24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
1 Eı Hakkı Basgüney'le Türk Sinematek Derneği 'Bugün halk sineması arayışı yok' Türkiye sinema tari- hinde önemli bir odak Türk Sinematek Der- neği. Derneğin hikâyesini ve döne- min politik tartışmalarını Hakkı Baş- güney kitaplaştırdı. Başgüney, kül- tür tarihi alanında doktora çalışma- sını sürdürürken bu konu üzerine yoğunlaşmış ve çalışmalarını bir ki- taba dönüştürmüş. Başgüney ile ki- tabı üzerine konuştuk. • Cam2e ERBİL -B u çiüışmanm oturduğu zemitii tarit etsek önce... Yani ncden böyle bir kitap yazma ihtiyacı doğdu? Neyi amaçladımz Türk Sinematek Der- neği ni kitaplaştmrken ve amaçladığuıız gibi ol- du mubu ürün? - Bu çalışmaya girişmemde Onat Kutlar'ın Si- nema Bir Şenhktir kitabının bir etkisi oldu. Bu kitapta Onat Kutlar, Sinematek Derneği'ne dair anıla- rını anlarırken, "Keşke o günlerin bir hikâyesini anla- tabilsem'' der. Ben de korkunç bir saldında kaybetti- ğimiz bu büyük sinemacının bu isteğine kayıtsız kala- madım. Anıa tabi sadece bir başlangıç olabilir bu ça- hşma ve o güne dönük çeşitli hatıraların aktarılması, değerlendirmelerin UetiJmesi için bir vesile olur. lkin- ci olarak ise, Sinematek Derneği'ne dair sinema tari- hinde ciddi bir boşluk vardı. Bazı sinema tarihi kitap- larında derneğe sadece bir satır yer ayrılmıştı. Ama derneği seçmemin bir diğer nedeni, derneğin günün politik, entelektüel tartışmalarma dair çok önemli bir sahanlık oluşturması, çevresiyle birlikte sanatçıların o güne dair tartışma konularını bire bir yansıtması ve belki de beslemesiydi. Eksikler çok; bir kere daha gencim, yeni yeni yaz- mayı çizmeyi öğreniyorunı. Ama önemli bir eksik der- neğin emekçilerini, örneğin Seher Tolga'dan, Hiilya Uçansu'ya görüşemediğim ve görüşemediğim için çok mahcup olduğum Ömer Pekmez'e kadar birçok ismi bu çalışmaya dahil etmek isterdim. Uçansu'nun anlat- tığı gibi, Onat Kutlar'ı yazısını tamamlasın ve Yeni Si- nema dergisi çıkabilsin diye odasına kilitleyen Ömer Pekmez, derneğin dernek olmasında çok önemli pay sahibi. Tabii derneğin kurucularından çok değerli Hüseyin Baş ile de görüşemediğim için üzgünüm. Derneğin Erdal Öz'ün ve Ece Ayhan'ın çahştığı An- kara şubesine de yer vermek isterdim. - Kitapta bir dönemin tartışmalan aktarılıyor, ancak daha çok bir "masa başı" çahşma gibi görünüyor. Bi- rinci el kaynakJara temas etme şansmız sınırlı mıydı, bu konudaki yoksunluklar nelerdi? - Kaldığım yerden devam edersem; evet saha çalış- masında bazı kusurlarım oldu ama tabii sahanın dağı- nıklığmın da bunda payı var. însanlara ulaşmakta ger- çekten zörlandım ve derneğin birinci elden malzeme- lerine de, önemli bir kısmının yok olduğu kesin, ama ulaşamadım. Bu eksikliği kapatmak isterim ileride. Bir yerden başlamak gerekiyordu, en azından. Şimdiye kadar çok ama çok az yazılmış olması bana bu cesareti verdi, diyebilirim. - Türkiye'de dönemin sinema tartışmalarmı ağırhkh olarak politik birzemine oturtmuşsunuz. Bu zemine ve bunun politize ettiği sinema içi tartışmalara dair si- zin tavnnız tam net değil sanki. Bu, kitap bir "akade- mik " çahşma olduğu için mi böyle, yoksa başka bir tercih mi yapttnız? - Benim tavrım aslında net. Kitapta fazlasıyla Sine- matekçilerin yaklaşımına sempati duyduğumu hisset- tirdim. Ama özellikle iki grup (Sinematekçiler ve Ulu- sal Sinemacılar) arasmda bugün de hâlâ kişisel husu- met düzeyinde sürmekte olan ve "keşke bu kadar bü- yümeseydi, amacını aştı" dedirten tartışmalan müm- kün olduğunca tarafsız aktarmaya çalıştım. - 80 sonrasma dair sinemanm durumu, ya da bu- günkü tabloya ilişkin değerlendirmeleriniz nclerP Baş- ka projeler var mı? 1980 sonrası aslında bir dönem daha Türk sinema- sında 1960 ile 1980 arasının Sinematek ve genel sine- ma birikiminin ürünlerini gördük. Kitapta da bahset- tiğim Sinenıatek'ten ve Yılmaz Güney'den etkilenen Yeni Sinemacıların, Ömer Kavurların, Erden Kıralla- rm, Zeki Öktenlerin, Şerif Görenlerin eserlerini gör- dük. Tabii sonra uzun yıllar Türk sineması içine girdi- ği krizden çıkmakta zorlandı. Bugün ise Nuri Bilge Ceylan, Takva'yı çeken Yeni Sinemacılar, Zeki De- mirkubuz, Yeşim Ustaoğlu ve diğerleri Sinematekçile- rin arzu ettiği evrensel, gerçekçi, toplumsal ve sanatsal değerlerin sinemada karşılık bulmasmı bence sağladı. O yıllarda Sinematekçilerin eleştirdiği ama bazen de ölçüyü kaçırdığı popüler, ticari sinema geleneği ise, bir daha büyük ölçüde 1980 öncesinin çeşitliliğine ve sahiciliğine dönemedi. Hâlâ televizyonda o yılların Habamam smıf(lar)ını iz- lememiz bunun bir kanıtı. Tabii ticari olmayan sinema yok, ama popüler sinema, o yılların deyişiyle halk sine- ması arayışı, eksileriyle artılanyla bugün büyük ölçüde yok. Yeni proje olarak ise, yine 1965-80 arası, daha genel olarak Türkiye'de sanatçı kimliğinin ve sanat kamuoyu- nun oluşumu gibi bir alanda çalışıyorum. • Türk Sinematek Derneği/ Hakkı Başgüney/Libra Kitapçıhk ve Yaymolık/198 s. D zaferDORUK • • ykülerin penceresinden gi- g ^rerken, Sartre'ın bir sözü I Ikarşılıyor okuru: "Bizdün- V^_>^ yayı öykülerle kavrarız." Nazmi Bayrı da dünyayı öykülerle kavramaya çalışan, yaşadığı çevre- ye, karşılaştığı olaylara, durumlara öykücü gözüyle bakan bir yazar. Gelişnıekte olan kapitalizmle henüz onun bağnnda yaşayan feodal ilişkilerin SAYFA 20 i ' Nazmi Bayndan öyküler Otel Atlantik Nazmi Bayrı Almanca öğretmenliği yaparken öyküye gönül vermiş, bu birikimini emekli olduktan sonra değerlendihp, yaşadıklarını o verimli toprağa ekmiş bir yazar. OtelAtlantik, yazarın Kanguru Yayınları'ndan çıkan ilk kitabı. Kitapta yirmi bir öykü yer alıyor. yabancılaştırdığı, öğüttüğü, kendisine benzettiği insanları küçük ilişkiler içinde anlatırken onun acımasız yüzünü de olanca çıplaklığıyla sergiliyor; bunu kla- sik anlatı çerçevesi içinde, bazen drama- tize ederek, bazen de güldürü öğesinden yararlanarak yapıyor. İlk öykü, kitaba da adını veren: Otel Atlantik. Bu otelin dört- beş odasında dansözler, konsomatrisler, şarkıcı kadm- lar vc onlann çocuklarıyla pavyonlarda birlikte çalıştıkları sarhoş, kavgacı koca- ları kalır. Bazen kocaları otelde kahr uyur, yemekleri bir tepsi içinde otele ge- tirilir. Çoculdarın anneleri gecenin biti- minde gelir, odalardan sabah saatlerine yakın çocuk sesleri duyulur. Kadınlar el- biselerini çıkartır, makyajlarını siler, ter- lik şakırtılarıyla tuvalete, lavaboya gider, sonra uykuya dalarlar. Eğer gidebilecek- leri daha iyi bir yer varsa müşteriler uğ- ramazlar bu otele; ama yoktur, bindikle- ri taksinin şoföründen kendilerini böyle bir otelin önünde indirmelerini istemiş- tir. Gündüzleri çamaşırlarını yıkar, kü- çük tüplerde çay demler, tavalarda, ten- cerelerde yemek yaparlar. Geceleri kendini gizlese de zavallı bir görünümü vardır bu otelin. Öbür odala- rında kalan müşterilerin bazıları ürünle- rini satıp ceplerine biraz para koymuş köylüler, bazıları da yeri yurdu, kimi kimsesi olmayanlardır. Liseyi yeni bitir- miş çelimsiz otel kâtibi, bir ayağı kısa otel sahibi. Müşterilerin içinde biri var ki yüreğimizi sızlatır: Kendisini yazar olarak tanıtan, öbür müşterilere şiirler okuyan, kimsesiz, yaş- lı bir adam. Odasında bir sandık kita- bından başka şeyi yoktur. Adam bir gün son nefesini verince, gömütlüğe götürür- ler. Gömütlükte otel sahibinden, kâtip- ten, birkaç görevliden başkası yoktur. Otel sahibi otele gelince, "Kaldığı gün- lerin parasını ödemiş miydi?" diye sorar kâtibe. Kâtip: "Ödemişti. Daha on iki günü vardı" diye yanıtlar. Otel sahibi: "Kalan parasını bir fakire verin gitsin" der. Öykülerdeki yer ve durum betimleme- leri doğal ve canlıdır, diyaloglardan bol- ca yararlanılır. Anlatıcılar çoğunlukta gözlemcidir; üçüncü tekil şahıs bakış açısına sahip olsalar da sanki öyküyü iz- leyen birer kamera gibidir. Bazen de olayların, durumlann ve kişilerin arasm- da gezinen yazarın kendisi olduğunu hissettirirler. Dili pürüzsüz, Türkçesi te- miz, anlatım akıcıdır. Öykülerin bitişleri de çoğunlukla sürprizli, vurucu ve şaşır- tıcıdır. Bazen de şiir tadında cümlelerle biter: "Gömütlükte, gömücüler karları açmışlar, domnuş toprağı kazıyorlardı. Doğa Hasık gibi kefenini giymişti. Bem- beyazdı. Issızdı." (Hasık) • Otel Atlantik/ Nazmi Bavrı/Kanguru Yavmları/ 112 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 4 2
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear