28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EYLÜL CUMA ekonomi GÖZ UCUYLA TÜRKEL MİNİBAŞ MALİYE BAKANLIĞI ‘İSPANYA VE NORVEÇ MODELİ’ İLE ÖZEL KENT VE SİTE OLUŞTURMANIN YOLUNU AÇMAYA HAZIRLANIYOR Yabancılara ‘koloni’ izni aliye Bakanlığı, yabancıya mülk satışını hızlandırmak için ‘‘İspanya ve Norveç modeli’’ olarak nitelendirilen ve yabancılara özel sitelerin kurulmasını öngören bir çalışma yapıyor. IMF Kriz Dedi TÜSİAD Ciddiye Aldı C 9 M ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Maliye Bakanlığı, yabancıya mülk satışını hızlandırmak için ‘‘İspanya modeli’’ olarak nitelendirilen ve yabancılara özel sitelerin kurulmasını öngören bir çalışma yapıyor. Buna göre, mevzuatlarda değişiklik yapılarak İzmir, Antalya, Aydın, Muğla, Mersin, Denizli, Afyon, Tekirdağ, Çanakkale, Bursa, Balıkesir ve Sıvas’ta yabancılara yönelik kent projeleri gerçekleştirilecek. Maliye Bakanlığı, 4706 sayılı Hazine Mallarının Satışına İlişkin Yasa ile Devlet İhale Yasası’na ilişkin yönetmelik ve uygulama tebliğlerini, ‘‘İspanya modeli’’ne uygun hale getiriyor. ‘‘İspanya modeli’’, sahil kesimlerinde 2. konut niteliğinde inşa edilen konutların proje aşamasında satıl dığı, site işletmesinin de özel bir firma tarafından üstlenildiği bir sistemi öngörüyor. Bu modele göre, sitelerin kurulduğu bölgenin çevre düzenlemesi ve altyapı yatırımları da yapımcı firma tarafından gerçekleştiriliyor. İzmirReisdere’de de Maliye tarafından tahsis edilen Hazine arazisi üzerinde inşa edilecek olan ‘‘Norveç Kent Projesi’’ tarzındaki kent projelerinin daha çok ilgili ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşları ile birlikte gerçekleştirilmesi planlanıyor. Bu amaçla, yetkililerin 3. ülkelerde sosyal güvenlik birimleri başta olmak üzere ilgili birimlerle bu yönlerde görüşmeler yapması düşünülüyor. Projeyle, 5 bin Norveçli emekliye konutun yanı sıra huzurevi, sağlık işletmeleri, sosyal tesisler ve spor alanları oluşturulacak.‘‘Norveç Kent Projesi’’ konusundaki ayrıntıları belirlemek üzere Maliye ve Turizm bakanlıklarından bir heyet, önümüzdeki dönem bu ülkeye gidecek. Maliye ve Turizm bakanlıkları, ‘‘İspanya modeli’’ ve yeni kent projeleri için yaklaşık 20 ilde yer arayışına da başladı. İzmir, Antalya, Aydın, Muğla, Mersin, Denizli, Afyon, Tekirdağ, Çanakkale, Bursa, Balıkesir ve SıvasKangal’ın da aralarında yer aldığı bu illerde söz konusu projelerin yaşama geçirilebileceği araziler araştırılıyor. İspanya modeli ve kent projelerinde İstanbul’un da yönetim merkezi olması düşünülüyor. Projelerin de, bu merkezden koordine edilmesi üzerinde duruluyor. B ‘KKTC’ye gelin! Vergi sadece yüzde Ekonomi Servisi Çıkardıkları yasalarla yatırıma çok elverişli bir ortam sağladıklarını belirten KKTC’nin Ekonomi ve Turizm Bakanı Derviş Kemal Deniz, Türk işadamlarını idare merkezlerini Kuzey Kıbrıs’ta kuracakları şirketler kanalıyla iş yapmaya çağırdı. Deniz, ‘‘KKTC’de idari merkezini bulunduran ve tamamıyla yurtdışına yönelik faaliyet gösteren yatırımcılardan sadece yüzde 2.5 kurumlar vergisi alınacağını, bu tip faaliyetlerin diğer vergilerden de muaf olduğunu’’ açıkladı. Büyük olasılıkla KKTC’de kurulacak yeni hükümette herhangi bir görev almayacak olan Deniz, son hükümet krizinden önce planladığı Türkiye basını ile sohbet toplantısını, ‘‘devlette devamlılık ilkesi’’ çerçevesinde gerçekleştirdiğinin altını çizerek özetle şunları vurguladı: ‘‘2004 yılından bu yana bir reform süreci gerçekleştirdik ve başlattığımız turizm atılımının yanı sıra yatırıma elverişli bir ortam sağladık. AB uyum yasaları çerçevesinde 23 yasa çıkardık. Bunlar arasında ‘Uluslararası İşletme Yasası’ da var. Bu, Güney’de büyük finans yatırımlarını çeken yasalardan daha ileri hükümler taşıyor. Yasayı hazırlamadan önce AB kanadıyla da finans çevreleriyle de görüştüm. AB’nin gazinolar, offshore’lar ve Magusa’daki serbest liman konusunda endişeleri vardı. Offshore’ları kaldırdık. Gazinoları ABD Hazinesi’nden ve İngiltere’den gelen uzmanlarla oyunun kurallarına göre çağdaşlaştıran ve kara para aklamanın önlenmesine ilişkin yasaları da hazırladık. Uluslararası İşletme Yasa ’ sı’ndan yararlanmak isteyen bir şirket önce KKTC’de tescil olacak, burada yerleşecek, işi yurtdışında yapacak, kazandığından sadece yüzde 2.5 vergi verecek. Bizim ticaret odasının tescil yetkisi geçerli olacak. Örneğin Güney’e gelen bir Rus sermayesi, orada şirket kuruyor, Litvanya’da yatırım yapıyor, vergisini Güney’de ve yüzde 10 olarak ödüyor, aynen öyle.’’ Deniz, söz konusu yasadan sonra toplam 1.2 milyar dolarlık 66 yatırımın hız kazandığını, bir İngiliz firması olan Port Barbaros’un 600 yat ve 3 bin yataklık turizm şirketini kurduğunu, Akfen’in kurduğu turizm işletmesini Sofitel’in işleteceğini, Kaya İnşaat’ın bitirmek üzere olduğu Artemis temalı turizm işletmesinin yılsonuna yetişeceğini, Merit, Akten, Alarko, Limak, Kotitaş, Yayöz, Bumerang ve Pine Bay’ın KKTC’de yatırım yapan önemli gruplar arasında yer aldığını sözlerine ekledi. ‘Anadolu kazandırıyor’ nadolu gezilerini sürdüren Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), Anadolu’da yatırımın önemine dikkat çekti. TGSD Başkanı Bektaş, yatırımını Anadolu’ya kaydırmayanın ŞEHRİBAN KIRAÇ KAHRAMANMARAŞ/ADIYAMAN Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), bu yılki üçüncü Anadolu gezisini Kahramanmaraş, Adıyaman ve Şanlıurfa illerine düzenledi. 1416 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilen gezide Anadolu’ya yatırım çağrısında bulunuldu. TGSD Başkanı Aynur Bektaş, Anadolu’nun tüm yörelerinin yatırıma aç olduğunu belirterek buralara yapılacak yatırımların bölgesel sorunları çözmede en etkili araç olacağını söyledi. Bektaş, ‘‘Ben kendi firmamda Anadolu’ya yaptığım her yatırımda İstanbul’a göre 23 kat daha fazla verim alıyorum. Önümüzdeki dönemde yatırımını Anadolu’ya kaydırmayan işletmelerin ayakta kalabileceğini sanmıyorum’’ dedi. Anadolu’da kurulan tesislerin dünya markalarına ürün üretmesi sayesinde bu markaların üst düzey yöneticilerinin sık sık Anadolu’yu ziyaret ettiğini belirten Bektaş, ‘‘Buradaki kaliteli iş gücünü, insana verilen değeri, çalışkanlığı ve azmi görüyorlar. Bütün bunlar Türkiye’nin yurtdışındaki imajının iyileşmesi için çok önemli’’ diye konuştu. Bu bağlamda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne Anadolu ile gireceğini savunan Bektaş, İstanbul ve Ankara’nın bu yolda puan kaybettiğini söyledi. Tekstil ve hazır giyim sektörünün üretim anlamında yeni yatırıma ihtiyacı olmadığını vurgulayan Bektaş, pazarlamaya odaklanılması gerektiğini kaydetti. A üyüme rakamları açıklandığından beri dost düşman herkes şaşkın. Mayıshazirandaki dalgalanmalara rağmen ikinci çeyrekte yüzde 8.5, yılın ilk yarısında ise yüzde 7.5 büyüdüğümüze bir türlü inanamıyorlar! 2000’de program başladığında 199.7 milyon dolar olan GSMH, 2005’te 381 milyar 449 milyon dolara yükseldiğine... Yani, GSMH yüzde 7.5, GSYİH de yüzde 7 olarak gerçekleştiğine göre tabii ki büyüdük. Hatta, büyümenin düşük kuryüksek faizle pombalandığını görmezden gelip, sadece sektörel verilerden hareket ettiğinizde, sağlıklı büyümeye başladığımızı bile söyleyebilirsiniz. Kanıt mı? Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son verilerine göre büyümeye en büyük katkı sanayiden geldi. En hızlı büyüme ise yine inşaatta: Sanayi ilk çeyrekte yüzde 4.5, ikinci çeyrekte yüzde 10.5 büyüdü. İlk 6 aydaki büyüme ise yüzde 7.7. İnşaat ilk çeyrekte yüzde 26.7, ikinci çeyrekte yüzde 13.7 büyüdü. İlk yarıda yüzde 19.3’le büyümenin en yüksek olduğu sektör. Tarım ikinci çeyrekte yüzde 1.1 gerilemiş, ama ilk çeyrekteki yüzde 6.2 büyüme nedeniyle 6 aylık büyüme yüzde 1.3. Özel nihai tüketim harcamaları ikinci çeyrekte de artmaya devam ederken (yüzde 10.1), 6 aylık verilerde yüzde 9.4! Devletin nihai tüketim harcamaları da yüzde 18 büyümüş. Özel nihai tüketim harcamaları ise yüzde 9.4 artmış. İkinci çeyrek gayri sabit sermaye (yüzde 10.9) için de verimli. Toplam yatırımlar ilk yarıda yüzde 19 genişlemiş. Gelin görün ki, büyümenin kaynağında düşük kur politikası nedeniyle ucuzlayan ithalat var. İthalata bağlı girdi maliyetlerindeki gerileme var. Başka deyişle, sanayi sektöründeki yüzde 7.7’lik büyümeye neden olan düşük fiyatlı girdi ithalatı var. Kurlar düşük kaldığı sürece üretici yerli girdi yerine ithal girdiyi tercih etmeye devam ediyor. İhracat artıyor ama ithal girdilerle oluşturulan malların ihracatı artıyor! Yerli girdi üreten işyerleri bir bir kapanıyor, istihdam daralıyor. TÜİK’in verileri, ithalatın büyümenin kaynağındaki payını anlamak için yeterli. İkinci çeyrekte mal ve hizmet ihracatı yüzde 4.3 artarken mal ve hizmet ithalatı yüzde 10 oranında büyümüş! Yılın ilk yarısında ise ihracat yüzde 3.9 artarken ithalattaki artış ise yüzde 9.2 olmuş! İthalat ucuzlaması, bir yandan da ülke içindeki tüketim kalıplarını ithal mallar lehine değiştirirken... Kredi kartları, mortgage gibi kredili alışveriş olanakları iç talebin ateşini canlı tutmakta, bu da fiyatları yukarı doğru tetiklemekte. Kısacası, ithalat ve büyüme karşılıklı etkileşim içinde birbirini beslemekte! Gelin görün ki AKP, yüksek büyüme hızıyla kendini öyle bir efsunladı ki... Ne enflasyon riskinin yükseldiğinin ve yüksek faiz politikasını enflasyonun kontrolünde kullanabileceğinin farkında! Ne özel kesime ait tasarrufyatırım açığının büyüdüğünün ayırdında! Ne de yüksek faizdüşük kur politikalarıyla sıcak para girişinin sonsuza kadar sürmeyeceğinin bilincinde! TÜSİAD’ın ‘‘cari açık ve enflasyonun’’ yakından izlenmesi gerektiğini söyleyip durması da zaten bu nedenle değil mi? IMF’nin 1920 Eylül’de Singapur’daki yıllık toplantısı öncesinde yayımlanan ‘‘Küresel Durum’’ raporunda kriz uyarısının temelinde de aynı neden yok mu? Aslında, TÜSİAD’ın bugün yaptığı uyarı son bir yıldır Cumhuriyet’in tüm ekonomi yazarları tarafından sürekli yapıldı. Bu köşenin sahibince de artan cari açıkla büyümenin bumerang etkisi yapacağı ve enflasyonun yeniden yükselişe geçeceği, sırasında her hafta vurgulandı. Yaptığımız uyarılar kriz dalgası gelmeden alternatif politikaların oluşturulması adınaydı ama... Bu uyarılar bazen felaket tellallığı olarak algılandı, bazense hükümet karşıtlığı! Neyse ki TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı ‘‘yumurta kapıya gelmeden’’ seçeneklerin oluşturulmasından yana! Umarız, onu dikkate alır. turkmini?superonline.com www.turkelminibas.net TGSD Başkanı Aynur Bektaş, Anadolu’da yatırımın önemine dikkat çekti. Türkiye IMF’ye ev sahibi olacak Ü lkemizde bu yıl, iki bin hektar alanda iki milyondan fazla ağaç yandı. Ülkenin sessiz canlıları yangın saldırısında büyük kayıp verdi. Tüm yurtseverleri derinden sarsan yangınlara karşı yürütülen çalışmalar, orman işçilerinin olağanüstü çabalarına karşın yetersizdi. Bu yangınlardan sonra gelecek için umut uyandıran tek öneri ise, Fikret Bila’ya açıklamalarda bulunan Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Cömert’ten geldi. Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Cömert, yangın söndürme filolarının Orman Bakanlığı ve belediyeler tarafından etkin şekilde kullanılması ve sürekli hizmete hazır tutulmasının zorluğunu ortaya koyarak Hava Kuvvetleri’ne bağlı ‘‘yangın söndürme filoları’’nın oluşturulmasını önerdi. Hatta bu konudaki çabalarını uzun süredir sürdürdüğünü söyledi. Hava Kuvvetleri Komutanı’nın önerisi, hükümet kanadından Orman Bakanı Osman Pepe tarafından değerlendirildi. Bakan, Derya Sazak’la yaptığı söyleşide; ‘‘İşi askere havale edip kurtulayım demek çok kolay... Ama yangınlarla mücadele sadece söndürme filosuna sahip olmaktan ibaret değil... Sadece Silahlı Kuvvetler’e de bırakılamaz..’’ diyor. Bakanın, tartışmanın özünü etkilemeyecek nitelikteki diğer söyledikleri, basit mantıkla bile çürütülecek şeyler. Org. Cömert’in sözlerini defalarca okudum. Ne yangın söndürmeyi olduğu gibi üstlen NOT DEFTERİ ZEKERİYA TEMİZEL Orman Yangınlarıyla Mücadele ve Hava Kuvvetleri düşünemezler. Onların sorumluluk alanı dokunulmazdır. Devletin başka hiçbir kurumunun o alana girme hakkı yoktur. Onlara göre başka bir kurumun o alana girmesi işleri karıştırmaktan öte bir şeye yaramaz. Onun için bu alanda gereksinim duyulan her araca o kurum sahip olmalı, araçların kullanılması için gereken kadrolarla donatılmalı, bazen tüm yıl boyunca hiç gereksinim duyulmasa da araç ve gereçler o kurumun elinin altında atıl bekletilmelidir. Kurumun yerleşik kadrolarının o araç ve gereçten anlamamaları, araç ve gereç konusunda uzman olmamaları hiç önemli değildir. Araç ve gerecin satın alınmasında ya da kiralanmasındaki yetersizliklerin ve bakım onarımındaki bilgisizliklerin devlete yüklediği maliyet ise umursanmaz. Bu eşgüdümden yoksun devlet örgütlenmesidir. Etkinlikten uzaktır ve büyük maliyetlere karşın istenilen sonuç da alınamaz. ??? Türkiye orman yangınlarına karşı havadan sürdürmesi gereken mücadelesi mekten bahsediyor, ne de Orman Bakanlığı’nın yangınla mücadele konusundaki işlevlerine talip. Önerilen, dünyadaki uygulamalara benzer bir şekilde, ‘‘yangın söndürme uçakları ve helikopterlerinden oluşan yangın söndürme filolarının’’ Hava Kuvvetleri bünyesinde kurulması ve gereksinim duyulduğunda da kullanılması. Bugün yabancı ülkelerden kiralanan uçak ve helikopterlere milyonlarca dolar ödenirken, yabancı yangın söndürme filoları ödediğimiz kiralarla desteklenirken Hava Kuvvetlerimize bağlı söndürme filosu oluşturma önerisinin hemen karşılık bulmaması anlaşılabilir bir şey mi? Yabancı kiralık uçak ve helikopterle verilen ulusal mücadeleye, kendi ulusal hava güçlerimizin seyirci bırakılması kabul edilecek bir durum mu?.. ??? Kamu yönetimine bir bütün olarak bakamayanlar, kendi sorumluluklarında yürütülen işleri bağımsız bir sorumluluk alanı haline getirmeye can atarlar. O alanın diğer alanlarla eşgüdümünü ni, belli zamanlar için kiraladığı yabancı uçaklara güvenerek sürdüremez. Altyapı ve birikimden yoksun bir ülkeymiş gibi, bu sorunu sürekli kiralamayla da çözemez. Kiralama için harcadığı kaynaklar ve yaratacağı diğer olanaklarla kendi söndürme filosunu oluşturmak zorundadır. Üstelik filonun kurulması, gereken uzmanlıktan yoksun ve her biri ayrı ayrı destek hizmet birimleri yaratmak zorunda olan yönetimlere de bırakılamaz. Türkiye bu israfa katlanamaz. Hava Kuvvetleri’nin altyapısı ve destek birimlerinden yararlanarak, orman yangınları ve diğer doğal afetlerde de hizmet verecek şekilde, Hava Kuvvetleri’ne bağlı bir filo kurulması ülkemizin en ivedi gereksinimidir. Bu birimin bu konuda görevli ve yetkili diğer birimlerle eşgüdüm içerisinde çalışmasını sağlamak sorun olarak bile tanımlanamaz. Kaynak mı? Vergi gelirlerinden yerel yönetimlere aktarılan payların yüzde 510’u ile orman işletmeleri hasılatından alınacak pay ve değişik kamu kurumları hasılatlarından işlevini yitirmiş kurumlara aktarılan payların bu alana aktarılması başlangıç için yeterli olabilir. Türk halkı böyle bir çabayı sahipsiz bırakmayacaktır. Resmin tamamı görülemiyorsa onu bir bütün olarak değerlendirebilen akıl ve deneyime kulak verilmelidir. Cumhuriyet?temizel.com.tr Devlet Bakanı Ali Babacan Ekonomi Servisi IMF ve Dünya Bankası’nın Singapur’da yapılan yıllık toplantılarına katılan Devlet Bakanı Ali Babacan, IMF Başkanı Rodrigo de Rato ile bir araya geldi. Görüşmede, enflasyon hedeflemesi ve serbest kur rejiminin devam edeceği ve sermaye hareketlerinin önünde hiçbir engel olmayacağı vurgulandı. IMF Başkanı Rodrigo de Rato Yetkililerinin muhtemel bir ekonomik dalgalanmaya karşı Türkiye’nin hazırlıklı olduğunu, Rato’ya ifade ettikleri de öğrenildi. IMF İcra Direktörü Willy Kiekens, IMF ve Dünya Bankası’nın Singapur’da yapılan toplantılarının 2009’da Türkiye’de yapılacağını yapacağını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle