23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı EYLÜL CUMA Darbenin mimarı Dişli BAHADIR SELİM DİLEK ANKARA KKTC’de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında olduğu belirtilen sivil hükümet darbesinin, AKP’nin dış ilişkilerden sonumlu Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli tarafından, takma isimle organize edildiği ortaya çıktı. Cumhuriyet’in ulaştığı bilgilere göre Dişli, Erdoğan’ın operasyona başlanması talimatının ardından, Gazimagosa’ya 8 kilometre mesafedeki Salamis Bay oteline karargâh kurdu. Dişli, yaz boyunca çeşitli aralıklarla geldiği otelde kendi adı yerine ‘‘Şaban Bolel’’, ‘‘Şaban Bolek’’ ve ‘‘Şaban İpek’’ adıyla kayıt yaptırdı. Hükümet operasyonunu buradan yürüten Dişli, temas kurduğu milletvekillerinin bazısıyla Salamis Bay’de, bazıları ile dışarda görüştü. Sonuçta, Dişli’nin yönlendirmeleri doğrultusunda, KKTC’nin Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer’in girişimleri sonucunda UBP’den 3, DP’den 1 milletvekili Ankara’da da temaslarda bulundular. KKTC’ye, ‘‘ikna olduk’’ diyerek dönen milletvekilleri istifa etti ve yeni parti kurma çalışmaları hızlandı. Edinilen kulis bilgilerine göre süreç, KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer’in Ankara’ya gelerek Başbakan Erdoğan ile görüşmesinden GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Üzüm Üzüme Baka Baka deki hükümet bunalımı hayli eğlenceli KKTC’ olmaya başladı. Gelişmelere eğlenceli demek aslında iyimserlik; gerçekçi bir gözle bakıldığında hükümet bunalımını galiba trajikomik diye nitelemek daha doğru olacak. Denktaş ailesine dün de bugün de karşı olanlar da kabul ediyorlar; Talat’ın partisi CTP ile Serdar Denktaş’ın partisi Demokrat Parti ortak hükümetinin birden kopmasını kışkırtan, teşvik eden AKP! Ada’daki yardımcıları ise öncelikle bugünkü KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer. Serdar Denktaş’ın aksi savlarına karşın geri planda MA Talat! Hükümetin bozulmasına RTE hükümeti adına fiili çaba gösteren, Ulusal Birlik’ten 3, DP’den 1 milletvekilinin türlü vaatlerle istifasını sağlayarak başrol oynayan ise KKTC Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer. Bu ekip başlangıçta sütre gerisinde kaldı. Lakin (trilyonlardan söz ediliyor) para, bakanlık koltuğu vaadiyle partilerinden apartılan 4 milletvekili Ankara (hükümet) koşutunda yeni bir parti kurunca.. ve adı da Özgürlük olan bu parti Ankara’nın buyrukları doğrultusunda UBP ile DP’yi dışlayarak Meclis’te 25 milletvekili ile temsil edilen Cumhuriyetçi Türk Partisi’yle koalisyon kurmaya girişince... Bunalım doğuran her türlü rezalet ortalığa döküldü. Kuzey Kıbrıs’taki sahte demokrasi kahramanlarının verdikleri demeçler yalanlanan gerçekleri bir bir doğrulamaya başladı. ??? Doğruları yalanlamaya çalışan demeçlere gelince: AKP Genel Merkezi’nin bir numaralı Genel Başkan Yardımcısı Bay D.M.M. Fırat, Baba Denktaş ile oğul Denktaş’ın kendilerini suçlayan açıklamalarına yanıt verdi; şecaat arz ederken ‘‘Parti olarak KKTC’deki siyasal hayata bugüne kadar hiç müdahil olmadık, bundan sonra da olmayız’’ dedi. Yalanlama örtüsü altında yaman bir yalan sav. Oysa, hiç kuşku yok, herhangi bir konuda adım atmadan veya konuşmadan önce mutlaka RTE’den gereken talimatı aldığına kuşku duyulmayan (partinin dış sorunlarıyla ilgili) genel başkan yardımcılarından Bay Şaban Dişli’nin bunalımı tezgâhladığı, orada da burada da konuşuluyor. Bay D.M.M.F’nin ‘‘KKTC siyasal yaşamına bundan sonra da müdahil olmayacaklarını’’ duyuran güvencesine gelince... İşit de inanma! Genel merkez bal gibi RTE adına hareket ediyor. Önümüzdeki aylarda RTE hükümeti, Avrupa Birliği’ne Kıbrıs’ta ödünler vermek zorunda. Fakat Ankara’ya gelişinde AB’ye verilen ödünlerin karşılığını alamadıklarını, AB’nin hiçbir vaadinin gerçekleşmediğini söyleyen Serdar Denktaş; RTE’nin, kafa dengi MA Talat ile birlikte Kıbrıs davasını çözüyorum ayağına yatarak vermeyi planladıkları yeni ödünlerin önündeki büyük engel. Engeli ‘‘bertaraf etmeyi’’ hükümet eliyle yapamadıkları için AKP Genel Merkezi’ni devreye soktular. RTE’nin yakın dostuKKTC Din İşleri Başkanı’nı görevlendirdiler. Adam zaten bu yakınlığı reddetmiyor. Bir din adamı olarak siyasetle iç içeliğini saklamıyor, utanmadan sıkılmadan AKP’ye tabiyim, diyebiliyor. Suçlamaları karşılamaya çalışırken kargaların bile güleceği savlar öne sürüyor. Denktaş’ların hedeflerinin Kıbrıs’ta Türklüğü ve dini yok etmek olduğunu söylüyor. ??? Daha revnaklı demeç MA Talat’ınki... Bu zata göre Türk basını için doğru olan neymiş? ‘‘Hükümet bunalımına Türk basınının karışmaması’’ imiş. AKP’nin Kıbrıs’taki uzantısı din işlerine bakanla; MA Talat aynı kafada. RTE’ye benzemişler ve ona benzemeye özen gösteriyorlar. Boşuna ‘‘Üzüm üzüme baka baka kararır’’ dememişler. Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli, Erdoğan’ın talimatının ardından, Gazimagosa’ya 8 kilometre mesafedeki Salamis Bay Oteli’ne karargâh kurdu. Dişli, yaz boyunca çeşitli aralıklarla geldiği otelde ‘‘Şaban Bolel’’, ‘‘Şaban Bolek’’ ve ‘‘Şaban İpek’’ adıyla kayıt yaptırdı. Hükümet operasyonunu buradan yürüten Dişli, temas kurduğu milletvekillerinin bir kısmıyla Salamis Bay’de, bazıları ile dışarda görüştü. sonra başladı. Soyer, temmuz ayı başında geldiği Ankara’da Erdoğan’a, Serdar Denktaş’ın yaklaşımlarından duyduğu rahatsızlığı dile getirdikten sonra, ‘‘Bu iş Serdar ile gitmiyor. Yeni bir hükümet oluşturulması gerekiyor’’ dedi. Erdoğan da Soyer’in bu sözleri üzerine gerekli operasyonların yapılması için düğmeye bastı. YÖNLÜER’E ERDOĞAN DESTEĞİ... KKTC’de yapılan değerlendirmelere göre özelikle Maraş’ın Rumlara verilmesi ve Gazimagosa Limanı’nın AB ile ortak yönetime açılması konularında adım atmaya hazırlanan Erdoğan için Soyer’in telkinleri ‘‘hızlandırıcı bir etki’’ yaptı. KKTC’deki sivil darbede ön planda yer alan Yönlüer’in, Başbakan Erdoğan ile ilişkisinin önemli ayrıntıları da gündeme gelmeye başladı. Yönlüer’in Erdoğan’ı Saray Cezaevi’nde ziyarete geldiği ve yakın dostluk kurduğu belirtilirken, Erdoğan’ın da 20 Temmuz kutlamaları için gittiği Kıbrıs’ta Yönlüer’in kızının düğün törenine de katıldığı öğrenildi. Ertesi gün de Lefkoşa’daki Selimiye Camii’nde Yönlüer ile birlikte namaz kıldı. Erdoğan’ın hem Yönlüer’in kızının düğününe gitmesi hem de Yönlüer ile birlikte namaz kılması, AKP’nin en üst düzeyde Din İşleri Başkanı’na destek verdiği şeklinde değerlendirildi. Bunun yanı sıra Yönlüer’in, Kıbrıs’taki Nakşibendi Şeyhi Nâzım Kıbrısi ile yakın ilişki içinde olduğu da belirtildi. AKP Ve Erdoğan Dış Türkleri Anımsadı: Oy Oy B KKTC’de siyaset sertleşti REŞAT AKAR LEFKOŞA Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP), Demokrat Parti (DP) koalisyon hükümetinin bozulması ve 4 milletvekilinin partilerinden istifa ederek ‘‘Özgürlük Partisi (ÖP)’’ adı altında yeni bir siyasi oluşuma gitmesiyle başlayan sert tartışmalar devam ediyor. Yeni koalisyon için CTP ile ÖP arasında resmi görüşmeler başlarken, muhalefete düşen DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’ın ve ana muhalefetteki Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP), milletvekili istifalarıyla ilgili olarak KKTC Din İşleri Başkanı (Müftü) Ahmet Yönlüer ve AKP aleyhindeki sert eleştirileri devam ediyor. DP lideri Serdar Denktaş, gazetemize yaptığı açıklamada, partisine mensup bir milletvekiline 600 bin dolar, bir diğerine ise 400 bin dolar ve bakanlık teklif edildiğini belirterek ‘‘Bu operasyonun arkasında kendisini Erdoğan’ın adamı ilan eden müftü vardır’’ dedi. Serdar Denktaş, ‘‘İstifa etmeleri karşılığında para teklifi alan milletvekilleriniz neden açıklama yapmıyor’’ sorusuna, ‘‘Açıklama yapmaları için onları teşvik ediyorum. KKTC demokrasisine yapılanları sineye çekecek halimiz yok. Tepkilerimiz devam edecek’’ dedi. Parlamentonun yeni yasama dönemi ilk toplantısını DP ile birlikte boykot eden ana muhalefet UBP ise sivil toplum örgütleriyle görüşerek bundan sonraki eylemler için destek istiyor. UBP Eylem Komitesi, ilk ziyaretini Türk Mukavemet Taşkilatı (TMT) Derneği’ne gerçekleştirdi. UBP Eylem Komitesi adına konuşan İskele Milletvekili Nâzım Çavuşoğlu, devletin var olmasında mücadele eden TMT Derneği’nin, son gelişmeler karşısında kayıtsız kalamayacağını belirterek ‘‘Demokrasinin katledilmesine izin vermeyeceğinize inanıyoruz’’ dedi. TMT Derneği Başkanı Yılmaz Bora ise devlete dört elle sarılarak yoğun çaba harcadıklarını, ancak Kasım 2002’den sonraki süreçte çeşitli senaryoların ortaya çıktığını ve bu senaryoların; Kıbrıs Türkü’nün parçalanmasına yol açtığını söyledi. Bora, gerek AB gerekse ABD ve İngiltere’nin KKTC seçimlerine müdahale ettiğini ve hükümetin ‘ulusal davadan yana olmayan’ CTP’ye bırakıldığını savundu. Bu arada son günlerin ‘olay adamı’ KKTC Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer, ilk defa yerel televizyonlardan Kanal T’nin ‘Son Durum’ programına katılarak soruları yanıtladı. AKP ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la yakın ilişkisini inkâr etmeyen ve bundan gurur duyduğunu söyleyen Yönlüer, ‘‘Ancak milletvekili istifalarını sağlayan ben değilim. Kimseye para dağıtmadım. Tam aksine, çok sayıda milletvekili benim odamdan geçti. Ziyaretime gelerek kendilerine AKP’den destek sağlamamı istediler’’ dedi. Birinci Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la, Dışişleri Bakanı ve DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’a ağır eleştirilerde bulunan Yönlüer, ‘‘Baba Denktaş’ın bütün öfkesi, oğlunun iktidardan gitmesi ve koltuğunu kaybetmesidir. Bu kadar zaman benden yardım isteyen onlardı. Şimdi koltuk gidince ben kötü oldum. Her yerde beni hedef gösteriyorlar. Ailem çok huzursuz ve endişe içindedir. Ancak buradan ilan ediyorum, burnum kanasa, başım yarılsa baba Denktaş’tan bilsinler’’ dedi. irkaç ay öncesine dek, Başbakan Erdoğan’ın ağzından hiç ‘‘Türk’’ sözü çıktı mı, diye sorulurdu. Şimdi Başbakan Türk sözünü bırakmak bilmiyor! Önce bunun nedenini vurgulayalım: AKP oy kaybediyor. Bunların başında 3 Kasım 2002’de AKP’ye oy veren MHP eğilimlilerin bu partiden çözülmeye başlaması geliyor. MHP’nin son dönemde çıkış gösteren partiler arasında sayılması da bu durumun bir parçası. AKP’nin 2007 hesaplarında bu yoktu. En azından ön planda değildi. Partinin Kıbrıs’la ilgili politikasını da buna ekleyince milliyetçi oyların AKP’den hızla uzaklaştığı söylenebilir. AKP bunu önlemek için birden, içinde ‘‘Türk’’ geçen ne kadar toplantı varsa katılma kararı aldı. Sözün özü, AKP Türkleri anımsadı ama, oy için. Başlıkta ‘‘oy oy’’ çekmemizin nedeni de bu! Bunun her şeyden önce ‘‘sahte’’ durduğunu anımsatıp konuya girelim... ??? Erdoğan, cumartesi günü İstanbul’da düzenlenen ‘‘5. Uluslararası Batı Trakya Türkleri Kurultayı’’nın konuşmacısıydı. Erdoğan, konuşmasında bir yandan bugüne kadar sürdürdüğü politikanın doğruluğunu anlatmaya çalışıyor, bir yandan da bundan sonra yapılması gerekenleri sıralıyordu. Tabii birbiriyle örtüşmediği için sırıtıyordu! Batı Trakya’da sorunların çözüleceğini anlattı, ekledi: ‘‘Yunanistan Başbakanı ile hukukumuz gayet iyi. Ben Yunanistan’ı ziyaret ettim ama, o resmi ziyaretini yapamıyor...’’ Erdoğan, Selanik’i ziyaret ettiği sırada, aynı kentte aynı günlerde ‘‘Pontus soykırımı’’ heykelinin dikildiğini söylemiyor... Başbakan’ın bir başka durağı da Antalya’ydı. 10. Türk Devlet ve Toplulukları, Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı’nın açılış konuşmasını yaptı. Bu toplantılardan ilki 1993’te yapılmıştı. AKP döneminde ilk kez yapılıyor. AKP iktidarı, doğası gereği bu kurultaylarla ilgilenmemişti. Başta vurguladığımız gibi işin içine oy kaygısı girince bu yıl olabildiğince abartarak katılmayı planladılar. Öyle ki, Ankara caddelerinin duvarları bile Antalya kurultayının ilanı ile dolu. Erdoğan’ın buradaki konuşması da Batı Trakya Türkleri toplantısındakini anımsatıyordu. Şu söz Erdoğan’ın: ‘‘Dünya siyasetinin ya nesnesi olacağız ya da öznesi... Ama bizim mahallemizde oynanan bu iktidar oyununun dışında kalmamız, biz istesek de söz konusu olamaz. Öyleyse tarihi ve coğrafi bir mecburiyetle karşı karşıyayız.’’ Bre Başbakan, tek tek özne, nesne olacağımıza bir cümle olamaz mıyız? ??? Her şeye karşın Erdoğan’ın dış Türkleri keşfetmesi güzel bir şey. Soğuk Savaş dönemi bitti ve 21. yüzyılda dünya yeniden kuruluyor. Kimi devletler tarih sahnesindeki yerlerini sağlamlaştırıyor, kimileri yeniden biçimleniyor... Yeni haritalar çizildi, daha yenileri hazırlanıyor. Böyle bir ortamda Türkiye’nin kafatasçılığa saplanmadan, aklın yolunu kullanıp Balkanlar’dan Orta Asya’ya ayrı bir politika üretmesi gerekiyor. Ne yazık ki, son 15 yılda bu coğrafyaya bakışımız her iktidarla birlikte değişti, ortak bir politika üretilemedi. Bir Balkan Türkü’yle bunu konuşurken kendi görüşünü sordum. İçimi acıtan, boynu bükük bir yanıt verdi. ‘‘Biz’’ dedi, ‘‘Türkiye sevdası ile coşan, yaşayan insanlarız. Türkiye’nin eksiğini görsek bile diyemeyiz, demeyiz. Belki bilmediğimiz bir düşünceleri vardır, deriz! Biliriz olması gerekeni, diyemeyiz, bekleriz...’’ ankcum?cumhuriyet.com.tr Cinayet nedeni liderlik kavgası Baştarafı 1. Sayfada gruplar ve eğitim bölümleri dışarıdan anlaşılması zor bir düzen içinde çalışıyor. Verilen dersler, namaza gelen cemaate yapılan konuşmalar sadece dini içerikli değil. Aynı zamanda devlet yapısının, toplum düzeninin nasıl olması gerektiğini de öngörüyor. Bu anlamda cemaatin nihai amacı İslam devleti kurmak. YURTDIŞI GEZİLERİ DENETİMSİZ: Cemaate pek çok kesimden ziyaretçi geliyor. İstanbul’dan ve Anadolu’dan gelenlerin yanı sıra Avrupa’dan gelenler de var. Cemaati temsilen yurtdışı gezilere gidiliyor. Zaman zaman İslam ülkelerine gruplar halinde gezi düzenleniyor. Bunlar denetimsiz ve gerçek amacı belli olmayan geziler. METİN KAPLAN CİNAYETİNE BENZİYOR: İmam Öztürk’ün öldürülmesi ve Mustafa Erdal’ın linç edilmesi, Metin Kaplan olayını anımsatıyor. Almanya’daki örgütlenme içinde Alman polisinin de tam çözemediği yapı ortaya çıkmıştı. İktidar mücadelesi beraberinde bir cinayeti getirmişti. KAPLAN OLAYI: Almanya’da kendisini halife ilan eden Cemalettin Kaplan’ın ölümünün ardından cemaat içerisinde ‘‘post kavgası’’ başladı. Kaplan’ın oğlu Metin Kaplan, babasının ‘‘makamının’’ kendi hakkı olduğunu savundu. Halil İbrahim Sofu kendisini halife olarak görüyordu. 1997’de Sofu, evini basan 3 kişi tarafından öldürüldü. Öldürenler net olarak belirlenemezken Metin Kaplan, cinayeti azmettirdiği iddiasıyla 4 yıl hüküm giydi. Festivale siyaset gölgesi Baştarafı 1. Sayfada Grup, gösterilerini Fatiha duasıyla sonlandırdı. Ardından sahneye çıkan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Türk Dünyası Kurultayı ile festivalin aynı günlere rastlandığını belirterek ‘‘Bugün büyük Türk Gecesi’’ diye konuştu. Başkan Türel, sanata ve sanatçıya verdikleri önemi de ilginç bir cümleyle açıklayarak ‘‘Sanat, Allah ile insan arasında bir sırdır. O yüzden sanatçılar korunması gereken insanlardır. 43 yıllık festival, ilk kez kardeş ülkeler ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nı konuk ediyor.’’ dedi. Ardından, geceye katılan Türk devletleri yöneticilerine birer plaket sunuldu. Bir plaket de ev sahibi olmasına karşın Türel’e verildi. Törende plaket alanlardan Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç ise ‘‘Antalya’yı, kültür ve kongre turizminin, sinemanın merkezi yapacağız. Dualarınızı bizden eksik etmeyin’’ diye konuştu. Başbakan da ‘‘Bilin ki sanata, dünyaya açık bir Türkiye var. Bundan sonra da sizi başımız, gözümüz üstünde ağırlayacağız’’ dedi. Yunan basını haritayı konuşuyor MURAT İLEM ATİNA Amerikan Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde (AFJ), emekli albay Ralph Peters tarafından kaleme alınan makale ve Türkiye dahil Ortadoğu’yu parçalara bölen haritayla ilgili tartışmalara Yunan askeri kaynakları da katıldı. Yunanistan’da haftalık olarak yayımlanan Kosmos Tou Ependiti gazetesinin sorularını cevaplandıran Genelkurmay yetkilileri ‘‘Kürdistan devletinin’’ aşamalı olarak kurulacağını ifade ettiler. Yunan askeri yetkililerine göre ‘‘Bağımsız Kürdistan’’ devletinin kuruluş yolundaki ilk adım ‘‘olgunlaşmış bölgeler’’ olarak anılan Kuzey Irak’ta atıldı. Kürt halkı için çok önemli olan bu ilk adımın atılmasının ardından sıra Suriye ve İran’dan kopartılacak topraklara geliyor. Kuruluşun son aşaması ise Türkiye’nin güneydoğusundan ‘‘alınacak topraklarla tamamlanacak’’. Yunan askeri kaynaklarına göre Kürtlerin Türkiye’den alacakları topraklar, toplam yüzölçümümüzün yüzde 25’ne denk gelecek. Aynı çevrelere göre haritaya dikkatli olarak bakılması, ‘‘Kürdistan’ın öneminin’’ anlaşılması bakımından yeterli. ‘AMAÇ TEPKİ ÖLÇMEKTİ’ Yunan kaynaklar bölge ülkelerinin sınırlarında büyük değişiklikler yapan ve bölgede yeni devletlerin kurulmasını öngören haritanın ‘‘tepkileri ölçmek amacıyla’’ yayımlandığını düşünüyor. Söz konusu tepkileri diplomatik, askeri, siyasi ve medya merkezli olarak sınıflandıran aynı kaynaklar, tepkilerin ardından siyasi kulis faaliyetlerinin başlayacağına da dikkat çekiyorlar. Amerikan yönetiminin bu amaçla kuzey Irak’tan başlayarak bölgeyi ‘‘Balkanlaştırmak’’ için çalışmalara başladığını belirten Yunanistan Genelkurmay yetkilileri, bölgedeki karışıklığın da bundan kaynaklandığını belirtiyorlar. ‘‘Bağımsız Kürdistan’’ın kuruluşunun zaman alacağını da ifade eden Yunan kaynakları, ‘‘Ancak kurulduktan sonra bu devlet önemli yeraltı kaynaklarına sahip olacaktır’’ yorumu yapıyorlar. Kaynaklara göre, ‘‘Kürdistan’’ın içinde Musul ve Kerkük gibi büyük petrol bölgeleri, Dicle ve Fırat gibi önemli sular ile bu suların kaynakları (Türkiye), bor madenleri bulunacak. Söz konusu jeolojik zenginliklerin ‘‘Kürdistan’ın yaşaması için yeterli’’ olduğunu dikkat çeken Yunanlı askeri stratejistler ‘‘Kürdistan’ın kurulduktan sonra başta Türkiye, İran ve Suriye olmak üzere tüm bölge devletlerinden büyük baskı göreceğini’’ vurguluyorlar. Gazetede yer alan haberyorumda, İsrail’in başarısız Lübnan operasyonunun ardından bölgeye gelmeye başlayan çeşitli uluslara ait askerler, Ortadoğu’daki çıkar çatışmasının ilk habercileri olarak adlandırıldı. ABD ve İsrail’in bölgede Avrupa askeri varlığını istemedikleri belirtilen yorumda, ‘‘AB geç de olsa çıkarlarının nerede olduğunu anlayarak asker göndermeye başladı’’ deniyor. Rusya’nın bölgeye asker görmesinin onaylanması durumunda bu durumun ABD, İsrail ve İngiltere için daha da istenmeyen bir durum yaratacağı belirtilerek Kıbrıs’ın son dönemde yaptığı stratejik atılımlara atıfta bulunuluyor. Kıbrıs Rum kesiminin, Fransa ile yaptığı askeri işbirliğinin hayata geçirilmesi ile adanın AB’nin ileri karakolu olduğuna dikkat çekilerek ‘‘Bu, Türkiye için istenmeyen bir gelişme’’ olarak değerlendiriliyor. AKP inişe geçti Baştarafı 1. Sayfada rarsız oyların orantısal dağıtılmasıyla birlikte AKP’nin oy oranı yüzde 25.51’e, CHP’nin oyları ise yüzde 20.08’e yükseldi. Dağıtım sonucunda diğer partilerin oy oranları ise şu şekilde oluştu: DYP 13.09, MHP 12.21, DSP 7.19, ANAP 6.31, GP 5.02, DTP 4.41, SHP 2.99, Diğer 3.19. SONAR’ın son araştırması, AKP oylarının son dönemde yaşanan terör olaylarının ardından önemli bir düşüş gösterdiğini ortaya koydu. Şirketin daha önce ocak ayında yaptığı araştırmasında ankete katılanların yüzde 43.32’si tercihini AKP’den yana kullanacağını açıklamış, CHP’nin ise yüzde 13.35 oy alacağı öngörülmüştü. Aynı ankette, DYP’nin oy oranı yüzde 11.08, MHP’nin oy oranı ise yüzde 8.06 olarak tespit edilmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle