04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

13 NİSAN 2007 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 AKP’nin Kuzey Irak Politikası Var mı? oldu. Bilindiği gibi, ABD ve AB sürekli olarak Türkiye’ye “Kuzey Irak yöneticileri” ile görüşmeyi telkin etmekteydiler. Genelkurmay Başkanı, ABD gezisi sırasında bu tür telkinlere “asker olarak terörü destekleyen kişilerle görüşecek bir şeyi olmadığı” yanıtını vermişti. AB, ama özellikle ABD’den gelen telkinlere fevkalade açık olan AKP’nin önde gelenleri ise çağrılar yönünde davranacaklarını bildirmişler, Dışişleri Bakanı Gül, herkesle görüşeceğini söylemiş, Başbakan Erdoğan ise Talabani ile Riyad’da kucaklaşmıştı. Çankaya’da son günlerini geçirmekte olan Cumhurbaşkanı Sezer’in de olaya TSK gibi baktığı görülmekteydi. Mesud Barzani’nin Türkiye Kerkük’e karışırsa, biz de Diyarbakır’a karışırız diye başlayan sözleri, Kuzey Irak yetkilileri ile görüşmelerin sorunların çözümünde ne kadar “yararlı!” olduğunu herkese gösterdi. Burada bir noktayı özenle vurgulamakta yarar var. Türkiye’nin sınır ötesinden kendisine yönelen terör girişimlerini önlemek dışında Kuzey Irak ile ilgili hiçbir talebi yok ve olamaz da. Aynı şekilde Türkiye’nin Musul ve Kerkük üzerinde de bir iddiası yok. Yalnızca Irak’ın toprak bütünlüğünün sağlanması için, buradaki referandumun durum normalleşene kadar ertelenmesini ve bölgedeki Türkmenlerin can ve mal güvenliklerinin sağlanmasını istiyor Ankara. ??? Türkiye bu görüşlerini anlatmak için gerekli görüşmeleri yapıyor. Dışişleri kulislerinden gelen haberler, Kerkük referandumunun durum normalleşene kadar bir süre ertelenmesi konusunda ilerleme kaydedildiğini de bildiriyor. Görüşmeler konusunda asıl sorun, görüşmelerin muhataplarının kimler olacağı ve Türkiye’nin tezleri ile görüşlerini anlatmakta hangi savları kullanıp hangi kozları oynayacağı. Serpil Yılmaz’ın, Milliyet gazetesinde altı gündür yayımlanmakta olan yazı dizisi, Kuzey Irak bölgesinde (dilerseniz Kürdistan Özerk Bölgesi olarak okuyun) 15 milyar dolarlık imar pastasının 10 milyarlık payını Karadenizli ve Güneydoğulu Türk işadamlarının aldığını gösteriyor. Kısa adı AIE olan American Institution Entreprise’ın ünlü danışmanlarından olan Michael Rubin, Daily Star’daki yazısında Barzani’nin şahsi servetinin iki milyar dolara ulaştığını, bölge için en büyüt tehdidin terör değil yolsuzluk olduğunu yazıyor. Barzani’nin büyük servetinin kaynağında Habur Sınır Kapısı’ndan geçişlerden aldığı pay yatıyor. Bu gerçek çok dile getirilmesine karşın, o kapının yerine, Türkmen bölgesinde yeni bir kapı açılması hiç gündeme getirilmiyor ve ahbap çavuş ilişkileriyle, Kürt yöneticiler ile görüşmeler ve ekonomik ilişkiler alabildiğine gelişiyor. ??? Türkiye’de TSK ne derse desin, Çankaya’nın şimdiki konuğunun tutumu ne olursa olsun, Dışişleri uzmanları ne önerirlerse önersinler, TC kendi işadamına, kendi köylüsüne ve üreticisine sağlamadığı desteği Kuzey Irak’taki Kürt yönetimine, Tayyip Bey’in aile fotoğrafında yer alan işadamları aracılığıyla veriyor. Bakın bu iş nasıl yapılıyor: AKP hükümeti ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK), kısa adı KARTET olan Karadeniz Toptan Elektrik Ticaret AŞ’ye Irak’a elektrik ithali için izin veriyor ve yaklaşık dört yıldır bu firma Irak Kürt bölgesine elektrik ihraç ediyor. Bu ayrıcalıklı şirketin yönetim kurulu başkanı Osman Karadeniz. Osman Bey’in kardeşi Nuri Karadeniz, Beyaz Enerji operasyonu sanıklarından dönemin TEAŞ yetkililerine rüşvet vermekten yargılanmış, yedi ay hapis yattıktan sonra parayı borç olarak verdiğini söyleyip serbest bırakılmış. AKP hükümeti, Silopi Zaho gerilim hattını tahsis etmiş olduğu KARTET’e daha fazla ayrıcalık sağlamak için bir yasa tasarısı hazırlamış, ama gelen tepkiler üzerine bunu çekmiş, ama bunun üzerine 4 Ağustos 2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan bir Bakanlar Kurulu kararı ile ihraç edilen elektrikte kullanılan fueloilden alınan ton başına 204 – 476 YTL arasındaki ÖTV’yi sıfırlamış. Böylelikle, KARTET’in Türkiye’de üreticiye kilovatsaati 9.2 sentten satılan elektriği Irak Kürt bölgesine 4.2 6 sentten satması sağlanmış bulunmaktadır. Yani AKP’nin Bakanlar Kurulu kararıyla alınan teşvikle Türkiye kendi insanına kilovatsaatini 9.2 sentten sattığı elektriği Kuzey Irak’a 4.2 6 sentten satmaktadır. Aradaki fark da Türk halkının cebinden çıkmaktadır. Şimdi söyleyin bakalım, AKP’nin bir Kuzey Irak politikası var mı, yok mu? Ne dersiniz?.. Tartışma... erkes ağzında bir şeyler geveliyor, açıkoturumlardaki tartışmalarda toplanma yeter sayısının 367 olup olmadığı konuşuluyor... Tartışmaları hüzünle izliyorum... Hiçbir babayiğit ortaya çıkıp Tayyip Bey için “Tamam siz Kasımpaşalısınız, delikanlısınız” deyip şu soruyu gündeme getirmiyor: “Ama siz bugüne dek yaptığınız konuşmalar, davranış ve çalışmalarınızda laik demokratik rejim için hiç güvence vermediniz, Cumhurbaşkanlığı’na aday olmayınız!” Prof. Dr. Türker Alkan, Radikal’de “AKP usulü demokrasi” başlıklı yazısında bu konuya değinirken şöyle diyor: “Cumhurbaşkanlığı gibi bir makama aday olan bir parti başkanının kendi milletvekilleriyle beni mi istersiniz, başka birini mi diye anket yapması olacak iş değil. AKP usulü demokrasi böyle bir şey oluyor zahir!” Tayyip Bey, AKP milletvekillerini 50’şer kişilik gruplar halinde toplayıp “Ben mi yoksa başkası mı” demeyi sanırım demokratik bir eylem olarak görüyor... Milletvekilleri sanki Meclis’e önseçim yaparak gelmişler!.. Ne yapsın milletin vekilleri? Sekiz ay sonra seçim var! Dertsiz başlarını derde mi sokacaklar? Elbet şu yanıtı verecekler: “Tayyip Bey, sen çok yaşa!.. Tayyip Bey Çankaya’ya!” Kimileri “demokrasi” maskesi takıp ortalıkta dolaşıyor; din bezirgânlarının komisyoncuları, tarikat şeyhlerinin, Soros’un çocukları Tayyip Bey’in cumhurbaşkanı adayı olmasını destekliyorlar... Laiklik olmadan demokrasi olur mu? Tayyip Bey’in son on yıldır yaptığı konuşmaları, eylemleri ortada!. Camileri kışla, minareleri süngü, kubbeleri miğfer olarak gören bir düşünce nasıl olur da laik demokratik cumhuriyeti koruyabilir?.. ??? Tartışma çok boyutlu!.. ABD’deki tarikat şeyhi Türkiye’ye uzaktan komut veriyor, yeni dergiler, gazeteler satın alınıyor, televizyonlar kuruluyor... Yöneticilerin, çalışanların büyük çoğunluğu dönek solculardan seçiliyor... Birinci aşamada TSK halkın gözünde küçük düşürülecek, “darbe planları” adı altında bir kampanya sürdürülecek, demokrat kesim tarikatçı kanadın yanına çekilecek... İkinci aşamada CHP, DSP, SHP gibi partilerin haberleri “yandaş medya”yla birlikte önemsenmeyecek, özellikle CHP lideri Deniz Baykal ve MHP lideri Devlet Bahçeli’ye yıpratma kampanyası uygulanacak... Pazar günü Ankara’da DSP’nin mitingine 60 binin üzerinde kişi katıldı, Zeki Sezer önemli bir konuşma yaptı... 60 bin kişinin katıldığı bu miting nedense medyada pek önemsenmedi!.. Tayyip Bey, medyayı sindirmek için Fethullah Gülen’in yöntemini kullanıp gazetelere dava açıyor... Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız, CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç’un “Başbakan kıvırtıyor” açıklamasını yayımladığı için 23 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı... Başbakan, açıklamayı yapan Haluk Koç için 50 bin YTL’lik manevi tazminat davası açmış, ancak Savcılıkça reddedilmişti... Bu bir Türkiye fotoğrafıydı ve ortada acı bir gerçek vardı... CHP’li Koç, Erdoğan’ın malvarlığını açıklamaması üzerine “Başbakan kıvırtıyor” açıklamasından aklanırken, bir başka mahkeme Cumhuriyet’in Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız’ı hapis cezasına mahkum ediyordu... ??? Elimde bazı notlar var... Acaba yazsam suç öğesi oluşturur mu? Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde neler söylemişti? Neler neler!.. 1 Elhamdülillah şeriatçıyız. 2 Yılbaşına karşıyım. 3 Ben tekkeye değil dergâha gittim. 4 Her 10 Kasım’da yaygara kopartılıyor. 5 İstanbul’u Medine yapacağız. 6 Sadece imamlar resmi nikâh yapsın. 7 Milli Piyango zulümdür. 8Cumhurbaşkanının imam hatipli olacağı günler yakındır. 9 Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demorasiye bağlıyız. 10 Referansımız İslamdır. Tek hedefimiz İslam devletidir. Tayyip Bey’in söyledikleri yazmakla bitmez.. İşte Türkiye’nin geldiği durum bu!.. Bir zamanlar Erbakan’ın “Kanlı mı geleceğiz, kansız mı” sözünü tartışıyorduk... Ben okurlara sorayım: “Nasıl geliyorlar acaba?” Aktardığım sözlerin sahibi Tayyip Bey... Bugün Başbakanlık koltuğunda oturuyor.. yarın Çankaya’da oturacak!.. M esud Barzani’nin, Türkiye’yi hedef alan tehditleri büyük yankılar yaptı, tepkilere neden H IRAK DEVLET BAŞKANI CORC DABILYU BUŞ.. TBMM Okuldaki Şiddeti Araştırma Komisyonu’nun İzmir raporunda çarpıcı saptamalar yer aldı Uyuşturucu suça itiyor Emine KAPLAN ANKARA TBMM Okuldaki Şiddeti Araştırma Komisyonu’nun İzmir raporunda, çocukların uyuşturucuya kolay ulaştığı, alıştırmak amacıyla önce çocuklara ücretsiz uyuşturucu verildiği, daha sonra ise bu çocukların uyuşturucu satmaya başladığı vurgulandı. Raporda, “Uyuşturucuya alışan kişi, maddi gücü yetmediğinde, maddeyi temin etmek için suç işliyor, gasp yapıyor” denildi. TBMM Okuldaki Şiddeti Araştırma Komisyonu’nun İzmir’de yaptığı incelemelerle ilgili raporu tamamlandı. Raporda şu saptamalara yer verildi: Rehber öğretmen başına 532 öğrenci düşüyor. 189 rehber öğretmen açığı bulunuyor. 2004005 yıllarında disiplin cezası alan toplam öğrenci sayısı 6 bin 581 iken 3 öğrenci örgün eğitim dışına çıkarıldı. 20052006 yıllarında ceza alan toplam öğrenci sayısı 7 bin 312 iken 2 öğrenci örgün eğitim dışına çıkarıldı. 20062007 öğretim yılının ilk döneminde ceza alan öğrenci sayısı ise 3 bin 500. Kentte son 5 yılda 18 yaşından küçük çocuklar tarafından işlenen suç kayıtlarına göre, toplam 17 bin 934 suçun 6 bin 196’sı çocuklar tarafından işlendi. 20062007 öğretim yılı birinci dönemde 104 okulda 145 olay yaşandı. 2006 yılında çocukların karıştığı 5 bin 896 olay yaşanırken bunların 2 bin 195’i hırsızlık ve yankesicilik suçları. Uçucu madde bağımlısı çocuklarla ilgili merkezde yapılan çalışmalarda 168 bağımlı çocuk olduğu belirlendi. Bu çocuklardan 158’inin madde bağımlılığı ile birlikte suç işledikleri yer aldı. Kentte toplam 1310 internet kafe bulunurken bunların 309’unun okullara yakın olduğu kaydedildi. YUŞTURUCUYA KOLAY ULAŞILIYOR Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nde yapılan incelemelerde, ihmal, istismar, aile içi şiddet, sokakta yaşama ve madde kullanımı nedeniyle kuruma kabul edilen çocukların genellikle şiddete eğilimli oldukları belirtildi. Sivil toplum örgütleriyle yapılan toplantılarda, şiddetin genellikle ekranlardan öğrenildiği, internet kafelerde oynanan şiddet içerikli oyunların yasaklanması gerektiği, sözleşmeli öğretmen uygulamasının kaldırılması, din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin seçmeli yapılması gerektiği görüşleri dile getirildi. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yapılan toplantıda, madde bağımlılığına ilişkin suçlarda artış olduğu bilgisi verildi. Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen Alkol Madde Bağımlılığı Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (EGEBAM) tedavi gören çocuklar, milletvekillerine, “uyuşturucuya kolay ulaşıldığı, alıştırmak amacıyla bu işin ticaretini yapanlar tarafından ilk önceleri ücretsiz verildiği, madde kullanan kişilerin bir süre sonra madde satan kişiler olduğu, uyuşturucuya alışan kişinin maddi gücü yetmediğinde maddeyi temin etmek için suç işlediğini, gasp yaptığını” anlattılar. U Araştırmada şaşırtan sonuç ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülten Seber, kadına yönelik cinsel suçların genellikle mağdurun yakını, akrabası veya komşusu tarafından işlendiğine dikkat çekti. Seber, bir araştırmaya göre polislerin yüzde 33’ünün, avukatların da yüzde 10’unun “Bazı kadınlar tecavüzü hak eder” söylemini haklı bulduğunu belirtti. İNSEL TACİZ GENELDE SAKLANIYOR’ Prof. Dr. Seber, ESOGÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’nca düzenlenen “Cinsel Suçları Aydınlatmada AdliTıbbi Delillerin Önemi’’ konulu panelde, cinsel suçların özellikle kadın ve çocuklarda yıkıma neden olduğunu söyledi. Cinsel suçların “mahrem’’ olarak kabul edilmesi nedeniyle genellikle saklandığını ifade eden Seber, şöyle konuştu: “Kadına yönelik cinsel suçlar genellikle mağdurun yakını, akrabası veya komşusu tarafından işleniyor. Bu durum bireyde utanç ve öfke duygularını yoğunlaştırır. Böyle durumlarda cinsel suçların tekrarlanma olasılığı çok yüksektir. Yapılan bir araştırmaya göre 50 adli tıp uzmanının yüzde 4’ü, 85 psikoloğun yüzde 6’sı, 100 avukatın yüzde 10’u, 80 hâkim ve savcının yüzde 7’si, 100 polisin yüzde 33’ü ‘Bazı kadınlar tecavüzü hak eder’ söylemini haklı bulmuştur. Cinsel suçlar hukukta yerini almış olabilir ama onu ortaya çıkaracak, delillendirecek meslek ekibinin böyle kanaatleri varsa nasıl objektif değerlendirme yapılabilir?’’ Prof. Dr. Cem Kaptanoğlu, her 4 kadından birinin yaşamının belli bir bölümünde cinsel şiddete maruz kaldığını, Batılı ülkelerde ise 10 kız çocuktan birinin hayatının bir döneminde tacize uğradığını belirtti. Araştırmalara göre her 5 kadından birinin yaşamı boyunca en az bir kez tecavüze uğradığına dikkat çekti. STİSMAR EDİLİYORLAR’ ESOGÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tarık Gündüz de çocukların cinsel açıdan istismar edilmesi konusuna değindi. “İyi kızlara tecavüz edilmez” önyargısının bu suçların saklanmasında etkili olduğunu ifade etti. renkli ilan ‘C ‘İ asirmen?cumhuriyet.com.tr hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle