Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 NİSAN 2007 CUMA ekonomi PARİS’TEN UĞUR HÜKÜM smanlı dahil, Türk tarihinde muhtemelen de ilk kez “bize” has “kölelik”e yazılı tanıklık getiren Ayvalıklı Mustafa Olpak ve soyunun güzergahı, geçtiğimiz 3 Nisan’da UNESCO’nun “Köleliğin Yolu” projesi ile Paris’te kesişti. Olpak, 25 yıldır Fransa’da örnek bir yaşama mücadelesi veren, ilk ve neredeyse tek Türkçe ve Fransızca eserler satan mekan, Özgül Kitabevi’nin 2006’da başlattığı yayın faaliyeti çerçevesinde Fransızca basılan “Kenya, Girit, İstanbul – Köle” başlıklı kitabını tanıtmak üzere Fransa’ya geldi. Önce Özgül ve ELELE Derneği’nin, UNESCO ve dağıtımcı MENAIDUC yayıncılığın işbirliğiyle hazırlanan konferansta konuştu. Beklenmedik sayıda Afrikalı izleyicinin de katıldığı, duygusal tonu bir hayli yüksek bu toplantının tarihsel ve toplumsal boyutunu bir başka konuk, tarihçi ve sosyolog, Boğaziçi Üniversitesi profesörlerinden Ferhunde Özbay özetledi. Koyu esmer teninin üstünde umutla, ışıl ışıl parıldayan iyimser gözleri, sıcak, candan, alçakgönüllü üslubu, değme aydınlara taş çıkartan tutarlı tavrı ve düzgün söylemiyle Olpak, herkesi cidden etkiledi. ??? Şaşırtıcı Türkiye mozaiğinden fışkıran yepyeni bir renk, farklı bir doku daha Fransa hatta dünya gündemine giriyordu. 3 Nisan’da UNESCO’da hazırlanan yarım günlük konferansta Olpak’ın yanı sıra kölecilik uzmanı, araştırmacı tarihçi, yazar JeanPhilippe Omotunde ve UNESCO Tarih ve Kültür – Kültürel Politika ve Kültürler Arası Diyalog Bölümü Srumlusu Ali Moussa Iye müdahalelerde bulundular. 10 yıllık bir çalışmanın sonucunda UNESCO 2004’de “Köleliğin Yolu” adı altında 4 programdan oluşan bir projeyi hayata geçirmişti. 1) Dünyada ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele eden tüm uzman kurum ve örgütlerin de desteğini alarak çalışan bir bilimsel araştırma programı. 2) Dünya ölçeğinde 7000 okulun öğretim müfredatına eklemlenecek, “Sessizliği Kırmak” başlıklı eğitici ve pedagojik bir program. 3) Yaşayan kültürler ve tinsel –manevi ve de artistik– sanatsal ifade yollarını güçlendirecek, teşvik edecek bir program. 4) “Kolektif Bellek” turizmini geliştirecek, kölelikle ilgili yazılı ve sözlü arşivlerin belirlenmesini, kurulmasını, korunmasını sağlayacak bir program. İşte özellikle bu son noktada, Olpak Türk Tarih Vakfı ile küçük bir “Sözlü Tarih” girişiminin söz konusu olduğunu belirtti... Ve UNESCO ile ortak çabaların gün geçirmeden başlaması gerektiğini vurguladı. Zira, geçmiş özlemli, şeriat hülyalı bazı çevreler tarafından ‘daha ılımlı ve insani’ (!) olduğu savunulan “Osmanlı ve Müslüman Kölecilik Sistemi”nin yeterince gün ışığına çıkamamış olumsuz izleri 21. yüzyıl Türkiye’sinde dışlamacı hatta yer yer ırkçı önyargıları, davranışları beslemeyi sürdürüyor. Geçmişe kısa bir dönüş yapacak olursak, başta tarihçi Yusuf Hakan Erdem olmak üzere tüm uzmanlar, köleliğin, Osmanlı öncesi Türk boyları veya Orta Asyalı, Asyalı halkların da iyi tanıdığı bir “olgu” olduğunda hemfikir. Tarih boyu bir biçimde varolmuş bir olgu. Tüm egemen halkların tanıdığı bir yaşayış biçimi. Selçuklular, Osman oğulları, Anadolulu ve hatta Avrupalı olduğunda da gittikleri her mekanda köleler ve kölelik mevcuttu. Onlar da bu yöntemi başta aile, ev içi hizmette olmak üzere orduda, haremde, üretimde doğal olarak kullanıyor. İslam hukuku da buna elveriyor, yaşama biçimleri de. Osmanlı’da “Azatlık ilkesi” yaygın. Hatta Abdülmecit daha 1851’de İngiliz yetkililere şöyle diyor: “Akıllı varlıkların kendi kardeş yaratıklarını satmala Nortel Netaş, İstanbul’da açtığı operasyon merkezi ile dünyaya teknoloji ihraç edecek Türkiye’ye küresel üs Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Kuzey Amerika’ya ağ çözümleri alanında teknik hizmet sunacak olan merkezle Türk mühendislerinin geliştirdiği çözümler dünya piyasalarına sunulacak. Bu yıl içerisinde tam kapasite ile çalışmaya başlayacak olan merkezde istihdam edilen 300 mühendisin de katıldığı açılış, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Bakanı Ali Babacan ve Nortel CEO’su Mike Zafirovski tarafından sembolik anahtarlarla yapıldı. Zafirovski, Nortel’in 111 yıllık bir şirket olduğunun altını çizerek “Geçen yıl dünya çapındaki gelirlerimiz yüzde 10 artarken Türkiye’de 2006’nın ikinci yarısında kurumsal çözümlerimizden elde ettiğimiz gelir yüzde 67 arttı” diye konuştu. Kenya, Girit, İstanbul ve Paris C 9 O 12 milyar dolarlık yabancı sermaye geldi çılışa katılan Devlet Bakanı Ali Babacan, bu yılın ilk A üç ayında Türkiye’ye gelen yabancı sermaye miktarının 12 milyar dolara ulaştığını bildirdi. Nortel’in Türkiye’de yeni iş olanakları yaratma potansiyelinin de bulunduğunu söyleyen Babacan, “Önümüzdeki 5 yıl içinde bu istihdam rakamlarına en azından bir ‘sıfır’ eklememiz gerekiyor” diye konuştu. Ekonomi Servisi Nortel’in dünya genelindeki müşterilerine mobil, ethernet ve optik ağ çözümleri ile ilgili teknik destek servisleri sunacak olan İstanbul’daki Küresel Yüksek Teknoloji Operasyon Merkezi açıldı. Aynı zamanda Nortel Netaş’ın 40. kuruluş yıldönümünün kutlandığı törende konuşan Nortel Başkanı ve Üst Yöneticisi (CEO) Mike Zafirovski, merkezin Nortel’in tarihinde bir kilometre taşı olduğunu belirterek “Türkiye’de mühendislik yeteneği ve dil becerisi anlamında çok yetenekli insanlar var. Bu bize güven veriyor’’ dedi. Merkezin öncelikli olarak Avrupa, Ortadoğu, Afrika ve Kuzey Amerika’ya hizmet sunacağını belirten ‘BIYIK BIRAKMA’ İDDİASI Mike Zafirovski, Türkiye’de bu yıl kurumsal çözümlerden elde edilen gelirlerde yüzde 50’den fazla büyüme hedeflediklerini belirterek “Bununla ilgili Nortel Netaş Genel Müdürü Müjdat Altay ve Nortel Avru pa, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi (EMEA) Başkanı Darryl Edwards bıyık bahsine girdiler. Büyüme yüzde 50’den fazla olursa Edwards bıyık bırakacak’’ dedi. Operasyon merkezi için yeni mezun 300’den fazla mühendis işe aldıklarını anlatan Nortel Netaş Genel Müdürü Müjdat Altay, “Bu merkezle Nortel’in tüm dünyadaki müşterilerine hizmet vereceğiz. Artık Türk mühendislerinin geliştirdiği çözümler, dünya pazarına sunuluyor” diye konuştu. 25 yılda ArGe’ye 500 milyon dolarlık yatırım yaptıklarına dikkat çeken Altay, “Türkiye’de özel sektörde en büyük ArGe bayrağını hep biz taşıdık. Bundan sonra da taşımaya devam edeceğiz” diye konuştu. Dinç, Atatürk’ü örnek almış! Mahmut GÜRER ANKARA Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Genel Müdürü Osman Saim Dinç, Çalık Grubu’na geçerken, kurum çalışanlarına yönelik olarak yayımladığı veda yazısında, Mustafa Kemal Atatürk’ten alıntılar yaparak “memleket için gerçek ülküyü seçtiğini” savladı. TPAO Genel Müdürlüğü’ne ise Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Uysal vekâleten getirildi. Dinç veda yazısında, Korkut Özal’ın 21 Nisan 1971 tarihinde görevi bırakırken yayımladığı yazıya sadece tarih ve görevi devredeceği kişiyi değiştirerek aynen yer verdi. Dinç yazının devamında ise 10 Kasım 2006 tarihinde gazetelerden birinde görüp sakladığı, Atatürk’ün, “Büyük olmak için, hiç kimseye iltifat etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın. Memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin” sözlerine yer verdi. Eski TPAO Genel Müdür Yardımcısı Necdet Pamir ise TPAO’nun bütün sırlarını bilen Dinç’in mektubunun adeta “kara mizah” olduğunu söyleyerek “Hangi cesaretle Atatürk’ün sözlerini kullanıyor? Ve bunun yanında bir de kendiyle paralellik kuruyor” diye konuştu. I R A K P E T RO L L E R İ Çinliler ve Hintlilere de pay veriliyor merikan işgali altındaki Irak’ta ilk önemli petrol anlaşmaları Çin, Hindistan ve Asya ülkelerinden şirketlere gidiyor. Irak hükümetinin onayından geçen petrol anlaşmalarıyla ilgili yasa taslağı böylece devrik Saddam Hüseyin rejimi döneminde anlaşma yapılan şirketlerle ilişkileri korumayı öngörüyor. Bu ülkelerin, bölgedeki savaşlara ve etnik kavgalara karışmamaları, Irak’taki petrol alanlarını iyi tanımaları nedeniyle tercih edildiği belirtiliyor. İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesinin haberine göre, Irak’ın merkezinin güneyinde Çinli, Vietnamlı, Kuveyt sınırında Hindistan, batısında ise Endonezya şirketleri petrol çıkarma faaliyetleri yürütecek. Ancak söz konusu petrol sahalarında üretim miktarının düşük olduğu, bu yılın ikinci yarısından itibaren gündeme gelecek anlaşmalar için ExxonMobil, Chevron, BP ve Royal Dutch Shell gibi Batılı petrol devlerinin bekleyişte olduğu bildiriliyor. A rı utanç verici, barbarca bir uygulamadır. Bizde kölelere başka yerde olduğundan daha iyi davranılmasına rağmen, bazen çok suistimal edildikleri de oluyor. Bu zavallı yaratıklarla Allah önünde eşit değil miyiz ?” Ancak 20’nci yüzyıl başlarında Osmanlı’nın en önde gelen din adamları, köleliğin Şeriat’ta yer aldığını ve toplumsal yapının kaçınılmaz bir parçası olduğunu savunuyorlar. Ünlü tarihçi Ehud Toledano’ya göre, topyekun köleliğin kaldırılması için gerekli adımlar ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla atılıyor. 26 Şubat 2007’de TRT 2’de gösterilen Gül Büyükmeşe Muyan’ın enfes belgeseli “Arap Kızı Camdan Bakıyor”a katılan uzmanların da dediği gibi, 19’uncu yüzyılın büyük bir kısmında, topluma her yıl katılan ortalama 18 bin civarında Afrikalı “siyahi” köle ve soysopları bugün nerede? (Kuzey’den, Kafkasya’dan veya başka yörelerden getirilen “beyaz köle”ler de apayrı bir konu.) Sayıları yaklaşık bir hesapla 13 milyon arası olduğu sanılan bu insanlar yer yarılıp içine mi girdi? Henüz 1964 yılında yasaklanan “Evlatlık” veya “Besleme” adı altındaki uşakhizmetkâr uygulaması acaba tümüyle silindi mi? Çoğunluğu Ege ve kısmen de Akdeniz bölgelerinin kırsal alanlarında yaşayan “Arap”larımızın vazgeçtik ön plana çıkmasından, ama niçin hâlâ kolay kolay “insan içine” (!) çıkamazlar? Mustafa Olpak’ın öncülüğü ve başkanlığını yaptığı “Afrikalılar Dayanışma ve Kültür Derneği”, AfroTürklerin utancını (!) kıvanca dönüştürmeyi, onları kendi toplumlarına kavuşturmayı, sivil toplumun dünü bugünü sorgulamasını, dünyanın varlıklarından haberdar olmasını hedefliyor. Uluslararası veya Fransız kurumlarının acil ilgi ve desteğinin dışında, örneğin Olivier Delahaye – Oya Türkmen yapımcı – yönetmen çifti geniş çaplı belgesel hazırlığına başladılar bile... 7 Nisan’da Özgül Kitapevi’nde kitaplarını imzalayan Mustafa Olpak, özellikle Fransa’daki Afrikalı kardeşlerinin gösterdiği ilgi karşısında çok heyecanlıydı. 1951 yılında Ayvalık’ta 9 çocuklu bir ailede dünyaya gelen mermer ustası Olpak belki yalnızca bir ilkokul diplomasına sahip ama onun dünya yurttaşlarıyla kurduğu bağ, üstlendiği görev, sürdürdüğü mücadele nice doktoralara değecek değerde... İmza günü gösterilen Gül Muyan’ın belgeseli şöyle bir alıntıyla başlıyordu: “Kimse, kölelik ya da kulluk altında tutulamaz; kölelik ve köle ticareti her türüyle yasaktır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi – Madde IV, 10 Aralık 1948...” Acaba aradan geçen 60 yılda Filipinli veya Moldavyalı hizmetçilerin, Çinli tutsakların, Afrikalı, Hintli, Bangladeşli, Kolombiyalı çocuk ve köylülerin, genç Rumen, Rus, Orta Asyalı kadınların yaşama, çalışma koşulları ne kadar bu satırlara uyuyor? Victor Hugo 1864’te “Sefiller”de daha da ileri gidiyor, yaklaşık bir ifadeyle diyor ki, “Batı uygarlığı köleliği ilga ettiğini söyler, ancak kadını ezdiği sürece varolacaktır...” Olpak’ın atalarının Kenya’dan başlayıp, Girit ve İstanbul üzerinden Paris’e uzanan serüveninde yalnızca Afrikalı kadınları kapsayan “Godya” diye bir adet varmış. Kendilerine yılda bir gün tanınan özgürlük günlerinde toplanan Afrika kökenli kadınlar, “trans”a gelip tanrısallaşıyorlarmış (!). Kurtuluş yine sizden geçiyor galiba kadınlar; başımıza “Tanrıça” kesilmemek şartıyla... ugur.hukum@gmail.com ??? umhurbaşkanı Erdoğan’ı Dolmabahçe Sarayı’na, Başbakan Abdullah Gül’ü yanındaki Musahiban Konutu’na, halife Fethullah Gülen’i Topkapı Sarayı’na oturtan Nostradamus’a yeni öngörülerini sorduk. Yeni bilicilikleri şöyle: “Futbol takımlarında yabancı oyuncu sınırı kalkacak. 10 oyuncu ile Fenerbahçe en çok yabancı oyunculu takım olacak...” “Kuraklık bir yandan dış ticaret açığı öte yandan fiyatlar alıp başını gidecek. İşsizliğin artışı ile efkârlanan halk daha çok sigara ve içki içmeye başlayacak. Bu ürünlere yapılacak zamlar enflasyondaki artışın gerekçesi olarak halka sunulacak.” “Türkiye Kat Malikleri Odası başkanlığına Alanya temsilcisi Hans Schmidt, genel yazmanlığa Didim temsilcisi John Smith, Türkiye Kapıcılar Federasyonu başkanlığına ise Çorum temsilcisi Mehmet Simitoğlu seçilecek.” “Doğan Medya Grubu’nun İngilizce gazetesi Turkish Daily News ile başlayan, Türkiye’de ilk yabancı genel yayın yönetmeni David Judson’dan sonra amiral gemisi Hürriyet’in genel yayın yönetmenliğine Alman Ortak Adolph Svestika atanacak. Sabah gazetesini daha önce TGRTTV’yi alan Murdoch grubu, atv televizyonunu ise BenediktFethullah ortaklığı alacak.” “Meslektaşların Stelyo Berberakis ve Yorgo Kırpaki gazetelerine, daha önce Atina’da telekulak skandalını yaratan ya C KAVŞAK ÖZGEN ACAR Nostradamus’tan Yeni Kehanetler! “Irak’ın bölünmesi ile Kuzey Irak’ta Kürdistan Cumhuriyeti kurulacak. Irak’ta Şiiler ile Sünniler arasında kan gövdeyi götürecek. Kerkük, Kürdistan’ın başkenti ilan edilecek.” “Ege eyaletinin başkenti İzmir’de 15 Mayıs’ta olağanüstü bir gün yaşanacak. Konak alanındaki törende iki onur konuğu yer alacak. Birincisi eyalet sisteminin yaratıcısı ve cumhurbaşkanlığı döneminde NATO Başkomutanı Bernard Rogers’e kanarak Yunanistan’ın NATO’ya dönüşünü veto etmeyip Atina’ya AB yolunu açan Evren... İkincisi ise 1915’te İzmir’i işgal eden Yunan ordusunun başkomutanı general Theodoros Pangalos’un torunu ve Abdullah Öcalan’ı büyükelçilikte saklayan eski Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos... Evren alak, Pangalos maviak bayrakları hükümet konağına çekecekler.” “Ceyhan ve İskenderun limanlarından petrol yükleme ihalesi Kıbrıs Rum armatörlerinden oluşan bir konsorsiyuma verilecek.” “KKTC aşamalı olarak beş yılda orta bancı telefon şirketinin Türkiye’de de benzeri bir olay yarattığını gazetelerine bildirecekler, ama haberleri yayımlanmayacak.” “Ayvalık yakınındaki satışa çıkan Garip Ada’sını bir Yunan petrol şirketi, Finansbank’tan sağlayacağı kredi ile turistik tesisler yapmak için 18 milyon dolara satın alacak.” “Yunanlar, AB çatısı altında kuracakları çokuluslu bir şirket ile Limni Taşoz Garip adaları arasındaki bölgede, petrol aramaya başlayacak. Projeyi Türkiye’deki üç Yunan bankası finanse edecek.” “12 Eylül’ün ulusal kahramanı Kenan Evren’in önerisi halife Fethullah’ın vereceği fetva ile TBMM’de kabul görecek, Türkiye yedi eyalete ayrılacak.” “Partiya Karkeren Kürdistan’ın (PKK) kuruluş yıldönümü, 27 Kasım’da Lice’nin Fis köyünde görkemli törenlerle kutlanacak. Güneydoğu eyaletinin başkenti olarak ‘Amed (Diyarbakır)’ ilan edilecek. Hükümet konağına Türk bayrağının yanında PKK bayrağının çekilmesi törenine Barzani de katılacak.” dan kalkacak, Kıbrıs Yunanistan’la birleşecek. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat bu süre için Vaşington’a büyükelçi atanacak.” “Doğu Anadolu eyaletinin başkenti Kars olacak. Ermeni dağcıların, Ağrı’ya Ermeni bayrağını törenle dikişlerini tüm ‘diyaspora’ canlı yayınlarda izleyecek.” “Yeni Yunan hükümeti, İstanbul’da Ortodoks Ekümenik Patrikliği’nde ant içerek Atina’da göreve başlayacak. Halife Fethullah, misyonerlerini artık Vatikan’da değil Heybeliada Ruhban Okulu’nda yetiştirecek.” “Uluslararası Para Fonu’na borçlarını ödeyemeyen Türkiye Federal Cumhuriyeti, İncirlik Üssü’nü özelleştirerek ihaleye çıkaracak. İhaleyi, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin şirketi ile bir İsrail firmasının kurduğu ortaklık kazanacak. Ortaklıkta bir Türk firmasına da yüzde 10’luk pay verilecek. Şirketi ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman yönetecek.” “Soros Vakfı’nın önerisi ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başına AB dönem başkanı olarak Lüksemburg’dan bir general atanacak.” “Dolmabahçe Sarayı’nda uyumakta olan cumhurbaşkanı, bir gece çizmeli bir hayaletin dolaştığı kaygısıyla Hollywood’dan ‘Ghostbuster (Hayalet avcısı)’ filminin yapımcılarını, çizmeli hayaleti yakalamaları için davet edecek.” IMF’den kriz uyarısı Ekonomi Servisi Uluslararası Para Fonu (IMF), tamamı 11 Nisan’da açıklanacak ve yılda iki defa yayımlanan Dünya Ekonomik Görünümü raporunun ilk bölümünde, ABD konut piyasasındaki yavaşlamanın tüketici harcamalarına ve yatırıma sıçraması halinde, ABD dışında da daha büyük gerilemelerin beklenebileceğini belirtti. IMF, ABD ekonomisindeki yavaşlamanın hâlâ büyük oranda konut piyasasındaki soğumadan kaynaklandığını, ancak bu yavaşlamanın dünyanın geri kalanına yayılması durumunda, ortaya çıkacak gerilemenin etkisinin, Avrupa ekonomilerindeki güçlenmeyle sınırlandırılabileceğini de belirtti. IMF raporunda, “Bu durumda politika yapıcılarının, daha düşük dış talebin etkisini azaltmak için esnek, geleceğe yönelik ve zamanında cevap vermesi gerekir” denildi. Analistler, ABD’de ekonomik büyümenin 2007’nin ilk çeyreğinde yıllık yüzde 2’nin altına düşmesini, ancak ikinci yarıyılda hızlanmasını bekliyor. Bu arada Dünya Bankası, Doğu Asya ülkelerinin 1997 krizinden sonra yeni risklerle karşı karşıya olduğunu duyurdu. Banka yayımladığı raporda, Güney Kore’den Endonezya’ya kadar Doğu Asya ülkelerinin 1997 yılındaki krize göre daha zengin olduğu ve dünya ekonomisinden daha fazla pay aldığı, ancak bu olumlu gelişmelere rağmen birçok Doğu Asya ülkesinde zayıf yatırımlar ve artan zenginfakir uçurumu nedeniyle büyümenin raydan çıkabileceği kaydedildi. oacar?superonline.com