Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 C S TRATEJİ Butto suikastı ülkede Pakistan’da sivil Cavid VELİEV TUSAM Yakındoğu ve Kafkasya Araştırmaları Masası cveliev@tusam.net ovyetlerin Afganistan’ı işgali döneminde işgale karşı yürütülen "mücahit harekatını" Pakistan üzerinden destekleyen ABD hem Pakistan hem de Afganistan’da radikalizm ve aşırılığın yayılmasını ve güç kazanmasını tetiklemiştir. 11 Eylül’de ise büyük bir saldırıya uğrayan ABD strateji değiştirerek mücahitlere karşı savaşmaya başlamıştır. Bu strateji çerçevesinde ABD açısından Pakistan, iki açıdan öneme sahipti. Afganistan’da terörizme karşı mücadele ve Pakistan’ın nükleer silaha sahip olması. Bu bağlamda Afganistan operasyonunun ilk yıllarında Müşerref’le çok yakın işbirliği içinde olan ABD son iki yılda Müşerref’in "terörizmle mücadelesinden" memnun değildi. Diğer yandan ABD, radikal unsurların birçok anlamda yükselişe geçtiği nükleer güce sahip Pakistan’da yönetimin radikallerin eline geçmesinden çekiniyordu. Özellikle 2003 yılında Pervez Müşerref’e düzenlenen suikast girişimi ABD’yi korkutmaya başladı ve bu tarihten sonra ABD Pakistan’da demokrasiye geçiş sürecini başlatarak dini partilere karşı alternatif arayışına girdi. Bu noktada ABD’de eğitim alan ve daha önce iki defa Pakistan’da başbakanlık yapan fakat 1999’da ülkeyi terk eden Benazir Butto akıllara geldi. S Nükleer güce sahip tek Müslüman ülke olan Pakistan, bulunduğu bölge nedeniyle yüzyılımızda yaşamsal önem taşıyor. Gelecekte küresel güç olmak isteyen Hindistan, sürekli gelişen Çin, ABD’nin 11 Eylül saldırılarının ardından işgal ettiği Afganistan, Bush yönetiminin hedefindeki İran’a komşu… haklar, serbest seçimler, ekonomik eşitlik ve kuvvetler ayrımına kadar birçok konuyu içeriyordu. Beyannameyi yayımlayan iki muhalif lider Pakistan’da yapılacak genel seçimlere ortak girme arzusunda olduklarını da belirtmişlerdi. Bu nedenle her iki liderin de üçüncü defa başbakan seçilmesini engelleyen 2002 yasasının da ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulamaktaydılar. Diğer yandan bu beyanname Pervez Müşerref’e karşı yapılmış bir ortaklık olarak değerlendirildi. Beyannamede öngörülen düzenlemeler Müşerref yönetiminin izlediği ekonomi politikasından, dış politika anlayışına kadar pek çok politikayı değiştirmeyi öngörmekteydi. Fakat beyanname muhalif liderlerin Pervez Müşerref’e rağmen ülkeye dönüp iktidara karşı mücadele etmesi için yeterli olmadı. 11 Eylül 2007’de Butto Müşerref’le görüşmelerinin ABD’nin projesi olduğu iddialarına karşı çıktı ve böyle bir şeyin olmadığını ifade etti. Butto Pakistan’a geri dönüşünün ABD projesi olduğu iddialarının onu Pakistan’da ElKaide ve diğer Taliban ve benzeri örgütlerin hedefi haline getireceğini biliyordu. Navaz Şerif, Butto’nun Pervez Müşerref’le anlaşması sonrası Butto’nun "Demokrasi Beyannamesi"ni ihlal ettiğini söyledi ve iki lider arasında sorunlar ortaya çıkmaya başladı. PMLN’nin parlamentodaki grup başkanı İshak Dar, Butto’nun Müşerref’le anlaşma imzalayarak Demokrasi Beyannamesi’ni ihlal ettiğini bildirerek taraflar arasında bu anlaşmadan doğan sorun olduğunu gösterdi. Navaz Şerif Müşerref’in yasadışı yollarla iktidara geldiğini ve hiçbir yasal dayanağının olmadığını iddia ederek Müşerref’le görüşmeyi kesinlikle kabul etmiyordu. Butto da Müşerref’in iktidarı konusunda aynı şeyleri düşünüyor fakat Pakistan’a dönmek ve iktidarda yer almak için Müşerref’le görüşmeyi kabul ediyordu. BUTTOMÜŞERREF ANLAŞMASI ABD Dışişleri Bakanı yardımcısı Sean McCormack’ın ifadesine göre ABD Butto’nun ülkeye dönebilmesi için hem Müşerref ile hem de Butto’yla görüşüyordu. 27 Temmuz 2007’de ABD ve İngiltere’nin Pervez Müşerref arabulurcuğuyla Müşerref ve Butto arasında Abu Dabi’de "iktidarı paylaşma" anlaşması imzalandı. Anlaşmaya göre, Müşerref ulusal güvenlik ve dış politika meseleleri ile ilgilenirken Butto, başbakan ve yürütmenin başı olacaktı. DEMOKRASİ BEYANNAMESİ 90’lı yıllarda rakip olan Pakistan Halk Partisi (PHP) lideri Benazir Butto ve Navaz Şerif Pakistan Müslüman Ligi (PMLN) lideri Navaz Şerif, 14 Mayıs 2006’da Londra’da "Demokrasi Beyannamesi" yayımladılar. Beyanname, Pakistan’da, askersivil ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi, basın özgürlüğü, kadın ve etnik SEÇİMLER 6 Ekim 2007’de Pakistan’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Pervez Müşerref yeniden kazandı. İki önemli muhalif liderin ülkede bulunmaması bu zaferde büyük rol oynadı. Ancak muhalefet hem devlet başkanlığı hem de genelkurmay başkanlığını üstlenmesinin yasal olmadığı gerekçesiyle Yüksek Mahkeme’ye itiraz başvurusu yaptı. Müşerref açısından bazı sıkıntılar vardı ve başkanlığının onaylanmayacağından şüphelenenlere karşı bazı adımlar attı. Müşerref, genelkurmay başkanlığını bırakmadan kendisini yeniden devlet başkanı seçtirmesinin yasal olup olmadığıyla ilgili Yüksek Mahkeme'nin karar açıklamasından önce davranıp olağanüstü hal ilan etti. Müşerref, anayasayı askıya alıp Ocak’taki genel seçimleri ertelerken, yargı mensupları, muhalefet liderleri, insan hakları savunucularının bulunduğu 1500 kişiyi gözaltına aldı. Olağanüstü hal ilan eden Pakistan lideri Müşerref, kararına gerekçe olarak, ülke genelinde hakim olan "İslami direniş ve çatışma dalgasını" gösterdi. Fransız haber ajansı AFP'nin ele geçirdiği emir dosyasının kopyasında yer alan ifadelerde, İslami direniş dalgasının yanı sıra ülkedeki karışıklık havasının böyle bir kararın alınmasına neden olduğu kaydedildi. Bu olay "İkinci Müşerref Darbesi" olarak tarihe geçti. İç ve dış baskılar sonucu 15 Aralık 2007’de Müşerref, olağanüstü hali kaldırıldığını ve seçimlerin 6 Ocak’ta yapılacağını ilan etti. Olağanüstü hal uygulamasını kaldırdıktan sonra ulusa seslenen Müşerref, Pakistan'ın demokrasiye geçişini baltalamak isteyenlerin bir komplo kurduğunu, bu yüzden kendi isteği dışında 'son çare olarak' olağanüstü hal ilan ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Müşerref, Ekim'deki seçimlerde elde ettiği zaferin, yenilediği Yüksek