25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
AylaKutludan Asi...Asi...' Nehir roman Cünümüzde şark, feodal düzen ve ilişkiler demektir; elbette geçmişte de öyleydi ve biz feodal geçmişten gelen bir ulusuz. Bir yanımız hâlâ o düzenin bugünkü çarpık çeşitlemesinin do- lambacında yitik. Ayla Kutlu o yanımıza parmak basarken bize unutmaya pek eğilimli olduğumuz kültürel mazimizi öğreti- yor. Asi... Asi...'feodal bir ailenin yükselişini ve çöküşünü ku- şaklar boyu gürül gürül akan bir anlatıyla canlandırıyor. O ErendlzATASÜ &#> Hem tutuculuğun inadtnın birikti- ği, hem sabip olma bilincinin yarattı- ğt uygar şehir! (s. 155) Bu eski şehrin eski evlerinde islemeye giden genç yokmuş gibi, kapılar kapalı. Oyüz- den hayatla insan arasındaki bağlar hep öbür dünya ile bu dünya arastn- da sallanttda duran ihtiyarları düşü'n- dürüyor (s.161) lşte bu sehirde, her seyi ihtiyaç olarak gören, karnım doyurur gibi se- vişen, ktzlannı ağlayarak satan, na- musun bireysel anlamtndan habersiz, kendisine yol gösteren herkese ölesi- ye inanan, Romalt havalı, Arap tavtr- It, Hitit genleriyle barıstk erkek hal- kımtz (s. 162) yasar; ve, hem bir baş- ka insanın yaşamı üstünde her za- man son sözii söyleyen, hem de bü- tün zamanlann zayıf kadınlan! (s. 155) Burada insan, kendinde ol- mayan her şeyi küçümseyerck kimli- ğini bulur (s. 162). , î • I A yla Kutlu on yıllık bir f \ aradan sonra romana ve / % gözde temalanna, gözde JL. JLyöresine dönüyor, yani Şark'a. Bir edebiyatçı dostun "Es- sah roman yazarı olabümek için, bir yörenin essah yerlisi olmak ge- rek" sözlerini anımsıyorum. Ayla Kutlu Hatay'ı seviyor, oranın coğ- rafyasına, yeryüzü şekillerine, bitki ör- tüsüne, iklim koşullarına, karmaşık ge- leneklerine, insan yapısına, acı, acıma- sız ve şefkatli tarihine, efsanelerine, ay- rıntılanna dek vâkıf. Sevgi ve bilgi bir- leşince, konusuna hem gönül gözüyle, hem de bir incelemecinin tajafsız dik- katiyle yaklaşabiliyor. Onu bir atmos- fer yaratma ustası yapan bu özelliği, ay- nı zamanda okuru, cikler dolusu sosyal bilim incelemesi okusa dahi ulaşamaya- cağı bir derinlikte feodal uygarlığın özüyle buluşturuyor, feodal uygarlıkça biçimlendirilmiş insanın iç dünyasın- da! Bir kez bireyin içyüzüne ulaştınız mı, sadece onu yoğuran dış koşulların içyüzüne değil, kendinize de ulaşırsı- nız. HEM BUCÜN HEM DEĞİL; HEM BİLDİK HEM YABANCI Hepimiz insanız, varlığımızda içkin temel duyarhklarda ve duygularda or- tağız; toplumsal ve kültürel farklar bu duyguları ve duyarlıklan dışa vurma ya da içe gömme biçimlerimizde. O ne- denle, Ayla'nın Hatay romanları yöre- sel hikâyeler olmanın çok ötesinde, has edebiyat örnekleri. Günümüzde Şark, SAYFA 4 feodal düzen ve ilişkiler demektir; el- bette geçmişte de öyleydi ve biz feodal geçmişten gelen bir ulusuz. Bir yanımız hâlâ o düzenin bugünkü çarpık çeşitle- mesinin dolambacmda yitik! Ayla Kut- lu o yanımıza parmak basarken bize unutmaya pek eğilimli olduğumuz kül- türel mazimizi öğretiyor; böylece ro- manlan bir başka boyutta bir başka önem kazanıyor. 'Asi... Asi...' feodal bir ailenin yükse- lişini ve çöküşünü kuşaklar boyu gürül gürül akan bir anlatıyla canlandırmak- ta. Kesinlikle kendine özgü bir büyüsü olan bir yapıt. Okur gerçekten kitabı elinden bırakamıyor. Evet, zaman za- man bu coşkun akış bira2 durulsa, bir- birinden ilginç ka- rakterlerin üstün- de düşünme, tah- minler yürütme imkânını bize tanı- sa ya da gerçekten oya gibi işlenmiş dilin güzelliğinin tadına daha uzufl; süre varabilmemi- ze izin verse diye düşündüğü oluyor okurun; soluklan- mak istiyor. Ama bir noktada, gene kendini romanın taşkın Asi gibi gümbür gümbür gelen akışına kap- tırıyor. Yapıtın bu etki- leyicüiğini ve çe- kiciliğini tartış- mak istiyorum. Kanımca Ayla Kutlu'nun başan- sı iki ana öğeye dayanıyor: At- mosfer yaratmaya ve kişililcleri ve insan iliş- kilerini çizerken ulaştığı inandmcılığa. Ayla Kutlu son derece gerçekçi durumları masal ya da efsane bulutuna sar- malayarak anlatan bir dil kuruyor. Anlatılan size çok yakın, çok sahici geli- yor; bir yandan da -hele büyük kentte yaşamınız geçmişse- sanki tümüyle fantezi bir dünyanın eşi- ğinde buluyorsunuz ken- dinizi. Bu özgün ve çekici bileşimi yazar metinde, bir belirip bir kaybolan doğa betimlemeleri, tarih- sel anımsayışlar, gelenek- lere ve efsanelere değiniş- lerle sağlıyor. Hatay'ı görmüş bile olsa- nız, Ayla Kutlu'nun bilge gözleriyle görmemiş olduğunuzdan önünüzde renkleri, kokulan, esintisi, nemiyle yepyeni bir dünya açılıyor. Yazar kısa metinsel dokunuşlara koskoca bir an- lam ve çağrışım alanı sığdırabilecek denli konusuna ve Türkçenin şiirsel, çağnşımsal gücüne vakıf. Seçilen alışıl- mamış kişi isimleri bile (örneğin Alttn- yaz, AJasu, Göksu) iklimsel, coğrafi çağnşımlarıyla atmosfer yaratılmasına katkıda bulunuyor. Kitabın adını aldığı Asi nehri romanın adeta simgesi; ya da roman tümüyle Asi Nehri'ni -debisini olduğu kadar, kıyılarını, kıyılarında ge- çen tarihi, günümüz ilişkilerini- kapsa- yan büyük bir metafor. Ki- şiler, Asi'nin suladığı top- raklarda yetişiyor, olay ör- güsünün tüm önemli dü- ğümleri Asi kıyılarında atı- hyor ya da çözülüyor ve anlatının 20. yüzyıl başın- da Zeytun isyanıyla başla- yıp gürüldeyen akışı, neh- rin 2001'de vuku bulan dramatik taşkınıyla son buluyor. Böylece iki gerçek olayın arasında (başka tarihsel ve toplumsal gerçekliklere de dokunarak) salınan ya- zınsal yapı, gerçekten de Asi Nehri'nin bir metaforu oluyor. Kader duygusu, hem kuşakların başından geçen olayla- nn kimi kez adeta ayna görüntüleri gi- bi birbirlerini yansıtmaları, hem roma- ' nın sonunda Asi'nin asileşmesi hem de anlatının çeşitli yerlerinde şiirsel değin- melerle verilen efsane anıştırmaları (ör- neğin Moira'lar, kader tannçası Fortu- na) sayesinde, bu salınımın içinden, ta- rihin ve günümüz gerçekliğinin acı lezzetini biraz olsun kendiyle birlikte sürükleyerek ve bir nebze hafifleterek esen bir rüzgâr gibi geçiyor. Ayla Kutlu'nun romanı bir karakter- ler freski. Bu fresk aynı zamanda bir portreler galerisi. Tek bir kişi yok ki okura yavan gelsin. Onlarca farklı ka- rakter yaratabilmek ve onları ilişkiler içinde bağlantılandırmak, değme yaza- ra nasip olmayan geniş bir hayal gücü- nün işareti. Yazar, kişilerini bir ressa- mın hafif ve hızlı fırça darbelerine ben- zetebileceğimiz çağrışım gücü yüksek, kısa ve özlü ifadelerle canlandırıveri- yor. Onların kimi özelliklerini doğ- dukları, yetiştikleri toprakla arala- rındaki ilişkiyi vurgulayan doğa benzetmeleriyle veriyor. Mahur, ba- basının gövdesini asma gövdelerin- den yapdmış sanıyor (s. 153); yaşlı doğa adamının sesi eski bir değirmen çarkına dökülen suyun uğultusu gi- Romanlarının ve hlkâyelerlnln yanı sıra yazdığı cocuk kitapla- nyla da tanınan Ayla Kutlu, katıldıûı etklnliklerde ve Imza gün- lerlnde cocuklara okumanın önemi İle llglll tavslyelerde bulu- nuyor. bi boğuluyor (s. 117); keder- li Armağan'ı yazar Antak- ya bülbüllerine benzeti- \ yor vs. Böylece kişiler v betimlenmeleriyle \ olduğu kadar yap- \ tıkları ettikleriyle de, romanın coğrafya-do- ğa-tarih at- mosferine katkıda bulunuyor. Roman bir feodal kültür panoraması; kişiler doğuştan getirdikleri ve hayatın tesadüfleriyle edindikleri özellikleriyle bu panoramaya sağlamca yerleşmişler ve her biri aynı panoramanın farklı bir dışa vurumu: lşte onu için tüm çelişki- leriyle capcanlılar. Onun için ailenin dedesi, savaş malulü emekli Osmanlı zabiti Ömer Azmi, çatışmada düşmana bile merhamet duyabilmiş ve biraz da bu yüzden vurulup sakatlanmışsa da (üstelik ne kaderdir onunki, yıkılan im- paratorluğun tüm laneti üzerine çök- müş gibidir), yaşamına giren kadınların duygularına, ruh hallerine tamamen kör ve sağırdır; karnını doyurur gibi sevişen erkeklerdendir o! Onun için, tüm ailenin koruyucusu, merha- metli Bestami Ağa'nın, nikâhlı ka- C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 0 4 3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear