24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
Kültür 21. yüzyıl Islam dünyası için bir bilinçlenme basamağı olmalı Hiçbir Islam devleti Rusya'yı, Avrupa'yı ya da Çin'i fethetmeyi diişünmediğine göre, cihadın terö- re indirgenmesi Müslümanları düşündürmelidir. Islam dünyası 21. yüzyıl gemisine Somalili korsanların yöntemi ile binemez. Müslümanlar dünya nüfusunun %15'ni (993.000.000) oluşturuyor (2009 Time Almanac, kimine göre 1.3-1.5 milyar. Fakat açıkçası Istanbul'un nüfusu gibi sayılamıyor). Doğan Kuban L M üslüman toplıımlnrın temel ve ortak sorunu ca- hillik, fakirlik ve açlıktır. Bıma çare hıılamayan lıükümetler kötü hükümetlerdir, çaresiz top- lumlar cahil yani aptal toplumlardır. Bu toplumlarda ya- şayanların yanıt aramaları gereken teınel soru ise neden aç ve geri kalmış, oldııklarmın yanıtını korkmadan ver- ııu'ktir. Yeniden keşfedilmesi gerekıneyen hu yanır ce- halettir. Dünyada yaşamakla dünya ile birlikte yaşamak aynı şeyler olmadığını hep vurgulamak gerekir. Filler, aslan- lar, kuşlar ve halıklar da dünya ile birlikte yaşıyorlar. En modern silahın tetiğini çeken, koyıı hir cahil olahilir. Coca Cola'yı hayvanlara bile içirehilirsiniz. Müslümanlar geri kalmıslık sorunu- nu analiz etmeye bile yanaşmıyor ve politikada kavru- luyor. Bürokratı, pro- fesörü, uzmanı aç ve ezik olmalan- nın nedenini an- lamadıklan zaman devlet, üniversite, ıtıeclis, demokrasi, ordu ve sayısız ku- rum törensel ol- ınaktan öteye ge- çemez. Zengin toplumların halkı t a r a f ı n d a n Müslümanların ikinci sınıf insan olarak görülmesinin nedeni budur. 'Asiyabı devleti bir har da olsa döndürür' bir Türk şairi- nin sözüdür. Aslında bu şaka ile karışık bir umutsuzluk göz- lemidir. Islam dünyasının sorunu da, bu yanıtın bilinci- ne varılamamış olmasıdır. Haritada Somali diye bir dev- let var. Afganistan diye bir devlet var; Sudan, Moritanya, Irak diye devletler var. Devlet örgütleri, başkanlar, mec- lisler, ordular, büyük yapılar, elbiseler her şey var. Uluslararası toplantılarda koltukları var. Ciddi ciddi el- leri de sıkılıyor. Anlaşmalar da imzalıyorlar. Fakat İslam devletleri adı altında dizilen devletlerin adam başına ortalama geliri, artık yinelemekten bıktığı- mız gibi, Afganistan'da 315, Pakistan'da 900, Mısır'da 1500. Bu saptamalar yazıla yazıla etkisiz klişeler haline gel- diler. Oysa her şeyi açıklıyorlar. TEMEL SORUNLARI Bu ülkelerin dünyaya egemen olup söz geçirme gibi bir sorunları yok. Ekonomik sömürgeliğin ya da dışarıya ba- ğımlı olmanın fiili sömürgeliğe dönüşmesi gibi bir sorunları var. Dışarıdan yasalar ve anlaşmalar için Islam devletle- rine emirler veriliyor. Egemenlik artık düğmelere basarak ve ınikrofona konuşarak gerçekleşiyor. Sömürgeciler so- palan sömürgelerde ortak olduklannın eline veriyor. Bu ınekanizma, birçok devleti giderek devlet olmaktan uzaklaştırıyor. Gerçi politik yozlaşma sadece Müslüman devletlerde değil. Çağımızın dünya boyutunda hastalığı. Fakat fakir ülkelerin artan nüfuslanyla, yozlaşmaya da- yanma şansları çok az. İtalyan toplumunun yozlaşması ile Mısır'ın yozlaşması aynı değil. Politik jargonda bu hir- birleriyle hiçhenzemeyen ülkelerin sorunlarmı aynı söz- cüklerle, aynı ölçütlerle anlatmak sadece budalalıktır. Onun için politik söylem cahil ve fakir ülkelerde, kötü bir çeviri ya da kekelemeye dünüşüyor. İsveç demokrasisi ile Haiti demokrasisi aynı değilse, politikacı ve köşe yazarları sadece yalan söyleyebilir. Burada JefFerson'un bir sözünü anımsayalım: 'Eğer bir ulus hem cahil hem özgür olmak isterse bunu sonsuza kadar bekler, ama erişemez.' Cahili kandırmak kolay. Çünkü soru sor- muyor. Bilgiye dayalı eleştiri ve eleştiriye bir akılcı yanıt verilen bir aşamaya ulaşmadan politika havanında da su dövülecektir. lnsanlar dünyanın yaşamsal parametrelerini doğru öğ- renmedikleri sürece, kediler gibi, aç kaldıkları zaman ba- ğırıyor. Fakat kedi kadar özgür değiller. Dünya bütün in- sanları doyuracak kadar uygarlaşmamıstır. Sadece karnı aç olanı kandırarak ya da dayak atarak susturacak kadar örgütlenmiştir. Açlık ve silah oldukca insan yaşamı uy- garlık, özgürlük ve demokrasi gibi lüksleri içermez. SÖMÜRGE STATÜSÜ ARTIÖI Afrika ülkeleri, Mısır, Hindistan, Çin, bütün eski sö- mürgeler ve gazetelere televizyonlara konu olan bütün da- yarma türleri, temelde sömürge statüsü artığı göstergelerdir. Zenginler dünyası fakir milyarların arzularını alevlendi- rip, karınlarını doyurmazken söylenen her söz, bir haksızlığı örtbas etmek için kullanılır. Yiyenler daha yok bağırır. Bagladeş'deki fakirin ne dediğini kimsc bilmez. Eğer bir Batılı gazeteci böyle bir tanığa gazete sayfalarında söz ve- rirse büyük bir muhabirlik işi yapmış olur. Ama Obama, Putin, Berlusconi başlıklardan inmez. En iyi durumda olanlann en çok sesi çıkar Bu güçlünün egemen yalanının kanıtıdır. Haksızlığın üzerine örtülen en büyük çarşaf zavallı halkın hiçbir zaman sahip olma- dığı demokratik haklardır. İslam ülkelerin namuslu ay- dınlarının -eğer kalanlar seslerini çıkarabiliyorlarsa- önce halklarına, dünya ile karşı- laşttrarak, sayısal bir politik du- rum muhasebesi yapmaları gerekir. 315 dolarlık yıllık ortalama ge- liri olan bir halk, tümü Kalaşnikof- la donatılsa, ortalama geliri 40.000 olana karşı sadece actklı ve acı çe- kilen bir mücadele yapabilir. Ne var ki bu ülkelerin yolu ne sahte dc mokrasi politikası, ne de silahtır Sadece çağdaş bilgi düzeyine ula^ mak ve üretmekten geçiyor. Bu bilgi din bilgisi değildir. O zaten cey te taşınıyor. Bu matematik, fizik, kimya, biyoloji ve bunların bilc şenleridir. Bu bilgi açken öğrenil- mez. Çünkü öğretim örgütlemesi ya- pılamaz. 21. yüzyılda devletin görevi be- lirlidir: Karın doyurur, öğretir ve üretimi teşvik eder ve gcrçekleri saklamaz. Bunu da özgürlük olmadan sağlaya- madığını çağdaş dünya tarihi kanıtlıyor. Bütün başka for- müller, olsa olsa, bizim sözde İngilizce ders yapan okul- ların öğrencilerinin İngilizce bilgisi kadar aınacına ula- şır. Ve kapitalist yalanlarla süslüdür. Batı ülkelerinde silah sanayileri, eııerji sanayileri, pet- ro-kimya sanayileri, bio-kimya sanayileri, ınotorlu araç- uçak sanayileri büyük bir araştırma ve geliştirme örgüt- lenmesine dayanarak çaiışıyor. Kapitalizm parayı tekno- loji satarak kazanıyor. DÖRT KEZ HACCA GÎTSENİZ BİLE Cîeri kalmıs ve hılim.sc-1 rasyonalizme ula^amamış top- lumlarda bir dert daha var. Politika, sosyal bilimler, eko- nomi, sosyoloji, tarih, psikoloji, antropoloji, coğrafya gi- bi insan bilimleri ulusal ve etnik, dinsel farklılıkları az- dırarak, anti-bilimsel öğretilere çanak tutuyorlar. Siz bü- tün Osmanlı ve İslam tarihini ezbere bilseniz, Kuranıkerim'i hatmetseniz, dört kez hacca gitseniz, halk oyunlarının hepsini oynasanız ve türkülerin hepsini söy- leseniz, hamsi dolması, Antep köftesinin en güzelini yap- sanız, otomobil lastiği ya da yedek parçası üretemezseniz, isiniz bitiktir. Budala kalabalıkların hâlâ ayılmamaları bir çağdaş fe- nomen. Müslüman, Hıristiyan, Budist hangi ülkeye gi- derseniz üç özellik ayrılmaz bir bütün oluşturuyor: Fakirlik, bilgisizlik ve özgürlük yokluğu. İslam ülkelerinin sorun- ları da bundan ibaret. Dünya tarihi de bu hikâyeyi anla- tır. Fakirlik ve bilgisizlik, despotizmin beslendiği uygar- lık çöplükleridir Insanoğlu mutlu olınaya teşne bir yaratıktır ama fa- kirin mutlulugu küçük bir gülücükten ibaret. Maskeyle din- lenmesi gereken yalancı bir demokrasi söylemi, II. Dünya Savaşı'ndan bu yana fakir ülkelerin insanlarına günde an- cak bir ekmek fazla almaya olanak verdi. Hangi ulustan, dinden, politik inançtan yana olursanız olun, artık varlığı şüphe götürmeyen sanayileşme, küre- selliğinin olmazsa olmaz ölçütleri var. Din, ulus, demok- rasi, kültür gibi kategoriler bunun dışında kalır. Bu be- ğenilmese de yalın sanayi egemenliğidir. Sanayi egemenliği bilimsel bilgi egemenliğidir. Ve bunu sağlayacak düşün- ce özgürlüğüdür. Gazetelerin, televizyonların insanların kafalarını şişiren bitpazarı konularının tümü, doğru ku- rulmuş bir bilimsel araştırma-sanayi kurgusu kadar önem- li değildir. Öyle bir kurguyu gerçekleştirebilen toplumlar 21. yüzyıl dünyasının aradığı bütün özelliklere zaten sa- hiptirler. Türkiye'yi İslam dünyasında bir kalkınma lideri ko- numuna getiren şey Cumhuriyetin eğitim ve öğretim atı- lımlarıdır. Buna dua edip yola devam etmemiz gerek. Geri kalmış, fakir ülkelerin namuslu aydınları bu 'kör kör gö- züm pannağına' gerçekleri halklarına anlatmak zorundalar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear