29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 FİYATI TÜCCARLARIN BELİRLEDİĞİNİ VURGULAYAN ÜRETİCİLER EMEKLERİNİN KARŞILIĞINI ALAMADIKLARI İÇİN TARLALARI BOŞ BIRAKTIKLARINI SÖYLEDİ C dizi AĞUSTOS CUMA ‘AKP hükümeti tütünü bitirdi’ Gavurköy, Çamlı ve Demirciköy üreticileri AKP hükümetinin dünyanın en güzel tütününü bitirdiğini söylediler. Hükümetin daha geçen yılın doğrudan gelir desteğinin parasını vermediğini belirten üreticiler, emeklerinin karşılığını alamadıklarını vurgulayarak AKP hükümetine kızgınlıklarını şu cümlelerle anlattılar: “Bakın, boş duruyor koca tarla, tütünü partiler bitirdi. Dikmedim hiçbir şey. Diksen ne olacak, para etmiyor. Kalmışın tüccarın eline. AKP, onlara söz geçiremiyor. Yazık değil mi bu boş tarla.” D Demreli üreticiler, yazarımız Hikmet Çetinkaya’ya, AKP’nin, hükümetini destekleyen üretici birlikleri ihya ederken başka partilerden yana olanları cezalandırdığını söyledi. (FOTOĞRAFLAR: OZAN YAYMAN) Suriye Ürdün ve İran’dan kaçak karpuz getiriliyor HİKMET ÇETİNKAYA S abahın en körpe çiçekleri uyanıyor yavaş yavaş. Akdeniz soluk almaya başlıyor Demre kıyılarında... Göklerin en mavisi buğday tanelerini vurur Konya Ovası’nda. Karadeniz’de fındık ve çay yeşilin orta yerindedir. Amik Ovası’nda, Çukurova’da telaşlı bir gün başlar. Söke, Gediz, Meriç kendi türküsünü söyler... Demre’de, Datça’da, Kumluca’da, Fethiye’de, Ortaca’da, Manisa’da, Gümüldür’de, Burhaniye’de, Edremit’te hep aynı öykü... Demre Ziraat Odası Başkanı Ramazan Açıksöz anlatıyor: ‘‘Yıllardır seracılık yapıyoruz. Hükümetler geldi geçti. Yüzde 100’ün üzerinde enflasyon varken kredi faizimiz yüzde 40’tı...’’ Çaylar geliyor... Ramazan Açıksöz’e ‘‘Peki şimdi kaç kredi faizi’’ diyorum. Elini masaya koyuyor... Biraz da öfkeli... ‘‘Bugün Türkiye’de enflasyon yüzde 810 arasında. Bankaların kredi faizi ise yüzde 20. Olacak iş mi bu?..’’ Ziraat Mühendisi Bayram Ülker, ‘‘O da bir şey mi’’ diye kesiyor başkanın sözünü: ‘‘3 Haziran’da Demre’de kokteyl domatesin kilosu halde 40 YKr’ye alıcı buldu. Bizim kokteyl domates üç gün sonra İstanbul’da Beşiktaş pazarında 6 YTL’ye satılıyordu... DEMRE’DE 400 BİN BEŞİKTAŞ’TA 6 MİLYON TL Yani kilosu 400 bin TL’ye Demre halinden alınan domates, Beşiktaş pazarında kilosu 6 milyon TL’ye satılıyordu... 1 Haziran 2006 Demre’de hal fiyatları şöyleydi: ‘‘Domates 250 bin TL, sivri biber 250 bin TL, hıyar 70 TL, patlıcan 350 bin TL, kabak 50 bin TL.’’ Bayram Ülker, üreticinin darboğazda olduğunu anlatıyor uzun uzun... Diyor ki: ‘‘Hükümet kaliteli ürüne destek vermeli... Üreticiye yüzde 10 prim şart. Stopaj vergisi kaldırılmalı. Belediye hal rüsumu da. Çağdaş seracılığın yaygınlaşması için devlet yüzde 40 karşılıksız, düşük faizli banka kredisi sağlamalı.’’ ÜRETİCİ BİRLİĞİ SORUNU Bir de ‘‘Üretici Birliği’’ sorunu var... Birliği AKP iktidarı gerçekleştirdi... Üreticiler bu olayı, AKP’nin ‘‘kendi yandaşlarını kayırma’’ diye nitelendiriyorlar... ‘‘Eğer AKP’li olursan tamam. Başka partili olursan yandın. Birlik yönetimi AKP’li olmalı ki işlerimiz yürüsün. AKP, birlikleri siyasi rant haline getirdi.’’ Demre’ye Suriye, İran ve Ürdün’den kaçak kavun ve karpuz geliyor... Olacak iş mi bu? Kumaş, kına, karabiber gelirdi daha önceleri... Şaşırmamak elde değil!.. TIR dolusu kavun, karpuz nasıl girer sınırdan? Üreticilerin yanıtı hazır: ‘‘Habur’dan kaçak akaryakıt nasıl giriyorsa, Hatay, Kilis üzerinden de kavun, karpuz giriyor...’’ Datça’da badem üreticileriyle konuşurken öğrenmiştik... Türkiye badem ithal ediyor... Bu konuya elbet değineceğim... Finike, Demre, Kumluca, Antalya... İTHAL EDEN ÜLKE OLDUK Sorunlar dağ gibi... Söke ve Gediz Ovası... Çukurova, Amik ve Antalya... Türkiye pamuk üretip ihraç ederdi... Ya şimdi?.. İthal ediyor!.. Bir rapor var elimde. Çok önemli. Aktarıyorum: ‘‘Türkiye, Meksika, Brezilya ve ışığında ikinci grup ülkelerde pamuk fiyatlarının düşük olması nedeniyle ekim alanlarının yeterince arttırılamadığını söylemek mümkündür. Ekim alanları eriyor: 1980 yılında ithal ikameci sanayileşme politikalarına son vererek ihracata dayalı sanayileşme politikasını devreye sokan Türkiye, öncü sektör olarak da tekstil ve konfeksiyon sektörünü benimsemiştir. Sektörün gelişimine ve uluslararası alanda rekabet avantajı sağlanmasına neden olabilecek birçok faktörün ülkemizde bulunması, bu seçimde belirleyici olmuştur. Ucuz işgücü, Avrupa gibi dünyanın en büyük ve zengin pazarlarından birisine yakınlık ve nihayet sektörün hammaddesi olan pamuğun kaliteli bir şekilde ülkemizde yetiştiriliyor olması, bu avantajlardan en önemlileri olarak görülmüştür. Bu avantajların yanı sıra, sektöre önemli devlet teşvikleri de sağlan üştük yollara. Gâvurköy bölgesinde tütüncü arıyoruz. Menderes sapağında su aldığımız marketin sahibi Ahmet Esen, Ozan Yayman’ın fotoğraf makinesi ve donanımını görünce sordu: Hayrola! Tütün röportajı. Başını iki yana salladı, alaycı bir gülümseme kondu dudağının ucuna. Ne, ne kardaşım, ölüyü arıyonuz siz. Ölü yerde kalır mı hiç? Bak, ortalık hıyar doldu, hıyar... Hıyar röportajı yapın en iyisi. Dalgasını sürdürerek bir güzel özetledi tütünün, tütüncünün durumunu. Siyasileri, hükümetleri suçladı. Kim gelirse başa, durumun değişmediğini söyledi. Amcaoğlunu anlattı. 20 dönüm tütün ekermiş yıllar önce. Şimdi, küçük sanayide işçi. Bir ara‘‘mazot’’ dedi, ‘‘gübre’’ dedi, ardından da son vuruşu yaptı: Sizin yazacağınız daha önemli şeyler var kardaşım. Mehmet Ali var, Sibel Can var, Hülya var Onları yazın, köylünün derdinden size ne ki... Cumhuriyet’ten geldiğimizi söyledik de, alayı bıraktı, ‘‘Sizin de işiniz zor be kardaşım’’ diye gönül aldı. Şimdi biz sormaz mıyız, ‘‘Son seçimlerde kime oy verdin’’ diye. Yanıt: AKP. Neresi iyi gazeteci bey? Pinekleyip duruyoz böyle, gölgede... İş, güç yok gayri. Tütün bitti, işler de bitti. Hem de ne bitti! Tek bir adam kalmadı tütün yapan. Önceden bekledik, ‘Düzelir belki’ dedik, ama olmadı. Her giden yıl, geleni arattı. Şimdi tarlalar boş duruyor. Biz de yaşlandık gayri. Sizin köyde ziraatçılar, tütün eksperleri köy kahvesinde yıllar önce, ‘Bakın, başınıza bunlar gelecek’ demişti. He öyle oldu. Kotaydı bir zaman var.. Olur mu? Ben değilim. Geçen yıl, 400 ton verdi bu köy. Para etmedi. Millet seraları boş bıraktı. Mazot pahalı, gübre pahalı, ilaç pahalı. Değmiyor ektiğine. Şimdi, ben de bıraktım. Ekmicem gayri ‘TÜCCARIN ELİNE KALDIK’ Ahmet Amca’yla vedalaşıp, adını dünya tütün borsalarının bile bildiği Demirciköy’e ulaşıyoruz. Bu bölgede tütün üstüne iki köy daha var meşhur. Biri Yeniköy, diğeri Kemalpaşa’ya bağlı Ulucak Yeşillikler arasındaki Demirciköy kahvesi kalabalık. Eski il genel meclisi üyesi, yılların siyasetçisi, önce sosyal demokrat sonra ANAP’lı, bir dönem milletvekili olmak için, kendi deyimiyle ‘‘sermayeyi kediye yüklemiş’’, şimdi siyasetin kenarındaki Muhtar Osman Kutlu, bizi bekliyor. Kahvedekilerle tanışmanın ardından ilk söz, Mehmet Gördes’in. Karşı yamaçtaki büyük araziyi gösterip soruyor: ‘‘Bakın, boş duruyor koca tarla, tütünü partiler bitirdi. Dikmedim hiçbir şey. Diksen ne olacak, para etmiyor. Kalmışın tüccarın eline. AKP, onlara söz geçiremiyor. Söyleyin şimdi, yazık değil mi bu boş tarlaya?’’ Mehmet Bey dertli, belli. Daha çok söyleyecek sözü var. Muhtar Osman giriyor devreye. Elleri, kollarıyla anlatıyor durumu: Tütün bitmiştir. Dünyanın en güzel tütünü bitmiştir... Bakmaya kıyamazdın bizim tütüne. Şu köyde şimdi, yüz balya ya var, ya yok. Sekiz on hane kaldı tütün yapan. Hükümetler bitirdi bu işi. TEKEL’i bitirdiler, tüccara kaldı her şey. Tüccar tek taraflı sözleşme yaptı. İstediği fiyatı veriyor, istemediğini vermiyor. İşimize gelirseymiş. Aslında köylü bitti... Hükümet doğrudan gelir desteği veriyor köylüye. Veriyor da ne oluyor? Daha geçen yılın paralarını ödemediler. Üç kuruş para, verseler ne olur, vermeseler ne olur? Verdikleri paradan ziraat odalarına kesiliyor, tarım ilçe müdürlüklerine kesiliyor. Dünyanın en pahalı mazotunu satıyorlar, ondan haber versinler.. Zam zam zam... Gübre desen, öyle Peki, ne olacak sizin durumlar? Tek bir şey söyleyeyim. Unutmasınlar, açlığın Müslümanlığı olmaz... S Ü R E C E K YERLİ TÜTÜN YERİNE AMERİKAN TÜTÜNÜ Yola devam ediyoruz, 15 kilometre ötede, bölgenin yerleşimlerinden Çamlı’ya doğru. Yıllar önce tütüncülerin sorunlarını dinlemek, çözüm yollarını anlatmak için düzenlenen toplantının yapıldığı kahvedeyiz. Yedi sekiz yıl, belki de daha çok geçti sanırım. Üreticileri yaklaşan tehlikeye karşı uyaran Tütün Eksperleri Derneği’nin yöneticileri, yurttaşlarımıza yanlış tütün politikalarını anlatıyor, önlemleri sıralıyordu. Aklımda kalan cümle, ‘‘Yakında bu güzelim tütünün yerine Amerikan tütünü içeceksiniz’’ olmuştu. Bugün ne yazık ki dedikleri tek tek ortaya çıktı Köy kahvesi derlenmiş, toplanmış, daha düzenli. Kahveci durumu anladıktan sonra avluda, asma gölgesinde bir arkadaşıyla sohbet eden fötr şapkalı Ahmet Öncü’yü işaret ediyor. Merhabalaşıyoruz, çaylar geliyor. Ne o Ahmet Amca, tütüncü poşusu gitmiş, fötrler gelmiş. Durumunuz iyi galiba? Demirciköy kahvesinde Muhtar Osman Kutlu ve üreticiler, hükümetin tütünü bitirdiğini söylediler. lar derdimiz. Sonra para vermediler. Siyaset girdi işin içine. Sonra, ‘sera’ dediler. Baktım herkes sera yapıyor, ben de yaptım. İlk sene para yok, sonraki bir yıl kazandık biraz, iyiydi. İyi olmuş o zaman. Tütün de pek zahmetli işti canım. Zahmetliydi ama bilirdik. Şimdi salatalık dikiyon, para edecek mi etmeyecek mi, bilmiyon. Şansını marulda, rokada, maydanozda deniyon. Tüccarın eline bakıyoz. Kumar gibi yani. Tüccar 400’e aldığına, iki gün sonra 300, bir gün sonra 200 diyo. Bir bardak ilaca, 40 lira veriyoz Seracılıktan memnun olanlar da Zeytinyağında prim sıkıntısı AKP hükümetinin desteklemeyi 25’ten 10 kuruşa indirmesi çiftçilerden tepki gördü. Uzmanlar her yıl zeytinyağı ihracatından 2 milyar dolar gelir elde edileceğini vurguladı. YUSUF ÖZKAN İZMİR Türkiye, petrolün ardından en fazla dövizi, bitkisel yağların ithalatı için harcıyor. Ülkemiz bunun için yabancılara her yıl yaklaşık 1.5 milyar dolar ödüyor. Uzmanlar, var olan zeytin potansiyelinin değerlendirilmesi durumunda sadece zeytinyağı ihracatından yılda 2 milyar doları aşan kazanç sağlanabileceğini vurguluyor. Tarım sektöründe yaşanan ciddi sıkıntılara karşın birçok kişi ve kuruluş yeni zeytin alanları yaratıyor, ürünleri farklı sunumlarla yerli ve yabancı tüketicilerin beğenisine sunuyor. Birkaç yıl öncesine dek 90 milyonlara ulaşan zeytin ağacı varlığımıza, sadece son 2 yılda 18 milyon yeni fidan eklendiği belirtiliyor. Sektörün içinde yer alanların buluştuğu ortak görüş, zeytinliklerin gençleştirilmesi, iç tüketimin arttırılması ve siyasal iktidarların gerekli tarımsal desteği sağlaması. Özellikle Ege Bölgesi’nde havaların yağışlı gitmesiyle zeytin ağaçlarındaki verim dikkat çekici düzeyde. Doğal afet yaşanmaması durumunda, ‘‘var yılı’’ olarak adlandırılan 2006/2007 sezonunun yüzleri güldüreceği konuşuluyor. Sektörün sesinin daha fazla çıkmasıyla, yaşanan sorunları incelemek için TBMM bünyesinde, zeytin ve zeytinyağı ile diğer bitkisel yağları araştırma komisyonu oluşturuldu. Üretim bölgelerini gezen, sıkıntıları derleyen komisyonun başkanı Necdet Budak, ülkenin bitkisel yağlara her yıl 1.5 milyar dolar ödediğini anımsatarak sadece zeytinyağı satışından 2 milyar dolarlık gelir elde edilebileceğine dikkat çekti. MİKTAR AZALDI Bu arada İspanya’da yaşanan kuraklığın, Türk zeytinyağı sektörüne olumlu yansıdığı ve ihracat fiyatlarını yükselttiği anlaşıldı. Ege İhracatçı Birlikleri’nden edinilen bilgiye göre ‘‘var yılı’’ olarak kabul edilen 2004/2005 sezonunda yaklaşık 29.5 bin tonluk zeytinyağı ihracatı karşılığı 83.8 milyon dolarlık gelir elde edildi. ‘‘Yok yılı’’ olarak nitelenen geçen sezon ise sadece 21 bin tonluk ihracata karşın gelir 92.6 milyon doları buldu. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, 2004/2005 sezonunda 2 bin Avro düzeylerinde olan dökme zeytinyağının tonunun, geçen sezon 4 bin Avro’yu aştığına dikkat çekti. PRİM 10 KURUŞA İNDİ Üretimin ve satışların yüzleri güldürdüğü bir dönemde hükümetin zeytinyağına yönelik sağlıklı politikalar oluşturmaması ise tepki çekiyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 14 Şubat 2006 tarihinde açıklanan 5 ürüne yönelik 2005 destekleme primleri arasında zeytinyağı yoktu. Bunun nedeni sonradan anlaşıldı. Zeytinyağının litresine önceki sezon 25 kuruş olarak ödenen destekleme primi, ‘‘üreticinin bu yıl kazanç sağladığı’’ öne sürülerek 10 kuruşa indirilmişti. Uzmanlar ise zeytinyağı desteği konusunda AB ülkeleriyle Türkiye arasında 18 kat fark olduğunu vurgulayarak AB’nin üreticisinin cebine kilogram başına 1.2 Avro fazladan para koyduğuna dikkat çekiyor. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Erdoğan Oktay, ‘‘Biz de burada 10 kuruşu destek olarak gösteriyoruz. Birileri hükümete bu işin önemini anlatmalı’’ dedi. Pakistan net ihracatçı ülke iken net ithalatçı konuma gelmişler, Sudan ise iki dönemde de ithalat yapmamasına rağmen ihracatı gerilemiştir. Bu ülkelerde tekstil ve konfeksiyon sektörlerinin gelişmesine paralel olarak, yurtiçi üretimin tüketimi karşılamaması nedeniyle böyle bir gelişmenin olduğu şeklinde doğru bir soru akla gelebilir. Ancak pamuk ekim alanları incelendiğinde Brezilya, Meksika ve Sudan’da ilk döneme göre önemli ölçüde gerileme yaşandığı, diğer bir ifade ile üreticilerin pamuk ekmekten vazgeçtikleri görülmektedir. Pakistan, ekim alanlarını ve üretimini arttırsa da, net ithalatçı duruma gelmeyi engelleyememiştir. Ancak bu durum; Pakistan tekstil ve konfeksiyon sektörünün yurtiçi pamuk üretimi ile sürdürülemeyecek kadar büyüdüğü yönünde olumlu bir gelişmeyi de ifade etmektedir. Türkiye pamuk ekim alanları incelendiğinde ise iki dönem ortalama yıllık verileri arasında önemli bir fark bulunmamaktadır. Bu veriler mıştır. 198089 döneminde toplam teşvik belgelerinin yüzde 11.5’i, 199099 döneminde 23.2’si ve 200005 döneminde ise yüzde 21’i tekstil ve konfeksiyon sektörüne verilmiştir. 2004 yılı verilerine göre, Türkiye, dünyanın yedinci büyük tekstil ve dördüncü büyük konfeksiyon tedarikçisi konumuna yükselmiştir. Sektör, 2005 yılında 18.8 milyar dolarlık ihracat ile toplam ihracat içerisinde en yüksek kalemi oluşturmaktadır. Tarım sektöründen sonra da en önemli istihdamı gerçekleştirmektedir. Ülkemiz için büyük önem arz eden sektörün temel hammaddesi olan pamuk ise sancılı bir dönemden geçmektedir. Fiyatlarda görülen düşüş ve artan maliyetler, özellikle son 4 sezondur ekim alanlarının ve üretimin düşmesine neden olmuştur. Buna paralel olarak da pamuk dış ticaret açığımız hızla artarak net pamuk ithalatçısı ülkeler arasına girmiş bulunmaktayız.’’ S Ü R E C E K
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle