Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DOMUZ GR B : A I
UMUDU ARTIYOR
Son bilimsel bulgular kıtaları aşan vi-
rüsün homojen kaldığını göstermekte. Bu
da herkeste etkili olabilecek bir aşının ge-
liştirilmesini kolaylaştırıyor, diyor Amerikan
Salgın Hastalıklar Dairesi müdürü Nancy
Cox. Cox’un iyimserliği kısa bir süre önce
Science dergisinde yayımlanan araştırma-
nın sonuçlarına dayanıyor.
Meksika’daki yetmiş hastadan alınan ve
on Amerikan eyaletinde görülen domuz gri-
bi virüsü incelenmiş. Dünya genelinde uy-
gulanabilecek aşı Washington tarafından bir
milyar dolar-
lık bir büt-
çeyle destek-
l e n i y o r .
S a l g ı n
Hastalıklar
Dairesi’nin
elinde şimdi-
den domuz
gribi virüsü-
nün bir prototipi bulunuyor. Virüs labora-
tuarda çoğaltıldıktan sonra aşı üreticileri-
ne dağıtılacak. Herhangi bir aksaklık ol-
madığı takdirde ilaç endüstrisi haziran
ayında uygun aşıyı geliştirmeye başlayacak.
Science dergisindeki yazıda 2009 yılında
ortaya çıkan domuz gribi virüsünün aslın-
da sadece domuzlarda görüldüğü fakat tek
bir insana bulaşmasıyla tüm dünyaya ya-
yıldığından söz edilmekte. Virüsün kalıtı-
mında bulunan sekiz önemli parçadan altı
tanesinin 1988 yılından beri fark edilmeden
Kuzey Amerika ve Asya’da varlığını sür-
dürdüğü sanılıyor. Diğer iki parça Avrasya
domuz gribi virüslerine ait.
DÜNYANIN EN ESK
NSAN HEYKELC
Arkeologlar tarafından “Venüs” olarak
adlandırılan altı santim büyüklüğündeki in-
san heykelciği kısa bir süre önce
Tübingen’de tanıtıldı. Arkeolog Nicholas
Conard, mamut dişinden yontulan ve gö-
ğüs kısmı abartılı olan heykelin 40.000 yıl-
lık olduğunu açıkladı. Heykelciğin
Avrupa’da hatta tüm dünyadaki sanatın ge-
lişimine yeni bir bakış
açısı getirmesi bekleni-
yor.
Yeni buluntunun
ortaya çıkışı yüz yıllık
bir tartışmaya da nokta
koydu. Heykelcik
Avrupa’daki “modern
insanın” da insan fi-
gürleri ürettiğinin kanıtı
diyor Conard.
Heykelciğin göğüsleri ve cinsel organı çok
belirgin işlenmişken, yüz ve bacaklar çok
özensiz. Hemen hemen belirsiz olan baş kıs-
mındaki çıkıntılardan anlaşıldığı üzere
heykelcik boyna asılarak kullanılmış.
Arkeologlar, minik sanat eserinin verimli-
liği sembolize ettiğini düşünüyorlar.
Paleolitik devire ait buluntular arasında bu-
güne kadar hep hayvan figürinleri bulun-
muştu. Orinyak döneminin başlarına ait bu
insan figürünü bu yüzden sürpriz oldu.
KANSER TEDAV S N N
ETK S N ADIM ADIM
ZL YOR
Biyopsiden sonra dokuya yerleştirilen bir
sensor, tümörün belli başlı metabolizma
ürünlerini ne şekilde ürettiğini kaydediyor.
Cambridge Massachusetts Teknoloji
Enstitüsü’nde Michael Cima ve arkadaşla-
rı bu şekilde kemoterapinin etkili olup ol-
madığını, ilaçların tümöre ulaşıp ulaşma-
dığını ya da kanserin ameliyatla tamamen
temizlenip temizlenmediğini takip edebili-
yorlar. Yaklaşık 5 milimetre büyüklüğündeki
prototip ilk olarak bir farenin tümöründe de-
nendi. Sensor, bezelye büyüklüğünde si-
lindirik bir plastik gövdeden oluşuyor.
Gövdenin içinde ise demirden manye-
tik nanopartiküller var. Bunlar, insan do-
kusundaki belli başlı moleküllerle birleşen
bir reseptörle kaplı. Moleküller, örneğin bir
tümörün sinyal maddeleri, sensorun plastik
diyaframından geçebiliyor. Ancak nano
partiküller gövdenin içinde kalacak kadar
büyük. Bir madde nano partiküllerle bir-
leştiğinde, ince taneli demir parçacıkları da-
ha büyük topaklara dönüşüyorlar ve bilim
insanları bunları manyetik rezonans spekt-
roskopuyla görebiliyor.
İlk deneylerde araştırmacılar insandan
alınan bir tümörü ve sensoru fareye aktar-
mış. Böylece manyetik rezonans spektros-
kopuyla tümörün belli başlı hormonunun
nano partiküllere nasıl yapıştığı takip edil-
miş. Bu hormonsal tümör işaretiyle şimdi-
ye kadar tümörün sadece tek bir metabo-
lizma ürünü saptanmış. Fakat bilim insan-
ları bu yöntemle tümörün çevresindeki di-
ğer maddeleri de izleyebileceklerini söylü-
yorlar. Bu şekilde bir tümörün gelişimi ve
kanser ilacına gösterdiği reaksiyon neredeyse
dakikalar sonra takip edilebilecek.
(http://web.mit.edu/newsoffice/2009/can-
cer-detect-0512.html)
ALKOLÜN
BARDAKTAN BEYNE
YOLCULU U SADECE
ALTI DAK KA
Almanya’daki Heidelberg Üniversite
Kliniği araştırmacıları manyetik rezonans
spektroskopuyla üç bardak bira ya da iki bar-
dak şaraba eşit alkolün beyinde sadece al-
tı dakika sonra beyin hücrelerinde belirgin
değişimlere neden olduğunu saptadı.
Journal of Cerebral Blood Flow and
Metabolism dergisinde yayımlanan araş-
tırmaya göre beyin, enerji kazanımı için gli-
koz asetat yerine alkolün bir indirgeme ürü-
nünü kullanıyor. Bu da alkol alımından son-
ra, özümlenmeyen glikozun beyinde birik-
tiği anlamına geliyor.
Araştırmacılar ayrıca zararlı etkinin
çok hızlı işlediğini de görmüşler. Deneyler
sırasında hücreleri koruyucu etkisi bulunan
madde oranı alkol yoğunluğu arttıkça aza-
lıyor. Bu da hücre duvarlarındaki bileşimin
bile değiştiğini gösteriyor. Alkol alımı ke-
sildiğinde bu değişimler de kayboluyor.
Ancak kişi git gide daha fazla alkol tüket-
meye başlarsa, beynin “normale dönmesi”
yavaşlamakta. Bilim insanları bundan son-
raki çalışmalarında alkol bağımlılarının
beyinlerindeki değişimleri ve alkolün diğer
etkilerini daha ayrıntılı bir şekilde araştır-
maya devam edecekler.
YOKSA HOMO
SAP ENS YAMYAM MI?
Paris Centre National de la Recherche
Scientifique enstitüsünda çalışan Fernando
Rozzi bir Neandertal çocuğuna ait çene ke-
miğinde kesici aletlere ait izler saptadı. Rozzi
bu sonuca Les Rois mağarasındaki kemik bu-
luntularını yeniden inceleyerek ulaştı.
Daha önceleri 28.000-30.000 yıllık bir ke-
miğin Homo sapiens insanına ait olduğu sa-
nılıyordu. Fakat Rozzi Journal of
Anthropological Science dergisinde, çene
yapısı ve dişlerin özellikleri nedeniyle ke-
miğin Neandertal insanına ait olduğunu söy-
lüyor.
Çene kemiğinin üzerindeki iz, araştır-
macılara göre etin çakmaktaşı aletle sıyrıl-
ması sırasında oluşmuş. Bu ilginç buluntu
için üç olası açıklama getirildi. 1-
Neandertal çocuğu mağarada yenmişti ve-
ya kafatası zafer nişanesiydi. 2- Çene kemiği
aynı zamanda modern insan ve Neandertal
özellikleri taşıyan bir insana ait. Eğer bu doğ-
ruysa buluntu Homo sapiens ve Neandertal
arasındaki cinsel ilişki için ilk kanıt olacak.
3- Mağarada yaşayanlar son derece ilkel özel-
liklere sahip bir modern insan grubu olabilir.
Fakat Rozzi en yakın olasılık olarak mo-
dern insanın, Neandertal insanını yiyerek
tükettiğini düşünüyor. Buluntuyu “çok
önemli bir keşif” olarak değerlendiren
Londra Doğa Tarihi Müzesi antropoloğu
Chris Stringer, böyle bir iddia için çok da-
ha fazla kanıtın gerektiğini ancak bulun-
tunun yine de modern insan ve
Neandertal’in Avrupa’da aynı tarihlerde ya-
şadığını ve birbirlerine düşmanca davran-
mış olduklarını göstermesi açısından önem-
li olduğunu söyledi.
Nilgün Özbaşaran Dede
S O N A R A Ş T I R M A L A R
CBT-1159/45Haziran2009
Amerikalı ve Avusturyalı bilim
insanlarının “Nature Chemical
Biology” dergisindeki araştırma so-
nuçlarına göre, antibiyotik gibi etki
maddelerinin “hammaddeleri” olan
küf mantarları sanılandan daha çeşit-
li olabilir. Çok sayıda madde üretiminde
kullanılan bu organizmaların birçok
özellikleri var. Ancak mantarlar anti-
biyotik gibi çok çeşitli etki maddeleri-
ni laboratuvarda değil sadece doğal or-
tamda da üretiyorlar.
Fungal Genomics Unit grubu ve
Viyana Toprak Kültürü Üniversitesi’nde
Joseph Strauss ile çalışan araştırmacı-
lar şimdi mikroorganizmaların yete-
neklerini ne şekilde bastırdıklarını bul-
du. Bilim insanları belli başlı gen se-
kanslarının durdurulmasını epigenetik
fenomenlerle açıkladılar: DNA se-
kansları ulaşılmaz yapılara yerleştirildiği
için, bilgiler okunamıyor. Bu koşullar-
da ne antibiyotik ne de diğer etki mad-
deleri üretiliyor. İşte araştırmacılar bu
epigenetik ayarlamaya müdahale ede-
rek, küf mantarları içindeki biyolojik ha-
zinelere ulaşmaya çalışıyor.
Araştırma
Küf Mantarlarındaki biyolojik
hazine sanılandan daha çeşitli