29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AĞUSTOS CUMA ekonomi PARİS’TEN UZAKDOĞU TEHLİKESİNİ YILLAR ÖNCEDEN ÖNGÖREN BURÇ CEMİLOĞLU Çin stratejisiyle dev oldu 1985’te İmteks’le iş hayatına giren Burç Cemiloğlu, yıllar önceden Uzakdoğu tehlikesini öngörünce Çin’de fason üretim yaptıran ilk Türk şirketi oldu. Tekstilde bugün pek çok şirketin yakındığı ve dayanamadığı amansız rekabeti yıllar önceden öngören Cemiloğlu’nun buna önlem olarak perakendeye girmesi ise atölyeden holdinge uzanan başarı öyküsünün dönüm noktası. Unitim Holding, bugün 2500 kişiye istihdam sağlıyor, uluslararası markalara üretim yapıyor ve perakende alanında söz sahibi bir şirket. FATMA KOŞAR EDINBURGH Öyküsü İmteks’le başlayan ve bugün Unitim Holding’e uzanan Burç Cemiloğlu, son olarak Türkiye’ye Harvey Nichols’ı getiriyor. İskoçya’nın Edinburgh kentinde yapılan basın toplantısının ardından Cumhuriyet’in sorularını yanıtlayan Cemiloğlu’nun öyküsü, tekstil ve perakendede amansız rekabete karşı, doğru kararlarla kazanılmış bir zaferin öyküsü aynı zamanda. Unitim Holding Yönetim Kurulu Başkanı Cemiloğlu, 1984 yılında Çin’de fason üretim yaptırdığını hatırlatarak Çin’i çok uzun yıllar önce keşfettiğini söyledi. Kotalar kalktıktan sonra Çin başta olmak üzere Uzakdoğu ile rekabetin mümkün olmayacağını öngördüklerini kaydeden Cemiloğlu, ‘‘Çin’e sürat, kalite ve esnek hizmetle kafa tutulabilr. Biz alanımıza en yakın olan perakendeciliğe odaklanmaya karar verdik. 5 yıllık planda ciro içeriside üretimin payı yüzde 25 olacak. Üretimi azaltmayacağız. Perakendede hızlı büyüyeceğiz. Üretimi verimli hale getirmek için son bir yılda 16 ayrı proje ürettik. Böylece milyonlarca dolar tasarruf ettik’’ diye konuştu. 1998’de perakende sektörüne Tommy Hilfiger markasının Türkiye distribütörlüğünü alarak başladıklarını söyleyen Cemiloğlu, sırasıyla Camper, Gas gibi lüks markaları Türkiye’ye getirdiklerini aktardı. Cemiloğlu, son olarak dünyaca ünlü perakende mağazası Harvey Nichols’u İstanbul Kanyon’da açarak perakende sektöründe hareketlilik sağlamak istediklerini ifade etti. 5 YILDA 200 MAĞAZA Unitim Holding Yönetim kurulu Başkanı Burç Cemiloğlu şu anda 8 markanın Türkiye temsilcisi olduklarını belirterek şunları söyledi: ‘‘Türkiye genelinde şu anda 64 mağazamız var. 26 Tommy Hilfiger mağazası var ve bu yıl sonuna kadar 27, 5 yıl sonra da 35 olacak. Altı olan Camper mağazalarına bu yıl 3 tane daha ekleyeceğiz ve 5 yıl içinde 20’ye ulaşacağız. 5 olan GAS 5 yılda 18 olacak. Bally’den 5 yılda 5 tane açacağız. Thomas Pink’in ilki ağustosta Kanyon’da açılıyor ve 5 yılda 6 mağazaya çıkacağız. GStar’ın ilkini de ağustosta açacağız. Bundaki hedefimiz de 5 yılda 20 mağaza. Accessorize şu anda 26 tane. Yıl sonuna kadar 30, 5 yılda da 80 mağaza olur. Harvey Nichols için Türkiye’de 5 mağaza yeterli olur. 5 yılda Türkiye’de mağaza sayımız 190200’ü bulur.’’ Türkiye’de başarılı pozisyonlara getirdikleri bazı markaların çevre ülkelerdeki faaliyetlerini de üstlendiklerini kaydeden Cemiloğlu şöyle konuştu: ‘‘Tommy Hilfiger’la yaptığımız 5 yıllık planı biz Türkiye’de 2 yılda gerçekleştirdik. Sonra onlardan Rusya ve Ukrayna’yı istedik. Rusya’da ve Ukrayna’da yeni Tommy Hilfiger mağazaları açacağız. Azerbaycan, Kazakistan ve Gürcistan’a da birer tane daha.” Çadırkondulu Paris C 9 UĞUR HÜKÜM adırım oldu olalı insanlık onuruma yeniden kavuş‘‘Ç tum. Başkalarının göremediği bir küçük köşem var benim de. Bu sayede soğuk veya yağmurdan ziyade aşağılayan bakışlardan korunuyorum...’’ İgloo Kutup modeli taklidi çadırının önünde arkadaşlarıyla oturan İvan, 50 yaşlarında ya var ya yok. Fransızcayı kuvvetli bir Rus aksanıyla, ağır ağır ancak oldukça doğru konuşuyor. Paris sokaklarını dolduran yüzlerce ‘‘Sans Domicile Fixe / SDF’’, yani yersiz yurtsuz, evsiz barksızdan biri. Kamu televizyon kanalının bölgesel kamerasına alttan alta bakan, kir ve yağdan rengi belirsizleşmiş uzun ve dağınık saçlarının saklayamadığı çakır gözleri parlıyor. Tütünden bozlaşmış bir turuncuya çalan bıyık ve sakallarının arasından biraz da utançla fısıldadığı sözcükler sadece Sovyet rejiminin yıkıcı etkilerinin Paris sokaklarına kadar savurduğu insanların ‘‘haleti ruhiye’’sini yansıtmıyor. Buzdağının gözükmeyen dibi haddinden büyük. Basında yazılanlar doğruysa Paris ve çevresinde 2 bini il merkezinde olmak üzere yaklaşık 5000 SDF var. 2001 sonu itibariyle Ulusal İstatistik Enstitüsü INSEE’nin rakamlarına göre Fransa’da başını sokacak evi olmayan 86 bin 500, Peder Pierre Vakfı’na (Fransa’nın en saygıdeğer acil sosyal yardım örgütü) bakılırsa, şaibeli ve asgari oturma koşullarına uymayan mekanlarda 200 bini aşkın kişi yaşıyor. Yaşıyor, yaşıyor da nasıl yaşıyor ? ??? İnsani yardım ve insan hakları kuruluşlarının çağrılarına yıllardır kulak tıkayan yetkililer veya zevahiri kurtaracak yüzeysel önlemler görmekten bıkan bazı örgütler, geçtiğimiz kış yeni tipte eylemlere giriştiler. ‘‘Medecins du Monde / MDM’’ (Dünyanın Hekimleri) derneği 23 Aralık’tan itibaren metro mazgallarının üstünde, köprü ve otoyol altlarında, metruk veya terk edilmiş bina, atölye, fabrika köşeleri, vb yerlerde barınanlara deneme mahiyetinde İgloo tipi çadırlar dağıtmaya başladı. Amaç, hasır veya karton üstünde uyuyabilmek için gözlerden ırak kuytulara sığınan SDF’lere hem hayatta kalabilmeleri için asgari koşulları sağlamak, hem de belki daha önemlisi, onları ‘‘görünür’’ kılmaktı. Girişimcilerin dağıttığı 400 çadıra, Paris Belediyesi Dışlanmayla Mücadele Bürosu sorumlularına göre bir 100 tane de dışardan eklenince, 500 kadar rengarenk bireysel çadır Paris’in alışılagelmiş ‘‘manzarasını’’ etkilemeye başladı. Her geçen gün, kimilerine göre ‘‘çiçek tomurcukları’’, kimilerine göre de ‘‘irinli urlar’’ misali, kent panoramasında yeni ‘‘izinsiz kamping’’ler oluşmağa başladı. Kışın pek göze batmayan görüntüler, burunları düşürmeyen kokular, kulakları rencide etmeyen gürültüler, olağan sosyal yaşamı aksatmayan olaylar su yü HÜKÜMET YARGI KARARI OLMADAN BİRLİĞİ ‘SUÇLU’ İLAN ETTİ FİSKOBİRLİK’e abluka FIRAT KOZOK ANKARA Hükümet, binlerce fındık üreticisinin alanlara çıkmasından sorumlu tuttuğu FİSKOBİRLİK’i ‘‘abluka altına aldı.’’ Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından birlik yöneticileri hakkında hazırlanan raporun, önümüzdeki günlerde yar Hatalı politikaları nedeniyle fındık üreticilerini meydanlara çıkaran AKP hükümeti, Ordu’daki 80 bin kişilik mitingin ardından FİSKOBİRLİK yöneticilerini hedef aldı. Yargı kararı olmayan konularda temkinli konuşmasıyla tanınan Adalet Bakanı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, konu FİSKOBİRLİK olunca tavrını değiştirdi. Birlik Başkanı Erdem, “Bizi yok etmek için her şeyi yapacaklar” dedi. gıya taşınması bekleniyor. Bugüne kadar, benzer konularda yargı kararının beklenmesi gerektiği düşüncesiyle yorum yapmayan hükümet sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek ise bu kez birliği yargı kararı olmadan ‘‘suçlu’’ ilan etti. FİSKOBİRLİK yönetimiyle uzun süredir gerginlik yaşayan AKP iktidarı, Ordu’da 80 bin kişinin katılımıyla düzenlenen fındık mitinginin ardından birlik yönetimine karşı sertleşiyor. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından birlik yönetim kurulu üyelerine yönelik hazırlanan aleyhte raporun önümüzdeki günlerde yargıya taşınması bekleniyor. Ancak, henüz yargı kararı bulunmamasına karşın hükümet de birliğe yönelik tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’in Bakanlar Kurulu’nun ardından birlik hakkında sarf ettiği sözler, hükümetin fındık konusunda FİSKOBİRLİK’i bypass etmekteki kararlılığını gösterdi. Bugüne kadar benzer konularda yargı kararı olmadan yorum yapmasının doğru olmayacağını söyleyen Cemil Çiçek’in bu kez yargıyı beklemeden birliği ‘‘suçlu’’ ilan etmesi de dikkat çekti. Çiçek, olayın birinci derecede sorumlusunun FİSKOBİRLİK yönetimi olduğunu iddia etti. SALIH ERDEM ISYAN ETTI Hükümetin hedef aldığı FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem ise yaşa nanlar karşısında isyan etti. Cumhuriyet’e konuşan Erdem, ‘‘Belli ki, bizi yok etmek için her türlü şeyi yapmaya çalışıyorlar ve yapacaklar. Bugün koskoca devlet bir küçük birliği mahvetmek için uğraşıyor. Birliği mahvetmek demek, fındık üreticisini mahvetmek demektir, Karadeniz’i mahvetmektir. Hesaplarını iyi yapsınlar’’ dedi. İLK 500 FİRA ARASINA GİRDİ Göreve geldiklerinden bu yana FİSKOBİRLİK’i güçlendirmeye çalıştıklarını anlatan Erdem, ‘‘Birlik, tarihinde ilk defa son 3 yılda bizim politikalarımız neticesinde Türkiye’nin ilk 500 firması arasına girdi’’ diye konuştu. Fındık tüccarlarının yıllardır FİSKOBİRLİK’i devre dışı bırakmaya çalıştığını anlatan Erdem, ‘‘Şimdi hükümeti de yanlarına aldılar’’ dedi. Birliğin 2001 ve 2002 yıllarında kullandığı kredileri sattığı ürünlerden karşılaması yönünde bir kararname çıkarıldığını ve satışın yüzde 80’inin Hazine’ye devredilmesinin istendiğini anlatan Erdem, kendilerinin de bu kararı uyguladıklarını söyledi. Daha sonra Hazine ve bakanlık müfettişlerinin Mayıs 2005’te bir inceleme başlattığını anlatan Erdem, ‘‘Müfettişler, bizim Hazine’ye 54 trilyon fazla para çıkarttığımızı tespit ettiler. Biz de bu parayı geri istedik. Bunun yanı sıra iade ettiğimiz 235 trilyonun da 200 trilyonunu kredi olarak kullanmak istedik, çünkü ödeme yaptığımız için böyle bir hakkımız var. Ancak bize ödeme yapılmadı. Onca borçlu birlik varken bizim ödediğimiz para yeniden borçlu birliklere verildi’’ görüşünü dile getirdi. züne çıkıverdi. Olup bitenler, MDM ve destekçisi diğer derneklerin amacının ötesinde, ‘‘kamu düzenini’’ (yok pardon, her fırsatta ‘‘düzen’’ ancak Türkiye’de bozulur), ‘‘kamu rahatını’’ bozar oldu. Olur olmadık yerlerde 5’li, 10’lu yer yer 20’li, 30 çadırlı öbek öbek, ‘‘çadırkondulu’’ semtler ortaya çıktı... ??? Her gün binlerce turisti Seine nehri üstünde gezdiren ‘‘Bateaux Mouche / Sinek Tekneler’’ görkemli ‘‘Notre Dame’’ kilisesinin önüne geldiğinde bakışlar, bu eşsiz anıt eser yerine, kilisenin inşa edildiği adanın yamaçlarına konuşlanan pislik yuvası çadırlara, suya veya duvarlara işeyen ‘‘SDF’’lere çevriliyordu... Belki kitaplarını bastıramamış eski bir şair, belki işadamlığına dönüşümünü sağlayamamış eski bir komünist İvan tek başına iyi hoş ama, gün boyu zil zurna sarhoş, bazen sayıları 30’u bulan Rus, Eyfel kulesine bakan futbol sahası gibi açık ve bakımlı bir bahçeye çadırlarıyla yığıldıklarında etraftaki Parislilerin tepkisini anlamak da çok zor değil. (Yıllardır hemen hepsi Fransız olan ‘‘SDF’’lerin arasında, Paris’te, son 45 yılda Polonyalı, Rumen, Ukraynalı özellikle de Ruslar gibi Doğu Avrupa kökenli göçmenler türedi.) Belediyede, içişleri veya sosyal işler bakanlıkları da ne yapacaklarını şaşırıp, şimdilik topu birbirilerine yollamaktan başka bir çare bulamamışa benzerler. Ama MDM bu arada, bütün insani yardım kuruluşlarının desteğini sağlayamasa da, Amerikalı yılların alternatif solcusu Ralph Nader’in, gerçeğin çirkin çıplaklığıyla gün ışığına taşınması diyebileceğimiz, ‘‘Drakula Stratejisi’’ni andırır taktiğinde kararlı. ‘‘SDF’lere günde 34 çadır dağıtmaya devam ediyoruz. Ta ki resmi makamlar bu insanlara, insana yaraşır, kalıcı yaşama olanakları sağlayıncaya kadar. ..’’ ??? Hükümet geçtiğimiz perşembe atadığı bir arabulucuyla, bir yanda SDF’leri bir kısmı boş olan geçici ağırlama mekanlarına taşınmaya, öte yanda MDM’i daha fazla ‘‘çadırkondu’’ oluşturmamaya ikna etmeye çalışıyor... İktidar karşıtı sosyalist belediye ise bir yanda seçmenleri, kent sakinleri ve turistleri memnun etmek için SDF’leri çaktırmadan görüş sahasının dışına itmeye uğraşırken, öte yanda hükümetten yıllardır kentteki SDF’leri düzenli ikamet ettirebileceği sosyal lojman kapasitesine ek 5 bin yer istediğini vurguluyor. MDM’in SDF sorumlusu ve girişimin fikir annesi Graciela Robert, eylemlerini şu sözlerle savunuyor: ‘‘Çadır kuşkusuz bir çözüm değildir. Yetersiz bir politikanın iflasının işaretidir. Paris’te tomurcuklanan o yadırgatıcı ‘çadırkondular’ çözümsüzlüğün simgesi şamandıralardır. Sergilemesi ve uyarması bizden...’’ [email protected] Boyner isim hakkını geri vermek zorunda kaldı Bünyesinde 200’den fazla marka bulunduran ve 200 yıla yakın bir süredir İngiltere’de moda dünyasının ‘vazgeçilmezleri’ arasında gösterilen Harvey Nichols’ı daha önce Türkiye’ye aralarında Boyner Holding’in de bulunduğu birkaç grubun da getirmeye çalıştığı biliniyor. Hatta 1999’da Boyner Holding, Harvey Nichols’ın Türkiye isim haklarını da tescil ettirmiş, ancak anlaşma sonuçlanamamış. Harvey Nichols’un isim haklarının hâlâ Boyner’de olduğu, markanın Unitim’le Türkiye’ye girme kararı almasıyla ortaya çıkmış. Boyner Holding gelişmelerin ardından isim hakkını centilmence geri vermiş. Harvey Nichols’ın HongKonglu üst yöneticisi (CEO) Joseph Wan, Edinburgh’da düzenlenen toplantıda, İstanbul’un yüksek nüfusuyla hızla büyüyen pazar olduğunu belirterek ‘‘Başarılı bir iş hacmi için varlıklı kesimin sadece yüzde 5’ini çekmemiz yeter’’ dedi. İstanbul Kanyon Alışveriş Merkezi’nde açılacak üç katlı mağazanın toplam büyüklüğü 8 bin metrekare olacak. Harvey Nichols İstanbul, 10. mağaza olacak ve eylülün ikinci haftasında açılacak. G eçtiğimiz haftalarda kitapçı esnafının gazetelere ilanlar vererek, meydanlara çıkarak duyurmaya çalıştıkları çığlıkları, mali piyasalardaki çözülmenin yarattığı gürültüde kaynadı. Toptan Kitap Dağıtımcıları Derneği, Kitap Kırtasiyeciler Odası, KitapKırtasiye Dernekleri, ortaklaşa verdikleri ilanda; Hükümet’in ortaöğretim ders kitaplarını da ücretsiz olarak dağıtmaya karar vermesinden sonra, 150 bin esnafın batacağını, çalışanları ile birlikte 2 milyon insanın işsizler ordusuna katılacağını duyuruyorlardı. İlanda, kitapçı esnafının ‘‘ders kitabının ücretsiz dağıtılmasına karşı olmadığı’’ açıkça belirtiliyordu. Ancak Hükümet’in ilköğretim kitaplarından sonra ortaöğretim kitaplarını da ücretsiz dağıtması bu sektörün bitmesi olarak değerlendiriliyor, sorunlarına çözüm bulunması için görüşme yolları aranıyordu. Bu çığlık aslında milyonlarca insanın ekonomik felaketinin çığlığı olmak yanında, sosyal bir felaketin de göstergesiydi. ??? Yanlış anlamaya meydan vermemek için hemen belirtmek gerek: İlk ve ortaöğretimde okul kitaplarının devlet tarafından bedelsiz dağıtılması, sosyal devlet olmanın gereği ve çok da doğru bir uygulama. Kaldı ki, bu uygulama sadece bize özgü de değil. Birçok gelişmiş ülkede, örneğin Almanya’da da ders kitapları öğrencilere bedelsiz olarak verilmek NOT DEFTERİ ZEKERİYA TEMİZEL Türkiye Okumuyor re 20002003 yılları arasında toplam 47 bin 22 kitap basılmış. Yılda basılan ortalama kitap sayısı 11 bin 755. UNESCO’nun verilerine göre ise Türkiye’de 1999 yılında basılan kitap sayısı 2 bin 920. Aynı verilerde, İngiltere’de 110 bin 965, Almanya’da 78 bin 42, ABD’de 68 bin 75, İspanya’da 59 bin 174, Fransa’da 39 bin 83, Rusya Fed.’nda 36 bin 237, İtalya’da 32 bin 365 kitap basıldığı belirtilmekte. Bir ülkede kitap okuma oranı belirlenirken sadece basılan kitap sayısı yeterli olmamakta, baskı adedine de bakılması gerekmektedir. Türkiye’de birkaç istisna bir yana bırakıldığında kitapların baskı sayısı 10002000 adet arasında değişmektedir. (Yukarıda belirtilen ülkelerde ise ortalama baskı adedi bu tutarların 1070 katına ulaşmaktadır.) Bu kitapların ortalama olarak biner adet basıldıkları ve tamamının satıldığı varsayıldığında (Bu varsayıma yayıncılar gülümseyerek yaklaşacaktır..) satılan kitap sayısı 11 milyon bile olmamaktadır. Türkiye’de, nüfusun 06 te. Buna karşın bu ülkelerde yayıncılar ve kitap satıcıları yok olma tehdidi altında değil. Çünkü bu ülkelerde kitap okuma, sadece ders kitapları ile sınırlı değil. Oysa, Türkiye’de kitap ve kitapçılık, okul kitaplarına indirgenmiş durumda. Okul kitaplarının dışında neredeyse kitap satılmıyor. Okul kitapları da bedelsiz dağıtılınca bu işlerle uğraşanlar batıyor. Olayın vahameti bu konudaki veriler irdelenerek daha iyi anlaşılacak. Ülkemizde basılan kitap sayısını gösteren sağlıklı veriler yok. Bu konuda kullanılan verilerden biri, Kültür Bakanlığı’nca verilen ‘‘Uluslararası Standart Kitap Numarası’’ (ISBN) sayısı. Basımı yapılan her kitap için bu numara alınmak zorunda. Ancak ISBN, kitap dışındaki katalog, video, kaset, eğitim amaçlı değişik yayınlar için de kullanılıyor. Buna karşın 1992 yılından 2004 yılına kadar, 14 yıl boyunca ISBN alınmış toplam yeni yayın sayısı sadece 150 bin 601. Yani ülkemizde yılda ortalama 10 bin 750 yayın yapılmış. Diğer veri kaynağı ise DİE... DİE’ye gö yaş grubu ile okuma yazma bilmeyenler bir yana bırakıldığında, potansiyel okur sayısı 55 milyon olarak ortaya çıkmaktadır. 2004 yılı DİE verilerine göre 623 bin öğretmen, 15 milyon 335 bin 476 öğrenci bulunmaktadır. Ülkemizdeki kütüphane sayısı ise 1400’dür. Bu durumda satılan kitap sayısının, öğretmen ve öğrencilerin yılda bir kitap alması halinde 16 milyon, basılan kitaplardan her kütüphaneye bir tane konulması halinde 15 milyon, potansiyel okurların yılda bir kitap alması halinde 55 milyon, her ailenin yılda bir kitap alması halinde ise 14 milyon olması gerekmektedir. Oysa ülkemizde 55 milyon okura, en iyimser olasılıkla, 11 milyon kitap satılmakta, yani 5 kişiye bir kitap düşmektedir. ??? Okuma alışkanlıkları üzerine yapılan bir araştırmada; yılda 15 kitap okuyan kişiler az okur, yılda 620 kitap okuyan kişiler orta düzeyde okur, Yılda 21 kitaptan fazla okuyan kişiler ise çok okur olarak sınıflandırılmaktadır. Bu sınıflandırmaya göre Türkiye okumamaktadır. Bu durumda sorun, kitapçı esnafının sorunu değil, büyük bir sosyal sorun haline gelmektedir. Kitapçı esnafının ekonomik sorunlarının çözümü, iki milyon insanın yanında iki milyon insana daha istihdam olanağının yaratılması, bu büyük sosyal sorunun çözülmesine bağlıdır. Akbank Avrupa’nın ‘en iyisi’ seçildi Ekonomi Servisi Global Finance dergisi, Akbank’ı Avrupa’nın ve Türkiye’nin en iyi internet bankası seçti. Global Finance dergisinin her yıl yaptığı ‘‘Dünyanın En İyi İnternet Bankaları 2006’’ araştırması sonuçlandı. Buna göre, Akbank 2006 yılında Avrupa’nın ve Türkiye’nin en iyi bankası seçildi. Akbank, kurumsal internet şubesi alanında Türkiye’nin, online kredi bankası (web kredi) ve bireysel internet şubesindeki yatırım hizmetleri alanında ise Avrupa’nın en iyi bankası seçilerek üç ayrı kategoride birincilik ödülü kazandı. Akbank, Global Finance dergisinden 2005 yılında Türkiye’nin en iyi bireysel internet şubesi, 2003 yılında Avrupa en iyi bireysel online fatura ödemesi ve Türkiye en iyi bireysel internet şubesi, 2002 yılında ise Avrupa en iyi bireysel web sitesi tasarımı ve Avrupa en iyi bireysel online fatura ödemesi ödülü almıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle