26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
ÖZLEM GÜVEMLİ Birleşmiş Milletler Çevre Progra- mõ (UNEP), 5 Haziran Dünya Çev- re Günü’nün ana temasõnõ “Geze- geninizin size ihtiyacı var- İklim değişikliği ile mücadele için birle- şin” olarak belirledi. Bu tema, ül- kelerin; süresi dolan Kyoto Sözleş- mesi’nden sonra başlayacak Ko- penhag sürecinde yeni bir anlaşma- da buluşmalarõnõ hedefliyor. Küresel õsõnmaya yol açan sera gazõ salõm- larõnõ azaltmayõ hedefleyen Kyo- to’yu son anda onaylayan Türkiye ise aralõk ayõnda başlaya- cak Kopenhag toplantõlarõna çok kötü bir karne ile gidiyor. Çünkü Çevre ve Orman Bakanlõğõ’nõn hazõrladõğõ en son sera gazõ envanterine göre sa- lõmlar 2007 yõlõnda yüzde 119 ora- nõnda artarak dünya ortalamasõnõ bile aştõ. 5 Haziran, Birleşmiş Mil- letler Genel Kurulu tarafõndan 1972 yõlõnda Dünya Çevre Günü kabul edi- lerek kutlanmaya başlandõ. Her yõl başka bir kentte haziranõn ilk hafta- sõnda uluslararasõ bir sergi ile kutla- nan Çevre Günü’nün bu yõlki mer- kezi Meksika. Küresel iklim deği- şikliği ile mücadelede birlikte hare- ket etmenin önemine vurgu yapma- yõ amaçlayan 5 Haziran 2009 Dün- ya Çevre Günü’nü Türkiye, kor- kunç bir sera gazõ envanteri ile “kut- luyor.” Çevre ve Orman Bakanlõğõ’nõn en son hazõrladõğõ ve BM Sekreter- yasõ’na gönderdiği 2007 yõ- lõna ait sera gazõ emisyonu envanterinde Tür- kiye’nin atmosfe- re bõraktõğõ top- lam sera gazõ 372 milyon tona çõktõ. Bu rakam, Türkiye’de kişi başõna düşen sera gazõ salõmõ- nõn da 5.2 to- na çõkarak 4 tonluk dünya ortalamasõnõ bile aştõğõnõ gösteriyor. 1990-2006 yõllarõ ara- sõnda yüzde 95 sera gazõ salõmõ artõşõ ile dünya bi- rincisi olan Türkiye, 2007 y õ l õ n d a 119’luk artõş ile Kyoto Söz- l e ş m e s i ’ n d e OECD ve Doğu ülkelerinin yer al- dõğõ Ek-1 grubu- nun “şampiyonu” oldu. 40 milyon ton sera gazõna denk ge- len bu artõşõn yüzde 75’i enerji, yüzde 25’i de tarõm sektöründe gerçekleşti. Salõmlarda yüzde 77 ile karbon- dioksit başõ çekerken azotoksit yüzde 13, metan yüzde 10’luk paya sahip. 2. sõ- rada yer alan İspan- ya’nõn artõş oranõ yüzde 50 olarak gerçekleşirken İngiltere yüzde 15, Almanya yüzde 18 ora- nõnda sera gazõ emisyonlarõnõ azalttõ. Ek-1’deki 40 ülke içinde açõk ara birinci olan Tür- kiye, anlaşmaya taraf olan tüm ülkeler ara- sõnda ise Çin’in ardõn- dan 2. sõraya yerleşti. Emisyonlardaki artõş göz önüne alõnarak ya- põlan hesaplamalara göre Türkiye 2012’den önce ki- şi başõna düşen emisyonda 6 tonu geçecek. 2012-2015 arasõnda ise 9 tona ulaşarak 8 tonluk Avrupa or- talamasõnõn üstüne çõkmasõ bekleni- yor. NASA Uzay Araştõrmalarõ Goddard Enstitüsü’nün yaptõğõ he- saplar da 15 yõlda aşõlmamasõ gere- ken ortalamanõn Türkiye’de sadece 7 yõlda aşõldõğõnõ gözler önüne seri- yor. KOPENHAG’DA İNDİRİMİ KABUL ETMELİYİZ Türkiye, 1997 yõlõnda imzalanan ve 2005’te yürürlüğe girebilen, sera gazõ emisyonlarõnõ düzenlemeye yö- nelik tek uluslararasõ araç olan Kyo- to Protokolü’nü de 5 Şubat 2009’da onayladõ. Ancak protokolün süresi 2012’de doluyor ve uluslararasõ plat- formda yeni yasal süreç için hazõr- lõklar başladõ bile. Birleşmiş Millet- ler İklim Görüşmeleri’nin ilk hazõr- lõk toplantõsõ Kopenhag’da 6-19 Ara- lõk tarihlerinde gerçekleştirilecek. Türkiye’nin bu görüşmeler sõrasõnda izleyeceği politika büyük önem ta- şõyor. Diğer gelişmiş ülkelere göre sera gazõ salõm oranõnõn düşük ol- masõ, geç sanayileştiği için tarihsel sorumluluğu bulunmamasõ nede- niyle bazõ ayrõcalõklara sahip olan Türkiye, masadan sera gazõ salõmõ dü- şürme konusunda yükümlülük al- madan kalkarsa tüm bu ayrõcalõkla- rõnõ kaybedecek. Sera gazõ emis- yonlarõndaki artõş göz önüne alõndõ- ğõnda Türkiye, bugün yükümlülük al- maktan kaçarsa Kopenhag’daki an- laşmanõn yürürlüğe girmesinden son- ra sera gazõ salõmlarõnda en çok in- dirim yapmasõ gereken ülke olacak. Türkiye’nin artõk kömürlü termik santrallara ve çimento fabrikalarõna teşvik vermekten vazgeçmesi gere- kiyor. Çünkü hõzõ durdurulamayan küresel iklim değişikliğinin etkileri canlõ yaşamõnõ ciddi şekilde tehdit et- meye başladõ. Global Humanitarian Forum’un raporuna göre, iklim de- ğişikliği her yõl 325 milyon kişiyi olumsuz yönde etkiliyor. Bu sayõnõn 20 yõlda ikiye katlanarak dünya nü- fusunun yüzde 10’unu etkisi altõna alacağõ tahmin ediliyor. CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 5 HAZİRAN 2009 CUMA 16 ÇEVRE İstanbul Haber Servisi - Eyüboğlu Çamlõca İlköğretim Okulu öğrencileri Elif Erbil ve Zeynep Aybikem Sağlam, “Mantolamada Kavuz Devrimi” adõnõ verdikleri projeleri ile MEB Benim Eserim IV. Matematik ve Fen Bilimleri Proje Yarõşmasõ’nda birinci oldu. Projenin uygulanmasõ halinde Türkiye genelinde 7.5 milyar dolarlõk tasarruf sağlanacak. Eyüboğlu Eğitim Kurumlarõ, Çamlõca İlköğretim Okulu’ndan iki öğrenci Elif Erbil ve Zeynep Aybikem Sağlam, yaz tatilinde çõktõklarõ Trakya gezisinden onlara ödül getirecek bir proje fikriyle döndü. STRAFORDAN DAHA İYİ Sağlam, pirincin ne kadar önemli olduğunu kavradõklarõnõ belirterek “Çeltik tarımı sonucunda da ortaya birçok atık çıkıyormuş. Ülkemizde yaklaşık 53 bin hektar alanda pirinç üretimi yapılıyor ve yıllık pirinç üretimi yaklaşık 165 bin tonu buluyor. Bu üretimden yaklaşık 45 bin ton kavuz atığı ortaya çıkıyor. Biz bu atığın kullanıldığı alanları ve başka nerelerde kullanabileceğimizi araştırdık” dedi. Kavuzun gözenekli yapõsõ ve içerdiği yüksek orandaki silisyum nedeniyle yalõtõmda etkili sonuç verebileceğini gören Elif ve Zeynep, önce küçük kutular üzerinde denemeler yaptõ. Maket evlerinde yaptõklarõ deneyler sonunda kavuz-gazete karõşõmõyla oluşturulan plakanõn bugün yalõtõmda kullanõlan strafor malzemeden çok daha iyi sonuç verdiğini ispatladõlar. 280 OKULDA UYGULANIYOR Eko-Okullar Programõ’nõ iki yõldõr uygulayan Eyüboğlu Eğitim Kurumu öğrencileri, benzeri çalõşmalarõ ile okullarõna çevreye duyarlõlõğõn uluslararasõ ölçekte simgesi olan Yeşil Bayrak ödülünü de kazandõrdõ. Uluslararasõ çapta 44 ülkede, 27 binin üzerinde okulda uygulanan bu sivil harekete Türkiye, 1995 yõlõnda Türkiye Çevre Vakfõ’nõn (TÜRÇEV) önderliğinde katõldõ. Özellikle Akdeniz çanağõnda yer alan ülkelerde yaygõn bir biçimde uygulanan program okullar arasõnda bir iletişim bağõ oluşmasõnõ da sağlõyor. Farklõ ülkelerden aynõ konu üzerinde çalõşan okullar ortak projeler hazõrlayabiliyor. Eko-Okullar Programõ, bugün ülkemizde 280 okulda uygulanõyor. Öğrencilerden pirinç ile yalıtım projesi Çevre Mühendisleri Odasõ Yönetim Kuru- lu Başkanõ Sevinç Karakaya, enerji politi- kalarõnõn çevre üzerinde yarattõğõ yõkõmõn ge- çen bir yõl içinde iyice kendini hissettirdiği- ne dikkat çekti. Karakaya, “İthal kömürle çalışacak ter- mik santrallar, doğalgaz çevrim santralları ve Karadeniz’de planlanan hidroelektrik sant- rallar çevre hukuku kurallarını altüst etti. Bü- tün bunlarla beraber altın madenciliği ko- nusundaki yargı kararları da hiçe sayıldı. Bü- tün bunlar yetmezmiş gibi nükleer eneji ko- nusundaki anlamsız ısrar ve yenilenebilir enerji kaynakları konusunda hâlâ ciddi adım- lar atılmamış olması çevre konusunda geçen bir yılda Türkiye’ye zaman kaybettirdi” di- ye konuştu. Türkiye’nin son bir yõllõk çevre karnesini de- ğerlendiren Karakaya, Avrupa Komisyonu’nun yayõmladõğõ “2008 İlerleme Raporu”nda çev- re konusunda Türkiye’nin ilerleme kaydetmek yerine yerinde saydõğõnõn tespit edildiğini vur- guladõ. Bu sonucun hükümetin çevre alanõnda- ki “performansını” bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade eden Karakaya, Kyoto Protoko- lü’nün onaylanmasõna karşõn termik santrallarõn çoğalmasõ yönünde adõmlar atõlmasõnõ eleştirdi. Karakaya doğal, kültürel ve biyolojik çeşitlik açõsõndan zengin, turizm gelişme bölgesi olabi- lecek bölgelere termik santrallar kurulmasõ yö- nünde girişimler bulunduğunu dile getirdi. Ka- rakaya, “Tüm dünyayı etkileyen ve olumsuz etkileri günümüze kadar süren Çernobil gi- bi bir faciayı bile bile Akkuyu’da nükleer sant- ral kurulması için ihale süreci yürütülmüştür. Diğer bir sorun da, enerji sektörüne yeni çö- züm olarak sunulan hidroelektrik santralla- rın kurulmasında, özellikle Karadeniz Böl- gesi’ndeki projelerde çevre ve insan yaşamı- nı hiçe sayan bir yaklaşımın hâkim kılınma- sıdır” dedi. Karakaya, mart ayõnda İstanbul’da, çokulus- lu şirketler ve büyük yatõrõm bankalarõ tarafõn- dan düzenlenen Dünya Su Forumu’nda suyun metalaşmasõ ve özelleştirilmesinin tartõşõldõğõnõ, her insanõn temiz içilebilir suya erişim hakkõnõn göz ardõ edildiğini söyledi. Madencilik sektöründe de bir dizi hukuksuzlukla karşõ karşõya olduğu- muzun altõnõ çizen Karakaya şöyle devam etti: “Altın madenciliği ile Bergama Ovacık’ta yaşanan hukuksal kazanımlara rağmen ha- len işletmenin çalışıyor olması, Kaz Dağları’nı tehdit eden yeni altın madenciliği projeleri, Pa- zarcık’ta süren çimento fabrikaları, Dilova- sı’nda yaşanan çevre ve halk sağlığı sorunu… Bu saydıklarım bir yılda yaşadığımız olaylar Çevre Mühendisleri Odasõ, Türkiye’nin enerji politikalarõnõn çevre üzerinde yarattõğõ yõkõma dikkat çekti ‘Çevre hukuku altüst edildi’ değil. Yıllardır çözülmesi için mücadele ettiğimiz, bi- rikerek bugünlere gelen ve yıllardır çözüm bekleyen olaylar. Ne yazık ki bunları çözmeden her geçen gün bu felaketlere yenileri eklen- mektedir. Bunun asıl sebe- bi de çevre politikamızdaki yanlışlıklar, eksiklikler ve sorunlardır.” Yetkililere alternatif ve ye- nilenebilir enerji kaynaklarõ- na yönelmeleri çağrõsõ yapan Karakaya, “Orman alanla- rının ve biyolojik zenginliğin asıl zenginlik olduğunun farkına varılarak korun- ması ve bunlara ilişkin po- litikaları oluşturarak tüm proje ve girişimlerde önce insan, önce çevre anlayışının benimsenmesi gerekmekte- dir” dedi. Yurttaşlara “Ço- cuklarınız için, geleceğiniz için toprağınıza, suyunuza, emeğinize, ekmeğinize sahip çıkın” diye seslenen Karaka- ya şunlarõ söyledi: “Tüm mücadelelerimizi yurttaşlarımızla Akku- yu’dan Sinop’a, Fındık- lı’dan Bergama’ya, Kaz Dağları’ndan Pazarcık’a yö- re halkıyla birlikte veriyo- ruz. Bugün, yaşam ve gele- cek adına tüm mümkünlerin kıyısındayız, istersek ve mü- cadele edersek başka bir dünyayı, çevre ile barışık bir yaşam ortamını yaratmak mümkündür.” 500 bin ölüm İklim değişikliği yüzünden ölenlerin sayısının 2030 yılına kadar yılda 500 bine çıkmasının öngörüldüğü raporda küresel ısınmadan kaynaklanan ekonomik kayıplar yılda 125 milyar dolar olarak hesaplanıyor. En zayıf 20 ülkeden 15’i iklim değişikliği nedeniyle en fazla risk altındaki bölge olan Afrika’da bulunuyor. En yüksek seviyede tehdit altındaki diğer bölgeler, Güney Asya ve gelişmekte olan küçük ada ülkeleri. Raporda gelişmekte olan ülkelerin, iklim değişikliğinin ekonomik ve insani yükünün 10’da 9’undan fazlasını taşıdığı, dünyadaki en yoksul 50 ülkenin, yeryüzünü ısıtan sera gazı salımlarına yüzde 1’den daha az katkı yaptığına dikkat çekiliyor. Küreseliklimdeğişikliğinedikkatçekildi İstanbul Haber Servisi - Deniz Temiz Derneği-Turmepa ve Yapõ Kredi Bankasõ’nõn, Milli Eğitim Bakanlõğõ desteğiyle 3 yõldõr yü- rüttüğü, ilk ve ortaöğretim ça- ğõndaki öğrencileri deniz temizli- ği konusunda bilinçlendirmeyi amaçlayan “Sınırsız Mavi Pro- jesi”nde 3 milyon öğrencinin eği- timi tamamlandõ. Yapõ Kredi Genel Müdürü Fa- ik Açıkalın, “Proje ile bugüne kadar 10 bin öğretmene ve 3 milyon öğrenciye ulaştık. He- defimiz 5. yılın sonunda 6 mil- yon 600 bin öğrenciye ulaşmak” diye konuştu. Çevre ve Orman Ba- kanlõğõ tarafõndan düzenlenen “Türkiye’nin En Çevreci Bele- diyesi” projesinde, Şişli geçen yõl küresel õsõnma konusunda baş- lattõğõ “Damlaya Damlaya Çöl Olur” adlõ bilinçlendirme proje- sindeki başarõsõndan dolayõ en çevreci belediye seçildi. Doğa Savaşçõlarõ Çevre Örgütü’nün “15. Çevre Ödülleri”, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Lokali’ndeki törenle sahiplerini buldu. Eskişe- hir Büyükşehir Belediye Başkanõ Yılmaz Büyükerşen, CHP Mil- letvekili Çetin Soysal, Prof. Dr. Oric Basirov, NTV “Yeşil Ek- ran” programõ ödüllendirildi. 2007’de atmosfere 372 milyon ton sera gazõ bõrakan Türkiye, Kopenhag toplantõlarõna kötü bir karneyle gidiyor Gezegenin bize ihtiyacõ var
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear