05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EYLÜL CUMA spor NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN FERRARİ’NİN BREZİLYALI PİLOTU İSTANBUL PARK’TAKİ YARIŞTA MUTLU SONA ULAŞTI C 19 Zafer Felipe Massa’nın CAN İŞBAKAN Hakemler Futbol Oynuyor N efesler tutuldu ve bütün gözler İstanbul Park üzerindeki ‘hız makinelerine’ çevrildi. Her türden duyguya yer vardı pistte. Heyecan, adrenalin ve korku... Damalı bayrak sallandığında Ferrari’nin İstanbul zaferi resmileşirken İtalyan ekibin teknik masası sevinçten şapkalarını havaya fırlatıyordu. Sezonun 14. yarışı olan Petrol Ofisi Türkiye Grand Prix’sini, Ferrari’nin Brezilyalı pilotu Felipe Massa 1.28.51.082’lik tur zamanıyla kazandı. İstanbul Park Pisti’nde 58 tur üzerinden yapılan yarışa en ön cepten başlayan Massa, kariyerinde ‘ilk kez’ birincilik kürsüsüne çıktı. Pilotlar klasmanında ilk sırada yer alan Renault’nun İspanyol pilotu Fernando Alonso (1.28.56.657) ikinciliği, Ferrari’nin Alman pilotu Michael Schumacher (1. 28.56.738) üçüncülüğü elde etti. İtalyan ekibinin ‘yarım dublesi’ Renault’nun planlarını alt üst ederken, iki takım arasındaki puan farkıysa ikiye indi. Ferrari teknik ekibinin pit stop stratejisinde yaptığı hatalar Schumacher’i ikinci sıradaki yerinden ederken Alonso bu fırsatı değerlendirdi. Bir pit stopta İtalyan takımının iki pilotunun birden garaja yönelmesi ‘efsane’ye yakışmayan bir hataydı. BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ TALAT’TAN KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat; birinci olan Felipe Massa’ya, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu; ikinci olan Alonso’ya, İTO Başkanı Murat Yalçıntaş da üçüncü Michael Schumacher’e ödüllerini ver di. İstanbul Park’taki müthiş heyecana ilk iki cepten başlayan Ferrari’den Brezilyalı Massa ve Alman pilot Michael Schumacher, son şampiyon Renault’nun İspanyol sürücüsü Alonso’yla birincilik için kapıştı. Ancak daha ilk turda Renault’dan İtalyan Fisichella, aracının ön kanadı kırıldığı için pite girdi. McLaren Mercedes’in Fin pilotu Kimi Raikkonen ise ikinci turun dördüncü virajını geçerken sol arka lastiği patlayınca yarışa erken veda etti. NEFESLER TUTULDU... 9. tur Massa’nın liderliğiyle geçilirken, Schumi 11. turda en iyi tur zamanını (1.29.177) yaptı. 12. turda ise Massa ve M.Schumacher arasındaki fark 2.2 saniyeye düşerken, Super Aguri’den Liuzzi, birinci virajın dışında spin atarak yarış dışı kaldı. 14. turda Massa, Alonso ve M.Schumacher aynı anda pit stop yaptı. Alonso, pit alanından Alman pilottan önce çıkarak ikinci sıraya yükseldi. 20. tur sonunda da Massa; Alonso’nun 2.8, M.Schumacher’in de 5.4 saniye önünde liderliğini sürdürdü. 23. turda Süper Aguri pilotu Yamamoto da birinci virajın çıkışında yarışı terk etti. Williams’tan Rosberg ise 25. turda aracında sorun yaşayınca pit alanına girdi ve yarışa devam edemedi. 7 dünya şampiyonluğu bulunan Schumi, 28. turda ‘ölüm virajı’ olarak isimlendirilen sekizinci virajda pist dışına çıkarak yaklaşık 5 saniye kaybetti. 38. turda lider Massa, en iyi tur zamanına imza attı (1.28.173). Aynı turda Honda’nın Brezilyalı sürücüsü Barrichello da Williams’tan Webber’i geçerek altıncılığa yerleşti. 39. turda Massa ve Alonso yeniden pit alanına girerken, M.Schumacher kısa süreli de olsa liderliğe yükseldi. 41. turun 8. virajda Webber pist dışına çıktı ama aracını toparlayarak yarışa devam etti. 43. turda ise M.Schumacher ikinci kez pite girerken, piste Alonso’nun arkasından çıktı. 44. turda Alman pilot, Alonso’yu sıkıştırmaya başladı ve farkı 1.1 saniyeye indirdi. 47. tura gelindiğinde ise iki pilot arasındaki zaman farkı 0.37 saniyeydi. Yarışın bitimine 5 tur kala Schumi, Alonso’yu geçme şansı yakaladı. Ancak Alman pilotun ataklarına İspanyol sürücü izin vermedi. Son turda ise nefesler tutuldu. Massa’nın liderliği sürerken M.Schumacher, Alonso’yu geçip ikinciliği kapmak için son atağını yaptı ama sonuç alamadı. İstanbul Park’ta damalı bayrağı Ferrari’den Massa birinci, Renault’dan Alonso ikinci, yine Ferrari’den M. Schumacher üçüncü, Honda’dan Button da dördüncü sıraca gördü. Bu arada GP2’de ikinci yarışı, Trident Racing’den Andreas Zuber kazanırken Petrol Ofisi FMS’den Türk pilot Jason Tahincioğlu ise (38.39.889) 17.‘liği elde etti. Tahincioğlu’nun takım arkadaşı Giorgio Pantano da ikinci turdaki ilk virajda kaza yapınca yarış dışı kaldı. Seat Cup’ın ikinci yarışını ise Hakan Güven kazanırken Volkswagen Polo Ladies Cup’ta ise birincilik, Marlene Dietrich’in oldu. H Massa kariyerindeki ilk şampiyonluğu İstanbul Park’ta kazandı. Brezilyalı pilot sevincini takım arkadaşı Schumacher’le paylaştı. er yolun bir başı bir de sonu vardır, önemli olan o yolu başlanıldığı gibi bitirmektir. Ancak yolun başında daima sistem karşınıza çıkar. Sistem işin anahtarıdır, o ilkeyi ve organizasyonu içerir. Bunlar olmayınca da asla ve asla başarı gelmez, yani yolun sonu çıkmaz sokaktır. Fenerbahçe nedendir bilinmez, ne sistemden hoşlanıyor ne organizasyondan. Ülkemizin en zengin kulübü olsa da, kurumsallaşmış gibi görünse de ilkesizlik içine işlemiştir. Tek adamlık kimi zaman iyidir, ama çoğu zaman yanlış kulvarlarda boşuna koşmak demektir. Fenerbahçe hedefini ‘‘Şampiyonlar Ligi’’ olarak açıklamıştı, ama gökyüzünde gezerken ayağına takılacak taşın farkında değildi. Oysa çoğu yazarlar uyardılar, Dinamo Kiev’in kolay bir takım olmadığını yazdılar, söylediler, Fenerbahçe’nin başındaki tek adamı uyandıramadılar. Fenerbahçe’nin başındaki tek adam ‘‘Gitsem mi kalsam mi’’ gelgitleri ile zaman yitirirken Kiev’deki ilk maçta daha 50’nci saniyede yenilen gol bile tek adamın aklını başına getiremedi. Sen Lugano gibi bir savunma oyuncusuna milyarları dökmüşsün, ama adamı oynatamıyorsun. Zaten oynatsan da bir futbolcunun giydiği formaya alışması için en az birkaç kez bu fırmayı terletmesi gerektiğini bile bilmiyorsun. İşte Lugano; savunmanın en güvenilir futbolcusu, Fenerbahçe Sakaryaspor’dan iki gol yiyorsa oturup düşünmek gerek. Haftanın hakemleri hiç de iyi not almadılar. Beşiktaş Konyaspor maçının hakemi Zafer Önder İpek, G.Saray Gaziantepspor maçının hakemi İsmet Arzuman, Sakaryaspor Fenerbahçe maçının hakemi Kuddusi Müftüoğlu gördüklerini ve görmediklerini değerlendirirlerken büyük hatalar yaptılar. Haftanın son maçını yöneten Müftüoğlu, yanlış kararlarla belki de Fenerbahçe’nin büyük hezimetini önledi, belki de Fenerbahçe’nin puan kaybına neden oldu, onu bilemem, ama en az 4 büyük hata yaparak skoru etkilediğini söyleyebilirim. Fenerbahçe’nin yediği ofsayt gol, attığı ama sayılmayan golü ve Sakaryaspor’un lehine verilmeyen iki penaltısı, Müftüoğlu’nun İddaacılara attığı kazıktır. Fenerbahçe’nin yenilgisine kılıf hazırlamak gibi düşüncemiz asla olamaz. Sakaryaspor Fenerbahçe’den çok daha iyi futbol oynayarak galibiyeti hak eden bir futbol ortaya koydu. Hatta farklı bir galibiyeti de hak etti. Canını dişine taktı ve döktüğü terin karşılığını aldı. Ama sorun, alın terinin karşılığının alınması. Ne yazık ki çalınan emekleri her hafta yazmak zorunda kalıyoruz. FIA’dan kupa soruşturması Spor Servisi Uluslararası Otomobil Sporları Federasyonu’nun (FIA), hafta sonu İstanbul’da yapılan Formula 1 Grand Prix’sini kazanan Ferrari takımının Brezilyalı pilotu Felipe Massa’ya podyumda kupasını KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın vermesi nedeniyle inceleme başlattığı bildirildi. Formula 1’in idari organı FIA’nın bir sözcüsü yaptığı açıklamada, ‘‘FIA’nın Türkiye Grand Prix’sinde kupa verilişiyle ilgili inceleme başlattığını ve kurumun yarışmanın siyasi tarafsızlığının tehlikeye atılmış olabileceğinden endişe duyduğunu’’ ifade etti. Sözcü, bu soruşturmanın nasıl sonuçlanabileceğiyle ilgili yorumda bulunmadı. FIA’dan yapılan açıklamada da, ‘‘FIA’nın siyasi tarafsızlığının esas olduğu’’ bildirildi. ‘‘Bu tarafsızlığın tehlikeye atılmasının ya da ihlal edilmesinin kabul edilemez’’ olduğu belirtilen açıklamada, soruşturmanın sonuçlarının Dünya Motor Spor Konseyi’ne sunulacağı bildirildi. Podyum ihlallerini çok ciddiye alan FIA’nın dün açıkladığı 2007 Formula 1 dünya şampiyonasının 17. Grand Prix’sinin takviminde Türkiye de yer alıyor. FIA, 1997’de Avrupa Grand Prix’sine ev sahipliği yapan İspanya’nın güneyindeki Jerez pistini, yerel belediye başkanının ödül törenini bozmasından sonra gelecekteki yarışmalardan çıkarmıştı. FIA 2002’de de, Formula 1 şampiyonu Schumacher, takım arkadaşı Barrichello ve Ferrari takımını, Avusturya Grand Prix’sinde podyumda yer değiştirmelerinden dolayı 1 milyon dolar para cezasına çarptırmıştı. KTC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Hasan Erçakıca, ‘‘Kıbrıs Rum Kesimi, Kıbrıslı Türkleri dünyadan soyutlamak, nefessiz bırakmak veya teslim olmaya zorlamak için bütün olanaklarıyla saldırı halindedir’’ dedi. Hem Türkiye hem KKTC kazandı ARİF KIZILYALIN 80 bin biletli seyirci, 500’ü aşkın gazeteci, 11 takım, 22 pilot ve 203 ülkede soluklar tutularak izlenen 58 turluk büyük heyecan. Evet, Formula 1 Dünya Şampiyonası’nın 14. ayağı Petrol Ofisi Türkiye Grand Prix’si, acı tatlı anılarıyla geride kaldı. İstanbul’a, ‘iddialı’ gelen Ferrari’nin 2. pilotu Felipe Massa, kariyerindeki ilk zaferine ulaşırken; Renault, kılpayı da olsa hem markalar hem de sürücüler sıralamasındaki üstünlüğünü korumasını bildi. Ancak bu yarışın tanıtım açısından Türkiye ile birlikte başka bir kazananı daha vardı. Türkiye Odalar ve Barolar birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun çabalarıyla kürsüye çıkan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı M. Ali Talat, Massa’ya verdiği kupayla ‘yavru vatan’ın bir anlamda Formula 1’ce; yani otomobil dünyasınca tanınmasını sağlıyordu. Belki çoğu seyircinin yarış heyecanıyla dikkatinden kaçan bu ayrıntı gerçekten önemli bir diplomasi zaferiydi. Çünkü Hisarcıklıoğlu bu işi bir haftadır planlamış, F 1 patronu Britanyalı Bernie Eccleston’e saatlerce ricada bulunmuştu. Tören sonrası Talat’ın Massa’ya verdiği kupayı kürsüde gözyaşları ile izleyen TOBB Başkanı, “KKTC böylesine önemli bir organizasyonda temsil edilmemişti. Talat’ın ilk kez resmi devlet başkanı sıfatıyla ödül vermesi bu açıdan çok önemli’ demekten de geri kalmıyordu. Formula 1 Dünya Şampiyonası’nın 14.ayağı, belki geçen yılki açılış yarışı kadar ilgi görmemişti ama 3 günde tribünlere gelen toplam 130 bin biletli seyirci ile finalleri izleyen 80 bin otomobil tutkunu, 35 dereceyi aşan sıcaklıkta büyük mücadeleye tanıklık etmenin gururunu yaşadı. Trafik çilesi geçen yıla göre ‘hafiflese’ de sabah saatlerinde Akfırat girişinde yer yer tıkanıklıklar yaşandı. 35 bin aracın aynı anda otoparklara giriş yaptığı, ayrıca özel helikopter şirketlerinin Padok alanının yanındaki piste 250 iniş gerçekleştirdiği öğrenildi. İstanbul Park Pisti’ne sabahın ilk saatlerinden itibaren gelenler değişik etkinlikleri izleyip 15.00’teki büyük yarışı beklerken, 14’ü yabancı 52 F1 mankeninin şovları (Grid kızları) tribünler tarafınden dakikalarca alkışlandı. Yarışı izleyenlerden Koç Holding’in eski yöneticisi İnan Kıraç, Ferrari servis alanında sevenleriyle sohbet ederken, Anadolu Holding’in yönetim kurulu başkanı Tuncay Özilhan da Fosters’in konuğuydu. Bir ara Kıraç, ‘‘Ferrari’yi niçin tutuyorsunuz’’ sorusuna, ‘‘Hem Tofaş FIAT hem de SarıKırmızı renkleri dolayısıyla’’ yanıtını verdi. Benim için ağlama Türkiye Ü lkemiz futbolunda artık sadece üç büyük yok... Başka büyükler de var hem de Anadolu’da. Zor şartlarda gelişen. Zaman zaman yineliyorum. Artık İstanbul’un büyük dediğimiz takımlarının, Anadolu takımlarıyla pek de farkları yok... Fark, sadece bizim değer yargılarımızda, artık bütün maçlar üç ihtimalli. İstanbul dukalıkları sarsılıyor. Ne var ki Anadolu takımlarını bir averaj takımı olarak düşünen kafalar da var. Bu hafta oynanan maçlar, hepimize ders olmalı. Beşiktaş zorla Konya’yı 31 yenerken Galatasaray, Antep’le 22 berabere kaldı. Bizim Fenerbahçemiz de Süper Lig’e geçen Sakaryaspor’a 21 yenildi. Hatta yenilmedi, ezildi... Bu takımlar ne kadar iyi oynarlarsa oynasınlar, gelebilecekleri nokta belli, daha yukarı çıkamazlar. Şampiyon olmaları hayallerin ötesinde de bir şey... Bu doğruya yakın, doğru. Ne yapsınlar ki... Arkalarında onlara destek olabilecek ne siyasi, ne ekonomik güçler, ne medya var. İngiltere’de ve diğer liglerde ikinci ligden birinci lige geçip şam GÖRÜŞ HALİT DERİNGÖR Başka Büyükler de Var likle birlikte, Türkiye Ligi’ni kurdu. O günden bugüne, Anadolu kulüpleri her açıdan büyük gelişmeler gösterdiler. Büyük oyuncular yetiştirmeye başladılar. Yörelerine spor tesisileri yapıldı. Hem de çoğu bugün UEFA kriterlerine uygun. Evrensel maçlar yapılabilir. Futbolun Anadolu’da böylelikle iyiden iyiye geliştiğini apaçık görüyoruz. Fakat nedense bir türlü kabul etmek istemiyoruz. Benim kafamın almadığı hususlar var. Büyük takımlar Anadolu takımlarına yenildiklerinde adeta dünyaları kararıyor. Kulüpleri için de kaos başlıyor. Önce antrenör atıp sonra da Avrupa’dan yabancı futbolcu getirmeye kalkıyorlar! Oysa, Anadolu takımlarının da kendi ta piyon olan ve hatta Avrupa liglerinde son noktaya gelebilen takımlar var. Bu, doğru. Ama o ülkelerde, demokrasi ve eşitlik var. Kimse yollarına taş koymaz! Politika ile futbolun alakası ise hiç olmaz. Tam anlamı ile sporun bir ‘‘yürüyen, koşan ahlak‘‘ olduğu felsefesi egemendir oralarda. 1960 öncesi Anadolu’da futbolun ‘F’ si yoktu. İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehir takımları aralarında, deplasmanlı ve ismi ‘‘ulusal küme’’ olan maçlar oynanırdı. Bunların dışında Anadolu’nun küçük takımları ile İstanbul’un büyük takımları maç yapsa, atılan gollere çetele tutulurdu. Tanrı rahmet eylesin, o günlerin Futbol Federasyonu başkanı profesyonel kımlarından aşağı olmadığını bir düşünseler böyle paniğe kapılmazlar. Bizim Fenerbahçe’nin durumu çok ilginç. Dünya takımı olmak için trilyonlar sarf ediyorlar. Nedense hedefe gidemiyorlar. Çünkü, yöneticiler kendi bildikleri atın dizginini çekemiyorlar. En ufak başarısızlıkta dışarıdakilerin dolduruşlarıyla antrenör ve futbolcularını değiştirmeye çalışıyorlar. Bu nedenle de homojen bir takım kuramıyorlar. Daum değişti, yerine Zico getirildi. Teknik açıdan ikisinin arasında ne fark var? Bunu bana anlatabilecek biri var mı? Savunmaya Lugano isminde bir yabancı alındı. Televizyon spikeri maç başında ‘‘Fener’in defansı sağlamlaştı’’ diyor. Laf ola padişahım. Bu nasıl sağlamlık ki Sakarya’dan 2 gol yiyip mağlup oluyorlar. Önder Turacı ile Lugano arasında ne fark var söyleyebilir misiniz? Fenerbahçe yönetimleri Sakarya’nın Arjantinli Cappura ve Cangele’ye baksınlar bir de astronomik rakamlar ödeyerek aldıkları Lugano’ya... Şapkayı önlerine koyup uzun uzadıya da düşünsünler.. SAITAMA Bu kez olmadı... Japonya’da düzenlenen 15. Dünya Basketbol Şampiyonası’nda ülkemizi başarıyla temsil eden 12 Dev Adam çeyrek finalde Arjantin’e direnemeyince 8358 yenildi. Ulusal takım bu sonuçla 5 ve 8’incilik arasındaki klasman maçları ile mücadelesini sürdürecek. Litvanya ile karşılaşacak olan Ay Yıldızlılar, kazanması durumunda 56’ncılık maçına çıkacak. Mücadeleye tutuk başlayan ulusal takım Nocioni ve Scola’nın da skora katkısı ile 2’nci dakikayı 50 geride kapadı. İlk sayısını Cenk Akyol’un üçlüğü ile bulan Ay Yıldızlılarda savunmadaki sorunlar giderilemeyince bir ara skor 113’e kadar geldi. Bu dakikalarda Kaya ve Cenk’in skorer oyunuyla maçı dengeledik. Ancak hızlı hücumlar ile sayılar bulan Arjantin çeyreği 2516 önde kapadı. İkinci periyotta ‘Tangocular’ , Herrmann ve Delfino’nun art arda bulduğu sayılar ile farkı açtı ve skoru 3521’e getirdi. Sayı üretmekte zorlanan ulusallar yavaş yavaş maçtan da kopmaya başladı. Arjantin ikinci dilimi de 4323 geride kapadı. İkinci yarıya Scola’nın sayıları ile başlayan Arjantin, Nocioni’nin de skora katkısı ile skoru 4723’e getirdi. İkinci yarıdaki ilk sayılarını Engin Atsür’ün üçlüğü ile bulan Devler, farkı 21 sayıya (4726) indirse de, rakibimiz bu bölümü de 7540 üstün bitirdi. Son periyodun ilk iki dakikasında her iki takım da hücumları değerlendiremedi. Bu bölümde ilk sayımızı Kaya Peker atarken, oyundan kopan ulusal takım karşılaşmayı da 8358 kaybetti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle