Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 19 ŞUBAT 2010 CUMA
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Arınç Doğru Söylüyor
Her durmuş saatin günde iki kez doğru zamanı
göstermesi gibi, dikkatle dinlenen her konuşmada
da, bazı doğrular bulmak mümkündür, hatta
konuşmacı Bülent Arınç olsa bile...
Nitekim; Bülent Arınç gerçekleri kendi görüşüne
göre eğip bükmeyi amaçlayan dünkü
konuşmasının bir yerinde de doğruyu söylemiştir:
Aslında bu bir iktidar mücadelesidir.
Ve bu çerçevede 18 Şubat 2010’da, yani dün
bir kez daha patlak veren bunalımın geleceği,
daha 22 Temmuz 2007 günü belli olmuştu.
2007 seçimlerinden önce de bu sütunda dile
getirildi. AKP’nin o oylamayı farklı kazanması
halinde önündeki hedef “sivil darbenin” önündeki
beş engeli kaldırmak olacaktı. Bu beş önemli
engel, başta Çankaya olmak üzere, bir ölçüde
üniversite, ama özellikle yargı ve dördüncü güç
medya ve nihayet, sivil darbenin başarısı için
mutlaka yoldan çekilmesi gereken TSK idi.
Nitekim öyle de oldu.
AKP, 2001 seçimlerini yüzde 47 gibi inanılması
güç bir skorla kazandı. Sonra da hiç vakit
geçirmeden belirlenen hedeflere saldırdı.
Çankaya, MHP’nin de katkısıyla, kolaylıkla
düşürüldü ve oraya Abdullah Gül oturtuldu.
Gül’ün aracılığıyla YÖK, onun aracılığıyla da
üniversite ele geçirildi.
Çankaya ve YÖK ele geçirildikten sonra geride
kalan üç hedefe organize saldırılar düzenlendi.
Tuncay Özkan’dan başlayarak, medyanın çıban
başlarının tasfiyesinde önemli adımlar atıldı,
sonunda Aydın Doğan’a kadar dayanıldı.
Yargı ve TSK sistematik saldırılarla yıpratıldı.
TSK’nin önce yıpratılması, sonra diz çöktürülmesi
amaçlandı.
Bu operasyon sürdürülmektedir.
Bütün bu hedeflere yönelik saldırılar birbirini
izlerken, Ergenekon operasyonlarıyla sivil darbe
karşısındaki direnci kıracak bir yılgınlık ortamı
yaratmaya çalışıldı.
Son günlerde yaşadığımız bu büyük planın
yargıya yönelik yüzüdür. AKP, polis içindeki F tipi
örgütlenme ve onun yargı içindeki uzantılarından
yararlanmak isterken, irticanın üstüne gitmek
isteyenlerin yıldırılması da ihmal edilmedi.
Direnen yargının son kaleleri de ele geçirilmeye
çalışılmakta, bunun için yaratılan krizlerden
yararlanılarak yargı yıpratılmakta, yargı
bağımsızlığını, yürütme değil de bizzat yargının
kendisi tehdit ediyormuş izlenimi veren bir ortam
yaratılarak, yürütmenin güdümünde yargının
oluşturulması için “yargı reformu” kisvesi altında
yeni düzenleme yaşama geçirilmeye
çalışılmaktadır.
AKP’nin bu planının kamuoyunun şu andaki
durumu ve güçler dengesi ile başarıya ulaşıp
ulaşamayacağını kestirmek güçtür.
Ama bu imkânsız olsa dahi denenecek yol,
devletin varlığına kasıt, yolsuzluk, kokuşmuşluk,
becerisizlik vb. nedenlerle yitirilen halk desteğini
elde etmek için bir kez daha mazlumu
oynamaktır...
Yargı operasyonu bir yandan sürdürülürken,
ortamı germek ve mazlum postuna bürünmek
yöntemi de uygulanmaktadır.
Şimdiye kadar bu yöntemin başarılı sonuç
vermiş olması, şimdiden sonra da denenmesinin
nedenidir.
Ancak bu yöntemin bundan sonra sonuç
vereceğinden emin olmak da safdilliktir.
AKP şimdiye dek karşı tarafın da hatalarından
yararlanarak, bu yolu şimdiye dek başarıyla
denemiş, hep gerginlik yaratmış, bu ortamlarda
kendisini demokrasinin savunucusu mazlum
olarak gösterip, puan toplamıştır.
Ama artık mazlumluk aşamasından mağrurluğa,
sonra da zalimliğe geçtikleri konusunda
kamuoyunda oluşan kanaat aynı oyunun
oynanmasını güçleştiriyor.
AKP yedi buçuk yıl içinde Türkiye’yi son
derecede gergin, bütün kurumları birbirine
düşmüş, mekanizmaları durmuş bir hale
getirmiştir. Bunu çoğunluk da görmekte. AKP’nin
bu ortamda, bütün kural dışı hamlelere karşın, bu
iktidar savaşını kazanması da güç.
Bugün, Prof. Dr. Süheyl Batum ile birlikte,
saat 21’de Cem TV’deki “Ayıptır Söylemesi”
programında, bütün bu konuları Sonar Yönetim
Kurulu Başkanı ve yazar Hakan Bayrakçı ile
tartışacağız.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
namikzafer@yahoo.com
Adalet Bakanõ’nõn açõklamasõna tepki gösteren HSYK Başkanvekili, ‘Kurulmuş zemberek gibi konuşuyor’ dedi
Özbek’ten tokat gibi yanõt
CHP lideri Deniz Baykal ‘yargõ depremi’ni değerlendirdi, çözüm için ‘çare seçimdir’ mesajõ verdi
‘Bu bir cemaat hesaplaşması’ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz
Baykal, dün düzenlediği basõn
toplantõsõnda yargõdaki son geliş-
meleri değerlendirdi.
Baykal, “Cumhuriyet tarihi
boyunca ilk kez bir adliye bir
başka adliyeyi basmıştır. İlk
kez bir başsavcı bir başka sav-
cı tarafından tutuklanmıştır.
Bunu nazari, teorik hu-
kuki bir ihtilaf gibi an-
lamak çok vahim bir ya-
nılgıdır” dedi.
“HSYK’nin kendi yet-
kileri içinde aldığı kararın
doğru olduğunu, hükü-
metin bir tereddütten son-
ra gerekli tebligatı yap-
masından da memnuniyet
duyduğunu” bildiren Bay-
kal, “Bu olayı değerlendirirken,
herkes hükümetin bu olayın ar-
kasındaki fail olduğunu görme-
lidir. AKP kendi dünya görüşü-
nü yargıyı dayatmaktadır. Yan-
daş yargı, diyorduk. Bu, mevzi
bir olay olarak kalırsa elbette sa-
kıncalıdır, tehlikelidir ama bir sı-
nırı vardır. Yandaş yargı konu-
su artık bir mevzi olayı olmaktan
çıkmıştır. Tehlikeye giren hu-
kuk düzeninin kendisidir” dedi.
Türkiye’de bir süreden beri siyasi
kadrolaşmanõn ötesinde bir cema-
at kadrolaşmasõnõn ortaya çõktõğõ-
nõ vurgulayan Baykal, “Hüküme-
tin himayesi, gözetimi, desteği al-
tında yargı da, güvenlik güçleri
de yer yer cemaat kontrolüne
geçmiştir. Bu bir cemaat hesap-
laşmasıdır. Bu bir kırılma noktası
olacaktır. Bu olaydan sonra eğer
bu olayı ortaya atanlar amaçla-
rına ulaşırlar, hedeflerini ger-
çekleştirirlerse Türkiye’de ar-
tık herkes tehdit altındadır. Her
an her şey herkesin başına gele-
bilir demektir. Şu anda tehlike-
de olan hukuk devletinin kendi-
sidir” görüşünü dile getirdi.
“Hükümet boğazına kadar bu
işin içine batmıştır” diyen Baykal,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Adaleti
tehdit eden en büyük tehlike, ada-
letin siyasetin emrine girmesidir.
Bu tutum, siyaseti adalete yerleş-
tirme, savcılara, hâkimlere emir
kumanda etme, hükümetin ta-
lepleri doğrultusunda tetikçi hu-
kukçuların, yargıçların, savcıların
devreye sokulmak isten-
mesi, böyle arayışların or-
taya çıkması, siyasete göre
savcı aranması, başba-
kanların savcı aradıkları-
nı ilan ederek yola çıkma-
ları, başbakanların savcı
arayışları doğrultusunda
dava kurgulamaları, Tür-
kiye’de adaletin temelinin
çatırdamakta olduğunu
göstermektedir.”
Deniz Baykal, bir soru üzerine
“Bunun çaresi seçim, halk. Tür-
kiye’yi birbirine kattılar. Freni
kalmadı bu iktidarın. Her ikti-
darın -özellikle de bu iktidarın-
yargı frenine ihtiyacı vardır.
Ülke sahipsiz. Bu tabloyu yön-
lendirecek bir cumhurbaşkanı
arıyoruz” dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Hâkimler ve Savcõlar Yüksek Kurulu
(HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek,
Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’in
önceki gece yaptõğõ açõklamaya çok
sert sözlerle yanõt verdi.
Dün HSYK’ye gelişinde gazeteci-
lerin sorularõnõ yanõtlayan Özbek, Er-
gin’in önceki gece yaptõğõ basõn top-
lantõsõnõn anõmsatõlmasõ ve “Bakan
çok sert bir değerlendirme yaptı”
denilmesi üzerine, “Maalesef Adalet
Bakanımız dediğiniz gibi çok sert
bir açıklama yaptı. Bir Adalet Ba-
kanı’ndan beklemediğimiz çok ağır
ve sanki hukukun karşısında, yar-
gının karşısında görünümde bu-
lunmak isteyen bir görüntü vermek
isteyen, kurulmuş bir zemberek gi-
bi konuşan bir Adalet Bakanı’yla
yüz yüze geldik ekranlarda. Esef
duyduğumu belirtmiştim, aynı şeyi
tekrarlıyorum” diye konuştu.
Özbek, HSYK’nin hâkim bağõm-
sõzlõğõ ve hâkim teminatõ esaslarõna gö-
re kurulmuş, görev yapan anayasal bir
kurum olduğunu ifade ederek sözle-
rine şöyle devam etti: “Bu kurul
Adalet Bakanlığı’nın genel evrakı
gibi çalışan bir büro değildir. Maa-
lesef bakanlık ve bir kısım çevreler
HSYK’yi bu konuma oturtmaya ça-
lışmaktadır. Şimdi hal böyle olun-
ca bu noktada şunu ifade etmek de
gerekiyor, aylardan beri belki yılı
aşkın zamandan beri bizim birta-
kım hukuk ihlalleri ve adil yargı-
lanma hakkının bir köşeye bırakıl-
dığı birtakım uygulamalara karşı
Adalet Bakanı’na bu konuları yasal
zeminlere taşıması, bu işin yetkili
merci olan, denetim yeri olan yar-
gıya yazılı emir yoluyla götürülmesi
konusunda kurulun aldığı kararlar
vardı. Bu kararların gerekleri ya-
pılmadığı gibi, yargı süzgecinden ge-
çirilmediği gibi bugüne kadar da bi-
zim yüzlerce hatta binlerce diyece-
ğimiz başvuru ve şikâyetleri so-
nuçlarından Kurul’a cevap ver-
mek gereğini duymadılar.”
‘Yeni düzen çabası’
Gazetecilerin, “Ergin, yetki gasbı
yaptığınızı belirtti” demesi üzerine
Özbek, şunlarõ söyledi: “Adalet Ba-
kanımız keşke o metni bir hukuk-
çuya hazırlatsaydı. Kendisi hu-
kukçudur ancak bir hukukçunun
hazırlamadığı bir metni okuduğu iz-
lenimine kapıldık. HSYK’nin bu ko-
nudaki görev ve yetkilerinin ne ol-
duğunu daha iyi anlayabilir ve ona
göre özenle seçilmiş ifadeleri kul-
lanırdı. Gördüğüm kadarıyla şudur:
Hukuk sistemimiz ve kuvvetler ay-
rılığı sistemi içinde HSYK başta ol-
mak üzere yargıya karşı bir yıp-
ratma ve bunun sonucunda yeniden
bir düzen getirme çabaları söz ko-
nusudur. Bunu da burada bir ba-
samak olarak kullanılacak bir ham-
le olarak görüyorum.”
Özbek, HSYK’den ayrõlõrken de bir
gazetecinin Başbakan Yardõmcõsõ
Bülent Arınç’õn sözlerini anõmsat-
masõ üzerine, “Hiçbir şekilde yap-
tığımız uygulamadan, aldığımız
karardan, kararın hukukiliğinden
endişemiz ve yanlışlığıyla ilgili söy-
lenenlere ‘peki’ dememiz söz ko-
nusu olamaz” dedi. “Olayın siyasi-
leştirilmesine karşı olduklarını”
belirten Özbek, şöyle konuştu:
“Bugün biraz daha netleşti. San-
ki bu olayın, ‘yargõ reformu’ adı al-
tında HSYK’nin yapısının acele
olarak bir an evvel değiştirilmesi-
ne, bu kuruldan kurtulunmasına ve
yargının yeniden şekillendirilmesine
bir başlangıç olarak yürütülmeye
başlandığını, işletildiğini görüyo-
ruz... Şunu da söylemekten kendi-
mi alamıyorum; yürütmenin bu-
güne kadar göstermediği yargı ba-
ğımsızlığı karşısındaki duyarlılığı,
burada, neden bu şekilde öne çı-
kardığını ve bu işin arkasında ne-
den bu kadar ağırlıklı olarak dur-
duğunu da anlamış değiliz... Olay
öyle ki, artık ‘Suyumu bulandõrdõn’
meselesine doğru gitmektedir. Her-
kesin sağduyuyla olaya yaklaşaca-
ğını umuyorum. Sayın Cumhur-
başkanımızdan da bu konuda ta-
rafsız ve objektif değerlendirmeler
yapıp, buna bu şekilde yaklaşma-
sını da bekliyorum.”
Özbek, “Savcılara yönelik uygu-
lamanın hâkimlere neden yapıl-
madığına” ilişkin soruya, “Bu, işin
boyutlarını biraz daha büyütmek
anlamına gelir. O, belki bizim yar-
gı bağımsızlığına karşı hassasiye-
timizden” yanõtõnõ verdi.
‘Bakan konuyu biliyordu’
Ergin’in açõklamalarõna ilişkin bir
soru üzerine de Özbek şunlarõ kay-
detti: “Sayın Adalet Bakanı’nın,
kurul başkanı olarak, kendi kuru-
luna bu şekilde tacizde bulunması
bizi incitti... Sayın Adalet Bakanı o
gün gelip, kurulun toplantısına ka-
tılabilirdi. Çünkü konuyu biliyor-
du... Kurulun aldığı karara, önce-
likle kurul başkanının saygı gös-
termesi, uyması gerekirken Sayın
Bakan’ın bu şekilde bir ifadede bu-
lunmasını doğru bulmuyorum.”
YARGITAY BAŞKANI GERÇEKER:
Yasalarıaçıpdoğru
dürüst okusunlar
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Yargõtay
Başkanõ Hasan Gerçe-
ker, dün makamõna geli-
şinde gazetecilerin soru-
larõnõ yanõtladõ.
Gazetecilerin, Adalet
Bakanõ Sadullah Ergin’in
önceki gece yaptõğõ, “Yar-
gıtay’ın toplanarak,
HSYK’nin yaptığının
doğru olduğuna dair ka-
rar alması ihsası rey ni-
teliğindedir” şeklindeki
açõklamasõnõ anõmsatma-
larõ üzerine Gerçeker, şun-
larõ söyledi: “Biz ihsası
reyi kimseden öğrene-
cek değiliz. Eğer ihsası
rey yapan bir kurum
varsa o da Adalet Baka-
nı’nın kendisidir. Saba-
ha karşı saat 05.00’te
yaptığı açıklamayla ih-
sası reyde bulunmuştur.
İhsası rey o şekilde olur.
HSYK’nin yetkisinde
olan bir konuda verdiği
kararın hukuka uygun
olduğunu bildirdik. Bu-
nun dışında bizim her-
hangi bir değerlendir-
memiz yok. Yasaları açıp
okusunlar, doğru dürüst
okusunlar, doğru dürüst
yorumlasınlar.”
Gerçeker, gazetecilerin
Cumhurbaşkanõ Abdul-
lah Gül’ün yargõ refor-
muna ilişkin sözlerini
anõmsatmasõ üzerine, “Biz
de reform istiyoruz ama
reform istekleri farklı.
Biz, yargı bağımsızlığı-
nın güçlendirilmesini is-
tiyoruz” dedi.
Birdal:Yaşananlar dehşet verici
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - BDP Diyarbakõr Milletvekili
Akın Birdal, Meclis’te düzenledi-
ği basõn toplantõsõnda, “Devrimci
Karargâh” davasõnda tutuklu bu-
lunan gazeteci, yazar ve yayõncõla-
rõn durumunu değerlendirdi.
Başsavcõ İlhan Cihaner’in tutuk-
lanmasõyla başlayan süreci, “Yaşa-
nanlar dehşet verici, herkes hukuk
adına kendi yargısını yaratmaya
çalışıyor” sözleriyle değerlendiren
Birdal, “Bugün 12 Eylül hukuku
aynen sürüyor. Herkesin hukuku
kendine olmaz. Herkese göre hu-
kuk oluşturulamaz” diye konuştu.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - MHP Genel
Başkan Yardõmcõsõ Faruk
Bal, AKP hükümetinin mü-
dahalesiyle yaşanan yargõ
kriziyle ilgili soru üzerine,
AKP’nin yürütülen soruş-
turmalarõ, “gizli ajanda-
sındaki siyasi hedeflere
yürümek” için kullandõğõ-
nõ ifade etti. AKP’nin dev-
leti yönetilemez hale getir-
diğini, bunun temelinde de
AKP’nin yasama, yürütme,
yargõ erklerini çatõştõrmasõ-
nõn yattõğõnõ belirten Bal,
“AKP yarattığı sanal gün-
demler ile ülkenin gerçek
sorunlarını gizlediğini”
belirtti. Bal, “AKP’nin giz-
li ajandasında, yargıyla
hesaplaşma, yargı reform
taslağı adı altında ortaya
çıkan anayasa değişikliği
de bulunuyor. AKP, bu
soruşturmaları bahane
ederek, gizli ajandasında
bulunan hedefe doğru yü-
rümek için bunları alet
ediyor” diye konuştu.
‘BAKANLIĞIN GENEL EVRAK BÜROSU DEĞİLİZ’ Hâkimler ve Savcõlar
Yüksek Kurulu Başkanvekili Kadir Özbek, Adalet Bakanõ Sadullah Ergin’e
tepki göstererek “Bir Adalet Bakanõ’ndan beklemediğimiz çok ağõr ve sanki
hukukun karşõsõnda, yargõnõn karşõsõnda görünümde bulunmak isteyen bir
görüntü vermek isteyen, kurulmuş bir zemberek gibi konuşan bir Adalet
Bakanõ’yla yüz yüze geldik ekranlarda” dedi.
‘Cumhuriyet tarihi boyunca
ilk kez bir adliyenin bir başka
adliyeyi bastõğõnõ söyleyen
Baykal, “Tetikçi hukukçular,
yargõçlar, savcõlarõn devreye
sokulmak istenmesi adaletin
temelinin çatõrdadõğõnõ
gösteriyor’’ diye konuştu.
MHP’Lİ FARUK BAL: YARGI REFORMUNA GEREKÇE HAZIRLANIYOR
AKP erkleri çatõştõrõyor
TÜSİAD’DAN ERDOĞAN’A ZİYARET
Boyner: İş
dünyası kaygılı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Sa-
nayicileri ve İşadamlarõ Derneği (TÜSİAD)
Başkanõ Ümit Boyner, yargõ ile hükümet ara-
sõnda yaşanan gerginliğin “hem iş dünyası hem
de bütün Türkiye için önemli bir kaygı konu-
su” olduğunu söyledi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, TÜSİAD’õn yeni
başkanõ Boyner ve beraberindeki heyeti, Başba-
kanlõk Merkez Bina’da kabul etti. Boyner, kabu-
lün ardõndan gazetecilere yaptõğõ açõklamada, Er-
doğan ile TÜSİAD’õn “2010-2012 Programı”nõ
paylaştõklarõnõ söyledi. Boyner, “Çeşitli konu-
larda işbirliği yapma imkânımız olacak gibi
görünüyor” dedi. Boyner, gazetecilerin sorularõ-
nõ da yanõtladõ. “Yargı ile hükümet arasında bir
gerginlik yaşanıyor. İş dünyası, bu gerginliği
nasıl karşılıyor” sorusuna Boyner, yargõnõn “si-
yasallaşmaya götürüldüğü” gibi bir görüntünün
yurttaşlar arasõnda ciddi güven kaybõna neden
olabileceğini vurguladõ. Boyner, “Bizim için de
böyle. İnsanlar birçok şeyden yoksun yaşaya-
bilir ama adaletin işlemeyeceği korkusuyla ya-
şayamaz. Onun için umuyoruz ki bu noktada-
ki tartışmalar bir anlayışla çözümlenebilir
çünkü gerçekten hem iş dünyası hem de bütün
Türkiye için bu önemli bir kaygı konusu” dedi.