25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
' . _ _ — ^ —j- - v •.._ 1. > m mağtf"- 'Bir insanı sevmekle başlar her şey'(Sait Faik) -I Nllay YILMAZ (Miafk) Âşık Oldum (llk Aşk), UçanbaJık Yayınlan, 2009,207 sayfa (9+ yaş) "T Sümer'de başlar" diyen sümerolog Samuel Noah Kramer, kitaplannda ilk kent devletlerinden, iik yasalardan, edebi bir anlatımla yazılan ilk mit ve destan ör- neklerinden bahseder. llk aşk mektu- bunun da yine Sümerliler döneminde yazıldığı söylenir. Dünyanın ilk aşk mektubu olduğu düşünülen tablet 1889-1900 yıllannda Mezopotamya'da Niffer Vadisi'nde yapılan kazıda 70 bin tabletin içinde bulunmuş ve kazı yapı- lan yerin sahibi olan Osmanlı Impara- torluğu'na teslim edilmiş. Bulunuşun- dan 58 yıl sonra sümerolog Muazzez llmiye Çığ tarafından Türkçeye çevrilen tablet hem dünyanın bilinen ilk aşk mektubu olması, hem de Sümer Uy- gaıiığının en büyük kral ve kraliçesinin aşkını anlatması açısından önem taşı- yor. Enlil isimli Sümerli bir rahibenin Kral Su-Sin'inle evlendiği gün ona yaz- dığı mektupta yer alan şiirin daha son- ra dönemin ünlü müzik üstadlan tara- fından bestelendiği, ziyafet ve şölenler- de söylendiği ve halk arasında yayıla- rak ebedileştiği sanılıyor. Aşk sözcüğünü yazı diline ilk kez Mı- sırlıların aktardığına ve M.ö 1300'lü yıl- lardan sonra yazılmış 55 aşk şarkısının Mısır kaynaklı olduğuna bakarak aşkın bu tarihlerden önceki zamanlarda dile getirilmediğini elbette söyleyemeyiz. Insanın var olduğu her yerde aşk da vardır çünkü. Aşk belki de en kadim duygularımızdan biridir. Platon, Şölen isimli yapıtında, aşkın dünyevi ve ruha- ni boyutundan bahseder, aşka gerek- sinim duyulmasını "yoksunluk" duygu- suyla anlatır. Yani, ona göre, insan ek- sik olan yanını tamamlama arzusuyla yanar tutuşur. Aşkı, insanın içindeki bölünmüşlük ve yalnızlık duygusunu yok etmeye çalışan bir bütünleşme ar- zusu olarak tanımlar. Aşk Platon'un dediği gibi bir tamamlanma haliyse eğer, insanın sadece kendini tamamla- yan özelliklerin değil benzerliklerin de arayışında olduğunu söylemek yanlış olmaz. İnsan kendi öyküsünü tamamlayacak öykülerin peşine dü- şer. öykülerdeki "benzerlikler" kadar "farklılıklann"; "anlaşma" kadar "çatış- ma" duygusunun da arayışındadır... Sonrasında, Orhan Veli'nin de söyledi- ği gibi, her şey birdenbire oluverir. "... Birdenbire, birdenbire; Her şey birden- bire oldu. Kız birdenbire, oğlan birden- bire; Yollar, kırlar, kediler, insanlar... Aşk birdenbire oldu. Sevinç birdenbi- re..."Ve insan ne olduğunu anlama- dan, kendini bir karmaşa içinde bulur. Turgenyev'in, "en ters duygulann, dü- şüncelerin, kuşkuların, umutların, se- vinçlerin ve acılann kasırga gibi birbiri- ne kanştığı bir çeşit kaos" olarak ta- nımladığı "aşk", devrimden farksızdır aslında; insanın içinde süregelen düze- ni darmadağın eder. Ve bu kaos yep- yeni öykülere gebedir. 14 Şubat Dünya öykü Günü'nün Dünya Sevgililer Günü ile buluşması belki de o yüzden insanı başka anlam- lara götürür. öykü de aşk kadar eski- dir; her ikisi de yalnızlığın sesidir; farklı- lıklann ve benzerliklerin bitimsiz arayı- şıdır, özlemidir, umududur. Paylaştıkça anlam kazanan ve kazandırandır; insa- nı büyüten, insan yapandır. Eğer insa- na ait olan hiçbir şey bize yabancı de- ğilse, aşk da, öykü de, bizdendir. Aşkın pek çok tanımı yapılmıştır, ne var ki, bizden de olsa bu duyguyu ta- nımlamak yine de zordur. özellikle ilk aşkımızı bu tanımlara sığdıramayız. llk kez yaşadığımız o duyguyu, içimizi ve dizlerimizi titreten o kişiyi bugünkü gözlerimizle anlamlandırmaya çalıştığı- mızda, acaba yaşadıklanmız aşk mıydı, diye soranz. llk aşk genellikle ço- cukken yaşanır ve ardında tamiri zor duygular bı- rakmadıysa, ço- ğunlukla buruk ama tatlı bir gü- lümsemeyle anımsanır. Çocuk, ailesin- den bağımsız za- man geçirmeye başladığı andan itibaren aşk duy- gusuyla tanışır. Erken yaşlarda evcilik oyunlann- da kendini dışa vurmaya başla- yan kıpırtılar, ilk- gençlik dönemin- de beğenilme, ilgi çekme ve özel ol- ma vb gereksi- nimlere dönüşü- rek ilk kırgınlıklara da kucak açar. Çocuklukta hare- ketlenmeye, ilk- ilk aşk mektubu... (Istanbul Arkeoloji Müzesinde serglleniyor.) Igençlik döneminde de filizlenmeye başlayan değerlerin olgunlaşması- na yardımcı olacak her türlü araç o yüzden bu yaşlarda daha da önem ta- şımaktadır. Yalnız olmadığını, benzer sorunlara sahip olan başka insanların da olduğunu bilen çocuk umutsuzlu- ğunu bu araçlar yardımıyla biraz olsun azaltmaya çalışır. Arkadaş sohbetleri, kitaplar, filmler vb araçlar yaşanılan so- runlara çözüm aranılan yerler olur. Ço- cuk sorulanna buralarda da bir yanıt bulamazsa içindeki karanlık büyüyerek kendisine zarar verecek bir noktaya ulaşabilir. Böylesi zamanlarda bu çare- sizliğe bir de yetişkinlerin yanlış yakla- şımları eklenirse o minik yüreklerinde açtıkları dipsiz kuyular daha da derin- leşir. Uçanbalık Yayınlan'ndan çıkan "Âşık Oldum (llk Aşk)" k\tab\ bu karanlığı ay- dınlatabilme düşüncesinden yola çık- mış. Pedagog Ayşen özenç kitabın önsözünde ilk aşkımızın yaşamımıza etkisini bakın nasıl açıklıyor: "Bilim adamlan ilk aşka ait duygulann beyne kazındığını belirtiyor, bu anılann kontrol edilmemesi halinde yıkıcı sonuçlann yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Bu nedenle yetişkinlerin ilk aşkını yaşa- yan çocuklanna yapacaklan baskının onlann duygularından utanmasına, suçluluk duymasına, kendini değersiz hissetmesine ve özgüvenini olumsuz etkilemesine neden olabileceğini, ço- cuklann ise bu duyguyu yaşarken his- settiklerinde yalnız olmadıklannı, ilk aşk acısını herkesin çekmiş olduğunu fark etmeleri çok önemli". Işte bu dü- şünce 22 yazan -Alper Akal, Aşkın Güngör, Ayla Çı- naroğlu, Ayla Kutlu, Aytül Akal, Bilgin Adalı, Biray Üstüner, Çiğdem Gündeş, Fatih Er- doğan, Handan Derya, Mavisel Yener, Mehmet Atilla, Mehmet Güler, Mustafa Delioglu, Muzaf- fer Izgü, Nilay Yıl- maz, Nur Içözü, Saadet Ceylan, Seza Kutlar Ak- soy, Y. Bekir Yur- dakul, Yasemin Yener ve Zeynep Aliye- bir araya getirmiş. Içlerinde ressam, editör ve iki üniversite öğ- rencisinin de ol- duğu 22 sanatçı ilk aşklannın ay- dınlık ve karanlık duygularını ço- cuklarla paylaş- mış. Louis Aragon "Mutlu aşk yoktur" de- se de bu öykülerde anlatılan ilk aşklar, minicik yüreklere kocaman duygulan sığdıran kahramanlann aşkları. Bu öy- külerde hüzün, kırgınlık, üzüntü, kaygı, kıskançlık, korku, heyecan, özlem, se-. vinç, umut ve mutluluk var; kendini ' "tamamlamak" için kendi öyküsünün peşine düşen minicik yüreklerin koca- man aşklan var; benzerlikler ve farklı- lıklar, anlaşmalar ve çatışmalar var. Aşk var... Yaşamda ne varsa "Aşık 01- duni'da da var. Geçtiğimiz günlerde intihar eden 11 yaşındaki Meryem'in görmediği, duymadığı, bilmediği ama görmek istedigi o aşktan korkmayan yetişkin tavn da bu öykülerde var. Meryem aşkın özgürce yaşanması- nın yasaklandığı topraklarda yaşıyordu. "Seni seviyorum" sözcükleri kalemin- den dökülüp sevdiği çocuğa ulaştığı gün Meryem'in aşkla parlayan gözleri karanlığa kapandı. Muzaffer Izgü'nün ilk aşkını anlattığı öyküsündeki öğret- men gibi bir öğretmeni olmaması şanssızlıktı. Muzaffer'le Fazilet'in aşkı- na kızmamıştı Leman öğretmen. "Bun- lar birbirierini seviyor öğretmenim" di- yerek onlan şikâyet çocuklara kahkaha ile yanıt vermiş, "Ne var bunda çocuk- lar, sevmek kötü bir şey mi?" demişti. Oysa Meryem'in öğretmeninin kızın koruculuk yapan babasını çağırarak aşk mektunu ona verdiği, Meryem'in de babasıyla birlikte eve gittiği söyleni- yor. Sonrası bilinen, beklenen son. Ba- ba ve töre korkusu Meryem'in ilk aşk heyecanından bile ağır geliyor. Ve 11 yaşındaki Meryem babasının tüfeğiyle intihar ediyor. Bir insanı sevmekle baş- layan şeyler, Meryem'de bir insanı sev- mekle bitiyor... Milli Eğitim Bakanlığı aşka ve sevgiye kahkahayla yanıt vere- meyen öğretmenine soruşturma açı- yor. Ortada hâlâ çelişkili ifadeler, sus- kunluklar, bilinmezler var. Meryem, yoksunlugunu tamamlamaya adım attı- ğı gün kendisini herkesten yoksun bı- rakarak gidiyor... Aşk cinayetleri, namus cinayetleri, töre cinayetleri, şiddet, taciz ve istis- mar olaylarındaki artış, aşkın/sevginin yanlış tanımlanıp anlamlandırıldığı bir toplumda yaşadığımızın somut göster- geleri değil mi? Kendimizi sevmeden başka birini sevmeye çalışmak ne zor... Sevmeyi öğrenmeye nerden başlayacağız?.. Meryem aynı korkulan yaşayan baş- ka çocuklar da olduğunu bilse ve aşkı- nı itiraf etti diye başını önüne eğmese ne güzel olacaktı... Yetişkinler aşkı her yaşta kucaklaya- bilseler, sevebilmeyi hem kendilerine hem de çocuklara öğretebilseler dün- yada kim bilir nelerdeğişecek... Yaşam öykülerinden öğrenecek ne çok şey var... Bir insanı sevmekle her şeyi bitirme- diğimiz aşk dolu günler umuduyla... • Nllay Yılmaz • Istanbul Bllgl Ünlverettesl • Inönü Cad. No: 28 Kuştepe/Istanbul Tel: 0216- 38117 50 www.nllayyllmaz.com • sihirildegnekcumhuriyetegmail.com C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 4 3 SAYFA 2 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear