Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
11 ŞUBAT 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 5
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Kör Dövüşü...
Bugün Türkiye’de iç tehdit var mı?
AKP yandaşı medya, sözde liberaller
Türkiye’de iç tehdidin olmadığını söylüyorlar,
askerin “durumdan vazife çıkarmak” için böyle
senaryolar yazdığını öne sürüyorlar.
Bunlar olurken, Türkiye’nin dört bir yanında
polis ve jandarma birlikte operasyonlar yapıp
El Kaide, Hizbullah gibi köktendinci terör
örgütlerinin militanlarını gözaltına alıyor...
Bu bir çelişki değil mi?
PKK elinde silahlarla Güneydoğu’da
dolaşıyor...
Peki, asker ne yapacak bu durumda?
Sırtını Türkiye’ye dönüp sınır boylarında dış
tehdidi mi bekleyecek?
Son günlerde bir başka tartışma konusu ise
şu:
“Türkiye’de sol ne yapıyor?”
Türkiye’de sol ve sosyal demokrat partiler,
halkla tümleşemiyor, işçilerin, üreticilerin,
yoksulların tüm emekçi kesimlerin umudu
olamıyor!
Din, tarikat ve cemaat eksenli politikaya
karşı, etnik milliyetçiliğe dayalı politikalar Türk-
İslam sentezinin sarmalında çatışmaya
dönüşüyor.
Ve bir “kör dövüşü” sürüp gidiyor!..
Peki, sol ve sosyal demokratlar ne yapmalı?
Sık yinelediğim gibi sol ve sosyal
demokratlar sınıfsal temele dayalı, eşitlikçi
politikalarla AKP’yi eleştirmeli.
AKP yedi yıldır hem din eksenli siyaset
yapıyor hem de neoliberal politikalar uyguluyor;
“demokrasi ve özgürlük” maskesiyle, örgütlü
işçi sınıfıyla hesaplaşıyor; TEKEL işçilerinin
direnişini kırmak için elinden geleni ardına
koymuyor.
Türkiye ekonomik olarak çöküyor...
Salt Anadolu’da değil İstanbul, İzmir,
Denizli, Kayseri, Gaziantep ve İzmit’te
fabrikalar kapatılıyor, işçiler işsiz kalıyor.
TEKEL işçilerinin direnişi, AKP’nin işçilerle
ve yoksullarla olan temel çelişkisini ortaya
koydu.
AKP “asgari ücret politikası” uygulayıp, gıda
ve kömür torbalarıyla yoksulları mutlu
edebileceğini sandı.
İşçiler ve yoksullar eşitlikçi bir yaşam
biçimi sürmek istiyor Türkiye’de.
Güneydoğu’da devletin yatırımı yok. Halk
giderek yoksullaşıyor. Türk ve Kürt emekçiler
işte bu nedenle TEKEL direnişinde, ideolojileri
ve partileri bir kenara itip, yaşamları için
tümleşiyorlar.
12 Eylül askeri darbesinin getirdiği yasalar
ve yasaklar 2010 Türkiyesi’nde hâlâ
egemenliğini korumuyor mu?
Koruyor!
AKP’nin neoliberal ekonomik politikalarına
karşı, güçlü bir sol ya da sosyal demokrat
partiye gereksinimi var Türkiye’nin.
Soruna sınıfsal temele dayalı politikalarla
yaklaşan bir siyasal oluşum AKP’yi sandıkta
gömer.
Burada önemli olan sınıf bilincinin
yaratılması, sendikal hak ve özgürlüklerin
sonuna değin kullanılması.
TEKEL işçilerinin direnişi Türkiye’de sendikal
hareketin de yeniden yapılanmasına neden
olacak bundan sonra.
Sendika ağalarının “hükümranlığına” son
verecek!
Kimlik, eşitlik ve insanca bir yaşam...
Halkın istediği bu!
Sanayileşmiş demokratik ülkelerde durum
böyledir!
Sosyal demokrat ya da sosyalist partilerin
programlarında bunlar vardır.
TEKEL işçileri ve tüm işçiler, ister Türk, ister
Kürt, ister Laz ya da Çerkez olsun eşitlikçi bir
toplumda yaşamak istiyorlar!
Sınıf bilinci sınıfsal çatışmalardan doğar,
dinsel tartışmalardan değil!
Türkiye’de iktidara giden yol -sol ve sosyal
demokrat partiler için- sınıf temeline dayalı,
kimliği göz ardı etmeyen eşitlikçi
politikalardadır.
Bir ülkede sendikal hak ve özgürlükleri
tanımadan, sosyal adaleti gerçekleştirmeden
demokrasi ve özgürlükleri sağlayamazsınız.
Birkaç gün önce değindiğim gibi, sol ve
sosyal demokratlar iktidara giden yolda
yürümek istiyorlarsa, salt “üniter devlet” ve
“laiklik” kavramını öne çıkaran politikaları değil,
sosyal adaleti, kimliği, eşitliği sınıfsal temele
dayalı politikaları da geliştirmeleri gerekmez mi?
hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212 343 72 69
Beşir Atalay’dan
BDP’ye ziyaret
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
İçişleri Bakanõ Beşir
Atalay, geçen hafta genel
merkezi saldõrõya
uğradõktan sonra telefonla
arayarak geçmiş olsun
dileğini ilettiği BDP
Genel Başkanõ Selahattin
Demirtaş ile eşbaşkanlõğa
seçilen Gültan Kõşanak’õ
dün Meclis’teki
makamõnda ziyaret
ederek, yeni göreve
seçilmelerinden dolayõ
kutladõ. Yaklaşõk yarõm
saat süren görüşmenin
ardõndan gazetecilere
açõklama yapan Atalay,
Demirtaş ve Kõşanak’a
“nezaket ziyareti”nde
bulunduğunu, ayrõca BDP
Genel Merkezi’ne yapõlan
saldõrõyla ilgili de bilgi
verdiğini anlattõ.
DTP’ye silahlı
saldırı davası
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Ankara Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ, kapatõlan
DTP’nin Keçiören İlçe
Başkanlõğõ’nõ kurşunlayan
bir kişi hakkõnda dava
açtõ. Cumhuriyet savcõsõ
Mustafa Saylam’õn
hazõrladõğõ iddianamede,
sanõk Selahattin Gider’in
Türk Ceza Kanunu’nun
“haksõz tahrik” başlõklõ,
verilecek cezanõn dörtte
birinden dörtte üçüne
kadarõnõn indirilmesini
öngören 29. maddesi de
uygulanarak, 9 aydan 8 yõl
3 aya kadar hapis cezasõna
çarptõrõlmasõ istendi.
Kayıp yakınları
TBMM’de
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Yakõnlarõnõ Kaybetmiş
Aileler Derneği
(YAKAD) üyeleri, AKP,
CHP ve MHP gruplarõnõ
ziyaret etti. Dernek
Başkanõ Zafer Özbilici ve
CHP İstanbul Milletvekili
Mehmet Sevigen’in
başkanlõk ettiği dernek
üyeleri, ilk olarak CHP
Grup Başkanvekili Hakkõ
Süha Okay ile görüştü.
Görüşmelerde kayõp
yakõnlarõ, TBMM’de bir
araştõrma komisyonu
kurulmasõnõ talep ettiler.
Grup daha sonra, Sevigen
ile birlikte MHP Grup
Başkanvekili Oktay
Vural’õ ziyaret etti.
Polis şiddetine
ceza geldi
STRAZBURG
(ANKA) - Kapatõlan
HADEP yöneticilerinden
Emine Yaşar’õn, 11 Eylül
2001 sonrasõ ABD’nin
savaş ilan edeceği
söylentileri üzerine
İstanbul’da savaş karşõtõ
eylem yapan 40 kadar
kadõna müdahale eden
polisin şiddetine maruz
kaldõğõ gerekçesiyle
Avrupa İnsan Haklarõ
Mahkemesi’nce (AİHM)
açõlan davada haksõz
bulunan Türkiye, 12 bin
Avro manevi tazminat
ödemeye mahkûm oldu.
Ozan Kılınç’a 21
yıl hapis
DİYARBAKIR (AA)
- Azadiya Welat
gazetesinin yazõişleri
müdürü ve imtiyaz sahibi
Ozan Kõlõnç, gazetenin 12
ayrõ sayõsõnda yayõmlanan
haberlerden dolayõ,
“Örgüt üyesi olmamakla
birlikte örgüt adõna suç
işlemek” ve “Terör
örgütünün propagandasõnõ
yapmak” suçlarõndan
toplam 21 yõl 3 ay hapis
cezasõna çarptõrõldõ.
‘Basõn polemikleri yazmasõn’ diyen Cumhurbaşkanõ Gül’e basõn örgütlerinden yanõt:
Siyasetçileri uyarõnFIRAT KOZOK
ANKARA - Cumhurbaşka-
nõ Abdullah Gül’ün iktidarla
muhalefet arasõnda yaşanan po-
lemik konusunda “Haber ya-
pılmasın. Bir hafta, herkesin
birbiri hakkında söylediği iyi
şeyleri yazın” demesi meslek
örgütlerinin sert tepkisine neden
oldu. Gül’ün sözlerinin demok-
ratik anlayõşla bağdaşmadõğõnõn
altõnõ çizen basõn meslek ör-
gütleri, “Basının bir hafta ha-
ber yapmaması yerine, siya-
siler bir hafta düzeyli konuş-
sun” görüşünde birleşti.
Türkiye Gazeteciler Cemi-
yeti (TGC) Başkanõ Orhan
Erinç, Gül’ün açõklamalarõnõn
“Kızım sana söylüyorum, ge-
linim sen anla” atasözü çerçe-
vesinde değerlendirilmesi ge-
rektiğini söyledi. Erinç, “Çün-
kü aslında ortalığı germe ko-
nusunda siyasetçilerin uya-
rılması gerekiyor. Halkın bil-
gilenme hakkı uyarınca da ga-
zeteciler, bu açıklamaları ya-
yımlamak zorundalar. Bu açı-
dan baktığımızda Cumhur-
başkanı’nın yakındığı haber-
lerin oluşmaması için siya-
setçileri uyarması doğru ve
yerinde olur” dedi.
“Hem demokrasinin savu-
nucusu olduğunu iddia eden
bir siyasi iktidar hem onun
getirdiği bir cumhurbaşkanı
hem de medyaya ‘topluca bu
haberleri yazmayõn’ diyen bir
cumhurbaşkanı var” diyen
Basõn Konseyi Başkanõ Oktay
Ekşi de tepkisini şu sözlerle di-
le getirdi: “Böyle bir çelişki
olabilir mi? Bu alenen, res-
men demokratik anlayışla
bağdaşması mümkün olma-
yan bir talep. Bunu ciddiye
alma halinde ilk tepki olarak
tekzip etmek gerekir. Ciddi-
ye almamamız halinde Cum-
hurbaşkanı’nın ağzından çı-
kan sözün maksadını aştığı-
nı ifade etmesini beklemek
gerekir. Böyle bir anlayış, tek
parti dönemi devlet-basın
ilişkilerini anımsatıyor. O
dönemde gazetelerden ‘şunu
görmeyin, bunu görün’ tali-
matıyla yayın yapmaları
beklenirdi.”
‘Siyasiler bir hafta
konuşmasın’
Çağdaş Gazeteciler Derneği
Başkanõ Ahmet Abakay,
Gül’ün iyi niyetle bu açõklamayõ
yapmõş olabileceğini ancak gös-
terdiği adresin yanlõş olduğunu
vurguladõ. Abakay, “Basının
yazmaması yerine, parti li-
derleri, başbakan ya bir haf-
ta süreyle konuşmasınlar ya
da düzeyli konuşsunlar. Ör-
neğin, Başbakan demokra-
tik eylem hakkını kullanan
TEKEL işçilerini suçlu gös-
termesin. Eğer liderler ko-
nuşuyor ve düzeyi düşürü-
yorsa, basının bunu yazma-
ması, görevini yapmaması de-
mek. Medya su taşıyor, testi-
yi kıranlar siyasetçilerdir”
diye konuştu.
‘Doğrudan sansür’
Türkiye Gazeteciler Sendikasõ
Başkanõ Ercan İpekçi de ga-
zetecinin asli görevinin çevre-
sinde olan biteni gözlemleyerek
kamuoyuna aktarmak olduğu-
nun altõnõ çizdi. Gazetecilerin
çeşitli ahlaki konularõ meslek
kurallarõ çerçevesinde değer-
lendirerek karar verebileceğini
ancak bunun dõşõnda siyasiler-
den talimat alamayacağõnõn al-
tõnõ çizen İpekçi, “Hele siyasi-
lerin telkinleriyle, talimatla-
rıyla onların çizdiği çerçeve-
de birtakım konuları görme-
mek doğrudan doğruya san-
sürdür. Ya da otosansüre da-
vet çıkartmaktır. Buradan
kimseye fayda gelmez. Devleti
idare edenlere akıl verme-
miz doğru değil ama Sayın
Cumhurbaşkanı siyasilere
çağrı yapsın, gördüğü yanlış
varsa, gazetecilerin görme-
mesini istediği şeyler varsa si-
yasileri uyarsın” görüşünü di-
le getirdi.
Gül ne demişti?
Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül, Hindistan’daki temaslarõ sõ-
rasõnda siyasette artan tansi-
yon konusunda medyadan po-
lemiğe izin vermemesini iste-
mişti. Gül, “Haber yapılmasın,
bir de o denensin. Bir hafta,
herkesin birbiri hakkında
söylediği iyi şeyleri yazın. Ba-
kalım ne olacak?” demişti.
TGC Başkanı Orhan Erinç: Cumhurbaşkanõ’nõn yakõndõğõ haberlerin oluşmamasõ
için siyasetçileri uyarmasõ doğru ve yerinde olur. Basın Konseyi Başkanı Ekşi:
Böyle bir anlayõş, tek parti dönemi devlet-basõn ilişkilerini anõmsatõyor. ÇGD
Başkanı Abakay: Medya su taşõyor, testiyi kõranlar siyasetçilerdir. TGS Başkanı
Ercan İpekçi: Siyasilerin telkinleriyle, talimatlarõyla onlarõn çizdiği çerçevede
birtakõm konularõ görmemek doğrudan doğruya sansürdür.
MHP’Lİ OKTAY VURAL:
Erdoğan’da
‘cahil cesareti’
sendromu var
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - MHP
Grup Başkanvekili Ok-
tay Vural, “Ataması
Yapılmayan Öğret-
menler Platformu”
üyeleriyle Meclis’te ba-
sõn toplantõsõ yaptõ. “Eş”
ve “kadın” üzerinden
siyaset yapõlmasõna da
tepki gösteren Vural, bu
konuda hem Erdoğan’õn
eşinin türbanõ üzerinden
siyaset yapmasõnõn hem
de Başbakan Yardõmcõ-
sõ Bülent Arınç’õn
TBMM Başkanvekili
Güldal Mumcu’ya yö-
nelik tavrõ konusundaki
“cinsiyet ayrımına” da-
yalõ yaklaşõmõnõn son
derece yanlõş olduğunu
ifade etti.
Dunnig-Kruger
sendromu
Başbakan Erdoğan’õn
partisini “faşistlikle”
suçladõktan sonra “Biz
faşizmi bilmiyoruz” sa-
vunmasõ yaptõğõna dikkat
çeken Vural, “Başba-
kan bilmediği konuda
neden konuşuyor? O
zaman demek ki Baş-
bakan ekonomide de,
diğer konularda da bil-
mediği konularda ko-
nuşuyor” dedi. Erdo-
ğan’õn MHP lideri Dev-
let Bahçeli ile ilgili “Tıp
dünyasına havale edi-
yorum” sözlerine de
tepki gösteren Vural,
“Ben de diyorum ki
Başbakan’da Dunnig-
Kruger sendromu var.
Bu Nobel ödülü alan
bir çalışmadır. Üstelik
de öyle tıbbi bir ta-
nımlama filan değil-
dir” dedi. “Bu sendro-
mun belirtileri neler”
sorusuna Vural, “Araş-
tırın” yanõtõnõ vermekle
yetindi.
Justin Kruger ve Da-
vid Dunning’in “Nobel
ödülü” alan teorileri,
psikolojide bir anlamda
“cahil cesareti” sözünü
doğruluyor. Dunning-
Kruger etkisi olarak da
adlandõrõlan teori “Ce-
halet, gerçek bilginin
aksine, bireyin kendine
olan güvenini arttırır”
tezine dayanõyor.
İki psikolog yaptõkla-
rõ çalõşma sonucunda,
“niteliksiz insanların
ne ölçüde niteliksiz ol-
duklarını fark edeme-
dikleri, bu nedenle ni-
teliklerini abartma eği-
liminde olduğu ve ger-
çekten nitelikli insan-
ların niteliklerini gö-
rüp anlamaktan âciz
olduğu” sonucuna var-
dõlar. Bu sendrom altõn-
daki kişiler için “Yeter-
sizliğini anlatmak için
sözcükler yetersiz ka-
lır” tanõmlamasõ da ya-
põlabiliyor.
Gül’den ‘fõrsat’ düzeltmesi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Anayasa
değişikliğiyle ilgili sözlerinin farklı anlamlara
çekilmesini çirkin bulduğunu” ifade ederek
“Bu Meclis sivil anayasayı yapabilirdi. Bir
üzüntü belirtisi olarak, hayıflanma ifadesi ola-
rak ‘Fırsat kaçırıldı’ dedim. Yoksa Türki-
ye’nin standartları ilerlemiş, hayatı değişmiş;
eğitimde, ekonomide her alanda Türkiye’nin
yöneldiği istikamet belli iken buna uygun daha
öz ve evrensel ilkeleri kapsayacak, bugüne uy-
gun anayasa yazılmalı” dedi. Gül, dün Ag-
ra’da, Hindistan ziyaretini izleyen gazetecilere
yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Bu Mec-
lis’i ben her zaman yücelttim. Halk, bu Mec-
lis’i bir parti iktidar yapmış ama dört partiye
de grup kurdurmuş. Halkın yüzde 87’sini tem-
sil eden, temsil bakımından en geniş Meclis. Bu
Meclis sivil anayasayı yapabilirdi. Bir üzüntü
belirtisi olarak, hayıflanma ifadesi olarak ‘Fır-
sat kaçırıldı’ dedim.” Gül, dün gezide kendi-
sine eşlik eden bakanlar ve eşleri ile birlikte
Tac Mahal’i gezdi. (Fotoğraf: AA)
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal,
parti liderleriyle görüşebileceğini söyleyen Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül’ün öncelikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesi gerekti-
ğini belirtti. Baykal, “Türkiye’de yaşanan bu gerilimi düşürmek Başba-
kanın ve iktidar partisinin sorumluluğundadır. Başbakan ve iktidar
partisi toplumu böyle gerdiği sürece Türkiye’ye huzur gelmez. Biz iste-
riz ki kavga ortamı ortadan kalksın Türkiye’nin gerçek gündemi, işsiz-
lik, yoksulluk konuşulsun. Biz gerilimden yana değiliz ama AKP gün-
demi değiştirmek için sürekli kavga ve gerginlik yaratıyor. Sayın Cum-
hurbaşkanı önce Başbakanla mutat görüşmeleri sırasında bu konuyu
ayrıntılı konuşmalı ve telkinlerde bulunmalıdır” diye konuştu.
‘ÖNCELİKLE
ERDOĞAN’LA
GÖRÜŞMELİ’
CHP lideri Baykal
YARGITAY CEZA GENEL KURULU KARARI BOZDU
Selek’e müebbet istemi
İstanbul Haber Servisi -
Sosyolog Pınar Selek, Mõ-
sõr Çarşõsõ davasõnda üçün-
cü kez yargõlanacak. Yargõ-
tay Ceza Genel Kurulu, Mõ-
sõr Çarşõsõ’nda 1998’de 7
kişinin öldüğü, 127 kişinin
yaralandõğõ patlamaya ilişkin
davada, Selek hakkõnda ve-
rilen beraat kararõnõ bozan
Yargõtay 9. Ceza Dairesi kararõna ya-
põlan itirazõ reddetti.
Mõsõr Çarşõsõ girişindeki Ünlüoğ-
lu Büfe’de 1998’de meydana gelen
patlamaya ilişkin davanõn görüldü-
ğü İstanbul 12. Ağõr Ceza Mahke-
mesi, iki kez yaptõğõ yargõlamada pat-
lamanõn kesin nedeninin anlaşõla-
madõğõnõ belirtti. 2008’de
ikinci kez karar veren
mahkeme, Selek hakkõn-
da ‘patlamaya bomba-
nın mı, gaz kaçağının mı
neden olduğunun tespit
edilememesi, kesin delil
bulunmaması gerekçe-
siyle’ beraat kararõ verdi.
Yargõtay 9. Ceza Dairesi
bu kararõ da 10 Mart 2009’da bozdu.
Sanõklar Põnar Selek, Kadriye Fikret
Sevgi, Abdülmecit Öztürk, Ma-
şallah Yağan ve Heval Öztürk
yönünden dosyanõn yeniden ele alõn-
masõnõ isteyen daire, Selek’in ağõr-
laştõrõlmõş müebbet hapisle ceza-
landõrõlmasõnõ istedi.
‘ATATÜRK’TEN ÖZÜR DİLİYORUZ’ BİLDİRİSİ
Hemdavahemsoruşturma
İstanbul Haber Servisi
- Kadõn Araştõrmalarõ Der-
neği üyeleri hakkõnda,
“Atatürk’ten Özür Dili-
yoruz” bildirileri nedeniy-
le “TBMM’yi alenen aşa-
ğılamak” ve “Cumhur-
başkanı’na hakaret” id-
dialarõyla hem soruşturma
hem de tazminat davasõ
açõldõ. Soruşturmaya, dava açma
süresi dolduğu gerekçesiyle takip-
sizlik kararõ verildi. Kadõn Araştõr-
malarõ Derneği Başkanõ ve CHP İs-
tanbul Milletvekili Necla Arat,
“Amaç sindirmek. Sinmeyeceği-
mizi bilsinler” dedi.
Necla Arat, derneğin eşbaşkanõ
Meriç Velidedeoğlu ile
üyeler hakkõnda TBMM
Genel Sekreterliği’nin 2
Aralõk 2009’da yaptõğõ suç
duyurusu üzerine soruş-
turma açõldõ. Ankara
Cumhuriyet Başsavcõlõ-
ğõ’nõn yetkisizlik kararõ
vermesi üzerine, dosya,
Şişli Cumhuriyet Başsav-
cõlõğõ’na gönderildi. Savcõlõk dernek
üyeleri hakkõnda dava açma süresi-
nin dolmasõ nedeniyle kovuşturma-
ya yer olmadõğõ kararõ verdi. TBMM,
dernek ve gazetemiz aleyhinde 15
bin TL’lik manevi tazminat davasõ da
açtõ. Davanõn ilk duruşmasõ mart
ayõnda gerçekleştirilecek.
Pınar Selek. Necla Arat.