04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 NİSAN 2008 CUMA ekonomi PARİS’TEN Dünyanın en büyük fuarına ev sahipliği yapmak için Milano ile yarışan kent 21 oy farkla kaybetti EXPO İzmir’in hakkıydı Serdar KIZIK PARİS 2015 yılındaki dünya fuarını (EXPO) gerçekleştirecek kenti belirleyecek Uluslararası Sergiler Bürosu (BİE) Genel Kurulu’ndan İtalya’nın Milano kenti kazançlı çıktı. Genel kurulda yapılan oylamada delegelerin 86’sı Milano, 65’i ise İzmir için oy kullandı. BİE’nin Paris Kongre Sarayı’ndaki genel kurulu, İzmir ve Milano’nun rekabetine sahne oldu. Delegeler, kongre merkezi önünde renkli görüntülerle karşılandı. İzmir heyeti ellerinde Türk ve “EXPO 2015 İzmir” yazılı bayraklarla delegelere seslerini duyurmaya çalıştılar. Genel kurulun öğleden sonraki bölümünde heyetler sunumlarını yaptı. İtalyanlar sunumlarında özellikle Afrika delegelerine yönelik çalıştı. Türkiye ise sunumunun büyük bölümünde 5 kıtaya seslendi. İNSEL FUNDAMENTALİZM VURGUSU’ UĞUR HÜKÜM estivalin “isim” tercihi, daha baştan Paris’ten farklı bir sosyal olgunun, doğal bir ayrılığın “Banliyölük”ün altını çiziyordu. Sürekli yoksullaşan, dışlanan, soyutlanan, adeta toplumsal, kültürel yaşamdan yalıtlanan bir sürece karşı başkaldırının simgesi, anlatımıydı. Banliyö gecelerinin yeknesaklığı, yalnızlığı, hüznü, rengi “Bleu” (Mavi), Jazz’da “Blues” türü ve kavramıyla, efsanevi “Blue Note” markasıyla çağrıştırdıklarını da kattık mı, ortaya güzel bir harman çıkıyordu. Şimdi iş, “üç nalla bir at bulmaya kalmıştı!..” İlk 56 yıl didindiler, uğraştılar her çevreden (hatta Paris’ten bile) kitle çekebilecek, salonları doldurabilecek cazcıları, sanatçıları da ağırladılar. Miles Davis, Dizzy Gillespie gibi babaların ötesinde daha işin başından, o sıralar Fransa’da sürgün, “Brotherhood of Breath”in (1969) yaratıcısı, Güney Afrikalı öncü caz piyanisti Chris McGregor (19361990), AfroAmerikalı politik anlamda angaje ve FreeJazz’ın ağır toplarından saksofoncu Archie Shepp (d. 1937 Florida), ölümüne doğru iyice devleşecek “minik adam”, Fransız piyanist Michel Petrucciani (19621999) gibi idealistleri de devreye sokup okullara, sokaklara getirdiler. Tabanla bağ kurulmuştu... ??? BB, 1015 yılda artık muhteşem bir küheylana, küheylanlara sahip bir güce kavuşmuştu. Ama iş dört nallı küheylan(lar)la da bitmemişti. Haralar, yenilerini yetiştirecek adamlar, verimli alanlar; doğrudan deyişiyle “Jazz” tutkusuna kazandırılacak taze kanlara, kalıcı kurumsal temeller atmaya, kendini döndürecek, yeniden üretecek yapılara gereksinim vardı. Merkezi devletten, yerel bölge idarelerinden mahalle kahvelerine, ortaokullise sıralarına BB her yere “sızdı”, destek aldı, destek verdi. Amatörü profesyoneli, kadını erkeği, genci ihtiyarı bu yapıcı sürece katıldı. Bugün festivali, kalbi kabul edilen kilit yapı dışında 93 vilayeti (SeineSaintDenis) dahilindeki 17 belediye düzenliyor. Hemen hepsinde ortaokul ve liselerde, kent kültür merkezleri ve konservatuarlarında düzenli çalışan atölyeler var. Bu atölyeler yıl boyu festival için yöre öğrenci, öğretmen ve halkının katkılarıyla özgün çalışmalar hazırlıyorlar. Bu çalışmalar asla temel müzik eğitiminin, derslerin yerini almıyor. “Banlieues Bleues” 25 Yaşında (2) C 9 F ‘D İtalya Başbakanı Romano Prodi son yıllarda Türkiye’de yaşanan gelişmelere gönderme yaparak “Dinsel fundamentalizme karşı ve kadın özgürlüğü için bize oy verin” söylemini kullandı. Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin bu değerlendirmeyi yanıtlamaktan kaçınması dikkat çekti. Milano sunumuna eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore da konuşmasıyla destek verdi. Türkiye’nin sunumunda CHP Genel Başkanı Deniz Baykal dışında Atatürk’ü kimsenin anmaması yadırgandı. Baykal, İzmir’in EXPO 2015 adaylığı konusunda, üç yıla yakın bir süredir hükümetle birlikte çalıştıklarını kaydetti. İzmir’in sunumu, delegeleri ve katılımcıları büyülerken salondan daha çok alkış aldı. Sunum sırasında İzmir Cumhuriyet Alanı’ndaki coşkuyu yansıtan görüntüler de BİE delegelerine aktarıldı. AYAL KIRIKLIĞI YAŞANDI Sunumların arından oylamaya geçildi. Kapalı oylama sırasında gelen ilk haberlerde İzmir’in kazandığı açıklandı. Ancak yetkililer, oylamanın bitmediğini ve kazananın netleşmediğini bildirdiler. Bu arada, yaşanan teknik bir arıza nedeniyle oylamanın yinelendiği öğrenildi. Sonuçların açıklanmasının ardından Sonucu değerlendiren Büyükşehir Belediye Başkanı Kocaoğlu, “İzmir’in vizyonu ve hedefi belli. Sadece EXPO 2015 yarışını yitirdi. Biz birlik beraberlik içinde kentin kalkınması için elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz” dedi. İKİ ÜLKE HEYETLERİ BİRLİKTE SAHNEYE ÇIKTI Oturumun başlamasının öncesinde Paris Kongre Sarayı’nın önü renkli görüntülere sahne oldu. Delegeler salona girdiği sırada kongre sarayının önünde Türkiye’den halkoyunları ekipleri gösteriler sundu. Cumhurbaşkanı Gül ve CHP Genel Başkanı Baykal’ın konuşmalarının ardından, sunuma katılan bütün heyet üyeleri sahneye çıkarak İzmir için bestelenen tema şarkıya eşlik ettiler. Bu sırada Baykal, İtalya Başbakanı Prodi’yi ellerinden tutarak sahneye çıkardı. (Fotoğraflar: AA) Önce sevinç sonra hüsran İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Paris’te Uluslararası Sergiler Bürosu’nun, İzmir’le Milano arasında tercih yaptığı saatlerde, İzmir’de de coşku vardı. Cumhuriyet Alanı’nda kurulan platformda Sertab Erener ve Kıraç sahne alırken, binlerce İzmirli de Paris’ten gelecek sevindirici haberi bekledi. İzmir Valisi Cahit Kıraç da Cumhuriyet Alanı’nda yurttaşlarla birlikte yer aldı. Paris’te oylamaya geçildiği sırada alana ulaşan “İzmir kazandı” haberi ortalığı hareketlendirdi. Kıraç sahnedeyken protokol tribünü bir anda “zaferi” Türk ve EXPO bayraklarını açarak sloganlarla kutlamaya başladı. Sunucu Korhan Abay, vali ve protokolü kutlamalar için sahneye çağırdı. Vali Kıraç alandakilere, “İzmir Fotoğraflar: EMRE DÖKER EXPO’yu kazandı. Mutluyuz” diye seslendi. Alanda sevinç sürerken gelen resmi sonuç, bir anda moralleri bozdu. Binlerce İzmirli, EXPO 2015’i Milano’nun kazandığını öğrendikten sonra gözyaşlarına boğuldu. Vali Kıraç, bir kez daha platforma çıkarak “EXPO 2015 İzmir’in hakkıydı. Kaybettirildik. Bu haksız bir karar. Uzun süre kimse içine sindiremeyecek” dedi. H Her yıl konserler dışında jazz ve türevi, doğaçlama müzikler çevresinde planlanan yeni projeler, sipariş besteler, müzikdans ağırlıklı gösteriler yıllık büyük buluşma için üretiliyor. Her yılki şenlik, festival özgün bir renk ve karakter taşıyor; film gösterileri, sergiler, paneller, konferanslarla besleniyor. ??? Fransa’nın en sorunlu ve yoksul bölgelerinde birinde doğan bu enfes girişim, bugün dünya arenalarında eşsiz bir “kültürel proje” örneği olarak sunuluyor. Bundan 5 yıl önce düşünceden kuvveye geçen yepyeni bir yapı, “La Dynamo”da 2006 Şubatı’nda başarının mavi boncuğu olarak BB ailesine takılıyor. Fransa’nın ilk yalnız ve yalnızca, özel olarak “Jazz ve Doğaçlama Müzikler” için inşa edilmiş “La Dynamo”su gerçek bir kültür dinamosu görevini de üstleniyor. 93 vilayetinin en büyük belediyelerinden, merkez kent Paris’e bitişik komşu Pantin’de kurulan bu yapı, istisnai akustik konser ve dinleme salonları kadar, 77 milletten müzisyenleri ağırlayan özel konutu, “Rezidans”ı; eğitim, prova, kayıt atölye ve birimleriyle hem amatör, hem profesyonellere açık “demokratik” yaklaşımıyla gerçek bir “model” oluşturuyor. Yıl boyu tüm kamuya açık konser ve gösterileri de cabası... (*) ??? BB’nin kurucusu, büyük emektarı Jacques Pornon kendisiyle yapılan bir söyleşide şöyle konuşuyor: “Yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz deneyim göstermiştir ki, müzik ve kültür eğitiminde bir devrime ihtiyaç vardır. Gençlere, çocuklara Jazz’ın bütün değerlerini özümletmekte büyük yarar görüyorum. Bu fayda yalnızca yarının cazcılarını çoğaltmak amacını taşımaz. Jazz artistik gelecek, sanat kariyerini seçen, seçecek bütün gençlerin eğitiminde, kişiliklerinin yapılanmasında benzersiz bir etken olacaktır. Jazz’ın hayata, dünyaya bakışı klasik eğitimden farklıdır. Bu türün canlılığı, kendi kendini yenileme, sürekli aşma dürtüsü gençlere kalıplar ve modaların ötesinde bir duyarlılık, özgün bir bakış, eleştirel bir yaklaşım kazandıracaktır. Jazz dünya gibi, hayat gibi, sürekli evrim halindedir...” (*) İşinize yarayabilir, bir köşede bulunsun: www.banlieuesbleues.org [email protected] Ekonomi Servisi 1758 yılında Almanya’nın Obernhausen kentinde kurulan demir fabrikasıyla ilk üretimine başlayan MAN Grubu’nun amiral gemisi MAN Ticari Araçlar’ın geçen yıl 10.4 milyar Avro’luk ciro yaparak bir rekora imza attı. MAN Türkiye Kamyon ve Otobüs Ticaret AŞ Yürütme Kurulu Başkanı Tuncay Bekiroğlu, “Bu, bir yıl öncesine göre yüzde 20’lik bir artışı ifade ediyor ve grubun 15.5 milyar Avro’luk cirosunun yüzde 69’unu oluşturuyor. MAN 250. yıla rekorlarla girdi Grubun 250. yılına dünya genelinde parlak rekorlarla giriyoruz. Ticari araç satışımız 100 bin 609’u buldu. 2007 faaliyet yılı kârı da yüzde 49 artarak tarihinde ilk defa 1.40 milyar Avro oldu” dedi. MAN Türkiye Yürütme Kurulu üyesi Gottfried Kastner de 1966’dan bu yana faaliyette olan MAN Türkiye’nin 2007’de yüzde 5’lik bir artışla 330 milyon Avro’luk bir ciroya ulaştığını, 41 ülkeye ihracat gerçekleştirildiğini, ilk kez 2 binin üzerinde komple otobüs üretimi gerçekleştirdiğini, bu yıl üretim kalitesini arttırmaya yönelik 20 milyon Avro tutarında bir yatırımı öngördüklerini söyledi. 1912’de Galata Köprüsü’nün yapımını gerçekleştirerek Türkiye’ye adı mını atan ve 1966’da Almanya dışında ilk fabrikasını İstanbul’da kuran MAN Grubu, halen ülkemizde otobüs pazarının yüzde 26.8’ini, ithal kamyon ve çekici pazarının da yüzde 20.8’ini elinde tutuyor. 2008’de ciddi bir büyüme planladıklarını belirten Bekiroğlu’nun en büyük endişesi ise “son 1015 gün içinde oraya çıkan kur değişimleri ve siyasal gerilimlerin yatırımcı üzerinde yaratması beklenen olumsuz etkisi”. Koç, tahtını Türker’e kaptırdı Ankara’da 2007 sonunda, 18 milyar 506 milyon 834 bin YTL’lik vergi tahsilatı ile yüzde 10’luk bir tahsilat artışı gerçekleşti. Kazım Türker Rahmi Koç edense, kriz denince birçok kişinin aklına bir gecede batan bankalar, intihar eden işadamları gelir de... Toprağını kaybeden, yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum köylüler gelmez. Borsa endekslerini, kur hareketlerini takip ederler de… Kapitalizmin krize çözüm diye dayattığı yasaları önemsemezler. TBMM’den geçen “5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile Mera Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun”da değişiklik öneren yasa teklifinde olduğu gibi! Oysa, içinde yaşadığımız bu uzun dalgada tarım, diğer kriz dönemlerine göre –örneğin 1929 krizine daha fazla etkilenmektedir. Banka kredilerini ödeyemediği için intihar eden tarım ağaları yoktur ama… Düşük faizli kredi, düşük fiyatlı tohumgübre gibi tarımsal desteklerin kaldırılması, tarım topraklarının ulusötesileşmesine neden olmaktadır. Kısacası, krizin etkisiyle tarımda çalışanlar yoksullaşırken mülkiyet ilişkileri de değişmektedir. Nasıl mı? 14 sene kadar geriye gidelim. Biz, 1994’ün 5 Nisan’ında IMF’yle paketlenirken 10 gün sonra imzalanacak Uruguay Roundu’nun Marakeş Anlaşması’nda da (15 Nisan 1994) tarım paketlenmişti. Anlaşma tarımda: Tarife dışı engellerin gümrük tarifelerine çevrilmesini, Sübvansiyonların azaltılmasını, Desteklerin kaldırılmasını, N GÖZ UCUYLA TÜRKEL MİNİBAŞ Tarımda Mülkiyet Ulusötelerden Yana Değişir mi? teler. Haklılar da! Zira, hiçbir siyasal yapı tarımda mülkiyet ilişkilerini kökten değiştiren bu yapılanmaya dayanmaz. Gelin görün ki… Türkiye’nin siyasetçileri hâlâ bu gerçekliliğin ayırdında değil. 204 oyla yasalaşan 5403 sayılı yasadaki değişiklik bunun son örneklerinden. Malum, Türkiye’nin tarım toprakları hâlâ verimli. Kimyasal gübrelemeyle yorulmuş değil. Sulama sorunları olsa da toprağa göre ürün yetişebiliyor. Küresel sermaye için bundan ötesi can sağlığı. Ne var ki... Tarım alanında gelen küresel sermaye için toprak sadece tarla, çiftlik değil. Fabrika alanı da! Önemli olan toprağın ulaşım kanallarının işlediği, pazara yakın yerlerde olması.! 1997’de EcevitYılmaz imzasıyla kurulmasına izin verilen 2002’de Devlet Bakanı olan Bahçeli’nin imzasının da bulunduğu Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden düzenlenen… Bursa’daki Cargill’in tarım alanlarında fabrikalaşması yeterince iyi bir örnek. Malum, Türkiye toprak pazarı tohum devi Cargill gibi tarımdan girdi sağlayan İthalatın arttırılmasını hedefliyordu. Türkiye de anlaşmayı imzalayan ülkelerden biriydi. IMF’nin yapısal uyum programında “tarım reformu” diye diretmesi de bu nedenleydi. Türkiye ekabirlerinin anlattığı gibi “kara deliklerin kapatılması” amaçlı değildi. Tarımda mülkiyet ilişkilerini ulusötesileştirerek verimli topraklarda tarım ve tarımdan girdi sağlayan şirketleri devreye sokulması üç ayak üzerine oturur: 1. Finansal serbestleşme: Tarım kredilerinin tarım alanında uzmanlaşmış bankalar yerine ticari bankalarca verilmesi. 2. Üretimde serbestleşme: Desteklerin kaldırılarak tarımsal girdi ve üretim araçlarının serbest rekabet koşullarında piyasa fiyatından karşılanması. 3. Pazarda serbestleşme: Tarife dışı korumaların, sübvansiyonların, ithalat yasaklarının kaldırılmasıyla yerli ürünlerin ithallerle aynı koşullarda rekabet etmesi. Sonuç malum! Ne var ki ABD, AB gibi büyük tarım üreticisi bloklar kendi üreticilerini bu tür bir sınırsız serbestleşmeye karşı yasa gücüyle korumaya devam etmek ilaç, kimya gibi tekeller için de cazip. Ama, kent ve çevresindeki topraklar eskisi gibi bol değil. Bu durumda geriye tarım toprakları kalıyor. Tarım topraklarının sanayiye açılması ise “Toprağımı kendi rızamla satıyorum” demekle olmuyor. Zira, tarım insan yaşamının temel gereksinimi. Talebi sürekli ve ikame edilemez nitelikte. Yani kullanım değeri çok yüksek! Bu arada… Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun talep etmesi halinde tarım arazilerinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımıyla ilgili yatırımların yolunun açıldığını anımsamakta yarar var! Kısacası, tarımsal bütünlüğün bozulması kimsenin hayrına değil, ama… Küresel sermayenin toprak talebini de karşılamak gerekiyor! Nasıl mı? Yasada “tarımsal bütünlüğü bozmuyor” maddesini koyarak! Hatta, geçici maddeyle 11.10.2004’ten önce gerekli izin alınmadan tarım dışı amaçlı kullanılma açılmış tarım arazilerini de bu düzenlemeden yararlandırarak! Tarımda mülkiyet ilişkilerini ulusötesileştiren bu değişikliğin tabii ki bir bedeli var: İzin almadan kullanılan “her metrekare için 5 bin YTL ödenmesi” şartı! “Tarımsal bütünlüğün bozulmadığı” kararını kim mi verecek? Tabii ki, iktidar partisinin denetimindeki kurumlar. Bazıları “komplo teorisi” diyebilir ama… Tüzük’ün Koruma Kurulu’nun oluşturulmasını açıklayan 5. maddesi bu konuda çok açık! [email protected] www.turkelminibas.net ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkentte gelir vergisi rekortmenlerinde işadamı Kazım Türker ilk sırayı alırken, Mustafa Rahmi Koç ikinci, Mehmet Oğuz Gürsel üçüncü sırada yer aldı. Ankara Vergi Dairesi’nin açıkladığı 2007 vergilendirme dönemi gelir vergisi rekortmenleri listesine göre Kazım Türker, ilk kez 9 milyon 676 bin 802 YTL tahakkuk eden vergi ile Gelir Vergisi Rekortmenleri listesinde yer aldı ve bu yıl birinci oldu. Geçen yıl ilk sırada yer alan Rahmi Koç, 7 milyon 72 bin 990 YTL tutarında tahakkuk eden vergi ile ikinci sırada yer aldı. Ankara Vergi Dairesi Başkanı Şinasi Candan, bu dönemde 236 bin 514 gelir vergisi, 80 bin 324 kurumlar vergisi ve 181 bin 865 katma değer vergisi mükellefi bulunduğunu söyledi. 2007’de toplam 22 milyar 778 milyon 534 bin YTL’lik tahakkuk gerçekleştiğini belirten Candan, “2007 yılı sonunda 18 milyar 506 milyon 834 bin YTL tahsilat gerçekleştirilmiştir. Bu rakamlar bütçe gelirlerinin yüzde 13’üne tekabül etmektedir. Yine aynı dönemde yüzde 13’lük bir tahakkuk dışı, yüzde 10’luk bir tahsilat artışı gerçekleşmiştir” dedi. 2007 gelirleri üzerinden toplam 201 bin 630 beyanname alındığını aktaran Candan, “Mart 2008 döneminde beyan edilen bu rakamı geçmiş yılla karşılaştırdığımızda yüzde 2.2’lik beyanname artışı olduğu görülüyor. 2 milyar 28 milyon 890 bin YTL beyan edilen matrahı da bir önceki yılla mukayese ettiğimizde yüzde 17.9’luk bir artış söz konusu” diye konuştu. Bu arada Konya’da ise vergi rekortmeni yatılı okulda eğitim görüp iş hayatına atılan Ali Akkanat oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle