04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı Anayasa Mahkemesi heyeti, AKP hakkındaki iddianameyi kabul etti, kapatma davası resmen başladı 4 NİSAN 2008 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Dışardan Gazel nayasa Mahkemesi iddianameyi kabul ettiğinden beri içeride dışarıda kıyametler kopuyor. Yüksek Mahkeme yasalar neyi emrediyorsa o yolda olacağını ilan etmesinden sonra AB’deki kimi yetkililer ile bunların Türkiye’deki kuyrukları karardan önce yargıya şantaj niteliğinde tehditler savurdular. Yüksek Mahkeme tehditlere, şantajlara beş paralık değer biçmedi. Kuyruklar şimdi Yüksek Mahkeme kararının “AB ile ilişkileri zehirleyeceğini, siyasal ve ekonomik istikrarı altüst edip, kutuplaşmayı keskinleştirecek tohumlar atacağını” yazmaya başladılar. Olli Rehn adındaki AB’nin genişlemeden sorumlu yetkilisi, TC’yi Brüksel yönetiyormuş gibi durmadan Anayasa Mahkemesi’ni üstelik tehditler savurarak AKP lehinde karar vermeye zorladı. Bir başka AB’li daha var; milli enişte, adı Joost Lagendijk, sıfatı TürkiyeAB Karma Parlamento Eşbaşkanı. İçerideki AB kuyrukları ile aynı ağzı kullandı. “Türkiye’de siyasi sürece ‘yargı darbesi’ yapıldığını” ilan etti. Olli Rehn de şayet AKP kapatılırsa AB’nin görüşme sürecini gözden geçirebileceklerini söyleye geliyor. Son olarak “Bu davada hiçbir haklı neden görmüyorum” dedi. Kapatma davasının “yasal dayanaktan yoksun olduğunu” söyledi. ??? Bu adamlar kör cahil. Anayasa ve yasalarla ilgili az buçuk bilgi sahibi olsalar böyle konuşmayabilirlerdi. Bu iki adam Türk hukuk sistemi cahili olmaları bir yana, üstüne üstlük küstah ve terbiyesiz! O denli küstahlar ki, Avusturya’daki faşist Haider’in koalisyon ortağı olmasına tahammül edemiyorlar; lakin emirlerine amade gördükleri Türkiye’de “laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline gelen” bir partiyi kapatma davasına “karşı çıkmayı” efendilik sayıyorlar. Öyle açıklamalar yaptılar, yapıyorlar ki; laiklik karşıtı hükümetin eylemlerini onaylıyorlar. Adeta AKP’nin avukatı mübarekler! ??? Habere göre, Olli Rehn’e, AKP’nin kapatılması durumunda TürkiyeAvrupa Birliği görüşmelerinin askıya alınacağını, alınması gereğini gayri resmi AB dışişleri bakanları toplantısında Dışişleri Bakanı Ali Babacan söylemiş. O toplantıda yargıyı suçlayan, AB adına tehditler sıralayan Olli Rehn’i dinlemekle yetinen ve habere göre Olli Rehn’e, ülkesini bir yabancı örgüte (AB’ye) gammazlayan bir bakan Ali Babacan! Haber doğrulanırsa Türkiye’yi yönetenlerin, en azından dışişlerini yönettiğini sanan bir yetkilinin gözünü particiliğin kararttığı kanıtlanmış olacak. Hazin bir manzara! ??? Olli Rehn’in açıklamalarından anlaşılıyor ki, AB’yi RTE karasevdası sarmış. Dava kapatmayla sonuçlanır, RTE’ye siyaset yasağı gelirse müzakere sürecini gözden geçirmek zorunda kalacaklarmış! AB’den RTE’ye körü körüne bu destek neden? Neden bilinen bir neden: AB dayatmalarına, Türkiye üzerinde dilediği gibi at oynatma olanağını RTE ve iktidarı ile buldu. AKP iktidarı dışında hiçbir parti iktidarı aman müzakere süreci durmasın, aman iktidarıma verilen dış destekten yoksun kalmayayım diye AB dayatmalarını gözü kapalı kabul etmez. Bu nedenle RTE’ye siyaset yasağı gelmesin, AKP kapatılmasın telaşında. Kuyruklar ve AB ise; AB ilkeleri diyor, demokrasi diyor ve bu yoldan paçasını kurtarmak için etkili ve başarılı olacağı kanısıyla batılı marifetlerini sergiliyorlar. Bu edepsizlikler, yargıya yönelik tehditler karşısında ister istemez akla Ömer Seyfettin’in Diyet öyküsü geliyor. Türkiye Anayasa Mahkemesi kararını açıkladığı günden itibaren tartışmalı bir hükümetin ve de bir cumhurbaşkanının yönetiminde. Ne demokrasi ama! Gül de dava kapsamında ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın AKP’nin “laikliğe aykırı fiillerin odağı haline geldiği” gerekçesiyle kapatılması istemiyle açtığı davanın iddianamesini kabul etti. Böylece AKP hakkındaki kapatma davası süreci resmen başlamış oldu. Mahkeme Başkanı Haşim Kılıç ile üyeler Sacit Adalı, Necmi Özgüldür ve Serruh Kaleli’nin muhalefetine karşın, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de yargı yolu açıldı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç başkanlığındaki heyet, AKP’nin kapatılması istemiyle açılan davanın iddianamesinin ön incelemesini yapmak üzere toplandı. Yaklaşık 4 saat süren toplantının ardından Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt açıklama yaptı. Paksüt, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, mahkememize bir iddianame sunmuş idi. Karar, iddianamenin Abdullah Gül dışında kalan bölümünün kabulüne oybirliğiyle, Abdullah Gül yönünden de kabulüne Haşim Kılıç, Sacit Adalı, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli’nin karşı oyları ve oyçokluğuyla karar verildi’’ dedi. Başkanvekili Paksüt, açıklamanın ardından soru almayacaklarını belirterek ‘’Soru veya yorum yapılmamasını özellikle rica ediyorum’’ diye konuştu. Heyetin toplantısında, hakkında Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı dönemindeki eylem ve söylemleri nedeniyle 5 yıl süreyle siyaset yasağı istenen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün durumu ayrıca müzekare edildi. 11 kişilik heyetin tamamı iddianamenin Abdullah Gül dışında kabulüne oy verdi. Ancak Mahkeme Başkanı Kılıç ile üyeler Adalı, Özgüldür ve Kaleli, Gül’ün iddianamede yer almasına karşı çıktılar. Böylece Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında da davanın kabulüne 4’e karşı 7 üyenin oyuyla karar verilmiş oldu. Gül de Başbakan Erdoğan ve diğer AKP’liler gibi Anayasa Mahkemesi’nde yargılanacak. Heyet, başsavcının istemini yerinde görmesi durumunda ise hakkında siyasi yasak kararı verebilecek. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından mahkemeye atanan 9 asıl üyeden 7’si iddianamenin Gül ile birlikte kabulüne oy verirken, 2’si karşı çıktı. AKP hakkındaki kapatma davasının iddianamesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konusunda görüş ayrılığı çıkmasına karşın, heyetin tamamı Gül dışında iddianamenin kabulü yönünde oy verdi. Oylamaya katılan başkan ve üyeler ile atandıkları dönem ve kullandıkları oylar şöyle: Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç: 1950 doğumlu. Turgut Özal tarafından 1990 yılında Sayıştay üyeliğinden yüksek mahkeme üyeliğine seçildi. Gül dışındaki bölüme kabul oyu verdi. Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt: 1953 doğumlu. Üst düzey yöneticiler kontenjanından Ahmet Necdet Sezer tarafından seçildi. Kabul oyu verdi. Sacit Adalı:1945 doğumlu. Turgut Özal tarafından üst düzey yöneticiler ve avukatlar kontenjanından 1993’te üyeliğe seçildi. Gül dışındaki bölüme kabul oyu verdi. Fulya Kantarcıoğlu:1948 doğumlu. Süleyman Demirel tarafından 1995’te Danıştay kontenjanından seçildi. Kalan görev süresi 5 yıl. Kabul oyu verdi. Ahmet Akyalçın: 1949 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Yargıtay kontenjanından 2000’de üyeliğe seçildi. Kabul oyu verdi. Mehmet Erten:1949 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Yargıtay’dan 2002’de üyeliğe seçildi. Kabul oyu verdi. Serdar Özgüldür: 1955 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından 2004’te Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kontenjanından üyeliğe seçildi. Gül dışındaki bölüme kabul oyu verdi. Abdullah Necmi Özler: 1945 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Askeri Yargıtay üyeliğinden 2004’te üyeliğe atadı. Kabul oyu verdi. Şevket Apalak:1945 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Danıştay üyeleri arasından 2005’te atandı. Kabul oyu verdi. Serruh Kaleli:1954 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından avukatlar kontenjanından 2005’te atandı. Gül dışındaki bölüme kabul oyu verdi. Ayla Perktaş:1949 doğumlu. Ahmet Necdet Sezer tarafından Danıştay’dan 2007 yılında bu göreve atandı. Kabul oyu verdi. DDİANAMEDEKİ SUÇLAMALAR Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın açtığı davanın iddianamesinde, aralarında Başbakan Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç ile bakanların da bulunduğu 71 kişi hakkında 5 yıl süreyle siyaset yasağı isteniyor. Başsavcılığın 162 sayfalık iddianamesinde, partinin amacının şeriat devleti olduğu ve türbanı şeriatın anahtarı olarak kullandığı belirtiliyor. AKP’lilerin şeriat devleti kurma amacına ulaşıncaya kadar takıyye yapacağını kendi ifadeleriyle açıkladığı anlatılan iddianamede, tabandan gelen baskılara karşı sabır tavsiyelerinin bunun işareti olduğu vurgulanıyor. İddianamede, siyasal İslamın ya da “Türkiye’ye giydirilmek istenen ılımlı İslam modelinin” şeriat devletine dönüşmesinin ve bu yolda İslami terörün de kullanılmasının uzak bir olasılık olmadığına dikkat çekiliyor. İddianamede, “Siyasal İslamın temel düsturu şeriattır. Siyasal İslam ve onun anayasası niteliğindeki şeriat demokratik değil, totaliterdir” deniliyor. A Kapatma Davası ve Rehn Geyiği! ye yönelik kapatma daAKP’ vasının Anayasa Mahkemesi’ndeki süreci resmen başladı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın hazırladığı iddianame AKP’ye özel olarak ulaştırıldıktan sonra “savunma süreci” başlayacak. Bu süre bir ay... AKP isterse uzatılabilir... AKP ve medyası, olağanüstü bir beklenti içindeydi. Anayasa Mahkemesi, iddianameyi reddedebilir, böylece dava, en azından bir süre için devreden çıkmış olurdu. AKP’liler bu olasılığın gerçekleşmesi halinde ne yapacaklarını şöyle özetliyorlardı: “O zaman anayasa değişikliğine gerek kalmaz!” Salt bu yaklaşım bile, AKP’nin anayasa değişikliğini sadece ve sadece kendisi için istediğinin en somut göstergesi. Dava ne kadar sürer? Önceki kapatma davaları da dikkate alındığında bu yılın son çeyreğini bulur. Nasıl sonuçlanır? Bu sorunun yanıtını biz vermeyelim, AKP kulisine bırakalım. Arkadaşların yorumu şöyle: “Bizi kesin kapatırlar. Ona göre önlem alalım... Anayasayı değiştirip, davayı ne olursa olsun düşürelim!” Yeniden altını çizelim, bunlar AKP kulisinde konuşulanların bir bölümü... Öteki bölümlerini başka yazı konusu yaparız! ??? Dava başladı... Bize göre bu sürecin nasıl seyredeceğini iyi öngörenler arasında iki kesim var: AKP ve AB... AKP boyutunu bir ölçüde yukarıda aktardık... AB’den gelen haberler aynı zamanda Türkiye’ye bakışın göstergesi. AB komisyonunun ilerlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn 14 Mart’ta açılan kapatma davası için 15 gün sonra şöyle konuştu: “Eğer AKP kapatılırsa AB müzakereleri kesilir!” İlk soru: DTP’nin kapatılma davasında bu değerlendirmeyi yaptı mı? Hayır... İkinci soru: Rehn, davanın açılıpaçılmamasını sorun etmiyor. Kararı yorumluyor. Bu durumda Rehn için sorun Türkiye’de yasaların ne olduğuolmadığı değil, AKP için ne karar verildiği, öyle mi? Evet... Yaptığı açıklama onu gösteriyor. Bu durumda ortaya şu gerçek çıkıyor: AB için önemli olan Türkiye’nin demokratikleşmesi, yasalarının AB’ye uygun olup olmaması değil, AKP’nin başına bir şey gelmemesi... Anlaşılan AB, Türkiye’ye özel AB komiseri atamayla AKP icraatı arasında bir fark görmüyor. O yüzden de ne pahasına olursa olsun, korumaya çalışıyor. ??? Rehn, eğer şunu deseydi, bir ölçüde anlardık: “Türkiye’de parti kapatmaya ilişkin yasalar çok ağır. Kapatma aşamasına gelmeden önce partilerin denetimi için daha alt mekanizmalar olmalı... Örneğin, tek tek kişilerin sorumluluğu öne çıkarılmalı...” Rehn, bunun yerine doğrudan mevcut bir yasanın uygulanmasını sorun yapıyor. İş Rehn’le de bitmiyor... Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü Ria OomenRuijten’in mayısta yayımlanması planlanan taslak raporunda şu değerlendirme var: “Türkiye’de herkesin güvenebileceği bir yargı yok. AKP’ye ve DTP’ye açılan davalar beklemede. Türkiye’de siyasi sürece yargı darbesi yapılıyor...” Bu taslak değil, taslama... Rehn’inki de kusura bakmasın ama, Anadolu diliyle ren geyiği muhabbetine benziyor! ankcum?cumhuriyet.com.tr Yaklaşık 4 saat süren toplantının ardından Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt açıklama yaptı. Paksüt, “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, mahkememize bir iddianame sunmuş idi. İddianamenin Abdullah Gül dışında kalan bölümünün kabulüne oybirliğiyle, Abdullah Gül yönünden de kabulüne Haşim Kılıç, Sacit Adalı, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli’nin karşıoyları ve oyçokluğuyla karar verildi’’ dedi. Başkanvekili Paksüt, açıklamanın ardından soru almayacaklarını belirterek “Soru veya yorum yapılmamasını özellikle rica ediyorum’’ diye konuştu. (Fotoğraf: AA) AKP gerilimde ısrarlı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Anayasa Mahkemesi’nin AKP ile ilgili iddianameyi kabul etmesinin ardından AKP, karşı atak hazırlıklarına başladı. AKP, Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK), anayasa değişikliğine ilişkin takvim netleştirilecek. AKP Grup Başkanvekili Nihat Ergün, anayasanın siyasi partilerin kapatılmasını düzenleyen 68 ve 69. maddesinde değişiklik yapılmasının zorunlu olduğunu belirterek, amaçlarının TBMM’den bunun mutabakatla geçmesi, mutabakat sağlanamaması durumunda halkoylamasının bir seçenek olduğunu söyledi. Anayase Mahkemesi’nin AKP ile ilgili kapatma iddianamesini kabul etmesinin ardından gözler bu partiye çevrildi. AKP MYK, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak anayasa değişikliğinin hangi kapsamda getirileceği, ne zaman TBMM Başkanlığı’na sunulacağı ve hangi partilerle uzlaşma arayışına girileceğini netleştirecek. AKP Grup Başkanvekili Ergün, anayasadaki siyasi parti kapatma sisteminin siyaseti çözüm üretme konusunda yeterince serbest bırakmayan bir sistem olduğunu savundu. Ergün, “Siyasetçi bu sistem içinde düşüncelerini açıklamakta zorlanmaktadır. Siyasi partiler çözüm üretme konusunda son derece zorlanacaktır. Hatta parlamento, çözüm üretme, düzenleme yapma konusunda sıkışılıklık içinde gö AKP Merkez Yürütme Kurulu yapılacak toplantıda siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıracak anayasa değişikliğine ilişkin takvimi netleştirecek. Grup Başkanvekili Ergün, anayasadaki parti kapatma sisteminin siyasetin elini kolunu bağladığını ileri sürdü. Ergün, “Amacımız bunun parlamentodan mutabakatla geçmesi” dedi. zükmektedir. Mevcut kapatma sistemi, siyasetin bir nevi elini kolunu bağlayan bir sistem olarak görülmektedir. Bu sistemin tadil edilmesi zarureti vardır. AKP’ye açılan kapatma davasıyla gördüğümüz şey budur” dedi. İddianamede anayasa değişikliği ve yasa değişikliği önerisine imza atanlara siyasi yasak getirilmesinin istendiğini kaydeden Ergün, AKP’den 330 milletvekilinin bu öneriye imza attığını söyledi. Ergün, “Eğer 330 milletvekili iddianameye siyasi yasak talebiyle konulmuş olsaydı, mahkeme bu istikamette karar almış olsaydı bu o zaman parti kapatma davası olmazdı, meclisi kapatma davası olurdu” dedi. Bu nedenlerle anayasanın 68 ve 69. maddelerinde değişiklik yapılarak parlamentonun bu sistemi düzeltmesi ve siyasetin alanını genişleten yeni düzene kavuşturması gerektiğini kaydetti. Ergün, toplantının ardından hazırlanan anayasa önerisinin diğer partilere sunulmasının gündeme gelebileceğini belirterek, “Amacımız bunun parlamentodan mutabakatla geçmesi. Ama referandum konusu da bir seçenek olarak hâlâ masada durmaktadır. Biz isteriz ki milletten önce, milletin temsilcileriyle uzlaşılsın” diye konuştu. İ ÇİÇEK EKONOMİYLE KORKUTTU Bu arada Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, konuya ilişkin soru üzerine “Bu mahkemenin işidir. Söylenmesi gereken ne varsa yüksek mahkemeye bildireceğiz” dedi. Çiçek, davanın ekonomiye etkisinin sorulması üzerine ise bu konuda herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti. Çiçek, şunları kaydetti: “İç ve dış gelişmelerden doğabilecek olumsuzluklar asgari düzeyde olsun diye biz üzerimize düşen yapıyoruz. Ama sonucun daha kötüye gitmesi söz konusu olduğunda buna sebep olanların da herhalde bir tarihi ve vicdani sorumluluklarının olması gerekir.” Selçuk’un durumu iyiye gidiyor İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Başyazarı İlhan Selçuk’un sağlık durumu iyiye gidiyor. Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nden yapılan açıklamada, Selçuk’un Koroner Yoğun Bakım Ünitesi’ndeki tedavisinin sürdüğü anımsatılarak “Sağlık durumu olumlu yönde gelişmektedir. Geldiği akşama göre kalp ve akciğer bulguları iyiye gitmektedir. Sağlığı ile ilgili gelişmeler, günlük olarak bildirilmeye devam edilecektir” denildi. İlhan Selçuk’u ziyaret etmek için hastaneye gidenler, doktorlar izin vermediği için açılan defterleri imzaladılar ve Selçuk’un yakınlarına geçmiş olsun dileklerini ilettiler. Hastaneye gelenler arasında eski bakanlar Önay Alpago ve Erdoğan Toprak, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, İP Genel Başkan Yardımcısı Servet Cömert ve Yürütme Kurulu üyesi Haluk Dural, işadamı Can Kıraç, sanatçı Edip Akbayram, Dr. Kâzım Taş, Betül Mardin ve Bilge Gürman da bulunuyor. CHP milletvekilleri Eşref Erdem ve Atilla Kart ile eski RTÜK üyesi Arif Merdol, gazetemizin Ankara Bürosu’nu ziyaret ederek İlhan Selçuk’a geçmiş olsun dileklerini iletti. Gazetemizin Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’dan Selçuk’un rahatsızlığı ve tedavisi ile ilgili de bilgi alan heyet, İlhan Selçuk’un Türkiye için önemli bir isim olduğunu vurguladı. Cüneyt Koryürek’e çarpmıştı Aslan serbest kaldı İstanbul Haber Servisi Şişli’de gazetemiz yazarı Cüneyt Koryürek’e çarparak ölümüne neden olduğu iddiasıyla tutuklu yargılanan Nevzat Aslan’ın tahliyesine karar verildi. Şişli 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Aslan ve avukatı ile Koryürek’in oğlu Mehmet Koryürek ve müşteki avukatları katıldı. Hâkim, delillerin büyük ölçüde toplanmış olduğunu değerlendirerek, tutuklu sanık Aslan’ın tahliyesine ve dava dosyasının Adli Tıp Kurumu’na gönderilip sanığın olayda kusurlu olup olmadığının tespitinin istenmesine karar vererek, duruşmayı erteledi. Türk doktorun başarısı NEW YORK (AA) ABD’de yaşayan Türk doktor Hakan Kaya, kanser alanındaki başarılı çalışmalarından dolayı Biyomedikal Sürekli Eğitim Merkezi’nde görev yapmak için ülke genelinde seçilen 52 doktordan biri oldu. Kaya, ülkedeki önemli ve saygın doktorlarla aynı eğitim ve danışmanlık projesine seçilmenin gurur verici olduğunu söyledi. Kaya’nın, kök hücre nakli alanında da önemli başarıları bulunuyor. İlhan Selçuk’a geçmiş olsun demek için tedavi gördüğü hasteneye gelenler açılan defteri imzaladı. (Fotoğraf: MEHLİKA AKGÜN)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle