23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
75 HAZÎRAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 Havel'e UNESCO ödtilti • PARİS (AA) — Çekoslovakya Devlet Başkanı Vaclav Havel, BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) 1990 Simon Bolivar ödülü'nü aldı. UNESCO'dan yapılan açıklamada, iki yılda bir verilen ödülün, bir halkm özgürlüğü, bağımsızlığı ve saygınlığına katkıda bulunan kişilere layık göruldüğü bildirildi. AKKUM'da anlaşma • VİYANA (AA) — Avrupa'da Konvansiyonel Kuvvet Indirimi (AKKUM) görüşmelerinde tanklar ve zırhlı araçların tanımı ve tavanı konusunda bir siyasi anlaşmaya vanldığı açıklandı. Anlaşmada Atlantik'ten Urallar'a kadar olan bölgede, iki ittifakın karşıhklı olarak 2O'şer bin tank ve 30'ar bin zırhlı muharebe aracı bulundurması öngörülüyor. Landsbergis: Ahhıka sürtiyor • MOSKOVA (AA) — Litvanya Devlet Başkanı Vitautas Landsbergis, Moskova'run Litvanya Cumhuriyeti'ne uyguladığı ekonomik ablukayı gevşettiği yolunda bir belirti olmadığını söyledi. Landsbergis, Reuter ajansına Litvanya'run başkenti Vilnius'tan telefonla yaptığı açıklamada, "Kontrol ettim, hiç kimsenin bir şeyden haberi yok. Bu bir kandırmaca olabilir, gelecek neler gösterecek göreceğiz" dedi. Ekmeğe zam ertelendi • MOSKOVA (AA) — Sovyetler Bırliği'nin sürekli Parlarnentosu Yüksek Sovyet, Ilke olarak' onayladığı piyasa ekonomisine geçiş planının ilk önemli adımını oluşturan ekmek zammını en erken eylül ayına kadar bir kez daha erteleyerek ttçüncü çalışma dönemini tamamladı. Sovyet milletvekilleri, ttçüncfl çalışma döneminin son oturumunda yaptıkları oylamada büyük bir çoğunlukla, Başbakan Rijkov'un 1 temmuzdan geçerli olmasını önerdiği ekmek fiyatına yapılacak yUzde 200 oranındaki zammın, eylül ayında yeniden parlamento gündemine alınmasını kararlaştırdılar. Varşova Pakü degişecek • STRAUSBERG (AA) — Varşova Paktı Savunma Bakanlarının, Doğu Bloku ülkelerinin askeri ittifakmı oluşturan anlaşmaların değiştirilmesi konusunda görüş birliği içinde oldukları açıklandı. Doğu Berlin yakınlarındaki Strausberg'de bir araya gelen 7 üyeli paktın savunma bakanlarının toplantısından sonra basına bir açıklama yapan Demokratik Almanya Savunma Bakam Rainer Eppelmann, "Bizi hâlâ kâğıt üzerinde birbirimize bağlayan anlaşmalann değiştirilmesi için görüş birliği sağlandı" dedi. Ifenibir Katynmi? • VARŞOVA (AA) — SSCB'nin Ukrayna Cumhuriyeti'nde, Kharkov kenti yakınlarındaki bir parkta, 1940 yılında Sovyet gizli polisi tarafından öldürülen 3.900 Polonyalı askerin gömülü olduğu sanılıyor. BM veAT tsrail ? i kınadı • KUDÜS (AA) — Birleşmiş Milletler'e bağlı yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) Filistinli bebeklere göz yaşartıcı bomba attığı gerekçesiyle Israil'i kınarken, Avrupa Topluluğu Parlarnentosu da lsrail'i, insan haklarını ihlal etmekle suçladı. Türkiye, Yunanistan ve Portekiz'e verilen askeri kredilerde kesinti ABD, yardıım azaltıyorTemsilciler Meclisi Dış Ödemeler Alt Komitesi 1991 mali yılında güney kanattaki üç NATO üyesi ülkeye verilecek askeri krediyi kıstı. 219 milyon dolarhk kesinti Doğu Avrupa ülkelerine verilecek. Komite Başkanı Obey, kesinti rakamının gelişmeler karşısında az kaldığmı da ekledi. WASHINGTON (Cumhuriyrt) — Tem- silciler Meclisi Dış Odenekler Alt Komi- tesi, 1991 mali yılında güney kanattaki üç NATO üyesi ülkeye verilecek askeri kre- diden 219 milyon dolarhk kesinti yaparak bunun Doğu Avrupa ülkelerine verilmesini kararlaştırdı. Avrupa'daki son gelişmele- rin ABD'nin dış yardım programına yan- sıyacağının ilk somut işareti olan bu ke- sintide Türkiye'nin payına 145 milyon do- lar düştü. önceki gün yapılan oturumu açtıktan sonra ilk sözü alan Başkan David Obey, dış yardım programının askeri satış kre- dileri (FMS) bölümünde 219 milyon do- larlık bir kesinti öngördüklerini kaydetti. Israil, Mısır ve Ürdün'e verilecek yardım miktarlan yönetim tarafından sabiüeştiril- diği için buna dokunamadıklannı, ama üç NATO ülkesi Türkiye, Yunanistan ve Por- tekiz'den bu kesintiyi yapmayı düşündük- lerini anlattı. Obey, yapılacak kesintilerle Türkiye'ye verilecek yardımın 545 küsür milyon dolardan 400'e, Yunanistan'ınki- nin ise 280'e ineceğini söyledi. Başkan, bu kesintili rakamların dahi dünyada değişen koşuiların getirdiği yeni öncelikleri yansıt- madığını belirttikten sonra, "Ban* kalsa bunlan gelişmekte olan, açlık çeken ülke- lere verirdim. Ama her şeyi bir gönde degistirtmezsiniz" dedi. Obey, önergede, Doğu Avrupa ülkelerine yapılacak yardı- rru da 300 milyondan 43O'a yüksehmeyi öngördüklerini açıkladı. Bu yaklaşımm, pratikte, NATO ülkelerinden kesilerek Varşova Paktı üyelerine verilmesi gibi bir denklem arzettiği gözden kaçmadı. Obey'den sonra söz alan Cumhuriyetçi Parti kıdemli üyelerinden Mickey Ed- wards, üç ülkeye verilen FMS'de yapılan yaklaşık 219 milyon dolaruk bu kesintiye iarşı çıktı. Obey, konuşmasında dünyada- ki gelişmelerin yanında, bu kesintinin çok küçuk olduğunu belirttı ve "Çok daha faz- la kesinti yapüması gerckirdi" dedi. Ed- wards, bu üç ülkenin "önemli" olduğunu söyleyince, Obey, "FMS'de kesinti yapdk, bunu bir ölçiide bazı iilkeler arasında pay- laşürmamız gerekiyordu" diye yanıt ver- di. Edwards, bunun üzerine, neden Türki- ye, Yunanistan ve Portekiz'in seçildiğini sordu. Obey bu soruya, dünyanın bu böl- gesinin çok değiştiğini, dolayısıyla da ke- sintinin değişiklik olan bölgeden olması- nın doğal olduğunu vurgulayarak yanıt verdi. Edvvards, değişiklikleri yadsımadı- ğını, ama her şeye karşın, bazı müttefik- lerde Önemli bir askeri varbk tutulması ge- rekliliğinin sürdüğünü vurguladı. Obey bu- nun üzerine, "Bu kısınlıyla alacaklan yar- dımı kısıfJamıyor, onlara daba çok yardım alamayacaklan mesajlannı veriyonım" dedi. Başkan, aynca, asıl tehdidin Sovyet tanklannda değil, SSCB lideri Mihail Gor- baçov'un reformlannı ülkeyi istikrarsızlı- ğa itmeden gerçekleştirmekteki yeteneksiz- liğinden kaynaklanabileceğini kaydetti ve bu açıdan, parayı Türk sınırındakı tank- lara yatırmaktansa, Doğu Avrupa'ya ya- tırmanın daha yerinde bir yatırım olaca- ğmı dile getirdi. Bu tartışmalardan sonra yapılan oyla- mada 4 Cumhuriyetgi oyuna karşılık 7 De- mokrat oyuyla Obey'in kesinti programı kabul edildi. Bunun üzerine Edwards, üç ülkeden yapılan kesintinin kapanması amacıyla 300 milyon dolarhk özel bir fon yaratılmasını öngören bir önerge verdiyse de kabul ettiremedi. Edwards, kendi par- tisinin iktidannı, bu konuda net politika- lara sahip olmamakla eleştirdi. Temsilciler Meclisi üyesi Jotan Porter da bir önergeyle Kıbns'a aynlmıs olan 15 mil- yon doların iki toplumun yakınlaşmasını sağlayacak ortak projelerde kullamlması- nı sağlamaya çalıştı. Bu kapsamdaki gö- rüşmeler sırasında komite başkanı Obey, "Bir banş umudn vardı, ama Rauf Denk- taş içine etti" diye konuştu. Göriişmeler- den sonra yapılan oylamada Porter'ın önergesi kabul editdi. İslami Kurtuluş Cephesi'nin zaferi komşu ülkeler ve Fransa'da kaygı yarattı Cezayirnereye gidiyor? Sürgünde yaşayan eski Devlet Başkanı Ahmet Bin Bella, "darbe" uyarısında bulundu. Fransa'da herkes îslami Kurtuluş Cephesi'ni konuşuyor. Aşırı sağcı Le Pen, hükümeti Cezayir'den Fransa'ya gelecek 1 milyon kişi hakkmda uyardı. Dts Haberier Servisi — Ceza- yir'de 28 yıl aradan sonra yapılan ilk serbest seçimleri şeriatçı İsla- mi Kurtuluş Cephesi'nin kazan- ması, komşu ülkelerde ve Fransa1 da endişe>-e yol açtı. Cezayır'in sürgündeki eski lideri Ahmct Bin Beila, "darbe" uyarısında bulun- du. Seçim sonuçlanhı açıklayan Ce- zayir tçişleri Bakam Muhammed Salih Muhammedi, lslamı Kurtu- luş Cephesi'nin, belediyelerin yüz- de 55'inden fazlasını kazandtğını bdirtti. Muhammedi, Ulusal Kur- tuluş Cephesi'nin, belediyelerin yüzde 41.64'ünü, Kültür ve De- mokrasi İçin Birlik'in de yüzde 5.65'ini aldığım kaydetti. Içişleri Bakam, tslami Kurtuluş Cephesi'nin 48 ilin 32'sinin bele- diye başkanlığım kazandığmı, Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin 14, Kültür ve Demokrasi İçin Birlik- in bir ilde belediye başkanlığım al- dığım, bir ili de bağımsızlann ka- zandığmı kaydetti. AP'nin haberine göre CezayV- in komşulan Fas ve Tunus'ta ts- lami Kurtuluş Cephesi'nin zaferi kaygı yarattı. Bu ülkeler, radikal İslami akımların, kendi sırurları içinde de güçlenmesinden çekini- yorlar. Cezayir eski Devlet Başkanı Ahmet Bin Beila, 28 yıl sonra ya- pılan demokratik yerel seçimleri sürpriz bir biçimde aşırı dincile- rin kazanmasmdan sonra ulkede bir "darbe olabüecegini" söyledi. Lozan'da sürgunde yaşayan es- ki lider, lsviçre TVsine verdiği de- meçte, seçim sonuçlannı değerlen- dirdi. Bin Bella, "Bu sonuçlardan- sonra ülkemde bir askeri hükunıet darbesi yapılması olasdık dışı degfl" dedi. "Işler böyle giderse ordunun gönün birinde müdabaJe etmeye- cegine ilişkin hiçbir belirti yok" diyen Bin Bella, "Böyle bir şeyi, dbette, 300 küsur bin asker yap- mayacak. Bana gelen haberlere göre 5-6 bin asker bunu yapmaya hazır bekliyor" diye konuştu. Şeriatçı patlama Bin Bella, 1965'teki darbenin- sona ermediğini, o zamanki askeri hareketin, geçen süre içinde "mak- MADANt SEVtNÇLİ — Isfauai Kurtuluş Cephesi'nin lideri Abbasi Madani, seçim zaferinin açüdanmasından sonra başkeni Cezayir'in sokak- lannda taraftarlannı sdamladı. Oylann yüzde 55'inden fazlasını alan cepbe, 32 belediye başkanlıgınıkazandı. (Fotoğraf: Reuter) yaj tazelediğini" söyledi ve Ceza- yir'de, askerlerin "gercek" iktidan ellerinde bulundurmaya devam et- tiklerini söyledi. Paris'ten Sabetay Varol'un bil- dirdiğine göre Cezayir'deki yerel seçim sonuçlan Fransa'da giderek büyüyen kaygılara neden oluyor. 13 milyon seçmen oylanmn yüz- de 54'e yakımnı alan Islamcı Kur- tuluş Cephesi, mevcut parlamen- tonun feshedilerek genel seçimle- re gidilmesini isterken Paris'teki politikacılar ve basın, Fransa'nın bu eski sömürgesinde meydana gelen "şeriatçı patlama"mn se- beplerini araştınyor. Sağ eğilimli Le Quotidien De Paris gazetesi, "Ceıayir tnşaüah" başhğıyla ola- yı okuruna duyurdu. Le Figaro "Cezayir'de dinciler sel gibi taşU" derken Liberation "Kuran FLN'i yenilgjve ugratö" şeklinde bir baş- lık kullandı. Cumhurbaşkanı François Mit- terrand ve Dışişleri Bakam Rotaod Dıunas, yatıştırıcı demeçlerle ye- tindiler. Ancak birinci dereceden iktidar sorumluluğu taşımayan politikacılann açıklamalan, Fran- sa'nın kaygılannı daha net bir şe- kilde dile getirdi. Gunlük gazete- lerde Cezayir yerel seçimleri, bir numaralı haberi teşkil etti. Tüın Fransız gazeteleri gelişmeye geniş yer ayırdı. Fransız Meclisi Dışişleri Komis yonu Başkanı sosyalist milletvekili Micnel Vauzelle, seçim sonuçlan- na ilişkin yorum yapmanın "yer- siz kaçacağını" ifade ederek "Ce- zayir'in siyasal geleceği ne olursa olsun güvenlik, çevresel sorunlar ve işsizlik sonınlan gibi konular- da Akdeniz havzasını hep birlik- te yönlendirmeye mahkûm oldu- ğumuzu hatırlatmak isterim" de- di. Devlet Bakam Roger Bambuck ise "Cezayir'de dinci bağnazlann giiçlenmesmi büyük bir üzüntüy- le izlediğini" belirterek sonucun "laiklik" açısından önemli bir ye- nilgi olduğunu vurguladı. Aşırı sağcı lider Jean Marie Le Pen, "Cezayir'de tslama cepbenin zafe- ri, ulkemiz açısından kapsamlı so- nınlar yaratacak mahiyettedir. Ce- zayir'i terk ederek Avrupa ve özel- UkJe Fransa'ya gelebilecek en az bir milyon kişinin varhğından söz ediliyor" dedi. Le Pen, Cezayir seçimlerinin son on yüın en önemli olayı oldu- ğunu ıddia ederek "Mitterrand, Başbakan Rocard ve Chirac gibi liderlerin yüzbinlerce Cezayirlinin ülkelerini terk etmeye kalkması halinde nasıl önlemler almayı dü- şündttklerini açıklamaya" çağırdı. Ulusal Cephe lideri Jean Marie Le Pen, Kuzey Afrika'daki nüfus pat- lamasına uzunca bir süreden beri dikkat çektiğini ileri sürerek sonuç karşısında şaşırmadığım da sözle- rine ekledi. Cezayir savaşı sırasın- da Fransız paraşütçulerinin korou- tanı olan General Massu ise "ts- lamcılar, Ulusal Kurtuluş Cephe- si'nin ekonomik basansızlığının yol açtığı çatlaktan sızdılar"de- di. Liberation gazetesinin Cezayir yerel seçimlerine aynlan başyazı- sında şöyle deniyor: "Demokrasi bolünmez bir bütündür, seçim so- nuçlan bizde kaygı uyandırabilir, ama bu sonuçiann ilk kez gercek- leşen serbest seçimlerin sandığın- dan çıkan sonuçiar oldoğunu unubnamahyız. FLN (Ulusal Kur- tuluş Cepbesi) arka arkaya iki kez yenilgiye ugradı. tlk yenilgi secim- de oy kullanmayajılardan geldi. Ikinci yenilgi ise İslami Kurtuluş Cephesi'nden. Tek bir serbest ve diirüst seçim, seçim geleneğinin yerleşügini göstermeye yetmez. Aritmetik sonuç ise tslaracı cep- benin iktidara gdecegini kanıtla- maya yetmez. tran haj-alerini dur- madan ortaya atmak, demokrasiji başlan mahkûm etmek olacaktır." Le Figaro ise aynı konuda şöy- le diyor: "Benzer nedenler, benzer sonuçiar dogurdu. FLN tıpkı Do- gn Avrupa'daki komiinist partiler gibi cezalandınldı. Tahrip edilmiş istatistiklerin gizle>emediği bir ekonomik iflasın bedelini ödedi. Şimdi Ceza>irliler ikinci bir çık- maza süreklenme egiiimi taşıyor. Sosyalizmin vaat ettiği mullu ge- lecekten bayal kınklıgına ugrayan- lar geçmişe dört elle sanlıyor. Her soruna basit yanıtlar getiren bir inanca sıgınıyorlar". Gazete, bu gelişme ile tran'da 10 yıl önce olanlar arasında benzerlik kura- rak şöyle devam ediyor: "Fransa cepbenin en onunde bulunuyor. Ülkemiz, tslamcılar iktidara gelir- se Marsilya'ya sığınmaya çalışan binkrce Boat Peopk-' ik bizde ya- şayan Cezayirliler içinden taraftar toplamaya çalışan terörist şebeke- ler arasında çatışma alanı haline gelebilir. Diin Mitterrand seçme- n<n lercihine sajgılı olduğunu belirttı. Yann Jean Marie Le Pen Fransa'da kendine yeni seçmenler kazanabilecek." DUIVKADA BUGUN Avrupa'yı 4 çevik kuvvet'savunacak 'NATO'nun Avrupa ayağı' olarak tahımlanan Batı Avrupa Birliği'nin (BAB), ortak bir Ayrupa ordusu kurulması fikri, giderek daha çok taraftar topluyor. EDİP EMİL ÖYMEN LONDRA — "NATO'nun Av- rnpa ayağı" olarak tanımlanan "Baü Avrupa Biriigi"nin (BAB), iki Almanya'nın birleşmesi ve Amerikan kuvvetlerinin Avrupa'- dan büyük ölçüde geri çekilmesin- den sonra bir Avrupa ordusu ku- rulması fikri, giderek daha çok ta- raftar buluyor. İlk kez BAB Ge- nel Sekreteri VVillem Van Eekden tarafından önerilen fikir daha sonra ABD Başkanı George Bush tarafından da benimsendi ve ABD Savunma Bakam Rkhard Chaney, Brüksel'de mayıs sonunda yapılan NATO Savunma Bakanları Top- lantısı'nda, fikri "yaratıa" diye ta- nımladı. Van Eekelen, ilk aşama- da Batı AJmanya'da konuşlandı- rılmak üzere tngUtere, Hollanda ve Batı Almanya'nın katkısıyla 4-5 bin kişilik bir "çevik kuvvet" öıı- görüyor. Görüş belirten Ingüiz sa- vunma kaynaklan ise üç ülkeden toplam 45 bin kişilik bir kuvvet- ten yana. BAB Genel Sekreteri Van Eeke- len, örgütü oluşturan lngiltere, Fransa, Benelüks ulkeleri, ttalya, Batı Almanya, lspanya ve Porte- kiz'in ortaklaşa bir ordu kurabi- lecekleri görüşünde. Hepsi Avru- pa Topluluğu üyesi olan bu ülke- İerin askeri amaçla bir ortaklık kurmalarımn, siyasal bir örgüt olan AT'ye askeri bir amaç ve gö- rev de yükleyeceğine dikkat çeki- liyor. Van Eekelen, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, "Birleşik Al- manya'nın Avrupa yapısı içinde kalması şarttır. Bu hayatidir" de- di. Ancak AT'nin siyasal niteliği- nin yanı sıra bir de askeri görev yüklenmeye ne ölçüde hazır oldu- ğu henüz meçhul. BAB kaynakla- nysa, "AT'nin varlık nedeni, Av- rupa'da istikrar saglamak ve bir savaşı olanaksız kılmaktır" diyor. Avrupa ordusunun çekirdeği, bazı Batı Avrupa ülkelerinin kendi girişimleriyle ya da ikili anlaşma- larla aslmda atılmış durumda. j yı: tki ülkeden toplam 3.000 ki- şilik ikişer taburdan oluşuyor. 1989'dan beri faal. Fransız kuvveti 1. ordudan, Alman kuvveti ise NATO dışmdaki teritoryal ordu- dan sağlamyor. Almanya'nın gü- neybatısında konuşlandınlan ala- yın komutanlığı iki ulke arasında ikişer yılda bir dönecek. Komuta- nı, halen Fransız General Jean- Pierre Sangeison. F r a n s ı z Ç«vik Kavvetl: 47 bin komandodan oluşan kuv- vet 1983'ten beri faal. Avrupa için- de ve dışında hızla görevlendirile- cek yapıda. Ama esas amaç, ge- rekli olduğunda Alman toprakla- nnda hızlı ve etkin eyleme girişe- bilmek. İBglllz-Fransız Nttkleer G#c«: Her iki ülkenin de Orta Menzilli Nükleer Silahların Sınır- lanması (INF) Antlaşması'na da- hil edilmeyen orta meazilli nükleer füzeleri var. B a g ı m s ı z A v m p a Prog- n w Graba <1EP6): NATO'- nun askeri kanadına üye olmayan Fransa da dahil olmak üzere, NA- TO'nun Avrupalı üyeleri arasında silah üretimini ABD'siz eşgüdünı- lemek ve bir tür Avrupa silah or- tak pazan'oluşturmak amacıyla faal. Türkiye 1991'den itibaren iki yıl süreyle, grubun başkanlığım üstlenecek. Bunlardan ayn olarak birçok Batı Avrupa ülkesi arasında askeri işbirliğini arttırmak ve eşgüdünı- lemek amacıyla ikili anlaşmalar var. Portekiz - lspanya, Italya - tspanya, Fransa - tspanya, Fran- sa - Italya, Fransa - Almanya, ln- giltere - Fransa arasında geçen yıl- larda imzalanan ikili anlaşmalar- dan ayn olarak bazı ülkeler grup 1 laşarak ortak silah uretimine yö- neliyor. Bunun bir örneği de ln- giltere. Batı Almanya, tspanya ve İtalya ortaklığuıdaki Avrupa Sa- vaş Uçağı Projesi (EFA). Ancak pahalıya çıkacağı anlaşılan proje- nin ilerleme olasıhğı zayıf. BAB uyesi olmayan, ama AT üyesi Yunanistan'ın, Avrupa ordu- su fikri karşısındaki tutumu belli değil. Yunanistan da Türkiye ile birlikte 1987'de BAB üydiği için niyet belirtmişti. Aynca geçen yıl Avrupa'da Konvansiyonel Kuvvet Müzakereleri (AKKUM) sırasında BAB'nin, ATnin askeri kanadı kimliğine bürünüyor görünmesi, Türkiye'nin Yunanistan ile birlik- te kanat ülke sayılması Türkiye^ de rahatsızlık yaratmıştı. Bir aşa- mada Türkiye'nin,'üye olmadığı BAB'nin alacağı kararlan, NATO üyesi oluşu nedeniyle kabullen- mek zorunda kalabileceği düşü- nülmüştü. Ancak AKKUM'da da- ha sonra Türkiye'ye "kanatta" de- ğil, Avrupa Alâm'nın 4. bölgesin- de yine Yunanistan, İzlanda ve Norveç'le birlikte yer verildi. Şim- di ise BAB'nin Avrupa ordusu kurması durumunda Türkiye'nin yine "dısanda" kalma olasüığı bu- lunduğu, ifade ediliyor. AUSIRMEN Hodri Meydan Elektrik düğmesine basar basmaz avizenin ampullerinden biri daha atınca, elimde olmadan bir kez daha öfkelendim. Hemen 15 günde bir evin bir yanındaki ampuller bozuluyor- du. Neyse ki bu kez hazırlıklıydık. Yerli sanayiye güven duy- madığımdan yurtdışından gelırken bir kutu ampul getirmiş- tim. Patlayan ampulü çıkarıp yerine Avrupası'nı takarken Se- lim III döneminde yaşamış olan Osmanlı girişimci Ziya Pa- şa'yı (Şair Ziya Paşa ile ilgısi yok) düşünüyordum. Yerli ser- maye geliştırmek, Hayriye armatörleri oluşturmak gibi düşürv celeri olan Selım III döneminde yaşamış bu Müslüman giri- şimcisi, ispermeçet mumu yaparak iç pıyasaya satmayı dü- şünmüş, fakat bir türlü yaptığı mumiann bir süre sonra eği- lip bükülmesini önleyememişti. Sonunda Alfred Zani adlı bir kimyagerin yardımıyta bu işin de üstesinden gelen bizim yerli girişimci, yabancı firmaiarın dampingi ile yıkılıp grtmişti. Aradan iki yüzyıl geçtikten sonra da bakkallardan aldığı- mız yerli mali mumlar bir türlü dik duramayarak kısa sürede pörsüyüp eğildiklerine ve ampuller de kısa sürede bozulduk- larına göre Ziya Paşa ile Alfred Zani'den bu yana çok yol at- mamış yerli üretimcilerimiz. Oysa Türk tarihinin son iki yüz yılı, yerli endüstriyi, yerli burjuvaziyi ve işadamını yetiştirme çabasının öyküsüdür bi- raz da. Osmanlı'nın son zamanlarına damgasını vuran bu çaba, cumhuriyet döneminin büyük bölümünde de yoğun bi- çimde sürmüş, gümrük duvarları, teşvik primlerı, devlet zo- ruyla dizginlenen işçilere verilen ucuz ücretlerle palazlandı- nlmaya çalışılan yerli burjuvazi ve işadamları, iyi giyinen, ra- hat gezen, çok kafa ütüleyen, ama bir türlü dünya standart- larında üretim yapamayan bir görünüm sergilemişlerdir. işa- damlarımız daha çok Avrupa jet-set'inde, Batı burjuvazisly- le bir araya gelmiş, ama ürün standlannda yarışta yaya kal- mışlardır. Kolay kazanılan para, onları her konuda görüş bildirmek, kendilerini ülkenin efendileri sanmak gibi şişinmeci davra- nışlara da itmiştir. Ne yazık ki bu eğilimlerı yalnız sağ parti- lerce değil, kimi sözde sosyal demokratlarca da oldukça pom- palanmıştır, taa ki geçenlerde Turkiye'yi TürkSA sanan bırt- nin, çoğunun hoşuna gitmeyen bir çıkış yapmasına kadar. Eğri oturup doğru konuşup gerçekleri açıkça söylemek ge- rekirse, Türk işadamları, yeryüzünün en düşük ücretlerini ödeyen, en az vergisini veren, en fazia teşvik gören, güm- rük duvarlarıyla korunan ve en kötü malları en yüksek fiyat- lara satan ve yıllar boyu bu akıl almaz statüden yararlandık- ları halde hâlâ dünya standartlarıyla boy ölçüşemeyen kişi- ler olarak görülmektedirler. Bütün bu "marifet"lerin yanı sı- ra Türkiye'de çeşitli alanlarda piyasaya egemen olanlar, fr yatları kendi aralannda anlaşıp saptayarak pahalılık ve errf- lasyonun da önde gelen nedenlerinden birini oluşturdukla- rında, insan ister ıstemez, "Bunlan gümrük duvarlan kaldırarak hizaya getirmek daha doğru olmaz mı?" diye dü- şünmüyor değil. Zaman zaman, kendisine liberal diyen TÖ iktidarının ileri sürdüğü sav da budur. Gerçekte TÖ'nün ekonomik libera- lizm ile bile ilgisi olmadığı konusunu bir kez daha yineleme- yelim. Kurtarma operasyonları ile yandaşlarını kurtaran ve kendisine ram olmayanları yaşatmamak üzere piyasaya mü- dahale eden TÖ, şimdi de işadamlannın genç temsilcisi Cem Boyner'in kendi iktidarına yönelrtiği eleştirilere kızmış, TÜ- SİAD ile Boyner'i kendince hizaya getirmeye çalışıyor. ANAP : tan DYP'ye doğru dümen kırmış olan patronları hizaya getir- mek için tutulacak yol da saptanmıştır. Kızılan patronların uğ- raş dallarına giren mallar dışalım yoluyla ve gümrükler ındi- nlerek yurda sokulacak ve böylece istenmeyen kişiler ceza- landırılacaktır. Boyner'in çıkışlarına öfkelenen iktidarın giri- şimleriyle yakında pıyasada en ünlü yabancı konfeksiyon ürünleri boy gösterecektir. TÖ iktidarının meydan okuma sloganı da hazır "Açtık ka- pıları getirttik her türlü mali, bakalım halk kimi beğenecek?" Ooğrusu biz burada. patronları savunacak değiliz. En dü- şük ücret, en yüksek koruma ile en kötü mali en pahalıya satanın ve vergi olarak vermesi gerekeni cebine atanın ne- den savunucusu olalım ki? Ancak TÖ iktidarına da bir-iki sözümüz olacak. Her şeyden önce demokrasilerde meydan okumak böyle olmaz. Gümrük duvarını kaldıran İş Yasası'ndaki engeli de Siya- sal Parti Yasası'ndaki sendikalaşmanın önündeki, Ceza Ya- sası'ndaki engelleri de kaJdırın ki her şey özgürce saptana- bilsin. Ama bir iktidarın bununla da yetinmemesi, kendisine ka- fa tutan patronlara uyguladığı "hodri meydan çağrısım" si- yasi alanda da uygulaması gerekir. Nasıl mı? Çok basit. Nasıl ki Burberry's ile vakko'yıı, Cardin ile Beymen'i eşit koşullarda meydana salıp halkın yeğlemesine sunuyorsanız aynı şekilde, TÖ ile Sülü'yü, Akbulut ile Baykal'ı. Ecevrt ile İnönü'yü, yani kısacası siyaset piyasasındaki tüm önde ge- lenleri, aralannda kendileri de olmak üzere salarlar alana ve sonra sorarlar halka: —Hangisini istiyorsun? işte ben "hodri meydan" çıkışı diye buna derim. Ne dersiniz. devletin gücünü patronlara karşı, benden olan benden olmayan diye ayrımla kullanan ve şimdi de sırtını dev- lete dayayıp genç Boyner'i cezalandırmaya kalkan ANAP'lı- lar, var mısınız böyle bir meydan okumaya. BİRDEN FAZLA GÖZLÜĞE PAYDOS Her mesafeden NET ve RAHAT görüntü KUZ OPTİK• Yüksek numara. kalın cam kullananlara İNCE-HAFİF organik ve natûrel camlar. • Yakın gözlüğü kullananlara VARİLUX camlar. • Yansıtmayan (ENTSPİEGELT) kaplamalı, orıjinal-kaliteli ve nitelikli tüm camların en mükemmel uygulamaları KUZ OPTİK laboratuarında yapılır. GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ VE SAAT ÇEŞİTLERİ KUZ OPTİK'te. • Marmara Ünıversitesi ile tüm birimleri mensupları ve öğrencileri. • Sigortahlar, Tüm Emekliler (Askeriye dahil) • 1. Ordu Mensgpları Gözlüklerınız anlaşmaya uygun yapılır. Aksaray Nışanlaş Aksaray Beyazıt nc.i.«ı Erenkoy Yerallı Çarşıa No.119 Tel 589 10 26 Valıkonağı Cad No!11 Tel 174 95 94 M Kemalpaşa Cad No21/3 Tel 523 97 70 Yecııçenler Cad No61 Tel 517 15*3 Bağöat Cad N O 3 1 1 Tel 358 20 07
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle