24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2010 CUMA 6 HABERLER BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ İlhan Arsel’in Ardından... Geçen hafta 9 Şubat’ta, gazetemiz başta olarak birkaç gazetede, Profesör İlhan Arsel’in Amerika’da yaşama veda ettiğini okuyorduk. Çoğunda böyle bir haber de yoktu; çünkü, Profesör Arsel, gerçeklerin arkasında olduğu için, daldıkları uykularından uyanmak istemeyenleri de sarsıyordu; onların bir bölümü ayıldılar, ama büyük bir kitle - ayılmak bir yana- Arsel’in can düşmanı oldular. İlhan Arsel, yaşamını bilime adamıştı ve öyle olduğu için dogmalara, özellikle dinsel dogmalara karşı mücadele ediyordu. Ülkemizde can düşmanları da işte bu kitle arasından ürettiğinden, Profesör de, öldürülmemek, yani canını kurtarmak amacıyla, yurdundan ayrılıp uzaklara gitti ve orada yaşadı ve son nefesini orada verdi. Ancak, savunduklarından dönmedi... Gazetemiz, bir erdemi olarak, Arsel’in adına, 11 Şubat’ta bir sayfa ayırdı ve onu andı. O tarihli gazetede, Miyase İlknur’un “Yılmayan Aydın: İlhan Arsel” adlı -özlü- yazısını okumuş olsanız gerektir... Profesör İlhan Arsel’in dikkatlere çarpması, 60’lı yıllarla başlar: Hazırlanmakta olan 1961 Anayasası çalışmalarına o da katıldı. Hukuk Fakültesi’nde anayasa hukuku hocalığını; “Biz Profesörler”, “Aydın ve Aydın”, toplam 14 kitabı ve yüzlerce makalesini zikretmeli. O eserlerin içinde, “Şeriat ve Kadın”, en çok ses verenidir. Kadına en hor bakan, dinler arasında İslam olmuştur. Kuran’ın yığınla sure ve âyeti içinde, buyrunuz Kadın Suresi’ndeki 34. âyeti: “Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin; -uslanmazlarsa- yataklarında onları yalnız bırakın; -daha da uslanmazlarsa- nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın!” Ne düşünüyorsunuz bu âyet üstünde? En başta kadınlar; onların yanı sıra, erkekler irkilmiyor musunuz? Profesör İlhan Arsel, bu âyetle yetinmez; bütün bir İslamın, onun şeriatının kadınla ilgili tavrını, “Şeriat ve Kadın” adlı eserinde ortaya koyar. Bu konuda yazılmış birkaç ciddi eserden biridir bu kitap. Ne var ki eser, uyandırdığını uyandırmış; uyandırmadığını ise, düşman bir kitleye sokmuştur. Hayatta olduğu yıllarda o kitle Arsel’e kinini hep kusmuştur. Türkiye’de, bu kitlenin -cana kasıtlı- niyeti her an duyulmuştur; onu, ülkeden uzakta bir diyara atan işte bu olmuştur. Olmazsa, Turan Dursun’un başına gelen Arsel’i de gelip bulmayacak mıdır? 60’lı yıllarda başlayan, katledilmiş aydınların -40’ı aşan- arasında Arsel’i de bulacak değil miydik? Profesör İlhan Arsel öldü; yazdıkları, gelecek için, nice kuşaklar adına görevini yapacak. Ve örneklik edecektir. Yaşamını, -neredeyse tek başına!- dogmalara karşı mücadeleye adayan bilim adamı olarak ayaktadır; ve nadir örneklerden biri de odur kültürümüzde. Anısı önünde en derin saygılarla eğiliyoruz... BİR HATIRLATMA: Kitapları yazan kadar basıp okurlara ulaştırmak da bir örnek hizmet. Bu hizmeti, 60’lardan başlayarak, bir seferberlik heyecanı ile sürdüren Bilgi Yayınevi’ni kuran Ahmet Tevfik Küflü’ye, anısı önünde eğilerek rahmetler diliyoruz. Ailesine ve Bilgi Yayınevi çalışanlarına da başsağlığı ve sabırlar... TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Önce Fethullahçı yayın organlarının örgüte karşı psikolojik savaş başlattığından yakınan PKK’liler öfkelendi! Samanyolu televizyonundaki dizilerde, Zaman gazetesi ve Aksiyon dergisindeki yazılarda PKK bazen “Ergenekon”la ilişkilendirildi, bazen de istihbarat örgütleriyle!.. Örgüt sonunda cemaate karşı atağa geçti. Murat Karayılan ve diğer PKK yöneticileri, cemaatin “askeri operasyonlardan bile daha tehlikeli” olduğunu belirttiler ve “etkisizleştirilmesi” gerektiğini savundular. Ardından dinci sermayenin marketlerine, cemaat üyelerinin araçlarına ve yayın organlarına yönelik kundaklama eylemleri başladı. Cemaati hedef tahtasına koyan ikinci grup ise ne ilginçtir ki, 15 yıl boyunca PKK ile savaşan Hizbullah’tı!.. Fethullahçıların yayın organları onları da “Ergenekon”la ilintilendirmişti... Bizzat Fethullah Gülen’in eleştirileri ise örgüt yönetimini çıldırtmıştı. Gülen 2009 yılının Nisan ayında, “Bu örgütler, uyuşturucu ve silah ticaretindeki paylaşım kavgası sebebiyle, bunları oluşturanların kontrolü dışına çıktı. Mesela Hizbulvahşet diye bir şey çıkarırsınız...” demişti. Sonunda Hizbullah, 20 Nisan 2009’da yaptığı şu açıklamayla cemaati açıkça tehdit etti: “Fethullah Gülen grubu üzerinden, Türkiye genelinde bir fitne ateşinin tutuşturulmak istendiği müşahede edilmektedir. Gülen grubu kendi iradesiyle böyle tehlikeli bir işe kalkışabilecek bir konumda değildir. Bir çatışma durumunda Hizbullah tarafından etkisiz hale getirilebilecek bir pozisyondadırlar!” İş tam kavgaya dönüşecekken Fethullahçıların Diyarbakır’daki temsilcileri araya girdi ve Hizbullah sorumlularıyla bir “sulh” toplantısı yapıldı. Dün ise “Devrimci Karargâh” adlı örgüt cemaate yönelik zehir zemberek bir açıklama yaptı. Selimiye Kışlası’na düzenlediği roket saldırısıyla gündeme gelen “Devrimci Karargâh 2. İddianamesi”nde adı geçen Serdar Kaya, “Poyrazköy İddianamesi”nde kendisiyle ilgili iddialara yer veren Ulaş Erdoğan’a öfkelenmişti. Fethullahçıların, Erdoğan’ın iddialarına dayanarak kendisini hedef yaptığından yakınan Kaya şöyle demişti: “Gerici Orta Anadolu tüccar sermayesinin, CIA eliyle beslenip büyütülen Fethullahçı siyasal yapılanmaya dönüştürülmesiyle egemen kılınan emperyalizm işbirlikçisi, halkımızın devrimci mücadelesiyle tasfiye edilmesi gereken bir karşıdevrim statüsüdür.” Hedefteki Cemaat!.. Gizlenen Bağlantı!.. Dikkat ettiyseniz Türkiye’nin en radikal örgütleri ardı ardına cemaati hedef alıyor... Biri dışında!.. Onu yazmadan önce dünkü gazetemizde İlhan Taşcı imzasıyla yer alan “Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner, Gülen’e el attı, tutuklandı” başlıklı habere dikkatinizi çekmek istiyorum. Haberdeki şu satırlar hem tarikat ve cemaatlerin yargıdaki örgütlenmelerini deşifre ediyor, hem de çok önemli bir bağlantının anımsatılmasını ve sorgulanmasını gerekli kılıyor: “İlhan Cihaner’in, Fethullah Gülen grubuna yönelik operasyon için düğmeye basmasının hemen ardından tutuklanması dikkat çekti. Adalet Bakanlığı müfettişlerinin 18 Haziran 2009’da Cihaner’e, ‘MİT, Emniyet ve Jandarma kayıtlarına göre İsmailağa ve Fethullah Gülen cemaatinin Hizbullah ve İBDA-C ile şimdiye kadar tespit edilmiş bir bağlantısı olmamasına rağmen neden böyle bir soruşturmaya başladığını’ sormaları dikkat çekmişti...” Evet, yalnızca tüm terör gruplarını “Ergenekon”la ilişkilendiren Fethullahçılar değil, savcı İlhan Cihaner’i sorgulayanların da ilişmediği bir örgüt vardı... El Kaide!.. Gelin o örgütün cemaatle bağlantısını içeriden birinin itirafından okuyalım. O kişi, 20 Kasım 2003’te HSBC Genel Müdürlüğü’ne bombalı kamyonla intihar saldırısı düzenleyerek tiyatro sanatçısı Kerem Yılmazer’in de aralarında bulunduğu 15 kişinin ölümüne yol açan İlyas Kuncak’ın kızı ve aynı zamanda El Kaide’ci Abdülkadir Karakuş’un eşi Fulya Karakuş’tan başkası değildi!.. Karakuş’un 5 Aralık 2003 tarihli Milliyet gazetesine söyledikleri her şeyi anlatmaya yetiyor: “Babam 30 yaşındayken bir arkadaşının vasıtasıyla Fethullah Hoca’nın Nur Cemaati’ne girerek İslama yönelmişti!..” Ve Dönüştürülen Toplum!.. Israrla vurgulamaya çalıştığım bir gerçek var; takıyyeci ve sarıklı toplum mühendisleri Türkiye’de bir sosyo-politik dönüşüm için her türlü tezgâha başvuruyor! Vergi kumpasıyla medyaya el değiştirten zihniyet, “Ergenekon” iddialarıyla Kemalistleri zindana tıkıyor! Subaylara “terörist” damgası vurularak, karargâha baskın düzenlenerek Türk Silahlı Kuvvetleri’ne “ayağını denk al” mesajı veriliyor! Son olarak Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir savcı, tarikat ve cemaatlerin üzerine gittiği için cezaevine konuldu! Yakında sıra, iktidarın türban ve katsayı dayatmasına karşı gelen Danıştay’a, AKP’ye kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na, hatta Tayyip ve tayfasını “laiklik karşıtlarının odağı” diye damgalayan Anayasa Mahkemesi üyelerine kadar gelirse kimse şaşmasın!.. Tek parti faşizmi zıvanadan çıkıp Cumhuriyet rejimine kafa tutarken başını kuma gömenler, son dönemde yaşananların hilafetin rövanşını almaya çalışanların pervasızlığı olduğunu göremiyor!.. Kafalarında tarikat takkesi, ceplerinde mürit diplomasıyla devletin en kritik merkezlerine girerek örgütlenenler; gözaltı, baskı ve sindirmeyle nihai hedeflerine ulaşmaya çalışıyor! Tüm bu ortamda subayları tutuklanmış bir Genelkurmay Başkanı bildiklerini söylememekte ısrar ediyor!.. Peki ya toplum?.. Millet, karartılan sosyal yaşamın ve baskı devletinin kumpasında sessizce beklerken hızla şeriat rejimine sürükleniyor!.. İşte tam da bu ortamda, Efes Türkiye Genel Müdürü Tuğrul Ağırbaş’ın yaptığı şu açıklamalar, “kırmızı çizgiler”le İran’ın Kum kentine benzetilmeye çalışılan Türkiye’de yalnızca devletin kuşatılmadığını, toplumun da sinsice dönüştürüldüğünü göstermeye yetiyor: “Türkiye’de bira satış noktaları son dört yılda 100 binden 83 bine düştü. Satış noktası açmaya heveslenenler de ‘mahalle baskısı’ nedeniyle zorluk yaşıyor. Bakkal ve büfelerin çevresinde yaşayan sakinlerin yüzde 85’i içki satışına karşı çıkıyor. Belediyeler de içki konusunda tüm zorlukları çıkarıyor. Bu zorluklar Türkiye’de içki bulunabilirlik oranının bazı bölgelerde yüzde 4’te kalmasına neden oluyor.” İlyas Kuncak Bakanlõk müfettişleri ceza istemiş, HSYK de rapordan hareketle savcõ Sarõkaya’yõ meslekten ihraç etmişti Şemdinli olayı farklıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’in Erzurum savcõlarõnõn özel yetkileri- nin HSYK tarafõndan kaldõrõlmasõ- nõ eleştirirken örnek gösterdiği Şem- dinli Savcõsõ Ferhat Sarıkaya’nõn meslekten atõlmasõ süreci, Cemil Çi- çek’in Adalet Bakanlõğõ dönemin- deki müfettişlerin “ceza” istemli rapor düzenlemesiyle başlamõştõ. HSYK’de bakanlõğõn raporundan hareketle Sarõkaya’yõ meslekten ih- raç etmişti. İhraç kararõna dönemin müsteşarõ Fahri Kasırga ihraç ye- rine kõnama cezasõ verilmesi gerek- çesiyle muhalif kalõrken Çiçek top- lantõya katõlmamõştõ. Adalet Bakanõ Ergin’in, HSYK’nin yargõya baskõsõ olarak gösterdiği Er- zurum özel yetkili savcõlarõnõn yet- kisinin kaldõrmasõ ile aynõ kapsamda değerlendirdiği eski Şemdinli Savcõ- sõ Ferhat Sarõkaya olayõnõn birbirin- den farklõ olduğunu göz ardõ ederek yorumlamasõ dikkat çekti. Eski Şemdinli Savcõsõ Ferhat Sa- rõkaya, 9 Kasõm 2005’te Şemdin- li’deki Umut Kitabevi’ndeki patla- manõn ardõndan düzenlediği iddia- namede, olaylar nedeniyle tutuklanan astsubay Ali Kaya hakkõnda, “tanı- rım, iyi çocuktur” diyen dönemin Kara Kuvvetleri Komutanõ Orgene- ral Yaşar Büyükanıt ile birçok ge- neral ve üst düzey subayõn da adõnõ iddianameye dahil etmişti. Genelkurmay’ın bildirisi Genelkurmay, iddianamenin açõk- lanmasõndan sonra yayõnladõğõ bildi- ride, iddialarõ reddetmiş ve iddiana- meyi hazõrlayan savcõ hakkõnda yet- kililerin gereğini yapmasõnõ istemiş- ti. Cemil Çiçek’in Adalet Bakanlõğõ döneminde görevlendirilen bakan- lõk müfettişleri, savcõ Ferhat Sarõka- ya hakkõnda yaptõklarõ inceleme so- nunda düzenledikleri raporda ceza ve- rilmesini önermişlerdi. Sarõkaya hakkõndaki raporu gö- rüşmek üzere toplanan HSYK, Şem- dinli Savcõsõnõ Hâkimler ve Savcõlar Kanunu’nun “Meslekten Çıkarma Cezası” başlõklõ 69/son fõkrasõ uya- rõnca meslekten ihraç etti. Yasa mad- desi, “Disiplin cezasının uygulan- masını gerektiren fiil, suç teşkil et- mezse ve hükümlülüğü gerektir- mese bile mesleğin şeref ve onuru- nu ve memuriyet nüfuz ve itibarı- nı bozacak nitelikte görüldüğü tak- dirde de meslekten çıkarma ceza- sı verilir” hükmünü içeriyordu. HSYK’nin bu kararõ aldõğõ toplan- tõya dönemin Adalet Bakanõ Cemil Çiçek katõlmadõ. Toplantõya katõlan eski Adalet Bakanlõğõ Müsteşarõ Fah- ri Kasırga ise Sarõkaya’ya ihraç ce- zasõ yerine kõnama verilmesi görü- şüyle karara muhalif kaldõ. Kurul 1’e karşõ 6 üyenin oyuyla Ferhat Sa- rõkaya’yõ meslekten ihraç etti. Sarõkaya’nõn ihraç kararõna karşõ iti- razõnõ görüşen HSYK İtirazlarõ İn- celeme Kurulu itirazõ reddetti. Böy- lece Ferhat Sarõkaya, Adalet Bakan- lõğõ müfettişlerinin başlattõğõ soruş- turma ve ardõndan düzenledikleri ra- porun HSYK’ye sevk edilmesiyle meslekten çõkarõlmõş oldu. Haber Merkezi - Eski Adalet Bakanõ ve Türkiye Değişim Hareketi Kurucu üyelerinden Mehmet Mo- ğultay, Erzincan Cumhu- riyet Başsavcõsõ İlhan Ci- haner’in tutuklanmasõnõn ardõndan, Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kuru- lu’nun (HSYK) dört özel savcõnõn yetkilerini kal- dõrmasõnõn doğru bir karar olduğunu söyledi. Moğultay yaptõğõ açõk- lamada, sorunun kayna- ğõnda siyasi iradenin ce- maatleri koruma kültü- rünün olduğunu kaydetti. Moğultay, “HSYK’nin dört özel yetkili savcı- dan bu yetkiyi alması ve yerine yeni tayinler yap- ması kadar da doğal bir şey olmaz. Hukukta yetkisiz bir savcının böyle bir inceleme yap- ması insan hak ve öz- gürlükleri ile bağdaş- maz” ifadesini kullandõ. Moğultay, cumhuriye- tin, laikliğin, demokrasinin teminatõ ve zulmedenlerin yõlmaz savunucusunun hâ- kimler ve savcõlar oldu- ğunu belirterek, şu ifade- leri kullandõ: “Hâkimin veya savcının kararı ka- nuna ve hukuka uygun değilse ne yapılmalıdır? Karar keyfi verilirse bu- nun güvencesi kim ol- malıdır? Bu bakımdan HSYK’nin aldığı karar doğrudur. Burada gö- rülüyor ki Erzurum Cumhuriyet Savcısı key- fi bir işlem yapmıştır.” ‘HSYK kararı doğru’ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım hakkında, Aydınlık dergisinde 15 Kasım 2009’da yayımlanan ‘Beşiktaş Terör Örgütü’ başlıklı haber nedeniyle soruşturma başlattı. Haberde, Ergenekon soruşturmalarının yü- rütüldüğü Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde görevli hâkim ve savcıların hedef gösterildiği id- dia edildi. Yıldırım, tutuklu bulunduğu Siliv- ri Cezaevi’nden soruşturma kapsamında ifadesi alınmak üzere dün İstanbul Adliyesi’ne getirildi. Yıldırım, adliyeye girerken “İşte Tayyip’in basın özgürlüğü” diye bağırdı. (Fotoğraf: AA) Karakullukçu’nun ‘ayrıcalık’ talebi İLHAN TAŞCI ANKARA - Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kuru- lu’nun (HSYK) Erzincan Cumhuriyet Başsavcõsõ İlhan Cihaner’in gözal- tõna alõnõp sorgulanma- sõnda yetki ve görevlerini aştõklarõ gerekçesiyle yet- kilerini kaldõrdõğõ savcõ- lardan Rasim Karakkul- lukçu’nun “kendilerini kaydırmayan” Erzurum Kayak Federasyonu Baş- kanlõğõ’na üstü örtülü gözdağõ niteliğinde yazõ gönderdiği ortaya çõktõ. Antetli kâğıt kullandı Özel yetkisi önceki gün HSYK tarafõndan kaldõrõ- lan Erzurum Savcõsõ Ra- sim Karakullukçu 8 Ocak 2010 tarihinde “Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı (CMK. 250. Maddesi ile Görevli) Muhabere Bü- rosu” antetli resmi yazõy- la Erzurum, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Kayak Federasyonu Başkanlõ- ğõ’na bir yazõ gönderdi. “2009/2238” sayõlõ yazõ- da, 26 Kasõm 2009 tari- hinde bir yazõ gönderdik- leri ve bu yazõlarõna yanõt verilmemesinden duyduk- larõ rahatsõzlõk dile getiril- di. Rahatsõzlõğõn nedeni ise Karakkullukçu’nun resmi yazõsõna şöyle yan- sõdõ: “İlgili sayılı yazıyla CMK’nin 250 madde ile görevli ve yetkili 2. Ağır Ceza Mahkemesi Hâ- kimleri ile CMK’nin 250 madde ile görevli ve yet- kili Erzurum (özel yetki- li) Cumhuriyet Savcıla- rına kayak giriş kartla- rının verilmesi istenil- miş olup, bu zamana ka- dar yazılı bir cevap ve- rilmemiştir. Yapılan gö- rüşmelerde talebimizin karşılanamayacağı be- lirtilmiştir. Bu nedenle, a) Talebimizin hangi se- bep ve saikle karşılana- madığı, b) Giriş kartla- rının kimlere hangi se- bep ve saikle verildiği, hususlarının ayrıntılı olarak açıklanarak tara- fımıza bilgi verilmesi ta- lep olunur. 8.1.2010.” M O Ğ U L T A YGÖZDAĞI NİTELİĞİNDE YAZI YAZDI Tutuklu gazeteci Deniz Yıldırım ifade verdi Erdoğan dosyasını kapatan savcı ÖMER ŞAN RİZE - HSYK tarafõndan görevden alõnan Erzurum Cumhuriyet Başsavcõ- sõ Sinan Kuş’un Rize’de görev yaptõğõ sürede Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan hakkõnda açõlan bir soruşturmada ta- kipsizlik kararõ verdiği ortaya çõktõ. Erdoğan hakkõnda RP İstanbul İl Başkanõ olduğu dönemde Rize’de yap- tõğõ bir konuşma nedeniyle Rize savcõ- lõğõ soruşturma açtõ. Erzurum DGM Savcõlõğõ da Erdoğan hakkõnda dava aç- tõ. Dava sürerken savcõlõk bilirkişi ra- porunun değerlendirilmesi sonrasõnda Erdoğan hakkõnda takipsizlik kararõ verdi. Dönemin Rize Cumhuriyet Baş- savcõsõ Kuş, Erdoğan hakkõnda açõlan so- ruşturmanõn zamanaşõmõna uğradõğõnõ belirterek dosyayõ kapatmõştõ.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear