişahlık madun ve tarihe munte-
kildir.
5- Istanbul'da meşru bir hükü-
raet mevcut olmayıp lstanbul ve
civarı da Buyük Millet Meclisi'-
ne aittir. Hükumeti memurlanna
verUmelidir.
6- Türkiye hükumeti hakkı
meşruu olan makamı hilafeti esir
bulunduğu ecnebiler elinden kur-
taracaktır."
Yann: §attamat
kaldırılıyor
(21)- Kemalist, Kurtuluş Savaşı yılla-
nnda ilk kez Amerikan basınıyla ln-
giliz gızli belgelerinde kullanılmıştır.
Bkz. Gotthard Jaeschke, Kurtuluş Sa-
vaşı ile tlgıü Ingilız Belgeleri, TTK
Yay., S. 158; Ulagay Osman, Ameri-
kan Basınında Turk Kurtuluş Savaşı,
Yelken Matbaası; Ulubelen Erol, In-
giliz Gızlı Belgelerinde Türkiye, Çağ-
daş Yay., s. 270.
karabekir, M. Kemal Paşa'nın Bur-
sa'ya gelen Fransız kadın yazarı Ga-
ulıs'e İstiklal Harbimızi ve kendisini
Batı dunyasına tanıtmak için 15 bin lı-
ra verdiguıi yazıyor.
(22>- Dr. Rıza Nur, 1879'da doğdu.
1913 yılında tttıhat ve Terakki döne-
mınde hapis yattı. Bir silre yurtdışın-
da yaşadı. Bu silrede lttihat ve Terakki
hukumetinden gizlice ayhk aldı (Ce-
maJ Paşa, Hatıralar.'Çağdaş Yay., s:
19). Son Osmanlı Meclisi Mebusan'ı-
na seçildi. İlk TBMM'ye katıldı. Mil-
li Eğitim ve Sağlık bakanlıkları yaptı.
Lozan Bans gOruşmdenne katıldı. Iz-
mir suikaslmdan sonra yurtdışına kaç-
tı Atatürk'ün ölümü uzerine Türki-
ye'ye döndü, 1942 yılında öldü.
1929-1935 yüiannda Fransa'da yazdıgı
anılannı 1960 yılında yayunlanmak
uzere Bntısh Museum'a verdi. Bntish
Museum'da OR 12588 sayısında ka-
yıtlı anılar, 1960 yüından sonra bası-
larak Turkıye'ye sokuldu.
Baştan aşağı Ataıurk'ü karalayan
Dr. Rıza Nur'un anıları, Suudi Ara-
bistan'da basıiıp dinci örgütlere para-
sız dağıtılıyor!
(23>- TBMM tutanaklan, i: 129.
30.10.1338 (1922) c: 1 s: 254 ve c. 3
s: 280