02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 ŞUBAT 2007 CUMA spor FUTBOL 10 ‘A EMANET ENGİN KEHALE acarların dünyaca ünlü efsanevi yıldızı Ferenç Puşkaş bir röportajında, “Futbolcu olarak hayatımı sanki bir aşk hikâyesiymiş gibi yazacağım” demişti. Ne yazık ki bahsettiği bu hayat bir futbolcu için maksimum 40 yaşlarına, biraz şanslı olup teknik direktör olursanız biraz daha ileri yaşlara dek uzanır. Avrupa futbolunun zirvesine yeni oturan bir Fransız, böyle giderse tüm hayatını futbola adayan ender insanlardan biri olacak. Bazı insanlar hayata kazanmak için gelmişlerdir. Yapıları yenilgiyi hiçbir zaman kabul etmez. Her zaman bir adım ileriye gitmeyi, hayatları boyunca oluşturdukları esere bir güzel fotoğraf daha eklemeyi isterler. UEFA’nın yeni başkanı Michel Platini, “kazanmak için doğanlar” sınıfının birincilerinden... İtalyan asıllı bir çocuk olan Michel’in en büyük avantajlarından biri, babası Aldo Platini’nin bir antrenör olmasıydı. Babası sayesinde futbolun temellerini birçok oyuncunun mezun olduğu akademilerden değil, sokaklarda babasıyla maçlar yaparak öğrendi. Platini daha sonra yaşadığı kasabada bir takımda oynamaya başladı. Özel bir turnuvada Metz’le yapılan maçta rakip takımın antrenörünü etkileyen Michel, bir deneme için çağırılır. Bu denemeyi sakatlığı yüzünden kaçırır ve antrenör takımdan ayırılınca yeniden çağırılmaz. Metz’le bir süre sonra bir kez daha denemeye gidecektir ancak nefes alıp verme testi sırasında bayılır. Doktor, onun nefes alma sorunları olduğunu söyler. Platini ancak Nancy yedek takımında kendisine bir yer bulabilir. Yedeklerde kendini gösteren Platini, kısa sürede A takıma yükselir. İlk yılında Nancy küme düşmesine karşın bir sonraki yıl yeniden 1. Lig’e dönerler. Kaleci Moutier ile antremanda serbest vuruş çalışmaya başlayan Michel, barajı andırması için sahaya mankenler koyar. Artık bir frikik ustası olmuştur. Nancy’den Juventus’a, hatta Fransa Ulusal Takımı’na dek uzanan kariyeri boyunca müthiş duran top golleri izleyenleri büyüledi. 1978’de Nancy ile ilk Fransız kupasını kaldırırken, ilk Dünya Kupası’na gitmesine sadece 2 hafta kalmıştır. Dünya Kupası’nda iyi bir performans sergileyemeyen Platini, takımın başırısızlığından sorumlulu C 19 M tutulur ve bir sonraki yıl maçlarda yuhalanmaya başlar. Sezon sonunda mutsuz bir şekilde takımdan ayrılır ve St. Etienne’e transfer olur. Burada sadece 3 yıl kalıp 1 lig şampiyonluğu kazandıktan sonra Juventus’a transfer olacaktır. Juventus’ta birçok başarıya imza atan Platini, 8283’ten başlayarak üç yıl üst üste Serie (A)’nın gol kralı olur. 83’ten itibaren 3 yıl da “dünyada yılın futbolcusu” seçilir. Platini’nin hayatındaki en acı anlardan bir tanesi, 1985’te Juventus Liverpool Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Brüksel’in Heysel Stadı’nda oynadığı maç oldu. Juventuslu taraftarlar İngiliz holiganlardan kaçarken stadın bir duvarı yıkıldı; 39 kişi ölürken, 600 taraftar da yaralandı. Birçok Dünya Kupası’nda da yer alan Platini, Fransa’nın meşhur “sihirli karesi”nin kenarlarından biriydi. Diğer 3 karesinden birinin ismi sizlere hiç yabancı gelmeyecek... Alain Giresse, Luis Fernandez ve Jean Tigana. Dünya kupalarında 82 ve 86’da yarı final yaşayan Michel, 84 Avrupa Şampiyonası’nı kaldırdı; turnuvanın en iyi oyuncusu ve gol kralı oldu. Platini teknik direktörlük alanında da şansını denemek istedi. 88’de Henri Michel’in takımdan ayrılmasından sonra göreve getirildi. 1990’da Dünya kupası finallerine gidemeyen takım, 1992 Avrupa Şampiyonası’na 8 grup maçını da kazanarak gitti. Ancak turnuvada kötü bir oyunla ilk turda elendiler ve Platini görevden ayrılmak zorunda kaldı. 1998 Dünya Kupası’nın organizasyonunda görev alan Platini, bundan sonra gözünü daha yukarılara dikmişti. FIFA Teknik ve Geliştirme Komitesi’nin başına geçen Michel, artık UEFA Başkanı olmak istiyordu. Ayrıca Fransa Futbol Fedrasyonu Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Platini, artık futbolun politika dünyasında da iyice yer almaya başlamıştır. Ancak karşısında bir dev, 17 yılını futbola adamış Lennart Johansson vardır. Çok çekişmeli geçen bir seçimin ardından 26 Ocak 2007’de 27 oya karşılık 23 oyla UEFA Başkanı olur. Platini yaptığı açıklamalarda Johansson’a saygı duyduğunu ve onun UEFA’nın onursal başkan olmasını istediğini söyledi. Bizden öncekileri genellikle yerme alışkanlığı olan ülkemizde Platini’nin gösterdiği saygı örnek olmalı diye düşünüyorum. Michel çok az bir farkla kazandığı seçim için, “Zaman zaman 50 oy, zaman zaman 2 oya sahip oldum. Bazen de 25 oya... Oyların nerden geldiğini bilmek zor. Durum her zaman değişiyor” yorumunu yaptı. Platini’nin en önemli görevi endüstriyel futbolu tekrar zevk veren futbol haline getirmek. Kalite açısından günden güne kötüye doğru bir gidiş fark ediliyor. Zaten kendisi de 18. Dünya Kupası’ndan sonra bu turnuvanın “teknik direktörlerin Dünya Kupası” olduğunu ve formasyonların genellikle savunma ağırlıklı olduğunu kabul etmişti. 51 yaşındaki Fransız, artık tüm enerjisini daha keyifli futbol maçları için harcayacak. Kendisinin yaşadığı Heysel faciasının bir daha asla tekrarlanmaması için bütün önlemleri alarak tabii ki... Türkiye’nin gururu Erzik Spor Servisi Almanya’nın Düsseldorf kentinde yapılan UEFA Kongresi’nde, gelecek 4 yıl için Avrupa futbolunu yönetecek isimler belirlenirken, Şenes Erzik, yeniden İcra Kurulu’na seçildi.Dünya futbolunun tecrübeli isimlerinden Erzik, yönetim kuruluna girerek UEFA yönetiminde 16 yıldan daha fazla görev yapma şansını yakaladı ve en fazla görev alan tek isim olarak tarihe geçti. LUSOY VE EKİBİ ERZİK VE PLATİNI’YE ÇALIŞTI Düsseldorf’ta ki 31. UEFA Kongresi’nde başkanlık seçiminin ardından yapılan yönetim kurulu seçiminde 37 oy toplayan Şenes Erzik, en çok oy alan 2. isim olarak yönetime girmeyi başardı.UEFA Yönetim Kurulu’nda 20072011 yılları arasında görev yapacak 6 üyenin seçildiği seçimde, İspanya’dan Angel Maria Villar Llona 42 oy toplarken, onu 37 ülkenin desteğini alan Şenes Erzik izledi. UEFA Başkanlığı’na seçilen Michel Platini, aynı zamanda FIFA Asbaşkanı olmayı başarırken, Lennart Johansson, 1990 yılından bu yana südürdüğü bu unvanını da kaybetti. Platini ve Erzik için Ukrayna ve eski Sovyet Cumhuriyetleri’nin delegelerine ricada bulunan Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, seçimler sonrası yaptığı açıklamada, “Şenes Erzik’le 30 ülkeye gittik. Büyük bir destekle yeniden listeye girmesi sevinç verici” dedi. Ulusoy, Platini’nin başkan seçilmesinin istedikleri bir sonuç olduğunun altını çizdi. Ulusoy, “Türk futbolundan yana güzel şeyler olacağına inanıyorum. Oyumu Platini’ye verdim” diye konuştu. AKP iktidarından darbe üstüne darbe yiyen Ulusoy’un Platini’nin başkanlığa gelmesiyle rahat bir soluk aldığı görüldü. Seçimler öncesi Platini, Ulusoy’a özerkliğin korunması sözü vermişti. U PLATİNİ 1 NUMARA vrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) Başkanlığı’na Fransız futbolunun efsanevi ismi Michel Platini getirildi. Almanya’nın Düsseldorf kentinde yapılan 31. UEFA Kongresi’ndeki seçimde toplam 27 oy alan Platini, Avrupa futbolunun yeni patronu oldu.1990 yılından bu yana UEFA Başkanlığı’nı yürüten A İsveçli Johansson ile yarışa giren Platini, 50 ülke federasyon başkanının katıldığı oylamada, 27’ye karşı 23 oy üstünlüğü sağlayarak başkan seçildi. 51 yaşındaki Platini, İngiltere, İtalya, İspanya gibi ülkelerin Şampiyonlar Ligi’ne daha az takımla gitmesine ve Doğu Avrupa’nın daha etkin temsil edilmesine sıcak bakıyor. Platini özerklik konusunda da hassas. nsan olarak çoğu kez, sap ile samanı birbirine karıştırıyoruz. Bir adamı sevmezsek sonradan allamei kül olsa bile kıymeti harbiyesi kalmıyor. Sevmeyi ve takdir etmeyi bir türlü ayırt edemiyoruz. Bir başkasının mutluluğunu adeta bir felaketmiş gibi görüyoruz. Çirkinlik veya güzellik bizim değer yargılarımızı etkiliyor. Bir anlamda, zarfın içine değil dışına bakıyoruz. Kendi kimliğimizi sarsan olaylarda bir kartal gibiyiz, ama başkalarının onurunu kırmaktan çekinmeyiz, hatta bunu zevk bile sayarız. Zaman zaman insan olduğumuzu unuturuz. Bunlar doğuştan gelen mi yoksa bizim şarklılığımızdan kaynaklanan duygular mıdır? Bilemiyorum. Bu ancak psikologların bilgi alanına girer. GalatasarayAnkaraspor maçını seyrederken Hakan’ın durumu beni birtakım düşüncelere itti. Sahada, hiçbir varlık gösteremeyen Galatasaray’ı yine Hakan kurtardı. Neler söylemedik bu futbolcu hakkında? Küçültücü bir takım sıfatlar…. “Torinolu Şaban”, “Salako” gibi… Bir de sonunda yaka İ GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR Hakan’ın Futbolcu Kimliği yonlar verilerek ülkemize getirdiğimiz santraforlara bir bakalım. Daha da var, ama isimlerini saymak istemiyorum. Bunların hangisi; Hakan Şükür’den daha iyi futbolcular? Bundan önceki bir yazımda, Hakan Şükür’ün 40 yaşına gelse de yine gol atacağını söylemiştim. İşte yaklaştı ve yine takımını kurtarıyor. Zaman zaman Hakan’ı neden oynatıyor diye Galatasaray takımı antrenörüne ve milli takım antrenörüne eleştiriler yapıyoruz. Hani nerede başkaları? Ben de olsam bu maçlarda Hakan’ı oynatırım. Hakan’ın golcü kişiliği, futbol zekâsından mı yoksa tekniğinden mi kaynaklanıyor? Hayır. İçgüdüsünden, zamanlamayı iyi bilmesinden; adeta gol sına, Fethullahçı rozeti takıldı. Oysa Hakan Şükür, futbol yaşamında benim gördüğüm en büyük golcü, hatta dünyada bile... Bir futbolcu için böyle olmak, ideallerin de ötesinde. Hakan bunu yakaladı. Golcülerden eski Beşiktaşlı Kemal’i, Şevket’i... Galatasaray’dan Baba Gündüz ve Metin; Fenerbahçe’den Suphi “Lawtton”, Melih Kotanca gibi golcülerle yan yana veya karşılıklı top koşturduk. Bana göre, bu futbolcuların en iyisi Beşiktaşlı Kemal Gülçelik’ti. Ama Hakan hepsinin üzerinde bir konuma geldi. Galatasaraylı da olsa, Fenerbahçeli de olsa; nereli olursa olsun bu yadsınamaz. Yerlileri bırakın; son yıllarda evrensel şöhretler diye tanımlanan ve tril için yaratılmış… Zaman zaman herkes gibi ben de Hakan Şükür’ü eleştirdim. Ama onun futbolundan dolayı değil, saha dışı davranışlarından. Sanırım haksızlık da yapmışız. Çünkü, tüm büyük futbolcuların, orijinalite yaratmak ve halkın ilgisini çekmek için bazı değişik davranışlara başvurduğunu görüyoruz. Bu konuda, yabancılara karşı engin toleransımız oluyor, ama kendi yetiştirdiğimiz futbolcuların en ufak olumsuzluklarını ayyuka çıkarıyoruz. Bu da bize has bir olay. Geçen günlerde, yine Hakan hakkındaki bir yazımdan sonra bir iki okurum sen “Nasıl Fethullahçıyı tutarsın” diye tepki gösterdiler. İşte bu sapla samanı karıştırmak demektir. Ben Hakan’a futbolcu kimliği ile bakarım; futbolunu değerlendiririm. Futbol dışındaki tercihleri sadece kendisini ilgilendirir. Bütün dileğim; ülkemizde, gol atma açısından Avrupa’da çaptan düşmüş futbolcuların değil, yeni yeni Hakan’ların yetişmesidir. Satranç sponsorsuz kaldı Sevil ARINAN ANKARA Türkiye Satranç Federasyonu (TSF), kasım ayında Antalya’da yapılacak olan 2007 Dünya Yaş Grupları Satranç Şampiyonası’na sponsor arıyor. TSF Başkanı Ali Nihat Yazıcı, şampiyonayı Türkiye’ye çok zor şartlarda kazandırdıklarını, buna karşın hâlâ sponsor bulamadıklarını söyledi. TSF, Antalya Kemer’de 80 ülkeden 2 bin satranççının katılımıyla yapılacak şampiyonaya hazırlanıyor. 10 gün sürecek organizasyonun Türkiye’ye kazandırılması için federasyon olarak çok çaba sarf ettiklerini söyleyen Yazıcı, yarışma için gereken sponsor desteğinin sağlanamadığından yakındı. Yazıcı, şampiyonaya ilişkin şunları söyledi: “Üzülerek söylüyorum ki henüz bu yarışmaya destek verecek sponsorumuz yok. İş Bankası, bazı organizasyonlar için bize destek veriyor fakat yeterli olmuyor. Böyle büyük bir organizasyon ile ulaşım, konaklama ve iletişim gibi birçok ihtiyacımız gündeme gelecek. İhtiyaçlarımızı karşılayacak desteğe ihtiyacımız var. Sponsorları ikna etmek zor.” Şampiyonayı Türkiye’ye kazandırırken Yunanistan, İspanya ve Sırbistan gibi birçok ülkeyi geride bıraktıklarını vurgulayan Yazıcı, Türkiye’ye ciddi gelir aktarımı sağlanacağını ifade etti. Ali Nihat Yazıcı, “Bu organizasyonu düzenleyen ülkeye en az 100 bin Avro gelir sağlanmış olacak ki, biz 300 bin Avro gibi bir rakam bekliyoruz” dedi. hderingor?hotmail.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle