Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
YiğitOkurdan Sıfırlamak'
D ErayAK
I
m - ^ ir fabrika düşünün ki çev-
I _} resine hayat aşılıyor. Fab-
I " \ rikadan çıkan uğultu her-
• ^ •* kesin kulağına bir şarkı fı-
sddıyor. Çevresinde okullar açılı-
yor, bahçesinde öğrencilerin sesle-
ri işitiliyor. Okulun öğrencileri, iş-
çilerin çocukları; yani tam bir aile
sıcaklığı taşıyor burası. Işte bu,
Demir Bey'in fabrikası... Demir Bey
patron ama bildiğimiz patronlardan de-
ğil. Bu kelimenin soğukluğunu taşımı-
yor. Dürüst, sıcak, babacan biri. îşçile-
rini çocukları gibi görüyor. Onlann her
derdini biliyor; düğünlerinde, cenazele-
rinde yanlannda oluyor; hatta bazen iş
tulumunu giyip aralarına karışıyor. Fab-
rikasını bin bir emekle taşımış bugünle-
re. O yüzden fabrika herkesten çok
onun canı. Fabrikanın uğultusu, onun
hayat şarkısı, atar damarı.
Bu fabrikanın muhasebe müdürü Hü-
samettin Bey var bir de. Demir Bey'in
-j- otuz yülık çalışanı ve sağ kolu. Otuz yıl-
dır değişmeyen kıyafetleri, alışkanlıkla-
rı, ürkek ve neşesiz tavırlarıyla fabrika-
nın demirbaşı. Alışkanhklan o kadar
ileri derecede ve hastalıklı ki yeni olan
her şeyden korkar; masasının, odasının,
hatta eski Facit marka hesap makinesi-
nin değişmesinden bile endişe eder. Işi-
nin dışında onu yaşama bağlayan iki in-
san vardır: Annesi Şâzimet Hanım ve
Demir Bey. lkisinden biri yaşamından
çıksa ne yapacağını bilemez durumda-
dır ve onun bu korkusu Demir Bey'in
oğlu Yağız'ın fabrikaya gelmesiyle yavaş
yavaş gerçekleşmeye başlar.
Yağız, Demir Bey'in tek çocuğudur.
Annesiz büyütmüştür Demir Bey onu.
Demir Bey'in çocuğunu büyütürken ya-
nındaki tek kişi Fetiye isimli Ermeni bir
kadındır. Nereden geldiğini, gerçek is-
minin ne olduğunu Demir Bey'den baş-
kası bilmez. Kimse de sormaz zaten. Fe-
tiye Hanım'dır o: Demir Bey'in rakı sof-
rasını kuran, ona ut çahp "Nerede
Mehtabı Hazin Gönlümüzün" şarkısım
söyleyerek Demir Bey'i ağlatan kadın...
Demir Bey, Yağız'ı en iyi okullarda
okutur. Yağız da Londra'da School of
Economics'i dereceyle bitirip ülkesine
döner. Geri döndüğünde, babasından
işleri kendisine bırakmasını ister ve De-
mir Bey de onun bu isteğini geri çevire-
meyip yönetimi ona bırakır. Yağız Bey,
fabrika yönetimini babasından devralır-
ken ona "altı ayda fabrikayı makine gibi
işleteceği" sözünü de verir. Işte, Hüsa-
mettin Bey için kâbus günleri de bun-
dan sonra başlar.
YENİ OLUŞUMUN AYAK SESLERİ
Yağız Bey fabrikayı "makine gibi" iş-
ler hale getirebilmek için iki Ingiliz uz-
man getirir yanında ama fabrika zaten
SAYFA 6
Hayata 'sıfır' çekmek
Yiğit Okur, yeni romanı Sıfırlamak'ta muhasebeci Hüsamettin Bey'in yaşa-
mından bir kesit sunuyor okura. Hüsamettin Bey'in hastalık derecesine
varan alıskanlıkları, iş hayatı, annesi ve patronuyla olan ilişkileri çerçeve-
sinde veriliyor yapıtta. Yazar, romanında da hüznü gülücüklerle hediye
paketi yapıp, en acı gerçekleri şekerieme tadında hediye ediyor herkese.
Ml.ft OM U
SIHRIAMAK
babasının düzeninde tıkır tıkır işliyor-
dur. Onun isteği, babasının kurmuş ol-
duğu düzeni tamamen yıkıp, yerine mo-
dern ekonomik uygulamalarla işleyen
bir ticarethane getirmektir. Bu yeni sis-
teme geçiş çabaları ise oldukça sancılı
başlar. Yağız Bey babasının tam zıttı bir
karakterdir. Soğuk, mesafeli ve sert biri-
dir. Bu yüzden, Hüsamettin Bey de, iş-
çiler de onun emrine girmekten rahat-
sızdırlar. Hüsamettin Bey için bu çok
daha zordur; çünkü yıllardır Demir
Bey'e alışmış ve onu taparcasına sevmiş-
ti. Şimdi ise yokluğunda kendini sahip-
siz hissediyordur. iki Ingiliz fabrikanın
yönetimini eline almış, onu bir kenara
itmiş, istedikleri gibi at koşturuyorlar-
dır. Fabrika bu dönemde, tam bir kar-
gaşa içindedir. Bir yanda Ingilizlerin
ukalalıkları, diğer yanda yürümeyen iş-
ler, her şey birbirine girer. Ingilizlere
son derece küstah bir rol biçilmiş kitap-
ta. Vahşi kapitalizmin acımasız uygula-
yıcısıdırlar. Yiğit Okur, romanındaki
Ingilizler üzerinden kapitalizmin ufak
bir elpştirisini yapmış. Yenilikten kor-
kan Dİri olarak, yaşamında bu kadar de-
ğişimi kaldıramıyordur Hüsamettin
Bey. Hiç alışık olmadığı işlerdir Ingiliz-
lerin ona yaptırmaya çalıştıkları. Başına
sardıkları en büyük bela ise 'bütçeyi sı-
fırlamak' olur. Asknda yapacağı iş çok
basittir. Her şeyin değerini sıfıra indir-
mekj sonra yaranna göre puanlandırıp
defteft yazmaktı ama bu, Hüsamettin
Bey'in alıştığı şablonun dışına çıkması
demek oluyordu; onun için çok zordu.
Fabrikada işler böylesine karışıkken
bir gün makineler kısa süreliğine de ol-
sa durur. Bu olay çok kötü bir diğerinin
de habercisidir. Fabrikasının uğultusu-
nun birden kesildiğini duyan Demir
Bey telaşlanır. Tam evinden çıkıp fabri-
kaya koşacağı sırada
emek emek büyüttüğü
fabrikasmm sesinin ke-
silmesi, onun soluksuz
kalmasına neden olur ve
Demir Bey oracıkta ölür.
Fabrikanın susmasının
sebebi ise Ingilizlerden
birinin yaptığı densizliğe
karşı, işçilerin gösterdiği
tepkidir. Hüsamettin
Bey'in yaşama tutunma-
smı sağlayan dallardan
biri kopmuştur artık. Bu
olaydan kısa bir süre
sonra da annesi Şâzimet
Hanım'ı kaybeder. Böy-
lelikle, tutunacak hiçbir
dalı kalmaz ve otuz yılını
verdiği fabrikadan ko-
puşu da bu ölümle olur.
Annesinin cenazesinden
sonra kendini toparla-
makıçın ıkı gun ışegıt- Y(
g|tokur
.unroman
kahramanıHüsamettinBev.soyutlanmışlığılle Yusuf Atılganın
meyen Hüsamettin Bey, Anayurt Oteltndekl unutulmaz kahramanı "Zebercefl hatırlatıyor.
bu gerekçeyle işinden istifaya zorlanır
Yağız Bey tarafından. İstifaya zorlanma-
sının nedeni taznıinat vermemektir.
Tam bu aşamada kapitalist düzenin en
acımasız tarafını gösteriyor Yiğit Okur
yarattığı karakter üzerinden. Patron ke-
limesinin tüm soğukluğunu hissettiri-
yor.
"ZEBERCET" CERİ DÖNÜYOR
Hüsamettin Bey, işinden de ayrılınca
yaşamınm üç sacayağını kaybederek or-
tada kalır ve yalnızlığa gömülür. Tüm
çevreden soyutlar kendini. Annesinin
yaşamı boyunca ona karşı davranışlarını
da bu dönemde sorgulamaya başlar.
Annesi neden yaşamı boyunca bütün
parasını elinden almıştı? Neden sadece
eline sigara ve yol parası verip işine yol-
lamıştı? Neden kadınlardan uzak dur-
ması için bu kadar uğraşıp alt katlarına
kiracı olarak bir kadını, Adile öğretme-
ni almıştı? Neden kendisini kadınlardan
korkar hale getirmişti? Işte tüm bunlar,
Hüsamettin Bey'in kafasını kurcalayan
sorulardır ve hepsi de kendisine büyük
rahatsızlık veriyordur. Hüsamettin
Bey'in bu soyutlanmışlığı Yusuf Atıl-
gan'ın Anayurt Ofe//'ndeki unutulmaz
kahramanı "Zebercet"i hatırlatıyor.
Tıpkı "Zebercet"in oteline kapandığı
gibi, o da evine kapanıyor. Sadece acil
ihtiyaçları için sokağa çıkmaya başlıyor.
Yiğit Okur kahramanını, "Zebercet"ten
beslemişe benziyor.
Annesinin başına sardığı bir bela ola-
rak gördüğü kiracılan Adile Hanım, bu
dönemde Hüsamettin Bey'in gözüne
daha da fazla batmaya başlar. Adile Ha-
nım'dan gelecek nazardan korkuyor-
dur. Bu nedenle onunla hiç konuşmak
istemiyordur ama kendisinden almayı
unuttuğu kira, Adile Hanım'ın, evine
kadar girmesine neden olacaktır. Adile
Hanım kirayı vermek için eve girdiğin-
de gözüne çarpan ilk şey, eşyanın çoklu-
ğu olur. Bunu da kendince söyler Hüsa-
mettin Bey'e. Işte bu, Hüsamettin
Bey'in daha önce dikkat etmediği bir
şeydi. Evdeki eşya gerçekten çok fazlay-
dı ve onlara baktıkça gözünde daha da
büyüyordu. Neden biriktirmişti ki an-
nesi bunca şeyi? Her şey gereğinden
fazlaydı ve birden Ingilizlerin yaşammı
cehenneme çeviren uygulamasını, sıfır-
lamayı, onlarda denemek gelir aklma.
Fabrikada becerememişti bunu ama eş-
yada uyguladıkça başarıyordu. Işin
mantığını kavramıştı artık. Puanla; işe
yaramıyorsa sıfırla. Çok kolay... Böyle-
likle, evin neredeyse tüm eşyastnı elden
geçirir. Her odada büyük sıfır yığınları
oluşur. Eşyayı sıfırlarken anıları da sıfır-
lanır. Her eşyada bir anı gelir aklına ve
her birini sıfır yığınına göndermesiyle
hafızasını da sıfırlar. Tüm evi elden ge-
çirdikten sonra durur ve rahatlar; artık
bir eskici getirmesi şarttır bunlardan ta-
mamen kurtulabilmesi için.
Eskici evdeki tüm eşyayı alır. Adile
Hanım da Hüsamettin Bey'in iki parça
eşyasına talip olur ve bunlan eskiciden
satın alır. Hüsamettin Bey bunu görün-
ce çıldırır adeta ve Adile Hanım'ı eşya-
sını çalmakla suçlar. Kapısma dayanır;
eşyasmı geri vermesini ister ama alamaz.
Adile Hanım'm, onu elde etmek için
oynadığı küçük oyunun da kurbanı olur
ayrıca ama bu oyun bir yandan hoşuna
gider. Adile Hanım altta, kendi üstte-
dir; fakat devamını getiremez. Daha ön-
ce hiçbir kadınla beraber olmamıştır;
korkar ve çeker gider ama eşyasını ak-
lından çıkaramaz. Bunlan istemek için
tekrar Adile Hanım'ın kapısına dayanır;
bu kez kararhdır. Adile Hanım kapıyı
açar ve onu içeri alır. Hü-
samettin Bey geceyi ora-
da geçirir ve sabah olup
evden çıktığında yüzünde
bir yorgunluk vardır. So-
kaklarda saç baş dağınık,
düğmeleri açık yürüyor-
dur. 'Güzel bir gece ge-
çirmiş' gibidir. Işte bura-
da da yazarın oyununa
biz okurlar geliyoruz. Yi-
ğit Okur, son cümleye
kadar saklar Hüsamettin
Bey'in elindeki bıçağı. Bu
haliyle teslim olmak için
karakola doğru gidiyor-
dur aslında. Tıpkı "Ze-
bercet" gibi öldürmüştür
ilişkiye girdiği kadını; on-
dan tek farkı ise teslim
olması gerektiğinin bilin-
cinde olmasıdır. •
Sıftrlamak/ Yiğit
Okur/Can Yaymlan/
104 s.
C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 2