Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL CUMA bilim/vaziyet Yağmur Ekim SEBZE VE MEYVELERİN ÇOĞUNDA YETERLİ MİKTARDA BESİN MADDESİ VARDIR C Ambargo Amerika’nın içinde, bankalardaki Libya alacaklarına el koyuyormuş. Onun için anlaşmalar nakit üzerinden yapılıyormuş. Paralar da gemilerle naklediliyormuş. Amerika’nın ambargo dediği şey budur. Amerika şimdi İran’a ambargo koyacak. Ancak müttefikleri bu ambargoya katılmaz ise Amerika’nın bundan bir kazancı olmayacak. Bizim gibi ülkelerin bu durumda şöyle bir sorun ile karşılaşacağını söylemeliyim. Bankaların bilgisayarlarını işletim sistemlerinin merkezi Amerika’da, bu işletim sistemleri üzerinden tehdit yapabilir. Bütün sözleşmeler banka iletişim sistemleri üzerinden yapıldığından sorunlar ile karşılaşabiliriz. Yani İran bize gaz satmış, alacağı Ülkemizi tarikat karşılığı şeriatçı müteahhide vermeyelim abiler! geçtikçe oluşan kuşaklarda adeta tahrip edici bir gelenek biçimine dönüşmüştür. Ve bu geleneğin, Türkiye’nin hayatına ve varlığına aralıksız uygulanması sonucunda, nihayet Türkiye’yi ıslah etmek, Türkiye’yi uygarlaştırmak gibi birtakım bahanelerle, Türkiye’nin iç hayatına, iç yönetimine işlemiş ve sızmışlardır. Böyle elverişli bir zemin hazırlamak güç ve kuvvetini elde etmişlerdir.’’ ‘‘Oysa güç ve kuvvet, Türkiye’de ve Türkiye halkında olan gelişme cevherine, zehirli ve yakıcı bir sıvı katmıştır. Bunun etkisi altında kalarak, milletin en çok da yöneticilerin zihinleri tamamen bozulmuştur. Artık durumu düzeltmek, hayat bulmak, insan olmak için, mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine uygun yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler ortaya çıktı. Oysa hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır. İşte Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür.’’ 17 Kalp ve damar sağlığı Doç. Dr. Doğan Yücel, S.B. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Biyokimya Bölümü merikan Kalp Birliği’nin diyet ve yaşam biçimi üzerine önerileri şu başlıklar altında özetlenebilir: 1. Bol sebze ve meyve. Sebze ve meyvelerin çoğunda yeterli miktarda besin maddesi vardır, aynı zamanda kalorileri düşüktür ve çok miktarda lif içerirler. Dolayısıyla, sebze ve meyveler fazla enerji vermeden yeterli besin sağlarlar. Yapılan çalışmalar sebzemeyve ağırlıklı diyetin tansiyonu düşürdüğünü ve KDH riskini, özellikle de inme riskini, azalttığını göstermektedir. Bu etki sebzemeyvelerin içerdiği maddelere de bağlı olabilir, diyetten diğer yiyeceklerin çıkarılmasına da... Özellikle koyu renkli sebzemeyveler önerilmektedir. Örneğin ıspanak, havuç, şeftali, kiraz, çilek vb. Meyve sularının, hem doygunluk sağlamama Bardakoğlu: ‘Tarikatlar dini temsil edemez.’ Doğru, iktidarı temsil eder! A merikan Kalp Birliği Beslenme Komitesi (American Heart Association Nutrition Commitee), kalp damar hastalıklarının (KDH) önlenmesini amaçlayan yeni önerilerde bulundu. A ları, hem de lif içermemeleri nedeniyle, meyve yerini tutmayacağını de belirtelim. 2. İşlenmemiş taneli, bol lif içeren yiyecekler. Bunlar hem diyetin kalitesini artırırlar, hem de KDH riskini düşürürler. Lifli diyet mide boşalmasını geciktirerek doygunluk sağlar; böylece alınan kalori miktarı da düşer. Ayrıca vücutta sentezlenen kolesterol miktarını düşürürler. AHA, taneli yiyeceklerin en az yarısının işlenmeden alınmasını öneriyor. 3. Haftada en az iki kez balık. Balık eti, özellikle de yağlı balık eti, çok uzun zincirli omega3 doymamışlığı çok (poliansature) yağ asitlerince zengindir. Haftada iki kez balık yenmesi erişkinlerde birden ölüm ve koroner kalp hastalığı nedeniyle ölüm riskini azaltmaktadır. Ayrıca, dolaylı olarak balık yağları, diğer besinlerle alınan ve KDH riskini artıran zararlı yağların da (doymuş yağlar ve trans yağ asitleri) diyetten çıkarılmasına yol açar. Ancak, balık etinin çevre kirliliği nedeniyle aşırı miktarda civa ve bazı organik toksik kimyasallar içerebileceğini de vurgulamak gerekiyor. Bu yüzden yenecek balığın kaynağının iyi bilinmesi, pişirmeden önce derisinin ve yüzeydeki yağlarının uzaklaştırılması öneriliyor. 4. Az doymuş yağ, trans yağ asidi ve kolesterol. Günlük enerjinin en fazla %7’si doymuş yağ, %1’i trans yağ asidi olabilir; kolesterol ise günde 300 miligramı geçmemeli. Bu hedeflere ulaşmak için yağsız et ve sebze, yağsız süt ürünleri yemek ve diyette margarinleri en aza indirmek gerekiyor. Doymuş yağlar ve trans yağ asitlerinin LDL kolesterolü (kötü kolesterol) artırdığı iyi biliniyor. Fazla kolesterol alımı da LDL kolesterolü artırır. Diyette kolesterolün başlıca kaynağı yumurta, et ve süt ürünleri. Diyetteki toplam yağ mikta rı ise %2535 ile sınırlandırılmalı. 5. Şekerli yiyecek ve içeceklerden kaçınmalı. Tüm dünyada, ticari dürtülerin de etkisiyle, her geçen yıl, diyetle alınan toplam enerjinin daha fazla kesimi şeker katılan içeceklerden geliyor. Şekerli yiyecek ve içecekler fazla kalorileri nedeniyle şişmanlığa yol açıyorlar. Şekerli içecekler doygunluk da vermediklerinden, kişi daha fazla enerji alıyor. Günümüzde şişmanlığın başlıca nedenlerinden biri şekerli içecek kullanımı. 6. Tuza dikkat. Fazla tuz (sodyum klorür) alınışının yüksek tansiyona yol açtığı iyi biliniyor. Tuz kısıtlaması, tansiyonu normal kişilerde yüksek tansiyon gelişimini önlüyor, yüksek tansiyonlularda ise tedaviyi kolaylaştırıyor. Tuz kısıtlaması yaşa bağlı tansiyon yükselmesini azaltıyor, damar sertliği (ateroskleroz) ve kalp yetmezliği riskini düşürüyor. Potasyum oranı yüksek diyet, tansiyonu düşürüyor, aşırı sodyum alımına bağlı yüksek tansiyonu da önlüyor. Sodyum alımı günde 1.5 gramı geçmemeli denilse de, bunu başarmak çok güç göründüğünden, şimdilik günde 2.3 gramı (günde 100 milimol) geçmeyecek bir miktar öneriliyor. 7. Alkol. Az miktarda alkol alımının KDH riskini azalttığı biliniyor. Ancak, diğer yararlı yiyecek içeceklerden farklı olarak, sadece KDH riskini azaltması nedeniyle alkol alımının teşvik edilmesi doğru bulunmuyor. Çünkü alkol bağımlılık yapan bir içki ve aşırı alındığında hem sağlığı olumsuz yönde etkiliyor, hem de toplumsal uyumsuzluklara yol açıyor. Alkol aşırı miktarda alındığında kanda trigliserit düzeyini artırıyor, tansiyonu yükseltiyor, karaciğer hasarına yol açıyor, fiziksel bağımlılık yapıyor, trafik ve iş kazalarına kapı açıyor. Alkolün meme kanseri riskini de artırdığı belirtiliyor. Bunun için de, günde alınan alkol miktarının erkeklerde iki kadehi, kadınlarda bir kadehi geçmemesi öneriliyor. Alkolün aynı zamanda proteinler ve karbonhidratlara oranla kalori bakımından daha yoğun olduğunu da belirtelim. 8. Ev dışında yenen yemekler. Gerek öğrenim ve iş yaşamı (genel olarak kent yaşamı), gerekse Batı kültürü, ev dışında yenen yemek oranını artırmaktadır. Özellikle hızlı servis yapılan veya hazır halde pazarlanan yemekler doymuş yağ, trans yağ asiti, kolesterol, şeker ve sodyum açısından zengin; buna karşılık lif ve yararlı besin maddesi içermeyen yemekler. Ev dışında ne kadar çok yemek yenirse, şişmanlık ve insüline direnç (insülin kan şekerini düşüren hormon) o ölçüde artıyor. Bu nedenle ev dışında yemek yerken seçimi iyi yapmak önemli. 9. KDH üzerine etkileri henüz kanıtlanmamış besinler. KDH riskini azalttığı belirtilen ve günümüzde pek popüler olan çeşitli besin maddeleri hakkında görüşlerse şöyle: Antioksidan Ürünler. Antioksidan vitaminler ve selenyum gibi antioksidan özellikteki elementlerin KDH’nı önlemek için alınması önerilmiyor. Gözlemler, antioksidan desteğin KDH riskini azalttığını gösteriyorsa da, bu henüz klinik çalışmalarla kanıtlanmış değil. Hatta, beta karoten gibi bazı antioksidanların sigara içenlerde akciğer kanseri riskini, yüksek doz E vitamininin ise ölüm oranını artırdığı öne sürülüyor. Antioksidan destek ürünlerinin alınması önerilmese de, antioksidan özellikte besinlerin, özellikle meyve, sebze, işlenmemiş taneli beisnlerin ve bitkisel yağların alınması doğru bulunuyor. T ARİHTEKİ korsanlığı bilirsiniz. Ya günümüzdeki korsanlığı? Bülent Esinoğlu, küresel dünyada korsanlığın adının ‘‘ambargo’’ olduğunu söylüyor. Nasıl mı? Şöyle: ‘‘Örneğin ABD’nin İran’a uygulamaya hazırlandığı ambargo tam bir korsanlıktır. Sanayi Genel Müdürü iken Libya’ya gitmiştim. Bir sabah Trablusgarp sahilinde olağanüstü hareketlilik vardı. Askerler ve polisler şehirde güvenlik tedbirleri alıyordu. Yetkili olduğunu sandığım bir görevliye ne olduğunu sordum. Yetkili gemi ile para geldiğini, onun sevkıyatının yapıldığını söyledi. Daha sonra TürkiyeLibya görüşmelerinin yapıldığı toplantıda aynı soruyu Libya Enerji Müsteşarına sordum. Doğruymuş. Anladık ki Amerika, Libya’nın sattığı petrolden doğan alacaklarına ister Avrupa’da olsun ister var. Amerika diyor ki o paraları şu bankaya benim adıma yatır. İşte ambargosu bu şekilde işliyor. Bunu Libya’da öğrendiğim zaman savaşın ne demek olduğunu ve ne sonuçlar doğurabileceğini biraz anladım. Bunun 15 ve 16. yüzyıl korsanlarının yaptığı soygunlardan ne farkı var? Hiç. Emperyalizmin kazanma yöntemlerinin her noktada analizi yapılsa resmen herkesin hakkını gasbettiğini görürüz. Bu arada Amerika bizim ambargoya dahil olmamızı zorlamaya başlamış. Zaten Amerika ve İsrail’e bağlılığı ile gurur duyduğumuz mevcut hükümet buna balıklama dalacaktır. Adı ne kadar kibarlaştırılırsa kibarlaştırılsın, ambargo korsanlığın küreselleştirilmişidir; korsanlara yardım ve yataklık yapmak da birilerinin misyonu olmuştur!’’ Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Tercihli Savaş Ünlü: ‘‘Camiye protokol için ayrı bir yol yapanlar, cennet için de tercihli yol yapsınlar bari!’’ Bugün gibi İŞ Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan TBMM Gizli Celse Zabıtları kitabından Mustafa Kemal Paşa’nın 6 Mart 1922’de yaptığı bir konuşmayı göndermiş Şeyma Çelik Arsel: ‘‘Hepiniz bilirsiniz ki, Avrupa’nın en önemli devletleri, Türkiye’nin zararıyla, Türkiye’nin gerilemesiyle ortaya çıkmışlardır. Bugün bütün dünyayı etkileyen, milletimizin hayatını ve ülkemizi tehdit altında bulunduran, en güçlü gelişmeler, Türkiye’nin zararıyla gerçekleşmiştir. Eğer güçlü bir Türkiye varlığını sürdürseydi, denebilir ki İngiltere’nin bugünkü siyaseti var olmayacaktı.’’ ‘‘Bir şeyin zararıyla, bir şeyin yok olmasıyla yükselen şeyler, elbette, o şeylerden zarar görmüş olanı alçaltır. Avrupa’nın bütün ilerlemesine, yükselmesine ve uygarlaşmasına karşılık, Türkiye gerilemiş, düştükçe düşmüştür. Türkiye’yi yok etmeye girişenler, Türkiye’nin ortadan kaldırılmasında çıkar ve hayat görenler, zararlı olmaktan çıkmışlar, aralarında çıkarları paylaşarak birleşmiş ve ittifak etmişlerdir. Ve bunun sonucu olarak, birçok zekâlar, duygular, fikirler, Türkiye’nin yok edilmesi noktasında yoğunlaştırılmıştır. Ve bu yoğunlaşma, yüzyıllar Kadro Suat Özbilgi: ‘‘Diyanet İşleri Başkanı, camilerdeki kadroların boş olmasından yakınıyor. İmamlar, Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderilince camiler boşalır tabii!’’ Şehitler Ömer Karabey: ‘‘AKP’nin yaptıklarına ve yapacaklarına başkalarının hayalleri bile yetişemezmiş. Doğru; 2002’de 6 güvenlik görevlisi şehit vermiştik, 2006’da şimdilik 91 şehit verdik.’’ Gevrek Hasan Birgölge: ‘‘Bugünlerde dillerde dolaşan türkü: Söğüt de dalı gevrek olur, basmaya gelmez.’’ Diyet ve yaşam biçimi Soya Proteinleri. Önceki çalışmalar soya proteinlerinin LDL kolesterolü düşürdüğünü, diğer KDH risklerini azalttığını öne sürmüşse de, son beş yıl içinde yapılan çalışmalar bu bilgiyi doğrulamış değil. Hayvansal protein ya da süt ürünleri kaynaklı protein yerine aşırı miktarda soya proteini alınırsa, bunun kolesterolü yüksek kişilerde LDL kolesterolü düşürmekte yaralı olabileceği, ancak HDL kolesterol, trigliserit ve lipoprotein (a) (bunun yüksekliği de damar sertliği ve inme riskini artıran bir etkendir) düzeyini etkilemediği belirtilmektedir. Gene de, en azından, diyette hayvansal ürünler veya süt ürünleri nispeten azalacağından, bunların yerine soya proteinince zengin yiyeceklerin kullanılması daha az doymuş yağ ve kolesterol alınması anlamına geliyor Folik Asit ve Diğer B Vitaminleri. Şu an için folik asit ve diğer B grubu vitaminlerin KDH riskini azalttığını kanıtlayan bilgi yetersiz. Folik asit, B6 ve B12 vitaminlerinin kan homosistein düzeyini (homosistein infarktüs ve inme sıklığını artıran bir bileşik) düşürdüğü, ancak bu vitaminlerle tedavinin beklenen sonuçları vermediği belirtiliyor. Fitokimyasallar (bitkisel kimyasallar). Flavonoitler ve kükürt içeren bileşikler meyve ve sebzelerde bulunan ve damar sertliği riskini azalttığı düşünülen bir grup madde. Ancak henüz bu grupta yer alan maddeler ve etkileri tam anlamıyla anlaşılabilmiş değil. 10. Özel Gruplara Yönelik Öneriler İki yaş üstündeki çocuklar. Çocuklarda ve gençlerde aşırı kilo ve şişmanlık sıklığı gittikçe artıyor. Bu grupta şişmanlık, ileriki yaşlarda KDH habercisi. Bu nedenle erken önlem almak gerekli. Ancak, bu grupta diyete sınırlamalar koymak zor. Çünkü normal büyüme ve gelişme sınırlamadan olumsuz yönde etkilenmemeli. Yaşlılar. Damar sertliği erken yaşlardan başlayan ama kendini ileri yaşlarda gösteren bir hastalık. Diyet ve yaşam biçimi alışkanlıkları KDH riskini azaltabiliyor. Bu nedenle yaşlılıkta da bu alışkanlıkları daha sıkı bir şekilde sürdürmek gerekli. Metabolik sendromlular. Metabolik sendrom, insülin direnci ile ilgili ve genellikle aşırı kilolu veya şişman kişilerde görülen bir bozukluklar bütünü. En belirgin özellikleri ise karın bölgesi şişmanlığı, kan yağlarında olumsuz değişiklikler (yüksek trigliserit ve düşük HDL kolesterol düzeyi), yüksek tansiyon, insülin direnci, kanda pıhtılaşma eğiliminin ve vücutta iltihabi olaylara eğilimin artması. Metabolik sendromlularda başlıca hedef diyet ve yaşam biçimi değişiklikleriyle KDH riskini azaltmak. Metabolik sendrom gelişimini önlemek için de fiziksel aktivite göstermek ve şişmanlamamak gerekli. Böylece şeker hastalığı ve KDH riski de azaltılıyor. Eğer trigliserit düzeyi yüksek ve HDL kolesterol düzeyi düşükse, yağ içeriği çok düşük diyetten kaçınmak doğru bulunuyor. Bunun yerine orta düzeyde yağ içeren bir diyetle kalori kısıtlamasına gitmek ve fiziksel aktiviteyi artırmak daha yararlı. Kronik böbrek hastaları. Bu hastalarda KDH riski daha yüksek. Bunun nedeni kısmen uygulanan diyetten kaynaklanıyor. Şeker hastalığı, kanda trigliserit yüksekliği, yüksek tansiyon sık görülüyor. Dolayısıyla genel öneriler bu hastalar için de gerekli. Özellikle tuz kısıtlaması çok önemli. Kan yağlarındaki bozukluklar düzeltilmeli. Et yerine süt ürünleri ve sebze alınması, böbreklerdeki bozulmayı da yavaşlatıyor. Kronik böbrek hastalığının ileri aşamalarında ise protein, fosfor ve potasyum kısıtlamasına gitmek gerekiyor. 11. Teknoloji ve Çevresel Etkenler. Teknolojik yenilikler de KDH riskini artırıyor. Örneğin otomobil kulanımı fiziksel aktiviteyi düşüren bir etken. Güvenli kaldırımların, estetik sokakların olmaması ve iyi aydınlatılmaması da yürüyüş yapmak için caydırıcı. Televizyon seyretmek, bilgisayar başında oturmak, video oyunları oynamak, hep fiziksel aktiviteyi azaltan unsurlar. Bu gelişmeler, yanına sağlıksız beslenme kültürü de gelince, şişmanlığı bir salgın haline getiriyor. Kaynak: Lichtenstein AH vd. Diet and lifestyle recommendations revision 2006: A scientific statement from the American Heart Association Nutrition Commitee. Circulation 2006; 114: 8296. Halk şarkıları ...Konservatuvar heyetinin bu kısa seyahati göstermiştir ki, milli musikimiz, Garblıların ve onlardan işiterek bazı bilmezlerimizin iddia ettiği gibi yalnız harp ve sevdaya dair değildir... Darülelhan heyeti, her yerde tasavvurunun fevkinde (ötesinde) kıymetli musiki eserlerine tesadüf etmiştir. Plaklarda tesbit edilen bu halk şarkıları notaya geçirilecek, müteakıben memleketin halk şarkısı ayrı ayrı birer mecmua halinde neşredilecektir. Esasen heyetin maksadı da, memleketin bestekârlarına membaı (kaynağı) milletin ruhu olan bir mesai zeminini hazırlamaktır. Milli heyecanı ifade edebilecek bir eser meydana çıkarabilmek için, sanatkârın hangi teknikle ister Garb musikisi, ister alaturkaçalışırsa çalışsın halktan ilham alması lazımdır. Konservatuvar heyeti, her yerde kendisinden bahsedilen, fakat nerede olduğu bilinmeyen Karacaoğlan’ı da aramış, onun uzun senelerden beri dillerden düşmeyen nağmelerini tesbit etmiştir. Bir Maraşlı halk şairinin; “Sazlar düzen tutmaz Teller perişan” diye bahtından şikâyet eden kıymetli bir parçası da plağa alınmıştır. Konservatuvar müdürü Yusuf Urfa’dan Harran Çölü’nü geçerek Akçakale’ye, oradan da trenle Halep’e gittik. Halep’te Fransız idaresinde olduğu için bittabi çalışamadık, ancak trende halkın ağzından bazı şarkılar tesbit ettik. Tekrar trenle Adana’ya döndük. Adana’dan tekrar Yenice’ye hareket ettik ve Ulukışla’ya uğrayarak Niğde’ye vasıl olduk. Niğde’de tasavvurumuzun fevkinde kıymetli musiki eserlerine tesadüf ettik. Burada da bazı köylere uğradık ve halk ile temas eyledik. Burada 50 parça eser kazandık. Bunlar arasında en mühim iki parça vardır. Bunlar bir opera livresi olacak mahiyette kıymetli şeylerdir. Konservatuvar müdürü bu izahatı verdikten sonra, aldıkları plaklardan bir ikisini dinletti: Ana yurdumuzun bu köşesinde, sarp yamaçlar üstünde yaşayan ihtiyar bir köylü, müessir ve titrek sesiyle, Abdülhamit’in uzak yerlere sürdüğü babasının geri gelmesini istiyordu. Âşık bir çoban, şehirlinin kaçırdığı sevgilisi için ağlıyor, Urfalı bir kardaşımız, Fransızlarla boğuşurken aldığı yaranın cesaretini nasıl arttırdığını coşkun bir nağme ile bağırıyordu. 22 Eylül 1926 Çarşamba Karacaoğlan’ın heykeli... Ziya Bey, bize bu malumatı verdikten sonra seyahati şöylece telhis etti (özetledi); Adana’ya gittik. Orada iki gün kadar çalıştık. Keller İstasyonu’ndan Ayıntab’a (Gaziantep) gittik. Ayıntab’da bir hafta kaldık ve 20 parça eser tesbit ettik. Oradan Urfa’ya gittik. Urfa’da 13 gün kadar kaldık. 55 eseri plağa geçirdik ve bu havalide nazarı dikkatimizi celbeden en müessir (etkili) ve kıymetli parçalar, Fransızlarla mücadele esnasında halkın ruhundan kopan heyecanlı eserlerdi.