Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
geliyor. Biz de çekilirsek iflas edecek. "Ekonomi piyasa ekonomisi olabilir ama devlet piyasa devleti olmaz." Her ne kadar, "Küreselleşen düzenden kopalım demiyorum," dediyse de bütün konuşmasıyla bu gerçeği ortaya çıkardı. Çin ekonomisi sürekli büyüyor... C S TRATEJİ 19 Üretimde teknik hızla gelişti. Devletle, yerli yabancı özel sermayenin kurduğu karma şirketler, devletten gördükleri kolaylıklar ve dışardan gelen teknik sayesinde ucuz ve bol mal ürettiler. IMF’den ancak 1995 yılına kadar borç aldı, hiçbir zaman bu örgütün ağır koşullarını kabul etmedi. IMF reçetelerine bakmayarak, ekonomisini 2002 yılına kadar korudu. Parasının değerini yükseltmeyerek ihracatını arttırdı. Zaten daha 1995’te krediye ihtiyacı kalmamış, IMF’den kopmuştu. 2007 yılında Dünya Bankası Çin’i dünyanın ikinci büyük ekonomisi ilan etti. 10 trilyon dolara ulaşan gayrı safi milli hasıla ile 2010 yılında ABD’yi geçeceğini açıkladı. Sydney Morning Herald Tribune Dergisinin yazdığına göre, "Çin dünya ekonomisinin dengelerini elinde tutuyor." (13 Eylül 2005). Çin’in müdahale ederek doların düşmesini önleyebileceği de batı basınında yaygın bir görüş. Bizim için önemli olan bu üçüncü dünya ülkesinin buraya, güdümlü, planlı, korumacı bir ekonomiyle gelmiş olmasıdır. RUSYA NASIL KURTULDU? 1985’te iktidara gelen Gorbaçov’un liberal reformları çok kötü sonuçlar vermişti: IMF ve Dünya Bankası programlarının uygulanması, yüzde 80 oranında özelleştirme, devlet işletmelerinin yok pahasına satılması sonucunda ekonomi çöktü. 1995’te enflasyon yüzde 100, işsizlik yüzde 10 oranındaydı. Devlet işçi ücretlerini ödemiyordu. 1995 seçimlerinde iktidara gelen Komünist Partisi, 1998’de morotoryum ilan etti, IMF’ye olan borçlarını takside bağladı ve borç alımını durdurdu. 2002 yılında Vladimir Putin’in iktidara gelmesiyle "Devlet Kapitalizmi" adlandırılacak bir güdümlü ekonomiye geçildi. Daha 1995 seçimlerinde halkın liberal ekonomiye tepkileri büyüktü. Çünkü dışa açılma, mali sermayenin güçlenmesi, özelleştirmeler sonucu, var olan sanayi yok edildi (savaş sanayisinin dışında). İşsizlik ayyuka çıktı, ekonomi bir mafya ekonomisine dönüştü. Bugün Gorbaçov, Cumhurbaşkanı Putin’i destekliyor, onun Rus halkının yüzde 85’i tarafından desteklendiğini söylüyor. 2007 seçimlerinde Putin’in desteklediği Yeni Rusya Partisi’nin, dolayısıyla Putin’in zaferi şöyle açıklanıyor: 1 Rusya’nın zenginliklerinin uluslararası sermaye ve içerdeki bir avuç hırsız tarafından talan edilmesini durdurması. 2 Son Münih Konferansı’nda tek kutuplu bir dünya olamayacağını açıklaması, ortaya dünya ölçüsünde güçlü bir Rusya çıkarması. Çin’in ‘dünya ekonomisini yönlendirdiği’ görüşü ağırlık kazanmaya başladı. IMF kıskacından kurtulan ülkeler, planlı ve devlet güdümlü ekonomi ile başarıya ulaşıyor. Buna Rusya’da Putin uygulamaları örnek oluşturuyor. Türkiye, gerçekleri kabullenmeli… muhalefet örgütlemelerini zorlaştırdı. Ulusal ekonomiyi korumak için yabancı firmalara ithalat ve yatırım zorlukları getirdi. Yerli firmaları destekledi. Rus halkını yerli malı kullanmaya yöneltti. Ulusalcılık güçlendirildi. Bütün bunların sonucunda ortaya güçlü bir ulusal ekonomi çıktı. (Kaynak: Yıldız Sertel, "Şu Değişen Dünya, Türkiye Avrasya, Bilgi Ya. – E. Yıldızoğlu, "Bir Nefret Nesnesi Olarak Putin. – Ö. Büyükavşar: "Rusya Federasyonu’nda İş Yapmak" USİAD, Kasım Aralık 2007) LATİN AMERİKA’DA... Güney Amerika kıtasında artık, Küba’da ve Venzuela’da kurulan devletçi ve hatta sosyalist ekonomiler örnek alınıyor. Venezuela’da Chavez’in yaptığı gibi, borçlar ödenerek IMF’den kopuluyor. Başta petrol olmak üzere, servet kaynakları kamulaştırılıyor. Buralardan gelen gelirlerle sosyal hizmetler güçlendiriliyor. Türkiye’de iktidarın, "Serbest piyasa kurallarına uymalıyız, küreselleşme çerçevesi içinde kalmak zorundayız" diyerek, bu talan ekonomisini sürdürmesi, devletçe yok olmayı kabul etmesiyle eşit. Bu talandan payını alanlar, kuşkusuz, "başka çare yoktur," demeyi sürdürecekler. Halkımız bunun bedelini işsizlikle, yoksullukla ödeyecek. Aslında, IMF’den kopan bütün gelişmekte olan ülkelerin tuttuğu yolu tutmak olası. Biz de, morotoryum ilan edip ve 8 milyar borcu taksitlerle ödeyip, borçlanmayı durdurabiliriz. Vergi ödemeyenleri vergilendirerek, talanı, ihale soygununu durdurarak iç ve dış borçları ödemenin yolları bulunabilir. Zengin maden kaynaklarımızı, haraç mezat satılan fabrikalarımızı, bankalarımızı kamulaştırarak devlet gelirlerini arttırmak olası. Bu gelirleri üretime, sosyal hizmetlere, eğitime yatırmak gerekli. Bütün bunlar bir alternatif program gerektiriyor; Devletçi, güdümlü, korumacı bir program. Yerli sanayiyi koruyan, halkın alım kapasitesini güçlendiren, yerli malı tüketimini özendiren Atatürkçü, devrimci bir program. Bu programı, altı okundan biri Devletçilik olan CHP’den değil de kimden bekleyebiliriz? Özellikle, İlhan Kesici’nin, bugünkü düzeni yerden yere vuran, o harika konuşmasından sonra. ÇİN KORUNARAK GELİŞTİ Daha 20 yıl öncesine kadar az gelişmiş ülke kategorisinde olan Çin, bugün dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri. 1.300.000 nüfuslu bu ülke 10 PUTİN NASIL YAPTI? Dünya petrol üretiminin yüzde 2’sini sağlayan YUKOS petrol şirketini kamulaştırdı. Rusya’nın petrol ve gaz satışını elinde tutan GAZPROM Şirketini ROSNEF adlı devlet şirketi satın aldı ve onu dünyanın sayılı enerji şirketlerinden biri haline getirdi. 2005 yılında GAZPROM’un SİBNEFT ile birleşmesiyle Rusya devleti dünyanın en önemli gaz ve petrol üreticilerinden biri haline geldi. Dünya piyasalarında petrol fiyatlarının hızla yükselmesinden büyük ölçüde faydalandı. Enerji kaynaklarından elde ettiği gelirle; askeri, ekonomik, toplumsal yapıyı tamir etti. 450 milyar dolarlık bir fon yaratarak, uluslararası sermayenin olası bir saldırısına karşı ekonomiyi güvence altına aldı. Siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerinin dışardan mali yardım almalarını yasakladı. Böylece Soros gibi emperyalizme dayanan örgütlerin içerde yıldan beri yüzde 10 büyüme hızıyla büyüyor. 1978’de komünist ekonomiden, karma ekonomiye geçtiği vakit sanayisinin yüzde 100’ü devletin elindeydi, 2000’li yıllarda bu oran yüzde 50’ye düştü. Ancak iktidardaki Komünist Partisi planlı ekonomiden vazgeçmedi. Yabancı sermaye bol miktarda alındı, ancak 5 yıllık planlar çerçevesi içinde, tekniğe ihtiyaç olan alanlara yatırıldı.