29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 HAZÎRAN 1990 • • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/19 Sözle Gerçek (Baştarafl 1. Sayfada) malumdur." — "Udere ve onun istek ve arzulanna bağ- lılıktan çok, demokrasiye ve onun bekasına bağlıhk, pariament&r demokrasinin devamı için vazgeçilmez bir şarttır." — "Demokrasinin temel prensipleri serbest seçimler ve bu seçimlerde çoğunluğu sağla- yanlann yönetime gelmesidir. Ancak çoğun- luğun, azınlıkta kalanlann fikirlerine saygı ve onlann görûşlerini dikkate alma faziletini gös- fermesı, anayasa ve onun müesseseierine, idare edilenlerin olduğu kadar, yönetimde bu- lunanlann da saygılı olması, vatandaşlık hak- lannm heryönüyfe garanti altına alınması ge- rekmektedir." — "Vatandaşlık haklartnı ilgilendiren hükü- met tasarruflarının Meclis tarafından denet- lenmesi, demokratik bir sistemin ve onun temsilcilerinin tavizstz sahip çıkması gereken bir husustur." — "Özgür basın demokrasi için zorunlu- dur." — "Adil ve tam bağımsız bir yargı sistemi ve yargıç güvencesi yine demokratik işleyi- şin ihmal edilemeyecek öğeleri içindedir." Meclis Başkanı, TBMM'nın bir yıllık çalış- malarını özetlerken söylüyor bunları. Tümüne katılıyoruz. Demokrasinih A'sı, B'si, C'sidir bunlar. Ama ne yazık ki bu sözlerin tümü bugün için kâğıt üstünde kalmaya mahkûm. Nedeni ise çok açık: Sayın Kaya Erdem'in başkanlığını yaptığı Meclis, demokrasinin A'sı, B'si, C'si açısın- dan sınıfta çakmıştır. Ülkemizde demokra- siye giden kanalları açacak, siyasal katıhmı arttıracak hiçbir yasal düzenleme yapmamış- tır. Demokrasinin ülkede bir hayat tarzı ola- rak yerleşmesıne dönük adım atmak bir ya- na, böyle bir sorumluluk taşıdığının farkın- da bile olmamıstır. Özgür bir basın için, çağ- daş bir eğitim için, adil ve tam bağımsız bir yargı sistemi için kılını bile kıpırdatmamıştır. Yürütme gücü tarafından dışlanmaya sesi- ni çıkarmamıştır. Siyasal desteğini yitirmiş olmasına karşın, kendini feshedip bir erken seçimle güven tazelemeye yanaşmamıştır. Bunların tümünün sorumlusu hiç kuşku- suz Meclis'teki sandalyelerin yüzde 65'ini elinde tutan ANAP çoğunluğudur. Üstelik bu çoğunluk, seçmen desteği yüzde 20'lere dek düşmüş olmasına karşın kendi liderini Çan- kaya Köşkü'ne çıkarmayı da bilmiş ve onun anayasal konumunu aşan tutumunu partisel çıkariarla göz ardı etmeye devam edebilmiş- tir. Sayın Erdem'in demokrasi açısından gü- zel sözleriyle, başkanlığını yaptığı Meclis'in sicili arasında dağlar kadar fark vardır. PKK'nın Çevrimli köyü baskını ABDVleıı katliama kınama Olağanüstü Hal Bölge Valiliği, yöredeki operasyorüar nedeniyle gazetecilerin köye girmesine izin vermiyor. ANKARA (Cumhuriyet Büro- sn) — Bir grup teröristin Şırnak'- ın Güçlükonak ilçesi Çevrimli Kö- yü'nü basarak 12'si çocuk 27 ki- şiyi öldürmesi, ABD Dışişleri Ba- kanhğı tarafından kınandı. Was- hington'un bu girişimi, Ankara'- nın Güneydoğu sorununu dış ülkelere anlatmaya yönelik çaba- larının bir sonucu olarak değer- lendirildi ve "olumlu" karşılandı. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Çevrimli Köyü baskınına ilişkin açıklamasında şöyle denildi: "10 haziranda bölücii Kiirt le- röristler, Güneydoğu Anadolu'da bir köye saMırarak 3 polis, 26 köy konıcusu ve aile üyelerini öldür- müş, 6'sını da yaralamışlardır. Geçen yıl sonunda benzer bir bas- kında PKK (eröristleri, çoğunlu- gu kadın ve çocuk olmak üzere 28 kişiyi kadetmişlerdi. ABD, bu tra- jik kayiptan teessüf duymakta ve raüttefik ve dostumuza karşı sür- düriilen bu terör kampanyasını kınamaktadır." PKK eylemleri konusunda ABD yönetiminin ilk kez böyle bir "kınama" açıklaması yapması Ankara'da "bir aşama" olarak değerlendirildi. Yetkililer, Dışiş- leri Bakanhğı tarafından hazırla- nan ve Güneydoğu'daki terörist etkinlikler konusunda dış ülkeler- de duyarhlık yaratmayı amaçla- yan özel dosyalann önemli bir iş- lev gördüğünün bu açıklamayla da kanıtlandığını belirttiler. An- kara, ABD'nin yanı sıra Avrupa Güvenlik ve tşbirliği Konferansı (AGİK) ülkelerinin önemli bir bö- lümüyle Ortadoğu'daki komşula- rına yönelik olarak hazırlanan bu dosyalarda PKK eylemlerinin bi- lançosu hakkında bilgi vererek, "insan haklan ve etnik sorunlar ile terör arasındaki ayrım çizgisine" dikkat çekiyordu. Ote yandan Kopenhag'da de- vam eden tnsani Boyut Toplantı- sı çerçevesinde de Kiırtlerin kül- Yeniden yargılanacak Horzıım kararuıı luargıtay bozdu Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 12 yıl 6 ay hapse mahkûm olan Kemal Horzum, Fikret öngen, Nilgün Damgacı ve tsmail Özkan hakkındaki kararı 'usul' yönünden bozdu. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Yargıtay, Emlak Bankası- nı günümüz kur fıyatlarıyla yak- laşık 200 milyar lira dolandırmak- tan 12 yıl 6 ay hapse raahkûm olan Kemal Horznm hakkındaki kararı "usul" yönünden bozdu. Kemal Horzum, aynı suçtan yeni- den yargılanacak. Yargıtay 5. Ce- za Dairesi, davaya bakan Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başka- nı Ekrem Çelenk'in, Horzum'un iadesi için lsviçre makamlarına yazılan yazılarda kullandığı ifade- nin, hâkimin tarafszlığını şüpheye düşürecek "ihtisas-ı rey" niteliğin- de olduğuna karar verdi. Sanık avukatlan, karan, "Yargılay, hü- kümetin yargıys müdabalesine dur dedi" şeklinde değerlendirir- ken Mahkeme Başkanı Çelenk, verilen kararı eleştirerek "Bozma gerekçesi gösterilen talepname. esasa müessir degildir. Yiice Yar- gıtay bozacak başka sey bulama- mış" dedi. Yargıtay'm bozma kararı üzeri- 6 yıl 3 ay ağır hapis cezasına çarp- tınlan muhasebeci Ismail Özkan hakkındaki bozma kararını dün açıkladı. 5. Ceza Dairesi, Hor- zum'un iadesi için tsviçre makam- larına yazılan iki yazının suçlula- nn iadesi hakkındaki Avnıpa Söz- leşmesi hükümlerine uygunluk ta- şımaması, bu yazılarda Mahkeme Başkanı Ekrem Çelenk tarafından kullanılan ifadelerin "ihsas-ı rey" niteliğinde ve "yargıan tarafsızlı- ğı"nı şüpheye düşürecek sebepler- den olduğuna karar verdi. Davanın ne Horzum davasında üç seçene- ğin gündeme geldiği bildirildi. 1- Verilen ilk mahkûmiyet kara- nnın onanmasını isteyen Cumhu- riyet Başsavcılığı, bozma kararına itiraz ederek dosyayı Yargıtay Ge- nel Kurulu'na götürebilir. 2- Bozma karan karşısında An- kara 3. Ağır Ceza Mahkemesi, verdiği ilk karardadirenir, böyle- ce dosya Yargnay Ceza Genel Ku- Ankara 3. Ağır Ceza Mahke- rulu'nun önüne gidebilir. mesi'nce 24 Ocak 1990 tarihinde 3- Mahkeme, kararında diren- \2 yıl 6 ay ağır hapis cezasına mezse Başkan Ekrem Çelenk du- çarptırılan Kemal Horzum, ruşmadan çekilir, dava dosyası en 1982-1985 yıllan arasında Emlak yakın Ağır Ceza Mahkemesi olan Bankası'ndan 20*nin üzerinde kre- Kınkkale Ağır Ceza Mahkemesi- di aldı. Emlak Bankası'nın, 12 ne gider, yeni bir başkan ataması Temmuz 1985 tarihinde suç duyu- yapar ya da davayı görecek yeni rusunda bulunması üzerine bilir- bir ağır ceza mahkemesi belirler. kjşi raporuna başvuruldu. İlk bi- Yargıtay 5. Ceza Dairesi, Anka- ürkişi raporunda, banka yöneti- ra 4. Ağır Ceza Mahkemesi tara- m inin işlemlerden haberi olduğu fından 12.5'ar yıl ağır hapis ceza- yönünde bilgi vermesinden sonra, sına çarptırılan işadamı Kemal ikinci kez bilirkişi raporu düzen- Horzum ve Emlakbank Kızılay lendi. Ikinci bilirkişi raporu üze- Şubesi eski müdürii Fikret Öngen, r jn e de 26 Kasım 1985 tarihinde, kambiyo şefı Nilgün Damgacı ile bu kez banka yöneticilerinin de dahil olduğu bir dava açıldı. Dava açılınca lsviçre'ye kaçan Horzum, 5 Temmuz 1988'de îsviç- re'de gözetim altına ahnarak 13 Eylül 1988 tarihinde Türk yetki- lilerine teslim edildi. Sorgulama- sı yapılan ve 21 Eylül 1988 tarihin- de tutuklanan Kemal Horzum, 2 ay 17 gün tutuklu kaldıktan son- ra, 7 Aralık 1988'de tahliye edil- di. Horzum, 18 Temmuz 1989 ta- rihinde yeniden tutuklanarak ce- zaevine konuldu. Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nin ka- rarında, "ihsas-ı reyde bulunmak" ve "tarafsız otauunak"la suçlanan Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ekrem Çelenk, kararı Cumhuriyet muhabirinden öğren- dikten sonra, önce, "Yüce Yargı- tay'ın kararına saygılıyız" dedi. Yargılama sürerken kendisinin da- vadan çekilme isteminde bulundu- ğunu, ancak bu istemini inceleyen Altındağ 1. Ağır Ceza Mahkeme- si'nin bunu kabul etmediğini de anımsatan Çelenk, gülerek, "Al- lah hayııiı etsin yeni heyeti" dedi. Çelenk, bir soru üzerine de ken- disine yöneltilen "ihsas-ı reyde bulunmak" savını yanıtlayarak, "İhsas-ı rey mahiyetindedir diyor, ihsas-ı rey degil ki. Nihayet ora- da belirtilen bir talepnamedir. Ta- lepname ise esasa müessir degil- dir. O nedenle, sonuca müessir ol- mayan bir talepnamede de ihsas- ırey olmaz. Fakat Yüce Yargıtay bozacak başka bir şey bulamamış da" diye konuştu. Tarafsızhgına gölge düşürüle- cek herhangi bir tutum ya da dav- ranış içinde bulunmadığım savu- nan Çelenk, "Kararda, bunun ak- si ifadelerin yer almasım nasıl değeriendiriyorsunuz" sorusuna ise, "Onu, Yüksek Yargıtay'm 5. Dairesi'ne sorun, bana degil" ya- nıtını verdi. Horzum'un avukatlarından Enis Tunga, yargılamaya yürütme- nin başından beri büyük müdaha- lesinin olduğunu, bununla da ada- letin yanıltılıp hatalı kararlar alın- masına yol açıldığını belirterek Horzum'a yönelik suçlamayı da politik bir suçlama olarak nitele- di. Tunga, bugün Türkiye'de baıı- kalann trilyonlarca lira tutarında donuk kredisinin bulunduğunu, bu kredi tarafları ile faizsiz süre- lerin de tanındığı ek protokoUerin imzalandığını kaydederek, "Bu yalnız Horzum için uygulanmadı. Bu nedenle yargılanan tek kişi Horzum oldu" dedi. Suriye Fırat için ısrarlı SuudiArabistan:Hac kotası biliniyordu (Baftarafı 1. Sayfada) siyasi iradeye sahip olmak saretiyle çözmektir" dedi. Ortadoğu'da artan gerginliğe ve Avrupa'daki gelişmeler ile bunla- nn Ortadoğu'ya yansımalarına da değinen Bozer, şunları söyledi: "Eger bolgemizdeki istikrara. banşa bu temaslar dolayısıyla kat- kıda bulnnabilirsek. bundan do- layı fevkalade mutlu olacağımı ifade etmek isterim. Çünkü bugün dünya banş ve istikrar içinde ya- şama cabası gösteriyor. Bu bölge içinde istikran, banşı saglayıcı ve akıla tedbirleri almanın görevimiz olduğu göriişündeyira. Sayın Şa- ra'nın da aynı görüşü paylaşaca- gı omidini taşıyorum." Faruk El Şara da iki ülke ara- sındaki ilişkileri daha da ileri gö- türmeyi amaçladıklarını, resmi görüşmelerde ikili meseleler üze rinde durulacağını söyledi. Bu konuşmalarda Dışişleri Ba- kanı Bozer, ikili ilişkilerin yanı sı- ra "bölgesel" konuları da günde- me getirirken Faruk El Şara'nın sadece "ikili meseJderden" söz et- mesi dikkat çekti. Gözlemciler, Şara'nın ikili so- runlar üzerinde durmakla, Ulkesi açısından önemli olan Fırat'ın su- ları konusunu görüşmelerde gün- deme getireceğine yönelik bir sin- yal verdiğini belirttiler. Bu arada Dışişleri Bakanhğı Rtişvet ve (Baştarafl 2. Sayfada) essesesine bakış açısıdır. Açık ve dürüstçe görevini yapan müfetti- şe, sonuna kadar sahip çıkılan bir yönetim anlayışıyla aşılamayacak hiç bir engel yoktur!.. Sayın Maliye ve Gümrük Baka- m Adnan Kahveci'nin bir deme- cinde belirttiği üzere, ülkemizde bugün için yıllık 25 trilyon liraya ulaşan rüşvet olgusunun, yine Sa- yın Bakanm deyişi ile "Ülkemiz- deki gerçek anlarnda yapılmayan teftişlerle, minare çalmdıktan son- ra yapılan soruşturmalarla" önle- nemeyeceği gerçeği ortaya çıktığı- na göre, artık fazla vakit kaybet- meden, akbn, mantığın, vicdanın sesine kulak vererek, rüşvet ve yol- suzluklar konusunda halkımızın üzerindeki kâbusu kaldıracak ger- çekçi önlemlere efilinilmesi şarttır. Bunun da yolu, şunu bunu ko- rumadan, hangi düşünce ve par- tinn: sempatizanı olursa olsun, suç işlediğine inanılan yasa ve top- lum düşmanlanna adaletin kılıcı ile yaklaşarak gereken dersi ver- mektir. Bu konuda müfettişlerden başarıh sonuçlar alınmak isteni- yorsa, fincancı katırlannı ürküt- meyen müfettiş yaratmak çabasın- dan vazgeçerek, yürekli, devletin hakkını korumakta kararlı, güven veren müfettişin sahibi ve mima- n olalım. Müfettişin güven altına alınması adaletin güvenli ellere teslimi demektir. Meseleye bu yön- de gerçekçi yaklaşıldığında da, sa- nınz altmdan kalkılamayacak hiç bir sorun olamaz. çevrelerinden edinilen bilgiye gö- re Türkiye, Irak ve Suriye arasın- da su konusunda bu ay sonunda yapılması planlanan bakanlar dü- zeyindeki görüşmeler Şam'ın isteği Üzerine temmuz ayına ertelendi. Ancak sular konusunun Faruk El Şara ve heyeti tarafından gün- deme getirilmesi durumunda, Türkiye"nin bilinen tutumunu yi- neleneceğini belirten bu çevreler, şunları söylediler: "Biz her keresinde bunun siya- si degil. teknik bir konu olduğu- nu vurguluyoruz. Bölgedeki sula- nn bir bülün olarak ele alınması gerektigini ve bu sulann optimal bir şekilde kullamlması için ortak projelerin geliştirilmesi gerektigini bildiriyoruz. Bu çerçevede somut öneriler de getirmiş bulunuyoruz. Karşı taraf ise buna henüz yanaş- madı. Sulann kola usulü ile pay- lasımını istiyorlar. Türkiye, Suri- ye'ye saniyede 500 metreküp vaat etti ve vaadini tutuyor. Son olarak Suriye ve Irak arasında vanlan an- laşmaya göre Suriye, Fırat snlan- nın yüzde 42'sini, Irak ise 58'ini alacak. Başka bir ifadeyle üç ül- ke arasında fiili bir kota sistemi- ne böylece geçilmiş oluyor. Ancak bu kez Türkiye'ye saniyede 500 metreküp yetmez diyorlar ve so- runu yokuşa sürüyorlar." Suriye ve Irak'ın soruna sade- ce Fırat nehri olarak baktıklarını da belirten bu çevreler, "Fırat'tan yüzde 40 daha fazla su potansi- yeli olan ve Irak'a akan Dicle'den nedense hiç söz eden yok. Diğer tali nehir ve ırmaklardan söz eden yok" diye konuştular. Öte yandan Türkiye ile Suriye arasında Mardin'in güneyinde, su- lamada kullanılacak asbest boru üretimi alanında bir ortak proje- ye girişildiğini, bunun için Türk Eximbank'tan 15 milyon dolarlık bir kredi de sağlandığını belirten bu çevreler, "Küçük de olsa bunun bir başlangıç olduğunu ve bu yön- de ilerlenilmesi gerektigini" be- lirttiler. Bir yetkili, "Aslında üç ülke sn- lar konusunda Dünya Bankası'na ortak projelerle gitseler, önemli miktarda kredi alabilirier. Ancak biz bunu Türkiye olarak karşı ta- raf a anlatmakta güçlük çekiyonız" diye yakındı. Dışişleri Bakanı Bozer ile Faruk El Şara başkanlığında yapılan he- yetlerarası görüşmelerde Türk ta- rafı da sınır güvenliği konusu üze- rinde duruyor. 1987'de bu alanda imzalanan protokol gereğince Su- riye tarafından alınan bazı önlem- lerin "olumlu" olduğunu, ancak sınırdan sızmalann engellenmesi açısından "yetersiz" kaldığım be- lirtiyorlar. özellikle Güneydoğu- da artan PKK saldınlan karşısın- da Suriye'nin daha etkin tedbirler alması gerektiği ifade ediliyor. Bu- nun Suriye heyetine kesin ifadeler- le iletildiği kaydediliyor. Suriye heyetine yakın yetkililer ise Türkiye*nin bu konudaki du- yarlılığını anladıklannı söyledileT. Dışişleri Bakanı Bozer, konuk Suriye bakanı onuruna dün ak- şam resmi bir yemek verdi. (Baştarafı 1. Sayfada) lşleri Başkanı Sait Yazıcıoğlu ise böyle bir demeç verdiğini "hatır- lamadığını" söyledi. Hacı adaylannın vize alama- malarından Suudi Arabistan hü- kümetinin sorumlu tutularak hak- sız bir kampanya açıldığı görüşü savunulan açıklamada, şöyle denildi: "Diyanet lşleri Başkanlığı Am- man'da 1988 yılında yapılan 17. lslam Ülkeieri Toplantısı'nda alı- nan karara göre her Musluman ülkeye belirli bir kota tab&is edil- diğini daha önceden biliyordu. TC Dışişleri Bakanı, Amman'da- ki toplantıya kablmış olup bu müşterek karan kabul etmiş ve imzalamıştır. Gerekli yazı ve res- mi belgelere dayanarak Büyükel- çiliğe geien tüm pasaportlara vi- ze verilmiştir." Açıklamada, Diyanet lşleri Başkanlığı tarafından karayolu ile hacca gidilmesinin iptalinin "bü- yük bir şaşkınlıkla karşılandıgı" belirtildi. İptal karannın büyükel- çilik ile ilgisinin olmadığı kayde- dılen açıklamada, Diyanet lşleri Başkanı Said Yazıaoğlu'nun de- meci ile ilgili olarak şu görüşlere yer verildi: "BüyükelçUik, Diyaaet İşkri Başkanı Yazıaoglu'ııun 'Aıaplar- da Türkiye'ye karşı bir tavır hissediyoruz' şeklindeki beyana- tının sorumsuzca verilmiş olduğu düşüncesinde olup Sayın Diyanet lşleri Başkanı ve yardımcısının tüm gerçekleri Türk halkına açık- lamalanndan büyük bir mutluluk duyacakür." Açıklamada, "İki ülke arasın- daki dostça ilişkilerin göz önün- de bulundurularak Suudi Arabis- tan Krallığı'nın yanlış söylentile- re maruz kalmayacağının umulduğu" kaydedildi. Yazıcıoğlu hatırlamadı Diyanet lşleri Başkanı Said Ya- zıcıoğlu, ise büyükelçiiiğin açık- lamasında söz edilen bir demeç verdiğini "habrlamadığını" söy- ledi. Cumhuriyet muhabirinin so- rularını yamtlayan Yazıcıoğlu şöyle konuştu: "Biz elbette ki kota konusunu biliyorduk. Ama Türkiye son iki yılda bu kotayı hep aşmışür. Su- udi Arabistan da bize her zaman kolaylık göstermiştir. Bizi yanıl- tan mart ayı başından itibaren Su- udi Arabistan'a yazılı olarak 143 bin hacı adayının gideceğini bil- dirmemize karşın son ana kadar bir yanıt alamamamız oldu." Kayıtların başladığı 2 şubattan bu yana sürmekte olan "hac tarüşması" giderek kaımaşık bir sorun haline geh'yor. Geçen pazar günü Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suod Al Faisal'ın Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a getirdiği mesajdan sonra 100 bi- ne yakın adayın hacca gidemeye- ceği kesinleşmişti. Adayların "olumlu bir haber" umudu dün de sürdü. Birçok hacı adayı Diya- net lşleri Başkanlığı önüne gele- rek bilgi almaya çalıştı. HACI ADAYLARI BEKLEMEDE — Diyanet tşleri Başkanlıgı'nın karayolu ile hac programım iptal etmesinden sonra doruk noktasına çıkan hac krizi, seyahat acenteleri aracılığıyla Suudi Arabistan'a gide- cek hacı adaylan arasında da korkulu bir bekieyise neden oldn. Er- kek hacı adaylan "acente bize vize ve kalacak yer sorunun çözümlendigini söylüyor. Doğru olup ohnadıguıı bilemiyoruz, bir umut- la gidiyonız" derken kadın hacı adaylan da "dinimizde resim günah" gerekçesiyle yüzlerini sakladılar. (Fotoğraf: Banş Bil) Bunun faizi ise TURSAB Başka- nı'nagöre 10 milyar lira dolayın- da. Halen Vakıflar Bankası şube- lerinde bulunan paranın faizinin nasıl kullanılacağı, adaylara geri verilip verilmeyeceği konusu da henüz açıklık kazanmadı. Diyanet Vakfı halen kaydettı- ği adaylardan sadece havayoluy- la gidecek olanlann organizasyo- nunu yapıyor. Bu yolla hacca gı- deceklerin sayısı yaklaşık 15 bin. TURSAB'ın da 28 bin dolayında kişiyi hacca götüreceği hesaplan- dığmda hacca gideceklerin topla- Öte yandan Türkiye Seyahat mı 43 bin ediyor. Oysa kota 55 .Acentalan Birliği (TURSAB) 2. bin. Diyanet lşleri Başkanlığı yet- kilileri, karayolundan başvurmuş olanların bu aşamadan sonra ha- vayolunu kullanamayacaklarını belirterek "Bu karar kesindir. Di- yanet Vakfı, karayoluyla gidişi açmayacak. Zaten bu aşamadan sonra sınır ülkelerden vize almak da mümkün degil" diye ko- nuştular. Hacca gideceklerin kesinleşmiş rakamı konusunda ise henüz bir netlik yok. Diyanet lşleri Başkan- lığı, Diyanet Vakfı ve Hac Dairesi bu konuda topu birbirine atıyor. Öte yandan hacı adaylarından toplanan paranın nasıl iade edi- leceği de merak konusu. Diyanet lşleri Başkanlığı yetkilileri, "En kısa sörede ödeme yapılacak" derken kesin tarih verilemiyor. Yetkililer, Başkanlığın bu konu- da bir açıklama yapacağım belir- tiyorlar. Geri verilmesi gereken paranın toplamı 200 milyar lirayı buluyor Başkanı Muktedir Ballı, Suudi Arabistan'dan sağlanan 27 bin vi- zenin iptal edilmemesi gerektigi- ni, bunun Türkiye Cumhuriyeti'- nin bir hakkı olduğunu söyledi. Ballı, elciliğin vizeleri vermesi ha- linde, sürenin çok kısa olmasına rağmen, özel acentalann bir mik- tar adayı daha hacca götürebile- ceklerini kaydetti. Kendilerinin "ticaret erbabı" olduklannı, üye acentalar arasın- da bu işi kısa bir sürede bile hal- ledebilecek güçte olanlar bulun- duğunu belirten Ballı, mali sorun- lar konusunda da şunlan söyledi: "Bu işin gerçekleşmesi halinde, hacı adaylannın seyahat acenta- lanna ödemeyi nasıl yapacagı da çözümlenebilir. Diyanet götüre- mediği adaylann parasını mutla- ka geri ödeyecek. Firmalar, götür- diıkkri adaylaria, paranın Diya- net'in geri ödediği tarihte alına- cağı yolunda anlaşma yapabilir- ler. Yeler ki vize sağlanabilsin. Bunlara çöziım buhınur." türel haklan konusunun gündeme getirildiğini hatırlatan yetkililer, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın giri- şimlerinin, bu konuyla ilgilenen diğer AGİK ülkeieri için de "örnek" oluştunnası gerektigini ifade ettiler. Bu arada, AGİK tnsani Boyut toplantılarına katılmak üzere Da- nimarka'nın başkenti Kopenhag'- da bulunan Türk parlamenterler, teröristlerin Çevrimli'de 27 kişi- yi katletmesini bir bildiriyle kı- nadılar. ANAP milletvekili Bülent Akarcalı ve Ismail Şengün ile DYP'den Esat Kıratlıoğlu ve SHP'den Abdullah Ateş'in imza- lannı taşıyan bildiride, Helsinki Nihai Bildirisi'ne imza koyan ta- raflara, ulusal parlamentolara, Avrupa'daki çeşitli kuruluşlara ve insan haklan derneklerine çağrı- da bulunularak teröristlerin bu in- sanlık dışı saldırılarına tepki gös- terilmesi istendi. Muhabirimiz Ergun Aksoy'un bildirdığine göre Çevrimli katlia- mının ardından yörede başlatılan operasyonlar sürerken gazetecile- rin köye girişlerine dün de izin ve- rilmedi. Olağanüstü Hal Bölge Vali Yardımcısı Nafiz Kayalı, yö- rede, eylemi PKK'nın yapmadığı yolundaki söylentilerin artması üzerine, "Dünya kamuoyn büiyor ki 27 kişiyi onlar katletti" dedi. Kayalı olayla ilgili kanıtların top- landığını, gerekirse açıklama ya- pılacağını söyledi. Şırnak'ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli Köyü'nde 10 hazi- ran gecesi PKK militanlarınca gerçekleştirilen ve çoğu çocuk 27 kişinin ölümüyle sonuçlanan kat- liamın ardından, güvenlik güçle- rince havadan ve karadan başla- tılan operasyonlar sürüyor. 70. Tugay Komutanı Tuğgeneral Er- dinç Türe komutasındaki jandar- ma ve özel tim görevlilerince yü- rütülen operasyonlann, terörist- lerin saklanabilme olasıhğının yüksek görüldüğü Fındık, Yata- ğankaya, Gümüşyazı, Yanmca ve Bulmaçla bölgelerinde yoğunlaş- tınldığı öğrenildi. Öte yandan Çev: imli'ye girebil- mek için dört gündür Siirt'te bek- leyen gazetecilere dün de güven- liklerinin sağlanamayacağı bildi- rilerek izin verilmedi. Olağanüs- tü Hal Bölge Vali Yardımcısı Na- fiz Kayalı, yöredeki operasyonlar nedeniyle gazetecilerin köye gir- melerine için verilmediğini, ope- rasyonun tamamlanmasının ar- dından gerekli iznin verileceğini söyledi. Bu arada Çevrimli ve çevre* köylerden yurttaşların gerekli kimlik kontrolünden sonra giriş- çıkış yapmalarına izin veriliyor. Yol üzerindeki güvenlik güçleri köye gitmek isteyenlerin kimlik- lerini karşı karakola bildiriyor, olumlu yanıt alındıktan sonra Çevrimli'ye girişe izin veriyor. G. Doğu'da ishal salgmı büyüyor ADANA (Cumhuriyet Güne> llleri Bürosu) — Güneydoğu'da, sıcakların artmasıyla birlikte gö- rülen ve sadece Gaziantep'te 8 ço- cuğun ölümüne yol açan ishalin giderek yaygınlaştığı bildirildi. Son bir hafta içinde Batman Dev- let Hastanesi'ne başvuran 100 ki- şide tifo mikrobu görüldü. Gazi- antep Çocuk Hastanesi'nde 40'a yakın çocuk ishal ve tifo tedavisi görüyor. Şanlıurfa'da, GAP Spor Şenliği kapsamında gerçekleşen vole>'bol şampiyonasına katılan takımlar, ishal nedeniyle ilk altı- yı oluşturmakta güçlük çekiyorlar. Gaziantep'te son bir ay içerisin- de 8 bebeğin ölümüne yol açan is- hal, etkisini sürdüriiyor. Hastahk kaynağı olarak gösterilen Alleben deresinin kent merkezinden geçtiği Gaziantep'te çocuk hastanesine günde 25 kadar hastanın ishal ne- deniyle başvurduğu belirtildi. Ha- len 40'a yakın çocuk ishal ve tifo tanısıyla tedavi görüyor. Batman'ın Beşiri ilçesinde tifo ve maltahumması hastası sayısımn da 600"ü aştığı bildirildi. Hastala- rın, tıbbi olanaksızlıklar nedeniyle Diyarbakır ve Batman'a gönderil- diği belirtildi. Batman Devlet Hastanesi Başhekimi Yrd. Doç. Dr. Alaattin Aydın, ilçede 100 ka- dar tifo hastasının saptandığını belirterek bu rakamın, ilçedeki çevre koşullanna göre "normal" olduğunu söyledi. Aydın, "Kentin ortasından, TPAO ve Tüpraş ra- finerisinin atıklannın bırakıldığı tluh deresi akıyor. Her lürlü has- tahk buradan kaynaklamyor. Dev- let Hastanesi'nde, kuruluşundan bu yana ilk kez intaniye servisi açıldı. Hastahğın önlenmesi için tluh deresinin kapatılması gere- kir" diye konuştu. Geçen yıl tifo ve ateşli hastalık- lann yoğun olarak görüldüğü Şanlıurfa'daki hastanelere de ishal nedeniyle başvurular olduğu bil- diriliyor. Kentte, önceki gün baş- layan GAP Spor Şöleni kapsamın- daki Federasyon Kupası Büyük Erkekler Voleybol Şampiyonası- na katılan Bakırköy Petkim, SA- SA, TMO Ankara, ENKA ve Şe- kerbank oyuncularının ishale ya- kalanması nedeniyle takımlarda ilk altının oluşturulmasında güç- lük çekiliyor. Diyarbakır ve Adana'da ise is- hal nedeniyle hastanelere yapılan başvuruların "normal düzeyde" seyrettiği bildirildi. GOZLEM UGUR MUMCU BİLAL ÇETtN (Baştarafl 1. Sayfada) 1979 yılında 10 bin 805 yurttaş hacca gitmiş; o tarihten bu yana bu sayı her yıl yükselmiş ve 1989 yılında bu sayı 92 bin 6'yı bulmuş. On yıl içinde hacca giden yurttaş sayısında yaklaşık on kat artış olmuş... Bu yıl 42 bin 500 yurttaş hacca gidecekmiş. Her işin bir kuralı var. Bu işin kuralı da Suudi hükümeti- nin hacılar için ayırdığı kontenjan. Bu kontenjanı aşan hacı adayını Suudi hükümeti istemiyor. İstemiyor; çünkü yatılacak ve bannacak yerler sınıriı. İslam Konferansı Orgütü, "Müslüman ülkeler, ancak nû- fuslarının binde biri kadar hacı adayı gönderirier" diye ka- rar almış. Türkiye'nin nüfusu 55 milyon olduğuna göre 55 milyonun binde biri de 55 bin eder. Türkiye, ancak 55 bin yurttaşı hac- ca gönderebiîir. Bu bilinmiyor mu? Biliniyor. Türkiye bu konferansa katılmış mı? Katılmış. Öyleyse 120 bini aşkın kişiden niçin para toplanıyor? Herhalde birileri "Canım boşgeçin siz, kontenjanı özal na- sıl olsa halleder" diye düşünmüştür. Bulgaristan'da yaşayan soydaşlarımız için de buna ben- zer uygulamalar olmadı mı? "isteyene kaptmız açık, herkes gelsin" denildi. Özal'ın söz- lerine inanan soydaşlar da evlerini barklannı terk edip akın akın ülkemize geldiler. 300 bin göçmen için tabii hazırlık yapılamamıştı. Bunca insan nerede yatacak? Nasıl bannacak? Nasıl geçinecek- ti? Soydaşlanmız perisan okjular. Gelenierin yarrya yakın kıs- mı apar topar Bulgaristan'a döndüler Devlet, devletse bu gibi işler için gereken araştırmalan yapar; kararını ondan sonra verir. Önlem mi alacak? Önle- mi de alır. 55 binlik kontenjan için 120 bin yurttaşı kapalı olduğunu bildiği hac yoluna çıkarmaz. — Özal nasıl olsa halleder... Suudilere ülkemizde bunca olanak sağlandı. Istanbul1 da Boğaz tepeleri bile eski Belediye Başkanı Dalan'ın ara- cılığı ile Suudi prenslerine satıldı; Suudi sermayesine ka- pitülasyon hükmünde ayrıcalıklar tanındı; Cumhurbaşkan- nı Özal'ın kardeşi Korkut Bey biraderimiz ve ANAP Istan- bul İl Başkanı Eymen Topbaş, biraderimiz Suudi sermaye- si ile ortaklıklar kurdular; Al-Baraka Türkler ve Faisal Finans kurumları oluştu; Korkut Bey biraderimizin görev aldığı İs- lam Kalkınma Bankası'na vergi bağışıklıklan da tanındı. Yurt dışındaki din adamlarının aylıkları Atatürkçü general- lerimizin (!) imzaladıklan kararnamelerle Suudi örgütlerin- ce ödendi. Bu kadar sıkı ilişkileri görüp "eh" demişlerdir, — Suudilere bu kadar destek olduk, onlar da hacı aday- lanna kapılannı açahar. Açmazlar... Her işin bir düzeni; bir kuralı, yolu ve yordamı vardır. Bunları anladık; anladık da hacı adaylarından toplanan 250 milyarın faizi ne olacak? İslamda faiz haram... Alın bir sorun daha... Düşündüğünüz işe de bak! Bu paralan İslam bankerle- rine yatırırlar; olur biter! — Hacca havayolu ile gitmek serbest; karayoluyla gitmek yasak. Böyle bir ayet mi var? Sure mi var? Ne var? Ekonomide sert rüzgâr lanıyor. Her yıl katlanarak artan bütçe ve kamu açıklan da Hazine ve Maliye bürokrasisinin arasını açı- yor. Hazine, vergilerin gereği gibi toplanamadığından yakınırken Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü yetkilileri de "Hazine- cüerin önce kendi işlerini dognı yapmalan ve KİTlerin ödenme- yen vergileri sorununu çözmeleri gerektigini" söylüyorlar. Bir süre önce DPTnin kamu fı- nansmam ile ilgili bir raporu Yük- sek Planlama Kurulu'nda görüşü- lürken maliye bürokrasisi ile DPT yöneticileri tartışmıştı. DPT ver- gi tahsilatının çok düşük olduğu- nu dile getirince Gelirler Genel Müdürlüğü yetkilileri de bu görü- şe karşı "DPTnin hazırladığı tes- vik sistemi sonucu vergi gelirieri- nin sürekli aşındınldığım, muafi- yet ve istisnalann fiili vergi oran- lannı yan yanya düşürdüğiinü" savunmuşlardı. Son dönemde Hazine'nin baş- lattığj "mali program" hazırlama çalışmalan da Maliye Bakanlığı- nın tepkisini çekti. Maliye Bakan- hğı yetkilileri, son yıllarda gelir idaresinin perfonnansımn arttığı- nı, hedeflerin üzerinde vergi tah- silatı gerçekleştirildiğini kaydedi- yorlar. Maliyeye göre Hazine iç borçlanma politikasım daha sağ- lıklı bir yapıya oturtursa bütçede faiz ödemelerin yükü hafifletile- bilirse o zaman bütçe açığı da da- ha makul düzeylere çekilebüecek. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a 21 haziranda verilecek ekonomi brifingi öncesinde yapılan hazır- lık toplantılannda ekonomik bi- rimlerin üst düzey yetkihleri ara- sındaki soğukluk iyice ortaya pk- tı. Bu toplamılarda bütçede 43.6 trilyon lira olarak öngörülen 1990 vergi geliri hedefinin 46 milyon li- raya çekilmesi yönündeki Hazine önerisine Maliye"nin karşı çıkarak "Biz hükümerJn verdiği hedefi rut- turmaya çalışıyonız, bu da 43.6 trilyon liradır" dediği öğrenildi. Buna karşın Hazine'nin ise "Ni- ye bülün sapmalan biz giderme- ye çalışıyoruz. Bütün yiık bizim üzeriroize bırakılıyor. Hükümetin bize verdiği hedef de 10.5 trilyon ttralık bütçe açıgını fınanse etmek. O zaman artan açığı kim finanse edecek" dediği belirtildi. Tartışmalı geçen bu toplantılar- da 1990 yılırun kamu finansmanı açısından oldukça zorlu bir yıl ol- duğunu ortaya koydu. Bütçe açı- ğının 15 trilyon liraya yükselebi- leceği görülürken memurlara ya- pılacak ikinci yarıyıl maaş zammı için de bütçede yeterli ödenek bu- lunmadığı beUrlendi. Ekonomide- ki sorunlar ile ekonomi kurmay- lan arasındaki görüş aynlıklanmn 21 haziranda Cumhurbaşkanı Özal'a verilecek ekonomi brifin- ginde de gündeme gelmesi bekle- niyor. Brifing için her birim şim- diden kendi görev alanıyla Ugili önlem önerilerini hazırlamaya başladı. Bu brifîngden sonra özal'ın vereceğı lalimatlar doğrul- tusunda yeni bazı ekonomik ön- lemlerin gündeme gelebileceği be- lirtildi. ANKARA — Bütçe ve dış tica- ret açıklarının artması, döviz ku- ru ve vergi politikaları, Cumhur- başkanı Özal'a verilecek brifing öncesinde ekonomi kurmaylannı birbirine düşürdü. Bu yılki dış ti- caret açığının 6 milyar doları asa- cağı, bütçe açığının 15 trilyon li- rayı bulacağı, enflasyonda mayıs ayında görülen yavaşlamamn da "aldaöcı" olduğu bildiriliyor. Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin başlattığı "döviz kuru politikası" tartışması ekonomi kurmaylanna da yansıdı. DPT'nin bazı üst dü- zey uzmanları, "Uygulanan kur politikasının ekonominin gelece- gi ve ihracat için büyük tehlike oluşturduğunu" savunurken Müs- teşar Ali Tigrel'in ise daha ılımlı bir yaklaşım gösterdiği izleniyor. Tigrel, kur politikasına karşı açık tavır almamakla birlikte, "Ekono- minin rekabet gücünün korunabil- mesi için ihracata yönelik Oave ba- zı teşvik onlemlerinin gündeme getirilmesini" öneriyor. Bazı üst düzey DPT uzmanları ise ihraca- ta yönelik en önemli teşvik unsu- runun kur olduğunu belirterek "TL'nin aşın deger kazanmasımn önüne geçilememesi halinde bu- nun ihracatı ve döviz dengesini olumsuz etkileyecegini ve yakın gelecekte bir devalüasyonun kaçı- nılmaz hale geleceğini" savunu- yorlar. Bu görüşlere karşı Merkez Bankası ise döviz kurlannın piya- sa mekanizması içinde serbestçe oluştuğunu belirterek "Ekonomi- nin rekabet gücünün korunmasuı- da döviz kurlannı gereğinden faz- la artürarak yeni dengesizlikler ya- ratmak yerine iç fiyat artışlannı, yani enflasyonu aşağı çekmenin gerekleri üzerinde durulmalı" gö- riişünü savunuyor. Bu arada, bu yılın ilk üç ayın- da ithalatta meydana gelen yüzde 43'lük artış sonucu 1 milyon 760 milyon dolara yükselen dış ticaret açığının sonraki aylarda da arta- rak yıl sonunda 6 milyar doları aşacağı tahmin ediliyor. Edinilen bilgiye göre nisan ayında 400 mil- yon dolar civarında gerçekleşen dış açık, mayıs ayında ithalattaki rekor artış sonucu 800 milyon do- lara ulaştı. Dış ticaretteki bu gelişmenin ca- ri işlemler dengesine de yansıya- cağı ve son iki yıldır fazla veren cari işlemler hesabının bu yıl önemli miktarda açıkla kapanaca- ğı kaydediliyor. Döviz dengesinde- ki bu gelişmenin yıl sonuna doğ- ru döviz kurlarına yansımasının da kaçınılmaz olacağı ifade ediliyor. Bu arada, kurlann düşük art- tığı bugünkü ortamda hükümetin ithalat gümrük ve fonlannı düşür- mesinin yerli sanayi üzerindeki olumsuz etkilerinin de DPTyi en- dişelendirdiği kaydediliyor. öte yandan, hükümetin ithalatı arttırıcı yönde aldığı bu önlemle- rin "Mevcut döviz rezervlerine gii- venerek belirli bir süre iç piyasa- da mal bolluğu yaratmayı ve bu yolla enflasyonu aşagı çekmeyi amaçladıgı" biçiminde yorum-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle