Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
düzenlemelerine ve aldığı önlemlere engel olmaya çalışıyor? 301.maddenin ve bu maddeyi destekleyen hükümlerin kaldırılması, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ve milletinin varlığına yönelik olarak yeraltında siyaset yapanların ekmeğine yağ sürmektir.301.madde Türkiye’nin milli haysiyetidir, ona verdiği değerdir. Cumhuriyet mitinglerinin ilki, Tandoğan’da gerçekleştirilmiş, katılımcılar Anıtkabir’in de bulunduğu bölüme sığmamıştı. C S TRATEJİ 5 çevrelerin bu ülkenin başına her türlü 'belayı' saracak ölçüde düşük profilli ve tehlikeli olduğunu da göstermiştir. SINIR ÖTESİ HAREKAT SORULARI... 18 Ekim 2007 tarihinde parlamentoda kabul edilen Sınır Ötesi Harekat'ın kaderinin 5 Kasım 2007 tarihinde Başbakan ile Bush arasında yapılan görüşmeye bağlanması, bu harekatın samimiyeti konusunda kafalarda soru işaretleri uyandırmış, vicdanları rahatsız etmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin aldığı kararın ABD Başkanı'nın sanki 'tensiplerine' sunulması, bugüne kadar bu harekâtın karşısında 'duvar' gibi duran Amerika'nın bir süre için de olsa sessizliğe bürünmesi, haber ve yorumlarındaki ciddiliğiyle tanınan The Economist Dergisi'nin 'Bush'la anlaştılar' yolundaki haberinin doğru olabileceği yolundaki kaygıları arttırmıştır. 2007 yılında Amerika'nın ve Avrupa'nın, Irak'ın kuzeyinde bölgesel/kukla bir devlet kurulması yolundaki eğilimleri, sadece Bush'un değil, Amerika'nın Ankara Büyükleçisi'nin de 'haddini aşan' demeçleri ve girişimleri, Türk halkının Amerika'ya olan nefretini artıran gelişmeler olmuştur. 221. MADDEYE SALDIRILAR... Türkiye'nin birliğine, bütünlüğüne ve bağımsızlığına 'hamilik' yapan Anayasa Maddelerine 2007 yılında yapılan saldırıların son durağı 221. maddedir. Bu konuda Yargıtay Eski Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun yaptığı açıklamalar dikkate alınmalıdır.221.madde, Anayasa'nın temel hükümlerinden biridir. Dolayısıyla esnetilmesi söz konusu olamaz, olmamalıdır. Bir taraftan terörle, teröristler ile mücadele edeceksiniz, diğer taraftan binlerce güvenlik görevlimizi, Mehmetçiğimizi, masum insanlarımızı katliamlarına malzeme yapan katilleri affedeceksiniz. Böyle bir mantığın tehlikelerini bugünkü siyasi iktidarın göremiyor olması ayrı bir tehlikedir... İktidar, Türkiye’yi bu tehlikenin içine atmamalıdır. Devleti'ni ve bu devletin tek sahibi olan şerefli Türk milletini geçtiğimiz yıl içinde 'yaralayan' gelişmelerin ön sıralarında Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da meydana gelen terör olayları yer almıştır. Büyük şehirlerimizin en işlek caddelerinde, merkezinde masum insanları hayatından eden saldırılara rağmen, Türkiye, terörle mücadelede refleksleri zayıf bir ülke görünümü vermiştir. Bu görüntüden cesaret alanlar, milli birliğimizi ve bütünlüğümüzü ayaklar altına alacak ölçüde küstahlaşmışlardır. KEMALİZM, ANAYASADA OLMALI... 2007 yılında, Anayasa'nın geneli üzerinde yapılan değişiklik ve değiştirme çalışmalarının mayasında da millet olarak içimize sıkıntı ve huzursuzluk körükleyen düşünceler olduğunu gördük. Bugünkü siyasi iktidarın başta Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay ve YÖK ile arasındaki gerilimden 'galip' ayrılmasını sağlayacak bir formül olarak oluşturulan ve 'demokratik gelişme' olarak tanımlanan değişiklik çalışması, birbirinden ayrılmaz iki parça olan devletin ve milletin bütünlüğüne yönelik bir 'tehditler' bütünüdür. Aynı şekilde, hem devleti hem de milleti 'taciz eden' bu yeni düzenlemelerin Türkiye'nin bugün şiddetle ihtiyacını duyduğu sosyal barışa, sosyal refaha ve sosyal huzura katkıda bulunmayacağı, bilakis ekonomik sistemde ve kamu düzeninde kapanması mümkün olmayan yaralar açacağı kesindir. Bugün, Türkiye'yi her fırsatta aşağılamaktan kaçınmayan Avrupa ülkelerinin anayasalarında tarihlerine paralel düzenlemeler var iken, örneğin Fransa'nın anayasasında 1789 Fransız İhtilali'nin 'ruhunu görmek' mümkün iken, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda Kemalizm’in yer almasından rahatsızlık duyanların olması, bu rahatsızlığın küstahlık boyutunda seslendirilmesi milletimizin hassasiyetlerini hançerleyen saldırılar olarak akıllarda yer etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti SADECE TERÖR DEĞİL KÜSTAHLIĞI DA SİYASALLAŞTIRANLAR... 22 Temmuz 2007 tarihinde yapılan genel seçimler, sadece terörün değil, küstahlığın da siyasallaştığı bir sürecin başlangıcı olmuştur. Terörist kıyafetlerini çıkarıp, lacivert takımlarıyla terör örgütünün ve katillerin sanki masum ve mağdur imiş gibi sözcülüğünü yapan siyasal parazitler, bir taraftan Türk Milleti'nin parasıyla beslenmekte, diğer taraftan yine Türk Milletinin parasını terör örgütüne destek amacıyla kullanmaktadır. Söylemlerinde demokrasi tüccarlığı ve sömürüsü yapmayı bir taktik haline getiren, basitleşmiş ve kokuşmuş böyle bir zihniyet çetesinin liderliğini sahtekarlık yaptığı kesinleşen bir kişinin yapması,bu YEPYENİ UMUTLAR, YEPYENİ BİR YIL... 2007 yılında en önemli eksikliklerimizden birisi, Türkiye'nin gerek Amerika'yla gerekse Avrupa'yla olan ilişkilerinde, birliğimiz, bütünlüğümüz ve bağımsızlığımız konusunda köşeli değil dairesel bir duruş içinde olmayı sürdürmesi olmuştur. Bu dairesel tutum sebebiyle, hem Amerika hem de Avrupa Türkiye'yi aşağılayan ve dikkate almayan yaklaşımlarını sürdürmektedir. Ama buna rağmen, bu güçlerin kontrolündeki holding medyası, uğradığımız yenilgileri uluslararası itibarımız artıyor safsatasıyla küresel siyasetin bir gereği gibi göstermeye devam etmektedir. Dileriz, 2008 yılında devlet olarak, millet olarak birliğimize, bütünlüğümüze ve bağımsızlığımıza yönelik kaygılarımız sona erer.. Dileriz 2008 yılında devletiyle ve milletiyle bütünleşmiş, güçlü bir Türkiye oluruz. Dileriz, 2008 yılında insanlarımızın yaşadığı sosyal ve ekonomik sıkıntıları hafifletme ve yok etmeye yönelik bir ‘milli mücadeleye’ tanık oluruz. Dileriz Türkiye, 2008 yılında Türkiye, kendisini kuşatan tehlikelerin bilincine varan bir siyasi iradenin, Türk’ün, Türklüğün değerlerine sahip çıkan ve onları koruyan yaklaşımlarıyla,yabancı ve yalancı güçlere mecbur ve mahkum olmaya bir son verir.. Dileriz, 2008 yılı bu yoldaki umutlarımızın gerçekleştiği bir yıl olur… Fotoğraf: Necati SAVAŞ