Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 HAZÎRAN 1990 CUMHURtYET/17
HAVA DURUMU TURKİYETJE BUGUN
Meteorotofi Genel Mûdürtüğu'n-
den alınan bilgiye göre yurdun ku-
zey kesimleri parçalı bulutlu. or-
ta ve doğu Karadeniz, ıç Anado-
lu'nun kuzeydoğusu ile doğu Ana-
dolu'nun kuzeyı sağanak ve yer
yer gökgûrültülü sağanaK yağış-
fı, diğer yerler az bulutlu ve açık
geçecek HAVA SICAKLIĞI Yağış
alan yerierte değışmeyecefc. Ûtekı
yerierde bıraz artacak RÜZGÂR:
Kuzey ve batı yönlerden haflf. ara
sıra orta kuvvette esecek. Denız-
Ierimi2de rûzgâr, Karadenız. Mar-
mara ve Ege'de yıldız ve karayel-
den, Akdenız'de kıble ve lodostan
Adana
3 ila 5, açıklarda 6 kuvvetinde. saatte 10 ila 21. açıklarda
27 denizmilı hızia esecek. DaJga yûksekliğı 05 ila 15. açık-
larda 2 m görûş uzaklığı 10 km. yağış anında 3-5 km do-
layında bulunacak. Van Gölü'nde hava. Parçalı bulutlu ge-
çecek,
Adıyaman
Vyon
A{n
Anlara
Anakya
AnBfya
Artvtn
A0«ı
Battear
B*c*
Bmgöl
e«s
Bolu
Bura
ÇjnaWol€
Çorum
Oend
34° 23° UıyartHkır A
27°17° Edme B
36° 23° Erancan B
28° 12° Erajnjm B
28° 11° Eskjsettır B
29° 15° Gaaamep A
30°23°Guısıın Y
36o
1«°GûmûşhaneY
22°14°H*fc!n B
38°19"lspjrB A
34° 16° bbnbul B
28° 15° bmır A
34°W°Kare B
36° 19° Kastvmnu B
26° 10° Kaysen B
32° 16° Kırtdvti B
27°17°Kona B
26° 9°Kubhya A
3S°21°Mtt B
37° 23° Manısa
29°ie°KMaraş
29° 13° Mersın
25° 7°Muila
28° 13° Muş
37» 24° Nljde
22°W>0nlu
2«°10°RfeB
29° 18° Samsun
30°13°S«ft
26°tS°Sınop
35°22°Sıvas
25° 8°Wortia0
25° 9°tabaxi
29° 9°faicei
28°17°Uşak
30° 12° Van
28° 12° ttızıjat
34° 19° ZonguUak
A 36° 20°
A 34° 21°
A 28° 24°
A 35° 17°
B 31° 16°
B 27° 12°
Y 22° 16°
Y 23° 15°
Y 22° 15°
A 37° 22°
B 22° 15°
B 26° 12°
B 28° 17°
Y 23° 15°
B 33° 17°
A 31° 14°
B 27° 15°
B 28° 13°
B 23° 17°
itaıt A-açık B-buiullu Guüneşt K-fcart S-ssl Yyajmurtu
Helsinkı ^
Lenmgrad J
OUNYADA BUGUN
Amskfdam B 17°
Amman B 34°
Atına
Bagdat
Barcekvıa
Basel
Bdgrad
Bnteel
Budapeşts
Cenevre
Cezayir
&dde
Duba
Frankfurt
Gme
tahre
KopenOag
Kân
Lefto»
6 29°
A 43°
Y 25°
Y 18°
Y 20»
Y 19°
B 18°
B 17°
Y 21°
Y 17°
B 30°
A 43°
A 42°
B 18°
A 31°
B 17°
B 32°
B 23°
B 18°
A 30°
Lenngrad
Londra
Madnd
M.tano
Montreal
Mostora
Müritı
NmYoric
Oslo
Pans
Prag
Rıyad
Roma
Sam
İ S I A K V
Tunus
Varşon
Venafk
viyana
Y 18°
B 16°
Y 26°
B 22°
A 27°
Y 13°
Y ie°
A 28°
B 24°
B 17°
Y 18°
A 43°
Y 19°
B 36°
A 3 r
A 33°
Y 18°
Y 19°
A 20°
VtertngtonB 23°
Zûnh Y 18°
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Kale kusatmalann-
da ağır taş gülle fırlat-
makta kullanılan ba-
sit bir sava aracı. 2/
Havva'nın Batı dille-
rindeki adı... Gözlem.
3/ Kale, hisar... Beril-
yum elementinin sim-
gesi. 4/ Bir bağlaç...
Mezopotamya'da ku-
rulmuş eski bir kral-
hk. 5/ Motorlu araç-
lann dektriğini sağla-
yan aygıt... Anız ölçu-
sünde kısa okunması
gereken bir heceyi,
kalıba uydurmak icin uzatma. 6/ Bir
tür deniz taşımacüığı... Telli balıkçıl. 7/
Rütbesiz asker... Kimileri uğur sayar...
Kara Kuvvetleri'nin kısa yaalışı. 8/
Trabzon'un bir Uçesi. 9/ Voleybol ve te-
niste küt inme.. Hekimlikte "bulgu"
anlamında kullanılan sözcük.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kiralanan yük hayvanı. 2/ Banka-
da hesabı olanlara gonderilen ödeme
ya da çekme mektubu... Kişiier arasın-
da gözetilen saygı sırası. 3/ Bir ya da iki milimlik pili... Radyum
elementinin simgesı. 4/ Eylemieri olumsuz yapmakta kullanılan ek...
Burdur ilinde bir baraj. 5/ Seciye, karakter... Bir renk. 6/ Vücutça
ve ruhça dayanıksız olanlar için kullanılan bir alay sözü. 7/ Sa-
hip... Uzakdoğu'da yetişen bazı ağaçlardan elde edilen ve cila işle-
rinde kullanılan bir tür zamk... Şarkı, türkü. 8/ I. Dünya Savaşı'n-
da Osmanh ordusunda kullanılmış, şapkaya benzer bir tür başlık.
9/ Bir yerde toplanma.
60 Y1L ÖNCE Cumhuriyet
Çanakkale Abidesi
15 HAZİRAN 1930
Şehitleri imar cerniyeti dün toplanarak Çanakkale'de
yapılacak abide hakkmda müzakeratta bulunmuştur.
Cemiyet esasen bir kaç sene evvel Çanakkale'de bir abide
yapmağa karar vermişti. Fakat o zaman mali sebeplerden
doiayı bu karar hemen mevkii tatbika konamamıştı.
Cemiyet bu defa abidenin inşasına kat'i surette karar
vermiştir.
Abidenin Çanakkale'nin en çok şehit verdiğimiz bir yerinde
yapılması takarrur etmiştir. Bilhassa abide Boğazdan geçen
gernilerden görünebilecek derecede büyük ve yuksek
olacaktır. tnşaat için lüzumu olan tahsisat temin edilmek
üzeredir. Yakında abidenin krokisi yapılacaktır. Şehitleri
imar cemiyeti yakında tekrar toplanarak son kararlarını
verecektir.
a Şehitlikleri imar cemjveti 14
ağustosta Çanakkafe * "^
şehitliklerini ziyaret için bir
seyahat tertip etmiştir. Bu
husus için hazırlanan vapur 14
ağustos perşembe günü saat
16 da nbümdan hareket
ederek Gelibolu Çanakkale'ye
uğrıyacak, merasirae iştirak
etmek istiyenleri alacaktır.
Avdette de gene buralara
uğnyarak tstanbul'a dönecek
ve cumartesi saat 7 de rıhtıma
yanaşacaktır.
Cuma günü merasim mahallinde şehitler selâmlan'acak,
Cevdet Kerim Bey tarafından Çanakkale muharebesi
hakkında bir konferans verilecektir. Müteakıben muhtelif
hitabeler söylenecek, dini merasim yapılacaktır. Vapurda bir
askeri bando bulunacaktır.
İmar cemiyeti geçen senelerin verdiği tecrübelerine göre
tedabir alarak seyahate iştirak edenlerin istirahatini tam
surette temine çalışacaktır.
Şehitlikleri imar cemiyeti çok hayırlı bir iş üzerinde
çalışmaktadır. Vatan için kendilerini kurban vermiş
kardeşlerimizi lâyık oldukları mamur ve kutsî bir çevre içine
almak, onlann kızıl kanlarını ilelebet yaşatmak gibi
faziletkâr mesaisinde cemiyete yardım etmek herkese
borctur.
3 0 YIL ONCE Cumhuriyet
Basın sözcüsünün
konuşması
Numan Esin
15 HAZİRAN 1960
Milli Komite basm sözcülerinden
Kurmay Yüzbası Numan Esin, bu
sabah tertiplenen bir basm
toplantısmda çeşitli sualleri
cevaplandırmış ve şunlan söylemiştir:
"— Geçici Anayasanm ilanı, Milli-
Birlik Komitesinin kendisini hukuk
devleti içinde gördüğünün bir dehü,
vâkıasıdır. Milli Birlik Komitesi bu
Geçici Anayasayı kabul etmekle kendisini hukuki esaslaı
dahilinde tahdit etmiştir. Zannediyorum ki, tarihte iktidarı
bir darbe ile deviren hareket, on beş gün sonra kendisini
hukuki bir sisteme bağlamak imkânını bulamamıştır. Biz
bunun istisnası olmakla müftehiriz. Ulu milletimize
verdifimiz şeref, namus ve mukaddesat andı ile samimiyet
ve hüsnüniyetimizi bir defa daha ortaya koymuş
bulunuyoruz. Hareketimiz yapıldığı andan itibaren hukuka
ve ilme son derece hürmetkârdır. Kuvvetimizi kendimizden
değil, ilimden ve vatandaşlanmızın samimiyet ve
olgunluğundan alıyonız. İlme dayandığımızın pek çok delili
ortadadır. Nitekim hareketimizin vukuundan hemen bir kaç
saat sonra bir Anayasa Komisyonunun en muteber ilmi
zevat ile teşkil edilmiş bulunması keza attığımız her adımda
daima ilmi otoritelerle devamlı temas halinde bulunmamız
meydandadır. Türk milleti, milli birlik ruhu içinde tarafsız
bir idarenin bütün nimetlerinden fâydalanmaya başlamıştır.
Gayemiz ayıncı olmak değil, birleştirici olmak, vatandaşlar
arasmdaki her türlü ihtilâfları tarafsız namus, ehliyet ve
fazilet esaslan içinde halletmek olacaktırî'
GEÇEN YBL BUGÜNc
Sigara yasağı
15 HAZİRAN 1989
Kapalı yerde sigara içilmesini yasaklayan yasa önerisi dün
TBMM Adalet Komisyonu'ndan geçti. Sağlık, eğitim-
öğretim ve kültür hizmeti veren yerlerle, spor salonlarında
ve toplu taşımacılık yapılan her türlü nakil vasıtaları ve
bunların bekleme salonlarında sigara içilmesi yasaklanırken,
"Resmi kurum ve kuruluşlarda sigara yasağı" öneriden
çıkarıldı. Kapalı yerlerde sigara yasağına uymayanlara 10 bin
lira para cezası verilecek.
1ARTISMA
mu? Psikîyalrist mi? Sorusuna Yanrt
Halen özveriyle mesleklerini icra etmeye çabşan klinik
psikologların sayısı da iletildiği kadar az değildir. Meselenin
çıkış noktası kanımızca hastanelerdeki idari yetkiler ile
mesleki yetkilerin birbirine kanştırılmasmdan
kaynaklanmaktadır.
de dört yü, uzmanlıkta en az iki yıl, doktora-
da en az üç yıl olmak uzere toplam dokuz yıl
insanın psiİco-sosyal boyutlarırun teorik ve
pratik eğitimini "sistemli egitim" programla-
n içerisinde alırlar. Klinik psikolog unvanı,
ruhsal bozukluklann teşhisi, psikoterapisi ve
bilimsel araştırmalaruıda bağımsız karar ver-
me ve uygulama yetkisini içerir. Buna karşın
psikiyatristler tıp lisans programlarında insa-
nın psiko-sosyal boyutlanyla ilgili herhangi bir
öğretim görmezler. Psikiyatri uzmanlık eğiti-
minde ise gerek teşhis gerekse psikoterapiyle
ilgili bilgileri pratikte, usta-çırak ilişkisi için-
de öğrcnirler. Sistemli bir lisansüstü progra-
mı oluşturmayan bu eğitımde temel araştırma
eğitimi de programlarda yer almamaktadır.
Durum böyle iken, psikiyatristlerin kendi bilgi
ve becerileri dışında birçok toplumsal sorun
hakkında beyanat verdiğini, bir kısminın psi-
kolog unvanını kullandığını ve mesleki etik ku-
rallannı ihlal ettikleri de gözlenen bir gerçek-
tir.
2000'li yıllaıın eşiğindeki ülkemizde klinik
psikologların özerk çalışma yetkileri olmayan,
31 Mayıs 1990 tarihinde bir gnıp psikiyat-
ristin "Psikolog rau? Psikryatrist mi?" başlıklı
yazılannda gerek basm gerekse TRTde bu iki
meslekle ilgili kavram kargaşasmdan söz edil-
mekteydi. Psikologlar olarak biz de psikiyat-
ristlerin temelde tıp eğitimi, psikologların ise
sosyal bilim kökenli olduğunun vurgulanma-
sının önemle üzerinde duruyonız. Kamuda bu
yöndeki ayrımın kesinleştirilmesi gereklidir.
Ruh sağlığı hizmeti veren psikologlar hekim-
likle ilgili hiçbir "organik" tedavi yapma ve
müdahalede (ilaç vb.) bulunma yetkisine sa-
hip değildirler. Ancak iki meslek arasında ay-
rımlan yapmadan bu denli titiz olan yazarla-
rın, metinde bilimsel objektifliğe yakışmaya-
cak yanlı ve kişisel açıklamalara da yer ver-
melerini şaskınlıkla karşıladık. örnef in, psi-
kiyatristin vakalarmı "bio-pslko-sosyal" bo-
yutta değerlendirme ve psikoterapi uygulama-
sında "ilk ve son" yetkili olması gibi. Bu ne-
denle yazarlan bilgilendirme ve kamuyu yu-
kanda beürtilen hususlarda aydınlatmayı mes-
lek derneğimiz adına bir görev addediyoruz.
Klinik psikologlar üniversite lisans eğitimin-
Kav^*auı Kargaşası
31.5.1990 Cumhuriyet Gazetesi "Tartışma" bölümünde,
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastahklan Hastanesi psikiyatri şef,
uzman ve asistanlarının "Psikolog mu, Psikiyatrist mi?"
başlıklı yazısına cevaptır.
Kamuoyunu, psikoloji ve psikiyatri arasın-
da fark, dolayısıyla psikolog ve psikiyatrist-
lerin çalışma alanlan yönünden bilgılendirrnek
ve kavram kanşıklığına son vermek amacına
yönelik olduğunu ifade eden bu yazıda; biz,
Bakırköy Akıl Hastanesi'nde çauşan psikolog-
ların ilk dikkatini çeken nokta; aynı kavram
kanşıklığından şikâyetçi olan psikologların bu
açıklayıcı olduğu savunulan yazıdan bilgile-
rinin olmaması ve imzalanna başvunümama-
sı, aynı zamanda ancak hastanenin bir kısım
şef, uzman ve asistanlarının imzalarının bu-
lunduğu halde, bu yazırun tüm hastane psiki-
yatristlerinin katüımı gibi sunulmasıdır.
Bu tek yönlü yazı ve içeriği, gerçek amacın
bir aydınlatmadan öte olduğu izlenlmini uyan-
dırmaktadır.
Bu yazıda, psikolog ve psikiyatristin eğiti-
mi ile ilgili açıklayıcı bilgi tabii ki doğnıdur.
Ancak, klinikte çalışan psikologlar, gerek pra-
tik alanda gerekse çeşitli psikoterapötik yak-
laşunlan öğrenerek meslek içi eğitimlerini sür-
dürmekledirler. Bu bağlamda, çalışma alan-
lan ile ilgili sırurlandırmaJar ve kavram karı-
şıklığından sadece psikologların maddi ve ma-
nevi kazanç sağlaması ile ilgili kanı uyandı-
ran mesailar deontoloji anlayışına aykındır ve
yanıltıcıdır.
tnsanın bio-psiko-sosyal bir varhk olduğu
değişmez gerçeğini ortaya koyduktan sonra,
psikiyatristin her üç boyutta da tedavi ile il-
gili yaklaşımda ilk ve son yetkili olduğunu tar-
tışmasız savunmak, çağdaş tıp ve bu kapsam
içinde çağdaş psikiyatri anlayışına aykındır.
Şöyle ki; psikiyatri servislerinde, psikiyatrist,
psikolog, sosyal çalışmacı, psikiyatrik hemşi-
reden oluşan ekip karşılıklı görüşlerini orta-
ya koyarak hastaya yöneük tam ve tedaviye ka-
rar verirler. Bunun dışındaki çahşmalarda, psi-
kiyatrist, ruh hastalarının ancak biyolojik te-
davisinde (ilaçla) ilk ve son yetkilidir. Fakat
iddia edildiği gibi ruhsal bozukluklann (psi-
sadece teşhis testleri veren, psikoterapiyi an-
cak hekim denetiminde yapabilen bir uzman
grubu olarak tarutılması esef verici bir yanılt-
madır. Gelişmiş ülkelerde tkinci Dünya Sava-
şı'ndan sonra gelişmekte olan ülkelerin önemli
bir kısmında yirmi yıl önce klinik psikolog-
ların özerk bir meslek grubu olarak hizmet
vermeleri yasalarla sağlanmıştır. Ülkemizde ise
çağdaş koşulları içeren benzer yasa teklifleri
Sağlık Bakanlıgı bünyesinde devamh engellerle
karşılanmıstır.
Sonucta Tiirk klinik psikologlarından aam-
sanmayacak bir grup yurtdışında çalışma ter-
cihine zorlanmışlardır. Halen özveriyle rnes-
leklerini icra etmeye çalışan klinik psikolog-
ların sayısı da iletildiği kadar az değildir. Me-
selenin çıkış noktası kanımızca hastanelerde-
ki idari yetkiler ile mesleki yetkilerin birbiri-
ne karıştırılmasından kaynaklanmaktadır.
Çözüm ise ayn ayrı değerli hizmet katkıla-
n olan iki uzmanlık dalının, ruh sağlığı hiz-
met alanına daha çok sayıda ve daha kaliteli
hizmet sunmasıdır. Nitekim bu iş düzenini
sağlamış üniversite psikiyatri kliniklerimiz var-
dır. Yazarlara önerimiz haberdar olmadıklan
bu olgulan yakından gözlemeleri ve kendile-
rinden yanılgılarını değiştirme fırsaünı esir-
gememeleridir.
800 iiye adına
Psikologlar Dernegi Yönetim Kurolu
kolojik problemler, bunalım, stres vs...) teda-
visinde ilk ve son yetkili psikiyatrist değildir.
Psikoterapötik yaklaşımlarda (davranıs, biliş-
sel, aile ve tüm grup psikoterapilerinde vb..)
eğitimi almak koşulu ile ki bu koşul psikiyat-
ristler için de geçerlidir, psikolog, sosyal ça-
lışmacı, psikiyatrik hemşire vs. gibi meslek sa-
hipleri de yetkilidir. Bunun dışırfÖa bir anla-
yış çağdaş psikiyatriye ve ayrıca demokratik
ilkelere ters düşmektedir. Bu gerçek bilgilen-
dirmelerden sonra her iki mesleğin de aynı say-
gınlığa ve yetkiye sahip olduğu ortaya çıkar.
Psikiyatristlerin alanına giren psikologlar ka-
dar, "Psikolog gözü ile" diye adlandırüan baş-
lıklar altında psikiyatristlerin de hatta pratis-
yen hekimlerin de kendilerini basm ve TRTde
îanse etmeleri, bizleri rahatsız etmektedir. Bu
tutum içinde olan her iki meslek mensuplan
da kendi mesleklerine saygısi olmadığı kanı-
sını bizde uyandırmaktadır. Aynı konuda, sö-
zü edilen yazıyı yazanlann rahatsız olmama-
sı anlamhdır.
Biz, Bakırköy Akıl Hastanesi'nde çalışan
psikologlar olarak uyandırılmaya çahşilan iz-
lenimlere rağmen aynı hastanede çalışan psi-
kiyatristlerin büyuk bir çoğunluğu ile karşı-
lıklı olarak mesleki sınırlann bilinci içinde ça-
lıştığımız inancındayız. Kavram kargaşalığmı
düzeltmek amacı ile yazıldığı ileri sürülen ya-
zının maalesef kavram kargaşasım daha faz-
la arttırdığını ve çarpıttığını gördüğümüz için
toplumu aydınlatmak amacı ile bu yazıyı yaz-
ma gereğini duyduk. Saygılarımızla.
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastahklan
Hastanesi Psikologlan
Güzel insan, can dost
MEHMET
AUÇETlN'i
yitinnenin büyük üzüntüsü
içindeylz.
Anın öniinde saygı duyuyonız.
StBEL-ERDAL ATÇEKEN
VEFAT
ECZACI
MEHMET AÜ ÇETİN
Senin ölümüne inanmak güç geliyor.
SENİ hep anacağız.
AKRABAL4REV: HASAN ÇEIİK, AHMET ÇEIİK, VAHAP
ÇELİK. MEHMET ÇEIİK. HASAN ASLAN. A. RIZA ASL.4N.
MUSTAFA ÇES AR. A1İ BARUT, CELAL AKGÜL
Sevgili Dostumuz
MEHMET ALİ ÇETİN
elim bir traflk kazasıyla aramızdan aynldı. Yeri
doldunılamayacak bir devrimciydi.
Saygıyla anıyonız.
ARKADAŞLARI: GÜRBÜZ AKYÜZ,
MEHMET AYÇtÇEK. ADNAN
BOSTANCIOCLU, AKİF ÇOLAK, HAKKI
ZABQ
tyi insan, değerli dost,
Devrimci Arkadaşımız
MEHMET AIİ ÇETİN'i
trafik kazasında kaybettik.
Ailesinin ve tüm dostlannın başı sağolsun.
ANKARA'DAKÎ ARKADAŞLARI ADINA
AHMET BAL
KIRKLARELİ CAM SANAYtt A.Ş.'DEN
TASARRUF SAHÎPLERİNE
DUYURUDUR
Şirketimizce azami brüt °7o59 oram üzerinden iskonto edilmek
suretiyle ihraç edilecek A tipi, 360 gün vadeli, 3. tertip 2. seri
5.000.000.000.— TL. tutanndaki finansman bonolan 15.6.1990
tarihinden itibaren 10 iş günü süre ile satışına aracılık eden, Ca-
miş Menkul Değerler A.Ş. tarafından aşağıda beürtilen adresinde
satışına sunulacaktır.
Bu finansman bonolanrun halka arzı, Sermaye Piyasası Ku-
rulu tarafından 2499 sayılı Kanun ve 86/11130 sayılı Bakanlar
Kurulu Karan'na dayamlarak çıkanlan Seri III. No. 4 sayılı Teb-
liğ uyarınca verilen 21.2.1990 tarih ve FB.5/K-2 sayüı izne da-
yanmaktadır. Ancak bu izin, finansman bonolarımızın ve Or-
taklığımızın Kurul ya da Karnu'ca tekaffülü anlamına gelmez.
1. Ortakbğın Odenmiş Sermayesi: 42.500.000.000.— TL.
2. Izahnamenin Tescil Tarihi : 23.3.1990
3. a) Finansman Bonolannın Vade
Tarihi : 10.6.1991
b) Kupürler Itibariyle Dağılımı;
KUPÜR DEGERİ (TL.) ADET TUTARI (TL.)
1.000.000 1.000 1.000.000.000.—
5.000.000 400 2.000.000.000.—
10.000.000 200 2.000.000.000.—
TOPLAM: 1.600 5.000.000.000.—
4. Finansman Bonolannın
ödenmesini Garanti Eden
Banka : Yoktur.
5. Satış Süresinin Birinci
Günündeki Net Oran
Üzerinden tskonto Edilmiş
Satış Fiyatı:
1.000.000.— TL.'lik kupür 654.429.— TL.
5.000.000.— TL. kupür 3.272.144.— TL.
10.000.000.— TL.'lik kupür 6.544.288.— TL.
6. Satışın Yapılacağı Yer Cami? Menkul Değerler A.Ş.
Barbaros Bulvan No. 125
Camhan, Balmumcu -
Beşiktaş /. ISTANBUL.
GÜLAY BECEREN
İÇİN EL ELE
1 Mayıs günü yaralanarak sakatlanan GÜLAY
BECEREN'in tekrar sağlığına kavuşması için,
anlamlı bu günde, insan sevgisini yüreğinde taşıyan
ve çağından sorumlu olan, kişi ve kuruluşlar ile
işçileri ve tüm partilileri bu kampanyaya katktda
bulunmaya, dayanışma göstermeye çağırıyoruz...
Banka Hesabı: Gülay Beceren T.C. Ziraat Bankası
Taksim Şb.
Hesap No: 30003/203999-3
SHP ANKARA İL BAŞKANLIĞI
"İŞÇİ KOMİSYONU"
ANKARA...ANKA
MUŞERREF HEKİMOĞLU
Geceleyin
Kimi zaman insan olmaktan utanıyor musunuz? Bir eziklik duy-
muyor musunuz? Uykunuz bölünmüyor mu karanlık bastırmı-
yor mu? Karanlığın ötesınde daha kara tablolar seyretmiyor mu-
sunuz? Şırnak'ta, Dereler köyünde, Çevrimli'de, kısaca Güney-
doğu'nun dağında, taşında yasanan kanlı olaylar bıçak gibi sap-
lanmıyor mu yüreğinlze? Yaşama sevinciniz, umudunuz, özJe-
miniz solmuyor mu?
Ara sıra genç arkadaşlarımla konuşuruz. Benim kuşağıma
özenmekten söz ederler. Bizim yaşadığımız olayları. coşkuları
masal türü dinlemekten yakınırlar. Ulusal bir bayramın sevinct-
ni yeterl kadar hissedemedikterini açıklarlar Haksız değiller. Ulu-
sal bayramlar bilinçle kuttanırsa coşku verebilir. Oysa o bilinç
azalıyor giderek. O bilinci yaşatmak çabası yerine azaltmak ça-
bası, politika ağır basıyor.
1920'terde doğanlar bilinçle kutladılar ulusal bayramlan. Ulusal
egemenlhği. cumhuriyetin temel ilkelerini, laikliği yaşayarak coşku
duydular Ulusal marşları ciğerleri yırtılırcasına söylediler. 19 Ma-
yıslarda alanlara sevinçle, övünçle koştular. O kuşak azınlıkta
bugün. Ama 1940 kuşağına da o bilinçli kuşak boyverdi bence.
Cumhuriyet kuşağından etkilenen kuşak da 1960 yılında alan-
lan dolduran, Atatürk ilkelerinden uzaklaşanları uyaran kuşak.
1961 Anayasası'na umutla bakan kuşak. TİP'in Ankara ve İstan-
bul mitingleri geliyor gözümün önüne. Alanlan dalgalandıran ka-
labalığı gençler oluşturjyor 196O'lı yıllarda. Demokratik savaş-
ta güzel bir soluk duyuruyor.
O soluk kesildi sonra! Genç kuşaklara suskunluk öngörükJû
neredeyse. Düşünce ortamından, sanat ortamından uzaklaşa-
rak spor alanlarına yöneltildiler. Oysa konuştukları zaman çok
sözleri var. Milli Eğitim Bakanı Akyol ile TV'de bir açıkoturumda
konuşan genç öğrencileri dinlediniz mi? Sorunlannı, beklenti-
lerini ne güzel dile getirdiler. Bu genç üniversiteliler öteki ülke
sorunlarına nasıl bakıyor, neler düşünüyorlar acaba? Örneğin
a Güneydoğu olaylarına nasıl bakıyorlar? O gençlerden kimi ka-
mu görevinde çalışacak yarın, bir bakanlıkta ya da yerel yöne-
timde, belki de Güneydoğu illerinde. O görev ve sorumluluğu
nasıl ûstlenecekler? TV'de ya da gazetede kanlı olayları öğreni-
yorlar yalnızca, ulusal sınıriarımız içinde bir savaş yaşandığını
biliyoriar ve geleceğe kuşkusuz kaygıyla bakıyorlar. 6u kaygıyı
nasıl aşacaklar? Onlara barış içinde bir ülke bırakamazsak or-
tak bir sorumluluğumuz olmayacak mı? Yarın bizi suçlamaya-
caklar mı ve yarın çok geç olmayacak mı?
Bu sorulara takılınca uyku da yok, durak da!
Oysa kimi kişiier hâlâ uykuda değil mi? Başbakan ve bakan-
lar olayı kınıyor, muhalefet hükümeti suçluyor, bir plak durma-
dan çalınır gibi, ama sorunun özüne, gerçek çözümlere yöne-
len bir ses yok, gerçekçi politika üretilemiyor. Son olay nedeniy-
le Başbakan Akbulut ve DYP liderinin konuşmaları da bana ters
geldi doğrusu. Sayın Demirel her zamanki gibi hükümetin isti-
fasını öneriyor. Sayın Akbulut, Demirel'in başbakanlığı dönemin-
de günde kaç kişinin öldüğünü anımsatıyor! Bunların kime ya-
rarı var acaba? Güneydoğu olayları birden başveren olaylar de-
ğil. Partiler birbirlerini suçlayacakları yerde, olayı gerçek boyut-
larıyla değerlendirip, gerçekçi çözümlere yönelseler, yarına do-
nük sağlıklı bir politika üretseler, daha iyi olmaz mı acaba?
Oysa ancak laf üretiyorlar!
Yalnız Güneydoğu da değil, her yerde, her konuda, her sorun-
da aynı şey. Ancak laf üretenler kulakları aşındırsalar da belli
bir duyarlığı aşındıramıyorlar. Tersine, o duyarlık giderek derirv
leşıyor Toplumda büyük bir beklenti var. Geceleri uykusu kacan-
lar. kafaları sorulara takılanlar. Genç kuşaklar yarını açık seçik
görmek istiyor, yaşlı kuşaklardan masal türü dinlediklerinin ger-
çeğini yaşamak özlemini duyuyoıiar, ulusal bağımsızlığı, ege-
menliği, demokratiK hak ve özgürlükleri yaşamak istiyoriar. Sevgi
istiyorlar, ilgi istiyoriar. Yalnızlıktan hoşlanmıyorlar. Biz hoşlaru-
yor muyuz? Yalnızlıktan, sevgisizlikten, boşluktan, havada kırık
^kanatlarla dalgalanmaktan kim hoşlanır! İnsana sevgi duyulan
bir ülkede daha mutlu yaşanır kuşkusuz, yalnızlık hissedilmez,
kanatlar kırılmaz. İnsan onurunu kıran olaylar yaşanmaz, insa-
na eziklik veren politikalar üretilmez, ulusal duygularımızı zede-
leyen ödûnter verilmez.
İnsan sevgisi olan bir ülkede her şey insana mutluluk veren,
onur veren, güven veren bir doğrultuda gelişir. Ülkenln en uç
köşesinde bir dağ başında bile korku duyulmaz! Olaylar savaş-
la değil, barışla gelişir, güzelleşir.
Tersine, gelişmeler insanlığımızı unutturmasın bize! İç potitt-
kada hak ve özgüriüklerden ödünler, ekonomik politikada ulu-
sal varlığımıza, özkaynaklanmıza, emeğimize, alın terimize ters
ödünler, dış politikada bağımsızlığımıza ters ödünler, kişiliğimi-
zi bulmak için yolumuzu aydınlatıyor durmadan. Bizı uyarıyor.
Kuşkusuz mutlu bir yolculuk değil, ama aydınlığa ulaşabiliriz bu
yolda.
İnsan olmanın bilinci ve onuruyla yürüyerek.
ÇAUŞANLARIN
SORULAR1/SORUNLARI
YHMAZŞtPAL
"largıtay'ın Işığında"
SORU: Bcn, 65 yaşında amelivatia midesinin dörtte üçiı, on ild
pannak bağırsağı ve dalağı tamameo alınmts, kaç yıl-
Iık ömrii kaldıgı bilinmeyen bir vatandaşım. 43 yaşın-
daki büyük oglum kalbinden agır hasta olduğa içi»
tahsildeki iki çocuğu, kansı ve kendisi, ben ve kanm
altı niifusa bakmak zorundayım.
1969 yılında Avusturya'ya turist otarak gittim ve orada
165 gün çalıştıktan sonra Almanya'ya geçtim. Alman-
ya'da da 5940 gün çalıştıktan sonra yurda kesin dönöş
yaptım. Hastaltğım nedeniyle bana bir miktar ayfak bag-
landı.
1978 yılında yüriiriükte olan 2147 sayılı yasaya göre
yurtdışındaki hizmetlerimi borçlanmak için basvnrdun
ve borcumu 4.320 Alman Markı olarak ödedim.
1988 yılında asgari ücretten bana ayhk bağladıtar. An-
cak bir sure sonra Avustarya'da çalıştığım 165 gini bil-
dirmediğim için yaptığım borçlanmayi iptal edip,
ayiığımı kestikleri gibi fazla ödediklerini söyledikleri,
3 milyon 200 bin lirayı da geri istediler. Gerekçe olarak
da "Sizin dosyanızın tetkikinde. Avusturya'da çalışma-
lannızın olduğu, ancak bu çauşmalardan hiç bahsetme-
diğiniz anlasılmış olup, 2147 saynlı kanuna göre yapılu
borçlanma işleminiz, anılan kanunun uygulama esas-
lan hakkındaki yönetmeliğin 6/ b maddesine göre iptal
edflmiştir" denildi. Oysa ki ben inanınız Avusturya'da-
ki çalışmamı, çok az oldafn için anutranştum. Bu ne-
denle yazmadım.
Ben bu aylığı hak ettigime inanıyoriını. Bn hasta ha-
limle ne yapacağunı bilemiyonım.
T.K.
YANIT: 2147 sayılı yasanın uygulama esaslan hakkmda yönet-
meliğin 6. maddesinde "madde 6-a) 2147 sayılı yasadan yararlan-
mak için başvuranlann, bu başvuru tarihine kadar yurtdışında
geçmiş çalışma sürelerinin ancak tamamı değerlendirilebilir. Sfl-
relerin bir bölümünün değerlendirilmesi istenemez.
b) Sürelerin tamamımn belgelenmediği sonradan anlaşıkrsa, 2147
sayüı yasadan yararlanılarak değerlendirilen hızmetler geçersiz
sayılır" denilmekte ise de biz sorunumuzun çözümünü Yargıtay Ya-
yın Işleri Müdürlüğü'nce yayımlanan, Yargıtay Kararlan Dergisi1
nin Nisan 1984 sayısının, 590. sayfasında yer alan Yargıtay Onuncu
Hukuk Dairesi'nin 29.12.1983 tarih, 1983/6127 esas ve 1983/6970
kararına bırakalım.
"Yurtdışında geçen hizmetler:
ÖZET: 2147 sayılı yasanın 4. maddesinin kısmi borçlanmayı ön-
lediği şeklinde yorumlanmasına olanak yoktur. Böyle bir yonım
tüm sosyal güvenlik ilkelerine ve yasaya aykındır. Çalışanlann sos-
yal güvenlikten yararlanmalanna iliskin asgari koşullann, sigor-
talılar aleyhine ve yorum yoluyla ağırlaştınlması olanaksızdır,
yönetmeliğin 6. maddesi, 2147 sayüı yasanın 4. maddesine aykın-
dır. Hâkim idari tasamıf olan yönetmeliğin, yasaya aykın hük-
münü uygulayamaz."
Kararda ayrıca "yasalar hiyerarşisinin alt sıralannda bulunan
yönetmelik kuralımn, yasa kuralının Ustüne çıkanlması söz konu-
su olamaz" denilmektedir.
Kaldı ki 2147 sayılı yasanın yerini alan 3201 sayüı yasanın 3. mad-
desi ile yurda kesin dönüş yapanlara, "yurtdışında geçen süreleri-
nin tamamını veya dilediği kadannı" borçlanabilme olanağı
tanınmıştır.
Dileriz ki Yargıtay'ın ışığında sorununuz çözümlenir.