25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
4 ŞUBAT 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Nâzım’la Küba’da Demişken... Sevgili okurlar, Nâzım’la Küba’da dizisine bunca güzel mektup geleceğini bilseydim, dört değil, kırk dört gün sürdürürdüm yazıları... Birçok okurun Küba ve Nâzım, Küba ve Che üzerine paylaştıkları düşünceler, anılar, çağrışımlar... Nâzım Hikmet Vakfı aracılığıyla bu yolculuğa katılmış olanların sözleri... Küba’ya daha önce gitmiş olanların ya da hiç adım atmamış olanların yazılara tepkileri... Hepsi beni sonsuz zenginleştirdi, gönendirdi... İtalya’da yaşayan tarım doktoru Kenan Aydınoğlu’nun, Che belgeseli hazırlarken, tarım bakanlığı yetkilileriyle görüşmesi üzerine, bir anda kendini Küba’da kırsal kalkınma projeleri içinde bulması başlı başına bir kitap konusu olabilir... Mukadder Özgeç ve Cenap Tezer’in mektupları da öyle... Bu ilginin kaynağının Nâzım Hikmet sevgisi olduğunun bilinciyle sizlerle Engin Demiriz’in mektubunu paylaşmak istiyorum. Engin Demiriz psikiyatr ama Küba sevgisi İspanyolca öğrenmesine neden olmuş. Onu İspanyolca çevirilerinden, Cumhuriyet’teki Latin Amerika yazılarından tanıyabilirsiniz. Nâzım ve Che Engin Demiriz, Che’nin iki biyografisini anımsatıyor. Biri Jon Lee Anderson’un “Devrimci Bir Hayat”, diğeri de Meksikalı gazeteci Paco İgnacio Taibo’nun “Nam-ı Diğer Che” adını taşıyor. Her ikisinde de Che’nin Nâzım Hikmet’in şiirini çok iyi bildiğini ortaya koyan bir anekdot var. Her iki biyografide de yer alan olayı Jon Lee Anderson şöyle anlatıyor: “Che, 6 Temmuz’da (1956) anne ve babasına bir mektup yazarak başına gelenler hakkında bilgi verdi ve faaliyetleriyle ilgili gerçeği açıkladı: Bir süre önce Kübalı genç bir lider beni hareketine, ülkesinin silahlı kurtuluşunu amaçlayan hareketine davet etti ve ben de elbette kabul ettim. Geleceğim Küba devriminin geleceğine bağlı. Orada ya zafer kazanacağım ya da öleceğim. Bugünden öngöremeyeceğim bir nedenle bir daha yazamayabilirim. Şansım kötü giderse bu satırları bir veda olarak, ama hüzünlü değil, içten bir veda olarak kabul edin. Hayatım boyunca deneme yanılma yoluyla kendi gerçeğimi aradım ve şimdi doğru yolda ve arkamdan gelecek kızım sayesinde döngüyü tamamladım. Artık boş yere ölmeyeceğimi düşünüyorum, ancak Nâzım’ın (Türk şairi Nâzım HİKMET diye yazar Andersen not düşmüş.) dediği gibi, ‘yarım kalmış bir şarkının acısını toprağa götüreceğim’.” Şimdi Engin Demiriz’i dinliyorum: “Ben bu bölümü okurken hayretler içinde kalmıştım, Che kadar annesinin de Nâzım’ı tanıyor olmaları bir yana, alıntı yapacak kadar da şiirlerini biliyorlar. Üstelik bizde adı bile anılmazken...” Evet Che, Bolivya’da CIA komplosuyla pusuya düşürülüp öldürüldüğünde, Nâzım’ın dediği gibi “yarım kalmış bir şarkının acısını toprağa götürüyordu”... ‘Bizim Koca Hikmet’ Engin Demiriz bir de Che’nin eşi, çocuklarının annesi Aleida March’ın geçen yıl yayımlanan “Evocaciones” adlı anı kitabına dikkatimi çekiyor ve şöyle diyor: “Orada Che, Aleida’ya ‘dünyadaki biricik sevgilim’ diye seslenir ve parantez içinde ‘Bunu bizim koca Hikmet’ten ödünç aldım’ der.” Hey gidi “bizim koca Hikmet!” Gördünüz işte! Sadece bizim gibi acizler değil, devrimcilerin en tükenmezi bile aşkını ifade ederken onun dizelerine sığınıyor. Engin Demiriz ve diziye ilişkin görüş belirten tüm okurlara sonsuz teşekkürler. Küba hâlâ umudun coğrafyası. Che hâlâ devrimci. Nâzım Hikmet ve Nâzım Hikmet sevgisi hiç tükenmiyor! zeynep@zeyneporal.com “El atsa, bir lahzada çölleri abad eder, Her işinde münkesirdir, bin kalbi birden şad eder, Öyle bir insan ki, işlerken düşünmez kâ- rını, Arkan adında buldu memleket imarını.” Şiir Yahya Kemal Beyatlı’nõn... çölleri “abad” eden, “kâr”õnõ değil, memleketin ima- rõnõ düşünen “Arkan” ise arkadaşlarõ arasõnda “Şık Seyfi” olarak anõlan Seyfi Arkan... İstanbul’daki “Florya Deniz Köşkü”nden Ankara’daki “İller Bankası”na, Tahran’daki “Büyükelçilik binamız”dan Zonguldak’taki “Emekçi Evleri”ne kadar, Cumhuriyetin ku- ruluş dönemine ait önemli kamu projelerine im- za atan Arkan, neden fazla tanõnmaz? Dahasõ, neden “Atatürk’ün mimarı” oldu- ğu bile merak edilmez?.. Mimarlar Odasõ, çağdaş mimarlõğõmõzõn ön- derlerini anma programõna Seyfi Arkan’õ al- masaydõ, bu sorular akla bile gelmeyecekti. 22- 23 Ocak’ta İstanbul’da düzenlenen “Modernist Açılımda Bir Öncü” sempozyum ve “ser- gi”siyle Arkan, sadece “anımsanmış” olmadõ; vaktiyle “çekişti”ği okuluyla da yeniden bu- luşmasõ sağlandõ. Etkinliğin ev sahibi Mimar Si- nan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ydi (MSGSÜ), sempozyum da hakkõnda “olumsuz” raporlar yazmõş “Sedat Hakkı Eldem”in adõnõ taşõyan salonda yapõldõ... ‘YARIŞMALAR’IN YILDIZI Seyfi Arkan birçok “Cumhuriyet Yapısı”nõn mimarõ olmasõnõ hangi özelliğine borçluydu? Soyadõnõ, “Senin kanında ar var” diyerek belirleyen, hatta kõzõ “Sur”un da isim babasõ olan Atatürk’le yakõnlõğõndan ötürü devletçe “kayrıldı”ğõnõ sananlar vardõ. Sempozyumun “çerçeve konuşma”sõnõ yapan İlhan Tekeli bu- nun “gerçekçi” olmadõğõnõ belirterek onca önemli binayõ tasarlayabilmesinin “sadece kendi yetenekleri ve başarıları”nõn sonucu ol- duğunu anlattõ, çünkü Arkan, yapõtlarõnõn çoğuna “resmi sipariş”le değil, “mimarlık yarışma- larını kazanarak” imza atmõştõ… Bu gerçeğin, Akademi’deki hocalõğõnda bi- le yadsõndõğõnõ anlatan Prof. Ata- man Demir, okulun arşivinden belgelere dayanarak, “aslında bastırılmış bir mimardı” diyor ve ekliyordu: “Mimarlık eğitimin- deki etkisini azaltmak için şe- hircilik hocası yaptılar. Onca önemli binasındaki sanatsal bi- rikimini mimarlık öğrencilerine aktarmasını engellediler.” Cumhuriyet gazetesinin 6 Ağus- tos 1928 tarihli baskõsõndaki “18 Efendi Sanayi-i Nefise Mekte- bi’nden Mezun Oldu” başlõklõ haberin fotoğ- rafõnda Seyfi Bey’le Sedat Hakkı Bey “bir- likte”ler… Sõnõf arkadaşõ Sedat Hakkõ, 1940’lar- da Mimarlõk Bölümü “şef”iyken Akademi Başkanõ’na yazdõğõ “özel” mektubunda Arkan için diyor ki, “istidatlı (yetenekli) değil, mu- allim olamaz”!.. Bu “çekince”ler daha önce de olmalõ ki Ar- kan 1935’te mimarlõk değil, “Urbanizm Mu- allimi” (şehircilik öğretmeni) unvanõyla göreve başlatõlmõştõ. Yardõmcõsõ olduğu Prof. Ernst Egli, Almanya’daki Hitler faşizmin- den kaçarak Atatürk Türkiyesi’ne sõ- ğõnan mimar-şehirci akademisyen- lerdendi. Arkan’õn şehircilik öğret- menliğinin “ölümüne dek” sürdür- düğünü anlatan Ataman Demir, ya- şamõnõn son dönemlerini ekonomik zorluklar içinde geçirdiğini, yine ar- şivdeki “icra” yazõşmalarõyla belge- ledi... Konuşmacõlardan Prof. Dr. Şengül Öymen Gür ise mesleğinin ilk yõlla- rõnõ Avrupa’da geçiren Arkan’õn mi- marlõk anlayõşõ için “klasik bir mo- dern” tanõmõnõ yaparak şunu vurgu- ladõ: “Avrupa’yı yakından tanıya- rak mimarlığa başladı ama gördüklerini as- la taklit etmedi; öğrendiklerini, kendi duy- guları ve yorumlarıyla kimlik kazandırarak uyguladı”… ‘TEK PARTİ’NİN ÖZENİ Osmanlõ döneminin ünlü “matematikçi”le- rini yetiştiren “Gelenbevi” ailesinden olan Ar- kan, 1904’te Üsküdar’da doğdu. Fransõz Mek- tebi’ni ve Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten son- ra Sanayi-i Nefise Mektebi’ne (Devlet Güzel Sa- natlar Akademisi) girdi. Dönemin ünlü mi- marlarõ Vedat Tek’in ve G. Mongeri’nin öğ- rencisiydi. Mesleğe adõm atar atmaz ‘Çanakkale Abi- desi yarışması’nõn birincisi olunca, dönemin di- ğer başarõlõ mezunlarõ Sedad Hakkı, Zeki Sa- yar, Şevki Balmumcu, Burhan Arif ve Emin Hakkı Onat’la birlikte Almanya’ya gönderil- di. 1933’te yurda dönünce Mõsõr Krallõğõ ha- nedanõndan Prenses Nermin Hanım’la evlen- di. 1934’te açõlan ‘Çankaya Hariciye Köşkü Yarışması’nõn da birincisiydi... Sempozyumun yürütücüsü Ali Cengizkan Arkan’õn, özellikle Adana ve İzmit’teki “halk- evi” binalarõnõ tanõtõrken her iki yapõnõn da “tek parti” vurgulamasõyla adeta “küçümsenen” o dönemde, mimarlõk sanatõna verilen önemi belgelediğini şöyle anlattõ: “Her vilayete, her kasabaya, her köye, halkevleri ve halkoda- ları yoluyla ‘aydõnlanma’ hizmetinin götü- rülmeye çalışıldığı bir dönemde ortaya çıkan bu yapılar, gerek düşünce olarak belirleniş- leri ve programlarının elde edilişleriyle, ge- rekse üretim süreçlerinin planlanması ve yü- rütülmesiyle, modern bir düşünce ve örgüt- lenme sürecine ışık tutmaktadır.” 1966’da yitirdiğimiz Seyfi Arkan’õn yaşamõ ve yapõtlarõndan oluşan sergi MSGSÜ’nün Osman Hamdi Salonu’nda 15 Şubat 2010’a ka- dar açõk kalacak... Vaktiyle dõşlandõğõ ‘Akademi’de, ölümünden 44 yõl sonra anõlarõ ve eserleri sergileniyor ‘Atatürk’ün Mimarõ’nõ anõmsamak 1- Florya -Atatürk- Deniz Köşkü. 2- Tahran Büyükelçiliği binamız. 3-Sempozyum afişi. 4-Seyfi Arkan. 5-Akademi’de bir ders sırasında... ŞAİRİN MEZARI DA NİKSAR’A TAŞINACAK Cahit Külebi anõsõna şiir yarõşmasõ SAVAŞ KALKAN TOKAT - Türk şiirinin önem- li isimlerinden Cahit Külebi, Niksar Kaymakamlõğõ, Niksar Belediyesi, Tokat Şairler ve Ya- zarlar Derneği işbirliğiyle dü- zenlenen “1. Cahit Külebi, Memleketimize Bakış Şiir Ya- rışması” ve mezarõnõn Niksar’a taşõnacak olmasõyla gündemde. Külebi’nin Ankara’daki meza- rõnõ Niksar’a taşõma projesi 20 Haziran’da sonuçlanacak. Nik- sar Belediye Başkanõ Duran Yadigar, Niksar Kaymakamõ Uğur Turan ve Tokat Şairler ve Yazarlar Derneği Başkanõ M. Emin Ulu’nun katõldõğõ basõn toplantõsõnda Cahit Külebi’nin Ankara’da bulunan mezarõnõn, ailesinin de isteğiyle Niksar’a ta- şõnmasõ projesinin şairin ölüm yõldönümü olan 20 Haziran’da sonuçlanacağõ ve kasabanõn merkezinde yapõlacak anõt meza- ra nakledileceği açõklandõ. Ayrõca Külebi için düzenlene- cek şiir yarõşmasõ hakkõnda da bilgi verilen toplantõda, yarõş- manõn konusunun ‘memleket sevgisi’ olacağõ açõklandõ. Adaylarõn en fazla iki şiirle katõ- lacağõ yarõşmada birinciye 2 bin TL, ikinciye 1000 TL, üçüncüye 750 TL ve üç kişiye verilecek mansiyon ödülü ise 500’er TL olacak. Son katõlõm tarihinin 23 Nisan olduğu yarõşmanõn sonuç- larõ ise 19 Mayõs’ta açõklanacak. (Başvuru adresleri: Niksar Bele- diyesi Sosyal Hizmetler ve Kül- tür Müdürlüğü Niksar Tokat / Tokat Şairler ve Yazarlar Der- neği Posta Kutusu: 6) Kültür Servisi - Önceki gün Vakit gazetesinin Özen Yula’nõn yeni oyunu “Yala Ama Yutma!”yõ “ahlaksız ve pornografik” olarak nitelediği habere ilişkin Uluslararasõ Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (AITC) Türkiye Merkezi bir basõn açõklamasõ yaptõ. Birlik, bir eseri daha sahnelenmeden, hatta metni bile bilinmeden “ahlaksız” olarak nitelendirmenin ve “din elden gidiyor” çõğlõklarõ atmanõn Vakit gazetesinin tutumuna yakõştõğõnõ, ancak bu tutumun insani faziletin ve savunduklarõ ahlak anlayõşõnõn çok dõşõnda kaldõğõnõ belirtti. “Daha önce çeşitli kişi ve kurumları okurlarına hedef göstererek provokasyona teşvik eden Vakit gazetesinin, bu kez de bu oyunu amacına uygun olarak odak noktası olarak seçmesi ve taraftarlarına göstermesi, birliğimiz mensuplarınca kınanmış ve geleceğe dönük kuşkularla karşılanmıştır. Hiç kuşku yok ki, bu düşünce son derece karanlıktır ve yarınlarımızın provası niteliğini taşımaktadır” denilen açõklamada olay, Topkapõ Sarayõ’ndaki İdil Biret konserinin provoke edilmesiyle eşdeğer olarak nitelendi. Hukukçularõ, siyasetçileri ve sanatçõlarõ göreve çağõran birlik, bazõ medya organlarõnõn da olaya karşõ sessiz kalmasõnõn da başlõ başõna bir olay olduğunu belirttiler. ULUSLARARASI TİYATRO ELEŞTİRMENLERİ BİRLİĞİ TÜRKİYE MERKEZİ Eleştirmenlerden ‘Yala Ama Yutma!’yla ilgili açıklama 1 2 4 5 ‘Araf’ İstanbul’da Kültür Servisi - Cihan Şan’õn yazdõğõ, Aydõn Orak’õn yönetip oy- nadõğõ “Araf/İki Ülke Arasõnda” ad- lõ Kürtçe tiyatro oyunu 6 Şubat gü- nü saat 20.00’de İstanbul’da, Ren- gâhenk Sanatevi’nde sahnelecek. Faili meçhul bir cinayete kurban gi- den Musa Anter’in 55 yõllõk yaşa- mõnõ konu alan oyun, İsveç’te ve Uluslararasõ Ankara Tiyatro Festi- vali’nde sahnelenmiş, çeşitli tiyatro ödüllerine aday gösterilmişti. Elif Şafak konferansı Kültür Servisi - Bersay İletişim Enstitüsü “Dünya Görüşü” başlõğõ altõnda düzenlediği “İletişimde Mükemmellik” programõnõn ikinci- sine Elif Şafak’õn “Kelimelerle Köprüler Kurmak” konferansõyla devam ediyor. Elif Şafak’õn konfe- ransõ bugün saat 18.00’de Borsay İletişim Enstitüsü’nde izlenebilir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear