28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 SİVAS KIYIMI ILE İLGİLİ YAPILAN ARAŞTIRMALARDA TAHRİK UNSURU YARATILMASI İÇİN KAMERA KAYITLARINDA MONTAJ YAPILDI C dizi AĞUSTOS CUMA Bant kayıtlarında ‘Atatürk’ silindi 5 Savunma avukatları, toplu savunmalarında ‘‘Devrim şehitleri için izleyicileri saygı duruşuna davet eden müşteki tanık Ali Balkız, ‘Pir Sultan Abdal, Mustafa Kemal ve Devrim Şehitleri Anısı’na diye iddia ediyor ise de; TBMM Araştırma Komisyonu’nca tespit edilen video görüntülerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün adı geçmiyor. Yani yalan söylüyor.’’ diye yazacaklar (Sivas Olayları Davası Toplu Savunma, İstanbul 1996, s. 140.); savunma avukatlarının ‘‘iddia’’larını benimsemiş görünen Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı ise Esas Hakkında Düşünce’sinde ‘‘devrim şehitleri’’ne saygı duruşunu, ‘‘Kapalı bir salonda düzenlenen toplantıda terör örgütü militanları için saygı duruşunda bulunulması’’; ‘‘İlgisiz bir şekilde PKK terör örgütünün ölen militanları ile ilgili olarak saygı duruşunun yapılması’’ olarak niteleyecektir. (Sivas Davası, cilt 2, s. 5764.) ‘KUBİLAY’LAR İFADE EDİLDİ Balkız’ın, duruşmada, savunma avukatlarının sorusu üzerine, ‘‘Devrim şehitleri’’ ile Kubilay’ları ifade etmek istediğini söylemesine karşın, bu saygı duruşu, DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Esas Hakkında Düşüncesi’nde ‘‘PKK militanları’’na saygı duruşu olarak nitelenmiş ve Karar’a da böyle geçmişti. Müştekisinden kamu tanığına, yüzlerce tanığın dillendirdiği gibi, ‘‘Laiklik gidecek şeriat gelecek’’, ‘‘Şeriat gelecek zulüm bitecek’’, ‘‘Laik düzen yıkılacak’’, ‘‘Yaşasın şeriat’’, ‘‘Şeriat isteriz’’, ‘‘İkiyüzlü laik Türkiye’’ ve benzeri sloganların yazılı olduğu Gerekçeli Karar’ın ‘‘Karar’’ bölümünde, polisten verilmiş olan olaylarla ilgili bant kaydına dayanılarak, ‘‘Cumhuriyetin temel niteliklerinden olan laiklik aleyhinde herhangi bir slogan tespit edilemediği’’ sonucuna varılmış ve karar, bu görüş üzerine kurulmuştu. Gerçekten de polisin şu’’na, yalnızca ‘‘devrim şehitleri’’ için değil, ‘‘Pir Sultan Abdal, Mustafa Kemal Atatürk ve Devrim Şehitleri’’ için saygı duruşuna çağırdığının haberini okur. Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı’nın esas hakkında düşüncesine ve Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararına dayanak oluşturan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu’nun saygı duruşuyla ilgili paragrafının bilinçli olarak üzerinde oynanmış, gerçeği yansıtmayan, doğru olmayan bir bant kaydına dayandırılan bir rapor olduğunun kanıtına ulaşılmış olur. Soruyorum Balkız’a: ‘‘Peki ama, açılışta siz ayrı bir çekim yapmanıdız mı?’’ Balkız, ‘‘Yapmaz olur muyuz!’’ diyor, ‘‘ama 2 Temmuz günü oteldeki yangında yok olup gitti bizim çektiğimiz video bantlar!’’ SONUÇ... Pir Sultan da silinmiş! Anlaşılıyor ki, polisin saptadığı video bantlarında, yalnızca ‘‘Mustafa Kemal Atatürk’’ adı silinmemiş, aynı zamanda ‘‘Pir Sultan Abdal’’ adıyla birlikte ‘‘Deniz Gezmiş’’ adı da silinmişti. Savunma avukatlarının toplu savunmalarında belirttikleri gibi, ‘‘Cumhuriyetin temel niteliklerinden olan laiklik aleyhindeki’’ tüm sloganların da aynı bant kaydında ses olarak silinmiş olması gibi. Sivas Olaylarıyla İlgili Meclis Araştırma Komisyonu gibi, Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı ve Devlet Güvenlik Mahkemesi, aynı devletin valisine inanmamış, yerel basını irdelememiş, toplantıya katılmış olan rektörü ve başkalarını dinlememişti. Sivas olayları sanıklarının savunma avukatlarının güdülemeleri doğrultusunda ‘‘orası burası ellenmiş’’ ve ‘‘kirlenmiş’’ bir kaydı, Rapor’a, Esas Hakkındaki Görüş’e ve Karar’a temel almışlardı. Sonuç şöyle özetlenebilirdi: Sivas yerel basınının ‘‘Refah Partisi’nin kalesi’’ olduğunu söylediği Sivas’ta, ‘‘Atatürkçü’’ olduğu için çökertilmek istenen Vali Karabilgin, ‘‘Atatürk düşmanı’’ olarak çürütülmeye çalışılmıştı. Üstelik Atatürk’e ve Atatürkçü düşünceye düşman olanların kulvarının karşısına konarak. Bu, pek de zor olmamıştı, çünkü ülkenin musalla taşında 37 tabut vardı ve Karabilgin’in omuzlarına laiklik düşmanlarının yaktığı 35 beden oturmuştu. ivas Olaylarıyla İlgili Meclis Araştırma Komisyonu, Devlet Güvenlik Mahkemesi ve Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma yürütüyordu. Ancak bu soruşturmalarda deliller gerçek halleriyle kullanılmıyordu. S Sivas katliamının yapıldığı Madımak, tüm tepkilere rağmen halen otel ve kebapçı olarak işlevini sürdürüyor. Sağdaki el ilanı ise Sivaslıların nasıl kışkırtıldığını gözler önüne seriyor. Acaba bantta mı bozukluklar (!) vardı, yoksa bantın gösterildiği makine mi arızalıydı(!) diye de düşünülebilir. Gerekçeli kararda, ‘‘Bugün düzenlenen panelin ‘Devrim Şehitleri’ anısına saygı duruşuyla başladığı ve Vali’nin de bu saygı duruşuna iştirak ettiği şeklindeki haberlerin’’ Sivas mahalli basınında yer aldığı da belirtiliyordu, dolayısıyla olayların ‘‘kara kutusu’’ yerel basına da bakmak gerekirdi. YEREL BASIN ATATÜRK’Ü GÖRDÜ 2 Temmuz 1993 günlü Sivas yerel basınında, 1 Temmuz’da yapılan açılışla ilgili şu haberler var: Yeni Ülke: ‘‘Pir Sultan Abdal Törenle Anılıyor’’, ‘‘Atatürk Anıtı önünde çelenk konulmasının ardından törenler Kültür Merkezi’ne kaydırıldı.’’ / ‘‘Kültür Merkezi’ndeki törenlerde Dernek Başkanı Murtaza Demir ve Vali Ahmet Karabilgin konuşma yaptı’’ / ‘‘Aziz Nesin konuşmasında Pir Sultan’ın kişiliği ve görüşleri üzerinde durdu, ayrımcılığa karşı olduğunu söyledi.’’ Anadolu: ‘‘Tahriklere kapılmayın’’/ ‘‘Pir Sultan Abdal 4. Kültür ve Sanat Şenlikleri’nin başlaması nedeniyle dün Kültür Merkezi’nde bir toplantı düzenlendi. (...) Pir Sultan ve Devrim Şehitleri adına saygı duruşu sırasında sol yumrukların havaya kalkması, Nesin’in ‘Ben dinsizim’ sözlerinin uzun süre alkışlanması dikkat çeken yönler oldu. Hürdoğan: Pir Sultan Abdal için düzenlenen etkinliklere dün Kültür Merkezi’nde başlandı. Daha önce programda belirtilen Arif Sağ’ın yapacağı konserli açılışta, isim değişikliği oldu. Sağ gelmeyince yerine Musa Eroğlu katıldı. Eroğlu’nun konserinden sonra programın sunuculuğunu yapan Ali Balkız’ın ‘‘Pir Sultan Abdal, Mustafa Kemal Atatürk ve devrim şehitleri için saygı duruşu’’ çağrısına salonda bulunanların bir kısmı katılırken bir kısmında bu katılım sağlanamadı. Bu sırada saygı duruşunda bulunanlardan birinin ‘‘Devrim şehitleri ölümsüzdür’’ sloganı ile sol yumruğunu ha video kayıtlarında, savunma avukatlarının ileri sürdüğü görüşe koşut olarak, laiklik aleyhine topluluk tarafından atılmış tek bir slogan olmadığı anlaşılıyordu. Mahkeme de Meclis Araştırma Komisyonu gibi, yüzlerce tanığın ifadesini değil, polisin verdiği bantları esas almıştı. Karar Yargıtay’dan dönecekti ama, Pir Sultan Etkinliği düzenleyicileri gibi, Vali Karabilgin, Atatürk için değil, PKK militanları için ‘‘saygı duruşu’’nda bulunmuş olmak suçlamalarından kurtulamayacaktı. Gerekçeli Karar’ın iki dayanağı vardı. Biri, Meclis Araştırma Komisyonu Raporu, öteki polisin çekimi olan video kayıtları. Araştırma Komisyonu’nun ‘‘saygı duruşuyla’’ ilgili vargısını da, polis tarafından çekilmiş olan aynı video kayıtları oluşturuyordu. Gerekçeli kararda da yer aldığı gibi, ‘‘Atatürk’’ adının geçmediği bu bant kayıtlarında ‘‘laiklik aleyhinde de herhangi bir slogan tespit edilememişti’’. Olsa bile tek tük biriki kişinin cılız sesinden başka bir şey değildi. vaya kaldırması ile saygı duruşunda bazı yumruklar da havaya kalktı. Saygı duruşundan sonra İstiklal Marşı’nın okunmaması dikkat çekti. Daha sonra Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Murtaza Demir konuştu... (Hürdoğan, 2 Temmuz 1993, s. 1/7.) Açılışta bulunan, otelden yaralı olarak kurtulan değerli öykü yazarımız Lütfiye Aydın, iki yıl önce, Ankara Barosu tarafından düzenlenen toplantıda, dinleyiciler arasındaydı. ‘‘Devrim şehitleri’’ konuşulduğunda, seslenmekten kendini alamadı: ‘‘Bir tek Deniz Gezmiş’in adı söylendi’’ dedi, ‘‘başka ad kesinlikle söylenmedi’’. Ali Balkız, Sivas Olayları Davası Toplu Savunması’nda 2 Temmuz 1993 günü, yani olayların başlayacağı günün sabahı yayımlanan Hürdoğan’ın birinci sayfasını ve bu sayfada ‘‘Pir Sultan Etkinlikleri Başladı’’ başlığını görünce altındaki yazıyı okumak ister, ama siliktir, okuyamaz. Aynı kupürün bir başka kopyasını edinir. Orada ‘‘saygı duru ATATÜRKÇÜ KIMLİĞİYLE BILINEN AHMET KARABİLGİN ŞEHRE ATANDIĞI İLK GÜNDEN BERİ YIPRATILMAYA ÇALIŞILIYORDU Sivas’ta ‘laik’ vali hedefteydi 10 Refah Partisi’nin ‘Kale’si ve Cumhuriyet Valisi Karabilgin’in, SHP kontenjanından Sivas’a tayin edilmiş olduğu öğrenildiğinde, yerel basın temsilcileri, ‘‘SHP’nin valisi geliyor’’ diye kaygıya kapılmışlar. Anadolu gazetesi sahibi Fikret Ünsal, Meclis Araştırma Komisyonu’na, Ahmet Karabilgin’den söz açarak, ‘‘Sayın Valimiz Sivas’a gelmeden önce, televizyonda Sivas valisi ilan edildiği an... SHP’nin valisi geliyor olayı bir anda patladı Sivas’ta!’’ diye başlıyor anlatmaya. ‘‘Biz o gün bile gelen SHP’nin valisi değildir, devletin valisidir, biz bunu işlemeye çalıştık’’ diyor ve ekliyor: ‘‘Vali Bey’in icraatları çok değişik oldu, bilhassa geçen yıl Banaz’a gitmesi, bunun çeşitli şekillerde gazetelerde yer alması ve olay, bugüne geldi, taşındı.’’ (Meclis Araştırma Komisyonu Tutanakları, Ek: 6/1, s. 14.) ‘ASIL SAKİN ORTADA’ Bir yıl önce Vali Karabilgin’in Banaz’da yapılan konuşması da unutulmamış. Araştırma Komisyonu’na Ahmet Tufan Gürel (Hakikat gazetesi sahibi), Pir Sultan Abdal Şenlikleri’nin ilk üçünün Banaz’da yapıldığını ve üçüncüsüne Vali Karabilgin’in de katıldığını anımsatarak, o yıl, Karabilgin’in, Banaz’da, ‘‘Pir Sultan Abdal ismi zulme ve baskıya başkaldırısın özdeşleşmiş adıdır’’ dediğini aktarıyor ve ‘‘gelecek yıl bu toplantının Sivas’ta, daha sona Türkiye çapında yapılacağını vaat ettiğini’’ söylüyor. (Meclis Araştırma Komisyonu Tutanakları, Ek: 6/1, s.ll.) 3 Temmuz’da, Tansu Çiller’in hükümet programı eleştirilirken, ilk sözü alan Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan (her ne kadar, daha sonra ‘‘Bunları yapanlar gene bulunmaz. Çünkü arkasından CIA çıkar’’ diyecekse de) 2 Temmuz Sivas kıyınında ‘‘asıl saikin ortada’’ olduğunu, ‘‘dini tezyif ve tahkir’’ yapıldığını, ‘‘büyük bir tahrik yapıldığını’’ Karanlığa ışık yakıldı 5. Doğubeyazıt Kültür Sanat ve Turizm Festivali kapanış konserinde binlerce kişi, on üç yıl önce Sıvas’ta Madımak Oteli’nde gericilerin katlettiği aydınları andı. 2 Temmuz Doğu Beyazıt Stadı’nda sahneye çıkan sanatçı Ferhat Tunç, Sıvas katliamının unutulmayacağını vurgulayarak ‘‘Barış için, Sıvas’ın karanlığına ışık tutalım’’ diye konuştu. Stat, binlerce kişinin yaktığı çakmaklarla ışıl ışıl olurken Sıvas’ta yaşamını yitiren aydınlar anısına dakikalarca alkış tutuldu. 30 Haziran’da başlayan festivalin kapanışında sahneye çıkan Brader, Çetin Oraner, Cevdet Bağca da Sıvas şehitlerini andı. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) Komisyonda dinci kesim sorgulanmadı Sivas CHP İl Başkanı’nın, Meclis Araştırma Komisyonu’na anlatımından öğrenildiğine göre ‘‘Sivas’ta özellikle bu (19921993) kış boyu Refah Partisi ve Büyük Birlik Partisi tarafından çokça seminer, panel ve söyleşiler’’ yapılmış, Abdurrahman Dilipak da konuşmuş (Tutanak, Ek: 5, s.24). Pir Sultan Abdal Etkinlikleri’nin açılışında Atatürk’e saygı duruşu yapılmadığı konusunda ‘‘çok hassas’’ olan komisyon üyeleri, Refah Partisi’nin ve Büyük Birlik Partisi’nin toplantılarında Atatürk’e saygı duruşunda bulunulup bulunulmadığını sormayı akıllarına bile getirmemiş. Atatürk’e saygı duruşunun baş sorgucusu İsmail Köse ile Atatürk’ü ağzına almayı küfür sayan Refah Partili milletvekilinin, Meclis araştırmasıyla ilgili önergelerin görüşülmesi sırasında çektirdikleri ‘‘Sivas Olayları Meclis Hatırası’’ fotoğrafı şöyle: DYP Grubu Adına İsmail Köse (Erzurum): Atatürkçüyüm diyenlere bakın: Toplantı başlıyor ve hepimiz, cemiyet ve parti kongrelerinden biliyoruz böylesine fikriyle, zikriyle, yazısıyla mücehhez olduğunu iddia eden grupları(n) bir araya geldiği bir toplantıda Atatürk’e saygı duruşunda bulunulmaz mı, maalesef bulunulmamış. Oğuzhan Asiltürk (Malatya): Vali de orada... İsmail Köse (Devamla): Evet, zabıtlarda var. Toplantı başlarken, yalnız devrim şehitlerinin önünde saygı duruşunda bulunuluyor, Atatürk’e karşı saygı duruşu yok ve bunlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Atatürk’ten, laik Türkiye’den bahsediyorlar. (TBMM Tutanak Dergisi, 6.7.1993, s.82.) söyleyerek sözü valiye getirecektir: ‘‘Bu olayda, ilin valisinin zaten ne maksatla geldiği daha önceden belliydi.’’ (TBMM Tutanak Dergisi, 3.7.1993, s.435.) Erbakan da, yerel gazete yöneticileri de, valinin ‘‘SHP’nin valisi’’ olduğunu, Sivas’a tayin edilmiş olmasının bir yere ‘‘çomak sokulmuş’’ olmak anlamında değerlendiriyorlardı. Bu yer, yani çomak sokulan arı kovanı, kuşku yok ki Sivas’tır. Sirer Doğan (Hürdoğan. Genel yayın yönetmeni), bunu berraklaştırıyor. Sivas Belediye Başkanı’nın Refah Partili olduğunu belirterek ekliyor: ‘‘1989 seçimlerinde Türkiye’de 5 ilde Refah Partisi il belediyesini almıştır. Bunlardan Şanlıurfa ve Van belediye başkanlarımız milletvekili olduktan sonra üç il kalmıştır: Kahramanmaraş, Konya ve Sivas. Refah Partisi, Sivas’ı faaliyetlerinde kale olarak seçmiştir.’’ (Tutanak, Ek: 6/1, s.2.) Sirer Doğan, ‘‘belediyenin yapmış olduğu faaliyetlere karşı, karşı faaliyet yapılmak istendiğini’’ söylüyor Meclis Araştırma Komisyonu’na Vali’yi ima ederek. Pir Sultan Abdal Şenliği’nin Sivas’a taşınmasını da, Refah Partisi’nin ‘‘kalesi’’ne gol atmaya kalkışmak olarak niteliyor. ‘‘Karşıfaaliyetler’’ ise, gene Sivas yerel basınından bir iki örnekle açıklanabilir. ATATÜRK’ÜN SİVAS’A İLK GELİŞİ Mustafa Kemal Paşan’ın Sivas’a ilk gelişini, Sivaslılar da bilmez ya da anımsamazlar. İşte, Pir Sultan Etkinlikleri’nin başlayacağı 1 Temmuz’dan birkaç gün önce, Hakikat gazetesinin haberi: ‘‘Atatürk’ün Sivas’a ilk gelişi bugün törenlerle kutlanıyor/ Mustafa Kemal bugün Sivas’ta Vali Karabil gin’in organizesi ile ilk defa Atatürk Yürüyüşü yapılacak. (Hakikat, 27 Haziran 1993.) İki gün sonrasının Hakikat’inden okuyalım: ‘‘Atatürk’ün Sivas’a gelişinin 74. yıldönümü törenlerle kutlandı /Atatürk için yürüdük / Törene 6 milletvekilimizden hiçbiri katılmadı. Büyük ilgi gören yürüyüşe Vali Ahmet Karabilgin, Tugay Komutanı Ahmet Yücetürk, Belediye Başkanvekili Osman Seçilmiş (...) katıldılar. Atatürk’ün anıtı önünde düzenlenen törende (...) Vali Karabilgin, ‘Atatürk ilkelerinden ayrıldığımız dönemlerde millet olarak, devlet olarak tehlike altındayız demektir. (...) Atatürkçülük çağdaşlıktır. Atatürkçülük yenilikçiliktir. Özgürlüktür. Bağımsızlıktır, kalkınmadır. (...) Büyük önder Atatürk, Türk ulusunun kalbinde sürekli yaşayacaktır’ dedi.’’ (Hakikat, 29 Haziran 1993.) ‘‘Atatürk Yürüyüşü’’nü, ‘‘belediyenin yapmış olduğu faaliyetlere kar şı, karşı faaliyet olarak’’ nitelersek, valinin bu karşıfaaliyeti ‘‘Atatürk Yürüyüşü’’ne karşı, belediyenin (Karamollaoğlu’nun) faaliyetinin ne olduğunu da, gene Sivas yerel basınından öğrenmek olanaklı. Bu, ‘‘Atatürk Yürüyüşü’’nden iki gün sonra gerçekleştirilen ‘‘Hicret Koşusu’’dur. Fikret Ünsal, ‘‘Figüran Aziz Nesin’’ kitabında ‘‘Nerden çıktı bu Atatürk Yürüyüşü’’ diyor. Pir Sultan etkinliklerinin bez afişlerinin indirilerek, yerine asılan ‘‘Hicret Koşusu’’ afişleri, sorunun yanıtını içinde taşıyor. ‘‘Sivas Katliamına İlişkin SHP Heyeti Raporu’’nda, ‘‘Okullar tatil olmasına rağmen belediyece düzenlenen Hicret Koşusu için çok sayıda gencin bu yurtlarda toplandığı’’ duyumları ise, yeni soruları gündeme getiriyor. (Sivas Davası, Cilt: 1, s. 159.) S Ü R E C E K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle